• Sonuç bulunamadı

Yeni Symposium Dergisi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Yeni Symposium Dergisi"

Copied!
6
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

G‹R‹fi

Sanat nedir? Bir yarat›y› güzel veya baya¤› bulmam›-z›n nedeni nedir? Nas›l olur da bâz› sesler s›ralan›p mü-zik fleklini al›nca dinleyenin rûhunu okflarken, baflka ses-ler sâdece gürültüdür? Sa-natsal yarat›c›l›¤›n kökeni nedir? Ve neden sanata de-¤er veririz?

fiüphesiz bu sorulara ve-rilecek tek bir yan›t yoktur. Sosyolojik, antropolojik, ev-rimsel ve psikoanalitik bak›fl aç›lar› kendi yan›tlar›n› ver-meye çal›flm›flt›r. Ama yan›-t›n bir boyutu da sinirbilim ve nöropsikiyatriden gele-cektir. Sanatsal ve yarat›c› eylem di¤er tüm insan etkin-likleri gibi beynin bir ürünü-dür. Son y›llarda sinirbilim-lerdeki kimi geliflmeler sa-natsal ve yarat›c› eylemin nöronal temellerini ortaya koyabilme umudumuzu art-t›rm›flt›r.

Yarat›c›l›¤›n tan›m› çok kolay de¤ildir ve birçok ya-zar taraf›ndan farkl› flekiller-de tan›mlanm›flt›r. Yarat›c›l›-¤›n bir tan›m› karfl›m›za ç›-kan sorunlara, var olan bilgi-mizden de yararlanarak, ye-ni çözümler bulma kapasite-mizdir. Yarat›c›l›k bilgi ve hayâl gücünün birlikte kulla-n›m›n› gerektirir.

Yarat›c›l›-¤›n yüksek zekâyla belli bir iliflkisi varsa da, üstün zekâ yarat›c›l›¤› garanti etmez. IQ skoru 120’nin üzerine ç›k›nca, nas›l ölçülürse ölçülsün, zekâyla ya-rat›c›l›¤›n bir iliflkisinin kalmad›¤› iddia edilmifltir (MacKinnon 1962).

Yarat›c›l›¤›n yo¤un çal›flman›n m›, yoksa anl›k bir esintinin mi sonucu oldu¤u hep tart›fl›lm›flt›r. Ludwig’e göre yarat›c› eylem birkaç evreden oluflur. ‹lk evrede kifli görünürde çözümsüz bir problem üzerinde bilinçli ama baflar›s›z bir flekilde kafa yo-rar. Daha sonraki kuluçka döneminde dikkatini

bi-linç düzeyinde baflka konulara kayd›r›rken bibi-linçd›- bilinçd›-fl›nda yeni fikirler filizlenir. Ve bir gün, genellikle ki-fli rahat ve dinlendirici ortamdayken âni bir “eure-ka” yaflant›s›yla çözümün ›fl›¤›n› görür. Ama bu ›fl›k çözümün kendisi de¤ildir, daha sonra kiflinin bu fik-ri gelifltirmesi bilimsel, estetik ve toplumsal ölçütle-re göölçütle-re s›namas› geölçütle-rekir (Ludwig 1989). Çal›flmalar yarat›c›l›kta disiplinli çaban›n anl›k ilhamdan çok daha önemli oldu¤unu göstermifltir.

Psikoanalitik görüfl yarat›c›l›kta ilham olgusuna daha çok de¤er vermifltir. Kris’in adland›rd›¤›

flek-S

S

Emre Bora1, Yusuf Alper2

ARTISTIC CREATIVITY AND BRAIN ABSTRACT

As all other human activities, artistic and creative abilities are products of brain. Rapid and continuous development in the field of neuroscience has increased our hope to reveal the neuronal correlates of artistic and creative abilities. The concept of aesthetics is also im-portant dimension of artistic creativity. Semir Zeki and some other researchers investigate the neural mechanisms underlying artistic perception and production and label this new fi-eld under the name of neuroesthetics. Our increasing knowledge on visual information pro-cessing and neuropsychology of music helps us to understand the neuronal architecture underlying artistic production. There are many reports about the effect of focal brain syndromes (like achromotopsia and neglect syndrome) and neurodegenerative diseases on the artistic production of established artists. Interestingly, development of artistic abiliti-es in frontotemporal dementia is possible. The art of many musicians and composers like Ravel also had been affected by brain disease. Neuroscience has the potential to reveal the mystery of artistic creativity.

Keywords: art, creative abilities, neuroscience, brain, frontotemporal dementia, music, visual arts

1 Dr., Ege Üniversitesi T›p Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dal› Bornova, ‹zmir / e-mail: emrebora@hotmail.com / Tel: 0 232 3434343 / 3419 2 Prof. Dr., Ege Üniversitesi T›p Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dal›

A

AN

NA

AT

TS

SA

AL

L Y

YA

AR

RA

AT

TIIC

CIIL

LIIK

K V

VE

E B

BE

EY

Y‹‹N

N

ÖZET

Sanatsal ve yarat›c› eylem di¤er tüm insan etkinlikleri gibi beynin bir ürünüdür. Son y›llar-da sinirbilimlerdeki kimi geliflmeler sanatsal ve yarat›c› eylemin nöronal temellerini ortaya koyabilme umudumuzu art›rm›flt›r. Yarat›c› eylem, sanatç›lar, düflünce adamlar›, bâz› top-lum önderleri ve bilim adamlar› aras›nda s›k görülür. Ama sanatsal yarat›c›l›k söz konusu olunca, iflin içine estetik kavram› girer. Semir Zeki ve bâz› di¤er araflt›rmac›lar son zaman-larda ilgilerini estetik kavram›n›n ve soyutlaman›n beyindeki karfl›l›¤›na yöneltmifltirler. Beynin neyi, nas›l güzel buldu¤unu araflt›rmay› hedefleyen bu araflt›rmac›lar, bu çal›flma-lar› nöroestetik ad› alt›nda toplamaktad›rlar. Görsel bilgi iflleme ve müzi¤in nöropsikolojisi hakk›ndaki artan bilgilerimiz sanatsal becerinin alt›nda yatan nöronal süreçleri anlamam›-za olanak sa¤lamaktad›r. Ressamlar›n akromotopsi, ihmâl sendromu gibi durumlardan na-s›l etkilendi¤i, sa¤ veya sol beyin hasar› sonras› sanatsal tarzlar›n›n nana-s›l de¤iflebildi¤ini gösteren çok say›da olgu çal›flmas› vard›r. Frontotemporal demans olgular›nda görsel ve müzik alan›nda daha önce var olmayan becerilerin geliflebildi¤i bildirilmifltir. Ravel gibi bâ-z› sanatç›lar›n müzikal yeteneklerinin beyin hastal›klar› veya demans gibi durumlardan et-kilenmeleri söz konusu olmufltur. Sinirbilim insana en özgü biliflsel yeteneklerden biri olan sanatsal yarat›c›l›k konusundaki gizemi bir ölçüde ayd›nlatmak potansiyelini tafl›r gözük-mektedir,

Anahtar Kelimeler: sanat, yarat›c›l›k, sinirbilim, beyin, frontotemporal demans, müzik, görsel sanatlar

(2)

liyle “ego hizmetinde gerileme” kavram› s›kl›kla dil-lendirilmifltir. Bu görüfl yarat›c› kiflilerle, ruhsal bo-zukluklar› olan kifliler aras›nda bilinçd›fl› yaflant›la-r›n rolü yönünden ba¤ kurarak, tart›flmal› bir flekil-de toplumda zaten var olan yarat›c›l›k/flekil-delilik mitini beslemifltir (Colp 1980).

Yarat›c› eylem, sanatç›lar, düflünce adamlar›, bâ-z› toplum önderleri ve bilim adamlar› aras›nda s›k görülür. Ama sanatsal yarat›c›l›k söz konusu olunca iflin içine estetik kavram› girer. ‹nsan türünün tüm evrimi boyunca yeni sorunlara zaman zaman yarat›-c› çözümler bulan bireyler olmufltur ve insan›n yara-t›c› kapasitesi beyin evrimindeki geliflmeye paralel-lik göstermifltir. Ama sanatsal yarat›c›l›k ancak yak-lafl›k 30.000 y›l önce beyin yap›s›nda geliflmelerden ba¤›ms›z olarak kültürel patlamayla kendini göster-meye bafllam›flt›r.

Yarat›c›l›¤› ölçmek oldukça güç ve tart›flmal›d›r. Yarat›c›, divergent (çeflitli, çoklu, farkl›) düflünme testleri ve bâz› sözel ça¤r›fl›m testleriyle nesnel ola-rak ölçülmeye çal›fl›l›r. Yarat›c› düflüncenin bir so-runa yönelik farkl› bak›fl aç›lar› ve ayr›ks› düflünce-leri ortaya koyabilme, esneklik, toplumsal bask›lar-dan etkilenmeme, yaflant›lara aç›kl›k gibi yönleri vard›r. Yarat›c›l›k testlerinde yüksek baflar›n›n fron-tal lob aktivasyonuyla ilgili oldu¤una (Carlsson 2000), yarat›c› bireylerin farkl› EEG profilleri oldu-¤una dâir az say›da çal›flma varsa da (Razumnikova 2004, Molle 1999), tüm bu çal›flmalar metodoloji olarak zay›ft›r ve gruplar aras›ndaki farklar asl›nda zekâ ve biliflsel ifllevleri yans›t›yor olabilir. Yarat›c›-l›k büyük çal›flmalarda genellikle meslekdafl de¤er-lendirmeleri, biyografik yöntem gibi öznel yöntem-lerle de¤erlendirilmifltir. Yarat›c›l›k sâdece biliflsel ifllevlerle ilgili de¤ildir ve mizaç, duygudurum gibi etkenlerden de etkilenir.

Yetenek belli bir alanda normlar›n üstünde per-formans göstermek olarak târif edilebilir. Yetenek için genel zekâ (IQ) ve/veya özgül bir alanda (bilifl-sel, motor, duyusal) alanda s›ra d›fl› beceri gerekli-dir. Özgül alanlardaki beceri genel zekâdan ba¤›m-s›z görülmektedir. Yüksek zekâl› bireylerin çeflitli alanlarda yetenekli olmas› daha muhtemelse de, ge-nel zekâ yetenek için ne yeterli ne de gereklidir. Otistik ve zekâ gerili¤i olan bireylerin bâz› özgül alanlarda (matematik, resim gibi) gösterebildikleri yetenek bu durumu ispatlamaktad›r. Yarat›c›l›¤a yö-nelik sinirbilim taraf›ndan ortaya konan çeflitli spe-külatif görüfller varsa da, oda¤›m›z sanatsal yarat›c›-l›k oldu¤u için, bu konulara bu yaz›da de¤inilmeye-cektir (Heilmann 2003).

Nöroestetik

Görsel sinirbilimin en önemli araflt›rmac›lar›n-dan biri olan Semir Zeki ve bâz› di¤er araflt›rmac›lar son zamanlarda ilgilerini estetik kavram›n›n ve so-yutlaman›n beyindeki karfl›l›¤›na yöneltmifltirler. Beynin neyi, nas›l güzel buldu¤unu araflt›rmay›

he-defleyen bu araflt›rmac›lar, bu çal›flmalar› nöroeste-tik ad› alt›nda toplamaktad›rlar. Zeki’ye göre, görsel sanatç›lar sinirbilimciler gibidir. Beynin görsel sis-temi nesnelerin hareket, renk, kontrast gibi özellik-lerini görsel assosiyasyon korteksindeki farkl› nöro-nal a¤lar taraf›ndan paralel olarak ifllerken, sanatç›-larda farkl› görsel özelliklere vurgu yaparlar ve sinir-bilimin beynin iflleyiflini anlamada sanatç›lardan ö¤-renecekleri olabilir (Zeki 1999). Bir ifllevsel manye-tik rezonans görüntüleme (fMR) çal›flmas›nda kifli-ler resimkifli-lere yönelik estetik tercihkifli-lerinin sa¤ ka-udat çekirdek aktivasyonuyla ters, iki yönlü oksipi-tal korteks, iki yönlü fusiform girus ve sol singulat girus aktivasyonuyla do¤ru orant›l› oldu¤u gösteril-mifltir (Vartanian 2004). Bir baflka fMR çal›flmada ki-flilere çok farkl› tiplerde (soyut, sembolik, manza-ra...) resimler gösterilmifl ve deneklerden resimleri güzel, çirkin ve s›radan diye kategorize etmeleri is-tenmifltir. Farkl› resim tiplerinde farkl› görsel beyin bölgeleri aktive olurken, güzel olarak adland›r›lan resimlerde orbitofrontal aktivasyon gözlenmifltir (Kavabata 2004). Ancak, bu çal›flmalar henüz emek-leme aflamas›ndad›r ve estetik sanatsal be¤eniye öz-gün olmaktan çok, her türlü uyaran› be¤endimizde ortaya ç›kan nöronal yan›t› yans›t›yor olabilir. Örne-¤in çikolata yerken de, güzel bir yüze bakarken de kiflinin orbitofrontal bölgesinde aktivasyon bildiril-mifltir (O’Doherty 2003).

Görsel sanatlar ve beyin

Görsel kortekste bilgi iflleme hakk›nda bilgileri-miz son y›llarda çok artm›flt›r. Birbirinden ayr› on-larca bölgenin görsel alg›lamada farkl› görevleri ol-du¤u bilinmektedir. Primer görme korteksinden ge-len uyar›, flekil, renk, kontrast, hareket gibi pek çok özelli¤i yönünden paralel olarak de¤erlendirilir. Görsel alg›lamada uzaysal düzenleme çok önemli-dir. Oksipital korteksten pariyetal kortekse yönelen dorsal görsel yolak sâyesinde nesne-zemin ayr›m›, yak›nl›k, benzerlik, süreklilik gibi özellikler de¤er-lendirilir (Mendez 2004). Nesnelerin tan›nmas› ise oksipital lobtan inferior temporal loba giden vent-ral görsel yolak sâyesinde olur. Daha sonra görsel imaj›n bütünleflmesi ve yorumu gereklidir. Görsel nesneler bütünlüklü ve anlaml› sahnelere dönüfltü-rülmelidir. Bu aflamada sa¤ temporal lob çok önem-li bir rol oynar. Görsel sanatlarla ilgilenen sanatç›lar perspektifi, parlakl›¤› ve konteksin etkisini yorum-lamada yetkin olmal›d›r. Sanatsal de¤erlendirme denge, orant›, simetri ve resmin çekim merkezini tahmin etmede beceri gerektirir. Sanatsal hassasiyet ayr›ca görsel ritim ve hareket, görüntünün zamansal dizilimi ve di¤er kinetik özellikleri de¤erlendirme-de yetkin olmay› gerektirir. Görsel illüzyon, görsel mecaz ve karmafl›k görsel alg›lama ve problem çöz-me gibi daha üst düzey yorumlay›c› bilgi iflleçöz-mede önemlidir (Zeki 1998, Mendez 2004).

(3)

kompo-zisyonun önemli noktalar›n› vurgulayabilmek ve bâ-z› özellikleri abartabilmeyi gerektirir. Yeni uyaran-larla karfl›laflt›¤›m›z her durumda sâbit ve en belir-gin özellikleri ç›karsayabilmek için beyin aktif bir çaba gösterir. Bu çaba sâyesinde görsel nesne ve sahnelerin tasar›mlar› ve prototipleri oluflturulur. Nesnelerin ve sahnelerin en önemli noktalar›n› alg›-lamaya çal›fl›rken, ister istemez gerçek görüntüyü karikatürde oldu¤u gibi bir miktar de¤iflikli¤e u¤ra-t›r›z (Ramachandran 1999). Sa¤da belirgin olmak üzere orta ve ön temporal lob bu ifllevler aç›s›ndan çok önemlidir. Sol hemisferinde lisan ve analitik dü-flünce d›fl›nda görsel alg›lamayla ilgili bâz› rolleri vard›r. Görsel sahneye anlam yüklemekte, özellikle sürrealistik sanatta oldu¤u gibi görünen bir anlam olmad›¤› durumlarda sol hemisfer aktifleflir. Sahne bütün olarak de¤erlendirilirken sa¤ lingual girus ak-tif olurken, dikkat ayr›nt›lara kayd›r›l›nca sol inferi-or oksipital kinferi-orteks aktive olur. Sa¤ pariyetal lob uzaysal iliflkilerle ilgilenirken, sol pariyetal lob de-tayl› görsel analiz yapar. Sa¤ frontal lob yeni uyaran aray›fl› ve spontan sözel olmayan yan›tlar vermede görev al›rken, sol frontal lob sahnenin sözel anali-zinde görev al›r (Mendez 2004).

Görsel sanatlar ve beyin hastal›klar›

Yayg›n veya fokal pek çok beyin hastal›¤› sanat-ç›lar›n eserlerini etkileyebilir. Sanatç›lar görsel yeti-leri fazlaca kulland›klar› için bu alandaki hasarlar›n sonuçlar›na duyarl›d›r. Bâz› durumlarda belirgin ge-rilemelere yol açabilirken, bâzen de beklenmedik bir flekilde sanatsal yeteneklere katk›da bulunabilir-ler. Sacks (1995a) travmatik beyin hasar› sonras› ak-romotopsi geliflen bir ressam› anlatm›flt›r. Renk ay›rt etme yetisini kaybeden bu ressam önceleri bi-çim, kontrast ve kompozisyon yönünden eksiksiz ama siyah beyaz resimler yapm›fl, hâttâ daha sonra-lar› semantik bilgisine dayanarak kendi idrak etme-se de renge sanat›nda tekrar yer vermifltir. Pariyetal lob hasar› sonras› karfl› alandaki uyaranlara karfl› ih-mâl fenomeni geliflebilir. Birçok ressam›n nörolojik olaylar sonras› lezyonun karfl› taraf›ndaki flekil ve yüzleri ayr›nt›s›z, kaba, renk aç›s›ndan inceliksiz çiz-dikleri gösterilmifltir. Zaman›n›n önemli bir ressam› olan Alman Lovis Corinth (1858-1925) 1911’de sa¤ hemisfer inmesi yaflam›flt›r. Taburculuk sonras› çiz-di¤i otoportre ve kar›s›n›n resimlerinde belirgin stil de¤iflikleri gözlenmifltir. Sol tarafta zeminle nesne ayr›m› zay›flam›fl ve detaylar azalm›flt›r (Chatterjee 2004). Federico Fellini ça¤›m›z›n en önemli film yö-netmenlerinin biri olmas› d›fl›nda, ayn› zaman da ka-rikatüristir de. Fellini’nin geçirdi¤i sa¤ hemisfer in-mesi sonras› karikatürlerinde sol ihmâl sendromu-nun belirtileri görülmüfltür (Cantagallo 1998). Afa-zisi geliflen ressamlarda sanatsal yetene¤in pek etki-lenmedi¤ini bildiren olgular sunulmufltur. Fakat bu duruma ters bir flekilde afazi sonras› belirgin stilis-tik de¤ifliklikler yaflayan sanatç›lar bildirilmifltir.

Bulgar sanatç› Zlatio Boiyadjiev’in sol hemisfer in-mesi sonras› resimleri belirgin bir biçimde de¤ifl-mifltir. Bu olay öncesi do¤al ve klâsik bir tarzda eser-ler verirken, inme sonras› resimeser-leri daha zengin, renkli, enerjik, fantastik bir tarza bürünmüfltür (Za-imov 1969). Bu konuda en bilinen örnekse Kaczma-rek’in bildirdi¤i Polonyal› sanatç› ve güzel sanatlar profesörü RL’dir. Afazi öncesi belirgin derecede sembolik resimleri birkaç ödül alan bu sanatç› in-meden sonra manzara ve portre resimleri yapmaya devam etmifl ve bu eserlerine al›c› da bulmufltur. Ama kendisi her zaman beyninin bofl oldu¤unu ve eski sembolik resimlerini yapamad›¤›n› ifâde etmifl-tir (Kaczmarek 1991).

Demans sonras› sanatsal yeteneklerde genellikle düflüfl görülse de, görsel sanatlardaki yetenekler s›k-l›kla az etkilenebilir, korunabilir, de¤iflebilir ve hât-tâ nâdiren geliflebilir. Alzheimer hastal›¤› sonras› amatör ressamlar genellikle resim yapmay› b›rak›r-lar, e¤er devam ederlerse de resimleri Canu ve arka-dafllar› taraf›ndan bildirilen 80 yafl›ndaki ‹talyan res-sam gibi basit ve flematik özellikte olur (Canu 2002). Alzheimer hastal›¤› sonras› resim yapmaya devam eden en ünlü ressam Willem DeKooning’tir ve yak›nlar› resim yapt›kça daha hayat dolu oldu¤u-nu bildirmifllerdir. Sanat›n›n erken evresinde Picas-so’nun etkisinde olan DeKooning, Matisse’in stiline daha yak›n resimler çizmifl, çizgi, renk ve biçimleri vurgulad›¤› ürünler vermifltir. Sanat elefltirmenleri sanatç›n›n son dönem eserlerini görece basit olsa da duyarl› ve lirik bulmufllard›r (Chatterjee 2004).

Alzheimer hastalar› resim yapmay› sürdürebilir-lerse bu yak›nlar›n›n yard›m› ve teflvikiyle olabilir. Alzheimer sonras› resim yetene¤i geliflen bir olgu bildirilmemifltir. Frontotemporal demans (FTD) ise bu aç›dan çok farkl›d›r. FTD frontal ve temporal lob-lara s›n›rl› bir dejenerasyonla giden kiflilik ve sosyal yetilerde belirgin bozulmaya yol açan bir sendrom-dur. FTD erken evrelerde lokalize olarak gidebilir. FTD hastalar›n›n %20 kadar›n› temporal varyant oluflturur; bu hastalarda ön temporal kutuplar, infe-rolateral temporal ve bir miktar orbitofrontal deje-nerasyon vard›r. Sol temporal FTD adland›rma bo-zuklu¤u, kelime anlam güçlü¤ü ve semantik bozuk-lu¤uyla, sa¤ FTD empati kayb›, sosyal olarak uygun-suz davran›fllarla kendini gösterir (Mendez 2004). Sa¤ temporal FTD hastalar›n›n resimleri karikatür gibidir ve yüz resimlerinde insans› özellik kaybol-mufltur. Yüzler yabanc› veya uzayl› gibidir. Sol tem-poral FTD hastalar›n›n baz›lar›ndaysa sanatsal yara-t›c›l›kla ilgili ufuk açan çok ilginç bulgular elde edil-mifltir. Miller ve arkadafllar› hastal›¤›n erken dönem-lerinde daha önce olmayan sanatsal yeteneklerin or-taya ç›kt›¤› sol temporal tipte FTD olgular› bildir-mifllerdir. 56 yafl›nda bir ifladam› resim yapmaya bafllay›p ödüller al›p ismini duyurmufl. 51 yafl›nda kad›n bir hasta çocuklu¤undan hat›rlad›¤› do¤a manzaralar›n›n resmini yapmaya bafllarken, bir

(4)

bafl-ka FTD hastas› mükemmeliyetçi ve kompulsif tarzda foto¤raflar çekme¤e bafllam›flt›. FTD hastalar›nda re-sim ve foto¤raf d›fl›nda müzik, mekanik ve matema-tik alan›nda yeteneklerin ortaya ç›kt›¤› gözlenmifl-tir. Ama hiçbir zaman düzyaz› ve fliir gibi sözel alan-larda yetenek ortaya ç›kt›¤› gözlenmemifltir. Sol temporal FTD hastalar›n›n yapt›¤› resimlerin bâz› ortak noktalar› vard›r. Resimler realist ve detayc›d›r. Nesnelerin özellikleriyle obsesif bir flekilde ilgile-nirler. Sembolik ve soyut elemanlar›n bu resimlerde yeri yoktur (Miller 2000, Miller 2004, Mendez 2004).

Otistik hastalar›nda görsel sanatlarda belirgin ye-tenekleri olabilece¤i bildirilmifltir. Nadia adl› bir k›z çocu¤u bu aç›dan detayl› bir biçimde bildirilen ilk kiflidir (Selfe 1977). Nadia daha 3.5 yafl›ndayken gerçe¤e çok benzer ve detayl› at resimleri çizmek-teydi. Nadia’n›n resim yetene¤i normâl çocuklar›n resim becerilerinin erken ve h›zl› bir flekilde gelifl-mesiyle oluflmam›flt›. fiematik resim hiç çizmeyen Nadia, en bafl›ndan beri realist çizimler yapm›flt›. Sö-zel IQ puan› 52 olan ve birçok resim kitab› bas›lan Steven Wiltshire resmi de Nadia gibi realist ve de-tayc› do¤adad›r (Sacks 1995b). Otistik ressamlar›n-da eserleri FTD hastalar› gibi kompülsif, detayc›, sembollerden yoksundur.

Müzik ve Beyin

Müzik dinleme ve müzisyen olmak müzi¤in fark-l› boyutlar›d›r. Müzi¤in bu iki boyutunun alt›nda ya-tan nöronal düzeneklerini keflfetmek için uzun sü-redir araflt›rmalar yap›lmaktad›r. Müzik beyin iliflki-si hakk›ndaki bildiklerimiz yüzy›l kadar önce J. S. Bach’›n kafatas›n› incelemekle bafllad›¤›m›z dönem-lere göre belirgin derecede artm›flt›r. Ancak, deney-lerde araflt›r›lan ses ve çalg› performanslar› hâlâ kar-mafl›k ve önemli eserlerin karkar-mafl›kl›¤›ndan çok uzakt›r. Sinirbilimin metodolojisiyle iyi yorumcu ve-ya besteciyi kötü olandan ay›rt etmek flu an için mümkün de¤ildir (Baeck 2002).

Uzun y›llar boyunca müzi¤in alg›lanmas›nda afa-zisi olan ve müzik yetene¤ini koruyan bâz› sanatç› olgulara ve sa¤ temporopariyetal lezyonlar sonras› amüzi gözlenen olgu bildirimlerine dayan›larak, beynin sa¤ hemisferininin bask›n oldu¤u düflünül-müfltür. Ancak, sol hemisfer lezyonlar› sonras› afazi-siz amüzi görülen bâz› olgular›n bildirilmesi sonras› bu durumun o kadar basit olmad›¤› ortaya ç›km›flt›r. Dikotik iflitme deneyleri müzi¤in ritmik ve zaman-sal boyutlar›n alg›lanmas›nda sol hemisferin, perde, melodi ve armoni gibi boyutlar›n›n alg›lanmas›nda sa¤ hemisferin bask›n oldu¤unu göstermifltir (Ki-mura 1961). Ayr›ca müzisyenlerde melodinin alg›-lanmas›nda da sol hemisferin önemli oldu¤unu gös-termektedir. Epilepsi cerrahisinden elde edilen ve-riler sâdece sa¤ süperior temporal girusun arka bö-lümünün melodi idrakinden sorumlu oldu¤unu dü-flündürtmektedir (Liegois-Chauvel 1998).

Transkra-niyal doppler çal›flmalar› da müzisyenlerde sol he-misferin önemine dâir ipuçlar› vermifltir (Evers 1999). Bu konuda çok say›da ifllevsel görüntüleme çal›flmas› da yap›lm›flt›r. Bir PET çal›flmas›nda ton s›-ralama testinde müzisyenlerde sol, müzisyen olma-yanlarda sa¤ hemisfer aktivasyonu gösterilmifltir (Mazziotta 1982). Notalara bakarak piyano çalmak her iki hemisfer ve serebellumda aktive olan yayg›n bir nöronal flebeke sâyesinde olur. Söz konusu nöro-nal düzenek dil performans›nda aktive olan yap›lar-dan farkl›d›r ve müzik notasyonunun uzaysal özelli-¤ini yans›t›r flekilde üst pariyetal lob aktivasyonu da gerektirir (Sergent 1992). Müzi¤in hat›rlanmas›nda sa¤ temporal ve frontal korteksin aktifleflmesi (Za-torre 1994) ve uyaran yoklu¤unda müzi¤in hayâl edilebilmesi için frontotemporal ve suplementer motor alan› içine alan bir nöronal sistemin aktive ol-mas› gerekti¤i gösterilmifltir (Baeck 2002). Sonuç olarak, melodi holistik bir yaklafl›m› olan sa¤ ferde, perde ve ritim daha analitik olarak sol hemis-ferde alg›lan›r. Ancak, müzisyenlerde sol hemisfer melodi idrakinde bile daha aktiftir. Müzik e¤itimi müzi¤in birçok bileflenini analitik olarak alg›lama yetimizi gelifltirir. Planum temporale asimetrisinin mutlak perde yetene¤i olan müzisyenlerde kontrol ve bu yetene¤i olmayan müzisyenlere göre daha be-lirgin oldu¤u gösterilmifltir (Schlaug 1995a). Ayr›ca, yedi yafl›ndan önce müzik e¤itimine bafllayan birey-lerde korpus kallozumun geç e¤itime bafllayan mü-zisyenlerden daha büyük oldu¤u gösterilmifltir (Schlaug 1995b). Bu durum plastisiteye iflaret et-mektedir. Mutlak perde yetene¤i olan ve olmayan müzisyenlerin bir müzikal tonu dinlerken sa¤ ve sol temporal giruslar›n›n aktive oldu¤unu ama sol dor-sofrontal lob aktivasyonunun sadece mutlak perde yetene¤i olan kiflilerde görüldü¤ü gösterilmifltir (Zatorre 1998). Müzisyen ve müzisyen olmayanlar aras›nda kimi farklar gösterilmifltir. Ancak, beyinde-ki bu farkl›l›klar›n ne kadar do¤ufltan, ne kadar çal›fl-ma sonucu ortaya ç›kt›¤› kesin de¤ildir.

Müzik ve Beyin Hastal›klar›

Bu konuda üzerinde en çok konuflulan kifli ünlü besteci Maurice Ravel’dir (1875-1937). 1932 y›l›n-dan sonra Ravel’in hareket güçlükleri, yaz› yazama-ma, konuflma bozuklu¤u gibi bulgular› giderek iler-lemiflti. Afazi, apraksi ve agrafisi vard›. Hayat›n›n son dönemine kadar müziksel yarat›c›l›¤› ve idrak yetene¤i pek etkilenmemiflti. Melodileri ve perdele-ri tümüyle tan›yabiliyordu. Kortikobazal dejeneras-yon veya primer progresif afazisi oldu¤u düflünülen müzisyenin, daha çok sol hemisferinin etkilendi¤i kanaâti vard›r. Hastal›¤›n›n fark edilmesi 1933 y›l›n-da gerçekleflmiflse de, bugün bu hastal›klar hakk›n-da bildiklerimiz, Ravel’in bu tarihten önce sol he-misfer a¤›rl›kl› nörolojik bulgular›n›n bafllam›fl ol-mas› gerekir. Sol El ‹çin Konçerto ve belki de Bole-ro adl› eserlerin eski eserlerine göre nitelik

(5)

de¤ifltir-di¤i iddia edilmifltir (Amaducci 2002).

Literatürde demans tablosu s›ras›nda müzik ye-teneklerini belli oranlarda koruyan olgular bildiril-mifltir. Örne¤in Beatty ve arkadafllar›, günlük yaflam aktivitelerini yerine getiremeyen ve müzik âletini haz›rlayamayan ama eline âleti verilence müzik icra edebilen bir trombonist bildirmifllerdir (Beatty 1994).

Müzik tercihleri frontotemporal demans sonras› de¤iflen iki olgu bildirilmifltir. Klâsik müzik âfl›¤› olan bir hasta daha önce gürültü dedi¤i pop müzi¤i sürekli dinlemeye bafllarken müzikle ilgilenmeyen bir baflka hasta da pop müzi¤e ilgi göstermeye bafl-lam›flt›r (Geroldi 2000). Frontotemporal hasar mü-zi¤in alg›lanmas›nda da çeflitli bozukluk ve de¤iflik-liklere yol açabilmektedir. Frontotemporal deman-s›n sol hemisfer varyant›nda hastal›k s›rademan-s›nda daha önce olmayan müzik yetene¤inin geliflebildi¤i bildi-rilmifltir (Miller 2000).

1968 y›l›nda okuyamayan ve yazamayan ve ciddi motor engelleri olan mental retarde bir hastan›n pi-yanoyu çok iyi çalabildi¤i bildirilmifltir. Angelman Sendromu olan bu hastan›n mutlak perde yetene¤i ve çok iyi bir müzik bellek ve hayâl gücü vard›. Mü-zikte görev alan nöronal yap›lar Williams Sendro-mu’nda da zarar görmez. Williams Sendromlu hasta-larda da düflük zekâya ra¤men müzik yetenekleri geliflmifl olabilir. Willams Sendromu’nda yayg›n be-yin atrofisine ra¤men planum temporale hipertrofi-si vard›r, serebellum normâldir ve frontal loblar çok zarar görmemifltir (Baeck 2002).

Görsel sanatlarla u¤raflan sanatç›lar fakl› konula-r› seçip, nesnelerin farkl› görsel özeliklerini vurgu-layarak çok say›da stil yaratabilirler. Görsel özellik-leri do¤adaki ifllevözellik-lerinin ötesinde kullanabilirler (Zeki 1998). Örne¤in parlakl›k fark›n› flekil yarat-mak için kullan›p rengi d›flavurumcu amaçla kulla-nabilirler. Görsel tan›mlamay›c›l›kla, görsel d›flavu-rum farkl› nöronal flebekelere dayan›r. Logan Hug-hes, Reynolds Brown, Loves Corinth sa¤ hemisfer hasar› sonras› çok daha d›flavurumcu eserler ver-mifllerdir. Frontal demans›n d›flavurumcu bir sanat-ç›y› daha deskriptif bir tarza çekmesi beklenebilir (Chatterjee 2004). Afl›r› gerçekçi resimler belli bir nesneyi temsil ederken, prototipler belli bir nesne-yi de¤il, o nesnenin âit oldu¤u kavram›n genel özel-liklerini içerir. Frontal demans olgular›nda ortaya konan eserler gerçe¤in birebir ve çok ayr›nt›l› bir kopyas›yken, Nadia ve Wiltshire gibi otistik yarat›c›-lar bir d›fl uyarana ba¤l› olmaks›z›n kafayarat›c›-lar›ndaki prototipi çizerler. fiematik resim çizerek de estetik aç›dan üst düzey eserler üretmek olas›d›r. Örne¤in Klee ve Miro flematik ama estetik aç›dan çok baflar›-l› eserler vermifllerdir. Demansta görülen y›k›m re-simde flematik basitleflmeye yol açarsa da, yetenekli sanatç›lar DeKooning örne¤inde oldu¤u gibi bu tarzda da baflar›l› örnekler verebilirler.

Beyin hastal›klar› sözel alanda yap›tlar üreten

flâ-ir ve yazarlarda ressam ve heykeltrafllardan daha çok kayba yol açabilir. Beyin hasar› sonras› yarat›c›-l›¤› artm›fl bir flâir veya ressam örne¤i bildirilmemifl-tir. Frontotemporal lob hasar› sonras› veya tart›flma-l› epileptik kiflilikte yaz› yazma ve sözel üretimde ar-t›fl gözlenebilir ancak, ortaya konan ürünlerin sa-natsal bir yan› yoktur. Sözel alanda eserler vermek büyük oranda dil yetene¤ine dayan›r. Dil ifllevi bü-yük oranda sol hemisferde yer alan karmafl›k bir nö-ronal dizge taraf›ndan anlafl›l›r ve üretilir. Dil anali-tik düflünmenin de en önemli arac›d›r. Dil soyutla-ma ve sembollerle yüklüdür. Dil yetisinin zarar gör-medi¤i durumlarda sözel yarat›c›l›¤›n korunabile-ce¤i bir gerçektir. Ancak bir flairin sanat›n›n sa¤ he-misfer lezyonundan etkilenmeyece¤i söylenemez. Sa¤ hemisfer prozodi yâni dilin emosyonel ve vur-gusal tonlamalar›n›n ortaya konmas›nda etkin gö-rev almaktad›r. Bildi¤imiz kadar›yla sa¤ hemisfer hasar› sonras› bir yazar veya flâirin sanat›n›n kalite-si yâhut estetik tarz›n›n de¤iflti¤i henüz bildirilme-mifltir. Yazar ve flâirlerin sa¤ hemisfer hasar› sonra-s› eserlerini bu yönden incelemek ilginç olabilir.

FTD temporal tip olgular›nda yola ç›karak Ka-pur taraf›ndan tan›mlanan paradoksal ifllevsel fasili-tasyon kavram›n›n sanatsal yarat›c›l›kta önemli ola-bilece¤i iddia edilmifltir (Mendez 2004). Paradoksal ifllevsel fasilitasyon belli bir nöronal bölgeyi inhibe eden nöronlar›n tahrip olmas› sonras› görülen para-doksal ifllev art›fl›n› kastetmektedir. FTD olgular›n-da sol anterotemporal nöron kayb›n›n beynin sa¤ hemisfer, arka bölüme ve dorsolateral frontal kor-teksinde paradoksal bir etkinleflmeye yol açarak sa-natsal yarat›c›l›kta bir art›fla yol açt›¤› iddia edilmifl-tir. Beyin hastal›¤› olmayan normâl insanlarda da s›kl›kla belli bir alandaki yetenek di¤er alanlarda be-ceriksizlikle beraber seyreder. Konjenital veya er-ken evredeki ö¤renme deneyimlerine dayanan be-yin asimetrileri belli yeteneklere e¤ilimimizi belirli-yor olabilir. Synder ve arkadafllar› bu düflünceden yola ç›karak ilginç bir deney tasarlam›fllard›r. Bu ça-l›flmada 11 sa¤l›kl› dene¤in sol frontotemporal böl-gesine inhibe edilmek amac›yla düflük frekansl› manyetik dalgalar yönlendirilmifl ve dört dene¤in çizdi¤i resimlerde k›sa bir süre devam eden stilistik de¤ifliklikler gözlendi¤i iddia edilmifltir (Synder 2003).

Farkl› sanatsal becerilerden farkl› beyin bölgele-ri sorumlu görülmektedir. Ama özel bir alanda yete-nek ve zekâ bir kifliyi tek bafl›na evrensel ve büyük bir sanatç› yapmaz. ‹yi sanat için her iki beyin he-misferinin de sanatsal alana göre de¤iflen oranlarda katk›s› gereklidir. Ayr›ca sanatsal yarat›c›l›k için sa-natsal beceri tek bafl›na yeterli de¤ildir. Sasa-natsal ya-rat›c›l›¤›n gelifliminde genel biliflsel yetiler, toplum-sal duyarl›l›k, mizaç özellikleri, ba¤›ms›z bir kiflilik yap›s›, sosyal ve psikodinamik etkenler de önemli-dir. Yine de sinirbilim insana en özgü biliflsel yete-neklerden biri olan sanatsal yarat›c›l›k

(6)

konusunda-ki gizemi bir ölçüde ayd›nlatmak potansiyelini tafl›r gözükmektedir.

KAYNAKLAR

Amaducci L, Grassi E, Boller F (2002) Maurice Ravel and right hemisphere musical creativity: influence of diea-se on his last musical works? European J Neurol; 9: 75-82.

Baeck E (2002) The neural networks of music. European J Neurol; 9: 449-456.

Beatty WW, Win P, Adams RL (1994) Preserved cognitive skills in dementia of the Alzheimer type. Arch Neurol; 51: 1040-1046.

Cantagallo A, Salo SD (1998) Preserved insight in an artist with extrapersonal spatial neglect. Cortex; 34: 163-189.

Canu E, Piras M, Martindale C (2002) Alzheimer’s disease and neural network freezing: Creativity and cognitive incompetence in a painter with Alzheimer dementia. 17th Congress of the International Congress of Empi-rical Aesthetics. Takarazuka, Japan.

Chatterjee A (2004) The neuropsychology of visual artis-tic production. Neuropsychologia; 42: 1568-1583. Carlsson I, Wendt PE, Risberg J (2000) On the

neurobi-ology of creativity. Differences in frontal activity bet-ween high and low creative subjects. Neuropsycholo-gia; 38: 873-85.

Colp R (1980) Psychiatry and creative process. Comph-rensive Textbook of Psychiatry. Kaplan HI, Freedman AM, Sadock BJ, Editors. 3rd Edition. Baltimore: Willi-ams and Wilkins, 3112-3121.

Evers S, Dannert J, Rodding D, et al (1999) The cerebral hemodynamics of music perception. A transcranial Doppler sonography study. Brain; 122: 75-85 Geroldi C, Metitieri T, Binetti G, et al (2000) Pop music

and frontotemporal dementia. Neurology; 55: 1935-1936

Heilman KM, Nadeau SE, Beversdorf DO (2003) Creative innovation: possible brain mechanisms. Neurocase; 9: 369-379.

Kaczmarek B (1991) Aphasia in an artist: A disorder of symbolic processing. Aphasiology 5: 361-371. Kawabata H, Zeki S (2004) Neural correlates of beauty. J

Neurophysiol; 91: 1699-1705.

Kimura D (1961) Left -right differences in the perception of melodies. Q j exp Psychol; 15: 156-165.

Liegois-Chauvel J, Peretz I, Baba M et al ( 1998) Contibu-tion of different cortical areas in the temporal lobe to music processing. Brain; 121: 1853-1867.

Ludwig AM (1989) Reflections on creativity and mad-ness. Am J Psychotherapy; 43: 4-14.

MacKinnon DW (1962) The nature and nurture of creati-ve talent. Am Psychologist; 17: 484-495.

Mazziotta J, Phelps M, Carson R et al (1982) Tomographic mapping of human cerebral metabolism: auditory sti-mulation. Neurology 32: 921.

Mendez MF (2004) Dementia as a window to the

neuro-logy of art. Medical hypotheses; 63: 1-7

Miller BL, Boone K, Cummings JL et al (2000) Functional correlates of musical and visual ability in frontotem-poral dementia. Br J Psychiatry; 176: 458-463 Miller BL, Hou CE (2004) Portraits of artists: Emergence

of visual creativity in dementia. Arch neurol 61: 842-844

Molle M, Marshall L, Wolf B, et al (1999) EEG complexity and performance measures of creative thinking. Psychophysiology; 36: 95-104.

O’Doherty J, Winston J, Critchley H et al. (2003) Beauty in a smile: the role of medial orbitofrontal cortex in faci-al attractiveness. Neuropsychologia; 41: 147-155. Ramachandran VS, Hirstein W (1999) The science of art:

a neurological theory of aestetic experience. J Consci-ousness Stud; 6: 15-23.

Razumnikova OM ( 2004 ) Gender differences in hemisp-heric organization during divergent thinking: an EEG investigation in human subjects. Neurosci Lett; 362: 193-195.

Sacks O (1995a) The case of color blind painter: In An anthropologist on Mars. Alfred A. New York: Knopf. Sacks O (1995b) Prodigies: In An anthroplpgist on Mars.

Alfred A. New York: Knopf.

Sahlas DJ (2003) Dementia with Lewy bodies and the ne-urobehavioral decline of Mervyn Peake. Arch Neurol; 60: 889-892.

Schlaug G, Jancke L, Huang Y, et al (1995a) In vivo evi-dince of structural brain asymmetry in musicians. Sci-ence 267: 699-701

Schlaug G, Jancke L, Huang Y, et al (1995b) Increased cor-pus callosum size in musicians. Neuropsychologia 33: 1047-1055.

Selfe L (1977) A case of extraordinary drawing ability in an autistic child. New York: Academic Press.

Sergent J, Zuck E, Terriah S et al (1992) Distributed ne-ural network underlying musical sight reading and keyboard performance. Science; 257: 106-109. Snyder AW, Mulcahy E, Taylor JL et al (2003) Savant-like

skills exposed in normal people by suppressing the left fronto-temporal lobe. J Integr Neurosci; 2: 149-158.

Vartanian O, Goel V (2004) Neuroanatomical correlates of aesthetic preference for paintings. Neuroreport; 15: 893-897 .

Zaimov K, Kitov D, Kolev N (1969) Aphasie chez un pe-intre. Encephale; 58: 377-417.

Zatorre R, Evans A, Meyer E (1994) Neural mechanisms underlying melodic perception and memory for pitch. J Neurosci; 14: 1908-1919.

Zatorre R, Perry DW, Beckett CA et al (1998) Functional anatomy of musical processing in listeners with ab-solute pitch and relative pitch. Proc Nat Acad Sci USA; 95: 3172-3177.

Zeki S (1998) Art and brain. Proc Am Acad Arts Sci; 127: 71-104.

Zeki S (1999) Inner Vision: An Exploration of Art and the Brain. Oxford: OUP.

Referanslar

Benzer Belgeler

* İTAAT: Öğretmenin öğrencisine belli bir davranışta bulunması ya da bulunmamasını gerekirse zorla sağlama anlayışına dayalı, bireyin nesne olarak

Kimlik Kartı veya geçerlilik süresi dolmamış pasaportları ile şahsen başvurarak ücreti karşılığında yeni şifrelerini edinebileceklerdir (Nüfus cüzdanı veya

Bu bölümde çal›flman›n nas›l yap›ld›¤›, sonuçlar ayr›nt›l› olarak tekrar verilmemelidir ya da nörolojinin bafllang›c›ndan itibaren olan bilgiler

The Alya Group holds interests in several business opera�ng primarily in the contract & project, upholstery tex�le collec�ons, interior design solu�ons, contract furniture,

Bose SimpleSync™ teknolojisi ile Bose SoundLink Flex hoparlörünüzü bir Bose Akıllı Hoparlör veya Bose Akıllı Soundbara bağlayarak aynı şarkıyı farklı odalarda aynı

olduğunu sezen Tapdık Emre kötü ağızları susturmak için kızını Yunus Emre’ye vermek istedi.. Lütuf reddedilir

‹klim Platformu kapsa- m›nda düflük karbon ekonomisine ge- çiflin finansman›, bu geçiflin h›zland›- r›lmas› amac›yla gerekli teknolojileri- nin tan›t›lmas›,

3+1+1: Milano 43 Antrasit / 3’lü: Milano 36 A.Gri K.Kırlent: Zıt / Dekoratif Kırlent: Delta 650 Füme Ayak:Krom / Ahşap: Kırık Beyaz - Gümüş