• Sonuç bulunamadı

Orhan Veli

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Orhan Veli"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

2

® İR

■■

Ö

lecek de ben onun için bir yazı yazacağım, hiç ak­ lıma gelmezdi. Yazdığı­ ma da bilmem iyi ediyor mu­ yum? Yıllardır sözünü ettiğim yoktu. Sevmezdik biribirimizi. Kısa bir arkadaşlıktan sonra, bir daha barışmamak üzere küsmüştüm. Öldüğünü duyunca içim burkuluverdi. Gene de: “ Bunu düşünsen şüphesiz barı- şırdm” demeyin, hayır, barış- mazdım.Kendisini çok sevenleri anlamıyor değilim, şairliğinden başka da büyük meziyetleri vardı: temiz yürekliydi, arka­ daş canlıydı, bir küçüklük etti­ ğini görmedim, inandığı fikirle­ ri savunmaktan çekinmezdi,

Yaprak’ta çıkan yazıları mede­

nî cesaretinin su götürmez bi­ rer belgesidir; konuşması da hoştu, akıllı, anlayışlı bir in­ sandı. Ama beni gücendirmişti: beni büsbütün değersiz buldu­ ğunu yüzüme vurarak onurum­ da bir yara açmıştı. Beni de­ ğersiz bulan kimselerle konuş­ mam demiyorum, öyle olsa ta­ nıdıklarımın çoğu ile selâmı sabahı kesmek gerekir; ama Orhan Veli ile onlarla konuştu­ ğum gibi konuşamazdım: “ Beni beğenmemesinden bana ne? ben de omi beğenmiyorum”, diye­ mezdim; benim ona, şiirlerini ilk okuduğum günden başlıyan, hep övünerek söylediğim bir hayranlığım vardı. Onunla ko­ nuşurken, beni beğenmediğini, bana büsbütün değersiz diye baktığını bildiğim için, ondan çok kendi kendime öfkeleniyor- dum.Boyuna kendi kendinize öf kelenmeğe dayanabilir misiniz? Sizde o tatsız duyguyu uyandı­ ran kimseye de öfkelenmemek elinizden gelir mi?

Orhan Veli’nin tanınmasın­ da benim de epeyce yararlığım olmuştu. Bunu bildiği halde be­ ni beğenmediğini, değersiz bul­ duğunu gizlememesi de kendisi­ nin temizliğini, doğruluğunu gösterir. Yalancılık, mürailik, minnettarlıktan da doğsa, gene çirkindir. Orhan Veli öyle bir İcüçükiüğe de düşmedi. Beni değersiz bulmakta da belki hak­ sız değildi; benim mutlaka bir değerim vardır demiyorum, in­ san bilemez kendisini. Evet, belki hakkı vardı; ama onu bu görüşünde haklı bulmak benim işime gelmiyor. Onun için bu sözü artık keseceğim. Ancak a- şağıda söyliyeceklerimi söyle­ meden önce aramızdaki dargın­ lığı, biribirimizi sevmediğimizi anlatmasam olmazdı. O bana mürailik etmediği gibi ben de ona mürailik edemezdim. Or­ han Veli’nin ölmesi beni üzdü, ama bir dostun, bir arkadaşın ölümü olarak değil, bir şairin, eserine inandığım bir şairin ö- lümü olarak üzdü.

Y

AŞADIĞIMIZ yılları, Türk şiirinin en ilginç çağlarından biri saymak • tayım: yenilenşme çağı, kuru- < cu çağ, kurtarıcı çağ.. Günü­ müzün başlıca üç şairini alınız: Yahya Kemal, Nâzım Hikmet, Orhan Veli. Bu üç kişinin, gü­ nümüzün başlıca şairleri ol­ duklarını söylerken, yarma ka- ; lacak siirieri onların yazdıkla- ' nnı söylemiş olmuyorum. Ya­ rına hangi eserlerin kalacağını 1 kimse Kestiremez Ama .onların j üçü de birer çığır açmışlardır; büğünün şiirinden açılınca o üç kişi üzerinde durmadan, e- 1 serlerini, yollarını, fikirlerini ' hiç beğenmeseniz dahi, onların 1 ne yaptıklarını düşünmeden \ geçemezsiniz Dikkat ediniz, üçü i de bir şeyi, birtakım şeyleri j yıkmışlar, üçü de şiiri birta- , kim zincirlerden kurtarmışlar- , dır, üçü de o yıktıkları şeyle- . rin şiir için birer zincir ol- ’ duğunu göstermişlerdir: Yah- f ya Kemal eski şiir dilini yıktı, ] o dilin şiir için bir zincir ol- 1 duğunu gösterdi; Nâzım Hik- ( met vezni yıktı, vezinsiz de şi- , ir olabileceğini, vezinsiz de a- henge erilebileceğini, veznin ! şiir için, ahenk için geçilmez 1 bir unsur değil, tam tersine hız kesen bir zincir olduğunu gös- , terdi. Ama Yahya Kemal ile t

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Totos Arşivi

IHI AV ^ WIE İL il

Y A Z A N

Nâzım Hikmet şiirin dışı ile uğ Taştılar, içini temizlemediler, içindeki zincirleri kırmadılar. Onların şiirlerini, kendilerin­ den öncekiler de .açtıkları çı­ ğırları kabul etmiyenler de pek iyi acıyabiliyorlardı, çün­ kü onların şiirinin özü eski an­ layışa göre idi, şaiı-ânelikten, şiirin asıl ■ alanı diye bellen­ miş konulardan kurtulama­ mıştı. Orhan Veli çok daha i- leri bir adım attı: şiirin ken­ dine öz bir dili, bir vezni ol­ madığı gibi kendine öz konu­ lar} da olmıyacağını gösterdi, ahengin, musikinin de şiirden kaldırılabileceğini anlattı. Nâ­ zım Hikmet kelimelerle oynar, kelimelerle bir çeşit musiki ya­ ratmağa çalışır: dağ gibi dal­

galarla, dalga gibi dağlarla... adım adım adımlan, kaldırım kaldırım kaldınmlan... Orhan

Veli’de bu gibi oyunlar yok­ tur, onun şiirini kulağınızla değil, ancak kafanızla anlıyabi- lirsiniz. Yahya Kemal’in,

-Nâ-:_ATA_Ç

]

zım Hikmet’in şiirlerini dinler­ ken daisanız da olur, onlarda- ki ses, gürültü size gene de iş­ ler; Orhan Veli’nin şiirini din­ lerken dalmağa gelmez, bir şey anlıyamazsınız, bir zevk ala­ mazsınız. Orhan Veli şiiri ta- mamile fikrîleştirmiştir. Güle­ rim onun şiirinden mânâ çıka- karamıyanlara! Mânânın ne ol­ duğunu anlıyamamışlar, bilmi­ yorlar demektir. Ancak Orhan Veli mânâyı, kendine yabancı unsurlardan temizler, bize mâ­ nânın özünü verir. Bunu baş­ ka türlü söyliyeyim: Orhan Veli şiirlerinin hemen hepsinde birer hikâye anlatır, hem de u- zun birer hikâye, âdeta birer hayat; ancak bu hikâyeleri bütün fazlalıklarından temiz­ ler, bize birkaç satırda özü söyleyiverir, o koca hikâyeyi şiir üslûbuna koyuverir. Böyle­ likle şiirin özünü genişletmiş­ tir: şiir artık bütün konulara el uzatabilir, nasırı söyliyebile- ceği gibi tir serhoşun belli be­

lirsiz ’üyalarını, anlaşılmaz di­ leklerini de söyliyebilir. Şiir, Orhan Veli ile şairânelikten çıkmış, o dar alandan kurtul­ muş, bütün hayatı kavramıştır. Orhan Veli şiirinde bütün ha­ yatı anlatmıştır demek istemi­ yorum, yalnız bu imkânı yarat­ mıştır; kendisile birlikte çalı­ şanlara, kendisinden sonra ge­ lenlere uçsuz bucaksız bir alan göstermiştir.

Dilinin, nesrindeki dilin de- | ğil, şiirindeki dilin güzelliği üzerinde de durmak isterdim. Bütün şairlerimiz arasında türkçeyi, halk dilinin, halk türkülerinin türkçesini on un , kadar iyi kullanmış bir kişi da- ı ha gösterilemez. Ama bu kuv­ veti, kendisi için bir yandan da bir zaaf olmuştu, o da bir çeşit şairânelik yaratıyor, o da bir zincir, bir bağ olacağa ben­ ziyordu.

Orhan Veli’den sonra ge­ lecek kurucu, kurtarıcı şairin bu zinciri kırması gerektir. Bi­ zim şiir dilimizin de nesir di­ limizin de soyutlaşmağa, mü-

cerretleşmeğe ihtiyacı vardır; 1

ama o işi kimin, ne zaman ba­ şarabileceği bilinemez. ,

Referanslar

Benzer Belgeler

Aşık Veysel’in kültür çiçeği dedi­ ği Ruhi Su, başta Pir Sultan, halkın sesini, ezil­ mişliğini, direnişini, özlemini duyuran tüm ozanlarla özleşiyor,

— Kitabın önemli bir kısmını oluşturan Celal’in köşe ya­ zıları yüzünden değil yalnız, yazanla okuyan, anlatanla din­ leyen, yazmakla hatırlamak temalarına sık

Saydam ’ın başbakanlığı bittikten sonra da sık sık hatırlanan ve çoğu zaman geçerliliğini kaybetmeyen bu sözün sahibi Refik Saydam, 19 M ayıs 1919’da

A case of a diabetic patient with unregulated blood glucose level and penetra- ting injury caused by a bony meat and followed by formation of retropharyngeal emphysema, abscess

Serbest kemik greftleri de plağa ek- lenebilir veya plak revaskülarize kemik greftleri için bir temel olarak kullanılabilir (5).. Biz de ol- gumuza titanyum mesh ve kondil

Ve inanıyorum ki, herkes çok iyi nörolog olur, çok büyük cil­ diyeci olur, çok iyi röntgenci olur, çok iyi dahiliyeci olur, çok iyi cerrah olur, ama psikiyatr olmak

Çalışmamızda iki grup ara- sında anlamlı fark olmamakla birlikte, deney grubun- da sigara kullananlarda depresyon puanının daha yüksek olduğu; her iki grupta sigara

Sağlık hizmetlerinin büyük bir bölümünü kapsayan anne ve çocuk sağlığının geliştirilmesi, korunması, doğum öncesi, doğum ve doğum sonrası bakımın sağlanmasında