• Sonuç bulunamadı

Yazarlığının 50, yayımcılığının 43. yılında Yaşar Nabi ile bir söyleşi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Yazarlığının 50, yayımcılığının 43. yılında Yaşar Nabi ile bir söyleşi"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

YAZARLIĞININ 50,

YAŞAR NABİ ÎLE

YAYIMCILIĞININ 43.

BİR SÖYLEŞİ

s •#,*** l« N * ’

'TT-YILINDA

t

e

^.

lygLi

Behzat AY

SORU — Yatarhğınıztn 50. yılın- dasınız, yazmaya başladığınızda kaç yakındaydınız? Öğrenim duru­ munuz neydi?

CEVAP — Çocuk dergilerinde, özellikle hocam Ahmet Halit Ya- şaroğlu’nun çıkardığı Çocuk Dün yası dergisinde yayınlanan şiirle­ rimi saymazsak, ilk ciddi şiirim Servet-i Fünun’da 1926 yazında çıktı. O sırada Galatasaray Lise­ si dokuzuncu sınıl öğrencisiy­ dim, yaşım 18’di.

SORU — Şiir, oyun, öykü, ro­ man gibi edebiyatımızın çeşitli dallarında çalışmalarınız oldu, ü- rünler verdiniz; bugün geriye bak­ tığınızda bu çalışmalarınız konu­ ğunda neler söylemek istersiniz? Bu dallarda yayımlanan yapıtları­ nızda bugün de beğendiklerinizin adları m söyler misiniz?

CEVAP — İlk şiirimden sonra­ ki yıllarda çıktı başlıca yapıtla­ rım. Bunlar birer çalışmadan çok birer denemeydi benim için. Her türde yazabiliyordum. Hangisin­ de karar kılacağıma karar ver­ mek için her edebiyat türünü de­ niyordum. O yıllarda yayınladı­ ğım kitapların hiçbirinin önemi yok bugün. Aile koşullarım daha Galatasaray’ın son yılında beni çalışmaya zorladı. Ondan sonra sıkı bir çalışma dönemi başlar benim için. Ancak yıllık tatil­

lerimde bir şeyler yazmak ya da denemek olanağını bulabili­ yordum. Banka ve gazetelerdeki çalışmalarım edebiyatla uğraşma ya pek vakit bırakmıyordu. Üs­ telik 1933'ten başlayarak bir de Varlık dergisinin hem yönetim, hem yazı işleri sorumluluğunu almıştım sırtıma. Bu yıllarda çık mış olan saydığınız türlerdeki ya­ pıtlarım hep aceleye gelmiş, va- kitsizlikten üstlerinde yeterince durulmamış ilk gençlik çabaları­ dır. Yayınlanmış olan iki roma­ nımı üç - dört haftalık kısa sü­ reler içinde tamamlamak zorun­ da kalmıştım. Yakup Kadri, Re­ şat Nuri gibi iki büyük yazarı­ m la bir yana bırakırsanız o yıl­ ların verimleri de bir amatörü ürkütecek, onu derlenip topar­ lanmaya zorlayacak önemde de­ ğildi. Bir yokluk denizinde yüzü­ yor gibiydik. Hüseyin Cahit Yal­ çın, «Âdem ve Havva» adlı roma­ nım için teşvik edici sözlerle do­ lu bir eleştiri yazmıştı. Oysa ben, yazıp yayınladıktan sonra hiç beğenmiyordum yapıtlarımı. Bu aceleye getirilmiş denemeler için en acı eleştirileri kendim yapı­ yordum içimden. Yeterince hazır îanmadan, yüklü tecrübeleri ol­ madan bir gencin bu alanda te­ melli bir şeyler ortaya koyamıya- cağma inanmıştım. Oysa hazır­ lanmak ve yasamak için yeteri kadar vaktim yoktu. Ailemi ge­ çindirmek için çok çaılşmak zo­ rundaydım. Bir yandan gazetede çalışırken bir yandan da bütün bos kalan zamanlarımı çeviri yap maya ayırıyordum. O sıralarda telif yazıları, gazetecilik dışında para getirmezdi. Yazarlar kendi şiir kitaplarını, romanlarını ken­ di keselerinden finanse etmek zorundaydılar. Dar bütçeli yazar­ lar için, bir yabancı dili ivı bili­ yorlarsa, ceplerinden harcaya­ rak telif yapıtlar vermek yerine

yabancı kitapları dilimize çevi­ rerek bütçesine beş - on kuruş eklemek çekicilik taşıyordu. 1950’ ye kadar çıkan kitaplarımın bu­ gün için tarihi birer anı olmak­ tan öteye bir değeri yoktur be­ nim için.

SORU — Edebiyatımızda Yedi Meşalecilerden birisiniz; böyle bir grup oluşturmakla amacınız ney­ di?

CEVAP — 1928’de «Yedi Meşa­ le» adı altında bir ortak kitap yayınlayan genç şair ve yazarlar o tarihlerin hemen tek sürekli edebiyat dergisi Servet-i Fünun’ da tanımışlardı birbirlerini. Boy lece aralarında bir dostluk oluş­ muştu. Aslmda bu grubu oluş­ turan genç hevesliler ayrı ayrı yönelimlerde kişilerdi. Ama bir­ birlerinden etkilendikleri için a ralarıııda birtakım ortak ilkeler belirmişti. Karşılıklı öğüşmeler- den ileri gelen bir kendilerini dev aynasında görme psikozuna kapılmışlardı da denilebilir. As­ lında. ortaklaşa bir kitap çıkar­ ma dışında bir amacımız yoktu. Ama günün edebiyat alanındaki büyük boşluğu içinde Yedi Meşa­ le lehte aleyhte büyük yanküar uyandırdı. Umudumuzu çok aşan yankılar. Sonradan bu grup için­ de birleşenler herbiri alıp başını bir başka yana gitti ve böylece kapandı bu konu.

SORU — «Haykır, Şairim, hay­ kır ellerin kederini> dizesinde yan­ sıdığı gibi, «Kahramanlar» (1929) adlı şiir kitabına giren şiirleriniz­ de Tevfik Fikret'i benimsediğiniz, toplumsal konulara önem verdiği­ niz; ikinci şiir kitabınız «Onar Mısra* (1952) da toplumsal konu­ lu şiirlerden yavaş yavaş sıyrıldı­ ğınız görülüyor. Bu değişiklikle, edebiyatımızın öfeti dallarım de­ nemenizin etkisi olan mu?

CEVAP — «Kahramanlarda yer alan toplumsal konudaki şi­ irlerin lirik yönden zayıf kaldı­ ğı o sırada çıkan bazı eleştiriler­ de ileri sürülmüştü. «Onar Mıs­ ralıda daha yumuşak ve lirik bir söyleyiş araştırmasına giriş­ memde bu eleştirilerin etkisi bulunabilir. Üstelik o sırada bir sevi tutkusu içinde bulunmamın da payı vardır.

SORU — Varlık dergisi, Türki­ ye'de yayımlanan ve önemini yi­ tirmeyen en uzun ömürlü edebiyat dergisidir; bunun sırrını açıklar mısınız?

CEVAP — Varlık dergisini, da­ ha önce de birkaç kez belirttiğim gibi, Sabrı Esat ve Nahit Sina'­ nın yardımlarıyla, birlikte çıkar­ mıştık. Oysa daha ilk sayısın­ dan başlayarak bütün sorumu ve yükü benim omuzlarımda kalmış tı. Çok güç koşullar içinde çalış­ mama, birçok defalar masraf a- çığını cebimden karşılamak zo­ runda kalmama rağmen onu ya­ şatmayı bir çeşit namus borcu saydım kendim için. Sanırım bu­ nun dışında bir sır aramaya ge­ rek yoktur.

SORU — Size gelen uazar mek tunlarından bir bölümünü rDosl Mektuplar» adıyla yayımladınız. Çeşitli yazarlardan gelmiş bu ka­ dar çok mektubu saklamanız, dost- ( Devamı 9. sayfada)

(2)

Yazarlıom

(Baştarafı 5. sayfada) hiña bağlılığınızdan mı. yoksa, o Oiinlerde, ilerde kitap olarak ya­ yımlarım düşüncesinden mi kay­ naklandı?

CEVAP — Hayır, günün birin­ de bu mektupların kitap haline geleneği hic aklımdan geçmemiş­ ti. Önemli yazarlara, sanatçılara saygım beni onların önemli sav­ dığım mektuplarını saklamava zorlayan tek neden olsa gerek. Bu arada Halit Ziya’dan almış olduğum, edebiyat tarihimiz açı­ sından önemi büytik bazı uzun mektupları içinde sakladığım zar fm kaybolması beni çok üzmüş­ tür. Bu mektupların adını andı­ ğınız kitapta ver alması, onun değerine çok katkıda bulunacak­ tı.

SORU — Türkiye'de yığmlarca İnsana okuma alışkanlığı kaşandı­ ran ve ya zari arımızın çoğunluğu- na yazma alanlığı yapan, yani bir çeşit okul olan Varlık derpişinin ve yayınlarının topluca ilerde bir kitaplık olarak kurulun korunması konusunda bir tasarınız var mı­ dır?

CEVAP — Yalnız Varlık dergi­ si ve yayınlarının değil, kütüpha­ nemde ver alan bütün kitapların bir araya getirilerek okurların yararına açılması çok yerinde o- lur bence. Devlet ya da belediye kitaplıklarından biri bana bu dü­ şüncemi gerçekleştirme olanağı­ nı verirse seve seve katılırım bu girişime.

Referanslar

Benzer Belgeler

Montanari’ye göre, cam kötü bir ısı yalıtkanı olduğu hâlde bina yapımında çok fazla kullanılıyor, bu da binalarda çok büyük miktarda ısı kaybına neden

Beyin araştırmalarında yaygın olarak kullanılan başlıca işlevsel görüntüleme yöntemleri arasında Pozitron Emisyon Tomografi (PET), Magnetoensefalogram

1— Tutanakların tespit Maliklerinden Hayrullah kızı Kadriye Sabancı İbrahim oğlu İbrahim Topuz, A li oğlu Haşan Erol, Hüseyin kızı Hüsniye Tıranpeş- li,

Daha sonra adı Güzel Sanatlar Akademi­ si olan Sanayi-i Nefise Mektebi Âlisi’nin 1 numaralı “talebesi” Müzdan Safi Arel geçen­ lerde Moda’daki evinde sessizce son

Uygur \ "vrinde Budist, Manişeit me-1 «Vniyetlerine, daha sonra İslâm medeniyetine girerken çektiği­ miz sıkıntıları o devirlerin eser leri gösteriyor’ On

doğum gününde hâlâ çok büyük anlam taşıyor Türk yazını için.. Türk yazınında Batılı anlamda ilk deneme yazarı, de­ neme tülünün

In univariate analysis, pignatti risk score, seizure, extent of resection, GTR, biopsy or partial resection, residue, recurrence or progression,

Senato 13 Mayıs 1920 tarihinde aldığı bîr kararla, Ermeni soykırım iddialarının gerçek olduğunu ifade etmiştir.. Tem- silciler Meclisi 148 sayılı kararı ile