• Sonuç bulunamadı

Başlık: KÖPEK VE KEDİ ASKARİTLERİNİN TEDAVİSiNDE PİPERAZİNE ADiPATE'LA YAPTIGIMIZ DENEYLER VE ALDlGIMIZ SONUÇLARYazar(lar):GÜRALP, NevzatCilt: 4 Sayı: 1.2 DOI: 10.1501/Vetfak_0000001700 Yayın Tarihi: 1957 PDF

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Başlık: KÖPEK VE KEDİ ASKARİTLERİNİN TEDAVİSiNDE PİPERAZİNE ADiPATE'LA YAPTIGIMIZ DENEYLER VE ALDlGIMIZ SONUÇLARYazar(lar):GÜRALP, NevzatCilt: 4 Sayı: 1.2 DOI: 10.1501/Vetfak_0000001700 Yayın Tarihi: 1957 PDF"

Copied!
10
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

KÖPEK VE KEDİ ASKARİTLERİNİN TEDAVİSiNDE PİPERAZİNE

ADiPATE'LA YAPTIGIMIZ DENEYLER VE ALDlGIMIZ SONU~ i

D~.~. N~.GURALı

Evcil .karnİvorlarda mevcut askaritlerin bir kısmı son yıllarda İnsan be1 • kimliği bakımından da büyük blr önemkazanmaya' başlamıştır, Bu araştmı}~ ehli et yiyenlerde askarit tÜTlerin.\ı tayini için Ankarada muhtel!if zamanlard~ yaptığımız gaita muayenelednin neticesini bildirmek, bu parazitIere ikarş kullanılan ilaçlar arasında en yenlilerİnden olan Piperazi'ne adipate'ı deneme ve insan sıhhatı bakımından, kÖıpekve ked:ilerİmİzde mevcut Toxocara cinsin bağlı türlerin önemini beLirtmek için ele alınmıştır,

Yurdumuz köpek ve kedilednde başlıca

üç

nevi askarit tüıü görülmekte dir, Bizim 252 köpeik gaitasının askarit bakımından yaptığımız muayenelerin den elde ettiğimiz neticelere göre, bu köpeklerin 72 sinin yani'% 28,57 sinin askarit taşıdıkları görülmüştür. Bu askarWerin 39 unun {'LO 54, 16) Toxocara 'caınis, 28 inin (% 38,88) Toxascaris leonina, 5 inin (% 6,94) Asear:s lumbrİcoi-des oldukları tesbit edilmiştir. Evvelce de (2) arzettiğ;miz gibi aslında insan ve domuzun bir askerid~ olan Ascaris. lumbricoides yumurtalarının memleke-timizde köpcık garitalarmda görülmesi keyfiyetimi bir Pseudo - helmınthiasis saymaktayız. Köpek otopsılerinde bu askaridin olgun şeklini tesbit edinceye kadar bu hayvanlarda Ascaris lumbrieoides yumurtalannın görülmeSIihadise-sİni tereddütle karşılıyoruz.

~,forfolojik olarak ye'kdiğerinİn aynı olan ve fakat fizyolojikman ayrı mü-taLla edJlen ve karşılıklı enfehiyon denemelel1İnde daima menfi netice veren insan .ve domuzda mevcut Ascar!s lumbricf},ides'in memleketimiz {köpekıerincı adapte olduğunu belirtmek, gaita muayenelerinden daha çdk, bunların olgun-larını bu hayvanlarda teshitten sonra kat'i şekl~i alacaktır. i

Kedilerdeıki askarit durumuna gelince: Biz muayene ett:'ğimiz 91 ke<li gaitasının ,32 sİn:ın yanİ % 35,16 sının askariıtli olduğrmu gördük EnfekteH kedilem 30 unda (% 93,70) T. ca,ti, 2_sinde ise (% 6,25) T. cati, ve T. leoni-na'nm müşterek olarak bulunduğu tesbİt edilmiştir.

Mihri Mimioğlu (8), Ankarada 150 sokak ikecDsiotopsisinden elde ettiği neticelere göre para~it1i kedilerin %49,3 ünün T. cati, % 24,6 sının T. canis ve ve % 3,3 ünün de T.leonina taşıdıklarını bildirmektedk. Bu araşhmıaya

(2)

na.-zaran, Anıkara ıkedilerinde Teati'nin yayılış nisbeti Joyenxia pasqnali'den son-ra ikinci b;ır dumm arzetmektedir.

H.ŞÜJkrii Oytun (11) Tcanis ve T.eati'ılin memleketimizde mebzul olarak görüldüğünü bildirmektedir. Morgan ve Hawkins'e göre (9) Cross ve Allen, Cllicago'da köpeklerin % 12 sinde T.canis ve % II inde T.1eonina görmüşler-ilir. Aynı yazarlara göre (9), Chicago mıntıikasında kedilerde görülen T.cati nisbeti % 37,25 dir. Neurnann'a nazaran (10) Krabb'ın Kopenha.g'da muayene'

ettiği köpeklerin % 24 ü askaritli görülmüştür. .

Avust'Talyada Victoria'da yapılan bir araştırmada köpeklerin % 21,8 itım Tcanis ve %2,9 Unı..ııı Tleonina taşıdıklarını Seddon (13) bildirmektedir.

Evcil et yiyenlerde mevcut Toxocara cinsine mensup olup yukarıda mev-cudiyet ve yayılış n:isbetİ:nJ bildirdiğimiz parazitler, son zamanlarda insan he-kimliği içinde önem 'kazanmaya başlaımı~hr. 1952 yılında Amerikada New Or-leans, LouklUna'da bazı ara~ırıcılar «Visceral larva migrans = Visceral larva muhacereti» adı verilen klinik bir syndrome'dan bahsetmişlerdir. Sebebi evvel-ce bilinmeyen bu hastalığa A'\le eosinophilisi, We;il1garten hastalığı, Fnmodt

Möller syndrome'u, Eosinophilic pseudoleukemi gibi adlar taıkılmıştır. Has-talık sonraları Anıerikanın 12 eyaletinde, İngiltere ve Peurto Rico'dada müşa-hede edilmiitir. Bundan ayrı olarak tropik iklimi haiz ve çocukların köpek ve ,kedilerle sıkı münasebeti olan memleketlerde hastalığın yaygın olması da büyük b:ır ihtimal dahilindedir. «Visceral larva muhacereti" adı altında tanı-nan hastalık, nonnalolarak insandan baş/ka konakçılarda olgun hale gelebilen bazı nematod larvalarının insan uzV'iyotini istila etmesi ıkeyfiyetidir. Bu mu-haceretle bilhassa karaciğer; a1kciğer, böbrekler, bey'n ve diğer İç organlar istila edilmekte olup, hususiyk Toxocara. canis ve Toxocara catr larvalan tarafından meydana getirilmektedir.

Malum olduğu üzere, Toxocara cinsine ımensup türlerinmyolojHeri bir çok hususlarda :ll1sanve domuzlarda yaşayan. Ascarİs lumbricoidestih gelişme-sine benzer. Gaİ,ta ile harice çıktn .kalın kabuklu yumurtalar,hariçte içlerin-de enfektionakabmvctli larvalar teşekkül ett!ği takdirde, bunları ihtiva eden, toprak veya gıdalar: konakçı tarafından alımrsa, harsa'klarda açılan yumur-talaı', vaskular sistem tariktyle 'karaciğere, ora9an akeiğere, .b'achea'ya gele-o rek ve pharynx'de yutulara;k tekrar barsaJdara ulaşırlar ve 3 - 4 'hafta içinde yumurtlamaya başlarıar. Visceral larva muhaeeretin;n en belli başlı sebep-ler:ınden biri olan T.canis larvalannın bir kısmı insan .uzviyeti dahilinde, yu-,karıda söylediğim;z gelişme yolunu takip edeııken, barsaklaTa geçecekleri yerde yukarıda bildirdiğimiz önemli organlara geçip yerleşmektedirler. Bar-saklara gelenler :ıse burada durıınayıp tekrar eski muhaceret yolunu bir kaç defa tekrarlamaiktadırlar. Tçanis larvalarında ıgörülen bu .phenomene a~t bir kısmı neşredilımiş 30 dan fazla klinik müşahede ımevcut olduğunu Beaver (1) bildiıımektedir. Enfeksiyonun muhtelif safhalaru:ıda bu

(3)

vaların insan uzviyet:!ne dağılış şekHleri hala. maıum değildir. Otopsilerde, tecrübehayvanlarında ve gönüllüler üzerinde yapılan deneylerde, en-feksiyonun ilk biı: kaç günü içinde. T.eaınis larvalan karaciğerde gö-rülmektedirler .. 'Ondan sonra akciğerlere ve oradaTl; da bilhassa böb-rekler, bey:n ve medulla sp:ınalis'e dağılırlar. Bu önemH organlara ge-len larvaların bazıları bir kaç ay içinde uzviyet tarafından tahrip edil-mekte, büyük bir kısmı ise hayatiyetini muhafaza. ederek nesiç ikinde uzun bir müddet aktiv hareketlerine devam etmektedirler. Bu müddet kesin olarak i malum değilse de, canlı kalan bu larvaların büyük bir kısmı bil' seneden faz-la hayatiyetiııi muıhafaza edehilmektedrirler. Enfeksiyonun emniyetle d:ngno.-su için biopsi veya otopsiden alınan nesiçlerde larvaların görülmesi ve teşlli~i 'şarttır. Bununla beraber Beaver {I) Milbum ve Ernst'in, hastalığın bazı olay-larda kliiıiıkman ve laboratuvar muayeneleri ile de teşhisinjn 'mümkün olduğu-nu hiUlrdiklerini yazmaktadır.

İnsan uzviyetinde Toxocara larvalarının yaptığı tahribat, bu larvaların, adedi, enfeksiyönun müddeti ve bu enfeksiyona duçar olan, organın önemi'nc

bağlıdır. '.

Hastalık bazan selim seyretmekte, bir kısım olaylarda. ciddi bir mahJyet alarak ölümle sona ennekteddr. Ölümle biten bir olayda kalp, beyin ve diğeı bazı organların sayılarnıyacak kadar T.canis larva1ariyle istila edJlmiş oldu-, ğu görülmüştür. Hastalığın başlıca tezahüratı ateş, sinir bozuklukları, bem-siz iştah ve zafiyettir. Kanda % 80 e kadar yükselen eosinophili, hasta.lığın en dikkate değer işaretlerinden 'biridir. N.Tüzdil de G5) hayvan aS'karJtlerine ait larvaların insanda bilhassa ka~aciğı:ırve akciğer iltihaplarına sebep olduğunu anlatarak mevcut tehl.1<eye dikkatı çekmektedir.

Visceral larva muhacereti adı verilen ve yukarda tarifini 'yaptığımız has-talık, daha fazla 3 yaşından aşağı çocuklarda görülırneik'bed~T.Çocuklar To-. xocara türlerini'n enfoksiyona ,kiıbiliyetli yumurtalarını taşıyan topraklan ye-mekle hastalığa yakalanırlar. ıB:1r'kısım çoouklar 'hayatlarının ilik devrelerinde bu nevi bil' itiyat göstermekteddrler. Bu i'tiyat scıbebi iledir ki hastalık daha çok bu dev:rlerdeki çocıriklarda müşahede edilmektedir. Hasta~ığın teşhisinin güç, tedavisin;n ise hali hazırda imkansız bulunması dolay'ısiyle, çocukları bil-hassa toprak yemekte,n alıkoymak, bu has:alıktan korunmainn başında gelir. Evde askaôtli kedi veya köpeğİn bulunması olayı, aile efmdıiçin bir tehlike arzederse de esaskoruyucu tedbir, çocukların topr.ak yeme itiyatlarına manİ 'olmakla başlar. Amerikada 2 yaşında bir çocukta görülen bu nevibir

enfcık-siyonu müteakip yapılan arafırmada, hasta çocuğun evinde kedil ve köpek beslenmediği de tesbit edilmiştir. Sawitz'e (12) göre çocuklarda bu hastalığın te-davjsi iç:ın henüz spesif.iıkbir ilaç mevcut değil~ir. Hetrazan ve arsenHdi ilaç-larla yapılan deneyler henüz ,kafi olmadığından bu 'hususta verilecek hüküm-ler de erken görülmektedir.

(4)

mensup türlerin gerek memleketim~zde ve gerekse diğer bazı memleketlerde dağılış durumuinu ve bu cins parazitlerin insan srhhatı için öneanin~ belirtmiş bulunuyoruz.

Bir kısım garp memleketlerinde olduğu gibi, yurdumuzda ve bilhassa şehir ve ıkasabalanmızda evlerde köpek beslenmesi ve üretilmesi geniş bir nisbette değildir. Buna karşılık ıkedi, bir ev hayvanı olarak dıiğer bazı garp memiekctlerine nazaran b:lzde .daha fazla bil' ilgi ve ih"imam görmekted,r. Bu bakımdan kedi askaritleıinin insan sıhhatı' yönünden onem:ni belirterek bu ev hayvanınm bu gibi paraZİtlerinin tedavisi hususunda gereken <ikkat ve ahlkayı ilgiEıler'n göstermesini istemek,yerinde bir ha-reket olur.

Et yiyenlerdeki askaritlerin tedavis~ hususunda muhtelif ilaçlar tavsiye ~dilm:'ş ve bunlardan iyi n~celer alınmıştır. Ancak son zamanlarda Veteri-qer Heıkim1iJktekullanılmaya başlanan yeni antelmentikler arasında ,gerek as- . karitleretesirinin gaycl iyi oLması ve gerekse tok~;k etkis,~nindaha az bulun-ması ve tedavi dozu ile zehirlerne dozu arasındaki nisliet:m küçük olbulun-ması do-layıs,jyle Biperazine tuzlar,ınmve bunlar arasında Pipera:nine'in tesİJ'li bJr deriva~ı olan Piperavjne adipate'm önemli bir yer tuttuğu malumdur. Ptpe-r,azine.tedavisinin terdıincdiğer b:r sebep de" ilacın verl1rllesınden evvel ve sonra bir perhizc veya müshile ihtiyaç hasıl olmamasıdır.

Jones'a (4,5) nazaran yrm:lnci asrın b~şlarında insanlarda'ki (Gout-damla) hastalığına. karşı kullanılan' P:perazine'in bir derivatı olan Diethylcarbamazi-ne'in ikinci oihan harbi esnasında insan ve köpeklerdeki Fi1ariasis'e tesirli olduğu müşaıhede edilmiştir. Mezkur :1açla köpeklerin tedavisi esnasında, bu hayvanların asikaritleriııİn de düştüğü tesbit edilmiştir. Bundan sonra yapılan deneyler, Piperazine'in bazı tuzlarının Askarit, Oesophagostomum, Oxyııris ve daha ai olmak üzere d:ığer endoparazitlere de etkili olduğu müşahede edil-miştir. '

Piperazine'jn çoik kullanılan tuzlarından ilJiri olan Piperazine adipate renbiz kr'staller ,halinde olup, 100 C. derecede hava temasında sahit kaLmak-tadır. Suya haris olmayan bu madde, oda hararetinde,azami % 5 e kadar bu mayi içinde eriııiıcıktedir.Sulu solusyonu hafif asit b:rr reaiksiyon veriL

Pipemzine ve basit tuzları hazım cihazında hemen absarbe olmaktadır. Absarbe olan bu :ilacın bir kısmı nesiçlerde dekompoze olmakta, bir kısmı ise idnrla harice atılmaıktadır., Adipate tuzu, Piperazine çekirdeğini ve adipic as:!di iıhtiva e~mektedir. Adi:p'~ asit, Piperri7jne adipate'm terapötik dozlar şekI:nde kullanıldığı olaylarda toksik bir tesir meydana getirmem€'k~edir. Pi-perazine tuzlarının vermicid etk'si.nden daha fazla verıniIuj bir tes:ıri vardır Olgun parazitler kemale gelmemiş olanlara nazaran ilaca daiha hassas iseler de, 'kahil hale gelmemiş askari:tler de haTice atılahilecek -kadar iIaca hassasiyet göstermektedirler.

Jone.s'a (6) göre, köpeklerin her Jihre vücutsikletine 25 mg. hesaplana-'

(5)

'rak bir defada veva müteaddit 'küçülk dozlar hal\-ıde verilen Diethvlcaııbama-'zine (Caricide) b~ hayvanlardaki aSkarıitlere % 100 e yakın bir te~h'

meyda-na getinneoktedir. İlaç köpeklerde perhize lüzınn kalmadan ve tedaviden sonra bir müshil veı1İ1meden 'kullanılmıştır. Caricide'in köpeklere tok halde iken

ve-riImes'i, m:ıde irritasyonu neticesi bu hayvanlarda vuiJruu muhtemel kusma-'ların önüne geçmek iç:ndir.

Hewitt ve arkadaşları {3) 1948 de 1-Dicthylcarbamyl-4- rrnethylpiperaziı1e hydroohlorid'le köpekler ,üzerind~ ya~~ğı den~ylerde her kg. vücut s11de-1 tine 50 mg. ve tek düZ ıhaL:nde veden ılacın askarıtlere % 98,7, 24 saatte 2 oral doz' halinde ve her kg. vücut sikletine 25 mg. ,hesabedilerok verilen ilacLIl ise bu hayvanlardaki askaridere % 100 tesir ettiğini miiş1lihede etm:'şlerdir. Köpek-ler tedaviden evvel bir perhize tabi tutulmamış, sonra ise ayrıca bir miishi! verilmemiştir.

Sloan ve arkadaşları (14) 1954 ~e Piperazine adipate'ı 13 askaritli, 16 Ancylostoma canınum ve 2 Uneinarüı stenocephala'lı 'köpek ve 3 askaritli kedi üzerinde denemişlerdir. Askar;,tli köpeklere veciJen Piperazıine adipate dozu her kg .. vücut siıkletine bir defada 25-200 mg. olup, ilacın bu parazitlere tesirinin 0/,1 100 olduğunu müşahede etm:.şlerdir. Ancylo~toma caninum en-feks:ıyonuna duçar olmuş 16 köpeğe her kg. viicut ağırlığı içjın müteakip 3 gün, günde 100-300 mg. ilaç hesabedilerek ~erilmiştir. Elde edilen neticeler, Piperazine atlipate'ın A. caninınn'dan ileri gelen kanealı kurt enfeksiyonlarına %40 dan daha fazla bir tes:lri olmadığını göstermek,tedir, Buna mukabil köpek-lerde diğer bir kancalı kurt amüi olan U. stenocephala'ya tesiri % 100 bulun-muştur. 1lacın köpeıderdeki Cest{)d türlerine tesiri görülmemiştl,. Piperazine adipa'te'ın köpeklerdeki toksik tesirinİ öğrenmek üzere, aynı yazarlar (14) ta-rafından her kg. vücut sjlklet~e 500 mg. hesabedilerek' verilen ilaçtan mü-tevclli.t bu hayvanlarda 24-48 saat zarfında göıiilen hafif bir

hypersensiti-vite'den başka kötü bir hal müşahede edJmemiştir.

T.cati taşıyan .3 kedinin her kg. vücut s~letine 100 mg. hesabedilerek verilen Piperazine adipate'dan % 100 bir tesir elde edilmiştir. Mann ve ar-'kadaşları (7) köpek ve kedilerin her ıkg. vücut sikletine 100 ımg. hesaberlerek

LO gün müddetıe verd:ıkleri Piperazine citrate tedavisiınden askaritIere kar~ı fevkahıde bir netice almışlardıif. Mezkür vazarlar, ilacın A.caninum ve Taenin taeniaeformis'e Itesirinin az {)lduğunu, Trichuris vulpis ve Dipylidium cani-ı num'a ise hiç tesir etmediğini müşahede etmişlerdir.

, Materyal ive metod

Deneylerimize ait materyalin büyük bir kısmı Atatüıık Crman Çiftliği hayrvanat bahçesinden temin edilmiştir. Bu müesseseye ait 28 köpeğ!n, y~pılan gaiıf:a muayenesinde btınlann 18 inin (% 64,28) askadtli olduğu görülmü~tür,

(6)

karide enfekte bu köpeklerin 13 ünde (% 72,2.2)Toxascaris leonina, 2 sinde % 11,11) Toxocara canis, 3 ünde ise (% 16,66) Tleonina ve T.canis'in müş-erek olarak bulunduğu tesbit edilmi~tir. T.Ieonina ile enfekte köpeklerin bi-inde İsospara felis oocysteleri, diğerbi-inde ise Cestode yumurtalan da gö-ülmü~tür.

Muayene edilen 5 kedi yavrusunun 3 ünde (% 60) Toxocara cati, diğer sinde ise (% 40) T.cati ve T.Ieonina mü~terek olarak görü1mü~tür. Toxo-a cToxo-ati ile enfekte 3 ,kedinin 2 sinde İsosporToxo-a felis oocysteleri de tesbit dilmişJir.

Denemeye tabi tutulan hayvanlar ayrı ayrı kafeslere alınara:k luzumlu aıita elde edilmiştir. Taze ola["akb~ze getirilen materyalin aynı gün muaye-eleri yapılmı~ ve !İDvaziyonnisbetleri tesbt edil~tir. Ga.lIta muayeneleri odifiye edilmiş Stoll tekniğiyle yapılarak her gramda mevcut yumurta sa-ısı tesbit edllmi.ştir. .Askarıitliköpeklerin 2 si ve kedilerin 1 tanesi- kontrol

aksadiyle tedaviye tabi tutulmamı~lardır.

KullandığıırilZ Piperazine (Fort Dodge) Dmıasma ait (Piperate) adlı tab-etler olup, her bir:si 250 mg. Piperazine adipate ihtiva etmekteydiler.

Mez-ür firmanın prospektüsünde tavs~e edilen doz, köpek ve kedi yavruları için tablet, büyükler için her 5 libre vücut sikletine

ı

tablet -cherlibreye 50 mg.) ır. Lüzumu 'halinde ilacın 21 gün iQİ11detekrar verilebiıleceği de

bildiril-. tirbildiril-. Tedavi edilen köpek ve kediler, bir perhize tab1 tutulmamış, tedavi-en sonra da bu hayvanlara ayrıca :bir müshil verilmemi~ir.

Deneylerin sonuçlan

Her Hıbre vücut sikleti.ne 50 mg. hesabedilerek verilen Pipe~azine adi-pate'la tedavi eıttiğiımiz16 köpeği.n 5 inin (% 31,25) tedaviden bir hafta sonra apılan gaJta muayenesinde bunlarda asıkarit yumurtası tesbi,t edilmemiş ve bu hayvanların gaitaları 22 gün müddetle ashrit hakımından menfi kalmış-ıl'. Geriye kalan II köpeğin gaita muayenelerinde mevcut askarit yumurta-larında % 83,33 e ikadax bir azalma mü~ahede edilmi~se de hiç Mr zaman

SUI-a inmemi~tir. Bunun üzerine enfeksiyonu muhSUI-afSUI-azSUI-a eden bu köpeklere birin-ci tedav:ıden bir hafta sonrıı.yukarıda bildirilen dozda ilaç tekrar verilmiştir. 2 nci tedaviden bir hafta sonra' bu köpekler:n de gaitaları askarit yumurtalan

akımından menfi bulunmuştur.

Bu suretle de deneylerimizin bir kısmında firmamn bildirdiği normal dozun iikimislini (her libreye 100 mg.) kull~nma'k zorunda kaldık. Biraz önce de arzettiğimiz gibi 2 nci doz, birinci tedaviden bir hafta sonra tekrarlanmış-tır. Bununla heraber, her libre vücııt sikletine 100 mg. hesaplıyarak ilacı bir efada vermek süretiyle 6 'köpekte ayrıca yaptığımız tedav:ıde de klinikman ötü biT hal müşahede etnriş değiUz.

(7)

Ashritli kedilorin hepsi 3 er ayhk yavrulardJ. Bu hayvanların herbirin , verilen teK table~li'k P~1perazine adipate mevcut askarjtlerin hepsini düşürmüş

tür.

Tedavi müddeti esnasında ve tedaviden sonra iıki köpeık ve bir kedide müteşekıkil kontrol gurubunun gaitasında askarit yıımurtalanna her zaman ra:; lanmıştır.

Piperazine adipate neticesi 'köp0klerden düşen dişi askadlerin uterusla rının SAn 'kısımları ile vaginadan alınan yumurtaları laboratuvarda yetiş,tir;] rneğe tabi tutulmuştm. Vasati 28 C. derecede ve 3 gün iç;nde, mevcut y

murraların % 0,5 inde larva teşekkülü ve hareketi görülmeye başlanmıştır. gün sonra ise bu yumurtaların % 82 sinde larva gelişmesin:fn tamamlandJ.~ miişahede edilmiştir. Bu suretle Piperaziri(~ adip,üe'la tedavi edilen hayvan lardan düşen dişi askad:lerin hariçte tefessühü neticesi serbest kalacak ol yumurtalarının müsait şadar altında invaziyon kabiiiyetini .kazanabilecekler de belirmiş olmaıktadır. Yeni :nvaziyonlardan korunma:!< bakıniından, bu ilaç la tedaviyi müteakip düşüıiilen parazitlerin veya bu parazitleri ihtiva ede ga:'taların toplanıp yakılması yerinde bir hareket olm.

P:perazine adipate'la tedaviden sonra iki kedi yavrusunda mevcut. İs()s pora feLıs oocyste'leri ile, bir köpek~e görülen Cestode yumurtalannda ve İsos pora feh oocyste'lerinde bir azalırna görülmemiştir.

Piperazine adipate'a hassasiyet bakımından, köpek ve kediIel'de gördüğü müz askarit türleri arasındıı bir fark da müşahede edilmemiştir.

TARTIŞMA

Memleke~imk evoil camivorIarında askaritlerin yayılış durumu, d!ğe hazı memleketlere ....nazaran daha fazladır. \!Iorgan ve Hawkins'e göre (9) Cross ve Aııen Chicago'da köpeJdel'İn % 12 sinde T.canis ve % .ll ind T.leonina görmüşlerdir. Neumann'a naza~an (10) Krabb, Kopenhag göpeiklerin de askarit nisbetilli % 24 bulmufuT. Seddon ise (13) Avustralyada- Victoria'd mu...'lyene ettiği köpekleri n % 21,8 inin T.canis ve % 2,9 unun T.leonina ta~ı drklarını bildirmekted'r. Wz Amıkara köpeklerinde yaptığımız araştı~ada as hrhli tköpek,nisbe(~1İ %2~,57 hulduık. Bunların % 54,16 sı T.can:3 %38,88 T.leonina ve % 6.94 ü A.lumbricoidcs yumurtalan taşımak:aydılar. Ancak ev velcede (2) arzett:.ğimiz gibi köpeklerim;zde A. lumbr:coides yumurtalarm görülmesi hadisesini, bir Pseudo-helminthiasis saymaiktayız. H. Şükrü Oytu da (ll) memleketimizde et yiyenlerde askaritlerin mebzııl olarak bulunduğu mı yazmaktadır.

Kcd:Jerdeıki duruma gelince: Mihri Mimjoğıu {8) Ankarada 150 soh kedisi otopsisinden elde ettiği netioclere göre, parazitil ke~ilein % 49, ünün T.cati. 24,6 sının T.canis ve % 3,3 ünün T.leonina t~ıdıklarını bil

(8)

irmiştir. Morgan ve Hawkin:s'e .göre (9)Cross ve AlIen, Chicagoda kedilerde T. cati'rLn yayılış nisbetini % 37,25 bulmuştur. Biz Ankarada gaitasını mua-yene ,ettiğimiz kedilern % 35;16 sının as\karitli olduğunu tesbit ettik Enfek-. siyonlu kedile6ı % 93,70 inde T.cati, % 6,25 inde ise T.cati ve T.1eonina müşterek olaraik görülmüştür.

Beaver'in (1) Amerikada ve diğer bazı memleketlerde insanların Toxo-caxa larvalan ile ~nfeksiyonu neticesi bu şahıslarda müşahede edildi.ğini ibil-dirdiği «Visceral latrva mulhacereti,~ adllı syndroma dair yurdumuzda bir

neşriyata tesadüf etmiş değiliz. Köpek ve kedilerimizde yaygın olan Toxoeara türlerinin larva'ları ile enfekteli şahıs veya hastaların 'bizde de bu-lunması ihtimalden. ~zalk değildir. Ancak bu hastalıkta ıteşhiıs metodlarının güç ve henüz tek~mül etmem~ş olması, bazı vak'aların saklı kalmasına ~bep

olmaktadır 'kanaatindeyiz.

Yeni antelmentiik: ilaçlar arasında Piperazine tuzlarının tesidıin, eski-denberi' evcil hayvanların askaritlerinc karşı kullanılan diğer ilaçlara nazaran daha fazla olduğu hakkında son zamanlarda bir çok [leşriyata tesadüf etmek-teyiz. Netekim Jones (4,5,6) ıköpeklerin her libre vücut siıkletinıe25 .mg. h6-saplanarak verilen Diethylcarbamazi[le (Caricide) in hu haıyvanlardak~ askari-dere % 100 tesir eWğini bildirmektedir.

Hew~tt ve arkadaşları (3) 1-Diethylcarbamyl-4-methylpiperazine hydroc-hloride'in, köpeklerin' askaritlerJne % 100 tesir ettiğini anlatmaktadır. Sloan ve arkadaşları (14) da Piperazine adipate'ı köpek ve kedi askari:tlerine karşı başarile kullandıklarını bildinnişlerdir. Biz y,aptığımız araştımıalarda her Hb-re vücut sikletine 50 mg. hesabedeHb-rek köpekleHb-re bir defada verdiğimiz ayni ilaçla, 16 köpeğin yalnız 5 inde tam netice alabildik. Geriye kalan U köpeğin tedavisi iç'n yukarıdaki. dozu bir dilia tekrarlamak icabetmiştir. Bu bakımdan seri ve emin bir netice almak için ıköpek askaritlerine karşı Pipera.v.ne adi.ıpa-te'ın her libre vücut sikletine 100 mg. hesabedilerek verilmesini doğru

bulmö:k-tayız. .

Deneylerimizde kullandığımız 4 ;kedi yavrusuna firmanın .tavsiye etti-ği .bir tabI et (250 mg.) lik Piperaz:tne adipate, bu hayvanlardaki a.skaritlerin

hepsini düşürmüştür. .

Ylann ve arkadaşları (7) Piperazine citrate ile, parazit1i kedi ve köpe;kler üzerinde yaptıkları deneyler sonunda bu ilaçla askaritlere karşı fevkalade bir netice aldııklarını, buna mukabil Piperazine cİtraole'ın A.caninum, T.taeniae-formis'e tesirinin az olduğunu,T.vulpis ve D.caninum'a ise hiç t~sir etıme-diğini biJdi.İmektedirler. Metİnde de arze~ğimiz gibi biz de, P:perazine adipate'la tedavi etti1ğimiz bir köpekte mevcut Cestod yumurtalannın sa-yısında bir azalma görmüş değ'liz. Bundan ayrı olarak, iki kedi yavrusu ve bir köpekte gördüğiiımüz hospora feHs oocyste'lerine de Piperazine' adipate'ın

bİr tesiri müşahede edilmemiştir. .

(9)

"

ÖZET

1 - Yaptığımız ara~tırmalara nazaran, Ankara köpeklerinde askaritlerin yayılış nisJ)eti % 28,57 dir. Bu a3kar~,tlerin% 54,16 sı T.canis, % 38,88 i TJeonina ve % 6,94 ü AJıpnbricoidcs'tir.

Ankarada muaveneettiğimiz kediIerin ise % 35,16 sının askaritli oldu-ğ'unu gördük. Enfekte kediler::ıı% 93,70 inde T.cati, % 6,25 inde ise T.cafi ve TJeanina müştereken görülmüştür.

2 - Camivarlarda mevcut Toxocara türlerinin larvalan ile :!Ilsan uzvi-yetinin ~stilası neticesi meydana gelen ve «Visceral larva muhacereti» adı veril~n syndrome'a dair yurdumuzda bir neşriyata tesadüf etmiş değiHz.

3 - Köpelk askaritlerini düşürmek için her libre vücut siıkletine 50 mg. hesa'bederelk verdiğimiz Pİperazine adipate, mevcut 'köpeklerin ancak % 31, 25 'ini tedavi edebiImiştir. Geriıye kalanköpekleri tedavi için yukarıdaki dozu bir daha tekrarlamak ieaıbetın:ştir. Köpeklerin askaritledne, karşı her Ubre vü-cut s:kletirrıe 100 .mg. Piperazine adipate hesaplıya.rak ya.pılan tedaviden % 100 bir netice elde edilni~r.

Tedavi ettiğimiz kedi yavrularında firmanın tavsiye ettiği bir tablet (25()mg. Jı,k) P:perazine adipate, mevcut ask~ritleri düşürmeğe kafi gelmiştir.

4 - Piperazine adİpate'la tedavi neticesi köpeklerden düşen dişi aşk.ari-tIerden elde edilen yumurtalar yetişt:~'ilmeğe tabi tutulmuş, 28 C. derecede ve altıncı günde:.bunların % 82 sınde larva teşeı'kikülüve hareketi görülmüştür. 5 - P'iperazine adipate'ın köpeklerdeıki Cestod yumurtalarına ve kedi ve köpeklerdeki İsospora fdis' tür1eııine bir tesiri görülmemiştir.

Bu' mesa:lı1inh.lZır1anması esna~mda Ankara Hayvana't Bahçesi'ndetki kö-pek ve kedileri kullanmamız hususunda bütün kolaylık:ve yardımlan gösteren mezkUr müessese müdürü Sayın Baki Şemsettinoğhı'na teşekkür ederim.

Summary

1 - According to our investigations, in Ankara dogs the ascarıasıs is % 28,57. Of this % 54,16 are Toxocaraeanİ.3, % 38,88 are Toxasearis loonina and % 6,94 a.re Asea,ris lumbricoides.

Whereas % 35,16 of cats inspected in Ankara were infeoted with ascaris. , Of the infectcd cats % 93,70 had Toxocara cati, % 6,25 Toxocara cati and Toxasearis leonina were seen in common.

2 - We have not come across any pubI\ca'tion 111Turkey on the disease called "Viscera! larva migrans» due invasion of human bad)' by Toxocara larvae w'İch are found İn carnivorous animals.

3 - To eliminate the dog ascari?s,50mg. of Piperazine ad:lpaıte was usoo for cadh raund of body weigbt. Of wh:cıh only % 31,25 could curecl.

(10)

The same dose had to be repeated on the remaining number of dogs in order to eure them.

The results were % 100 when we used 100 mg. of Piperazine ad.ipate for each pound of body we'ght for do~ asearids. A tablet (250 mg.) of Pipera-zine ad~pate recommended by the Company used by uS on kittens against cat ascarids was sufficient to eliminate the whole.

4 _ SOIITIefemale ascarids eliminaıted from the infected dogs by using P~perazine adipate has been dissected and theoova were subjected to

cul-turing. At 28° C. on the sixth day in % 82 or ova the formatian and movı;ı-' ments of larvae were seen.

5 - No effects were observed of Piıperazine adipate aganisıt dog tape-worms and on cat and dog İsospora fclis infections.

LİTERATÜR

ı _Beavçr, P.C. Parasitic diseases of animals and lheir relation to püblic health. Vet. Med., 49, 199, 1954.

2 _ Güralp, N. Türkiye ehli hayvanlarında Pseudo-Helminthias-is olayları. Türk . Vet. Hek. Der:, 102 - 103, 2108, 1955.

3 _ Hew~ttet al. The treatment of A~cariasis in dogs with 1 - Diethylcanbamyl _ 4 methylpiperazine hydrochloride. J. parasitoL., 34, 237, 1948.

4 _ Jones, L. M.. Pharmacological actions of &Ome anthelmintics. Carnell. Vet.,

46, 382, 1956. •

5 _ Jones, L. M. Anihelmintic therapy °with Piperazine, Toluene and Cadmium compounds. İıowa. Vet., 28, 28, 1957.

6 - Jones, L. M. Anthelmintic therapy. İowa. Vet., 28, 26, 1957. •

7 - Mann, P. H., M. Hari'enist, ve Edwin J. de Beer. The effectiveness of Pipe-razine citrale against intestinal helminths of the cat and dog. J. Parasitol., 41, 515, 1955.

8 _ Mimioqlu, M. Parazitologische Untersudhungen bei Katzen aus Ankara. Zschr. Tropenmed., '5, 305, 1954.

9 - Morgan. B. B. ve Hawkins, P. A.' Veterinary Helminthology, 3 rd printing. Bn.rgess Publi3ıhing Comp, Minneapolis, 234 - 238, 1953.

10 - Neumann. L. G. Parasites. et Maladies Parasitaires diL Chien et du Chat, Vigot Freres, Paris, 203 - 206, 1941. .

1:1 _ Oy!un. H. Ş. Genel Parazitoloji ve Helmintoloji, 2 ci ta'bı, Ankara Üniversi-tesi Basımevi, Ankara, 346 - 351, 1953.

12 -- SawUz. W. G .. Medical Parasitology. Secönd edition, Mc Graw .•Hill book Cornp, New York, 240. 1956.

13 - Seddon. H. R. Diseases of domestic animals in Australia, A H. ppttüer,

Sydney, 160 - 161, 1950. .

14 - Sloan

J.

E. N .• P. A.oKingsbury ve D. W. Jolly. Preliminary trials wit!h Piperazine adipate as a veterinary anthelmintic. Jour. Pharm and Pharma-col. 6.718, 1954.

15 - Tüzdil. N.o Hayvanlardan insanlara geçen paraziter hastalıklar ve

paraziÜe-rin biyolojisine genel bir bakış, oy' Z. E. Basrmevi, Ankara, 1943.

Referanslar

Benzer Belgeler

According to the results, average HMF values of the flower honey and honeydew honey samples stored at 10±2 °C and 22±2 °C for one year did not exceed 40 mg/kg, which is given as

and Epithelial Growth Factor (EGF) as Well as Platelet- Activating Factor (PAF) and Receptors are Expressed in the Early Pregnant Canine Uterus. Reprod

uyumlu olarak bu çalışmada da deri papillomları hayvan- ların başlıca baş ve boyun, bazı hayvanlarda da vücudun göğüs bölgelerinde yerleşim gösterdikleri

Yapılan çalışmada Elazığ merkez ve bazı ilçelerine bağlı köylerde bulunan 116 arı işetmesinden alınan 285 kovan dip tahtası, ergin arı ve petek örneklerinden; kovan

Duyarlılık (sensitivite, doğru gebe teşhisi/ bütün gebe hayvanlar x 100), özgüllük (spesivite, doğru gebe değil teşhisi/ bütün gebe olmayan hayvanlar x 100), pozi-

Utkanlar (11), bu oranın Ankara keçisinde 5/100 mikron olduğunu, pulcuk sayısı ve pulcuk yüksekliği arasında oransal bir ilişki bulunduğunu ve pulcuk yüksekliğinin 17.67

Bu çalışma, kızgınlığı ve uygun tohumlama zamanı klinik gözlem ve vaginal smear bulguları ile tespit edilen kedinin, erkek kediden elektro-ejakülasyon yöntemiyle alınan

IV no'lu i~Jetmede ise, i ya~ından küçük sığırlarda aylara göre benzer seropozitillik oranlarınm tespiti (Tablo 3), keza söz konusu işletmede hir ya~ından büyük ve