• Sonuç bulunamadı

5-6 yaş çocukların annelerinin ebeveyn öz yeterlik algılarının incelenmesi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "5-6 yaş çocukların annelerinin ebeveyn öz yeterlik algılarının incelenmesi"

Copied!
93
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ

ÇOCUK GELĠġĠMĠ VE EV YÖNETĠMĠ EĞĠTĠMĠ ANABĠLĠM DALI ÇOCUK GELĠġĠMĠ VE EĞĠTĠMĠ BĠLĠM DALI

5-6 YAġ ÇOCUKLARIN ANNELERĠNĠN EBEVEYN

ÖZ YETERLĠK ALGILARININ ĠNCELENMESĠ

Pınar KIVRAK KUNT

YÜKSEK LĠSANS TEZĠ

DanıĢman

Doç. Dr. Mustafa USLU

(2)

SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ

ÇOCUK GELĠġĠMĠ VE EV YÖNETĠMĠ EĞĠTĠMĠ ANABĠLĠM DALI ÇOCUK GELĠġĠMĠ VE EĞĠTĠMĠ BĠLĠM DALI

5-6 YAġ ÇOCUKLARIN ANNELERĠNĠN EBEVEYN

ÖZ YETERLĠK ALGILARININ ĠNCELENMESĠ

Pınar KIVRAK KUNT

YÜKSEK LĠSANS TEZĠ

DanıĢman

Doç. Dr. Mustafa USLU

(3)
(4)

YÜKSEK LĠSANS TEZĠ KABUL FORMU ...

(5)

TEġEKKÜR

Yüksek lisans eğitimimin boyunca çalışmamın her aşamasında desteğini esirge-meyen danışmanım ve değerli hocam Sayın Doç. Dr. Mustafa USLU‟ya, Denizli İl Milli Eğitim Müdürlüğü çalışanlarına tüm eğitim hayatım boyunca benden maddi ve manevi hiçbir desteğini esirgemeyen sevgili annem Gülnaz, sevgili babam Süleyman KIV-RAK‟a değerli eşim Serkan ve biricik oğlum Gönenç‟e,

Sonsuz teşekkürlerimi sunarım.

(6)

T. C.

SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Ö ğr en cin in

Adı Soyadı Pınar KIVRAK KUNT

Numarası 114238031009

Ana Bilim / Bilim Dalı Çocuk Gelişimi ve Ev Yönetimi Eğitimi Anabi-lim Dalı / Çocuk Gelişimi ve Eğitimi BiAnabi-lim Dalı

Programı Tezli Yüksek Lisans (X) Doktora ( )

Danışmanı Doç. Dr. Mustafa USLU

Tezin Adı 5-6 Yaş Çocukların Annelerinin Ebeveyn Öz

Yeterlik Algılarının İncelenmesi

ÖZET

Bu araştırmanın temel amacı, 5-6 yaş çocukların annelerinin ebeveyn öz yeterlik algılarının çeşitli değişkenler açısından incelenmesidir. Genel tarama modeli kullanılan araştırmanın çalışma evrenini, 2018–2019 eğitim öğretim yılında Denizli ilinde yaşayan 5-6 yaş aralığında çocuğu bulunan anneler oluştururken; örneklemi ise İl Milli Eğitim Müdürlüğü‟nden alınan veriler doğrultusunda basit tesadüfi örnekleme yöntemi ile be-lirlenen ve 5-6 yaş çocuğu bulunan 402 annedir. Araştırmanın bağımlı değişkenini 5-6 yaş çocukların annelerinin ebeveyn öz yeterlik algıları oluştururken, bağımsız değişken-leri ise çocuk açısından; çocuğun cinsiyeti, anne açısında ise çocuk sayıları, annenin yaşı, öğrenim durumu, aile tipi, medeni durumu, mesleği, uzun süre yaşamış olduğu yerleşim birimi, kitap okuma sıklığı, sosyal paylaşım ağlarında geçirdikleri günlük süre, çocuk yetiştirmeye yönelik eğitim alıp almadıkları ve okul öncesi eğitimi alıp almadık-ları oluşturmuştur. Araştırmada veri toplama aracı olarak aile bilgi formu ve Susan Hal-loway (2005) tarafından geliştirilen ve Zembat vd. (2008) tarafından Türkçe‟ye uyarla-nan Berkeley ebeveyn öz yeterlik ölçeği (okul öncesi formu) kullanılmıştır. Elde edilen veriler SPSS 23.0 programında çözümlenmiştir. Araştırmanın sonucunda annelerin ebe-veyn öz yeterlik düzeylerinin yüksek olduğu, anne ebeebe-veyn öz yeterlikleri; çocuğun cinsiyeti, çocuk sayıları, annenin yaşı, öğrenim durumu, medeni durumu, mesleği, kitap

(7)

okuma sıklığı, sosyal paylaşım ağlarında geçirdikleri günlük süre, çocuk yetiştirmeye yönelik eğitim alıp almadıkları ve okul öncesi eğitimi alıp almadıkları açısından istatik-sel olarak anlamlı bir şekilde farklılaşırken aile tipi ve uzun süre yaşamış oldukları yer-leşim birimi değişkeni açısından anlamlı bir farklılık olmadığı belirlenmiştir. Çalışma sonucunda özellikle eğitim konusunun anne öz yeterlik düzeyi üzerinde çok etkili olma-sı nedeniyle ulusal bir ebeveyn eğitim programının oluşturulmaolma-sı önerilmiştir. Çalışma-nın sağlıklı bir birey ve daha ötesinde toplum gelişimi açısından karar vericilere fikir vereceği düşünülmektedir.

(8)

T. C.

SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Ö ğr en cin in

Adı Soyadı Pınar KIVRAK KUNT

Numarası 114238031009

Ana Bilim / Bilim Dalı Çocuk Gelişimi ve Ev Yönetimi Eğitimi Anabilim Dalı / Çocuk Gelişimi ve Eğitimi Bilim Dalı

Programı Tezli Yüksek Lisans (X) Doktora ( )

Danışmanı Doç. Dr. Mustafa USLU

Tezin İngilizce Adı The Investigation of Parents of 5-6 Age Children's Parental Self Efficacy Perception

ABSTRACT

The main aim of this study is to examine the parental self-efficacy perceptions of mothers of children aged 5-6 years. The study population of the study, which used the general screening model, was composed of mothers with children aged between 5-6 years living in Denizli in the academic year of 2018 - 2019. The sample is 402 mothers with 5-6 age group who were determined by simple random sampling method according to the data obtained from Provincial Directorate of National Education. The dependent variable of the study was the parent self-efficacy perceptions of the mothers of 5-6 year-old children, while the independent variables were in terms of children; the gender of the child, the number of children in the mother, the age of the mother, the level of edu-cation, the level of general academic achievement, family type, marital status, occupa-tion, family income, the place of long-lived residence, the frequency of reading books, the daily period spent in social networks, and whether they have received education or training for child rearing. The data collection tool was used as a family information form and developed by Susan Halloway (2005) and published by Zembat et al. (2008) adapted to Turkish by the Berkeley Parent Self Efficacy Scale (pre-school form) was used. The data were analyzed in SPSS 23.0 program. At the end of the study, the

(9)

mot-hers' self-efficacy levels were found to be high, and the motmot-hers' parents' self-efficacy were high; the gender of the child, number of children, age of the mother, educational level, general academic achievement level, marital status, occupation, family income status, frequency of reading books, daily period spent in social networks, whether they receive training for child rearing and whether they receive pre-school education. There was no significant change in terms of family type and long-term residential unit variab-les. As a result of the study, it has been proposed to create a national parent education program, especially as the education subject is very effective on mother self-efficacy level. It is thought that the study will give an idea to the decision makers in terms of the development of a healthy individual and beyond.

(10)

KISALTMALAR DĠZĠNĠ

ÇBOÖ : Çocuğu Birey Olarak Önemseme

DK : Duygusal Kontrol

ÇTBD : Çocuğun Toplumsal Becerilerini Destekleme

(11)

ĠÇĠNDEKĠLER

YÜKSEK LĠSANS TEZĠ KABUL FORMU ... ii

TEġEKKÜR ... iii ÖZET ... iv ABSTRACT ... vi KISALTMALAR DĠZĠNĠ... viii ĠÇĠNDEKĠLER ... ix TABLOLAR DĠZĠNĠ ... xi GĠRĠġ ... 1 Problem Durumu ... 1 Amaç ... 4 Önem ... 5 Varsayımlar ... 6 Sınırlılıklar ... 6 Tanımlar... 6 BÖLÜM I ... 8

KURAMSAL ÇERÇEVE VE ĠLGĠLĠ ARAġTIRMALAR ... 8

1.1. Sosyal Öğrenme Teorisi ... 8

1.1.1. Öz Yeterlik ... 9

1.1.2. Öz Yeterliğin Kaynakları ... 10

1.1.2.1. KiĢisel Deneyimler ... 10

1.1.2.2. Dolaylı YaĢantılar ... 10

1.1.2.3. Toplumsal Onay (Sözel Ġkna) ... 11

1.1.2.4. KiĢinin Fizyolojik ve Duygusal Durumu ... 11

1.1.3. Ebeveyn Öz Yeterliği ... 11

1.1.3.1. Ebeveynlik Öz Yeterliği Ġnançlarının GeliĢimi ... 13

1.1.3.2. Ebeveyn Öz Yeterliğinin Aile Üzerindeki Etkileri ... 14

BÖLÜM II... 18

ĠLGĠLĠ ARAġTIRMALAR ... 18

2.1. Yurt DıĢında Yapılan ÇalıĢmalar ... 18

(12)

BÖLÜM III ... 29

YÖNTEM ... 29

3.1. AraĢtırmanın Modeli... 29

3.2. Evren ve Örneklem ... 29

3.3. Veri Toplama Araçları... 32

3.3.1. Berkeley Ebeveyn Öz Yeterlik Ölçeği (Okul Öncesi Formu) ... 32

3.3.2. Aile Bilgi Formu ... 33

3.4. Verilerin Toplanması ... 33

3.5. Veri Analizi ... 34

BÖLÜM IV ... 35

BULGULAR ... 35

4.1. Birinci Alt Probleme ĠliĢkin Bulgular ... 35

4.2. Ġkinci Alt Probleme ĠliĢkin Bulgular ... 36

4.3. Üçüncü Alt Probleme ĠliĢkin Bulgular ... 38

4.5. Dördüncü Alt Probleme ĠliĢkin Bulgular ... 40

4.6. BeĢinci Alt Probleme ĠliĢkin Bulgular ... 43

4.7. Altıncı Alt Probleme ĠliĢkin Bulgular ... 45

4.9. Yedinci Alt Probleme ĠliĢkin Bulgular ... 48

4.10. Sekizinci Alt Probleme ĠliĢkin Bulgular ... 51

4.11. Dokuzuncu Alt Probleme ĠliĢkin Bulgular ... 53

4.12. On Ġkinci Alt Probleme ĠliĢkin Bulgular ... 56

4.13. On Ġkinci Alt Probleme ĠliĢkin Bulgular ... 58

4.14. On Ġkinci Alt Probleme ĠliĢkin Bulgular ... 60

4.15. On Üçüncü Alt Probleme ĠliĢkin Bulgular ... 62

SONUÇ VE TARTIġMA ... 65

ÖNERĠLER ... 69

Uygulama Önerileri ... 69

Yeni AraĢtırmalara Önerileri ... 70

KAYNAKÇA ... 71

(13)

TABLOLAR DĠZĠNĠ

Tablo 1. Katılımcıların demografik özellikleri ... 30 Tablo 2. Ölçeğin iç tutarlık katsayıları ... 33 Tablo 3. Annelerin Berkeley ebeveyn öz yeterlilik ölçeğinden aldıkları puan ortalamalarına ilişkin betimsel istatistik sonuçları ... 35 Tablo 4. Çocuklarının cinsiyetine göre annelerin Berkeley ebeveyn öz yeterlilik ölçeğinden aldıkları puan ortalamalarına ilişkin normallik testi sonuçları ... 36 Tablo 5. İkinci alt probleme ait tanımlayıcı istatistikler ve Mann Whitney-U testi sonuçları .... 37 Tablo 6. Öğrenim durumlarına göre annelerin Berkeley ebeveyn öz yeterlilik ölçeğinden

aldıkları puan ortalamalarına ilişkin normallik testi sonuçları ... 38 Tablo 7. Üçüncü alt probleme ait Kruskal Wallis testi sonuçları ... 39 Tablo 8. Aile tipine göre annelerin Berkeley ebeveyn öz yeterlilik ölçeğinden aldıkları puan ortalamalarına ilişkin normallik testi sonuçları ... 42 Tablo 9. Dördüncü alt probleme ait tanımlayıcı istatistikler ve Mann Whitney-U testi sonuçları ... 42 Tablo 10. Medeni durumlarına göre annelerin Berkeley ebeveyn öz yeterlilik ölçeğinden

aldıkları puan ortalamalarına ilişkin normallik testi sonuçları ... 44 Tablo 11. Beşinci alt probleme ait tanımlayıcı istatistikler ve Mann Whitney-U testi sonuçları 44 Tablo 12. Mesleklerine göre annelerin Berkeley ebeveyn öz yeterlilik ölçeğinden aldıkları puan ortalamalarına ilişkin normallik testi sonuçları ... 46 Tablo 13. Altıncı alt probleme ait Kruskal Wallis testi sonuçları ... 47 Tablo 14. Uzun süre yaşamış oldukları yerleşim birimine göre annelerin Berkeley ebeveyn öz yeterlilik ölçeğinden aldıkları puan ortalamalarına ilişkin normallik testi sonuçları ... 49 Tablo 15. Yedinci alt probleme ait Kruskal Wallis testi sonuçları ... 50 Tablo 16. Kitap okuma sıklıklarına göre annelerin Berkeley ebeveyn öz yeterlilik ölçeğinden aldıkları puan ortalamalarına ilişkin normallik testi sonuçları ... 51 Tablo 17. Sekizinci alt probleme ait Kruskal Wallis testi sonuçları ... 52 Tablo 18. Sosyal paylaşım ağlarında geçirdikleri günlük süreye göre annelerin Berkeley

ebeveyn öz yeterlilik ölçeğinden aldıkları puan ortalamalarına ilişkin normallik testi sonuçları 54 Tablo 19. Dokuzuncu alt probleme ait Kruskal Wallis testi sonuçları ... 55 Tablo 20. Çocuk yetiştirmeye yönelik eğitim alma durumlarına göre annelerin Berkeley

(14)

Tablo 21. Onuncu alt probleme ait tanımlayıcı istatistikler ve Mann Whitney-U testi sonuçları 57 Tablo 22. Okul öncesi eğitim alma durumlarına göre annelerin Berkeley ebeveyn öz yeterlilik ölçeğinden aldıkları puan ortalamalarına ilişkin normallik testi sonuçları... 59 Tablo 23. On ikinci alt probleme ait tanımlayıcı istatistikler ve Mann Whitney-U testi sonuçları ... 59 Tablo 24. Çocuk sayılarına göre annelerin Berkeley ebeveyn öz yeterlilik ölçeğinden aldıkları puan ortalamalarına ilişkin normallik testi sonuçları ... 61 Tablo 25. On İkinci alt probleme ait Spearman‟s korelasyon testi sonuçları ... 61 Tablo 26. Annelerin yaşlarına göre Berkeley ebeveyn öz yeterlilik ölçeğinden aldıkları puan ortalamalarına ilişkin normallik testi sonuçları ... 62 Tablo 27. On üçüncü alt probleme ait Spearman‟s korelasyon testi sonuçları ... 64

(15)

GĠRĠġ

Bu bölümde, araştırma probleminin durumu, amacı, alt amaçları, önemi, varsa-yımları ve sınırlılıkları belirtilmiş ayrıca tanımlara yer verilmiştir.

Problem Durumu

İnsanoğlu dünyaya gözlerini ilk açtığı andan itibaren çevresiyle etkileşim kurma-ya başlar. Bu süreçte bireyin en büyük kurma-yardımcısı ailesidir. Birey her anlamda ilk dene-yimlerini aile içerisinde edinir. Aile bir yandan kişinin temel ihtiyaçlarını karşılarken; diğer yandan da bireyin fiziksel, zihinsel, psiko-motor, toplumsal ve ahlaki gelişiminde etkili olur. Bu nedenle bireyin gelişiminde aile anahtar bir role sahiptir. Aile üyeleriyle olan ilişkileri, çocuğun diğer bireylere, nesnelere ve tüm yaşama karşı aldığı tavırların, benimsediği tutum ve davranışların temelini oluşturur (Yörükoğlu, 2000).

Bir bebeğin sosyal ilişkisi ağlayarak başlar. Zamanla buna ağlamanın yanı sıra gülme ve konuşma eklenir. Böylece bebeğin iletişim kurma yolu zenginleşir. Anne-babasından ve çevresindeki diğer insanlardan gelen uyaranlara çeşitli tepkiler vermeye başlayan bebek, bu süreçte taklit ederek öğrenir (Çiftçi Topaloğlu, 2013). Çocuk doğ-duğundan itibaren ebeveynlerine ihtiyaç duyar. Bu ihtiyaçlarının karşılanması ya da karşılanmaması onun gelişiminde önemli bir faktördür. Birey özellikle okul öncesi dö-nemine dek tüm gelişim alanlarında desteklenerek, sağlıklı bir ortamda yetişirse başarılı ilişkiler kurabilen, yaşama dair pozitif fikirlere sahip, içinde bulunduğu toplumla uyum halinde olabilen, olumlu kişilik özelliklerine sahip, yapıcı bir birey olur (Özgüven, 2001). Ebeveynleri tarafından çocuğa karşı geliştirilen yanlış tutum ve davranışlar ise çocuğun gelişiminde telafisi olmayan kalıcı hasarlar bırakabilmektedir. Üstelik yapılan birçok araştırma zekânın ve kişiliğin bu yıllarda oluştuğunu da ortaya koymuştur.

Aileler kendi ailelerinden görerek, okuyarak, ya da izleyerek öğrendikleri ile ço-cuklarını yetiştirirler. Grusec (2007)‟e göre ebeveyn davranışlarının bir diğer önemli belirleyicisi anne babaların ebeveynlik sırasındaki tutumları, inançları, düşünceleri ve duygularıdır. Bandura (1986)‟ya göre ebeveyn öz yeterliği, ebeveyn davranışları üze-rinde önemli etkiye sahip olan temel faktörlerden birisidir. Çocuk yetiştirme konusunda

(16)

yeterli bilgi birikimine sahip olan ve ebeveynlik görevlerini yeterli bir şekilde yerine getiren bireylerin ebeveyn öz yeterlik düzeyleri yüksektir. (Coleman ve Karraker 1997). Çocuk yetiştirme konusunda kendini yetersiz hisseden ve bu görevi etkili bir şekilde yapamadıklarına inanan ailelerin ise ebeveyn öz yeterlik düzeyleri düşüktür (Teti ve Gelfand, 1991).

Bu araştırmada 5-6 yaş çocukların annelerinin ebeveyn öz yeterlik algıları çeşitli değişkenler açısından incelenmiştir. 5-6 yaş çocukların akademik sürece ilk adımı attık-ları evredir. Bu süreçte çocuğun eğitim kurumuna alışmasında, arkadaşattık-larıyla uyum içerisinde olmalarında ve okuma-yazmaya geçişlerinde yaşadığı zorluklar karsısında en büyük destekçisi ebeveynleridir. Ebeveynlerin çocuklarına ilişkin ortak sorumlulukları bulunmasına rağmen çocuğun gelişiminde büyük oranda anne ön plandadır (Kotil, 2010). Türk toplumu ele alındığında; bireylerin ebeveynlik rollerine ilişkin toplum tara-fından ağırlıkla cinsiyetçi bir yaklaşım üzerine temellenen sosyal mesajlar almaktadır-lar. Bu cinsiyetçi yaklaşım annenin ev işleriyle uğraşması, ailenin temizliği ve beslen-mesi ile ilgilenbeslen-mesini isterken; babanın ise para kazanarak ailenin geçimini sağlamasını talep etmektedir. Nihayetinde bu toplumsal roller annenin birincil, babanın ise ikincil bakımı yapmasını gerektirmektedir. Bu ayrım, batı kültüründe dahi hala etkisini sür-dürmekle birlikte özellikle Türkiye‟de ağırlığını daha fazla hissettirmektedir. Türki-ye‟de çoğunlukla babalar, çocukların gelişimi ve eğitimiyle ilgili tüm görev ve sorumlu-luğu anneye bırakmış durumdadır (Seçer, Çeliköz ve Yaşa, 2007).

Bu nedenle bu çalışmaya da konu olan anne ebeveyn öz yeterlik düzeylerinin ve bu düzeye etki eden değişkenlerin bilinmesi sağlıklı birey yetiştirilmesinde daha ötesin-de sağlıklı bir toplum oluşturulmasında; kadınların annelik rollerinin ötesin-desteklenmesi açı-sından önem arz etmektedir. Çünkü annenin ebeveynlik öz yeterliğine dair algısı davra-nışları üzerinde etkili olmakta ve çocuğun bütünsel gelişiminde önemli görülmektedir. Örneğin Dumas vd. (1995) yaptıkları bir araştırmada saldırgan davranışlar biçimleri gösteren çocukların bu davranışlarının annelerinin davranışları ile ilişkili olduğunu be-lirlemiştir (Aktaran: Balat, Sezer ve Tunçeli, 2014).

(17)

5-6 yaş çocukların annelerinin ebeveynlik öz yeterlik algıları üzerine literatür in-celendiğinde yurtdışında birçok çalışma olmasına karşılık Türkiye‟de bu konuda sınırlı sayıda çalışmaya rastlanılmıştır. Yurtdışında ve yurtiçinde bu konuda yapılan araştırma-lar arasında Bandura, 1977, 1982, 1986, 1989, 1990, 1993, 1994, 1997, 1999, 2001; Mondell, Forrest ve Tyler, 1981; Whitbeck, 1987; Johnston ve Mash, 1989; Teti ve Gel-fand, 1991; Feltz, 1992; Pisterman vd., 1992; Gross vd., 1995; Pajares, 1996; Coleman ve Karraker, 1997; Chase, 1998; Prussia vd., 1998; Tucker vd., 1998; Coleman ve Kar-raker, 2000; Hindin, 2001; Melnyk vd., 2001; Ortega, 2001; Coleman vd. 2002; Esther ve Crockenberg, 2002; Hastings ve Brown, 2002; Lynch, 2002; Sofronoff ve Farbotko, 2002; Coleman, 2003; Desjardin, 2003; Gross vd., 2003; MacPhee ve Miller Heyl 2003; Bor ve Sanders, 2004; Hess vd., 2004; Hudson vd., 2004; De Montigny ve Lacharite, 2005; Pierson, 2005; Raikes ve Thompson, 2005; Thomas, 2005; Desjardin, 2006; Landy ve Menna, 2006; Young vd. 2006; Anderson, 2007; Junttila vd., 2007; Kaner 2007; Bloomfield ve Kendall, 2007; Elibol, 2007; Kılıçaslan, 2007; Diken ve Diken, 2008; Aksoy ve Diken 2009; Beral, 2010; Bloomfield ve Kendal, 2010; Çabuk Bayam, 2010; Kotil, 2010; Bağatarhan, 2012; Büyüktaşkapu, 2012; Çiftci Topaloğlu, 2013; Uyanık Balat, 2014; Uyanık Balat ve Yılmaz, 2014; Uyanık Balat vd., 2014; Yıldız Çi-çekler, 2014; Cindioğlu, 2015; Gözübüyük, 2015; Özkul, 2015; Sezen Dursun ve Bı-çakçı 2015; Yılmaz, 2018 yer almaktadır.

Literatür incelendiğinde ebeveyn öz-yeterliğinin çok sayıda faktörle ilişkili olduğu görülmüştür. Buna göre ebeveyn öz yeterliğinin; ebeveyn benlik saygısı, annelik dep-resyonu, annenin stres düzeyi, ebeveyn ruh sağlığı, annenin çocuk bakımı ile ilgili tec-rübeleri ve çocuk gelişimi bilgisi, çocuğun mizacı ve sosyal destek, sosyal/evliliğe ait destek, ebeveynliğe uyum, ebeveynlik stratejileri, çocukların okumaya ilişkin algıları, annenin ebeveynlik becerileri, annenin aile hakkında inanışları, sosyo-ekonomik statü, çocuğun bilişsel gelişimi ve davranışları, çocuğun akademik başarısı ve motivasyonu, çocukların dil ve konuşma becerilerinin geliştirilmesi, annelerin çocuk gelişimi ile ilgili bilgi düzeyleri, erken çocuklukta dil gelişimi, çocuğun akademik başarısı ve sosyal ye-terliği, çocuğun sosyal-duygusal uyum düzeyi gibi birçok faktörle ilişkili olduğu görül-müştür.

(18)

Amaç

Bu araştırmanın genel amacı; 5-6 yaş çocukların annelerinin ebeveyn öz yeterlik algılarının çeşitli değişkenler acısından incelenmesidir.

Bandura (2001), “öz yeterlik inançları evrensel değildir, fakat benzer yaşamlarda benzer özellikler de gösterebilir” diyerek bireyin yaşadığı çevrenin ve yaşantıların öz yeterlik inancını etkilediğini belirtmiştir. Araştırmada bu önerme doğrultusunda çeşitli değişkenler belirlenerek aşağıda yer alan alt problemlere yer verilmiştir.

1. 5-6 yaş çocukların annelerinin ebeveyn öz yeterlik algı düzeyleri nedir?

2. 5-6 yaş çocukların annelerinin ebeveyn öz yeterlik algıları, çocuklarının cinsi-yetine göre anlamlı farklılık göstermekte midir?

3. 5-6 yaş çocukların annelerinin ebeveyn öz yeterlik algıları, öğrenim durumları-na göre anlamlı farklılık göstermekte midir?

4. 5-6 yaş çocukların annelerinin ebeveyn öz yeterlik algıları, aile tipine göre an-lamlı farklılık göstermekte midir?

5. 5-6 yaş çocukların annelerinin ebeveyn öz yeterlik algıları, medeni durumlarına göre anlamlı farklılık göstermekte midir?

6. 5-6 yaş çocukların annelerinin ebeveyn öz yeterlik algıları, mesleklerine göre anlamlı farklılık göstermekte midir?

7. 5-6 yaş çocukların annelerinin ebeveyn öz yeterlik algıları, uzun süre yaşamış oldukları yerleşim birimlerine göre anlamlı farklılık göstermekte midir?

8. 5-6 yaş çocukların annelerinin ebeveyn öz yeterlik algıları, kitap okuma sıklık-larına göre anlamlı farklılık göstermekte midir?

9. 5-6 yaş çocukların annelerinin ebeveyn öz yeterlik algıları, sosyal paylaşım ağ-larında geçirdikleri günlük süreye göre anlamlı farklılık göstermekte midir?

(19)

10. 5-6 yaş çocukların annelerinin ebeveyn öz yeterlik algıları, çocuk yetiştirmeye yönelik eğitim alıp / almama durumuna göre anlamlı farklılık göstermekte midir?

11. 5-6 yaş çocukların annelerinin ebeveyn öz yeterlik algıları, okul öncesi eğitim alıp / almama durumuna göre anlamlı farklılık göstermekte midir?

12. 5-6 yaş çocukların annelerinin sahip oldukları çocuk sayısı ile ebeveyn öz ye-terlik algıları arasında anlamlı bir ilişki var mıdır?

13. 5-6 yaş çocukların annelerinin yaşları ile ebeveyn öz yeterlik algıları arasında anlamlı bir ilişki var mıdır?

Önem

Eğitim, özellikle de okul öncesi eğitim her geçen gün artan şekilde önem kazan-maktadır. Çocuk bu evrede ilk kez günün belli saatlerinde de olsa ailesinden ayrılarak ilk başta ona yabancı gelecek farklı bir ortama girer. Bu ortam içerisinde öğretmeni ve sınıf arkadaşları ile yeni bir sosyal çevre edinirken hayatının en zor süreçlerinden birine geçirir. Çünkü çocuğun bu yeni sosyal ve fiziksel çevre değişimine adapte olması doğal olarak kolay olmayacaktır. Bu süreçte çocuğun en önemli yardımcısı ebeveynleridir. Bu dönem çocuk ile ebeveyn arasında ilişki ve iletişimin en yoğun olduğu dönemlerden birisidir. Bu adaptasyon süreci çocuğun sosyal ve duygusal uyumunda özelliklede ileri-deki akademik başarı ve tutumlarında etkili olmaktadır. Bu aşamada da ebeveyn öz ye-terlikleri ön plana çıkmakta ve öz yeterliği yüksek ebeveynlerin bu süreci kolay atlata-cağı düşünülmektedir (Kotil, 2010).

Bireyin gelişiminde özellikle bebeklik ve çocukluk çağı boyunca annenin her an-lamda en önemli faktör olduğu düşünülmektedir. Annenin ebeveynlik öz yeterlik algısı çocukla geçirilen süre boyunca anne davranışını şekillendirmektedir. Ebeveyn tarafın-dan çocuğun gelişimi desteklerken, öz yeterlik algısı doğrultusunda uygun olan ya da olmayan tutum ve davranışlar ortaya konacaktır (Gözübüyük, 2015). Bu süreçte annenin çocuğu üzerindeki etkisi ve rol modelliği çocuğun tüm hayatını etkilemekte ve şekillen-dirmektedir. Bu nedenle daha sağlıklı gelişim özelliklerine ve ruh yapısına sahip birey-lerin yetiştirilebilmesi için anne ebeveyn öz yeterlik düzeybirey-lerinin bilinmesi, bunları

(20)

etki-leyen değişkenlerin ortaya çıkarılması hem anne, hem çocuk hem de toplum adına ge-rekli görülmektedir. Yapılan çalışmanın annenin öz yeterliği ve çocuk üzerinde etkisini inceleyen araştırmalara yön vereceği, hazırlanacak olan ebeveyn eğitim programlarına kaynaklık edeceği bununla beraber literatüre katkı sunacağı açısından önemli olduğu düşünülmektedir.

Varsayımlar

1- Araştırmada veri toplamak için kullanılan Berkeley ebeveyn öz yeterlik ölçeği-nin (okul öncesi formu) 5-6 yaş aralığında çocuğa sahip annelerin ebeveynlik öz yeterlik düzeylerini değerlendirmek için yeterli olduğu varsayılmıştır.

2- Araştırmada veri toplamak için kullanılan form ve ölçeğin katılımcılar tarafın-dan samimi bir şekilde yanıtlandığı varsayılmıştır.

3- Örneklemin evreni temsil ettiği varsayılmıştır. Sınırlılıklar

1- Araştırma, Denizli ilinde yaşayan 5-6 yaş aralığında çocuğa sahip anneler ile sınırlıdır.

2. Yapılan araştırma aile bilgi formu ve Berkeley ebeveyn öz yeterlilik ölçeği (okul öncesi formu) ile alınan verilerin analizi sonucu elde edilen bulgularla sınırlıdır.

Tanımlar

Öz Yeterlik: Bireyin farklı durumlarla baş etme, bir etkinliği başarma yeteneğine, kapasitesine ilişkin kendini algılayışıdır (Senemoğlu, 2007).

Ebeveyn Öz Yeterliği: Ebeveynin çocuğunun bakım ve yetiştirilmesiyle ilgili birtakım görevler hakkında sahip olduğu kendi kapasitesine dair yargıları ve inançlarıdır (de Montigny ve Lacharite, 2005).

(21)

Aile: Duygusal bağlılık temeline dayanan, üyeleri için yaşamsal özelliklere, baş-kalarına aktarılamayan bir dayanışma ve sevgi çerçevesine sahip, büyüklüğü sınırlı bir toplumsal kümedir (Armağan ve Armağan, 1988).

(22)

BÖLÜM I

KURAMSAL ÇERÇEVE VE ĠLGĠLĠ ARAġTIRMALAR

1.1. Sosyal Öğrenme Teorisi

Alanyazın incelendiğinde öz yeterlik kavramının Sosyal Öğrenme teorisi (Social Learning Theory) içerisinde yer aldığı görülmüştür. Bu nedenle burada Sosyal Öğrenme teorisine değinmenin faydalı olacağı düşünülmüştür. Sosyal Öğrenme teorisinin önemli temsilcileri arasında Dewey, Vygotsky, Bandura ve Rotter yer almaktadır. Sosyal Öğ-renme teorisine göre; insan davranışı bilişsel, davranışsal ve çevresel faktörleri etkile-mekte ve bunlardan etkilenetkile-mektedir. Bu etkileşim nedeniyle de sürekli olarak yeniden düzenlenmekte ve açıklanmaktadır. Her birey, bir başka bireyi toplumsal ortam içerisin-de gözlemler ve onlardan yeni bir şeyler öğrenir. Öğrenme süreciniçerisin-de, bireyin çevresiniçerisin-de yer alan ve Vygotsky tarafından “potansiyel gelişim alanı” olarak nitelenen çevrenin ve sosyal grupların önemli bir etkisi vardır (Yeşilyaprak vd., 2002). İnsan davranışının doğrudan olduğu kadar dolaylı deneyimden de etkilendiğini ileri süren Sosyal Öğrenme teorisi, öğrenme ve davranış değişikliği üzerinde yakından ilgilenmektedir. Bu teori bireyin yaşamını sürdürdüğü çevresinde yer alan sosyal paydaşlardan kaçınılamaz bir şekilde etkilendiğini ve onlarla etkileşimi sonucunda meydana gelen yaşam deneyimleri sayesinde öğrenmenin meydana geldiğini ifade etmektedir. Bunu da “sosyal öğrenme” olarak nitelemektedir. Sosyal öğrenme aile, okul ve akranlar gibi sosyal ortamlarda meydana gelmektedir. Bandura‟ya göre, sosyal etkileşim, insan davranışının şekillen-mesi ve değişşekillen-mesinde temel faktörlerden birisidir (Bandura, 1977).

Bandura ve Rotter, öğrenmenin genelde “model alma” yoluyla gerçekleştiği ve davranış değişikliğinin meydana geldiğini ifade ederler. Model alma; dikkat etme, göz-lemleme ve öğrenme ile birlikte davranışı gerçekleştirme aşamalarını kapsar (Bandura, 1977; Rotter, 1982). Bandura, insanların etrafındaki diğer kişilerin davranışlarını gözle-diklerini, bunlardan sonuçlar çıkarttığını ve kendileri için faydalı olabilecek davranışları yaptıklarını, öğrenmenin pekiştirmeye ihtiyaç duymadan sürekli olarak meydana

(23)

geldi-ğini; ihtiyaç duyulduğu anda ise gözlenebilir olarak ortaya çıktığını savunur (Bandura, 1977).

1.1.1. Öz Yeterlik

Öz yetkinlik, öz yeterlik algısı, öz yeterlik inancı ve öz yeterlik yargısı gibi farklı kavramlarla ifade edilebilen öz yeterlik (self-efficacy) kavramı ilk olarak Albert Bandu-ra taBandu-rafından 1977‟de yayımlanan "Self-Efficacy: Toward A Unifying Theory Of Beha-vioral Change” adlı çalışma ile ortaya atılmıştır. Bandura bu çalışmada öz yeterlik kav-ramını tanımlayarak, öz yeterliğin nasıl geliştiğinin ve insan davranışlarını nasıl etkile-diği örnekler vererek açıklamıştır (Bandura, 1977). Bu tarihten itibaren de birçok farklı alanda öz yeterlik kavramı çalışılmış ve bu kavram üzerinde çeşitli tanımlar yapılmıştır. Bandura (1997)‟ya göre öz yeterlik; bireyin, belli bir edimi gerçekleştirmek için gerekli eylemleri/süreçleri düzenleme ve yürütme becerisine ilişkin yargısıdır. Kişinin zorlandığı durumlarla başa çıkma konusunda kendisini ne kadar yeterli gördüğü ve bunu ne kadar iyi yapabildiğine dönük düşüncesi öz yeterlik algısını oluşturmaktadır.

Senemoğlu (2005)‟na göre bireyin yaşadığı sorunların üstesinden gelmede ne de-recede başarılı olabileceğine dair kendi hakkındaki inancı, yargısıdır. Öz yeterlik, bire-yin becerilerinin bir fonksiyonu değildir. Birebire-yin, becerisini kullanarak yapabildiklerine ilişkin yargılarının bir ürünüdür, bir sonucudur. Öz yeterlik, algılanan bir beceri ya da özsaygı; öz yeterlik inançları ise davranışlar hakkındaki basit tahminler, yada sonuç beklentisi değildir (Synder ve Lopez, 2005). Schunk (1990)‟a göre öz yeterlik, kavram-sal olarak algılanan yeterlik, başarı beklentisi ve özgüven gibi yapılarla benzemektedir (Aktaran: Bağatarhan, 2012) Ancak belli bir eylem alan ya da eyleme özgü olan öz ye-terlik özgüvenden ayrışmaktadır. Yani bir alanda düşük öz yeterliğe sahip bir bireyin başka bir alanda ya da eylem de yüksek öz yeterliğe sahip olabilir. Dolayısıyla asıl olan, gerçek bir yeterlik düzeyinden ziyade burada bahsedilen şey bu düzeye dair bireylerin algılarıdır (Pajares ve Schunk, 2001). Bunlara rağmen öz yeterlik algısının; kararlı ol-ma, seçim yapol-ma, girişimde bulunol-ma, esnek şartlara karşı uyum sağlayabilme vb. bir-çok insan davranışında başat rol oynamaktadır (Schunk, 1995). Öz yeterlik teorisinde bireyin kendi eylemlerini kendi becerilerine dair inançlarının etkilediği fikri bu teorinin

(24)

çıkış noktasını oluşturmaktadır. (Bandura, 1997). Synder ve Lopez (2005)‟e göre öz yeterlik; stres, kaygı yada dıştan kaynaklı engellemeler olsa dahi bireylerin bir davranış-ları göstermelerinin ve bu davranışdavranış-ları tekrarlama konusunda çaba harcamadavranış-larının en önemli belirleyicisidir

1.1.2. Öz Yeterliğin Kaynakları

Bandura (1997)‟ya göre kişisel deneyimler, dolaylı yaşantılar, toplumsal onay (sözel ikna), kişinin fizyolojik ve duygusal durumu öz yeterlik inançlarının temel bilgi kaynaklarını oluşturmaktadır. Bireylerin öz yeterlik algıları bu 4 temel kaynaktan besle-nir.

1.1.2.1. KiĢisel Deneyimler

Bireyin öz yeterlik algısı üzerinde en önemli etkiye sahip kaynaktır. Üst üste ya-şanan olumsuz durumlar ve yaşantılar bireyin öz yeterlik algısını zayıflatırken; tam tersi başarılı deneyimler ise öz yeterlik algısını artırmaktadır. Özellikle de bireyin dene-yimlediği başarıları kendi davranış ve çabalarıyla ilişkilendirmesi öz yeterlik algısını güçlendirir (Synder ve Lopez, 2005). Pintrich ve Schunk (2001)‟a göre elde edilen başa-rının şansla veya dış destekle ilişkilendirildiğinde yaşanılan başarılı deneyimler öz ye-terliğe olumlu katkı sağlamayabilir. Yapılan herhangi bir eylemde başarılı olmak daha sonra benzer durumlarda da başarı sağlanabileceğinin bir ön göstergesidir. Bu nedenle deneyimlenen başarı bir ödül etkisi yaparak kişiyi gelecekte de benzer davranışlar yap-ması konusunda teşvik etmektedir (Yılmaz vd., 2004). Öz yeterlik inancı başka alanlara da aktarılabilirken güçlü bir yeterlik inancına sahip bireyin öz yeterliği ara sıra yaşadığı başarısızlıklardan fazla zarar görmeyebilir (Bandura, 1994).

1.1.2.2. Dolaylı YaĢantılar

Öz yeterlik inancı üzerinde doğrudan deneyimlere kıyasla dolaylı yaşantılar daha zayıf bir etkiye sahip olsa bile başkalarının davranışlarını ve bu davranışların sonuçları bireyin öz yeterlik inancını etkiler (Synder ve Lopez, 2005). Birey doğduğu andan itiba-ren öğitiba-rendiği birçok şeyi dolaylı yoldan model alarak öğitiba-renir ve kanıksar. Özellikle de

(25)

deneyimsiz olunan veya deneyim şansı çok kısıtlı olunan durumlarda diğerlerinin dene-yimlerinden etkilenme oranı artar. Özellikle gözlenen kişi yada olay ile yaşantısı arasın-da bir bağ kuran kişinin öz yeterlik algısı bu oranarasın-da değişim gösterir (Wood ve Bandu-ra, 1989).

1.1.2.3. Toplumsal Onay (Sözel Ġkna)

Toplumsal onay; birey doğduğu andan itibaren çevresiyle etkileşim içerisindedir. Öz yeterlik inancı da bu çevre ile etkileşim içerisinde etkilenir ve değişir. Bireyin yaşa-dığı toplum içerisinde etrafındaki insanların onun hakkındaki düşünceleri ve neyi yapa-bileceği ya da neyi yapamayacağına dair eylem ve söylemleri bireyin öz yeterlik inancı-nı etkiler. Özellikle de bireyin başarabileceğine dair etrafından gelen cesaretlendirme ve öğütler onun öz yeterlik algısını değiştirebilir (Yılmaz vd., 2004). Synder ve Lopez (2005)‟e göre bireyin etkilenme düzeyi karşısındaki kişinin uzmanlığı, güvenilirliği, gerçekçi geri bildirimlerde bulunuşu gibi faktörlere göre değişim gösterse de birey bu sayede sorunlarla baş etmesi gerektiğinde yeterliliğinden şüphe etmektense yeni yollar deneme ve çalışma ve çaba harcama konusunda daha istekli olacaktır.

1.1.2.4. KiĢinin Fizyolojik ve Duygusal Durumu

Bireyin herhangi bir davranışı gerçekleştirirken bedenen ve ruhen sağlıklı olması ya da hissetmesi o eylemi yapma veya yapabilme ihtimalini arttırır. Birey zayıf, güçsüz, bedenen veya duygusal anlamda rahatsız hissettiğinde (kaygı, stres, heyecan, gerginlik, korku, uykusuzluk, yorgunluk vb) ise bir işi yapma arzusu düşebilir, o işi yapabileceği-ne dair öz yeterlik inancı azalabilir. Öryapabileceği-neğin, fiziksel bir performans gerektiren durum-larda ağrı veya halsizlik bireyin öz yeterlik algısını etkiler (Synder ve Lopez, 2005).

1.1.3. Ebeveyn Öz Yeterliği

Ebeveyn öz yeterliğinin yurtdışı literatür incelendiğinde “ebeveynlik öz etkinliği”, (parenting self agency), ya da “annelik öz tanımlaması”, yerli literatürde ise “ebeveyn-liğe yönelik tutum”, “anne babalık becerilerinde öz yeterlik”, ve “ailelerin öz yeterlilik düzeyi” olarak ifade edildiği ve farklı şekillerde de tanımlandığı da görülmüştür.

(26)

Teti ve Gelfand (1991)‟e göre anne babaların ebeveynliğe dair görevlerinde bilgili olmaları ve bu görevleri doğru şekilde yerine getirmelerine ilişkin beklentilerinin dere-cesidir.

Grusec vd. (1994)‟ne göre ebeveynlerin istenilen düzeyde çocuklarının davranış-larına etki edebilmelerine dair kendi becerilerine ilişkin ön görüleridir.

Bandura (1995)‟ya göre ebeveynin çocuklarına dair kendine özgü görevleri ya-parken farklı koşullar altında olsa bile neler yapabileceklerine dair kişisel inançlarıdır.

Coleman (1998)‟a göre çocuklarının gelişim süreçleri ile hal ve davranışları üze-rinde ebeveynlerin olumlu bir şekilde etki bırakabilme algılarıdır.

Coleman ve Karraker (2000)‟e göre ebeveynlerin çocuklarının gelişimini olumlu yönde etkileyebilme konusundaki yeterlik algılarıdır.

de Montigny ve Lacharite (2005)‟ye göre ebeveynliğe özgü görevleri gerçekleş-tirme becerilerine dair kişinin inançlarıdır.

Feliciana (2005)‟ya göre ebeveynlik görevini yerine getirirken karşılaştıkları problemleri çözebilme konusunda inancıdır.

Hassall vd. (2005)‟ye göre kişilerin ebeveynlik rollerinde kendilerini yeterli gör-me dereceleridir.

Sanders ve Woolley (2005)‟e göre ebeveynlik görevlerinde karşılaşılabilen prob-lemleri çözebilmedeki inançdır.

Bağatarhan (2015)‟a göre anne babaların ebeveynliğe ilişkin bilgi ve becerilerini ebeveynlik süreci içerisinde uygun yer ve zamanda ne düzeyde kullanabileceklerine ilişkin inançlarını ifade etmektedir.

Farklı araştırmacılarca yapılan birçok farklı tanımda ebeveyn öz yeterliğinin ebe-veynlik görevlerini yapabilme konusunda bireylerin kendi öz becerilerine dair olan inancına dayandırıldığı görülmektedir.

(27)

1.1.3.1. Ebeveynlik Öz Yeterliği Ġnançlarının GeliĢimi

Bandura (1997) ebeveynlik deneyimlerinin temelini ebeveynlerin yeterlilik inanç-larının olduğunu ifade etmektedir. İlk çocuğun doğumundan itibaren oluşan ebeveynliğe yönelik yeterlilik algısı eşlerin hem birbirleriyle hem de çocuklarıyla oluşturduğu ilişki-nin dinamiklerini etkilemekte dolayısıyla da aileilişki-nin gelişiminde hayati bir öneme sahip olmaktadır (Montigny, 2002).

Ebeveynlerin öz yeterlikleri, bilişsel, duygusal, davranışsal ve çevresel etmenlerle ilişki içerisindedir (Bandura, 1977). de Montigny ve Lacharite (2005), Bandura‟nın fi-kirlerini temele alarak ebeveynlik öz-yeterliklerinin özelliklerinin gelişimine etki eden temel faktörleri belirlemiştir. Özellikle anneler üzerinde çalışmalar yaparak bireylerin henüz anne olmadan önceki çocuk bakımına dair deneyimlerinin ebeveyn öz yeterliğini güçlendirdiği sonucuna varmışlardır. Bir diğer etken ise model alınan kişi ve deneyim-lerdir. Üçüncü faktör ise sözel ikna (toplumsal onay)‟dır. Bu faktör kişinin uzmanlarca veya önem verdiği kişilerce çocuk bakımı üzerine sözlü olarak desteklenmesi ve teşvik edilmesini içermektedir. Bu sayede kendisine güven duyulan kişinin annelik vazifesini yapma konusunda daha istekli ve gayretli olacağı düşünülmektedir. Bir diğer faktörde annenin fizyolojik ve duygusal durumudur. Bireyde var olan olumlu ruh hali ve sağlıklı bir vücut yapısı ebeveyn öz yeterliğin arttırırken; olumsuz ruh hali ve sağlıksız bir vücut yapısı ise öz yeterliğin düşmesine neden olmaktadır.

Ebeveyn öz yeterliğine dair bilişsel yapıların nasıl oluştuğu üzerine çalışmalar ya-pan Grusec vd. (1994) ebeveyn öz yeterliğine dair inançları etkileyen üç kaynak oldu-ğunu belirlemiştir. Bu kaynakların ise kültürel yapı, çocukları ile yaşadıkları deneyimler ve anne babaları ile yaşadıkları etkileşimler ile örüntülenen bir şema olduğunu ifade etmiştir.

İçinde yaşanılan her çevrenin her toplumun belli bir kültürü, bu kültürlerinde ço-cuk bakımı ve ebeveynlik uygulamalarına ilişkin kendine özgü değer ve pratikleri var-dır. Bireyler tarafından özümsenen kültür bireyin bilişsel tasarımları oluşturmasına yar-dımcı olur. Bireyler etrafında yaşadıkları çevrenin çocuğa dair inançlarından ve çocuk yetiştirmeye dair uygulamalarından etkilenir ve bunu kendi yaşantısında da çoğunlukla

(28)

uygular. Bu kişilerin çevresinde ebeveynliğe dair doğrudan ve dolaylı olarak yaşadığı deneyimler onların ebeveyn öz yeterliklerine üzerine kişisel algılarının oluşmasını sağ-lamaktadır (Aksoy ve Diken, 2009).

Bandura (1995)‟ya göre anne ve babaların çocukları ile gerçekleştirdikleri etkile-şim, iletişim ve ebeveynlik deneyimlerinde başarılı olması onların kendilerini anne ve babalık rolünde daha güvenli ve güçlü hissetmelerini sağlar. Bu olumlu deneyimler ebeveyn öz yeterlik algısını güçlendirirken bir taraftan da ebeveynlik sürecini hem an-ne-baba hemde çocuk için daha kolay ve keyifli bir hale getirir.

Bireylerde ebeveyn öz yeterlik algısının oluşmasında kendi ebeveynleriyle ilişki-lerinin ve yaşadıkları deneyimlerin önemli bir etkisinin olduğu düşünülmektedir. Araş-tırmacılar bunun ebeveynlik davranışları üzerinde belirleyici bir rol oynadığı ve ileride ebeveyn olacak bu bireylere yol gösterici olduğunu ifade etmektedir (Grusec vd., 1994).

Belsky (1984) de anneler ile beraber gerçekleştirdiği çalışmasında ebeveynliğe yönelik yeterlilik algısını; ebeveynin kişilik gelişimi, ebeveynin sahip olduğu veya ola-madığı sosyal destek ile çocuklarının özellikleri ile ilgili olduğunu ifade etmiştir.

Coleman ve Karraker (1997) ise çocuk bakımı ve büyütme konusunda yeterli bil-giye sahip olan, bu bilgiler doğrultusunda ebeveynlik görevlerini yerine getirebilmek için yeteneklerine güvenen ve bu süreçte sosyal çevresinin kendisine destek olacağına inanan anne babaların kendilerini ebeveynlik konusunda yeterli hissettiklerini belirle-miştir.

1.1.3.2. Ebeveyn Öz Yeterliğinin Aile Üzerindeki Etkileri

Ebeveynler hem genetik özelliklerini kalıtım yoluyla çocuğa aktarması hem de doğumdan itibaren çocuğa en yakın kişiler olması nedeniyle çocuğun bütünsel gelişi-minde tek etken olmasa bile en önemli etkendir. Bireyler özellikle çocukluk dönemi esnasında etrafında var olan sosyal ve fiziksel çevreye uyum sağlarken onların en büyük destekçisi ebeveynleri olmaktadır (Özyürek, 2004). Çocuk ebeveyninden hayata dair temel bilgi ve becerileri öğrenirken aynı zamanda da onların ilgisine, sevgisine ve

(29)

ba-kımına da ihtiyaç duymaktadır (Bronfenbrenner, 1977). Bu dönemde ebeveyni tarafın-dan çocuğa karşı sergilenen tavır ve davranış onların gelişiminde önemli bir role sahip-tir. Öyle ki ebeveynlerin çocuklarıyla ve birbirleriyle kurdukları iletişim ve etkileşimin biçimleri nedeniyle aile ortamları sağlıklı-sağlıksız olarak nitelendirilebilmektedirler.

Sağlıklı aile ortamı; fertlerinin aralarında açık, dürüst, doğrudan bir iletişim ve et-kileşimin olduğu, bireylerin birbirlerini değerli gördükleri ve bir ailenin üyesi olduğu-nun bilincinde oldukları ortamı ifade eder (Satir, 2001). Bu aile türünde her bireyin şah-sına özgü bir karakteri ve kişiliği olduğu bilinir ve aile fertlerince kabul edilir. Bu saye-de ailenin her bir bireyi farklılığı muhafaza etmiş olur (Dönmezer, 1999). Sağlıklı aile ortamında ebeveynler cezalandırıcı değil destekleyici davranış biçimleri sergiler (Pettit vd., 1997; Gaylor vd., 2003).

Sağlıksız aile ortamı ise aile fertlerinin birbirlerinin kişiliklerine ve farklılıklarına saygı gösterilmediği, bireylerin kendilerine ve diğer aile fertlerine güvenmediği şartlar-da meyşartlar-dana gelmektedir. Bu ortamşartlar-da yetişen bireyler sürekli olarak “başkaları ne der?” düşüncesiyle hareket eden dıştan denetimli olurlar. Bu aile ortamı içerisinde çocuk ken-di duygu, düşünce ve algılarıyla değil başkalarının duygu, düşünce ve algılarıyla var olmaya çalışır. Bu nedenle de bir süre sonra aile fertleri hem diğer aile fertlerine hem de kendilerine yabancılaşır (Cüceloğlu, 1996).

Bu çalışmanın konusu olan ebeveyn öz yeterliği de hem doğrudan hem de dolaylı ebeveynin çocukları ile etkileşim ve iletişimi etkilediği için aile ortamının şekillenme-sinde sağlıklı veya sağlıksız aile ortamlarının oluşmasında, ailenin yaşam kalitesi üze-rinde ve çocuğun tüm alanlarındaki gelişimi üzeüze-rinde önemli ölçüde etkilidir. Çeşitli nedenlerden dolayı anne ve babaların ebeveyn öz yeterlik algıları değişebilmektedir. Ebeveynlerin çocuk gelişimine dair ilgileri, bu konudaki bilgi ve beceri düzeyleri, çev-relerinden aldıkları destek ve belirledikleri ebeveynlik stratejileri ebeveynlik öz yeter-liklerinin yüksek yada düşük olmasında etkilidir.

Yapılan çalışmalarda yüksek ebeveynlik öz yeterliği olan anne ve babalar ebe-veynlikte daha başarı oldukları görülmüştür. Örneğin yüksek ebeveyn öz yeterliğine sahip bireylerin çocuklarına daha zengin yaşantılar sağladıkları, duygusal becerilerin

(30)

yanında problemlerin çözümünde destek ve örnek olarak daha dolaylı çözüm yolları sundukları, problem çözücü beceriler kazandırdıkları, daha az emir verdikleri, sözel reddetmeleri daha az kullandıkları, şefkat ve daha fazla onay ifadesi kullandıkları belir-lenmiştir (Mondell ve Tyler). Bu ebeveynlerin çocuklarının, Coleman ve Karraker (2000)‟e göre akademik başarılarının, Townsend ve Choi (2004)‟ya göre okuma başarısı ile motivasyonlarının, (Kotil, 2010)‟a göre sosyal-duygusal uyum düzeylerinin daha yüksek olduğu; ayrıca Desjardin (2006)‟e göre dil ve konuşma becerilerinin daha fazla geliştiği tespit edilmiştir.

Ebeveyn öz yeterliği düşük olan anne ve babalar ise ebeveynlikte daha az başarılı oldukları yapılan araştırmalarla belirlenmiştir. Mash vd. (1983)‟e göre düşük ebeveyn öz yeterliğine sahip annelerin ebeveynlik özgü görevleri yaparken daha az aktif yönlen-dirme kullandıkları, daha fazla çocuklarını ihmal ve istismar etmeleri söz konusu olabi-lir. Bu ebeveynlerin çocuklarının davranışsal ve duygusal problemler geliştirmesine (Sanders ve Woolley, 2005) hatta annelik depresyonuna (Coleman, 1998) neden olduğu belirlenmiştir.

Araştırmalar çocukların, ebeveynlerinin varlığından mutluluk ve güven duydukla-rını, yokluğundan da olumsuz etkilendiklerini ortaya koymaktadır. Anne ve babalar hem birlikte hem de birbirlerinden bağımsız olarak çocuklarının gelişimi üzerinde doğrudan ve dolaylı olarak etkilidirler. Özellikle bebeklikten, okul öncesi dönemde dek anne ço-cuğun gelişiminde kritik rol oynamaktadır. Çocuğa anne tarafından erken yaşlardan itibaren sağlanan destekleyici ortamın çocuğun sosyal-duygusal, psiko-motor, fiziksel ve bilişsel gelişim alanlarında olumlu etkileri olduğu görülmektedir (Kağıtçıbaşı, 1999).

Anne ile çocuk arasındaki ilişki çocuğun kendini iyi hissetmesi, psikolojik uyumu, kendisine ve çevresine karşı güven duygusunun gelişimi, çevresiyle yakın ilişki kura-bilmeleri üzerinde etkili olduğu yapılan çalışmalarca belirlenmiştir. Annenin yokluğun-da veya ilgisizliğinde çocukların kaygı seviyesinin yükseldiği, saldırganlık, kendine zarar verme, kaygı duyma, kendinden şüphe etme, kimlik karmaşası, cinsiyet rolü ile ilgili uyum problemleri, karşı cinsle ilişki kurmada zorlanma, düşük özgüvene ve kişilik bozukluklarına sebep olduğu bilinmektedir.

(31)

Ebeveyn öz yeterliği anne ve babanın çocuklarına karşı görevlerini yerine getirir-ken bu görevlerin sonuçlarını etkilemektedir (Hastings ve Brown, 2002). Bireyin yaşan-tısında bu denli önemli bir role sahip olan annenin öz yeterlik düzeyi hakkında araştırma yapılması ve öz yeterliğine etki eden değişkenlerin bilinmesi oldukça önemli ve gerek-lidir.

(32)

BÖLÜM II

ĠLGĠLĠ ARAġTIRMALAR

Çalışmanın bu bölümünde yurt dışında ve yurt içinde yapılan çalışmalara yer ve-rilmiştir.

2.1. Yurt DıĢında Yapılan ÇalıĢmalar

Mondell, Forrest ve Tyler (1981) anne-baba yetkinliği yüksek ebeveynlerin daha tutarlı davranış sergilediği, çocuklarına problem çözümünde daha yardımcı oldukları ve çocuklarının kapasitelerini kullanmalarını daha fazla teşvik ettiklerini belirlemiştir.

Whitbeck (1987) anne-baba öz-yeterliğinin ön ergenlik dönemindeki ergenlerin öz yeterlik düzeylerine etkisi incelemiştir. 9-15 yaş arasındaki bulunan 82 çocukla gerçek-leştirdikleri çalışmada; erkek çocukların yeterlik düzeyi üzerinde anne-baba öz-yeterliğinin büyük etkisi olduğu, kız çocuklarının öz yeterlik düzeyi üzerinde ise ebe-veyn davranışlarının yüksek oranda etkisi bulunduğunu belirlemiştir.

Johnston ve Mash (1989) ebeveynlik memnuniyeti ve öz yeterliğe ilişkin bir ölç-me çalışması gerçekleştirmiştir. Çalışmaya 4-9 yaş aralığında çocuğu olan 297 anne ve 215 baba katılmıştır. Araştırma sonucunda ebeveynlik öz yeterliği ile çocukların prob-lemli davranışları arasında ters yönlü anlamlı bir ilişki bulunmuştur. Yine çalışmada annelere göre çocuklarda gözlenen problemli davranışların ebeveynlik memnuniyetine bağlı olduğu, babalara göre de çocuklarda gözlenen problemli davranışların hem ebe-veyn memnuniyetine hem de ebeebe-veynlik öz yeterliği ile ilişkili olduğu gözlenmiştir.

Teti ve Gelfand (1991) annenin ebeveynlik öz yeterliği inancında psikososyal de-ğişkenlerin etkisini (depresyon, sosyal ilişkisel destek) ortaya koymuştur.

Pisterman vd. (1992) Ebeveynlik stresi ve ebeveynlerin öz yeterlikleri üzerindeki çalışmıştır. Araştırmaya 91 aile katılmıştır. Çalışmaya katılan aileler belirlenirken

(33)

ço-cuklarında dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu olması göz önünde bulundurul-muştur. Deney ve kontrol gruplu olarak yapılan çalışma sonrasında alınan sonuçlara göre deney grubunda ebeveyn becerilerinde ve ebeveyn stres durumlarında anlamlı iyi-leşmeler olduğu belirlenerek grupla ebeveyn eğitiminin çalışmaya katılan ailelerin ebe-veynlik stresi ve ebeebe-veynlik öz yeterliğini olumlu şekilde etkilediği belirlenmiştir.

Gross vd. (1995) ebeveyn eğitiminin ebeveyn-çocuk ilişkilerinin geliştirilmesinde etkilerini incelemiştir. Çalışmaya iki yaşında çocuğu olan 48 anne ve baba ile çocukları katılmıştır. Yarı deneysel desende modellendirilen çalışmada deney grubunda yer alan ailelere 10 haftalık bir eğitim programı uygulanmıştır. Araştırma sonucunda ebeveyn eğitim programının anne-çocuk etkileşiminin kalitesini ve ebeveyn öz yeterliklerini art-tırdığını, ebeveynlik stresini ise azalttığı belirlenmiştir.

Tucker vd. (1998) davranışçı ebeveyn eğitim programının annenin ebeveynlik öz yeterliği, annelik stresi ve anne çocuk etkileşiminin kalitesi üzerindeki etkisini araştır-mıştır. Çalışma grubunda bir yaşını doldurmuş çocuğu olan 46 ebeveyn yer alaraştır-mıştır. Deney kontrol gruplu yarı deneysel desende modellendirilen çalışma sonucunda deney grubundaki tüm ebeveynlerin öz yeterliklerini arttırdığı, stres düzeylerini azalttığı ve ebeveyn, çocuk etkileşimlerini olumlu yönde etkilendiği belirlenmiştir. Ancak eğitim programının babalar üzerinde daha az etkili olduğu çalışma sonucunda belirlenmiştir. Uygulama aşamasının ardından bir yıl sonra gerçekleştirilen izleme testlerinde deney grubunda yer alan anne ve babaların çocukları ile etkileşiminde olumlu gelişmeler oldu-ğu, annelerin eleştirel davranış ve ifadelerinde azalma görüldüğü belirlenmiştir. Çalışma sonucunda araştırmacılarca yürütülen söz konusu ebeveyn eğitim programının çocuklar ve anne babaları üzerinde uzun süreli olumlu geri dönüşlerinin olduğu belirlenmiştir.

Coleman ve Karraker (2000) çalışmasında annelerinin ebeveynlik öz yeterliği ile ebeveynlik doyumları arasındaki ilişkiyi araştırmıştır. Araştırmanın örneklemini okul çağında en az bir çocuğu bulunan 145 anne oluşturmuştur. Çalışma sonucunda araştır-macılar; eğitim düzeyinin, gelir düzeyinin ve deneyimin ebeveyn öz yeterliği üzerinde anlamlı bir farklılaşmaya neden olduğunu ifade etmiştir.

(34)

Ortega (2000) anne-baba yetkinliği, çocuk ve ebeveyn çatışmasıyla ilişkili davra-nışlar ve kültürel bağları incelemiştir. Araştırmanın çalışma grubunda birbirinden farklı kültürel geçmişe sahip ve düşük gelirli 54 ebeveyn yer almıştır. Araştırma sonucunda; ebeveynlik ölçümlerinde yüksek ve düşük düzeyde kültürel bağlantıya sahip annelerin birbirlerinden anlamlı bir şekilde farklılaştığı görülmüştür. Ayrıca kültürüyle yüksek düzeyde ilişki içerisinde bulunan annelerin daha az saldırgan ebeveyn davranışı sergile-diği ve bu ebeveynlerin çocuklarının davranışlarından kendilerini diğer ebeveynlere göre daha fazla sorumlu tuttukları belirlenmiştir.

Melnyk vd. (2001) ebeveyn merkezli müdahale programının etkili olup olmadığı-nı incelemiştir. Çalışmaya erken doğum gerçekleştiren 42 anne dahil edilmiştir. Çalışma deneysel desende modellendirilmiştir. Araştırma sonucunda; deney ve kontrol grubun-daki annelerin bebeklerinin zihinsel gelişim puanları arasında anlamlı bir farklılığın olduğu bu farklılığın ise deney grubunda yer alan anneler lehine olduğu belirlenmiştir. Bu sonucun yanı sıra kontrol grubunda yer alan annelere göre ebeveyn merkezli müda-hale programına katılan annelerin anlamlı bir şekilde daha az stresli oldukları, çocukla-rının özellikleri ve davranışları hakkında daha güçlü inançları olduğu ve ebeveynlik öz yeterlik inançlarının daha yüksek olduğu belirlenmiştir.

Coleman vd. (2002) annelerin ebeveynlik öz yeterliklerinin 1-3 yaş arasındaki ço-cuklarının Bayley Skalasından aldıkları puanlara etkisini araştırmıştır. Çalışmaya 68 an-ne ve 1-3 yaş arasında çocukları katılmıştır. Çalışma sonucunda; düşük öz yeterlik dü-zeylerine sahip annelerin çocuklarının Bayley puanlarının da düşük olduğu görülmüştür.

Esther ve Crockenberg (2002) ebeveynlik öz yeterliğin annenin duyarlılığı üze-rindeki etkisini araştırmıştır. Çalışmaya 6 aylık bebeğe sahip 92 ilk çocuğa sahip anne ve çocuğu dahil edilmiştir. Çalışma sonucunda annenin öz-yeterliğinin yüksek oluşu ile bebeğin sakinliği arasında ilişkili bulunmuştur.

Sofronoff ve Farbotko (2002) yaptıkları araştırmada asperger sendromlu çocuğu sahip anne ve babalar için düzenlenen bir ebeveynlik yönetimi programının anne ve babaların ebeveyn öz yeterliğini arttırmada etkili olup olmadığını araştırmıştır. Yarı deneysel desende gerçekleştirilen çalışma sonucunda deney ve kontrol gruplarının her

(35)

ikisinde de daha az problemli davranış kayıt altına alınmış ve çalışmaya dahil edilen deney ve kontrol grupların gene her ikisinde de ebeveynlik öz yeterliklerinde artış oldu-ğu belirlenmiştir. Bu artış belirli aralıklarla gerçekleştirilen izleme testlerinde de (4 haf-ta ve 3 ay sonra) yapılan ölçümlerde değişiklik göstermemiştir. Ayrıca araştırmada de-neysel uygulama sonrasında babalara oranla ebeveyn öz yeterliklerinin daha fazla artış gösterdiği de kayıt altına alınmıştır.

Coleman (2003) anne ebeveynlik öz yeterlikleri ile 1-3 yaşları arasındaki çocukla-rının davranışsal ve gelişimsel durumları arasındaki ilişkiyi incelemiştir. Çalışmaya 1-3 yaş aralığında çocuğu olan orta sosyoekonomik düzeye sahip 68 anne ve çocuğu dahil olmuştur. Çalışma sonucunda; annelerin ebeveynlik öz yeterlikleri ile çocukların anne sevgisi, uyum, coşku, anneden kaçınma gibi bazı davranışları arasında istatistiksel ola-rak anlamlı bir ilişki olduğu belirlenmiştir.

Gross vd. (2003) bir ebeveyn eğitim programının etkilerini araştırmıştır. Araştır-maya 77 öğretmen ile 208 ebeveyn dahil olmuştur. Çalışma dahil edilen anne ve babalar çalışma öncesinde 4 gruba ayrılmıştır. Grupların ilkinde ebeveyn ve öğretmen eğitimi birlikte, grupların ikincisinde yalnızca ebeveyn eğitimi, üçüncü de yalnızca öğretmen eğitimi verilirken, dördüncü grupta yer alan bireyler ise kontrol grubu olarak belirlen-miştir. Araştırma sonucunda; birinci grup ile ikinci grupta, üçüncü ve dördüncü gruba oranla ebeveyn öz yeterliklerinin daha yüksek olduğu, burada eğitim görenlerin baskıcı disiplin davranışlarını daha az kullandıkları ve diğer gruplarda yer alan bireylere oranla daha fazla olumlu davranış sergiledikleri gözlenmiştir.

MacPhee ve Miller Heyl (2003) ebeveynlik öz yeterliği ile etkili çocuk yetiştirme arasında nedensel bir ilişkinin var olup olmadığını incelemiştir. Çalışmanın örneklemi ebeveyn becerilerini arttırmak için ebeveyn eğitim programına dail olan anne ve baba-lardan oluşturulmuştur. Araştırma sonucunda; annelere uygulanan eğitim programının ebeveynlik öz yeterliklerinin arttırdığı belirlenmiştir.

Hess vd. (2004) yüksek risk taşıyan bebeğe sahip annelerinin çocuk gelişimi ile ilgili ebeveyn bilgi düzeyi ve ebeveynlik öz yeterliği inançları arasındaki ilişkiyi ince-lemiştir. Ebeveynliğe dair bilgi düzeyleri yüksek olan annelerin aynı zamanda da

(36)

ebe-veyn öz yeterlikleri ve ebeebe-veynlik yetkinliklerinin de yüksek olduğu belirlenmiştir. Ay-rıca yine çalışma sonucunda bilgi düzeyleri zayıf olan ebeveynlerin ebeveynlik öz yeter-likleri ve ebeveynlik yetkinyeter-likleri arasında ters yönlü anlamlı bir ilişki olduğu belirlen-miştir.

Hudson vd. (2004) ilk kez çocuğu olan anne ve babaların dört ay boyunca ebe-veynlik öz-yeterliklerinde değişimi incelemişlerdir. Araştırma sonucunda ilk dört ay boyunca babaların ebeveynlik öz-yeterliklerinin doğrusal bir biçimde arttığı, annelerin ebeveynlik öz yeterliklerinin ise ilk üç ayda doğrusal olarak artış gösterdiği; ancak yine de babaların öz-yeterlik düzeylerinin annelerinkinden daha düşük düzeyde olduğu, kız çocuğa sahip olan babaların öz yeterlik düzeylerinin ise erkek çocuğa sahip babaların öz yeterlilik düzeylerinden daha düşük olduğu bulunmuştur.

De Montigny ve Lacharite (2005) sağlık ve psikoloji alanında yayınlanan 113 makaleyi inceleyerek anne ve babaların ebeveynlik öz yeterlik düzeyine ilişkin kavram-sal bir analiz çalışması gerçekleştirmiştir. Araştırma sonucunda anne ve babaların ebe-veynlik öz yeterliği kavramı üzerinde olumlu geçmiş deneyimlerin, başkalarının dene-yimlerinin, sözel iknanın ve psikolojik açıdan uygun olmanın etkili olduğu görülmüştür.

Landy ve Menna‟nın (2006) 3-6 yaşlarındaki agresif, uyumsuz çocukların annele-rine verilen grup eğitiminin etkili olup olmadığını incelemiştir. Çalışmada 35 çocuk ve annesi yer almıştır. Verilen eğitim sonrasında eğitim programına dahil olan annelerin ebeveynlik öz yeterliklerinin yükseldiği ve öz yeterliklerinde, tutumlarında, çocukları-nın dışa dönük davranışlarına dair bildirimlerinde, ebeveynlik üzerine bilgisinde kontrol grubuna göre istatiksel olarak anlamlı bir farklılığın olduğu görülmüştür.

Young vd. (2006) anne ve babaların ebeveynlik öz yeterliği üzerinde yaptığı ça-lışma sonucunda annenin iyilik halinin oluşmasında ebeveynlik memnuniyetinin ebe-veynlik öz yeterliğinden daha fazla önem taşıdığı ancak anne, babalık davranışlarında ve araştırma kapsamındaki bebeklerin davranışlarında anne ve babaların ebeveynlik öz yeterliğinin annenin iyilik haline göre daha güçlü bir etkisi bulunduğu belirlenmiştir.

(37)

Anderson (2007) iş stresi ile anne ve babanın ebeveynlik öz yeterliği arasındaki ilişkiyi araştırmıştır. Çalışmaya 297 aile katılmıştır. Araştırma sonucunda; annelerin ev ve iş çatışması ve babaların düşük iş doyumu gibi işe yönelik stres durumlarının düşük ebeveynlik öz yeterliği ile ilişkili olduğu, annelerin düşük ebeveynlik öz yeterlik düzey-lerinin çocuklarının gözlenebilen davranış problemleriyle doğrudan ilişki içerisinde ol-duğu, babaların düşük ebeveynlik öz yeterlik düzeylerinin ise çocuklarının hem gözle-nebilen hem de gözlenemeyen davranış problemleriyle doğrudan ilişkisi olduğu ortaya çıkarılmıştır.

Bloomfield ve Kendall (2007) ebeveynlik öz yeterliğinin bir anne-babalık prog-ramına katıldıktan sonraki değişimi ve kalıcılığını belirlemeye çalışmıştır. Ebeveynler kurs öncesi, kurs sonrasında ve kursun bitiminden dört ay sonra yeniden incelemiştir. Çalışma sonucunda; ebeveyn eğitim programlarına katılan ebeveynlerin öz yeterlikleri-nin artış gösterdiği belirlenmiştir. Ayrıca bu belirlenen artışın dört ay sonra yapılan ka-lıcılık testinde de korunduğu gözlenmiştir.

Bloomfield ve Kendal (2010) "123 Magic” isimli grup tabanlı bir ebeveynlik programının etkililiğini incelemiştir. Çalışmaya 74 ebeveyn katılmıştır. Araştırmanın deneysel uygulaması Ocak 2007‟den Haziran 2009‟a kadar devam etmiştir. Çalışma sonucunda ön-test ve son-test sonuçları karşılaştırılarak "123 Magic” isimli programının ebeveyn öz yeterliğini arttırmada başarılı olduğu belirlenmiştir.

2.2. Yurt Ġçinde Yapılan ÇalıĢmalar

Kaner (2007) öğretmenler ile ebeveynleri öz yeterlik inançları, tükenmişlik algıla-rı ve çocuklaalgıla-rın problem davranışlaalgıla-rını incelemiştir. Çalışmada gençlerin yaşlılara oran-la kendilerini daha yeterli algıoran-ladıkoran-larını; buna karşın çocukoran-larının sorunlu davranışoran-la- davranışla-rından daha çok rahatsızlık duyduklarını ve daha fazla ebeveynlik tükenmişliği yaşadık-larını belirlenmiştir. Ayrıca çocuğun engel durumunun ebeveyn öz yeterlik inançyaşadık-larını etkilediği sonucuna ulaşmıştır.

Elibol (2007) iki, üç yaş arasında çocuğu bulunan annelere verilen grup eğitiminin annelerin çocuklarının gelişimlerine katkısını ve ebeveynlik görevlerinde

(38)

öz-yeterlik-lerine ve araştırmıştır. Çalışmaya 36 anne katılmıştır. Çalışmada ön-test, son-test, kont-rol gruplu yarı deneysel desen kullanılmıştır. Deney grubunda yer alan annelere ebe-veynlik görevlerine ilişkin olarak haftada iki saat sürecek şekilde altı hafta boyunca grup eğitimi verilmiştir. Çalışma sonucunda; annelerin ebeveynlik becerilerinde ebe-veyn öz yeterliklerinde anlamlı bir artış olduğu belirlenmiştir.

Kılıçaslan (2007) kadınlarda yaşın, doğum sonrası depresyonun, erkeklerde evlilik uyumunun ve eşler arasındaki ilişkideki derinliğin ebeveynlik öz yeterliğini yordayıcı anlamlı birer değişken olduğunu belirlemiştir.

Diken ve Diken (2008) çalışmasında dil geriliği problemi olan çocukların annele-rinin ebeveyn öz yeterlikleriyle, çocuklarıyla sözel etkileşimi arasındaki ilişkiyi araştır-mıştır. Çalışma sonucunda; ebeveynlik öz yeterliğinin ve erken çocuklukta dil gelişimin etkilediği belirlenmiştir.

Aksoy ve Diken (2009) gelişimi risk altında olan bebeklerin gelişimleri ile annele-rin ebeveyn öz yeterlik algıları arasındaki ilişkiyi araştırmıştır. Araştırmada betimsel alan yazın taraması yaparak inceledikleri makalelerdeki bulgulara dayanarak annelerin ebeveyn öz yeterlik algı düzeyi ile çocukların sosyal, bilişsel ve dil gelişimleri arasında ilişki olduğu sonucuna varmışlardır. Çocukların problemli davranışlarının önlenmesin-de, yetersizlik tanısı almış ve/veya gelişimi risk altında olan çocukların erken çocukluk-taki gelişimlerinde uygun ebeveynlik davranışları göstermenin önemli olduğunu ifade ederek ebeveynlik öz yeterliklerinin anne olma yaşı, sosyoekonomik düzey, sosyal des-tek, depresyon ve stres faktörleri tarafından etkilendiği de belirtmişlerdir.

Beral (2010) otistik çocuğu olan anne ve babaların ebeveynlik öz yeterlik algıları-nı incelemiştir. Araştırmaalgıları-nın örneklemini 411 ebeveyn oluşturmuştur. Çalışma sonu-cunda; otistik çocuğu olan anne ve babaların ebeveynlik öz yeterlik algılarının çocuğun cinsiyetine, yaşına, eğitim aldığı süreye, kalıtıma, ebeveynin yaşına, ailenin yapısına, ailedeki çocuk sayısına ve ailede özel gereksinimli başka bir birey olup olmadığına göre farklılık göstermediği bulunmuştur.

(39)

Çabuk Bayam (2010) öz-yeterlik inançları ile çocuklarının problem davranışlarına yönelik algıları arasındaki ilişkiyi araştırmıştır. Araştırmaya 140 anne ve 158 baba ol-mak üzere 298 ebeveyn katılmıştır. Tarama modeli ile gerçekleştirilen çalışma sonu-cunda; ebeveynlerin yüksek düzeyde öz yeterlik inancına sahip oldukları, ayrıca ebe-veynlik öz yeterlik inançları ile çocuklarının problem davranışlarından rahatsızlık duy-ma, problem davranışlarla başa çıkduy-ma, problem davranışlara yönelik nedensel faktörler boyutlarında anlamlı ilişki görülmemiştir.

Kotil (2010) 5-6 yaş çocukların (okul öncesi eğitim kurumuna yeni başlayan) sos-yal-duygusal uyum düzeylerine, annenin ebeveyn öz yeterlik algısı ile okul beklentileri-ne uyum düzeyinin etkisini incelemiştir. Çalışma sonucunda; yüksek ebeveyn öz yeter-liğine sahip annelerin çocuklarının daha yüksek sosyal-duygusal uyum düzeylerine sa-hip olduklarını ve çocuğun sosyal-duygusal uyumunu yordamada ebeveyn öz-yeterliğinin önemli bir etken olduğu belirlenmiştir.

Bağatarhan (2012) ebeveyn eğitim programının annelerin ebeveynlik öz-yeterlikleri üzerindeki etkilerini incelemiştir. Çalışma grubunda 16 anne yer almıştır. Araştırma tek grup ön-test, son-test, izleme deseninde modellendirilmiştir. Araştırma sonucunda ebeveyn eğitim programının çalışmaya katılan annelerin ebeveynlik öz ye-terliklerini anlamlı bir şekilde yükselttiği görülmüştür.

Büyüktaşkapu (2012) 1-3 yaş arasında normal gelişim gösteren çocukların gelişim seviyeleri ile annelerinin öz yeterlik inanç düzeylerini arasındaki ilişkiyi araştırmıştır. Araştırmaya 60 anne katılmıştır. Araştırma sonucunda; Araştırma sonucunda; annelerin öz yeterlik algılarının orta düzeyde olduğu, ancak disiplin, öğretme ve oyun alanlarında kendilerini daha az yeterli hissettikleri; 1-3 yaş arasındaki çocukların en çok ince motor gelişimlerinde yetersizlik olduğu, kaba motor, dil-bilişsel ve sosyal beceri-özbakım alanlarında ise yarıdan fazlasının gelişiminin yetersiz olduğu bulunmuştur. Ayrıca anne-lerin öz yeterlik algıları ile çocukların sosyal beceri-özbakım gelişimleri arasında istatis-tiksel olarak anlamlı bir ilişki tespit edilmiştir.

Çiftci Topaloğlu (2013) 4-5 yaş çocuklarının anne ve babalarının ebeveynlik öz yeterliği algısı ile sosyal yetkinlik, saldırganlık, kaygı puanları ile arasındaki ilişkiyi incelemiştir. Çalışmaya 227 anne ve 227 baba katılmıştır. Tarama modelinde

(40)

gerçekleş-tirilen çalışma sonucunda anne ve babaların ebeveynlik öz yeterliği algıları, kendi eği-tim durumlarına ve çocuklarının cinsiyetine göre anlamlı bir farklılık göstermemiştir. Annelerin ebeveynlik öz yeterliği algıları mesleklerine göre anlamlı olarak farklılaşır-ken, babaların ebeveynlik öz yeterliği algılarında ise anlamlı bir farklılaşma görülme-miştir.

Uyanık Balat (2014) okul öncesi dönemde çocuğu olan annelerin ebeveynlik öz yeterlilik ve depresyon düzeyleri arasındaki ilişkiyi araştırmıştır. Araştırmanın çalışma grubunda 135 anne yer almıştır. Araştırma sonucunda erken çocukluk döneminde çocu-ğu olan annelerin depresyon düzeyleri ile annenin ebeveynlik öz yeterlilik düzeyi ara-sında negatif yönde anlamlı bir ilişkinin bulunduğu ayrıca anne depresyon düzeyi üze-rinde babanın eğitiminin, çocuğun yararlandığı okul türünün ve ailenin gelir durumunun etkili olduğu belirlenmiştir.

Uyanık Balat ve Yılmaz (2014) okul öncesi dönemde çocuğu olan annelerin ebe-veynlik öz yeterlilik algıları ile çocuk yetiştirme tutumları arasındaki ilişkiyi incelemiş-tir. Çalışmanın örneklem grubu 94 anneden oluşmuştur. İlişkisel tarama modeliyle yapı-lan çalışma sonucunda Aile Hayatı ve Çocuk Yetiştirme Tutum Ölçeği‟ nin „Aşırı Ko-ruyucu Tutum‟ ile „Baskıcı ve Disipliner Tutum‟ alt boyutlarından elde edilen değerle-rin, Ebeveyn Öz Yeterlilik Ölçeği‟nin „Anneliğe Özgü Strateji‟ alt boyutundan elde edi-len değerlerin anlamlı bir yordayıcısı olduğu görülmüştür.

Uyanık Balat vd., (2014) okul öncesi eğitim kurumuna devam eden çocukların annelerinin ebeveynlik öz yeterlilik ve öfke düzeyleri arasındaki ilişkiyi araştırmıştır. Araştırmaya 135 anne katılmıştır. Araştırma sonucunda annelerin öfke düzeylerinin ailenin gelir durumuna göre ve çocuğun cinsiyetine göre anlamlı bir farklılık gösterdiği belirlenmiştir. Bunun yanında annelerin ebeveynlik öz yeterlilik düzeyi ile öfke düzeyi arasında veri toplama aracı olarak kullanılan sürekli öfke-öfke tarzı ölçeğinin alt boyut-larından olan öfke kontrol boyutu dışında diğer boyutlarında negatif anlamlı bir ilişkinin olduğu görülmüştür.

Yıldız Çiçekler vd. (2014) mükemmeliyetçilik ve ebeveynlik öz yeterlikleri ara-sındaki ilişki çalışma durumları, yaşları ve eğitim seviyeleri açısından incelenmiştir.

Şekil

Tablo 1. Katılımcıların demografik özellikleri  Demografik Özellik  f  %  Çocuğunun Cinsiyeti  Kız  201  50,0 Erkek 201 50,0  Toplam  402  100,0
Tablo 2. Ölçeğin iç tutarlık katsayıları
Tablo 3. Annelerin Berkeley ebeveyn öz yeterlilik ölçeğinden aldıkları puan  ortalamalarına ilişkin betimsel istatistik sonuçları
Tablo 4. Çocuklarının cinsiyetine göre annelerin Berkeley ebeveyn öz yeterlilik  ölçeğinden aldıkları puan ortalamalarına ilişkin normallik testi sonuçları
+7

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu çalışmanın amacı farklı kurumlarda okul öncesi öğretmeni olarak görev yapan öğretmenlerin öz yeterlik inançlarının cinsiyet, yaş, mesleki deneyim ve

Sonuç: Sonuç olarak, emzirme öz-yeterlilik puan ortalaması sağlıklı bebeği olan annelerin ve hasta bebeğe sahip olan annelere göre daha yüksek, ve aradaki farkın

Bu gelişmeler Demir Adam filmindeki özel giysiyi akla getirse de beni çok daha eskilere götürdü. Galiba bu giysiler içinde ben kendimi Ninja Kaplumbağalar’daki Beyin

臺北醫學大學今日北醫: 孝親感人 21歲周同學捐肝救父 北醫附設醫院胃內水球手術 孝親感人 21歲周同學捐肝救父

因此我們推測氧化態低密度脂蛋白若能誘導腦部內皮細胞死亡便會使得血腦障壁損傷進

Annelerin Ebeveyn Eğitim Programı öncesinde ve sonrasında elde ettikleri ebeveynlik öz- yeterlikleri ile ilgili ön-test ve son-test puanlarına ilişkin Wilcoxon

Üçüncü alt problem çerçevesinde araştırmaya katılan ebeveynlerin yaş, öğrenim durumu, gelir düzeyi, çocuk sayısı ve çocukla geçirilen saat bağımsız değişkenleri

Okul öncesi öğretmenlerin iş doyumu düzeyleri ile program değişkeni arasındaki ilişki incelendiğinde ölçeğin içsel doyum ve dışsal doyum alt boyutlarında ve toplam