SE N N U R SEZE R ______________ Ziya Osman Saba (Mart 1910-29 Ocak 1957), bir öyküsünde fotoğ rafının çekilemeyişini anlatır. Fo toğrafçı, mutlu insanlara alışıktır, onun zorla gülümseyişini yadırgar, ‘güzel, sevinçli şeyler düşünmesini’ ister. Saba’nın düşündüklerindeki güzelliklerse gülüşüne, fotoğrafçı nın nstediği tasâsızlığı katamaz. * Mesut İnsanlar Fotoğrafhanesi, Zi ya Osman Saba’nın sanatının ve dünya görüşünün özetidir diyebili riz, yoksulluğunu düşlerle avutma ya çalışan kimsesiz bir İstanbullu nun şehir izlenimleri: “ Sanki bü tün bu mağazalar, bütün şu insan lara, saadet satıyorlar. (...) Şu satıcı lar avaz avaz bağırarak ‘Şu sattık larımızdan da alın, daha çok mesut olsun’ demek istiyorlar.” Saba, vit rinlerdeki eşyaları, gerçekten mut luluk dağıtabilecek nesneler olarak değil,- mutlu insanlara yakışabile cek şeyler olarak seyreder:
“İnsan yemekten sonra şu geniş koltukta kim bilir ne kadar rahat eder! Şu abajur, elindeki örgüsüne dalmış karısının yüzüne kim bilir ne tatlı bir pembelik verir. O zaman koca, gazetesini bırakarak karısının seyrine dalar.” Kendisi, vitrinleri seyrederken düşlerle yetinmek zo rundadır.
Yaşamındaki çelişkiler
Çünkü, “ Fakat bütün bu eşyayı nereye taşımalı? Şu kat kat apart manların hangi katı benim olabilir? (...) Ya şu mağazadaki mavi kolye. Tanıdığım kızlardan şu en mavi gözlüsüne ne kadar yaraşacak! Fa kat o kız benim sevgilim değil ki!” Yalnızlığını, parasızlığından daha önemli sayar gibidir: “ Düşünüyo rum ki bütün o çamaşırlardan, el biselerden, tayyörlerden, mantolar dan istediğim kadar alacak param olsa da onları kullanabilecek, onları giyebilecek, ‘Bütün bunlar senin için’ diyebileceğim kimsem yok.”
Ziya Osman Saba’nın şiirlerin
de, yaşamdaki çelişkiler daha açık tır: “Ayaklar, çeşit çeşit kunduralar içinde/Ayaklar, yan çıplak, paçav ralar içinde” “Eller, göbek üstünde, yok bir şey umurunda/Ellikten çık mış eller, ekmek uğrunda.” Saba, yoksullukları saptar, yoksunluklara üzülür. Onun için en dayanılmaz acılar, çocukları bakımsız, hasta görmektir:
Acılardan kurtulmanın yolu
“Çocuklar bakıyorlar, gözlerinde mavilik/Bize bakıyorlar çocuklar, bir deri bir kemik//Çocuklar tuta mıyorlar ellerinde oyuncaklan/Ço- cuklar, koşamaz olm uş bacakla- rı^/Bakıyorlar her akşam elim i- ze/B ir şey sormak ister gibi hepi ni izey/Benizleri sapsan, hastaVÇo- cuklar bedbaht bu yaşta.”
Dünyayı mutlu görmek istedi ğinde bütün bebeklere patik yapıl masını ister, çocuklar yalınayak kalmamalıdır. Bu çocukları ölüm den koruyam az ama: “A m a şu dünya hali, bin türlü kaza, bela, /Ama bunca hastalık, gıdasızlık, ve rem ;/Tabutçu, ölçünü büyük tut
Ziya Osm an Saba büyükî/Çocukların öldüğünü iste mem.”
Ziya Osman Saba, acılar karşı sında Tannya sığınır. Yoksulluk ve acılardan kurtulm anın tek yolu, belki de ölmektir:
“ Ümitler içindeyim, çok şükür öleceğiz...”Ölümü kurtuluş olarak görmesi, yaşamdaki olanakları sez mesini engellemez:
“ Gecenin sonu seher, kışın so nunda bahar/Belki de bir bahçeyi müjdeliyor şu duvar.”Üstelik “Bü tün saadetler mümkündür.” Ama ‘titrer durur’ ellerin karşısındaki ‘pençe olm uş’, ‘yum ruk’ ellerin varlığı, ‘kin ve haset’in yalnızca ölümle sona erebileceğine inandırır onu.
0 ‘ebedi sabah’ta tüm özledikle rine kavuşabilecektir belki.
38 yıl önce yitirdik_________
Ziya Osman Saba, edebiyatımız da, küçük insanların düşlerini, acı larını yalın birdille anlatışıyla, an duru söyleyişle hep yeni kalmıştır. Onun boyun eğm işliği, okuruna başkaldın duygusunu verir.
Saba’mn yaşamım anlatanlar, ör neğin Yaşar Nabi Nayır, bize eme ğiyle geçinen, emeğinin karşılığını bile tam alamayan namuslu ve ince bir insanın portresini çizerler. Şiir leriyle kişiliğinin örtüşmesi, başta
« ■ f • » - s
Behçet Necatigil olmak üzere, pek çok şairi etkilemiştir.
Günümüz insanı, 38 yıl önce yi tirdiğimiz bu yazan okurken ken dinden çok şey bulacaktır. Onun ölümü kurtuluş gibi görmesinin al tındaki alayı da sezecektir. Çünkü çalışanlar için ahret, bugünkü ko- şullann yeniden yaşanmasıdır. Yeni bir işyeri:
“Düşümde gördüm Cahit’i:/Ban- ka gibi bir yer,/Aynı servise verilmi- şiz/Yolumu gözler/Baktım ki, topla mış memurlarım/Nutuk çekmede şefim iz/E l edip geçecektim yeri- me/Sessiz7/Cahit bu, dayanamadı, boynuma atıldUGözvaşIannı duy dum yüzümde bir anu/O, düşümde ağiadı/B ense uyandıktan sonra.” Tek avuntu, özlediklerine, anne ba basına, arkadaşlanna kavuşmaktır.
Ziya Osman Saba’nın şiirlerini, öykülerini, İstanbul’un değişimiyle ilgili izlenimlerini okumak isteyen ler, Geçen Zaman-Nefes Almak ve Değişen İstanbul’u okuyabilir. Zi ya Osman Saba’yı da tanır böyle- ce, çizgileri ‘Garip İstanbul’a ka rışmış bir fotoğrafla.
Rotterdam Festivali’nde Kutlar’a sayg
M EMET MASUTÇU_________________ ROTTERDAM - Uluslararası Rotterdam Film Festival i’nde, Onat Kutlar adına bir saygı gösterisi yapılacak. 25 ocak-5 şubat ta rihleri arasında 24. kez düzenlenen festivalin etkinlikler listesine, son anda şu satırlar ek lenmiş:
1 şubat çarşamba, 17.30:
“ Lumiere 4 ” salonunda, Onat Kutlar’a (25/1/1936-11/1/1995) saygı;
Erden Kıral’m yönettiği “Hakkâri’de Bir Mevsim”adlı filmin gösterisi.
Uluslararası Sinema Festivali arasında saygın bir yeri olan ve Berlin öncesinde yeni yılın ilk büyük festivali sayılan Rotterdam Festivali’nin yöneticisi Emile Falloux, bu ko nuda şu bilgileri verdi: “Onat Kutlar bu yd konuğumuz olacaktı; otelde yerini bile
ayırt-m ıştık. Ö lüayırt-m ünden ötürü çok üzgünüz. Bombalı bir saldın sonucu yaşamını yitirmiş olması ayrı bir üzüntü konuşundur. Onat Kutlar’ın anısına bir saygı gösterisi yapmaya karar verdik. ‘H akkâri’de Bir M evsim’in kopyasını getirtebildiğimiz için mutluyum.” Bilindiği gibi O nat K utlar’m, Ferit Ed- gü’nün yapıtından uyarlayarak senaryosunu imzaladığı bu filmi Erden Kıral 1982 yılında gerçekleştirmişti.
Rotterdam Film Festivali yetkilileri, Onat Kutlar için yaptıkları açıklamada, Kutlar’ın bir aydın olarak Türk kültüründeki yerinden ve ölümünden söz ediyorlar: “ Islami terör örgütü İBDA-C’nin üstlendiği bombalama eylemi sonucu yaşamını yitiren Kutlar, ya zar, senarist, yapımcı ve dağıtımcı olarak Türk kültür ve sinema dünyasının en önemli isimlerinden biriydi. ‘Yusuf Ue Kenan’,
‘Ha-zal’ ve ‘Hakkâri’de Bir Mevsim’ filmlerine yapıı imzasını atan Kutlar, 1964’te Türk film ar- ‘Cim şivlerini kurmuş ve 1975’e kadar da kuru- başlı mun yöneticiliğini yapmıştı. Kutlar, aynı za- 46 fi manda İstanbul Film Festivali’nin kurucu- mı o
suydu. de’ni
mine tak y Yapımcı olarak, Canan Gerede’nin ‘Ro- yöne: bert’s Movie adlı filmini çekebilmesini sağ- Uz 1 ayan Kutlar, Gerede’nin ikinci filmi olan 3 ‘Aşk Ölümden Soğuktur’un yapımcılığını roerk
gerçekleştirirken öldü. . ğ|m :
Onat Kutlar, Avrupa filmlerinin Türki- ferim ye’de dağıtımını üstlenen tek isimdi. Yaşar rastla Kemal’le birlikte, Avrupa’nın Batı kültürüy- üUle le Türkiye’nin Doğu kültürü arasında bir k>Ier köprü oluşturan entelektüeller arasındaydı. ‘ ’
Onat Kutlar, Rotterdam Festivali’ne film yarl*