• Sonuç bulunamadı

Loft yapıların sanat ve kültür mekânları olarak işlevlendirme sürecinin incelenmesi /

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Loft yapıların sanat ve kültür mekânları olarak işlevlendirme sürecinin incelenmesi /"

Copied!
101
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ-HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ-GÜZEL SANATLAR

ENSTİTÜSÜ

İÇ MİMARLIK VE ÇEVRE TASARIMI ANA BİLİM DALI

İÇ MİMARLIK VE ÇEVRE TASARIMI BİLİM DALI

LOFT YAPILARIN SANAT VE KÜLTÜR MEKÂNLARI

OLARAK

İŞLEVLENDİRME SÜRECİNİN İNCELENMESİ

Mükerrem Merve CEYLAN

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Danışman

Prof. Bilge SAYIL ONARAN

(2)

T.C

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ-HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ-GÜZEL SANATLAR

ENSTİTÜSÜ

İÇ MİMARLIK VE ÇEVRE TASARIMI ANA BİLİM DALI

İÇ MİMARLIK VE ÇEVRE TASARIMI BİLİM DALI

LOFT YAPILARIN SANAT VE KÜLTÜR MEKÂNLARI

OLARAK İŞLEVLENDİRME SÜRECİNİN İNCELENMESİ

Mükerrem Merve CEYLAN

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Danışman

Prof. Bilge SAYIL ONARAN

(3)
(4)
(5)

ÖNSÖZ

Bu tezin hazırlık süresince en başından bu yana yanımda olan ve görüşlerini esirgemeyen danışmanım Sayın Prof. Bilge SAYIL ONARAN’a, yine ders aşamasından beri tanıdığım, görüşlerini paylaşan değerli hocam Sayın Doç. Dr. Emine Nur OZANÖZGÜ’ye, bu çalışmayı yapabilmemizin yolunu açan hocam Sayın. Doç. Dr. Rabia KÖSE DOĞAN’a teşekkür ederim.

Her zaman yanımda olan en büyük şanslarım, destekçilerim babam Rahmi ÇEVİK’e, annem Semiha ÇEVİK’e, ufaklıklarım Gökçe ve Arda ÇEVİK’e, hayat arkadaşım Doğukan CEYLAN’a sonsuz destekleri ve anlayışları için teşekkür ederim.

Dedem İbrahim Çevik ve büyük dedem Salim Çevik anısına… Mükerrem Merve CEYLAN KONYA- 2019

(6)

ÖZET

Loft yapılar tarihsel süreç içerisinde farklı amaçlarla (konut-atölye, ticari-kamusal ve konut) kullanılmışlardır. Bu kullanılmışlıklarla beraber mekân çözümlemeleri değişmiş ve farklılaşmıştır. Loft mekânların nasıl sanatsal ve kültür mekânlarına dönüşmesi ve yeniden işlevlendirme süreci ile yapılan değişikler irdelenmiştir. Loft yapıların araştırılmasına tarihsel gelişim süreçlerinin bilinmesi adına öncelikli olarak kaynak ve veri toplama ile başlanılmıştır. Bu kaynaklardan yararlanılarak günümüze gelen loft yapılar türlerine göre adlandırılmıştır. Çalışma alanı için seçilen loft yapıların tarihi bugünkü kullanımı ile arasındaki iç mekân özellikleri karşılaştırılarak genel bir sonuca varılmıştır. Seçilen mekânlar fotoğraflanarak ve alıntı fotoğraflar kullanılarak tanıtılmıştır. Sanatsal mekân olarak işlevlendirilen loft yapıları ise hem dönüşüm hem de kullanım açısından farklılık yaratmaktadır. Loft yapılar bugüne kadar sadece konut ve genel tanım anlamında incelenirken sanatsal mekân olarak öznel bir konuma indirgenerek değerlendirmesi yapılmamıştır. Bu çalışmada da bu süreç, Türkiye ve Dünya örnekleri ile Loft yapıların oluşumu, tarihsel süreçleri, loft türleri ve günümüzde kullanılmakta olan yapılar içerisinden sanatsal mekân olarak kullanılanların mimari düzenlemeleri ve mimari biçimleri ile mekân analizleri yurt içi ve yurt dışı örnekleriyle beraber ele alınmıştır. Loft yapıların, loft olarak adlandırılabilmesi maddelerle belirlenmiştir. Bu maddeler; yüksek tavan, geniş pencereler, serbest plan ve çıplak strüktür olmuştur. Loft yapılar genel olarak ev, ev-ofis, ofis olarak kullanılmıştır. Zamanla değişen ihtiyaçlar doğrultusunda da mekân çeşitliliği artmıştır. Bu maddeler doğrultusunda sanatsal mekân olarak kullanılan yapıların değerlendirilip yeniden işlevlendirilmesi ile kazandığı özellikler değerlendirilmiştir.

Anahtar Kelimeler: Loft, Koruma, Çağdaş Müze, Santral İstanbul, Caixa

(7)

SUMMARY

Loft constructions were used for different purposes of its historical process. Along with the usage,space analysis have changed and differentiated. How the loft spaces are transformed into artistic spaces and the changes made by the reworking process are examined. For the purpose of investigating the historical development of Loft structures, priority was given to collecting resources and data.With the help of these information todays loft constructions are named according to their types. General result is determined after contrasting historical and present usage of the loft constructions which have been chosen as a workspace. Selected venues were introduced by photographs and quoted photographs. Loft structures, which are used as artistic spaces, differ in terms of both conversion and use. While Loft constructions have been studied only in terms of housing and general definition until now, they have not been evaluated in a subjective position as artistic space. In this study, this process has been handled together, the formation of loft structures with examples of Turkey and World, historical processes, loft types and architectural arrangements and architectural forms and architectural forms of those used as artistic spaces from today's buildings together with domestic and foreign examples. These materials; High ceilings, wide windows, free plan and bare structure.Loft constructions generally used for home,homeoffice,office. The diversity of spaces has also increased in line with the changing needs over time. The properties obtained by evaluating and reusing the structures used as artistic spaces in the direction of these materials have been evaluated.

Key Words: Loft, Protection, Contemporary Museum, Santral İstanbul, Caixa

(8)

İÇİNDEKİLER

ÖNSÖZ ... i

ÖZET ... ii

SUMMARY ... iii

İÇİNDEKİLER ... iv

TABLOLAR LİSTESİ ... viii

ŞEKİLLER LİSTESİ ... ix

GİRİŞ ...1

1. BÖLÜM ...2

LOFT KAVRAMI ...2

1.1. Loftun Tanımı ... 2

1.2. Loftun Tarihsel Süreci ... 2

1.3. Loftun Temel Kavramları ... 4

1.4. Loftun Türleri ... 6

1.4.1. Yapısal Özellikleri Bakımından Loft Türleri ... 6

1.4.1.1. Doğal Loft ... 6

1.4.1.2. Gerçek Loft ... 8

1.4.1.3. Ara Loft ... 9

1.4.1.4. Sahte Loft ... 10

1.4.1.5. Yeni Loft ... 10

(9)

1.4.2.1. Konut-Atölye Loft ... 11

1.4.2.2. Kamusal-Ticari Loft ... 12

1.4.2.3. Çatı Loft ... 13

1.4.2.4. Loft Apartman ... 14

1.4.2.5. Loft Ev ... 14

1.4.2.6. Asma Katlı Loft ... 14

1.5. Bölüm Sonucu ... 15

2. BÖLÜM ...16

YENİDEN İŞLEVLENDİRME KAVRAMI ...16

2.1. Yeniden İşlevlendirme Tanımı ... 16

2.2. Yeniden İşlevlendirmeyi Gerektiren Sebepler ... 16

2.2.1. Kültürel -Tarihi Sebepler ... 17

2.2.2. Ekonomik Sebepler ... 18

2.2.3. Çevresel Sebepler ... 18

2.3. Koruma Altına Alınan Yapılarda Yapılacak Yeniden İşlevlendirme Seçimini Etkileyen Sebepler ... 18

2.3.1. Yapının Konumu ... 19

2.3.2. Yapının Hacimsel Boyutu ... 19

2.3.3. Yapının İşlevsel Kurgusu ... 20

2.4. Yeniden İşlevlendirme Yöntemleri ve Genel Kurallar ... 20

(10)

2.4.2. Restitüsyon ... 23

2.4.3. Yeniden Tasarlama ... 23

2.3. Bölüm Sonucu ... 27

3. BÖLÜM ...28

SANAT İŞLEVLİ OLARAK KULLANILAN LOFT ÖRNEKLERİ ...28

3.1. Santral İstanbul (Silahtarağa Elektrik Santrali) ... 28

3.1.1. Santral İstanbul Tarihçesi ... 29

3.1.2. Santral İstanbul Konumu Ve İşlevlendirilme Süreci ... 33

3.1.3. Santral İstanbul Mimari Dil Ve Yapı Malzemesi ... 37

3.1.4. Santral İstanbul İç Mekan Organizasyonu ... 42

3.2. Caixa Forum (Mediodia Elektrik Santrali) ... 51

3.2.1. Caixa Forum (Mediodìa Elektrik Santrali) Tarihçesi ... 51

3.2.2. Caixa Forum (Mediodìa Elektrik Santrali) İşlevlendirilme Süreci .... 53

3.2.3. Caixa Forum (Mediodìa Elektrik Santrali) Mimari Dil ve Yapı Malzemesi ... 54

3.2.2. Caixa Forum (Mediodìa Elektrik Santrali) İç Mekan Organizasyonu ... 53

SONUÇ ...68

KAYNAKLAR ...75

İNTERNET KAYNAKLARI ...78

(11)
(12)

TABLOLAR LİSTESİ

Tablo 3.1. : Analiz Çizelgesi Santral İstanbul ... 32 Tablo 3.2: Yurt Dışında Yeniden İşlevlendirilen Sanayi Yapı Analizi………..52 Tablo 3.3. : Karşılaştırmalı Analiz Çizelgesi ... 72

(13)

ŞEKİLLER LİSTESİ

Şekil-1.1: 19.yy New York Manhattan Bölgesi ... 3

Şekil-1.2: Sütunsuz Ve Yüksek Tavanlı Endüstriyel Mekanlar ... 4

Şekil-1.3: New York, Amerika Birleşik Devletleri - Soho Yerleşim Binaları. ... 4

Şekil.1.4:ABD/ Millwaukee ... 5

Şekil-1.5: ABD-New Orleans-Rice Mill Lofts ... 7

Şekil-1.6.ABD / Sunbeam Fabrikası ... 7

Şekil-1.7:ABD, Eski Yün Değirmeni ... 9

Şekil-1.8: İstanbul Modern Sanatlar Müzesi ... 9

Şekil-1.9: Japonya,Origami House, TSC Mimarlık ... 10

Şekil-1.10:Bir Ressamın Evinden Görünüm ... 11

Şekil-1.11: Berlin/Almanya ... 12

Şekil-1.12: Avusturya,Brisbane, Anket Co Restaurant, Richards&Spence ... 12

Şekil-1.13:İtalya, Torino, DAP Studio, CEAT Ofisi ... 13

Şekil-1.14: ABD, Los Angeles, Biscuit Loft ... 14

Şekil-1.15:Paris’te Belli Bir Hacme Eklenmiş Olan Asma Katı Kütüphane Olarak Kullanılan Bir Loft. ... 15

Şekil-2.1: Tophâne-i Âmire Binası (Fatih Tophanesi) Cephe Görünümü ... 22

Şekil-2.2: Tophâne-i Âmire Binası (Fatih Tophanesi) İç Mekan Görünümü ... 22

(14)

Şekil-3.1: Santral İstanbul’un Bölge İçindeki Konum Görünümü ... 31

Şekil-3.2: Santral İstanbul Ve Enerji Müzesi (Cephe Görünümü) ... 31

Şekil-3.3: Silahtarağa Elektrik Santrali, ... 34

Şekil-3.4: Silahtarağa Elektrik Santrali Müdahale Öncesi Vaziyet Planı ... 35

Şekil-3.5: Sonradan Deformasyona Uğrayan, Tarak Şeklindeki İlk Plan, 1911 ... 35

Şekil-3.6: Santral İstanbul Yerleşkesi Vaziyet Planı ... 37

Şekil-3.8: Santral İstanbul Eski Ve Yeni Kullanım Alanlarının Karşılaştırılması .... 38

Şekil-3.9: Silahtarağa Elektrik Santrali Makina Ve Kazan Dairelerini İçeren Ana Binası, Eski Fotoğrafı ... 40

Şekil-3.10: 1 Numaralı Makine Dairesi, İnce Dış Kabuğun İçeriden Genel Görünüşü ... 40

Şekil-3.11: 3 Numaralı Makine Dairesi (Seyfi Arkan Tasarımı) Cephe Görünümü . 41 Şekil-3.12: Silahtarağa Elektrik Santrali Merdiven Döşemesinde Görülen Donatılar ... 41

Şekil-3.13: Silahtarağa Elektrik Santrali Mimari Dil (Taşıyıcılar ,Pencereler, Gezi İskelesi, Demir Konstrüksiyon, Çelik Güçlendirme) Paftası ... 43

Şekil-3.14: Santral İstanbul, Makine Dairesine Giriş Bölümü. ... 43

Şekil-3.15. Yeniden İşlevlendirme Sonrası Eklenen Yürüyen Merdivenler ... 44

Şekil-3.16. Yeniden İşlevlendirme Sonrası Eklenen Gezi İskelesi ... 44

Şekil-3.17. Yeniden İşlevlendirme Öncesi Çelik Konstrüksiyonlar ... 45

Şekil-3.18. Santral İstanbul Zemin Kat Yapısal Elemanlar ( Tavan , Duvar, Döşeme, Çelik Güçlendirme) Paftası ... 45

(15)

Şekil-3.19. Santral İstanbul 1Kat Gezi İskelesi Yapısal Elemanlar ( Tavan, Duvar,

Döşeme, Çelik Güçlendirme) Paftası ... 46

Şekil-3.20. Yeniden İşlevlendirme Sonrası Çelik Konstrüksiyonların Görünümü ... 46

Şekil-3.21.Jeneratör Ve Tribün Sistemleri Görünüm ... 47

Şekil-3.22: 1 ve 2 Numaralı Makine Daireleri Arasındaki Rampa ... 47

Şekil-3.23: 1 Numaralı Makine Dairesindeki Pencereler, Müdahale Öncesi Durum 48 Şekil-3.24: 1 Numaralı Makine Dairesindeki Pencereler, Müdahale Sonrası Durum 48 Şekil-3.25: Santral İstanbul, 1 Numaralı Makine Dairesi Gece İç Görünümü. ... 49

Şekil-3.26: 1 Numaralı Makine Dairesi, Zemin Kat Aydınlatmaları ... 49

Şekil-3.27: 2 Numaralı Makine Dairesi, Zemin Kat Aydınlatmaları ... 50

Şekil-3.28: 2 Numaralı Makine Dairesi, Zemin Kat Metal Izgara Altı Aydınlatmaları ... 50

Şekil-3.2.2: Caixa Forum’un Bölge İçindeki Konum Görünümü ... 53

Şekil-3.2.3: Madrid, Mediodia Santrali Dönüşüm Öncesi Görünüm ... 53

Şekil-3.2.4: Madrid, Mediodia Santrali Dönüşüm Aşamasından Görünüm ... 54

Şekil-3.2.5: Madrid, Mediodia Santrali Dönüşüm Aşamasından Görünüm ... 55

Şekil-3.2.6: Madrid, Mediodia Santrali Dönüşüm Aşamasından Görünüm ... 55

Şekil-3.2.7: Madrid, Caixa Forum Kat Planları Görünümleri ... 56

Şekil-3.2.8: Madrid, Caixa Forum İşlevlendirme Sonrası Çıkarılan ve İlave Edilen Alanlar ... 57

(16)

Şekil-3.2.10: Madrid, Caixa Forum Girişi Karşılama Alanı ... 58

Şekil-3.2.11: Madrid, Caixa Forum Merdiven Görünümü ... 58

Şekil-3.2.12: Madrid, Caixa Forum Güçlendirme Çalışması Kesiti ... 59

Şekil-3.2.13: Madrid, Caixa Forum Dış Cephe ve Pencere Görünümleri ... 59

Şekil-3.2.14: Madrid, Caixa Forum Lobi Katı Görünümü ... 60

Şekil-3.2.15: Madrid, Caixa Forum 1. Kat Planı ... 60

Şekil-3.2.16: Madrid, Caixa Forum Sergi Alanı Görünümü ... 61

Şekil-3.2.17: Madrid, Caixa Forum 4. Kat Planı ... 62

Şekil-3.2.18: Madrid, Caixa Forum Metal Örgü Cephesinden Görünüm ... 63

Şekil-3.2.19: Madrid, Caixa Forum Restaurant Görünümü ... 63

Şekil-3.2.20: Madrid, Caixa Forum Restaurant Görünümü ... 64

Şekil-3.2.21: Madrid, Caixa Forum Ofis Birimleri ve Cephe Kaplaması Görünümü ... 64

Şekil-3.2.22: Madrid, Caixa Forum ve Dikey Bahçe Akşam Görünümü ... 65

Şekil-3.2.23: Madrid, Caixa Forum’un Dikey Bahçe İle Uyumu Ve Kesiti ... 65

Şekil-3.2.24: Madrid, Caixa Forum Fuaye Alanı Görünüm ... 66

Şekil-3.2.25: Madrid, Caixa Forum -2. Kat Planı ... 66

(17)

GİRİŞ

Sanayi devrimi sonrası terk edilmiş endüstri yapılarına sanatçıların yerleşmesi sonucu loft kültürü ortaya çıkmaya başlamıştır. 20.yüzyılın ortalarından itibaren sanatçıların, ekonomik anlamda ve çalışma kolaylığı sağlamalarından dolayı seçtiği loftlar, ilerleyen zamanlarda ekonomik açıdan yüksek gelirli insanların da bu yaşam tarzını merak etmesiyle iyice yaygınlaşmıştır. Bu süreçten sonra bu yapılara ilgi artmış, liman kentlerinin kıyılarında konumlanan serbest planlı, yüksek tavanlı endüstriyel geçmişi olan yapılar loft yaşam anlayışını ortaya çıkarmıştır.

20. yy sonlarında bu yapılara farklı işlevler yüklenilerek dönüştürülüp, yeni bir kimlikle hayatlarına devam etme konusu önem kazanmıştır. Yeniden işlevlendirmenin öneminin anlaşıldığı ve kazandırdıkları ile bu kavram geçen yıllar içerisinde daha da önem kazanmış bir hale gelmiştir. Endüstriyel miras kapsamına giren yapıların yeniden işlevlendirilmesinde dikkat edilecek hususlar yetkili mercilerce belirlenmiştir. Bu hususlar sayesinde de yapı tarihi geçmişini kaybetmeden, yeni işlevi ile geleceğe hizmet edebilecektir. Yeniden işlevlendirmenin yapı için birçok faydası bulunurken aynı zamanda bulunduğu konumu, sosyo ekonomik ve kültürel olarak da geliştirmiş ve katkı sağlamıştır.

Müzelerin geçmişi ülkemizde çok eski olmasa da 20. yy sonlarından itibaren daha çok önem kazanmıştır. Bu amaçla sergilenecek koleksiyonlar için yer sıkıntısı çıkmış ve buna en iyi çözüm yeniden işlevlendirme ile hayat verilen yapılar olmuştur. Bu yapıların hem geçmişe hem de geleceğe ışık tutması müzecilik için de önemli bir değer noktası olmuştur.

Tez çalışması kapsamında da, loft yapıların yeniden işlevlendirme ile değerlendirilip sanatsal mekân olarak kullanımı bu kavramlar çerçevesinde değerlendirilmiştir.

(18)

1. BÖLÜM LOFT KAVRAMI 1.1. Loftun Tanımı

‘Loft’ kelime anlamıyla “çatı katı, tavan arası; güvercinlik; ev/kilise mahfili” ya da “en üst kat, yani çatının hemen altındaki kat” olarak belirtilmektedir (Alderson, 1978 Hasol,2005). Loftu, depo ve fabrika gibi endüstriyel amaçla kullanılan mekânların konut ve çalışma birimlerine dönüştürülüp kullanılması olarak tanımlamak mümkündür.

Bugünün kullanımına en yakın anlamı ise Oxford English Dictionary’ ye göre ‘loft’ sözcüğü, Amerika’da çok katlı endüstri yapılarının bir katındaki açık alanı ifade etmektedir (Oxford University Press, 6th edition).

1.2. Loftun Tarihsel Süreci

Loft yapılar ilk kez Amerika’da özellikle NewYork’un eski bölgesi olan Manhattan/Soho’da ortaya çıkmıştır. Amerika’da baş gösteren endüstrisizleşme hareketi sonrası, ticari ve endüstriyel alanlarda yer değiştirmeler olmuştur. Üretim sektöründeki işsizlik artarken üreticiler içinde binaların boşaltılması söz konusu olmaya başlamıştır. Fakat bu durumu üst-orta sınıf; hizmet sektöründeki ihtiyaç açığını kullanarak fırsata çevirmiştir.

1960’ lı yıllarda mimarların ve sanatçıların ucuz yaşam standartlarına uygun olan loftlara yöneldiği görülmektedir. İçerisinde su tesisatı olmayan, yüksek tavanlı, geniş ve tek açıklıklı mekânlar ile loftlar sanatçılara yaklaşık aylık 10 – 50 dolar arası kiraları ile cazip gelmekteydi (Zukin, 1982). Loftların yüksek tavanlı ve yüksek pencereleri olması; gün ışığından daha fazla yararlanmayı sağlarken, mekânın geniş ve ferah olması da çalışma alanını ve yaşama alanının bir arada olması açısından avantaj oluşturmuştur. Bu gibi avantajları sayesinde de; sanatçılar tarafından tercih edilmesinin sebeplerinden biridir. Ayrıca sanatçıların yaratıcılığını ortaya çıkarmasına ve mekânların birçok farklı şekilde kullanılmasına olanak sağlamıştır. Bu da farklı kullanım loftlarını (atölye-konut, ticari-kamusal- konut) ortaya çıkarmıştır.

Loft yaşamının popüler hale gelmesi ve eski endüstri yapılarının dönüştürülmesinin desteklenmesi ile halkın bir kesimi tarafından endüstriyel korumacılığın taraftarları oluşmaya başlamıştır. Bu ilginin oluşumunda loftların ilk kullanıcıları olan sanatçıların çalışmalarının da etkisi olmuştur (Pamukçu, 2009). Böylelikle, Soho’nun fabrika yapılarının konuta dönüşümü yeni bir iç mekân tasarımını ortaya çıkarmıştır.

(19)

Şekil-1.1:19.yy New York Manhattan Bölgesi

Kaynak: Url-1

Türkiye’de 1950’li yıllara kadar sanayi ve sanayi yapıları gelişmemiştir. 1.Dünya Savaşı sonrası kendi yaralarını sarmaya çalışan devlet, diğer Avrupa ülkelerine göre sanayileşme sürecine geç girmiş ve geriden takip etmiştir.

Zamanla açılan fabrika binaları çoğunlukla Haliç Bölgesi, Marmara ve Boğaz kıyılarında konumlanmıştır. Haliç’e endüstri binaları yapılmasındaki en önemli sebep, Haliç’in korunaklı bir liman bölgesi olmasıdır. Burada gemicilik faaliyetleri ile beraber gıda ve giyim fabrikaları da kurulmuştur.

Türkiye’de tam ve ciddi olarak endüstrileşme 19. yy sonunda başlamıştır. Yine de bu gelişim Avrupa’nın geçirdiği süreç gibi olmamıştır. Endüstrileşme ihtiyaçları karşılama anlamında sınırlı kalmıştır. 19. yy ‘da ulaşım sektöründeki gelişmelerle banliyöler oluşmuştur. Bunlardan en önemlileri ise Kadıköy, Bakırköy ve Yeşilköy merkezleridir. İstanbul’da kıyı şeridinden uzak oluşan endüstri yapıları daha çok atölye gibi küçük yapılar olarak ortaya çıkmıştır. Böyle olmasındaki en önemli sebep ise ulaşımın merkezlerce daha maliyetli olmasıdır. İstanbul dışındaki diğer illerde de az sayıda loft örneğe rastlanmaktadır. Sayılarının az olması İstanbul’un ticaret merkezi sayılması ve mevcut yapıların ise harap durumda olup, yıkılıp yok edilmeleridir.

Türkiye’de endüstri binalarına, işlevlerini kaybettikten sonra değer verilmediği için loft yapılara az rastlanmaktadır. 20. yy sonlarına doğru yeniden işlevlendirmenin öneminin anlaşılmasıyla, eski endüstri yapıları değer kazanmaya, korunmaya ve hayata yeniden katılmaları için çalışmalar yapılmaya başlanmıştır.

(20)

1.3. Loftun Temel Kavramları

Loft yaşam biçiminin kökeni olan yapılar; gerektiğinde büyük iş makinelerini, ticari olarak gelecek ya da gidecek olan malların, ürünlerin saklanması için tek alanda bölücü herhangi bir unsur olmadan tasarlanmış serbest planlı ve yüksek tavanlı alanlar olarak tasarlanmışlardır. Yüksek tavanlı olması ve uzun saatler çalışmaya elverişli olması içinde yüksek pencerelere hatta büyük tavan pencerelerine sahiptirler.

Şekil-1.2:Sütunsuz Ve Yüksek Tavanlı Endüstriyel Mekânlar

Kaynak: (Maralcan,2004)

Modern mimarinin öncülerinden olan 1950-1960’lı yıllar sonrası ekonomik ve ticari değişimlerden sonra konut olarak kullanılıp loft adı ile anılmaya başlanmıştır. Bu yapılar ilk olarak fabrika/depo/atölye olarak inşa edildikleri için ağır ahşap, çelik karkas kâgir yapılardandır.

Doğrusal yapısal sistemde taşıyıcı olmayan boşluksuz taş ya da tuğla duvarlar mekânın dış duvarlarını oluştururlar. Çok katlı ya da tek katlı olabilirler. Çok katlı loftlar genellikle 5-10 kat arasındadır (Karagöz, 2007).

Şekil-1.3: New York, Amerika Birleşik Devletleri - Soho Yerleşim Binaları

(21)

İç mekân yükseklikleri genelde en az 3 m en çok 10 m olmak üzere bunlar kolon ve kirişlerle desteklenir. Tek katlı yapılarda genellikle tonozlu kemerler; yüksek katlı ve büyük yerlerde ise kolon sistemi kullanılmaktadır. Fabrika/atölye gibi yerlerde yük asansörü bulunmaktadır ve bunlarda yaşam mekânı içerisinde de kullanılmaya devam edilmektedir. Bina cephelerinde ise dökme demirlere rastlanılmaktadır. 20 yy. teknolojisinden sonra modern dönemin tekniklerini de yansıtmaktadır(Karagöz, 2007).

Loft yapılarda en çok taş, tuğla, demir, ahşap ve beton malzemeler kullanılmaktadır. Mekân içersin de kolon, ahşap ya da çelik olan sabit strüktür elemanları, tesisat sistemleri ve havalandırma boruları gizlenmeden açıkta bırakılmaktadır.

Loftlarda, ortalama 2,5 m yüksekliğe sahip olan geniş pencereler mekâna bol ışık girişini sağlamaktadır. Genellikle 20.yy’ın başlarında sıkça kullanılan metal çerçeveli ‘ikili düşey sürme pencere/giyotin pencere’, ‘pivotlu panoramik pencere/ortadan dönel pencere’, ‘kanatlı pencere, bazen de “sabit-kısmi açılır pencere’ kullanımı görülmektedir. Bazılarında ise mekâna giren ışığın miktarını arttırabilmek için ‘tavan pencereleri ya da tepe pencereleri’ uygulanmıştır (Karagöz, 2007).

Loft mekânlar, endüstriyel hizmetlere uygun olarak tasarlandığı için serbest plan düzenine sahiptirler. Loft mekân düzeninde mevcut yapı yani karkas düzen korunup, kişisel mekânlar dışında yapı parçalanmadan kullanılır.

Şekil.1.4:ABD/ Millwaukee Loft Mekan

(22)

Şekil 9’ da loft bir yapıya ait mimari plan görülmektedir. Yapıda oturma alanı ve mutfak açık şekilde tasarlanmış olup; yatak odasında ise bölücü duvarlar kullanılarak mahremiyet alanı korunmuştur.

Loft yapılarda bulunması gereken 5 temel mimari ölçütleri aşağıdaki gibi sıralanabilir: 1. Yüksek tavan

2. Geniş ve büyük pencereler

3. Serbest plan (Açık ve geniş mekânlar) 4. Brüt beton, saç ve tuğla yüzeyler 5.Açıkta bırakılan tesisat elemanları

1.4. Loftun Türleri

Tezin bu bölümünde loft yapıların farklı türleri incelenmiştir. Loft türlerinin, farklı özellikleri ile birbirinden ayrıştırılmasını sağlayan özellikler ayrıntılı olarak aktarılmıştır.

1.4.1. Yapısal Özellikleri Bakımından Loft Türleri 1.4.1.1. Doğal Loft

Ham loft (raw loft) ya da sanatçı loftu (artist’s loft) olarak da adlandırılan geç 19. yy ya da erken 20. yy çelik karkas yapıları, önceleri işlevinin gerektirdiği üzere üretim veya depolama alanı kullanımına yönelik düzenlemiş endüstriyel mekânlardır. Bu mekânlar endüstriyel ya da ticari işlevlerinin sonlanmasından sonra ya olduğu gibi bırakılmışlar ya da türe de adını veren sanatçılar tarafından bir süre hem çalışma alanı hem de konut olarak kullanılmıştır. Doğal loftlar konut kullanımına yönelik işlev barındırmayan, bitmemiş mekânlardır (Karagöz, 2007, Loft Bible Tectum Publishers, 2005).

Doğal loftlarda tek bir mekân ortalama 1000 m²’ye kadar genişleyebilme özelliğine sahiptir. Duvarlar ham haliyle yani tuğla ya da taştandır. Tavan yükseklikleri 3-10 m arasındadır. Binayı taşıyan kısımlar (kiriş, kolon, ahşap dikmeler) açıktadır ve gözle görünürler. Zemin çoğunluğunda taş ya da beton malzeme ile kaplanmıştır Tesisat elemanları mekân içerisinde açıkta bırakılmış haldedir(Karagöz, 2007).

(23)

Şekil-1.5: ABD-New Orleans-Rice Mill Lofts

Doğal loft özelliklerine sahip kagir yapıda; yıpranmış dikme ve kirişler,tuğla duvar yüzeyleri,beton zemin, açıkta bırakılmış tesisat, ahşap ve çelik yardımcı elemanlar kullanılmıştır.

Kaynak: Url-4

Şekil-1.6.ABD /Sunbeam Fabrikası

Şekildeki doğal loft örneğinde; çelik kafes kiriş, açıkta bırakılmış tesisat elemanları, tuğla duvarlar, beton zemin ve geniş pencereler kullanılmıştır.

Kaynak: Url-5

Bu şekildeki loftlarda banyo, tuvalet gibi ortak kullanımları bir olmakla beraber ayrı ayrı çözümlenmiş durumları da mevcuttur. Üretim yeri ve fabrikalarda bu durum farklılık gösteriyordu. Ortak alanlar farklı bir mekânda ya da bina içinde çözümlenebilirdi.

(24)

Isınma ihtiyacı loft yapıların çoğunda giderilememekle beraber buhar ya da gazla çalışan büyük kazanlarla ve şöminelerle kısıtlı ölçülerde sağlanmaktaydı. Doğal loftları değerlendirmek gerekirse; mekân büyüklükleri ve hizmet koşulları açısından düşünüldüğünde yaşamsal faaliyetler için elverişli ve sağlıklı mekânlar değillerdir.

1.4.1.2. Gerçek Loft

Otantik loft ya da sert loft (true loft, hard loft) olarakta adlandırılmaktadırlar. Doğal loftun temel özelliklerinin az veya çok korunup onarılarak, dönüştürülmüş halidir (Karagöz, 2007).

Zemin orijinal haline sadık kalınarak kullanılırken, endüstriyel malzemeye uyumlu alternatif yeni bir zemin malzemesi de kullanılabilir. Duvarlar mevcut haliyle bırakılır veya dokusu sabit tutularak kireç, badana ya da plastik boyalarla renklendirilebilir. Tesisat malzemeleri gözle görünür şekilde açıkta bırakılır ya da asma tavan ile gizlenilebilir. Banyo haricindeki bütün mekânlar açıktır. Mekânsal ayrılma işlemi yapılacaksa perdeli sistemler, modüler ayırıcılar(seperatör), alçıpan malzemeden yapılan duvarlar kullanılabilir. Yatak odasının yeri ise asma katta çözümlenebilir. Mutfak mekânı ise açık alanda bırakılır. Loft mekâna, gerçek loft denilebilmesi için endüstriyel özelliklerinin tamamını yitirmemiş olması gerekmektedir.

Gerçek loftlar temelde yapısal özellikleriyle bir mekânın loft olarak adlandırılmasına olanak sağlayan ölçütler olan ‘yüksek tavan, serbest plan, çıplak strüktür, geniş pencerelere sahiptirler. Doğal loftlarda da olduğu gibi açıkta kalan ahşap dikmeler ve kirişler; taş, beton ya da çelik kolon ve kirişler iç mekân da görülmektedir. Duvarlarda sıvasız tuğla ya da taş malzemeler kullanılmıştır. Zeminde kullanılan malzemeler ise ahşap, taş ya da betondur. Bina içinde tesisat öğeleri gizlenmemiş, su boruları ve havalandırma kanalları mekânda açıkta bırakılmıştır. 3-10 m tavan yüksekliğine ve ortalama 1000 m² brüt alanda bölüntüsüz serbest plana sahiptirler. Dökme demir doğramalı geniş pencereler, bazen de tavan pencereleri bulunmaktadır (Bahamon, Alejandro, Ed. New Loftspace Design (Daab GmbH, 2004, Karagöz, 2007). Doğal loftlarda da aynı bu özellikler bulunmaktadır.

(25)

Şekil-1.7:ABD, Eski Yün Değirmeni

Tuğla duvar, ahşap zemin, ahşap kolonlar, alçıpan duvar gibi endüstriyel, sert öğeler; spot aydınlatma elemanlarının uygulandığı asma tavan, modern tasarım öğeleriyle birlikte kullanılmıştır.

Kaynak: Url-6.

Şekil-1.8: İstanbul Modern Sanatlar Müzesi İç Mekan

Temel loft mimari kriterlerini taşıyan; günümüzde eğitim, kültür ve sanat merkezi olarak kullanılan; esasen endüstriyel faaliyetlere yönelik oluşturulmuş mekân, tarihsel dokusu ve endüstriyel kökeni ile bir gerçek lofta örnektir.

Kaynak: Url-7

1.4.1.3. Ara Loft

Ara loftlar, gerçek loftlar gibi dönüştürülmüş endüstriyel binalar içerisinde yer almaktadırlar. Loft tanımına uyan temel karakterler büyük oranda yok edilmiştir. Duvar, zemin, tavan, tesisat gibi alt yapıya ait öğeler çoğunlukla yok edilmiştir. Endüstriyel çağrışımlı ahşap, tuğla, beton malzemeler yerine suni taş, epoksi, vinil kâğıt, mermer gibi yapay malzemeler

(26)

kullanılmıştır. Duvarlara ait olan endüstriyel doku ortadan tamamen kaldırılmıştır. Duvarlar çoğunlukla alçı sıvayla kapatılmış ve boya, seramik, kâğıt, kumaş, mantar gibi esnek duvar kaplama malzemeleri uygulanarak endüstriyel doku yok edilmiştir. Tesisat elemanları onarılıp, değiştirilerek açıkta bırakılmış ya da modüler asma tavanlarla kapatılarak gizlenmiştir (Karagöz, 2007, Loft Bible (Tectum Publishers, 2005).

Şekil-1.9: Japonya, Origami House, TSC Mimarlık

Tavan tesisat detayları alçıpan sistemler ile ortadan kaldırılmış, duvarlar sıva üstüne boyanarak pürüzsüz yüzey sağlanmış, zemin ahşap malzeme ile örtülmüştür.

Kaynak: Url-8.

1.4.1.4. Sahte Loft (Fake Loft)

Fake loft yani yeni sert loft ( new hard loft) olarakta adlandırılan bu yapıların oluşumu loft mekânlara olan talebin artmasıyla ortaya çıkmıştır. Gerçek loftlarda bulunan endüstriyel özelliklerin taklit edilmesiyle baştan düzenlenmiş mekânlar olarak adlandırılabilir.

Doğal loftlarda olduğu gibi yüksek tavan, büyük pencerelere, serbest plan düzenine, açıkta kalan strüktüre sahiptirler. Havalandırma, elektrik ve ısıtma sistemleri gibi benzer sistemler modern araçlar kullanılarak çözümlenmiştir. Mekân düzenlemelerinde bölücü duvarlar kullanılarak; özel kullanım alanları (banyo, yatak odası) oluşturmuştur (Karagöz, 2007).

1.4.1.5. Yeni Loft

Günümüzde geniş mekânlara olan talebin artmasıyla beraber sıfırdan tasarlanan ve uygulanan betonarme yapılara yeni loft denir.Yeni loftlara yumuşak loft yada yeni konstrüksiyon yapılarda denilmektedir.Yeni loftlar serbest plan, yüksek tavan ve geniş pencere özelliklerini karşılarken, çıplak strüktürü karşılamazlar.Tesisat elemanları açıkta bırakılmaz; mutfak ve banyoda kaliteli malzeme ve işçilik uygulanılmaktadır.

(27)

Sahte loftlardan farkı; endüstriyel yapılardan dönüştürülmüş binalar değil tamamen loft kriterlerine göre tasarlanıp, uygulanmış betonarme yapılardır. Mekânsal örgütlenme olarak ise tipik loft özellikleri kullanılmıştır (Karagöz, 2007).

1.4.2. Durumuna ve Kullanım Özelliklerine Göre Loft Mekanlar 1.4.2.1. Konut-Atölye Loft

Yaşama-çalışma loftu (live-work loft) olarak da adlandırılan konut-atölye loftlar hem çalışma hem de yaşama alanı olarak kullanılmak üzere organize edilmiş loftlardır.

Mekânda bir bölüm ofis/çalışma alanı/atölye/vs olarak düzenlenmişken, diğer bölüm ise yaşama alanı olarak tasarlanmıştır. Ancak bu alanlar birbiriyle uzlaşır pozisyonda değildirler (Karagöz, 2007).

Konut-atölye loftlar da mekânsal dizimde kullanım alanlarına ek olarak çalışma alanı eklenir. Bu alanın özellikleri ise; yapılacak iş ve iş için gerekli olan alana göre belirlenir.

Çalışma alanı genellikle; oturma mekânına daha yakın şekilde konumlandırılır. Çalışma alanları ile günlük mekânlar istenirse ortak, istenirse çeşitli bölme araçlarıyla ayrılabilir. Kullanıcı için çalışma alanı hem yakın, hem konforlu, müdahale de bulunulması kolay, güvenirliği sağlaması ve uzun çalışma saatleri bakımından ihtiyacı karşılayacak düzeydedir.

Şekil-1.10:Bir Ressamın Evinden Görünüm

(28)

Şekil-1.11: Berlin/Almanya

Çalışma alanı cam bölme ve asma katla günlük mekandan ayrılmış ve tepe pencereleri sayesinde gün ışığından en düst düzeyde yararlanma sağlanmıştır.

Kaynak: Loft Bible (Tectum Publishers, 2005) Url-10 1.4.2.2. Kamusal-Ticari Loft

Kamusal-ticari loftlar adından da anlaşılacağı gibi yaşama alanı yani konut amaçlı kullanılmayan loftlardır. Yapı hizmet edeceği ticari özelliğe göre işlevsellendirilip dönüştürülerek kullanılır. Günümüz de özellikle bu tür mekânlar ofis, otel, restoran olarak kullanılmaktadır. Loftların temel özelliklerini (yüksek tavan, büyük pencereler, serbest plan) içinde bulundurur. Mekân kullanılacak düzene göre yardımcı elemanlarla bölümlere ayrılıp, ortaya çıkan alanlara farklı fonksiyonel işlevler yüklenebilir.

Şekil-1.12:Avusturya,Brisbane, Anket Co Restaurant, Richards&Spence

Loft bir bina içerisinde belli alanı restorana dönüştürülen mekân

(29)

Şekil-1.13:İtalya, Torino, DAP Studio, CEAT Ofisi

Endüstriyel özellikleri korunarak bölüntü elemanlarıyla ofis haline dönüştürülmüş bir loft mekân.

Kaynak: Url-12. 1.4.2.3. Çatı Loft

Çatı loftu en temel tanımıyla yüksek bir binanın en üst katındaki, binadaki diğer birimlerden belli özellikleriyle ayrılan loft özellikleri taşıyan mekândır. Genelde bir veya birden fazla terasa sahip lüks yerleşim alanlarıdır. Çatı loftların en önemli özelliği ‘en yukarıda’ tam bir mahremiyet sağlamasıdır (Karagöz, 2007).

Çatı loftları, normal katlardan farklı olarak daha geniş balkon ya da teras alanına sahip olabilmeleri ve binanın en üst seviyesinde yer almasından dolayı özel loft olarak adlandırılırlar.Tek katta bir ya da daha fazla çatı loft daire bulunabilir. Çatı loftların farkı; daha yüksek tavana sahip olmaları bununla beraber büyük pencerelerinin bulunması ve içerisinde ikinci bir kata sahip olmalarıdır.

(30)

Şekil-1.14: ABD, Los Angeles, Biscuit Loft

Tek kat içerisinde ikinci bir katı daha bulunan çatı bir loft mekân.

Kaynak: Url-13

1.4.2.4. Loft Apartman

Orijinal olan geniş hacimli bir loft binanın, bölünerek birden fazla loft mekân elde edilmesiyle ortaya çıkan mekândır. Tek katta daha fazla yaşama alanı ortaya sunulduğu içinde loft apartman adını almıştır (Karagöz, 2007).

1.4.2.5. Loft Ev

Temel loft kriterlerine uygun olarak istenilen alanda yapılan müstakil evlerdir. Sahte loft ve ya yeni loft olarak tanımladığımız kriterlere örnek gösterilebilir. Mekân olarak şehir içinde ya da dışında olması fark etmez ama müstakil olmalarından dolayı genellikle şehir merkezlerine belli bir uzaklıkta inşa edilmektedirler (Karagöz, 2007).

1.4.2.6. Asma Katlı Loft

Tavan yüksekliğinden yararlanılarak araya eklenen alanla ortaya çıkmaktadır. Asma katlı loft (mezzanine loft) olarak da bilinmektedir. Araya eklenen hacim daha fazla kullanım alanı sağlayarak geniş mekânlar elde edilmesinde kullanılır (Karagöz, 2007).

(31)

Şekil-1.15:Paris’te Belli Bir Hacme Eklenmiş Olan Asma Katı Kütüphane Olarak Kullanılan Bir Loft.

Kaynak: Url-14.

1.5. Bölüm Sonucu

Bu bölümde loft kavramının genel hatları ve sınırları belirlenmiştir. Loftun ortaya çıkış süreci ve gelişimi ile birlikte loft mekânların farklı kullanım amaçlarına hitap edebileceği, loftların mekânsal olarak düzenlemede sağladıkları geniş kullanım imkânları anlatılmıştır. Loft mekânların birçoğunun atıl durumda bulunması fakat hala kullanılabilirlikleri olmasından dolayı yeniden işlevlendirme ile günümüze kazandırılması söz konusudur. Loft yapılara ilgi 2000’li yıllarda giderek artmıştır. Bu da loft yapıların geri kazanılmaları açısından önemli bir adım olmuştur. Loft yapıların geri kazanılabilmeleri için yeniden işlevlendirme kavramı ve içeriği ve çözüm olanaklarının bilinmesi gerekmektedir. Diğer bölümümüzde bu kavram incelenecek olup detaylarıyla açıklanmıştır. Bundan sonraki bölümde ise yeniden işlevlendirme konusu incelenecektir.

(32)

2. BÖLÜM

YENİDEN İŞLEVLENDİRME KAVRAMI

Son yıllarda adını sıkça duyduğumuz yeniden işlevlendirme kavramı, yıllar geçtikçe daha da önem kazanmaya devam etmektedir. Eski binaların kullanılabilir hale getirilmesi hem tarih için, hem de ekonomik anlamda son derece kazançlı olan bir işlemdir. Bu işlemlerin kurallarına uygun bir şekilde yapılabilmesi için yeniden işlevlendirme kavramı, incelikleri, detayları ve yöntemleri bu bölümde edinilen bilgiler ve veriler doğrultusunda aktarılmıştır.

2.1. Yeniden İşlevlendirme Tanımı

Zaman içinde farklılaşan yaşam biçimi, sosyo-kültürel ve ekonomik yapı ile ortaya çıkan yeni işlevsel gereksinimler mekânı da değişime götürür. Yeniden işlevlendirme kavramı, en basit şekliyle, yapıyı tadilatlarla yeni ihtiyaçlara uygun hale getirmek şeklinde tanımlanabilir (Burden, 2004).

Yapıların korunması, yıkılmadan olduğu gibi muhafaza etmek yerine günümüz koşularına, teknolojiye, ihtiyaç gösterdiği alanlara, çevresel, sosyal ve ekonomik ihtiyaçları da karşılayacak düzeyde yeniden hayata döndürme ve faaliyete geçirme metoduyla olmaktadır (Kambek Erkan, 2005).

Endüstriyel miras kapsamına giren sanayi yapılarının, korunması ve rehabilite edilmesi sürecinde uygulanan en uygun yöntem yeniden işlevlendirme kavramıdır. Yeniden işlevlendirme, sanayi ve sanayi alt yapılı binaların koruma altına almaya değer alanlarının veya strüktürel özelliklerinin dönüştürüleceği mekâna uygun olarak onarılması ve günümüze taşınması işlemidir.

2.2. Yeniden İşlevlendirmeyi Gerektiren Sebepler

Binalar zamanla değişen yaşam düzeni ve ihtiyaçlar doğrultusunda, orijinal işlevlerini kaybedebilirler veya sahip oldukları işlevler eskiyebilir. Yapıların fiziksel özellikleri ise, yapıların özgün işlevlerinden daha uzun ömürlü olabilmektedir. Bu durumda binalara bulundukları dönem koşullarında uygun işlevlerin verilmesi gerektiği gündeme gelir.

Yapıların yeniden işlevlendirilmeleri, manevi değerlerin somutlaşmış simgesi olan fiziksel ömürlerini uzatacağı için, yeniden işlevlendirilmeyi gerektiren nedenler, yapının sahip olduğu mevcut değerlerle doğrudan ilişkilidir (Kaşlı, 2009).

(33)

Ayrıca yapılara verilecek yeni işlevlendirme görevinde dikkat edilmesi gereken en temel ölçütleri de şu şekilde sırayalabiliriz;

- Yeni işlev, yapının kitlesel ve mekânsal bütünlüğünü bozmamalıdır. Bu konu yapıların sadece ana kitlesini değil, özgün açık mekânlarını da kapsamaktadır.

- Yeni işlev, mekânsal kaliteleri korumalı ve zenginleştirmelidir. Bunun en iyi örneği, geleneksel yapıların özgün tasarımlarında genellikle yer alan “açık” (avlu, bahçe), yarı açık” (sofa, taşlık, revak vb.) ve “kapalı” mekân hiyerarşisine uyumdur.

-İşlevlendirilecek yapının, yakın çevresinde yer alan kullanımlar yeni programın hazırlanmasında göz önünde tutulması gerekli faktörler arasındadır.

-Değişim sürecinde hangi ölçütlerin geçerli olduğu anlaşılmalıdır. Bu konu iki yönden önem kazanmaktadır. Bunlardan birincisi, o yapı ya da yapı grubunun korunmasını gerekli kılan değerlerini yitirmeden yaşamını sürdürmesinin ön koşul olmasıdır. İkinci önemli nokta ise, yeni işlevin temel gereksinimleri göz ardı etmeden etkin bir biçimde çalışmasıdır. Bir diğer deyişle, yapıların işlevlendirilmesindeki temel politika “koruma/kullanma dengesinin” sağlanmasıdır.’ (Pekgözlü Karakuş, Derya, 2011).

2.2.1. Kültürel -Tarihi Sebepler

İnşa edilen her yapı yapıldığı dönemin özelliklerini barındırmaktadır. Yapılar, inşa edildikleri dönemle birlikte toplumun sosyolojik yapısını, kültürel yapısını, ekonomik yapısını ve dönemin mimarisine, teknik bilgilerine ilişkin birçok bilgiyi bünyesinde taşır.

Geçmişten günümüze kadar ulaşabilen kültür değeri mimari ürünlerimizin, gelecek nesillere aktarılması sırasında, toplumsal sorumluluğun yanı sıra, var olan kaynakların yeniden kullanımları suretiyle, topluma, kültürel, ekonomik ve sosyal açıdan birçok fayda sağlanabilir. Bir toplumu toplum yapan kültürel değerleri ve gelenekleridir. Toplum bu özelliklerini koruyamadıkça sağlıklı bir gelişme olanağı bulamaz. Koşulların, değer yargılarının, diğer sosyo-ekonomik yapıların değiştiği, toplumsal yapının yeni biçim ve düzenlemeler gösterdiği bir dönemde, yıllar boyunca edinilen kültür birikimlerimizden yararlanarak çağdaş gereksinimlerin karşılanması ve bunun gelecek kuşaklara aktarılması gerekmektedir. Her zaman dilimi, her yapıt geçmişten geleceğe doğru bir köprü görevini üstlenmektedir (Eroğlu ve Yaldız, 2003).

(34)

2.2.2. Ekonomik Sebepler

Ekonominin her geçen gün daha da önem kazandığı günümüzde, eski yapıların onarılmasında da göz önünde tutulan değerler arasındadır. Yapılacak işlemlerin maliyeti, ekonomik açıdan ne kadar yarar veya zarar getireceği yeniden işlevlendirme de atlanmaması gereken sebeplerdendir.

Fiziki anlamda hala ayakta durabilen fakat işlevini tamamlamış yapıların; yeniden işlevlendirilerek kullanılması, baştan inşa edilecek bir inşaatın yapımına göre daha az maliyet, daha az enerji, daha az işgücü sağlarken, daha fazla kullanım alanı sağlayabilmesi açısından da önemlidir.

Genellikle, eski yapıların onarım ve yeniden kullanım maliyetlerinin, yeni yapı inşa etme maliyetlerine göre %50 ile %80 arasında daha düşük olduğu söylenebilir (Highfield, 1987).

Tüm bu sebepler yanında yeniden işlevlendirme ile kültürel değeri olan bir yapının hayata yeniden katılması ve yaşamını sürdürmesi, toplum ve gelecek nesiller için de bir değer ve önem taşımaktadır.

2.2.3. Çevresel Sebepler

Sosyal çevredeki değişimlerle beraber gelen kullanıcı gereksinimleri de yapının yeniden işlevlendirilmesini beraberinde getirmektedir.

Toplumdaki gelişim ve durdurulamayan değişimler sonucu, çevredeki mevcut yapıların bu değişim ve gelişmelere ayak uydurması gerekmektedir. Bu yapıların değişim süreci de bulundukları bölgenin karakterini, çevresindeki diğer yapılarla ilişkisini ve ihtiyaç duyulan gereksinime cevap verebilmesini sağlar nitelikte olmalıdır. Korunup, onarılmaya başlanacak yapının geçmişteki tarihine saygılı ama yapılacak işlemler sonucu da halka hitap edip, yapısını ve işlevini kabul ettirmesi gerekir.

2.3. Koruma Altına Alınan Yapılarda Yapılacak Yeniden İşlevlendirme Seçimini Etkileyen Sebepler

Sanayi yapılarının ve alanlarının yeniden işlevlendirilmesi, proje kapsamına alınan yapının korunmasını, çevresel - sosyal perspektif içerisinde incelenmesini ve ekonomik amaçlı yeni bir işleve kavuşmasını sağlamaktadır.

(35)

İşlevini yitirmiş bir sanayi yapısının fonksiyonel olarak yeniden bir kazanç haline gelebilmesi bireysel çıkarların üzerinde, toplumsal kazanımları ön plana çıkarmaktan geçer. Bu yeniden işlevlendirmenin sınırlı bir çerçeve içerisinde kalmayıp, kent hayatının değişim ve gelişme gösterdiği bir eylem olarak algılanmalıdır. Kuruluş amacındaki işlevini yitirmiş olan bir sanayi yapısı güncel fonksiyonlarla birlikte yeniden bir işlev kazanarak bulunduğu kente pozitif değerler sağlamaktadır. Yeniden işlevlendirme mekân, zaman, bireyler ve toplumlar arasında ilişkilerin nicelik ve nitelikler açısından etkileşimin oluşmasını sağlamaktadır. Birbirinden bağımsız olarak düşünülemeyen bu kriterler sayesinde kent, gelişimini ve ilerlemesini sürdürmektedir (Emre, Bürkan Ş, 2008).

2.3.1. Yapının Konumu

Yapının konumu; işlevi ile doğrudan ve en önemli bağlantı noktasıdır. Yapının hacimsel özellikleri, işlevsel kullanımı düzgün kurgulanmış olsa bile, seçilmiş alan işlevi için eğer konumu uygun değilse çevresine uyumunu sağlayamamış ve yeniden kullanım ile üstlenmiş olduğu işlevini yerine getiremeyecektir.

Yapıya verilecek yeni işlev mutlaka çevresi, çevresindeki fiziki yapısı diğer yapılarla ve özellikle ekonomik açıdan taleplere uygun olarak seçilmelidir. Örneğin düşük gelirli bir semte son derece lüks olabilecek nitelikte bir yapı yapılması, beklenen işlevini yerine tam olarak getiremeyecektir.

Korumaya değer yapılar söz konusu olduğunda ise, zaman içerisinde yapıların konumlarından dolayı sahip oldukları özelliklerin değişebilir ya da ortadan kalkabilir olduğu söylenebilir. Haliç örneğini ele alacak olursak, zamanla şehrin içinde kalan sanayi yapıları, Haliç’in doğal bir liman olma pozitif özelliğini gölgede bırakacak şekilde Haliç’i ve kenti yarattıkları çevre kirliliği negatif etkilemeye başlamıştır. Dolayısıyla, Haliç çevresindeki fabrikaların şehir dışına taşınarak konumsal değişim yaşadıklarını söylemek mümkündür. Boşalan sanayi yapıları için uygun işlev belirlenirken de konumun sahip olduğu su kenarında olma özelliği değerlendirilerek, rekreasyon alanı olarak yeniden kullanım potansiyeli göz önünde bulundurulabilir (Kaşlı, Bilge, 2009).

2.3.2. Yapının Hacimsel Boyutu

Yapılar; üstlendikleri işlevlerine göre hacimsel olarak farklılaşabilirler. Yapının hacimsel kurgusu; üstlendiği işlevin kurgusuna göre algılanma biçimi de değişir. Bu yeni algılanma biçimi de mekânın kimliğinin yansıması olarak algılanır.

(36)

Yapılar sahip oldukları işlevler doğrultusunda, tek bir hacimden oluşabildiği gibi tekrarlanan hacimlerden ya da karmaşık bir plan şeması gösterebilirler (Altınoluk, 1998). Örneğin; tek bir hacimsel alandan oluşan fabrika binası bölüntü elemanları ile bölünerek bir üniversite binasına dönüştürülmesiyle, sahip olduğu fiziksel yapı değişmiş dolayısıyla kimlik yapısı da farklı algılanmaktadır. Fakat eskiden bir han yapısının mevcut bölüntü elemanları kullanılarak oluşturulmuş bir ofis ortamı kimliğini yitirmediği için mekânsal ve hacimsel algısını da yitirmemiş olurlar.

Yeniden işlevlendirme ile farklı hacim alanlarının oluşturulası; mevcut duvarların yıkılıp tek bir mekân elde edilmesi ya da tam aksine mevcut odaların üçe, dörde bölünmesi, kat ilaveleri gibi çalışmaların yapılması, yapının yatayda veya düşeyde sahip olduğu kurgusuna, yapının özgünlüğüne ve fiziki karakterine zarar verebilir.

2.3.3. Yapının İşlevsel Kurgusu

Yeni işlev verilecek olan yapı; içerisinde mevcut olan mekânlar, yeni olan işleve ait eylemlere ve kullanıcılara da uygun olarak düzenlenmelidir. Orijinal işlev ile yeni verilecek işlevin birbirini dengelemesi beklenir. Her mekâna verilecek yeni işlev, mekânın kendi içerisinde ve mekânlar arası ilişkisel bağlantılarının, görsel ve işitsel olarak iletişim ile mekân içerisinde ki ulaşım durumları da göz önünde alınarak yapılmış olması gerekmektedir. Yapının işlevsel sirkülasyonu ile yeniden işlevlendirmeyle sahip olduğu dolaşım arasında bir uyum olması gerekmektedir. Aksi takdirde yanlış kurgu şeması mekânda kopukluklara, kullanım bozukluklarına sebep olabilir.

2.4. Yeniden İşlevlendirme Yöntemleri ve Genel Kurallar

Endüstriyel mirasın önemi ve korunması buna bağlı olarak yeniden işlevlendirilmesi sadece ekonomik değeri ile değil, o yapının strüktürel ve işlevsel kimliğine de bağlı olmaktadır. Strüktürel kimlikleri ile beraber bir ülkenin sosyal ve ekonomik tarihinin önemli birer göstergeleri olan ve birçoğu teknolojik gelişmeler karşısında işlevini kaybeden bu yapılar, günümüzde tarihsel, strüktürel, mimari, estetik, sosyal ve ekonomik önemlerinin dışında yeni fonksiyonlar kazandırılarak toplumsal kaygılar içeren ve toplumu da bu tür yapılar içerisinde ve çevresinde yapı ile birlikte yaşamaya çağıran yeniden işlevlendirme konsepti etrafında toplamaya başlamıştır (Cengizkan N. Müge, 2006).

İşlevini yitirmiş yapılara, günümüz şartlarına uygun biçimde yeniden kullanılabilmeleri için bazı müdahalelerde bulunulması gerekmektedir. Bu yapıların günümüz şartlarına uyarlanması

(37)

sırasında dikkat edilmesi gereken kurallar bulunmaktadır. Bu müdahalelerin ihtiyaca yönelik ve geri dönüşümsel olmalarına dikkat edilmesi gerekmektedir.

Müdahaleler sırasında yapının; mimarisi, plan düzeni, mekânın özellikleri, yapının yapım tekniği ve çevresiyle olan bütünlüğü göz ardı edilmemelidir. Yapıların işlevsel farklılıkları ve yapısal farklılıklarından dolayı, yeniden işlevlendirme müdahaleleri de farklılıklar göstermektedir. Bu sebeple her bir yapı için farklı ve yapıya özgün çözüm önerileri oluşturulmalıdır.

Yeniden işlevlendirmede yapı kendisine verilecek olan yeni fonksiyonun tüm ihtiyaçlarını karşılamak zorundadır ki bazen yapıya yeni ek binalar ve düzenlemeler yapılması gerekmektedir. Bu çözülmesi gereken yeni detaylar anlamına gelmektedir ( Kıraç Binnur A., 2001).

“Önemli olan yeni yapıların, mevcut binaların geçmişini aynen taklit etmesi değildir, bu yapılar o alandaki mimari birikime saygılı bir biçimde tasarlanmalıdır. Ölçek, yükseklik, biçim, kütle, cephe düzeni, düşey ve yatay çizgilerin vurgulanması ve detaylarda bu özen ifade edilmelidir.”(Stratton Michael, 2000).

2.4.1. Olduğu Gibi Koruma- Konservasyon

İngilizcede ve Fransızcada “Conservation”, Türkçede ise “Konservasyon” ya da “Olduğu Gibi Koruma” şeklinde tanımlanan bu kavram tarihsel ve anıtsal değerleri yüksek, kaliteli ve kimlikli yapılar için kullanılan yeniden işlevlendirme yöntemidir (Emre, Bürkan Ş, 2008).

Yapıya belli oranlarda yapılan, temizleme yöntemleri ve sağlamlaştırmalar, yapının yıpranan bölümlerinin ya da yapı elemanlarının, yenilenmesi, onarılması, zamana ve kullanıma bağlı olarak ortaya çıkan tahribatın dondurulması demektir.

Örneğin 14. veya 15. yy ait bir yapının olduğu gibi koruma yöntemi ile işlevlendirilmesi sırasında, yapının tipolojik, strüktürel ve mekânsal özellikleri ile işlevlerinin çok fazla zarar görmemesi, değişikliğe uğramaması istenmektedir. Bu sebepten dolayı bu tür tarihi yapılar genellikle müze veya kültür-sanat merkezlerine dönüştürülmektedir. Günümüzde tüm yapısal ve işlevsel bütünlüğünü koruyarak ayakta kalabilmiş bu tür tarihi yapılar ender bulunmaktadır. Bugün İstanbul’daki Tophane-i Amire Binası olduğu gibi koruma yöntemiyle ele alınarak kendine has mimari yapısı ile tekrar işlevlendirilerek hayata geçirilen iyi örneklerden birisidir (Emre, Bürkan Ş, 2008).

(38)

Şekil-2.1: Tophâne-i Âmire Binası (Fatih Tophanesi) Cephe Görünümü

Kaynak: Url-15

Şekil-2.2: Tophâne-i Âmire Binası (Fatih Tophanesi) İç Mekân Görünümü

(39)

Şekil-2.3: Denizli,Külahçıoğlu Un Fabrikası, Cephe Görünümü

Kaynak: Url-17 2.4.2. Restitüsyon

Restitüsyon Ansiklopedik Mimarlık Sözlüğünde “İlk şekline getirme; yok olmuş bir yapıya ilişkin bir belge, bilgi ve varsa kalıntılardan yararlanılarak eski şeklini yapma” olarak tanımlanmıştır (Hasol Doğan, 2002).

Strüktürel olarak tamamen ortadan kalkmış ve ya bir kısmı ayakta kalan yapıların üzerinde; tarihi belge araştırması yapılarak, bu belgelerin verdiği bilgiler doğrultusunda projelendirilip ilk inşa edildiği zamanki haline göre yeniden yapılmasıdır.

Bu yöntemde çağdaş teknikler ve malzemeler kullanılarak yapının belli bir zamanki görünümüyle beraber yeniden işlev verilmesi ve kullanımı sağlanmaktadır. Restitüsyon yöntemi yeniden işlevlendirilmek istenen bir yapının tamamen yok olmuş kısımlarının tekrardan yaratılmasını, sonradan eklenmiş ve orijinal yapısını bozmuş eklemelerin çıkarılmasını veya baştan inşa edilmesini mümkün kılan bir yöntemdir. Aslında oldukça büyük alanlar kaplayan yapılar için restitüsyon uygun bir yöntem olmasa da yapıların yeniden bütünlüğünü sağlamak ve kullanıma sunmak açısından gerekli bir yöntem olmaktadır (Kıraç Binnur A., 2001).

2.4.3. Yeniden Tasarlama

Yeniden tasarlama yöntemi, zaman içerisinde değişen hayat tarzları ve talepler doğrultusunda yapısal ve işlevsel olarak orijinal kurgusunu, önemini, değerini ve işlevini yitirmiş olan yapıların fonksiyonel ve strüktürel açıdan yeniden tasarlanmasıdır. Bu tasarım süreci içerisinde binanı tarihsel geçmişindeki yapısal elemanların günümüz tasarım normlarında tekrar ele alınarak yorumlanması ve yapı üzerinde uygulanması yeniden işlevlendirilen yapının mimari etkisini

(40)

arttırmaktadır. Yeniden tasarlama yöntemi, günümüz koşullarına ayak uyduramayarak işlevsiz kalmış ve harap duruma gelmiş yapıların yıkılarak yok olmasını engelleyen mimari bir kavramdır (Ahunbay Zeynep, 1996).

Yapının ve mekânın tarihsel dokusunun gerektiğince korunabilmesi için eski yapı üzerinde veya çevresinde yapılacak uygulamaların sadece estetik yönü ön planda tutmayan mimari bir tasarım anlayışı ve kaygısı taşıyan görselliği bunun paralelinde oluşturan, eski ile yeni yapı arasında köprü görevi gören bir yeniden yapılanma olgusu olması gerekmektedir (Emre, Bürkan Ş, 2008).

Yeniden tasarlama Venedik Tüzüğü’nün 5. maddesinde de “Anıtların korunması her zaman onları herhangi bir yararlı toplumsal amaç için kullanmakla kolaylaştırılabilir. Bunun için bu çeşit bir kullanım arzu edilir, fakat bu nedenle yapının planı ya da süslemeleri değiştirilmemelidir. Ancak bu sınırlar içinde yeni işlevin gerektirdiği değişiklikler tasarlanabilir ve buna izin verilebilir.” şeklinde tanımlanmıştır (Ahunbay Zeynep, 1996).

Şekil-2.4: İstanbul, Hasköy Şapka Fabrikası-Dream Design Factory Ofisi Dış Görünümü

Kaynak: Url-18

Loft bir bina olması, koruma ve işlevlendirmeye güzel bir örnek olması ile Eski Şapka Fabrikasından yeni adıyla Dream Design Factory Ofis Binası’na ve farklı sanatsal etkinliklerin yapıldığı oldukça popüler bir mekâna dönüşmüştür.

1945 yılında şapka fabrikası olarak kullanılmaya başlanmış olan yapı, betonarme bir yapı ve birkaç binadan oluşmaktadır.1970 yılına kadar şapka taslağı fabrikası olarak kullanılmıştır.2007 yılına kadar son derece atıl bir durumda bulunmaktaydı. Dream Design Factory ortaklarının binayı satın almalarından sonra binanın orijinalliğine sadık kalınarak fonksiyonel değişiklikler yapılmıştır.

(41)

Bugün hala Dream Design Factory şirketine ofis binası ve çeşitli sanatsal etkinliklerin yapıldığı bir mekân olarak kullanılmaya devam etmektedir.

Şekil-2.5: İstanbul, Hasköy Şapka Fabrikası-Dream Design Factory Ofisi İç Mekân Görünümü

Kaynak: Url-19

Şekil-2.6: İstanbul, Feshane Uluslararası Fuar Kongre Ve Kültür Merkezi Eski Görünümü

Kaynak: Url-20

Feshane, 1839 yılında Padişah Abdülmecit tarafından Osmanlı ordusunun fes ve aba ihtiyacını karşılamak için kurdurulmuştur. Belçika’dan özel olarak yaptırılıp getirilen çelik kolon konstrüksiyonları, yapısıyla da dünyanın ilk örneklerinden biri olmuştur. Yüzyıllık bir üretim sürecinden sonra 1939 yılında kapatılarak, Sümerbank Defterdar Fabrikasına dönüştürülmüştür. 1986 yılında Haliç çevresindeki düzenlemelerden dolayı tahliye edilmiştir. 1992 yılında özel bir şirketinde desteğiyle İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile beraber çağdaş el sanatları müzesine

dönüştürülmüştür. Fakat geçen yıllar içinde Haliç tarafı Cümle Kapısı sular altında kaldığı için sular bina içine kadar ulaşmış ve bina kullanılamaz hale gelip terk edilmiştir.

(42)

Şekil-2.7: İstanbul, Feshane Uluslararası Fuar Kongre Ve Kültür Merkezi Yeni Görünümü

Kaynak: Url-21

1998 yılında Büyükşehir Belediyesi’nin yeni projelendirmesiyle beraber restorasyon ve yeniden işlevlendirme çalışmaları sonucunda bugünkü haline kavuşmuştur. Birçok uluslararası etkinliğe ev sahipliği yapan yapı, Haliç kıyısındaki büyük yapısıyla sergi, gala, davet, konferans, toplantı gibi etkinliklere hala ev sahipliği yapmaktadır.

Şekil-2.8: Haliç Ve İstanbul Boğazı Çevresindeki, Günümüze Ulaşmış Korumaya Değer Endüstri Yapıları

İstanbul’da bulunan korumaya değer endüstri yapıları, genel olarak gıda, giyim ve dokuma, enerji üretimi, kimyevi madde üretimi, toprak ve maden işleme işlemlerini yapan hizmet sektöründeydiler. Bu yapılar içinden Yeditepe Gazhanesi, Dolmabahçe Gazhanesi henüz yeniden işlevlendirilememiş yapılardandır. Taksim de bulunan Taksim Su Tesisi, Azadlı Baruthanesinin ise

(43)

yeniden işlevlendirilme ihtimali ortadan kalkmış bulunmaktadır. Haznedar Tuğla Fabrikası ile Paşabahçe Şişe ve Cam Fabrikaları ise yenilerek üretimlerine devam etmektedirler.

Tüm bu korunmaya değer endüstri yapıları içinden yeniden işlevlendirilip yeni işlevleriyle faaliyete geçen tesisler; Silahtarağa Elektrik Santrali / Santral İstanbul Eğitim, Kültür ve Sanat Merkezi; Bağlarbaşı Elektrik Santrali ve Tramvay Deposu / Bağlarbaşı Kültür Merkezi ve Ulaşım Müzesi; Cibali Tütün ve Sigara Fabrikası / Kadir Has Üniversitesi; Feshane Fabrika-i Hümayunu / Feshane Uluslararası Fuar Kongre ve Kültür Merkezi; Tophane-i Amire / Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Kültür ve Sanat Merkezi; Lengerhane-i Amire ve Şirket-i Hayriye Tersanesi / Rahmi Koç Müzesi; Bakırköy Baruthanesi / Bakırköy İspirtohane Binası Müzik ve Sanat Okulu ve Yunus Emre Kültür Merkezi olarak örneklendirilebilir (Kaşlı, Bilge, 2009).

2.3. Bölüm Sonucu

Bu bölümde, 2000’li yıllardan sonra önem kazanan yeniden işlevlendirme kavramı açıklanmıştır. Yeniden işlevlendirme yapılmadan önce dikkat edilmesi gereken yapının konumu, geçmişi ve çevresiyle olan ilişkilerinin nasıl değerlendirileceği alt başlıklar doğrultusunda belirtilmiştir. Yeniden işlevlendirmeyi gerektiren ve bu gerekliliklerle ortaya çıkan koruma yöntemleri günümüz örnekleriyle ve görsellerle açıklanarak incelenmiştir. Yeniden işlevlendirme ile kazanılan loft yapılardan örneklerle diğer bölümde bütün anlatılmış olanlar doğrultusunda detaylı bir şekilde bahsedilmiştir. Bundan sonraki bölümde loft yapılara ve yeniden işlevlendirmeye örnek olan yapılar ele alınacaktır.

(44)

3. BÖLÜM

SANAT İŞLEVLİ OLARAK KULLANILAN LOFT ÖRNEKLERİ

3.1. Santral İstanbul (Silahtarağa Elektrik Santrali)

Türkiye de endüstrileşme girişimleri, Osmanlı İmparatorluğu zamanında başlamış olup bu sanayileşme süreci içerisinde iki gurup endüstri alanı oluşmuştur. Birinci gurup devletin ve askeriyenin ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla kurulan, ikinci gurup ise özel sermayeyle oluşturulan endüstri alanlarıdır. Bu ekonomik yapılanma Avrupa’nın izin verdiği ölçülerde gerçekleştirilmiş ve sürdürülmüştür (Kasap Özsırkıntı, Handan, 2014).

Endüstri yapıları, I. Dünya Savaşından önce Osmanlı İmparatorluğu’nun başkenti konumundaki İstanbul’da yoğun olmak üzere %55, İzmir %25, Bursa %5, Adana %3 ve Bursa-Kayseri-Zonguldak vb. gibi diğer şehirlerde ise % 12 doluluk oranlarına sahiptir. İthalatın başlaması ve askeri ihtiyaçların azalmasıyla beraber endüstrileşme gerilemiş, faaliyetler kısılmış ve gelişim durmuştur (Eldem, V, 1994).

Amerika ve Avrupa’da yaşanan endüstrileşme gelişimi, Türkiye’de aynı ölçüde etkili olamamıştır. Kayda değer bir endüstrileşme yaşamamış, etkin bir dönüşümde görülmemiştir. Amerika ve Avrupa ülkelerinin Türkiye üzerindeki etkisi daha çok ticari anlamda görülmüştür. Endüstri yapılarının İstanbul kenti içindeki dağılımları ağırlıklı olarak Amerika’da olduğu gibi liman bölgelerinde konumlanmıştır. Haliç, Boğaz ve Marmara gibi korunaklı kıyı alanlarından özellikle Haliç’in kuzey kısımları gemicilik faaliyetleri ve güney kıyısında ise gıda ve giyim sektörüne hizmet eden büyük fabrikalar kurulmuştur. Kentin ticaret alanı olarak Galata ve Beyoğlu’nda büyük mağaza ve bankalar bulunmaktadır. Boğazın her iki yakasında yer alan semtlerden Kadıköy, Bakırköy ve Yeşilköy önemli banliyö merkezlerine dönüşmüştür.

Haydarpaşa’da Liman ticaret alanı, Hasanpaşa’da Gazhane, Üsküdar kıyı şeridinde Osmanlı deniz ticaretinden kalma tahıl ve tütün depoları bulunmaktadır. Bu semtler arasında da yine birçok küçük üretim amaçlı endüstri yapıları yer almıştır. (Kasap Özsırkıntı, Handan, 2014).

Dünya’da farklı tasarım anlayışı olarak karşımıza çıkan Loft yapıları, Türkiye de ise ilk olarak 1950-2000 yılları arasında yapılandırılmaya başlanmıştır. Türkiye’de özellikle İstanbul

(45)

olmak üzere; büyük, orta ve küçük ölçekte farklı boyutlardadır. Zamanında baruthane, tersane, darphane, matbaa, ağaç, dokuma, kimya vb. gibi alanlarda fabrika, depo, ambar, atölye vb. gibi farklı amaçlı olarak kullanılan endüstri yapılarının loft mekânlara dönüştüğü görülmektedir. Ülkemizde endüstriyel yapıların kültürel miras olarak değerlendirilmesi anlayışı henüz yenidir. Özellikle Türkiye’deki örneklerin 20. yy.’ da inşa edilmiş ve kullanım dışı kalmış üretim

atölyelerinin, 2000’li yıllarda konut, sanat atölyesi veya ofis olarak dönüştürülmesi ile meydana gelmektedir. Bu yapıların büyük çoğunluğu, 100 ile 300 m² arasındaki yapı alanlarına sahip tek katlı mekânlardan oluşmaktadır. Loft yaşamı, Türkiye’ de ucuz ve çok amaçlı kullanım amacından çok; üst gelir grubunun moda anlayışı ile lüks loftlara yönelmeleri yani loft yaşamının popüler kültür aracı olarak kullanılmasıyla ortaya çıkmıştır (Kasap Özsırkıntı, Handan, 2014).

Tez çalışmasının bu bölümünde; daha önce bahsettiğimiz bölümlerde yer alan bilgiler ve veriler doğrultusunda, yeniden işlevlendirme ile sanatsal mekân olarak kullanımına devam edilen Santral İstanbul (Silahtarağa Elektrik Santrali) incelenmiştir.

Bu kararı vermekteki en temel neden ise binanın endüstri geçmişinden dolayı loft olarak adlandırılması ve yeni işleviyle birçok işlevi bünyesinde barındırması ile birçok insanı da aynı anda barındırabilecek düzenlemeye sahip, sanatsal etkinlik işlevlerine uygun olarak tasarlanmış olmasıdır. Ayrıca günümüze yakın bir tarihte yeniden işlevlendirme yapılması, yapının geçmişi ve günümüzdeki kullanımına dair daha çok verinin elde edilebilecek olması, iç mekân müdahaleleri hakkında da daha detaylı bilgi, belge ve görsel kaynağa ulaşılabilecek olmasından dolayı seçilmiştir.

Santral İstanbul’un tarihi geçmişi, mimari özellik ve bilgileri, yeniden işlevlendirilme süreci bu bölümde ele alınmıştır.

3.1.1. Santral İstanbul Tarihçesi

İstanbul’da doğal liman olma özelliğine sahip Haliç bölgesinde yerini almıştır.19. yy sonlarında başlayan sanayileşme hareketleri doğrultusunda Haliç’te bulunan yalı ve köşklerin yerini tesisler devralmaya başlamıştır. Kurulduğu dönemde ki enerji ihtiyaçlarını karşılamak ve enerji kaybını engellemek adına 1910 yılında kurulmuştur.

İstanbul’da elektrik ihtiyacı 1952 yılına kadar Silahtarağa Elektrik Santrali tarafından tek başına karşılanır. Türkiye’nin enterkonnekte sisteme geçmesiyle birlikte, Silahtarağa Elektrik Santrali kendi üretiminin dışındaki diğer santrallerden aldığı elektriği de dağıtmaya başlar. Hükümet 1962 ve 1963 yıllarında santrali Etibank’a devreder. Bu yıllarda yeni bir santralin

(46)

kurulmasına karar verilir. 1966 yılında Etibank tarafından Ambarlı Elektrik Santrali kurulur. 1980’lere gelindiğinde 630 bin kilovat kapasiteli, Türkiye’nin ikinci büyük elektrik santrali olan Ambarlı Elektrik Santrali’nin yanında yalnızca 80 kilovatı aktif olan 120 kilovat kapasiteli Silahtarağa Elektrik Santrali, elektrik üretimi açısından önemini yitirmiştir. Kirlenen ve ısınan Alibeyköy deresinden soğutma suyu temin edilemez hale geldiğinden ve tesisler çok eskidiğinden, Türkiye’nin ilk elektrik santrali Silahtarağa Elektrik Santrali 1983 yılında üretimini zorunlu olarak durdurur (Aksoy, A., Açıkbaş F., Akman A., 2007). Böylelikle yapının tam 73 yıl süren

faaliyetlerine 1983’ te son verilmiştir.

Silahtarağa Elektrik Santrali’nin de içinde yer aldığı Haliç Bölgesi; İstanbul’un önemli bir limanını, askeri donanma merkezini ve ülkenin ilk sanayi kuruluşlarını barındıran bir alan olmuştur. Bölge önemli tarihsel, kültürel ve sosyal potansiyeller barındırması nedeni ile korunmayı hak etmektedir. Var olan potansiyellerin gün yüzüne çıkarılması, kullanılmayan harap durumdaki yapıların yenilenerek çeşitli işlevlerle sosyal hayata katılımının sağlanması kentsel dönüşüm projesi ile gerçekleştirilmeye çalışılmıştır. Bu proje kapsamında; sahil şeridinin yeşil bir bant oluşturacak şekilde kamu yararına açılması, Haliç’teki kullanılmayan boş sanayi yapılarının özel sektör veya kurumlara tahsisi ile tarihi yapıların yeni işlevlerle halkın kullanımına açılması sağlanmaya başlamıştır. Silahtarağa Projesi de bu amaçla gerçekleştirilen projelerden birisi olarak karşımıza çıkmaktadır (Cem, Akbelege, 2004).

1984 yılından itibaren Haliç sanayi ve tesislerden arındırılmaya ve kamulaştırılmaya başlanmıştır. Bu değişim süreci içinde 2004 yılında İstanbul Bilgi Üniversitesi ile Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı arasında imzalanan protokol sonucunda Silahtarağa Elektrik Santrali, Santral İstanbul adı ile değiştirilerek dönüşüm süresi sonunda kültür, sanat ve eğitim merkezi olarak kurgulanmıştır. Mimari tasarım da Türkiye’nin önemli mimarları; Han Tümertekin, Emre Arolat, Nevzat Sayın imzaları bulunmaktadır.

118 dönüm arazisi mevcut olan alanda enerji müzesi, atölyeler, kütüphane ve Bilgi Üniversitesi’nin eğitim birimleri bulunmaktadır.

Farklı zamanlarda inşa edilmiş 3 adet makine dairesi ve 4 adet kazan dairesinden oluşan elektrik santralinin, 1 ve 2 numaralı makine daireleri günümüzde enerji müzesine dönüştürülmüşlerdir (Karagöz Zeynep, 2007). Türkiye’nin ilk endüstriyel arkeoloji müzesi olmuştur.

(47)

Şekil-3.1: Santral İstanbul’un Bölge İçindeki Konum Görünümü

Kaynak: Google Earth

Şekil-3.2: Santral İstanbul Ve Enerji Müzesi (Cephe Görünümü)

(48)

Tablo 3.1: Analiz Çizelgesi- Santral İstanbul

İSTANBULDA YENİDEN İŞLEVLENDİRİLEN SANAYİ YAPILARININ ANALİZ TABLOSU

ÖRNEK 1

SİLAHTARAĞA ELEKTRİK FABRİKASI / SANTRAL İSTANBUL

RESİM

TARİH 1913 2004

MEVKİ KAĞITHANE KAĞITHANE

ÜRETİM

SEKTÖRÜ Enerji

Kültür, Sanat Merkezi, Müze Ve Eğitim Yapısı

KULLANIM

ALANI 118.000 m

2 118.000 m2

HİZMET ALANI KAMU KAMU

ENERJİ GÜCÜ BUHAR GÜCÜ

KURUCU /

İŞLETMECİ Macar Granz Şirketi İstanbul Bilgi Üniversitesi

YAPININ MİMARİ DURUMU

Fabrika, T bir plan üzerine metal taşıyıcı sistem ve tuğla örgüsü olarak inşa edilmiştir. Fabrikanın kurulduğu alan üzerinde; makine ve kazan daireleri, rıhtım, iskele, ray ve havai hat sistemi, atölyeler, depolar, idari büro binası, evli ve bekar işçiler için lojmanlar, sosyal tesis, yemekhane ve bir de cami inşa edilmiştir.

Onarım ve restorasyon işlemleri gerçekleştirilen mevcut yapılar üniversite ve müze kapsamında yeniden işlevlendirilmiştir.

Kaynak: Köksal Gül T., 2006. İstanbul’daki Endüstri Mirası İçin Koruma ve Yeniden Kullanım Önerileri, İTÜ Dergisi, C.5, S.2, s.134

Şekil

Tablo 3.1. :  Analiz Çizelgesi Santral İstanbul .........................................................
Tablo 3.1: Analiz Çizelgesi-  Santral İstanbul
Tablo 3.2:  Yurt Dışında Yeniden İşlevlendirilen Sanayi Yapı Analizi
Tablo 3.3 : Karşılaştırmalı Analiz Çizelgesi

Referanslar

Benzer Belgeler

Tarihi yapıların işlevlendirme sürecinde, yeni işlev seçimini etkileyen faktörler, bu süreçte uygulanan müdahaleler kapsamında Konak Pier Yapı Grubu’nun tarihsel

Farklı piezo seramikler için akıllı kirişin darbe ve adım şeklindeki kuvvet ve voltaj girdilerine dinamik cevapları Şekil 4-6’de gösterilmiştir.. Şekil 4, darbe ve

1914 yılında Harp Okulu’ndan mezun olan Boyar, 1930 - 1932 yılları arasında D G S A ’da Çallı İbrahim atölyesine devam etmiş ve çok sayıda devlet

Neveser Aksoy’da. Ege Bölgesinde yok ol­ maya başlayan geleneksel Türk konut m im ari­ sinin kültür tanıkları olan "pencereleri" resim ­ lerine konu

Bu amaçla Kaymaz Altın Yatağı içerisinde değerlendirilen Karakaya, Küçük Mermerlik Tepe ve Kızılağıl Cevherleşmeleri’ne ait kuvars damarlarından alınan

Türün kromozom uzunluğu; 3,38-5,18 µm arasında değişmektedir II numaralı kromozom noktalı median, VIII numaralı kromozomlar submedian ve diğer kromozomlar median

Sırp kültürünün çok önemli figürlerinden, ilk Millî Eğitim Bakanı Dositej Obradovic, dönemin en önemli yükseköğrenim kurumu olan bu okulda öğretmenlik yapmış,

Çalışma kapsamında ‘yeniden işlevlendirme amacı taşıyan mimarlık yarışmaları’ olarak kavramsallaştırılan yarışma tipolojisi, kentsel yapıtlar aracılığıyla,