• Sonuç bulunamadı

Nabi Yağcı'dan, Laz İsmail ve Nazım Hikmet ilişkisi:Laz İsmail TKP'nin Stalini'ydi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Nabi Yağcı'dan, Laz İsmail ve Nazım Hikmet ilişkisi:Laz İsmail TKP'nin Stalini'ydi"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Y

akin

plan

,

i

o

*L-+

■TP

m . ,<i m m U tÊ Ê

lit I ml PL™

1

NABİ Y A Ğ C I'D A N , L A Z İS M A İL VE NÂZIM H İK M E T İLİŞK İSİ

TKP'nin

Stalini’ydi

Hatırlayacaksınız, Nâzım Hikm et'in Türkiye'den kaçışının tek tanığı olan kızkardeşi Melda Kalyoncu, geçtiğimiz hafta kendisiyle yaptığımız söyleşide, "Laz İsmail, Nâzım abimi öldürtm ek istedi" demişti. Bunun üzerine H ürriyet'i arayan Zeki Baştımar'ın (Türkiye Komünist Partisi eski Genel Sekreteri) ailesinden bir kişi, Baştımar'ı da Laz İsmail'in öldürdüğü veya öldürttüğü yönündeki kuşkularının giderek derinleştiğini ifade etmiş,

"Türkiye'de Sol A kım lar" kitabının yazarı tarihçi Prof. Dr. M ete Tunçay da, Baştımar'ın Laz İsmail tarafından zehirlendiğine dair iddialar bulunduğunu söylemişti. Söz konusu iddiaları, TKP'nin son

genel sekreteri ve Laz İsmail'in halefi Nabi Yağcı ya da örgüt içindeki ismiyle Haydar Kutlu'ya sorduk.

■ Türkiye Komünist Partisi (TKP)'nin son Genel Sekreteri olarak ne diyorsunuz Melda Kalyoncu'nun söylediklerine? Laz İsmail gerçekten de Nâzım Hikmet'i öldürtmek istemiş olabilir mi? Bu iddia, daha önce de kulağınıza geldi mi sizin?

- Tabii ki. özellikle Stalin döneminde, Sovyetler Birliği'ndeki Türkiyeli komünistlerden de Stalin'in kurbanları arasına katdanlar oldu. Yani Stalin'in öldürttüğü insanlar oldu. O dönemlerde İsmail Bilen yani Laz İsmail de oralardaydı ama ona bir şey olmadı. Buradan yola çıkarak ortaya atılan, Bilen'in Stalin'in uygulamalarına ses çıkartmayarak kendini

koruduğuydu. Dolayısıyla, Nâzım'la ilgili olarak böyle iddialar da duydum. Ama çok ciddi ağızlardan duyduğumu söyleyemem.

N

â

ZIM ÖZGÜRLÜKÇÜ KALDI

■ Bu sözlerinizin Zeki Baştımar'ın ölümü için de geçerli mi?

- Hayır. Baştımar için böyle bir şey söz konusu olamaz. Onun nasıl öldüğü belli. Bir gecede durup dururken ölmüş değil. Uzun süren bir hastalık

sonucunda öldü.

■ Zaten iddia da, Laz İsmail tarafından yavaş yavaş

zehirlendiği yolunda... - Bunu duymadım. ■ Popüler Tarih'in son sayısında Refik Erduran, “Laz İsmail Nâzım'a da çok yakın dostu maskesiyle, büyük

kötülükler yapmıştır' diyor TKP'nin son Genel Sekreteri Nabi Yağcı, "Zeki Baştımar'ın, ailesinin iddia ettiği gibi, Erduran daNâzım'ı kaçıran Laz 'smail tarafından öldürülmüş olması söz konusu değil" diyor.

kişi...

- İsmail Bilen'in Nâzım'a ilişkin bir kaygısı olduğunu söyleyebilirim.

■ Nâzım Hikmet'in Stalin rejimine muhalif olması dolayısıyla mı?

- Evet, muhalifliği dolayısıyla. Çünkü Nâzım hep özgürlükçü bir insan olarak kaldı. Düşündüklerini söylemekten çekinmedi. Zaten parti içerisinde bir muhalefet hareketi örgütlediği için TKP'den atılmıştı. Dolayısıyla, Nâzım’la Bilen'in arasının iyi olmadığı kesin olarak ortada. Burada bir kuşku yok zaten. Bunu rahatlıkla söyleyebiliriz.

■ Siz genel sekreter olduktan sonra Laz İsmail'le ilgili iddialar hakkında bir soruşturma açma gereğini hissetmediniz mi hiç?

- Bu tarz iddialar çok ciddi ağızlar tarafından ortaya atılmış iddialar değildi. Ama mesela Zeki Baştımar'ın ailesi daha önceden böyle bir şey düşünüyor idiyse, söylemesi gerekirdi. Benim anladığım kadarıyla, Melda Kalyoncu’nun sözlerinden sonra onlar

da kuşkularını dile getiriyorlar. Benim bu iddialar için evet veya hayır diyecek ciddi dayanaklarım yok.

B

e lg e v a r s a a ç ik l a r iz

■ TKP'nin son genel sekreteri olarak değil de, Laz İsmail'i yakından tanımış bir insan olarak, elinizi vicdanınıza koyduğunuzda böyle bir şeyi yapmış olabileceği düşüncesine yakın hissediyor musunuz kendinizi?

- Hayır, böyle bir his gelmiyor. Şu nedenle gelmiyor: Nâzım için böyle bir şeyi kendisinin yapması için bir neden yoktu. Nâzım, Stalin'e karşı olduğu için böyle bir şey olacak idiyse, bunu Stalin yapardı zaten. Kaldı ki Nâzım'ın, Stalin'in şerrinden yakasını zor kurtardığı söylenir. Bu doğrudur da. İşte burada İsmail Bilen'in rolünden söz edilir. Stalin'e karşı Nâzım'ı

korumadığı, tersine, Nâzım'ın

muhalefetini Stalin'e çok daha olumsuz bir biçimde yansıttığı söylenebilir. Ama

doğrudan öldürtme farklı bir şey. ■ Laz İsmail öldüğü zaman, ondan kalanlar arasında hatırat türünden bir şey çıktı mı ortaya?

- Bir kısmı Bulgaristan’da kaldı. Biz de şimdi onu almaya çalışıyoruz zaten. Ama hatırat tarzında bir çalışması yok.

■ Peki Bulgaristan'dan almayı düşündüğünüz evrak arasında, gerek Nâzım Hikmet, gerekse Zeki Baştımar konusundaki iddiaları doğrulayacak bir şeyler çıkarsa bunları yayınlar mısınız?

- Hiç çekinmeyiz. Zaten Türkiye Sosyal Tarih Araştırmaları Vakfı'nı, bütün bunlar ortaya çıksın diye kurduk biz. Benim çabam da yanlışların ortaya çıkması yönünde. Gelecek kuşakların ders alması için gerekli bu.

■ Nâzım Hikmet Yılı kutlamalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

- Yıllardır vatan haini olarak görülen bir şairin devlet düzeyinde

onurlandırılması anlamlı ama bu zaten Nâzım'm hak ettiği bir şeydi.

Laz İsmail

1

Laz lİsmaiIzelki, hıırsli ve sinirliydi

■ Laz İsmail'in Nâzım Hikmet'in Sovyetler

Birliği'ndeki hal ve hareketlerini kontrol etmekle görevli olduğunu düşünüyor musunuz?

- O kadarım bilemem. Ama sürekli beraber olmasında da şaşılacak bir şey yok. Çünkü Nâzım Türkiye'den yeni çıkmış, Sovyetler Birliği'ne gelmiş. Bu nedenle birlikte j olmaları doğal geliyor bana. Ama sekter bir hareket için

bu tür iddialar çok normaldir. Bir de tabii şunu ifade etmek gerekiyor. İsmail Bilen, Nâzım Hikmet'in ünlü bir şair olmasını, edebiyatçılığını kıskanıyordu. Çünkü o da kendisini edebiyatçı olarak görüyordu. H atta iyi edebiyatçı olarak görüyordu. Dolayısıyla Nâzım'ı kıskanması anlaşılır bir şey.

Nabi Yağcı, TKP'nin 1980 öncesi sekreter politikasının arkasındaki ismin Laz İsmail (solda) olduğunu söylüyor.

■ Siz ne zaman tanıdınız Laz İsmail'i?

- İlk kez 1974'de tanıdım. ■ Neydi sizin ilk

izleniminiz, nasıl bir kişiliğe sahipti?

- Tabii ilk izlenimim hiç olumsuz değildi. Müthiş heyecanlı birisiydi. İddia sahibi olduğu ortadaydı. 1973'te Zeki Baştımar'ın ölümünden önce TKP'yi devraldı ve etkin hale getirdi.

■ Daha sonra ne zaman karşılaştınız?

- Daha sonra aralıklarla yine karşılaştık. Ama esas 12 Eylülden sonra, ben yurt dışına çıkmak zorunda kalınca,

1983'te de TKP'nin yardımcı genel sekreteri olunca beraber çalıştım. Beşinci Kongre'de İsmail Bilen'in yerine genel sekreter oldum.

■ İlk izleniminizle sonraki izleniminiz arasında fark var

ı ı ı ı ?

- Elbette. Bir insanı ancak yanında uzun süre kalırsanız tanırsınız. Zeki birisi olduğu ortadaydı. Hırslı, çok sinirli biriydi ve Stalinci bir çizgideydi. Daha önce çok yakın olduğu birçok partili arkadaşı da dışarıda bırakmıştı zaten. Halbuki o yıllarda Avrupa'nın hiçbir yerinde Stalinci bir çizgi veya grup kalmamıştı.

■ Bilen'in bu tavrı eleştirildi mi?

- 83'e kadar değil. Çünkü bilmiyorduk ama 83'ten sonra en başta ben kendim eleştirdim. TK P de parti olarak, 80'den önce izlediği politikanın sol sekter bir politika olduğunu kabul etti zaten. Bu politikanın gerisinde de İsmail Bilen vardı.

■ TKP'nin Stalin'i denilebilir yani..

- TKP'nin Stalin'i

denilebilir rahatlıkla ve sanırım bundan da rahatsız olmazdı.

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Kongre sürecinin sonunda Genel Ba şkan Aydemir Güler ve Genel Sekreter Kemal Okuyan bu görevlerini bırakırken, Erkan Baş genel başkanlık için tek aday olarak belirlendi..

savunmaya iliĢkin sorunlarla hiçbir politik güç tek baĢ baĢa çıkamaz. Hele hele bu sorunların varlığından kâr eden asalak çevrelerin ve emperyalizmin yıkıcı

Montanari’ye göre, cam kötü bir ısı yalıtkanı olduğu hâlde bina yapımında çok fazla kullanılıyor, bu da binalarda çok büyük miktarda ısı kaybına neden

1— Tutanakların tespit Maliklerinden Hayrullah kızı Kadriye Sabancı İbrahim oğlu İbrahim Topuz, A li oğlu Haşan Erol, Hüseyin kızı Hüsniye Tıranpeş- li,

Baz› RNA’lar kanserli olmayan hücre- ler için de toksik olabilir; her ne kadar bizim nanoparçac›klar do¤rudan istedi¤imiz yere, kanser hücrelerine gidiyorlarsa da,

Bu çalışmanın amacı ergenlerin saldırganlık ve siber zorbalık davranışları arasın- daki ilişkileri incelemektir. Araştırma 393 ortaöğretim öğrencisi üzerinde

Ortaöğrenimini İstanbul Erkek Lisesi, yükseköğ­ renimini ise İstanbul Edebiyat Fa- kültesi’nde yapan Berkes, 1931 yı­ lında sosyoloji-felsefe bölümün-. (A r

In this sense, further explanations concerning the situation of Laz language in Turkey are based exclusively on language endangerment as a sociolinguistic