• Sonuç bulunamadı

Edirne Eski Camiin Kitabeleri ve Mimarimizdeki Yeri

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Edirne Eski Camiin Kitabeleri ve Mimarimizdeki Yeri"

Copied!
12
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

E D İ R N E ESKİ C A M M N K İ T A B E U R İ V E M İ M A R İ M İ Z D E K İ YERİ

Bski Cami. sanat tarihçileri tara­

fından bugüne kadar müstakil bir araş­ tırma ve inceleme k<xmsa olarak ele

aimmamıştır*. E d d Camiin plâm ilk de­ fa Guriitt tarafmdan ve hatah olarak yaymlanmış, o günden bugüne bütün yaymlarda İm plân iktibas veya kopya edilmiştir. Aym şekilde kitabelerin okunmasmda yaiMton yanlışlar da bir yazardan diğerine intikal etmiştir.

Evbya Çdebi'nin "Ulu Cami" olar rak andığı ve "kâr-ı kadtm" üzre ya­ pıldığım s&:^ediği cami,' her kenan dıştan 49.50 m. <dan bir alam la4>la-maktadır (1. Ş d d l ) . Yapı tamamen kesme t a ş ü n d ı r (1-2 Res.). Kenarları

2JB0

m. ölçüsündeki dört kaim ayak. caminin içini üç sahna ve dokuz böl­ meye ayırmaktadır. B u b^mder 13.5 m. çapında bir kubbe ile örtülmüştür. Merkezddd kubbe bu dört ayağa otu­ rur. Diğer kubbeleri taşıyan sivri ke-merier bir vtyn. iki yönde duvariardaki gjhnme ayaklara dayanmaktadır. Yan sahınlarda kasnaklar dairevidir. Ke-merierden kasnağa pandantiflerle ge­ çilmiştir. Orta sahm yan sahmlardan daha yüksektir. Burada kasnaklar

se-1. C . O n t t t . Die B M İ C B Adrinaveb.

Oriatalbe-het ÜTCkiv I . U i p d ( ItW.ll. M t.: Dr. KÜM Otmma.

Zmmt KetaBmui. « . «.. E l t i n e U W m O : Otoaw Nuri V n o M d . Edirne taciU. S4-SS. s.. I S I M I M tm-, Oicuy İ ı İ M i H . Btfrae'de O n M a h devri Ibidılrri. 6 . U . s.. I s M M mh ıjm ytoar. Edirne'de TOrk aİMeıIriııiM

•cttfOMd. BArae. Edtae'aia « M . Mi j r M M M ar-• M İ M İ d i A ı . A a k m Ni5. 21M3>. *4 K . SBjfİMMMİhk

Umm diid-tft caniler «c O M U I I caMBeri. T^Ti. t., t ı i r t b a l am. A. K M M . tüt devir OwMwh i l w i r t i l n -de CMd. )MS. ».. Aakara t4M. kfm Hat. T t e Maaqfaa

İM eariy OtfnaıiB awMleUMixi. 154-IST. «.. CUceae İMt. t d r i a c # B HOaeyia Yıkbt. Turisaiı Edime. 4M». t . .

E d i n e tW7.

2. BıUn Çelebi. SeyabataaiM. U l , m4U. t%-ta«bıd 1314.

Beyhan KARAMAĞARAU

kizgendir ve her kubbede değişik bir tarz uygulanmışür. Cümle kapısmdan ^ r i ş t e yer alan birinci kubbe sekiz dilimlidir ve tepesinde bir fener bulun-maktadır.» Kubbeye burada tromplarla ortadaki kubbede mukamaslı konsol-laria, mihrap önündekinde de üçgen-lerie geçilmiştir. Orta şahınla yan sa-hınlar arasmdaki fark dışta da belir­ tilmiştir. Guriitt. Hammer'den naklen "Fatttı zamanında halâ camide inşaat yapıldığım ve orta kubbenin de o za­ man kapamp daha evvel Bursa Ulu Ca­ miindeki gibi açık bırakılımş olduğunu

tahmin ettiğini" söylemektedir.* Ger­ çekten Eski Cami'de de. Bursa Camiin­ de olduğu gibi küçüle küçüle camiin içinde kalmış, fonksiyon ve karakteri­ ni kaybetmiş bir avluyu bulmak müm­ kündür. Fakat burada avluyu örten kubbe orta kubbe d ^ l . tepesinde fe­ ner bulunan birinci kubbe olmak lâf­ zım gelir. Camiin iki yanında bulunan kapıların mihveri ile cephede yer alan cümle kapısmdan geçen mihverin bu bölmede kesişmeleri de bunu doğru­

lar.' Ancak biz bu kubbenin sonradan kapatılmadığım, d<^rudan doğruya fe-nerii olanak inşa edildiğini düşünüyo­ ruz (3. Res.).

Evliya Çelebi'nin "musanna" oldu­ ğunu kaydettiği mihrap çok geç devir­ lerin boyalı tezyinau ile asi! karakteri­ ni kaybetmiştir. Minber beyaz mer-merdâidir. Yan yüzleri rûmtlerle,

geo-y Yılmeı Once. Anadolu TUrk. miiMrbiııde OsMen laMI aydmlaime: Aydınlık feneri. Ooacya mecmuaM.

« . C . M. Sayı. » - I 0 . ı.. I f » . 4. C. Curiill. 8. aı.. 1. *. 5. A. Koraa, a. e., W. ı.

(2)

332

metrik örgülerin luıynaşmasmdan do­ ğan bir arabesk süslemektedir (4. Res.). Bu tip kompozisyon. Bursa Ye­ şil Cami ı^bi. X V . yüzyıhn diğer eser­ lerinde görülür.

Canüde, 11. Murad'm daveti üze­ rine Edimeye gelen H a a Bayram Veli ye ait bir kürsü bulunmaktachr.* Evliya Çelebi "Hacı Bayram Velî burada

iti-kftfa girub çok ibadet ederek nice yüz-bin adamı, va'z ve nasihat ite irşat et­ miştir. Halen kürsiyy-i şerifleri bir kö­ şede teberruken mahfuz durur" demek­ tedir'.

Kadınlar mahfe» H. 1020 (M. 1612) yılmda Filibeli Ramazanoğlu adında bir şahıs tarafından yaptmhmştu*.

Camiüı içinin aslında sade olduğu­ nu düşünüyoruz. Evliya Çelebi de "De-run-i camide öyle zib-u ziynet üzre maslûbat yoktur" demektedir.* Duvar­ larda bulunan ve ayaklan kaphyan ya­ zılar X V H I . yüzyıldan X X . . yüzyıla ka­ dar, fasılalarla yazıbnıştu*. Bunların bir

kısmı I . Sultan Mahmud devrindeki tamirde, diğer bir kısmı ise 1863 yılın­ daki tamir sırasında ilâve edilmiş olma­ lıdır. Daha sonra da devrin meşhûr hattatları zaman zaman camii hatları ile süslemişlerdir. Kıble tarafında, ayaklar üzerindeki Hadislerden sağda­ ki 1770 de Cezairii Hasan Hoca tarahn-dan yazılmıştır. Hünkâr mahfelinin bu-İtmduğu duvarda da Mustafa Tevfik Efendinin 1904 yıImdİB yazdığı güzel bir hat yer almaktadır. Minberin sağmda asılı olan levhada altın yaldızla yazıl­ mış "Besmele" ise Sultan ît. Abdulha-mid'in imzasını taşımaktadır* (5. Res).

Orta sahmdaki kubbelerin içi 1863 tarihinde çok kötü barok te^natla doldurulmuştur. B u barok tezyinat ve -aralarmdaki sanat değeri taşıyanlar

«. T. Cökbilgin, Ifitm AoflUopedbi, Edinw MM-desi. U l . t.

7. Bvllya Çekbl I I I , 431. s. >. EvHy* ÇdeM, H I . 431. >.

9. tdriso«lu HUseyin YıMu, « . c , 47. ».

bulunmakla beraber - yazılar, esasen kaim ve basık ayakların mekânda ya­ rattığı ağır tesiri büsbütün

arttırmak-tadıriar.

Camiin cephesinde beş kemerli bir son cemaat mahalli mevcuttur. Kıble mihverinin üzerinde bulunan ortadaki böbne kubbelidir ve yüksektir. Çapraz tonozla örtülü olan yan kısımlar daha aşağıdadır. Esasen bina kesme taştan inşa edilmiş olduğu halde son cemaat mahalli tuğla hatılh olarak örülmüştür. Kemalt Söylemezoğlu'nun da işaret et­ tiği gibi'^ bu k ı s m m binaya bağlanışı çok zayıftur.

Abdest almağa mahsus musluklar son cemaat mahallinin önündedir. Dr. Osman Rifat kışm bu musluklardan sıcak su akıtıldığını söyler."

Caminin esas portali mermerden ve mukamaslı olarak yapılmıştır. B u mukamaslar guruplar halinde aşağıya doğru sarkan salkımlar teşkil etmek­ tedir. Batıdaki kapı kırmızı ve beyaz taşlardan dekoratif olarak örülmüştür (6. Res.). Girişin üst kısmı sade bir ke­ mer kovanı biçimindedir.

Binanın kuzey cephesinin iki kö­ şesinde birer minare bulunmaktadır. Bunlardan kuzey doğudaki tek şerefeli ve sade; kuzey batı köşesindeki ise süs­

lü ve çift şerefelidir (7. Rcs.). Her şe­ refeye ayn yollarla çıkılmaktadır. B u minarenin kaidesi ile Üç Şerefeli camiin burmalı mmaresinin kaidesi arasında büyük bir benzerlik mevcuttur (8. Res.). Gurlitt'in plânmda ve ondan kopya edilen diğer plânlarda kuzey-do-ğudaki ilk minare gösterilmiştir.

Camide iki banî ve bir imza kita­ besi bulunmaktadur(9. Res.).

Minberin kapısı üstünde:

M. K. SSgrt İt. O.

(3)

COİNNE « K İ CMMİN KİTA8ClC<ti VC MİMMİMİZDEKİ YERİ

333

" M u n d Han'm oğlu Bayezid'in oğ­

lu Suitanu' l-'azam Mduned'in günle­ rinde" doailmdctedir.

Portaldaki ban! kitabesi. Bâdî E -fendi'den naklen Tayyib Gökbilgin ta-nfimdan arap harfleri ile." Osman Nuri petemed tarafından da lâtin harfleri Ue ve bazı yanlışlaria neşredilmiştir.

Sülüsle yazdmış olan üç satırhk kitabe metni şudur:

(816 ) l\c\cj Kitabe Osman b. Affan'dan rivayet edilen bir hadisle başlamaktadır. "Her kim Allah için mescid yaparsa. Allah da onlara cennette ^de bir ev y ı q ^ . B u cami^ şerifin yapıhnasmı. Sultan.

taBuyytd (yardım edici), mücahid, mu-nbst, Allah'm yardımı ile liva (sancak,

b a y n k ) sahibi olmuş; düşmanları kah­ reden. âSaayti diline adalet ve iyilik da­ ğıtan; Sultan oğju Sultan Gıyasu'ddün. ya ve'dDin Mdhmed b. Bayezid Han -Allah onun sultanlığını baki kılsın ve iki dünyada (saltanatım) tamtsm - 816 yıhmn Şevval aymm ortalarında (1414 yılı Ocak aymm başlarında) emretti."

Kitabede geçen "Gıyasu'd-dünya ve'd-Din" ünvam bütün Osmanh sultan­ ları içinde yalnız Çelebi Mehmed tara­ fından kullanılmıştır. Sultana ait diğer kitebdenle ve sikkelerde de bu ünvana

U . T . CBkMtta. XV-XVI. Mirterda E « n w «« P » | a HMW. İM. *.. Ituabal

rastlanmaktadır. "Murabıt" kelimesi, muhtelif zamanlarda farkh manâlar kazanmakla beraber, genellikle ribatlar.

da oturan fUtüvvet ehli için kullanıl­ maktadır. Bunların hangi hallerde ri-batlarda oturabileceği Şeyh Şihabeddin Sühreverdî'nin FUtüvvetnatne adlı ese­ rinde açıklanmış ve şarta bağlanmış­ tır.** Anadolu'da Ahtlik adı altında ya­ yılan bu teşkilâtın Osmanlı devletinin kuruluşu sırasında büyük yardımı ol­ muştu. Şeyh Edebali'den sonra Aht şeyhliğinin Sultan Murad Hüdavendi-gâr'a g e ç l ^ 1366 tarihli bir icazetna­ meden anlaşılmaktadır." Çocukluğunu Tokat c^bi tarikatlerin kaynaştığı bir şehirde geçiren ve Bayezid Çelebi gibi sufl bir hocası bulunan'* ve Tokatlı Aht Bayezıd'm oğlu Hacı îvaz Paşa gibi bir sanatkârı sadarete getiren Çelebi Meh-med'in de Ahî olduğu düşünülebilir. Eski Camiin kitabesinde geçen "Mura­ bıt" ünvanı da bu fikri kuvvetlendir-mdctedir. Esasen Sultan Mehmed'in "Çelebi" olarak anılması da, onun bir Osmanlı şehzadesi olmasınm değil, ta­ rikatla ilişkisi bulunmasmın bir delili sayılmahdır. Sultan Çelebi Mehmed'in yaptırdığı Bursa'dpki Yeşil zaviyeli-ca-miin** aynı plâm gösteren diğer zaviye­ lerde rastlanmayan ikinci katındaki muhteşem çinili hünkâr mahfeli, ancak Çelebi Mehmed'ia buradan Ahî mera­ simine nezaret etti^ gerekçesi ile bir anlam kazanmakta ve bu sultanın da bir Ah! .;eyhi olduğu hakkındaki görü­ şümüzü desteklemektedir. Gıyasu'd-Dünya ve'd-Din lâkabımn da yalnız bu sultan tarafından kullanılması onun dünya görüşüne işaret etmektedir.

U . N. Çıttur. FtUüvvct-AM mOetfeicfiiifai mentei mesdni I I . M-ID. s.. lUyihM Fakülte»! Dertlsi, I I - I U , A n k m ltS2.

14. E . B. 9»V<>ty». Mezkepkr \ « larfkaiUr MiiM. 214. t.. İMuibul m».

ıs. F . a. UnM-M. Kiiymcn. Kiub-ı Cihan-aOmt.

Ncf-ri taNcf-rihi I . 419. t.. Ankara N«». t.H. Uatncarfdı. Ot-mmtb Devletinin Uıni)« leflülâlı, 145. t.. Aoku» tN5.

İt. S. Eyicc, İlk O H M U U I devrinin diat-ictiMİ bir MOeMMc*!. ıftvlyeler «« tk>riy*ill cmSkr. tktİMt

(4)

334 eevHAN I O U U > A A £ A R A L I

Camiin batı kapısının üzerinde de sülüs hatla yazılnuş ü ç satırlık sanat­ kâr kitabesi yer almaktadır (10. Res.).

( -J^rULl )

" B i r kimsenin mescidlerin yapılma­ sını üzerine aldığını görürseniz, onun mü'min olduğuna tanıklık edin" şek­ lindeki sanatkârlarla ilgili bir hadisten sonra, " b u aziz camie, mimar, emîr?, soylu kişilerin iftiharı, sadr Hacı Ala-eddin başladı, Allah onun kıymetini da­ i m etsin, âmili Ömer b. İbrahim'dir", denilmektedir. Kitabede yalnız "emîr" kelimesi iyi okunmamaktadır.

Tayyib Gökbilgin İslâm Ansiklope-disindeki Edirne maddesinde, eserin "mimannm Konyalı Hacı Alâeddin ve kalfasının da Ömer b. İbrahim ismin­ de biri olduğu garba açılan kapısı üze­ rinde yazılıdır" demektedir. Sonraki bütün yayınlarda bu "Konyalı" ve "kal­ fa" sözleri tekrarlanmıştır. Görüldüğü gibi kitabede "Konyalı" veya Konya'ya benzer bir kelime yoktur. Hacı Alaed-din'in mimar olduğu açıkça kayıtlıdır. Ömer b, İbrahim için kullanılan keli­ mede "âmil" yani "yapan" dır. Bu du­ rumda eserin plânını çizen Hacı Alâ­ eddin; bu plâna göre binayı inşa eden Ömer b. İbrahimdir. Kalfa kelimesi de "âmile" yanlış manâ verilmesinden doğ­ muştur.

Metinde Hacı Alâeddin için "Sadr" ve "Emir" ünvanian kullanılmıştır-Sadr kelimesi de muhtelif devirlerde farklı rütbe ve görevleri ifade etmiştir. l . H . Uzunçarşılı'ya göre Osmanlıların bu devrinde bu kelime "Kazasker" karşılı­

ğı olarak kuUamlnuştır.»' O halde Hacı Alâeddin de, Yeşil Camiin m i m a r ı Hacı İvaz gibi, mevkî ve r ü t b e sahibi ileri ge­

len bir şahsiyettir.

Hemen b ü t ü n neşriyatta, camie 804/1403 de Süleyman Çelebi z a m a n ı n ­ da başlandığı, Musa Çelebi z a m a n ı n d a devam edildiği ve inşaatın Mehmed Çe­ lebi zamanında tamamlandığı yazılıdır. Bu rivayet geriye d o ğ r u H i b r î Abdur^ rahman Efendiye d a y a n m a k t a d ı r . K i -tabelerde Süleyman Çelebi'nin ve Musa Çelebi'nin isimleri a n ı l m a m a k t a d ı r . Hat.

ta kuzeydeki portalda bulunan b â n î k i ­ tabesinde camiin Çelebi Mehmed tara­ fından tamamlanmasının değil, yapıl-masının emredildiği kayıtlıdır. Ancak Çelebi Mchmed'in de Edirne'yi Musa Çelebi'den 1413 de aldığı bilinmekte­

dir. Bu camiin b i r seneden az b i r za­ manda yapılması düşünülemez. Bundan dolayı Hibrî Abdurrahman Efendinin verdiği haberin doğruluğunu kabul et­ mek durumundayız.

Tayyib Gökbilgin Bâdı Efendi'ye dayanarak Çelebi Mehmed'den sonra camiin bazı noksanlarmm I I . M u r a d tarafından tertib edildiğini söylemek­ tedir.'* İ k i şerefeli minarenin b ü n y e s i ve kaidesi ile Üç Şerefeli Camiin mina­ releri arasındaki benzerlik b u n a k l i doğrulamaktadır. Fakat biz son cemaat mahallinin de, tuğla hatıllar a t ı l a r a k farklı b i r tarzda inşa edilmesinden ve esas yapıya zayıf olarak b a ğ l a n m a s ı n ­ dan dolayı, esas kitle ile beraber değil, sonradan, I L Murad z a m a n ı n d a , i k i şe­ refeli minare ile birlikte ilâve e d i l m i ş olduğu kanaatmdayız. Caminin pence­ relerinin bir kısmı da daha sonra M i m a r Sinan'ın nezaretinde a ç t ı n i m ı ş t ı r . "

Evliya Çelebi, camiin k ı b l e duva-n m duva-n arkasıduva-nda, içiduva-nde güzel sesli k u Ş ' l a n n bulunduğu b i r çiçek b a h ç e s i n d e n

17. l . H . Uzunçarşılı, a.e., 50. s. U . T. Gökbilgin, Paja Uvası, 197. s.

(5)

EOIRNE ESKİ CAMİİN KİTABELERİ VE MİMARİMİZDEKİ YERİ

bahsetmektedir." Burada, zambak, lâle, sümbül, nergiz, gül ve erguvan gibi gü­ zel kokulu çiçekler yetiştirilmekte ve bunlar mütevellisi tarafmdan, mevsi­ mine göre, k ü ç ü k kaplar içinde camiin safları a r a ş m a konulmakta imiş. Bu bahçenin caminin vakıfları arasında ol­ duğunu kabul etmek lâzımdır. Çünkü tapu defterlerinde l î . Murad'ın yaptır­ dığı Daru'l-Hadis cami inin evkafı ara­ sında camiin bahçesinde yetişen çiçek­ lerden elde edilen 500 akçelik bir gelir de sayılmaktadır.*'

Çelebi Mehmed tarafından camiye yanmdaki, 108 göz d ü k k â n l a 35 göz hücreyi ihtiva eden 14 kubbeli Bedes­ ten vakfedilmiştir." Böylece şehirde dinî merkezle ticarî merkez birleştiril­ miş o l m a k t a d ı r . Burada S. Eyice'nin tesbit ettiği T ü r k şehirciliğinin özellik­ lerinden b i r i n i görmekteyiz." Evliya Çelebi b u camiin cemaatinin her zaman çok o l d u ğ u n u söylemektedir. Edirne'de inşa edilen i l k Osmanlı camii olması dolayısı ile, yalnız burada hatibin hut­ bede eline kılıç almasının. Hacı Bay­ ram Velî'nin k ü r s ü s ü n ü n bu camide bulunmasının ve m i h r a b ı n sağ tarafm-daki pencerede Kâbe'nin "Rükn-i Ye-manî" denilen köşesinden k o p m u ş ve cami yapılırken getirilmiş olan taşın gömülü olmasmm yarattığı mistik hava cemaatı toplayan faktörler arasında sa­ yılabilir. Fakat ticarî merkezin camiin hemen y a n ı n d a olması b a ş t a gelen fak­ tör olmalıdır.

Eski Camiin asıl özelliği ve değeri, Türk camii mimarîsinin m e k â n gelişme­

sinde çok m ü h i m b i r merhaleyi teşkil etmesidir. Eski camide uygulanan plân, birçok varyantlara vücut verdiği gibi, değişik ölçülerde aynen tekrarlanmış­ tır. B u plân Selçuklulardan gelen Ulu

20. Evli>^ Çelebi. Sc>ahatnamc U I . 431. s. 21. T. Gökbilgin, Paşa Lis-ası, 212. s. 22. T. Gökbilgin, a.c. 197. s.

2J. S. Eyice, Lcs "Bedctcen't" dans rarchiteclurc Tuinque, Atti del secondo congrcsso iniemalionale di are Turca. 114117. s.

335 Cami tipinin son merhalesidir ve klâ­ sik Osmanlı camilerinin şemasını da b i r embriyon halinde taşımaktadır.

Yıldırım Bayezid tarafından yaptı­ rılmış olan Bursa'daki Ulu Cami, 12 ayak üzerine oturan takriben 10.60 m. çapında 20 kubbe ile örtülüdür. Eski Camide ayak sayısı dörte inmiş, kubbe ç a p l a n 13.50 metreye çıkmış ve kare biçimindeki sahaya 9 kubbe yerleşti­ rilmiştir, ölçüleri itibariyle Eski Cami Bursa Ulu Camiinin 16 kubbelik saha­ sına tekabül etmektedir k i bu inşa ba­ kımından bir ilerlemedir. Burada iç me­ k â n daha az bölünmüştür. Bu, geniş ve toplu mekâna d o ğ m atılmış büyük b i r adımdır. Eski Camide teşekkül eden d ö r t ayak ve üç şahın klâsik Osmanlı Camilerinde uygulanan şemanın ilk ör­ neğidir. H a t t â burada orta sahm, daha yüksek yapılarak, yan sahınlara göre bunun ehemmiyeti belirtilmiştir. Bu, gelişmenin istikametini tayin etmekte­ dir. Daha büyük çapta bir kubbe inşa edebilecek bir mimarın yapacağı hamle, orta sahnı açmak, genişletmek olacak­ tır. Eski Camideki yan sahmlann aynen

muhafaza edilerek orta sahnm bir mis­ li açıldığını, genişletildiğini tasavvur edecek olursak, birinci kubbe ile orta kubbenin yerine 27 m. çapında büyük b i r kubbe oturtulacaktır- Mihrap önün­

de ise 13.5 m. derinliğinde, bir misli genişletiidiğine göre, 27 m. genişliğinde

b i r bölme teşekkül edecektir ki burası da büyük kubbenin çapında bir yarım kubbe ile örtülebilir. İşte bu, kubbe ça­ pı 26 metreyi aşan Eski Fatih Camiinin plânıdır. Buna, Bj.yezit camiinde olduğu gibi, mukabil tarafta bir yarım kubbe eklenecek ve gelişme bu yolda devam edecek, fakat bir merkezî kubbeye ya­ r ı m kubbelerin eklenmesi ile olan ge­ lişmede dört ayak ve üç şahın şeması değişmeyecektir.

Dimeloka'da yine Çelebi Mehmed tarafından yaptırılan camide (1420) Eski Cami plânı bir başka istikâmette geliştirilmiş; bir tam, dört yarım

(6)

kub-336 eevHAN (CARAMA&MWLI beli plânın prototipi ortaya konmuş­

tur. Burada d ö r t ayağa oturan merkezî b i r kubte; dört yanda birer beşik to­ noz, köşelerde de küçük çapraz tonoz­ lar mevcuttur. B u beşik tonozlarm ya­ rım kubbeye dönmesi basit b i r teknik meselesidir. Nitekim bu camiden 21 yıl sonra 1441 de Tire'deki Yeşil ima-ret'te i l k yarım kubbenin bağlandığını görüyoruz.

Diğer taraftan Eski Cami'de orta sahm açtığunız ve fakat mihrap önüne

yanm kubbe eklemeyerek buradaki en­ lemesine sahm kaldırdığımız takdirde de üç şerefeli'nin p l â n ı d o ğ m a k t a d ı r . Üç Şerefeli'den de kubbesi 6 a y a ğ a oturan Ahmed Paşa; 8 ayağa otuoturan R ü s -tem Paşa yoluyla Selimiye'ye ulaşılmak­ tadır.

Görülüyor k i Eski CamjL m e k â n ge­ lişmesinde b i r k a v ş a k n o k t a s ı d ı r ve kendisinden sonra y a p ı l a n hamleler içinde bereketli b i r ilham k a y n a ğ ı o l ­ muştur.

(7)

E D İ R N E E S K İ C A M İ İ N P U N K R O K İ S İ TO 3Ç

1 '

- T 4J

\ I

-~ -> ,1 ....^...^ A •(O Vakıflar G n l . M d . l ü ğ ü A r ş i v i n d e n

Ş e k i l : 1 — E d i m e Eski C a m i i . Plâı>. {A.S. Olgen'den).

(8)

Resim: 1 — Edirne Eski Camii. Genci g ö r ü n ü ş . (Eski b i r k a r i p u s t a l d a ı > ) .

W

(9)

R e s i m : 3 — E d i m e Eski C a m i i . K u b b e Feneri. (Fcto : H . K a ı a m a g a r a l ı ) .

4 y

I

(10)

Resim: 5 —Edirne Eski Camii. Harem. (Foto : H. Karamagaraiı).

• •••

• • • « « «k

(11)

R e s i m : 7 — E d i m e Eski Camii. K u z e y b a t ı k ö ş e s i n d e k i çift şerefcli minarenin kaidesi. ( F o t o : H . K a r a m a ğ a r a l ı ) .

(12)

Resim: 8 — Edime t)ç Şerefcli Camii B u r m a l ı M i n a r e s i n i n K a i d e s i . (Foto : H . K a r a m a g a r a l ı ) .

•'L «

Referanslar

Benzer Belgeler

Göllerin, istek üzerine süresi uzatılacak şekilde, 15 yıllığına özel şirketlere kiralanacağı belirtiliyor.Burada &#34;göl geliştirme&#34; adı verilen faaliyet,

l~yların sakinleşmesine ramen yine de evden pek fazla çıkmak 1emiyorduk. 1974'de Rumlar tarafından esir alındık. Bütün köyde aşayanları camiye topladılar. Daha sonra

,ldy&#34;ryon ordı, ırnığ rd.n ölcüm cihazlan uy.nş ü.rinc. saİıtrd fıatiycılcri

l, lrah'nın ç!lışıınlmaması vö- n0ndc ıldığ kını saıdikılar tırı-.. find.!ı lcpkiylc

Erzincan'ın İliç ilçesinin çöpler köyünde altın çıkarmaya hazırlanan çokuluslu şirketin, dönemin AKP'li milletvekillerini, yerel yöneticileri ve köylüleri gruplar

Öte yandan, hemen her konuda &#34;bize benzeyeceksiniz&#34; diyen AB'nin, kendi kentlerinde yüz vermedikleri imar yolsuzluklar ını bizle müzakere bile etmemesi; hemen tüm

Kolçak, &#34;Teknik olarak; kök salımını yapmış belli bir büyüklü ğe ulaşmış bir bitki, artık kendisinin su ihtiyacının büyük bir bölümünü yer altı su rejiminden

İstanbul'un ulaşım sorununu çözmek adına Kadir Topbaş'ın büyük proje olarak sunduğu metrobüs, şubat ayı sonunda Anadolu yakas ına erişecek.. Bir &#34;tercihli