• Sonuç bulunamadı

Bazı reyhan genotiplerinin taze ve kuru herbalarında rozmarinik ve sisorik asit miktarlarının belirlenmesi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Bazı reyhan genotiplerinin taze ve kuru herbalarında rozmarinik ve sisorik asit miktarlarının belirlenmesi"

Copied!
56
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

BAZI REYHAN GENOTİPLERİNİN

TAZE VE KURU HERBALARINDA ROZMARİNİK VE SİSORİK ASİT MİKTARLARININ BELİRLENMESİ

Duygu MISIRLI

Yüksek Lisans Tezi Kimya Anabilim Dalı

Prof. Dr. Mahfuz ELMASTAŞ 2013

(2)

T.C.

GAZİOSMANPAŞA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

KİMYA ANABİLİM DALI

Y.LİSANS TEZİ

BAZI REYHAN GENOTİPLERİNİN TAZE VE KURU

HERBALARINDA ROZMARİNİK VE SİSORİK ASİT

MİKTARLARININ BELİRLENMESİ

Duygu MISIRLI

TOKAT 2013

(3)
(4)
(5)

i

ÖZET

Y. Lisans Tezi

BAZI REYHAN GENOTİPLERİNİN TAZE VE KURU HERBALARINDA ROZMARİNİK VE SİSORİK ASİT MİKTARLARININ BELİRENMESİ

Duygu MISIRLI

Gaziosmanpaşa Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü

Kimya Anabilim Dalı

Danışman: Prof. Dr. Mahfuz ELMASTAŞ

Bu çalışmada; Gaziosmanpaşa Üniversitesi, Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü araştırma ve uygulama arazisinde yetiştirilen reyhan genotiplerinin 2. biçimlerinden elde edilen örnekler kullanıldı. Kuru ve taze herbalarda rozmarinik ve sisorik asit içerikleri incelendi. Yapılan analizler sonunda kuru reyhanlarda rozmarinik asit miktarının arttığı, sisorik asit miktarının ise azaldığı gözlenmiştir. Taze reyhanlarda en düşük rozmarinik asit değerine sahip reyhan Antalya yöresine ait R-20 iken en yüksek değere sahip reyhanın yurtdışından gelen İtalyan basile ait olduğu görülmüştür. Kuru reyhanlarda en düşük rozmarinik asit değerine sahip reyhanın Mersin-Anamur yöresine ait 23 iken en yüksek rozmarinik asit içeren reyhanın Tokat yöresine ait R-10 A olduğu belirlenmiştir. Sisorik ait içeriğine bakıldığında taze numunelerde en düşük değere Antalya yöresine ait R-20‟ nin sahip olduğu en yüksek değerin ise yurt dışından gelen Holy basil örneğinde olduğu belirlenmiştir. Kuru reyhanlarda sisorik asit miktarı incelendiğinde en düşük sisorik asit miktarı Spicy globe basil türüne aitken Fransa-L kodlu reyhanın en yüksek sisorik asit içeriğine sahip olduğu görülmüştür.

2013, 43 sayfa

(6)

ii

ABSTARCT

M. Sc. Thesis

DETERMINATION OF CHICORIC ACID AND ROSMARINIC ACID IN FRESH AND DRY HERBS OF SOME BASIL GENOTPYES

Duygu MISIRLI

Gaziosmanpaşa University

Graduate School of Natural and Applied Sciences Department of Chemistry

Supervisor: Prof. Dr. Mahfuz ELMASTAŞ

In this study; basil genotypes of second harvested were obtained from Gaziosmanpasa University Agricultural Faculty Department of Field Crops. It was determined rosmarinic acid and chcoric acid content of dry and fresh herbs individual. According to obtained results, rosmarinic acid levels in dry samples were observed higher than fresh samples. But chicoric acid levels in dry samples were observed lower than fresh samples. The lowest rosmarinic acid level in fresh basil samples were determined in R-20 genotype which belongs to Antalya region, while the highest level was observed in Italian basil. In dry basil samples the lowest rosmarinic acid concentration was detected in R-23 genotype belongs to Mersin-Anamur region while at the highest level in R-10 genotype belongs to Tokat region. The highest chicoric acid level in fresh samples was observed in R-20 genotype from Antalya region but the lowest chicoric level was determined in Holy genotype. In dry samples the highest chicoric acid was detetected in French-L genotype while the lowest level was observed in Spicy globe genotype.

2013, 43 pages

(7)

iii

ÖNSÖZ

Yüksek lisans süresi boyunca gerek ders aşamasında gerekse tez aşamasında ilgi ve desteğini esirgemeyen, benim için her zaman bir yol gösterici olan değerli hocam Mahfuz ELMASTAŞ‟ a;

Bitki sistematiği konularında bilgi birikimini benimle paylaşan ve bitkiyi temin etme konusunda yardımlarını esirgemeyen Prof. Dr. İsa TELCİ‟ ye;

Gerek laboratuar çalışmalarında gerekse tezimi yazma aşamasında engin bilgilerini benden esirgemeyen Uzm. Hüseyin AKŞİT‟ e ve Uzm. Nusret GENÇ‟ e;

Çalışmalarım esnasında yardım ve moral desteklerini esirgemeyen yüksek lisans arkadaşlarım Zülfükar KARAÇAY‟ a, Ömer KAYIR‟ a ve Mehmet KEÇECİ‟ ye;

Bölümümüzün her türlü imkânından faydalanmamı sağlayan Gaziosmanpaşa Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümü yöneticilerine ve manevi desteğini esirgemeyen bütün öğretim elemanlarına;

Bu çalışmamı 111 O 677 proje no ile destekleyen TÜBİTAK „a ;

Gerek eğitim hayatımda gerekse sosyal yaşantım boyunca maddi ve manevi desteğini hiç esirgemeyen ve her zaman yanımda olan canım aileme;

Çok teşekkür ederim.

Duygu MISIRLI Ocak 2013

(8)

iv İÇİNDEKİLER Sayfa ÖZET ... i ABSTARCT ... ii ÖNSÖZ ... iii İÇİNDEKİLER ... iv ÇİZELGELER DİZİNİ ... vii

SİMGE VE KISALTMALAR DİZİNİ ... viii

1. GİRİŞ ... 1

2. KAYNAK ÖZETLERİ ... 3

2.1. Fenolik Bileşikler ve Sınıflandırma ... 6

2.2. Sınıflandırma ... 7

2.3. Fenolik Bileşiklerin Sınıflandırılması ... 8

2.3.1. Basit fenoller ... 8

2.3.2. Fenolik asit ve aldehitler ... 9

2.3.3. Asetofenonlar ve fenillaktik asit ... 10

2.3.4. Sinamik asitler ... 10

2.3.5. Kumarinler ... 12

2.3.6. Flavonoidler ... 14

2.4. Fenolik Bileşiklerin Biyosentezi ... 14

2.4.1. Şikimat yolu ... 14

2.4.2. Genel fenilpropanoid yolu ... 17

2.5. Fenolik Asitler ve Reyhan ... 19

2.5.1. Sisorik asit ... 20

2.5.2. Rozmarinik Asit ... 20

3. MATERYAL VE METOT ... 22

3.1. Bitkisel Materyal ... 22

3.2. Kimyasal Analizler İçin Ekstelerin Hazırlanması ... 22

3.3. Rozmarinik Asit ve Sisorik Asitin HPLC ile Kantitatif Tayini ... 22

3.4. Verilerin Değerlendirilmesi ve İstatistik Analizi ... 25

4. BULGULAR ... 26

4.1. Sisorik Asit Miktar Analizi ... 27

(9)

v

5. SONUÇ VE TARTIŞMA ... 37 KAYNAKLAR ... 40 ÖZGEÇMİŞ ... 44

(10)

vi

ŞEKİLLER DİZİNİ

Şekil 2. 1. Fenolik bileşiklerde R, R1 ve R2 gruplarının bağlanma yerine göre

isimlendirme ... 9

Şekil 2. 2. Şikimat yolu (Vermerris. ve Nicholson, 2006) ... 16

Şekil 2. 3. Genel fenilpropanoid yolu (Vermerris ve Nicholson, 2006) ... 18

Şekil 2. 4. Reyhanda bulunan önemli fenolik asitler ... 19

Şekil 2. 5. Rozmarinik asidin biyosentez yolu (Petersen ve Simmonds, 2003) ... 21

Şekil 3. 1. Rozmarinik asit ve sisorik asitin HPLC kromatogramı ... 23

Şekil 4. 1. Mor/taze reyhanlarda sisorik asit dağılımı ... 27

Şekil 4. 2. Mor/kuru reyhanlarda sisorik asit dağılımı ... 28

Şekil 4. 3. Yeşil/taze reyhanlarda sisorik asit dağılımı ... 29

Şekil 4. 4. Yeşil/kuru reyhanlarda sisorik asit dağılımı ... 29

Şekil 4. 5. Taze reyhanlarda sisorik asit dağılımı ... 30

Şekil 4. 6. Kuru reyhanlarda sisorik asit dağılımı ... 31

Şekil 4. 7. Mor/taze reyhanlarda rozmarinik asit dağılımı ... 32

Şekil 4. 8. Mor/kuru reyhanlarda rozmarinik asit dağılımı ... 33

Şekil 4. 9. Yeşil/taze reyhanlarda rozmarinik asit dağılımı ... 34

Şekil 4. 10. Yeşil/kuru reyhanlarda rozmarinik asit dağılımı ... 35

Şekil 4. 11. Taze reyhanlarda rozmarinik asit dağılımı ... 35

(11)

vii

ÇİZELGELER DİZİNİ

Çizelge 2. 1. Fenolik bileşiklerin sınıflandırılması ... 8 Çizelge 3. 1. HPLC pompa programı ... 23 Çizelge 3. 2. Çalışılan reyhan örneklerinin kodları ve orjinleri ... 24 Çizelge 4. 1. Çalışılan reyhan örneklerinin taze ve kuru herbalarında rozmarinik asit

ve sisorik asit miktarları ... 26 Çizelge 4. 2. Taze ve kuru reyhan genotiplerinin sisorik asit miktarları (mg/kg kuru

bitki) ... 27 Çizelge 4. 3. Taze ve kuru reyhan genotiplerinin rosmarinik asit miktarları (mg/kg

(12)

viii SİMGE VE KISALTMALAR DİZİNİ Simge Açıklama g Gram mg Miligram kg Kilogram mL Mililitre µL Mikrolitre nm Nanometre p- Para konum o- Orto konum ºC Santigrad Derece % Yüzde Kısaltma Açıklama

HPLC Yüksek Basınçlı Sıvı Kromatografi UV-VIS Ultra viyole Görünür Bölge

DAD Diod Array Dedector H2O2 Hidrojen Peroksit Et2O Dietileter CHCl3 Triklorometan EtOAc Etilasetat n-BuOH n-Bütanol OH Hidroksi O2∙− Süperoksit radikali NO Azot monoksit DPPH● 1,1-difenil-2-pikril-hidrazin radikali

(13)

1. GİRİŞ

Epidemikolojik kanıtlar, zengin besin değerine sahip bitkilerin tüketilmesinin bazı kanser türlerine (Surh, 2003; Neuhouser, 2004; Arts ve Hollman, 2005) ve kardiovasküler hastalıklara karşı koruyucu bir etkiye sahip olduğunu ileri sürmüştür. Bitkiler, onları faydalı kılan protein, aminoasit ve vitamin gibi çeşitli bileşenleri içerse de, son zamanlarda araştırmacılar, hastalıkları engellemede önemli rol oynayan sekonder metabolitler üzerinde yoğunlaşmıştır (Arts ve Hollman, 2005). Bitkide bulunan polifenoller yapı ve genel sınıflandırma bakımından değişiklik gösterebilir fakat en azından bir tane aromatik halka ve bir ya da daha fazla hidroksi grubu içermeleri bakımından ortak özelliğe sahiptirler. Bitkilerdeki polifenolik bileşikler doğal antioksidan kaynaklarıdır ve bu bileşiklerin radikal giderme aktivitelerinin pek çok kronik hastalığı engellemede önemli rol aldığı düşünülmektedir (Gross, 2004; Rice Evans ve ark., 1997; Neuhouser, 2004). Ayrıca anjiyogenez, tümör oluşumu ve metastaz oluşumunu engellediği (Zhou, 2006; Stoner ve ark., 1997; Kohlmeirer ve ark., 1995) ve çoğunun antibakteriyel, antifungal ve anti-inflammatory özelliğe sahip olduğu bilinmektedir (Christensen ve ark., 2006).

Labiatae familyasına ait Ocimum cinsinin tek yıllık ve çok yıllık türleri Asya, Afrika ve Orta Amerika‟da doğal yayılış göstermektedir (Darrah, 1980). Boyları genellikle 60 cm den uzun, çok yıllık bir bitkidir. Güneş ışığının bol olduğu ve düzenli bir sulama bulunduğu yerlerde büyüme oranı yüksektir. Mutfaklarda taze, kuru veya dondurulmuş halde kullanılmaktadır ve tıbbi açıdan çok önemli bir bitkidir (Loughrin ve Kasperbauer, 2001). Uyarıcı, gaz giderici, terletici ve balgam sökücü özelliklere sahiptir. Kökleri, çocuklarda, kronik dizanteri, ishal gibi hastalıkların tedavilerinde ve karın ağrısını gidermek için, yaprakları ise ring worm enfeksiyonun tedavisinde ve Malaya‟da öksürük ilacı olarak kullanılmaktadır (Riaz, 1999).

(14)

Reyhan Türkiye‟de doğal olarak yayılış göstermemekte, sadece kültür formlarının tarımı yapılmaktadır. Davis (1982) Türkiye florasında sadece iki türün (O. basilicum L. ve O. minimum L.) kültürü yapıldığını belirtmiştir. Türkiye‟de çoğunlukla O. basilicum reyhan, O. minimum ise fesleğen olarak adlandırılmaktadır.

Ocimum türleri içinde O. basilicum en fazla ekonomik öneme sahip olup, morfolojik ve

kimyasal olarak geniş varyasyon göstermektedir. Reyhandaki morfolojik ve kimyasal varyasyon bu türün süs, baharat, bitkisel çay, gıda ve kozmetik sanayi gibi geniş alanlarda kullanımına neden olmaktadır. Tıbbi bitkilerde bulunan ve insan sağlığı açısından önemli bileşikler olan sekonder metabolitlerin (uçucu yağlar, flavonoidler, antosiyaninler, fenolik asitler vb.) reyhanda da bulunması bu bitkinin önemini artırmıştır.

Son yıllarda, ekonomik öneme sahip tıbbi ve aromatik bitkilerinin toplanması, karakterizasyonu ve kimyasal içeriklerinin belirlenmesi önemli araştırma konuları içerisinde ön plana çıkmaktadır. Bu bağlamda üstün özelliğe sahip olanların seçilebilmesi şüphesiz fonksiyonel bileşiklerin belirlenmesi ile mümkün olabilir. Türkiye‟deki nane (Mentha spp.) ve reyhan (Ocimum spp.) yerel genotipleri toplanarak verim ve uçucu yağ komposizyonu üzerinde çalışmalar yapılmıştır. Ancak bu popülasyonların, biyolojik aktiviteye sahip, gıda ve sağlık açısından değerini artıran flavonoid ve fenolik asit komposizyonları bakımından bir araştırma yapılmamıştır. Türkiye‟deki yerel reyhan genotiplerinin bu bileşikler bakımından varyasyonu bilinmemektedir.

Bu çalışma kapsamında, reyhan genotiplerinin taze ve kuru örneklerinde, rozmarinik asit ve sisorik asitin miktarları yüksek basınçlı sıvı kromotoğrafisiyle (HPLC) ile belirlenip kuruma esnasında meydana gelebilecek farklılıklar ortaya konmuş olacaktır.

(15)

2. KAYNAK ÖZETLERİ

Lamieceae familyasına mensup tıbbi bir bitki olan Ocimum L. özellikle fenolik asitler olmak üzere zengin polifenolik bileşiklere sahiptir (Capecka, Mareczek, & Leja, 2005; Zgórka & Glowniak, 2001). Polifenoller bitkilerde farklı fonksiyon ve yapılara sahip sekonder metabolitlerdir (Crozier, Jaganath, & Clifford, 2006) ve antioksidan özelliğe sahip oldukları bilinmektedir (Rice-Evans, Miller, & Paganga, 1997). Son zamanlarda yapılan araştırmalar, polifenollerce zengin bitkilerin, bazı kanser türleri ve kardiovasküler hastalıkların oluşumuna karşı koruyucu etkiye sahip olabildiğini göstermişlerdir (Gross, 2004; Neuhouser, 2004).

Bına S. Sıddıquı ve ark. (2007), tıbbi önemi dikkati çeken O. basilicum ile yaptıkları çalışmada iki yeni bileşik izole etmişler ve 2D-NMR yöntemleri ile yapı tayini yapmışlardır. Bu bileşiklerin yapısı 4-karbometoksi-2-hidroksi fenil ferulat ve (E)-3-hidroksi-4-(1-hidroksietil)-fenil-4-metoksisinamat olarak belirlenmiştir.

Prıpdeevech ve ark. (2010), GC-MS cihazında, Ocimum basilicum var. thyrsiflora (1,39 % kuru ağırlık) ve Ocimum basilicum (0,61 %) örneklerinden elde edilen esansiyel yağları analiz etmişlerdir. Analiz sonucunda, Ocimum basilicum var. thyrsiflora varyetesinde kromatografik pik alanının %99,64‟ nün 73 bileşenden oluştuğu, Ocimum

basilicum türünde ise esansiyel yağlarının %91,11‟ nin 80 bileşenden oluştuğu

görülmüştür. O. basilicum var. thyrsiflora örneğinden elde edilen yağda temel bileşenlerin Methyl chavicol (81,82 %), β-(E)-ocimene (2,93 %) ve α-(E)-bergamotene (2,45 %) olduğu, Ocimum basilicum türünde ise linalol (43,78 %), eugenol (13,66 %) ve 1,8-cineole (10,18 %) olduğu belirlenmiştir. Bu sonuçlara bakıldığında uçucu yağlarda belirgin bir farklılık olduğu ve bunu sonucunda bu iki reyhanın farklı kemotiplere sahip olduğu tespit edilmiştir. Aryıca O. basilicum örneğinden elde edilen uçucu yağın antioksidan aktivitesinin O. basilicum var. thyrsiflora örneğinden elde edilene göre çok yüksek olduğu ve bu faklılığa O. basilicum örneğinde bulunan linalol ve eugenol bileşenlerinin etkisi olduğunu söylemişlerdir.

(16)

Kaurinovic ve ark. (2011), Ocimum basilicum L. ve Origanum vulgare L. örneklerine, beş farklı ekstraksiyon işlemi uygulanarak (Et2O, CHCl3, EtOAc, n-BuOH ve H2O) antioksidan özelliklerini incelemişlerdir. Altı farklı antioksidan testi yapılmıştır. DPPH, OH, O2

∙−

, NO ve H2O2 radikal giderme testleri yapılmış ve bunlara ek olarak TBA yöntemi kullanılarak lipozomlarda (LPx) lipid peroksidasyon koruma etkisi incelenmiştir. Ayrıca toplam fenolik ve toplam flavonoid miktarları da belirlenmiştir. O.

basilicum ve O. Vulgare örneklerinin EtOAc, n-BuOH ve H2O ekstarktlarının çok

yüksek radikal giderme aktivitesi gösterdiği, ayrıca önemli derecede LPx inhibisyon aktivitesi gösterdiği belirlenmiştir. Diğer yandan, Et2O ve CHCl3 ekstraktlarının DPPH, O2∙−, NO ve H2O2 nötralizasyonunda çok daha düşük etkiye sahip olduğu görülmüştür. OH radikallerinin oluşumu ve LPx inhibisyonu incelendiği zaman Et2O ve CHCl3 ekstraktlarının düşük prooksidatif özelliğe sahip olduğu tespit edilmiştir. Antioksidan aktivitelerindeki gözlenen farklılıklar kısmen, incelenen O. basilicum ve O. Vulgare ekstraktlarındaki flavonoid ve fenolik seviyesiyle açıklanabileceği belirtilmiştir.

Lee (2010), Amerika daki marketlerde kolaylıkla bulunabilen Lamiaceae ve Echinacea familyalarındaki kafeik asit türevlerinin konsantrasyonunu belirlemişlerdir. İlk olarak

Ocimum basilicum„ daki sisorik asit tanımlanmış daha sonra da Lamiaceae familyasında

ne derece bulunabileceği araştırılmıştır. Rozmarinik asitin Lamiaceae familyasında, 2,04 mg/100 g (12 oregano örneğinden biri) – 622,28 mg/100 g (melisa) aralığında değişen baskın bir fenolik asit olduğu ve yapılan bu çalışmada test edilen herbalardan (Lamiaceae familyasından; marjoram, oregano, peppermint, rosemary, sage, spearmint ve thyme) sadece reyhan ve melisa (Melissa officinalis) türlerinin sisorik asit içerdiği görülmüştür. Yapılan işlemler sonucunda endüstriyel olarak çalışılan reyhan türlerinin fenolik miktarının büyük oranda eksik olduğu görülmüştür (yaklaşık olarak % 78 lik bir kayıp).

Telci ve ark. (2006), yaptıkları çalışmada en popüler aromatik bitkilerden biri olan fesleğenin (Ocimum basilicum L.) hem morfolojik olarak hem de uçucu yağ bileşenleri bakımından büyük farklılığa sahip olduğunu göstermiştir. Bu çalışmada kapsamında, Türkiye‟ye ait 18 fesleğen türünün uçucu yağları GC ve GC-MS cihazıyla belirlenmiştir

(17)

(1) linalol, (2) metil sinamat, (3) metil sinamat/linalol, (4) metil eugenol, (5) citral, (6) metil chavicol (estragol) ve (7) metil chavicol/citral isimli yedi farklı kemotip tanımlanmıştır.

Yüksek sitral içerikli metil chavicol‟ un Türkiye‟deki fesleğenler arasında yeni bir kemotip olduğu düşünülmektedir. Metil eugenol ve metil chavikol kanser yapan fenilpropanoidlerin yapısına benzediği için, yüksek oranda linalol, metil sinamat ya da sitral içerikli kemotipler ve bunların karışımının endüstride kültür ortamı oluşturmak için kullanılabileceğini ifade etmişlerdir.

Lee ve Scagel (2010), Echinacea purpurea türünün temel bileşeni olan sisorik asitin taze reyhan (Ocimum basilicum) türlerinde de kayda değer miktarda bulunduğunu belirtmişlerdir. Bu amaçla tüketiciler tarafından kolaylıkla elde edilebilen taze ve kuru reyhanlardaki sisorik asit konsantrasyonu ile E. purpurea türünden elde edilen sisorik asit konsantrasyonunu karşılaştırmışlarıdır. Taze reyhan yaprakları, kuru reyhan, E.

purpurea ekstraktı ve E. purpurea kapsülleriyle yaptıkları çalışmada geniş bir aralıkta

(6,48–242,50 mg/100g ya da 100 mL) sisorik asit konsantrasyonu olduğunu görmüşlerdir. Taze reyhan yapraklarının kuru reyhandan daha yüksek sisorik asit konsantrasyonuna sahip olduğunu tespit etmişlerdir. E. purpurea kapsülleri ve ekstraksiyonun ise taze reyhan yapraklarından daha fazla sisorik asit konsantrasyonuna sahip olduğunu belirtmişlerdir. Bunlara ek olarak, kültürlerinin yapılması, dehidrasyon işlemlerinin geliştirilmesi ve uygun depolama metotları ile gelecekte sisorik asitce zengin olan ürünlerin çoğalmasının mümkün olabileceğini öne sürmüşlerdir.

Lee ve Scagel (2009), reyhan (Ocimum basilicum) yaprakları ile yaptıkları bir çalışmada ilk olarak sisorik asitin varlığını tanımlamışlardır. Çalıştıkları taze reyhan örneklerinde rozmarinik asit, sisorik asit ve kaftarik asitin varlığını belirlemişlerdir. Rozmarinik asitin hem yapraklarda hem de gövdede bulunan ana bileşen olduğunu söylemişlerdir. Bazı reyhanlarda sisorik aside rastlamazlarken Taylant bölgesinde yetişen reyhanda az miktarda da olsa bulunduğunu tespit etmişlerdir. Yaprakları metanol ile ekstre etmişler ve fenolik içeriğini HPLC ile belirlemişlerdir.

(18)

Sonuçlar değerlendirildiğinde US‟ de halihazırda bulunan reyhanların, E. purpurea‟ dan daha fazla ulaşılabilir sisorik asit kaynağı olduğunu tespit etmişlerdir.

Kott ve ark. (2005), yüksek fenolik içerikli bitkileri, 4 hafta boyunca 30 °C de sıcaklıkta sabit tutarak, çözülebilir fenoliklerin, fenollerin, rozmarinik asit biyosentezinin ve antioksidan kapasitesinin sıcaklık stresiyle meydana gelebilecek değişimleri araştırmışlardır.

Isı stresinin toplam fenolik asit ve çözülebilir fenol içeriğinde bir azalmaya sebep olduğunu ve buna bağlı olarak toplam antioksidan aktivitesinde ilk haftadan (%21–60) 4. haftaya (%95) kadar belirgin bir azalış olduğunu görmüşlerdir. HPLC ile bütün bitkilerin rozmarinik içeriğinin hemen hemen tamamen kaybolduğunu tespit etmişlerdir. Isı stresi olmadan yüksek sıcaklıklarda bitkinin kurutulması da aynı sonucu gösterdiğini fakat düşük sıcaklıklarda kurutulup da sonra yüksek sıcaklıklara maruz kalan türlerde bir değişiklik gözlenmediğini ortaya koymuşlardır. Bu sonuç ile ısı stresinin rozmarinik asit biyosentezini olumsuz yönde etkilediğini ve dokulardaki rozmarinik asit biyosentezinin hızlı bir şeklide bozunmasına sebep olduğunu göstermişlerdir.

2.1. Fenolik Bileşikler ve Sınıflandırma

Fenolik bileşikler bir aromatik halkanın üzerinde direkt olarak bulunan bir yada daha fazla hidroksi grubuna sahip olan bileşiklerdir. Fenol (2.1) bütün grupta temel olarak bulunan yapıdır. Elbette bu guptaki aromatik halka benzendir.

(19)

Fenoller hidoksi grubunun karbon zincirlerine bağlı olduğu alifatik alkol yapılarına pek çok şekilde benzemektedir. Ancak bununla birlikte fenolik hidroksi grupları aromatik halkanın varlığı tarafından etkilenmektedir. Aromatik halkadan dolayı fenolleri zayıf asit yapan fenolik hidroksinin hidrojeni kararsızdır.

Polifenoller, bir yada daha fazla benzen halkasına bağlı olan birden çok fenolik hidroksi grubuna sahip olan bileşiklerdir. Bu ifade, insanları her fenolik bileşiği polimer olarak düşündürmeye meyilli yaptığı için oldukça yanıltıcıdır. Elbette bu gibi polimerler mevcuttur. Fenolik bileşikler bitkide ayırt edici özelliğe sahiptir ve bir grup olarak genellikle serbest bileşiklerden ziyade glikozit ve ester olarak bulunmaktadırlar.

2.2. Sınıflandırma

Fenolik bileşikler çok geniş ve çok farklı kimyasal grupları içeren bileşiklerdir. Bu bileşikler belli yollarla sınıflandırılabilir. Harborne ve Simmonds (1964) bu bileşikleri moleküldeki karbon sayısına bağlı gruplara göre sınıflandırdılar (Çizelge 2.1).

Bir alternatif sınıflandırma da Swain ve Bate-Smith (1962) tarafından kullanılmıştır. Onlar fenolleri yaygın ve az yaygın kategorilerde sınıflandırmışlardır. Ribereau- Gayon (1972) ise fenolleri aşağıdaki gibi üç familyada gruplandırmıştır.

1. Büyük oranda yaygın fenoller - bütün bitlkilerde yaygın olarak bulunanlar yada spesifik bir bitkide önemli olanlar

2. Daha az yaygın olarak bulunan fenoller- bilinen ve sınırlı olarak bulunan bileşikler 3. Polimer olarak var olan fenolik bileşenler.

(20)

Çizelge 2. 1. Fenolik bileşiklerin sınıflandırılması

Yapı Sınıf

C6 Basit fenolikler

C6-C1 Fenolik asitler ve ilişkili bileşikler

C6-C2 Asetofenon ve fenillaktik asit

C6-C3 Sinamik asitler, sinamol aldehitler, sinamol alkoller

C6-C3 Kumarinler, izokumarinler, kromonlar

C15 Kalkonlar, auronlar, dihidrokalkonlar

C15 Flavanlar C15 Flavonlar C15 Flavanonlar C15 Flavanonoller C15 Antosiyanidinler C15 Antosiyaninler C30 Biflavonlar

C6-C1-C6, C6-C2-C6 Benzofenonlar, ksantonlar, stilbenler C6, C10, C14 Kinonlar

C18 Betasiyaninler

Lignanlar ve neolignanlar Dimerler ya da oligomerler

Lignin Polimerler

Tanninler Oligomerler ya da polimerler

Flobapenler Plimerler

2.3. Fenolik Bileşiklerin Sınıflandırılması 2.3.1. Basit fenoller

Basit fenoller, fenollerin yerine de geçmektedir. Orto, meta ve para isimlendirmeleri, fonksiyonel gruplarından birinin hidroksi olduğu benzen halkasında sırasıyla 1,2-, 1,3- ve 1,4- değişimi anlamına gelir (Şekil 2.1.).

(21)

Şekil 2. 1. Fenolik bileşiklerde R, R1 ve R2 gruplarının bağlanma yerine göre isimlendirme

Resorcinol (1,3- dihidroksibenzen; 2.2) ve phloroglucinol (1,3,5-trihidroksibenzen; 2.3) basit fenollere örnek olarak verilebilir.

.

2.3.2. Fenolik asit ve aldehitler

Hidroksi benzoik asitler fenol üzerindeki karboksil gruplarının varlığı ile karakterize edilmektedir. p-hidroksibenzoik asit (2.4), gallik asit (2.5), protokateşuik asit (2.6), salisilik asit (2.7) ve vanilik asit (2.8) örnek olarak verilebilir. Vanilin (2.9) gibi hidroksibenzoik aldehitler ise karboksil grubunun yanında aldehit grubu içermektedirler.

(22)

2.3.3. Asetofenonlar ve fenillaktik asit

Doğada nadiren bulunan C6-C2 yapısındaki bileşiklerdir.2- hidroksiasetofenon (2.10) ve 2-hidroksifenil asetik asit (2.11) örnek olarak verilebilir.

2.3.4. Sinamik asitler

C6-C3 iskeletine sahip altı yaygın sinamik asit vardır. Bitkilerin tümü muhtemelen bunların en azından üçünü içermektedir. Aşağıda sinamik asit (2.12), p-kumarik asit (2.13), kafeik asit (2.14), ferulik asit (2.15), 5-hidroksiferulik asit (2.16) ve sinapik asit (2.17) görülmektedir.

(23)

Sinamik asitler bitkilerde yaygın şekilde quinik asit, şikimik asit ve tartarik asit esteri olarak bulunurlar. Örneğin klorogenik asit (2.18), kafeik asit ve quinik asit esteridir.

Sinamik asitler ayrıca şeker esterleri olarak veya diğer çeşitli organik asit esterleri olarak da bulunabilirler. Örneğin, sinapol esteri Brassicaceae familyasındaki bileşiklerinin UV-absorbsiyon sınıfını temsil eder. Sinapol malat (2.19) yapraklarda, sinapol kolin (2.20) köklerde bulunur (Ruegger ve Chapple, 2001).

(24)

2.3.5. Kumarinler

Kumarinler de C6-C3 iskelet yapısına sahiptir fakat onlar C3 kısmının bir parçası olarak heterosiklik oksijene sahiptirler. Pek çok kumarin vardır, bunların çoğu UV-toleransının yanında hastalıklarda da rol oynar. Kumarin umbelliferone (2.21) enzim çalışmalarında populerdir.Umbelliferone esterleri florsans immunoassay çalışmalarında spesifik olmayan esteraz enzimi için substrat olarak kullanılabilir (Jacks and Kircher, 1967).

Bergenin gibi izokumarinler (2.23) kumarinlere benzer yapılardır fakat heterosiklik oksijen içerisindeki karbonil grubu ve oksijenin pozisyonları terstir. Ayrıca izokumarinler savunma sisteminde de rol oynamaktadırlar. Örneğin bergenin bileşiği bezelye üzerinde oluşan küflerinin büyümesini inhibe ettiği gösterilmiştir (Prithiviraj ve ark., 1997).

(25)
(26)

2.3.6. Flavonoidler

Flavonoidler C6-C3-C6 yapısına sahip bileşikleridir. Flavonoidler genel yapılarına dayalı olarak üç büyük sınıfta gruplandırılabilirler. Her bir durumda iki benzen halkası üç karbon grubu ile birbirine bağlıdır. Bileşiklerin nasıl sınıflandıldığını belirleyen C3 gurubudur. Flavonoidler ; 1. Kalkonlar 2. Auronlar 3. Flavonoidler  Flavanonlar  Flavanonoller  Leucoanthocyanidins  Flavonlar  Antosiyanidinler ve deoksiantosiyanidinler  Antosiyaninler

2.4. Fenolik Bileşiklerin Biyosentezi 2.4.1. Şikimat yolu

Şikimat sentez yolu, aromatik amino asitlerin (triptofan, fenil alanin ve tirozinin) biyosentezi için öncü olarak hizmet eden krizmatın biyosentezi ile sonuçlanır. Şikimat yolunun biyokimyası Weaver ve Herrmann (1997) ve Herrmann ve Weaver (1999) tarafından büyük ölçüde yeniden incelenmiştir.

Şikimat sentez yolu hem bitkilerde hem de mikroorganizmalarda ortaktır (Şekil 2.2). Şikimat, fosfofenolpruvat (2.24) ve eritroz 4-fosfat (2.25) substratlarından sentezlenmektedir.

(27)

Bu iki öncü bileşik sırasıyla glikoliz ve pentoz fosfat yolundan türetilmektedir ve DAHP sentez enzimi tarafından 3-deoksi-D-arabino-heptulosonate 7-fosfata (DAPH;

2.26) yoğunlaştırılmaktadır. Sonraki adımda dehidrokinat sentez enzimi tarafından

dehidrokinat (2.27) formasyonu ve dehidrokinat dehidrataz enzimi tarafından 3-dehidroksişikimat (2.28) formasyonu derçekleşmektedir ve son olarak şikimat dehidrogenaz enzimi tarafından şikimat (2.29) oluşumu gerçekleşir.

Şikimat ilave olarak, şikimat kinaz tarafından şikimat 3-fosfata (2.30) dönüştürülür ve akabinde 5-enolprüvilşikimat 3-fosfat sentezi ile 5-enolpirüvilşikimat 3-fosfata (EPSP;

2.31) dönüşmektedir. EPSP daha sonra krizmat sentezi ile krizmata (2.32)

dönüşmektedir. Krizmat, aromatik amino asitlerin yani bir taraftan triptofan diğer taraftan ise fenilalanin (2.35) ve tirozin (2.36) biyosentezinin dallanma noktasıdır. Şekil

2.2 de Fenilalanin ve trozinin biyosentezi görülmektedir ve bu bileşikler birkaç diğer

fenolik bileşiklerinin yanında fenilpropanoidler olan önemli fenolik bileşiklerin öncüsüdür. Bu krizmat mutaz tarafından katalizlenen krizmatın prepanata (2.33) dönüşümünü ve prepanat aminotransferaz tarafından katalizlenen arogenata(2.34) dönüşümü gerektirir. Arogenat dehidrogenaz enzimi arogenatı tirozine (2.36) dönüştürsede arogenatdehidrataz enzimi arogenatı fenilalanine (2.35) dönüştürmektedir.

(28)

Bu yolda bulunan enzimler: (a) DAHP sentez (E.C. 2.5.1.54), (b) 3-dehidrokuinat sentez (E.C. 4.2.3.4),

(c) 3-dehidrokuinat dehidrataz (E.C. 4.2.1.10), (d) şikimat dehidrogenaz (E.C. 1.1.1.25), (e) şikimaz kinaz

(E.C 2.7.1.71), (f) 5-enolpyruvylşikimat 3-fosfat sentez (E.C. 2.5.1.19), (g) krizmat sentez (E.C. 4.2.3.5),

(h) krizmat mutaz (E.C. 5.4.99.5), (i) prepanat aminotransferaz (E.C. 2.6.1.78 ve E.C. 2.6.1.79), (j)

arogenat dehidrataz (E.C. 4.2.1.91), ve (k) arogenat dehidrogenaz (E.C. 1.3.1.43, E.C. 1.3.1.78, E.C. 1.3.1.79).

(29)

2.4.2. Genel fenilpropanoid yolu

Genel fenilpropanoid yolu (Şekil 2.3), flavonoidler, hidroksisinamik asitler, sinapol esterleri, kumarinler ve sitilbenler de dahil belirli sayıda fenilpropanoid bileşiğin ortak substratını üretir. Fenilpropanoid yolu şikimat yolu ile oluşturulan fenilalanin (2.37) ile başlar. Fenilalaninin deaminasyonu, fenilalanin amonyum liyaz (PAL) enzimi ile başlar ve sinamik asitle (2.39) sonuçlanır. Daha sonra sinamik asit p-kumarik asiti (2.40) oluşturmak için sinamik asit 4-hidroksilaz tarafından hidroksillenir. Mısır gibi otsu bitkilerde bu bileşik tirozinin (2.38) deaminasyonundan meydana gelebilir. Rekombinant enzimi ile yapılan in vitro çalışmalarda katalitik aktivitenin trozine doğru yöneldiği tespit edilmiştir yani otsu biktilerde PAL enziminin hem fenilalanine hem de tirozine karşı aktivite gösterdiği belirlenmiştir (Roesler et al., 1997). p-kumarik asit CoA ligaz enzimi (4LC) olarak da bilinen 4-kumarik asit enzimi tarafından p-kumaril koenzim A‟ ya (2.41) dönüştürülmektedir. Genel fenilpropanoid yolu p-kumaril koenzim A (2.41) ile sonlanır ve ilave olarak reaksiyonlar spesifik bileşiklerin biyosentezine yol açar.

Eski ders kitapları ve makaleler genel fenilpropanoid yolunu, hidroksisinamik asit (2.40), kafeik asit (2.42), ferulik asit (2.43), 5-hidroksiferulik asit (2.44), sinapik asit (2.45) ve bunların yanında bu bileşiklere karşılık gelen CoA-esterlerinin (2.41,

2.46-2.49) tamamına yol açtığını belirtmişlerdir. Bu, Şekil 2.3‟ deki gri yapıda

gösterilmektedir. Fenilpropanoid metabolizmasında bulunan gen kodlama enzimlerinin karakterizasyonu ve klonlamadaki son ilerlemeler, bazı enzimlerin katalitik aktivitesini ve spesifik substratı belirlemeyi mümkün kılmıştır. Bu durum, hidroksisinamik asit düzeyinde meydana gelen hidroksilleme ve metilleme reaksiyonlarına karşı delil sağlamıştır. Aksine bu reaksiyonların alkoller, aldehitler ve hidroksisinamol esterleri seviyesinde meydana geldiği izlenimi verilmiştir (Humphreys ve Chapple, 2002). Hidroksisinamik asitlerin sinamaldehitten meydana geldiği düşünülmektedir. Bunun bir sonucu olarak, hali hazırdaki genel fenilpropanoid yolu Şekil 2.3 deki koyu renkte görüldüğü gibi daha çok geliştirilmiştir. Ancak bununla birlikte, özellikle kavaklar olmak üzere bazı bitki türlerinde burada tarif edilen genel modelden farklı olan genel fenilpropanoid yolundaki değişiklikler konusunda bazı kanıtlar vardır.

(30)

Bu yolda bulunan enzimler (a) fenilalanin amonyum liyaz (PAL; E.C. 4.3.1.5), (b) sinamik asit 4-hidroksilaz (C4H; E.C. 1.14.13.11), ve (f) 4-kumarik asit: CoA ligaz (4CL; E.C. 6.2.1.12). (a′) graminaceous türlerinin fenilalanin amonyum liyazdaki tirozin amonyum liyaz aktivitesi gösterilmektedir. Gri yapı hidroksisinamol esteri ve/veya sinamik asit seviyesinde meydana geldiği düşünülen reaksiyonların bulunduğu fenilpropanoid yolu. Bu dönüşümde yer alan enzimler: (c) kumarat 3-hidroksilaz (C3H; E.C. 1.14.14.1), (d) kafeat O-metiltransferaz (COMT; EC 2.1.1.68), (e) ferulat 5-hidroksilaz (F5H; EC 1.14.13), ve (g) kafeol-CoA O-metiltransferaz (CCoA-OMT; EC 2.1.1.104).

(31)

2.5. Fenolik Asitler ve Reyhan

Reyhanda fenolik asit kompozisyonu ile ilgili çalışmalar özetlendiğinde; güçlü antioksidan etkiye sahip rozmarinik asidin en fazla bulunan fenolik asit olduğu belirlenmiştir (Şekil 2.4). Rozmarinik asit daha çok Lamiaceae familyası türlerinde bulunan önemli bir antioksidan kaynağıdır. Literatürde reyhan türlerinde rozmarinik asit miktarındaki değişim sınırları oldukça geniş olduğu görülmüştür. Bu değişim, çevresel faktörler (Rozema ve ark., 1997; OH ve ark., 2009), genetik yapı (Grayer ve ark., 2004; Javanmardi ve ark., 2002) ve yetiştirme yöntemlerine (Nguyen ve ark., 2008; Nguyen ve ark., 2010) göre değişiklik göstermektedir.

Şekil 2. 4. Reyhanda bulunan önemli fenolik asitler

Reyhanda rosmarinik asit dışında; gallik asit, kafeik asit, chlogenerik asit, protokateşuik asit, 4-hidroksibenzoik asit tanımlanan diğer fenolik asitlerdir (Hiltunen, 1999). Son yıllarda yapılan çalışmalarda Ocimum türleri için yeni fenolik asitler tanımlanmaktadır.

(32)

Lee ve Scagel (2009) yaptıkları çalışmada; rozmarinik asitten sonra en fazla bulunan fenolik asidin sisorik asit olduğu belirlenmiştir. Ekinezya türlerinin ana bileşeni olan sisorik asit, güçlü bir antioksidan özeliği yanında, anti inflammatory, antiviral ve immunostimular (Barnes ve ark., 2005; Charvat ve ark., 2006; Dalby-Brown, 2005) etkilere sahip önemli bir fenoliktir.

2.5.1. Sisorik asit

(+) - sisorik asit ( ( 2S,3s )- 2,3 - bis [ [ 3- ( 3,4- dihidroksifenil )-1-oxo-2-propenl ] oxy] bütandioik asit 1958‟ de chicory bitkisinden izole edilen (-) tartarik asitin bis-kateşol türevidir (Scarpati ve Oriente, 1958). Son zamanlarda doğal olmayan (2R,3R)-(-)-sisorik asit hem hücre dışı enzim hazırlıklarında HIV1 integrase inhibisyonda hem de HIV enfeksiyonlu hücrelerde koruyucu etki sergilemesinden dolayı sisorik aside olan ilgi artmıştır (Robinson, 1996).

2.5.2. Rozmarinik Asit

Rozmarinik asit (R-O-kafeol-3-4-dihidroksifenil laktik asit) ocimum spp. de en bol bulunan kafeik asit türevlerinden biridir (Bais ve ark., 2002). Rozmarinik asit ve türevlerinin ibuprofen, naproxen ve aspirine (Kelm ve ark., 2000) benzer şekilde antioksidan, anti-HIV (Mazumder ve ark., 1997) ve ateş düşürücü veya siklooksijenaz inhibitör aktiviteye sahip olduğu rapor edilmiştir. Rozmarinik aside benzer şekilde lithospermic asit B (LAB) Lamiaceae familyasının çoğu üyesinde bulunan ortak fenolik bileşen olarak bilinmektedir (Tada ve ark., 1996; Tanaka ve ark., 1989) ve endotelyuma bağlı vazodilator (damar genişletici) ve hiptensiv etki sergilemektedir (Hase ve ark.,1997; Kamata ve ark., 1993; Kamata ve ark., 1994). Daha önceki çalışmalarda rozmarinik asitin temel olarak çeşitli bitki patojenlerine ve Pseudomonas aeruginosa enfeksiyonuna (Bais ve ark., 2002) karşı koruyucu etkiye sahip olduğu belirtilmiştir.

(33)

PAL= L-fenilalanin amonyak-liyaz, CAH= sinnamik asit 4- hidroksilaz, 4CL= hidroksi sinamat :koenzim A ligaz,TAT= tirozin aminotransferas, HPPR=hidroksifenilpruvat reduktaz, HPPD= hidroksifenilpruvat dioksigenaz, RAS= hidroksisinamol-CoA: hidroksifenilasetat hidroksisinamol transferaz, 3-H,30-H=hidroksisinamol-hidroksifenilasetat 3- ve 30-hidroksilaz.

(34)

3. MATERYAL VE METOT

3.1. Bitkisel Materyal

Araştırma materyalini “Türkiye‟de Yetiştirilen Reyhan (Ocimum basilicum L.), Genotiplerinin Flavonoid ve Fenolik Asit Komposizyonlarının Belirlenmesi, Antioksidan Potansiyelleri ve Farklı Ekolojilere Göre Değişimi” isimli çalışma (Telci, 2012) kapsamında, Gaziosmanpaşa Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü araştırma ve uygulama alanında yetiştirilen 57 farklı reyhan genotipi oluşturmaktadır. Çizelge 3.1‟ de çalışılan reyhanların kodları ve orjinleri yer almaktadır.

3.2. Kimyasal Analizler İçin Ekstelerin Hazırlanması

Çalışma kapsamında reyhan türlerinin taze ve kuru herbaları karşılaştırılacağından taze numunelerin bir kısmı hasat edildikten hemen sonra ekstakte edildi. Geriye kalanı ise kurutulmaya bırakıldı ve kuruduktan sonra aynı çözücü sistemi ile ekstarkte edilerek analize hazır hale getirildi.

Taze numunelerin ektraksiyon işlemi için bitki örneklerinden bir miktar alınarak sıvı azota konuldu. Sıvı azottan çıkartılan numuneler öğütüldü ve 2 g alındı. Üzerine 10 ml metanol/diklorometan karışımı 3:1 oranında ilave edildi ve vortekslendi. Kuru numunelerin ektraksiyon işleminde ise sıvı azottan çıkartılan bitki öğütüldükten sonra 0,2 g numune alınıp aynı işlemler uygulandı.

3.3. Rozmarinik Asit ve Sisorik Asitin HPLC ile Kantitatif Tayini

Kantitatif analiz için Shimadzu marka LC 20AT pompa, SPD-M20A model DAD detektör (280 nm‟de) ve CTO-20AC model kolon fırınından oluşan HPLC cihazı, ayrım için Dionex, Acclaim Polar Advantage 120 A˚ (150x4.60 mm, 3 µm) C16 ters faz dolgu maddeli kolon kullanıldı.

(35)

Hareketli faz olarak metanol (Çözücü A) (Merck, HPLC grade) ve %1 formik asit/deiyonize su (Çözücü B) ile Çizelge 3.1' deki pompa programı kullanıldı. Analiz boyunca mobil faz akış hızı 1 mL/dakika olarak ayarlandı. Numune ve standartlar cihaza 20 μL olarak enjekte edildi. Kolon sıcaklığı ise 40 °C‟ye ayarlandı.

Çizelge 3. 1. HPLC pompa programı

Adımlar Akış hızı (ml/dk) Zaman (dakika) Çözücü A (metanol) Çözücü B (%1 formik asit/deiyonize su) Adım 1 1.00 0 0.0 100.0 Adım 2 1.00 10 40.0 60.0 Adım 3 1.00 30 100.0 0.0

Rozmarinik asit ve sisorik asitin 280 nm deki HPLC kromatogramı Şekil 3.1 de görülmektedir. Bu kromatogram baz alınarak numunelerin analizi yapılmıştır.

(36)

Çizelge 3. 2. Çalışılan reyhan örneklerinin kodları ve orjinleri

S.N. Populasyon no

Klon no Orijin S.N. Populasyon no Klon no Orijin 1 2 R-2 R (mor) Mersin 29 42 R-34 Adana-Kozan 2 4 R-3 A (mor) Amasya 30 48 505 TİCARİ MARUL YAPRAK (i.y.y.) Bursa

3 5 R-3 K Amasya 31 49 509 TİCARİ MOR Bursa 4 6 R-4 Kırşehir 32 51 HAKKARİ ÇİMENLİ Hakkari 5 8 R-6 Zonguldak 33 52 504 TİCARİ KALIN Bursa

6 9 R-7 Antalya 34 53 İSPANYA (uzun yeşil)

İspanya

7 12 R-10 A Tokat 35 54 BİLİNMEYEN

8 13 R-10 L Tokat 36 56 FRANSA-M Yurtdışı 9 14 R-11 Tokat-Pazar 37 57 FRANSA-L Yurtdışı 10 15 R-12

(yeşil)

Tokat-Niksar 38 59 Holy basil Yurtdışı

11 16 R-13 K Tokat 39 60 Holy basil G & R Yurtdışı 12 17 R-13 A Tokat 40 61 Basil holy green &

red ( Ocimum sanctum )

Yurtdışı

13 19 R-16 Malatya 41 63 Basil sweet (Ocimum basilicum

)

Yurtdışı

14 21 R-18 Kıbrıs 42 64 Sweet dani basil Yurtdışı 15 22 R-19 Osmaniye 43 65 Sweet basil Yurtdışı 16 23 R-20 Antalya 44 66 Organic basil

genovese sweet

Yurtdışı

17 27 R-23 Mersin-Anamur

45 67 Blue spice basil Yurtdışı

18 28 R-25 A Antalya 46 68 Lime basil Yurtdışı 19 29 R-25 K Antalya 47 69 Spicy globe basil Yurtdışı 20 30 R-26 Gaziantep 48 70 Licorice basil Yurtdışı 21 31 R-27 A Sivas 49 75 İtalian basil Yurtdışı 22 32 R-27 K Sivas 50 76 Organic basil italian

large leaf Yurtdışı 23 33 R-28 A (yeşil) Sivas-Koyulhisar

51 77 Basil thia siam queen ( Ocimum basilicum citriodorum ) Yurtdışı 24 33 R-28 A (mor) Sivas-Koyulhisar

52 78 Organic thia basil Yurtdışı

25 34 R-28 K Sivas-Koyulhisar

53 80 Dark opal basil Yurtdışı

26 36 R-30 A Hatay 54 81 Dark opal purple Yurtdışı 27 40 R-33 YB Gaziantep

(37)

3.4. Verilerin Değerlendirilmesi ve İstatistik Analizi

Elde edilen verilerde ortalama, maksimum, minimum gibi değerler hesaplanarak, taze ve kuru örneklerde belirlenen rozmarinik ve sisorik asit değerlerine ait frekans tabloları oluşturularak dağılım grafikleri çizilmiştir. Bu işlemler SPSS 15 programıyla yapılmıştır.

Taze ve kuru numunelerdeki rozmarinik ve sisorik asit miktarları karşılaştırıldığında, taze reyhanların herbirinde kuruma esnasında meydana gelen su kaybı hesaplanıp, bütün sonuçlar kuru numune halinde verilmiştir.

(38)

4. BULGULAR

Çizelge 4. 1. Çalışılan reyhan örneklerinin taze ve kuru herbalarında rozmarinik asit ve sisorik asit miktarları

S.N. Populasyon no Klon no Rozmarinik Asit mg/kg Sisorik Asit mg/kg

Taze (Kuru Ağırlık) Kuru Taze (Kuru Ağırlık) Kuru

1 2 R-2 R (mor) 140,07 4640,90 80,78 96,30 2 4 R-3 A (mor) 2544,18 4073,60 1178,20 183,85 3 5 R-3 K 4889,31 3387,60 2278,45 50,90 4 6 R-4 126,19 1506,95 70,61 26,30 5 8 R-6 132,43 4841,35 212,86 614,60 6 9 R-7 212,18 6220,05 224,90 79,90 7 12 R-10 A 509,10 11236,10 238,60 356,85 8 13 R-10 L 3306,54 5998,95 1897,61 107,80 9 14 R-11 371,64 5294,95 275,63 101,00 10 15 R-12 (yeşil) 152,19 7834,00 46,75 101,40 11 16 R-13 K 88,74 2342,85 47,03 42,45 12 17 R-13 A 620,80 2573,20 832,51 69,95 13 19 R-16 656,69 3730,25 1404,41 85,90 14 21 R-18 206,99 6816,15 129,66 69,85 15 22 R-19 638,51 5971,85 388,76 138,20 16 23 R-20 56,27 5725,80 34,80 142,00 17 27 R-23 90,97 15,85 159,68 60,60 18 28 R-25 A 840,11 2571,90 665,45 54,65 19 29 R-25 K 521,19 4520,15 611,36 215,10 20 30 R-26 4869,84 5307,30 2246,51 171,55 21 31 R-27 A 162,06 5931,65 80,90 113,65 22 32 R-27 K 183,53 3772,45 70,37 77,90 23 33 R-28 A (yeşil) 1822,61 2067,10 1253,17 279,65 24 33 R-28 A (mor) 344,00 5591,45 282,94 313,25 25 34 R-28 K 7832,53 4365,70 2926,50 141,90 26 36 R-30 A 147,60 5240,05 106,00 382,50 27 40 R-33 YB 128,38 3380,70 51,53 145,40 28 41 R-33 YBK (mor) 276,42 3022,15 152,88 108,30 29 42 R-34 1047,59 8055,95 399,40 108,10

30 48 505 Ticari Marul Yaprak

(i.y.y,)

4755,30 9534,05 1405,97 363,15

31 49 509 Ticari mor 324,58 3580,10 922,40 111,70

32 51 Hakkari Çimenli 2759,62 2130,45 2278,40 57,90

33 52 504 Ticari Kalın 215,09 3735,50 64,21 81,15

34 53 İspanya (uzun yeşil) 339,39 5599,25 223,80 120,80

35 54 Bilinmeyen 2659,53 7134,65 1487,49 82,75

36 56 Fransa-M 187,53 1311,55 69,99 28,85

37 57 Fransa-L 2285,29 10911,10 1193,51 716,25

38 59 Holy basil 6448,26 8721,50 5704,52 406,10

39 60 Holy basil G & R 784,91 5298,40 210,24 231,00

40 61 Basil holy green & red (Ocimum sanctum )

1001,26 6392,70 255,41 133,35

41 63 Basil sweet (Ocimum

basilicum )

594,98 1792,20 362,83 38,55

42 64 Sweet dani basil 582,68 8312,00 343,15 110,35

43 65 Sweet basil 407,67 3582,75 180,49 468,35

44 66 Organic basil genovese

sweet

8018,24 2446,75 2058,76 67,20

45 67 Blue spice basil 287,18 7560,35 73,53 214,90

46 68 Lime basil 79,65 3688,00 73,73 107,20

47 69 Spicy globe basil 4624,03 990,95 1449,66 21,50

48 70 Licorice basil 118,53 4847,10 109,94 65,25

49 75 İtalian basil 9383,53 6023,75 2532,18 573,50

50 76 Organic basil italian large leaf

174,69 7985,85 95,06 178,45

51 77 Basil thia siam queen ( Ocimum basilicum citriodorum)

211,07 8149,45 148,49 76,40

52 78 Organic thia basil 1434,80 2713,50 1363,45 40,50

53 80 Dark opal basil 4072,20 2499,40 2163,11 41,85

54 81 Dark opal purple 3859,72 3791,20 1524,68 57,80

55 82 Kömeç 564,37 3835,30 860,82 555,85

56 83 Kosepınar 82,01 3926,50 43,69 95,85

(39)

4.1. Sisorik Asit Miktar Analizi

Çizelge 4. 2. Taze ve kuru reyhan genotiplerinin sisorik asit miktarları (mg/kg kuru bitki) Ortalama Standart sapma En düşük Değer En Yüksek Değer Mor (n=31) Taze 965,79 1219,77 34,80 5704,52 Kuru 154,75 141,78 28,85 614,60 Yeşil (n=26) Taze 630,61 738,93 46,75 2532,18 Kuru 188,23 179,75 21,50 716,25 Taze (n=57) 822,94 1034,05 34,80 5704,52 Kuru (n=57) 168,56 160,86 21,50 716,25

Çizelge 4. 2‟de de görüldüğü gibi taze örenklerde sisorik asit miktarı 34,8-5704,5 mg/kg kuru bitki olarak analiz edilmiştir.

Mor/taze reyhan örneklerinde sisorik asit miktarının 0-6000 mg/kg bitki arasında değişmektedir (Çizelge 4.2). Örneklerin % 65‟inde sisorik asit miktarının 0-1000 mg/kg bitki arasında olduğu görülmektedir (Şekil 4.1). Ortalama sisorik asit ise 965,80±1219,774 mg/kg bitki olarak bulunmuştur ( Çizelge 4.2).

Aralık Adet % 0-1000 20 64.52 1001-2000 5 16.13 2001-3000 5 16.13 3001-4000 - 0.00 4001-5000 - 0.00 5001-6000 1 3.23 mg/kg (Kuru Ağırlık) 6000 5000 4000 3000 2000 1000 0 AD ET 20 15 10 5 0

Mor/taze reyhanlarda sisorik asit

Ortalama =965,80 Std. Sapma= 1219,77

N =31

(40)

Mor/kuru reyhanlarda bulunan sisorik aside ait dağılım grafiğine bakıldığında bu reyhanlar arasında normal bir dağılım olduğu görülmektedir (Şekil 4.2). En düşük sisorik asit miktarı Fransa-M klon nolu reyhana (28,85 mg/kg bitki), en yüksek sisorik asit miktarı R-6 klon nolu reyhana (614,60 mg/kg bitki) ait olduğu belirlenmiştir (Çizelge 4.1). Şekil 4.2‟ de reyhanların %45,16‟sının 0-100 mg/kg bitki arasında sisorik asit değerine sahip olduğu görülmektedir. Ayrıca ortalama sisorik asit 154,75 ±141,783 mg/kg bitki olarak bulunmuştur (Çizelge 4.2).

Aralık Adet % 0-100 14 45.16 101-200 10 32.26 201-300 3 9.68 301-400 1 3.23 401-500 1 3.23 501-600 1 3.23 601-700 1 3.23 mg/kg 600 400 200 0 AD ET 12,5 10,0 7,5 5,0 2,5 0,0

Mor/kuru reyhanlarda sisorik asit

Ortalama =154,75 Std. Sapma =141,78

N =31

(41)

Yeşil/taze reyhanlarda sisorik asit miktarı 0-3000 mg/kg bitki arasında bir değişim göstermektedir (Çizelge 4.2). Örneklerin % 66,67‟si 0-500 mg/kg bitki arasında sisorik asit değerine sahiptir (Şekil 4.3). İtalyan basil nolu klon (2532,18 mg/kg bitki) en yüksek sisorik asit miktarına sahip, R-12 (yeşil) nolu klon ise (46,75 mg/kg bitki) en düşük sisorik asit miktarına sahip reyhan olarak belirlenmiştir (Çizelge 4.1). Ortalama sisorik asit ise 630,61±738,93 mg/kg bitki olarak hesaplanmıştır (Çizelge 4.2).

Aralık Adet % 0-500 18 66.67 501-1000 1 3.70 1001-1500 4 14.81 1501-2000 1 3.70 2001-2500 1 3.70 2501-3000 1 3.70 Aralık Adet % 0-200 18 69.23 201-400 5 19.23 401-600 2 7.69 601-800 1 3.85 mg/kg 800 600 400 200 0 AD ET 12 10 8 6 4 2 0

Yesil/kuru reyhanlarda sisorik asit

Ortalama =188,23 Std. Sapma =179,75 N =26 mg/kg (Kuru Ağırlık) 3000 2500 2000 1500 1000 500 0 AD ET 20 15 10 5 0

Yesil/taze reyhanlarda sisorik asit

Ortalama =630,61 Std. Sapma =738,93

N =26

Şekil 4. 3. Yeşil/taze reyhanlarda sisorik asit dağılımı

(42)

Şekil 4. 4 incelendiğinde yeşil/kuru reyhanların % 70' inin 0-200 mg/kg bitki aralığında sisorik asit miktarına sahip olduğu görülmektedir. Analizler sonucunda maksimum sisorik asit miktarının Fransa-L klon nolu reyhana (716,25 mg/kg bitki), minimum sisorik asit miktarının ise Spicy globe basil klon nolu reyhana (21,50 mg/kg bitki) ait olduğu bulunmuştur (Çizelge 4.1). Ortalama sisorik asit miktarı 188,23±179,75 mg/kg bitki olarak belirlenmiştir (Çizelge 4.2).

Yapılan analiz sonuçları değerlendirildiğinde taze reyhanların % 66,67‟ sinin 0-1000 mg/kg bitki arasında sisorik asit miktarına sahip olduğu ortaya çıkmıştır (Şekil 4.5). Maksimum sisorik asit miktarının Holy basil klon nolu reyhana, minimum sisorik asit miktarının ise R-20 klon nolu reyhana ait olduğu tespit edilmiştir (Çizelge 4.1).

Aralık Değerler Adet %

0-500 33 57.89 501-1000 5 8.77 1001-1500 9 15.79 1501-2000 2 3.51 2001-2500 5 8.77 2501-3000 2 3.51 3001-4000 - - 4001-5000 - - 5001-5500 - - 5501-6000 1 1.75

Şekil 4. 5. Taze reyhanlarda sisorik asit dağılımı

mg/kg (Kuru Ağırlık) 6000 5000 4000 3000 2000, 1000 0 AD ET 40 30 20 10 0

Taze reyhanlarda sisorik asit

Ortalama=822,95 Std. Sapma =104,05

(43)

Şekil 4.6‟da kuru reyhanlarda sisorik asit miktarının 0-800 mg/kg bitki arasında dağılım gösterdiği görülmektedir. Örneklerin % 42,11‟ inde sisorik asit miktarının 0-100 mg/kg bitki arasında olduğu belirlenmiştir. Spicy globe basil klon nolu örneğin en düşük sisorik asit değerine sahip olduğu (21,50 mg/kg bitki), Fransa-L klon nolu örneğin ise en yüksek sisorik asit değerine sahip olduğu (716,25 mg/kg bitki) tespit edilmiştir (Çizelge 4.2).

4.2. Rozmarinik Asit Analizi

Çizelge 4. 3. Taze ve kuru reyhan genotiplerinin rosmarinik asit miktarları (mg/kg kuru bitki) Ortalama Standart sapma En düşük Değer En Yüksek Değer Mor (n=31) Taze 1542,89 2085,04 56,27 7832,53 Kuru 4743,68 1842,55 1311,55 8721,50 Yeşil (n=27) Taze 1570,23 2470,63 79,65 9383,53 Kuru 5251,09 3126,03 15,85 11236,10 Taze (n=57) 1581,75 2263,37 56,27 9383,53 Kuru (n=57) 4895,96 2450,76 15,86 11236,10

Aralık Değerleri Adet %

0-100 24 42.11 101-200 19 33.33 201-300 4 7.02 301-400 4 7.02 401-500 2 3.51 501-600 2 3.51 601-700 1 1.75 701-800 1 1.75 mg/kg 800, 600 400 200 0 AD ET 20 15 10 5 0

Kuru Reyhanlarda Sisorik Asit

Ortalama =168,57 Std. Sapma =160,86

N =57

(44)

Mor/taze reyhanların analiz sonuçları değerlendirildiğinde örneklere ait rozmarinik asit miktarının 0-8000 mg/kg bitki aralığında değiştiği görülmektedir (Şekil 4.7). Ayrıca bu değerlendirme sonucunda maksimum rozmarinik asit miktarının R-28 K klon nolu reyhana (7832,53 mg/kg bitki), minimum rozmarinik asit değerinin ise R-20 klon nolu reyhana (56,27 mg/kg bitki) ait olduğu belirlenmiştir (Çizelge 4.1). Hesaplamalar sonucunda mor/taze reyhanlarda rozmarinik asit ortalaması 1542,89±2085,04 mg/kg olarak bulunmuştur (Çizelge 4.3).

Aralık Adet % 0-1000 20 64.52 1001-2000 3 9.68 2001-3000 2 6.45 3001-4000 1 3.23 4001-5000 3 9.68 5001-6000 - - 6001-7000 1 3.23 7001-8000 1 3.23 mg/kg (Kuru Ağırlık) 8000 6000 4000 2000 0 AD ET 20 15 10 5 0

Mor/taze reyhanlarda rozmarinik asit

Ortalama =1542,89 Std. Sapma=2085,04

N =31

(45)

Mor/kuru reyhanların %25,81‟nin 3000-4000 mg/kg bitki arasında rozmarinik asit miktarına sahip olduğu görülmektedir (Şekil 4.8). Dağılım grafiğine incelendiğinde rozmarinik asidin normal bir dağılım gösterdiği belirlenmiştir. Yapılan analizler sonucunda Holy basil klon nolu reyhanın en yüksek rozmarinik asit miktarına (8721,50 mg/kg bitki), Fransa-M klon nolu reyhananın ise en düşük rozmarinik asit miktarına (1311,55 mg/kg bitki) sahip olduğu bulunmuştur (Çizelge 4.1). Ortalama rozmarinik asit miktarı ise 4743,69±1842,56 mg/ kg bitki olarak hesaplanmıştır (Çizelge 4.3).

Aralık Adet % 0-1000 - 1001-2000 1 3.23 2001-3000 4 12.90 3001-4000 8 25.81 4001-5000 6 19.35 5001-6000 5 16.13 6001-7000 3 9.68 7001-8000 1 3.23 8001-9000 3 9.68 9001-10000 - mg/kg 10000 8000 6000 4000 2000 0 AD ET 8 6 4 2 0

Mor/kuru reyhanlarda rosmarinik asit

Ortalama =4743,69 Std. Sapma=1842,55

N =31

(46)

Şekil 4.9‟daki yeşil/taze reyhanlara ait dağılım grafiğine bakıldığında rozmarinik asidin 0-10000 mg/kg bitki arasında değişim gösterdiği görülmektedir. Çizelge 4.1'deki rozmarinik asit miktarları incelendiğinde minimum rozmarinik asit miktarının Lime basil nolu klona (79,65 mg/kg bitki), maksimum rozmarinik asit miktarının ise İtalian basil nolu klona (9383,53 mg/kg bitki) ait olduğu görülmektedir (Çizelge 4.1). Yeşil/taze numunelerdeki rozmarinik asit ortalaması 1570,24±2470,63 mg/kg bitki olarak bulunmuştur (Çizelge 4.3).

Aralık Adet % 0-2000 19 73.08 2001-4000 3 11.54 4001-6000 2 7.69 6001-8000 - - 8001-10000 2 7.69 mg/kg (Kuru Ağırlık) 10000 8000 6000 4000 2000 0 AD ET 20 15 10 5 0

Yeşil/Taze Reyhanda Rozmarinik Asit

Ortalama =1570,24

Std.Sapma =2470,63 N =26

(47)

Şekil 4.10‟daki dağılım grafiği incelendiğinde yeşil/kuru reyhanlarda normal bir rozmarinik asit dağılımı gözlemlenmektedir. Yeşil/kuru reyhanlardaki rozmarinik asit miktarının 0-12000 mg/kg bitki arasında dağılım gösterdiği, % 29,63‟nün 2001-4000 mg/kg bitki arasında rozmarinik aside sahip olduğu belirlenmiştir. En yüksek rozmarinik asit miktarının 11236,10 mg/kg bitki olarak R-10 A klon nolu reyhana ait olduğu, en düşük rozmarinik asit miktarının ise 15,85 mg/kg bitki olarak R-23 A klon nolu reyhana ait olduğu tespit edilmiştir (Çizelge 4.1).

Aralık Adet % 0-2000 4 15.38 2001-4000 8 30.77 4001-6000 5 19.23 6001-8000 5 19.23 8001-10000 2 7,69 10001-12000 2 7.69

Aralık Değerler Adet %

0-1000 38 66.67 1001-2000 4 7.02 2001-3000 4 7.02 3001-4000 2 3.51 4001-5000 5 8.77 5001-6000 - - 6001-7000 1 1.75 7001-8000 1 1.75 8001-9000 1 1.75 9001-10000 1 1.75 12000 10000 8000 6000 4000 2000 0 AD ET 8 6 4 2 0

Yeşil/kuru reyhanlarda rozmarnik asit

Ortalama =5251,09 Std. Sapma =3126,03 N =26 mg/kg (Kuru Ağırlık) 10000,00 8000,00 6000,00 4000,00 2000,00 0,00 40 30 20 10 0

Taze Reyhanlarda Rozmarinik Asit

Ortalama =1581,75 Std. Sapma =2263,37

N =57

AD

ET

Şekil 4. 10. Yeşil/kuru reyhanlarda rozmarinik asit dağılımı

(48)

Taze reyhan türlerinde rozmarinik asit miktarı 0-10000 mg/kg arasında dağılım göstermiştir. R20 klon nolu bitkinin en düşük rozmarinik asit miktarına (56,27 mg/kg bitki), İtalyan basil klon nolu bitkinin ise en yüksek rozmarinik asit miktarına (9383,53 mg/kg bitki) sahip olduğu tespit edilmiştir. (Çizelge 4.1). Örneklerin % 66,67‟sinde rozmarinik asit miktarının 0-1000 mg/kg bitki arasında bir değere sahip olduğu saptanmıştır. Taze reyhanlarda rozmarinik asit ortalaması 1581,75±2263,38 mg/kg bitki olarak bulunmuştur (Şekil 4.11).

Şekil 4.12 incelendiğinde kuru reyhan türlerinde rozmarinik asit miktarının 0-12000 mg/kg bitki arasında normal bir dağılıma sahip olduğu ve 2001-6000 mg/kg bitki arasında yoğunlaştığı görülmektedir. Ortalama rozmarinik asit miktarı ise 4895,96±2450,77 mg/kg bitki olarak belirlenmiştir (Çizelge 4.3).

Aralık Değerler Adet %

0-1000 2 3.51 1001-2000 3 5.26 2001-3000 8 14.04 3001-4000 12 21.05 4001-5000 6 10.53 5001-6000 10 17.54 6001-7000 5 8.77 7001-8000 4 7.02 8001-9000 4 7.02 9001-10000 1 1.75 10001-11000 1 1.75 11001-12000 1 1.75 mg/kg 12000 10000 8000 6000 4000, 2000, 0 AD ET 12 10 8 6 4 2 0

Kuru Reyhanlarda Rozmarinik Asit

Ortalama =4895,96 Std. Sapma =2450,76

N =57

(49)

5. SONUÇ VE TARTIŞMA

Bu çalışmada; Gaziosmanpaşa Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü araştırma ve uygulama alanında yetiştirilen 57 farklı reyhan genotipinin kuru ve taze herbalarında rozmarinik ve sisorik asit değişimi araştırılmıştır. Reyhan genotiplerinde bulunan sisorik asit ve rozmarinik asit miktarlarının kurutma sırasındaki değişimleri incelenmiştir.

Taze reyhan genotiplerinde bulunan rozmarinik asit miktarı türler arasında normal bir dağılım göstermezken (Şekil 4.11) kurutulan reyhan genotiplerinde bulunan rozmarinik asidin türler arasında normal bir dağılıma sahip olduğu (Şekil 4.12) görülmektedir. Kurutulmuş reyhanlarda maksimum rozmarinik asit miktarının yeşil renkli, Tokat yöresine ait R-10A nolu klona ait olduğu belirlenmiştir (11236,1 mg/kg bitki). Taze reyhanlarda İtalyan basil klon nolu bitkinin en yüksek rozmarinik asit miktarına (9383,53 mg/kg bitki) sahip olduğu ve en düşük rozmarinik asit miktarına sahip olan Antalya yöresine ait R20 klon nolu reyhan kuruduğunda rozmarinik asit miktarının yaklaşık yüz kat arttığı görülmüştür (56,85-5725,80 mg/kg bitki).

Reyhan ile ilgili daha önce yapılan çalışmalarda rozmarinik asidin reyhan genotiplerinde baskın fenolik bileşik olduğunu rapor etmektedirler (Javanmardi ve ark., 2002; Jayasinghe ve ark., 2003; Nguyen ve Niemeyer, 2008). Lamiaceae familyasının pekçok türünde (adaçayı, kekik, biberiye ve nane) ana fenolik bileşik olarak rosmarinik ait olduğu daha önceki çalışmalar belirtmektedirler (Fecka ve Turek, 2008; Kivilompolo ve Hyotylainen, 2007). Ayrıca, reyhan genotiplerinde rosmarinik asidin yanısıra ikinci baskın fenolik bileşiğin sisorik asit olduğunu Lee ve Scagel yaptığı çalışmalarında rapor etmişlerdir(2009).

Farklı lokalitelerden elde edilen kuru ve taze reyhanlarda fenolik asit içeriğinin değişimi incelenen bir çalışmada, taze reyhanda 307,3 mg/kg sisorik asit bulunmuşken aynı örneklerde 1386,2 mg/kg rozmarinik asit olduğunu tespit etmişlerdir (Lee ve Scagel, 2010)..

(50)

Kullanılan kuru reyhanlarda ise (9 adet) sisorik asidin 64,8-162,4 mg/kg bitki aralığında, rozmarinik asidin 114,3-1668,3 mg/kg bitki aralığında bir değere sahip olduğu görülmüştür (Lee ve Scagel, 2010).

Bu çalışmada, Lee ve Scagel‟in (2010) çalışmasına benzer şekilde kuruma esnasında sisorik asit miktarlarında düşüş gözlenirken, rozmarinik asit miktarlarının reyhan türlerinin genelinde arttığı gözlemlenmiştir.

Lee ve Scagel (2009) yaptıkları bir çalışmada, Kanada/Nampa ve Amerika Birleşik Devletlerinde marketlerden kolaylıkla temin edilebilen, bir tanesi Thai reyhanı olarak bilinen, diğeri ticari olarak kullanılan ve türü belli olmayan iki reyhan örneğini kullanmışlardır. Bu örneklerde rozmarinik asit ve sisorik asit miktarını tespit edip kendi aralarında karşılaştırma yapmışlardır. Taze olarak çalışılan reyhanlarda sisorik asit miktarına bakıldığında Thai reyhanında 885 mg/kg bitki, diğer reyhan örneğinde ise 518 mg/kg bitki olduğu tespit edilmiştir. Rozmarinik asit miktarı ise Thai reyhanında 1280 mg/kg bitki, diğer reyhanda 1120 mg/kg bitki olarak bulunmuştur.

Yapılan bu çalışmada verilerin değerlendirilmesi sonucunda taze örneklerde rozmarinik asit oranı 56,27-9383,53 mg/kg bitki arasında, kuru örneklerde ise 15,85-11236,10 mg/kg bitki arasında değiştiği görülmektedir. Taze reyhanlarda rozmarinik asit ortalaması 1581,75 mg/kg bitki iken kuruduğunda rozmarinik asit ortalaması 4895,96 mg/kg bitkiye yükselmiştir.

Taze ve kuru reyhan genotiplerinde bulunan sisorik asit miktarları incelendiğinde her ikisinde de normal bir dağılım gözlenmemektedir (Şekil 4.5 ve Şekil 4.6). Taze reyhan genotiplerinde sisorik asit miktarı 34,80-5704,52 mg/kg bitki arasında değişim gösterirken kuru reyhan genotiplerinde 21,50-716,25 mg/kg bitki arasında değişim gösterdiği belirlenmiştir. Sisorik asit ortalaması taze reyhanlarda 822,95 mg/kg bitki iken kuru reyhanlarda 168,57 mg/kg bitkiye düşmüştür. Taze reyhanlarda Holy basil klon nolu reyhanın en yüksek sisrorik asit miktarına (5704,52 mg/kg bitki) sahip olduğu tespit edilmiştir.

(51)

Antalya yöresine ait R20 klon nolu reyhan genotipinin en düşük sisorik asit miktarına sahip olduğu ve kuruduğunda sisorik asit miktarında yaklaşık dört kat arttığı gözlenmiştir (34,80-142,00 mg/kg).

Sonuçlar değerlendirildiğinde diğer çalışmalara paralel şekilde bu çalışma kapsamında kullanılan reyhan örneklerin çoğunda kuruma esnasında sisorik asidin azaldığı rozmarinik asidin ise arttığı gözlenmiştir. Fakat en yüksek ve en düşük değerlere bakıldığında bu çalışmada kullanılan reyhanlara ait rozmarinik ve sisorik asit aralığının çok geniş olduğu görülmektedir. Reyhan türlerinin çeşitliliğine ve lokalizasyonuna bağlı olarak böyle bir değişim meydana geldiği düşünülmektedir.

Yapılan farklı çalışmalarda sisorik asidin HIV-1 virüsünü inhibe ettiği ve bu virüse karşı koruyucu etki gösterdiği ortaya konulmuştur (Charvat ve ark., 2006). HIV virüsüne sahip insanlar bağışıklık sistemini destekletici olarak reyhanların taze formlarında sisorik asit miktarı yüksek olduğu için bu bitkileri taze olarak tüketmelidirler.

Rozmarinik asidin ise antiviral, antibakteriyel, antioksidan gibi biyolojik aktivitelere sahip olduğu tespit edilmiştir (Petersen ve Simmonds, 2003). Romarinik asidin bu özellikleri göz önüne alındığında bu gibi biyolojik rahatsızlığı olan kişilere, reyhanların kuru formlarında rozmarinik asit yüksek olduğundan reyhan bitkisini kuru halde tüketilmesi önerilmektedir.

Referanslar

Benzer Belgeler

Sabri, R., (2015) “Transitions in the Ottoman Waqf’s traditional building upkeep and maintenance system in Cyprus during the British colonial era (1878–1960) and the emergence

0.5 mg/kg ketamini takiben 2.5 mg/kg propofol ile gerçekleþtirilen olgularda ekstübasyon ve uyanma odasýna alma süreleri benzerken, uyanma odasýndan taburcu olma süresi K/P

Aşağıdaki durumlarda CERNEVIT kullanmadan önce doktorunuza danışınız:.. - Karaciğer hastalığınız varsa, - Böbrek hastalığınız varsa, - Sara (epilepsi) hastası

Genel olarak lezzet; koku- ağza alınan bir gıda maddesinden çıkan uçucu bileşenlerin koklama yoluyla algılanması, tat- ağızda çözünen maddelerin tatma

Paget hastal ığı nda ZOD İNAS İL bir y ıldan uzun bir süre etki gösterebilir ve doktorunuz yeniden tedavi uygulanmas ı gerekip gerekmedi ğini size bildirecektir..

• Tali tahrik mili ile çalışan makinanın veya kardan milinin temizlenmesi, yağlanması veya ayarlanmasından önce traktörü ve makinayı istem dışı çalışma ve

Bu fiyat listesi Antalya Büyükşehir Belediyesi Toptancı Hal Kompleksimizin açık olduğu her gün Derneklerce oluşturulan komisyon tarafından önğörülerek

[r]