T.C.
DOKUZ EYLÜL ÜN VERS TES SOSYAL B L MLER ENST TÜSÜ
ARKEOLOJ ANAB L M DALI YÜKSEK L SANS TEZ
ANADOLU’DA ANT
K ÇA
EH
R PLANLARI
Sema TORAMANOLU DanımanYrd. Doç. Dr. Akın ERSOY
Yemin Metni
Yüksek Lisans Tezi olarak sunduum “Anadolu’da Antik Ça ehir Planları””
adlı çalımanın, tarafımdan, bilimsel ahlak ve geleneklere aykırı düecek bir
yardıma bavurmaksızın yazıldıını ve yararlandıım eserlerin bibliyografyada
gösterilenlerden olutuunu, bunlara atıf yapılarak yararlanılmı olduunu belirtir ve
bunu onurumla dorularım.
Tarih 27/6/2006
YÜKSEK L SANS TEZ SINAV TUTANAI
Örencinin
Adı ve Soyadı : Sema TORAMANOLU
Anabilim Dalı : Arkeoloji Anabilim Dalı
Programı : Klasik Arkeoloji
Tez Konusu : Anadolu’da Antik Çaehir Planları
Sınav Tarihi ve Saati :
Yukarıda kimlik bilgileri belirtilen örenci Sosyal Bilimler Enstitüsü’nün
……….. tarih ve ………. Sayılı toplantısında oluturulan jürimiz
tarafından Lisansüstü Yönetmeliinin 18.maddesi gereince yüksek lisans tez
sınavına alınmıtır.
Adayın kiisel çalımaya dayanan tezini ………. dakikalık süre içinde
savunmasından sonra jüri üyelerince gerek tez konusu gerekse tezin dayanaı olan
Anabilim dallarından sorulan sorulara verdii cevaplar deerlendirilerek tezin,
BAARILI OY B RL ile
DÜZELTME * OY ÇOKLUU
RED edilmesine ** ile karar verilmitir.
Jüri tekil edilmedii için sınav yapılamamıtır. ***
Örenci sınava gelmemitir. **
* Bu halde adaya 3 ay süre verilir. ** Bu halde adayın kaydı silinir.
*** Bu halde sınav için yeni bir tarih belirlenir.
Evet Tez burs, ödül veya tevik programlarına (Tüba, Fullbrightht vb.) aday
olabilir.
Tez mevcut hali ile basılabilir.
Tez gözden geçirildikten sonra basılabilir.
Tezin basımı gereklilii yoktur.
JÜR ÜYELER MZA
……… Baarılı Düzeltme Red ………..
……… Baarılı Düzeltme Red ………...
Teekkür
“Anadolu’da Antik Ça ehir Planları” balıklı bu tez çalımasının hazırlanması
sürecinde yardım ve önerilerini esirgemeyip, bana yol gösteren sayın hocam Yrd. Doç. Dr. Akın Ersoy’a çok teekkür ederim. ehir planlarıyla ilgili makaleleri
bulmama ve “American Journal of Archaeology” kaynaklarına ulamama yardımcı
olan ablam Serap Toramanolu’na, benden maddi manevi yardımlarını esirgemeyen
sevgili aileme ve çalımamın her aamasında bana sabır gösteren kardeime ne kadar
Özet
Antik Ça’da kent (polis), içinde bulunduu bütün alana hâkim küçük bir
devletti. Bu devletin özünü “ehir devleti” adı verilen, corafi bütünlüü olan
baımsız bir merkez oluturuyordu. Bu tezin kapsamında ehir kavramının
oluumu, ehir planlamacılıının geliimi ve Anadolu antik ehirlerinin planları
incelenmitir. Anadolu dıındaki kentlerden örnekler verilerek benzerlikler ve
farklılıklar vurgulanmaya çalıılmıtır.
Tezin ilk bölümünde aratırmanın amacı kapsamı ve çalıma yöntemi
anlatılmaktadır. Antik çada ehir planının geliimi temel bir süreklilik gösterse
de birçok Hellen ehri oldukça yava gelimiti. Bu bölümde ayrıca Hellen tarihi
dönemleri içerisinde kent planlamasının seyri incelenmitir. Roma döneminin
antik ça kent planlamasına katkısı aratırılmı ve kentsel altyapı anlatılmıtır.
ehir planlama biçimi ve teknii uygarlık düzeyinin de göstergesidir. Hellen
kenti planlamasındaki uzun ve kompleks süreç bu tezin ikinci bölümünde yer alan Anadolu ehir örnekleri ile verilmeye çalıılmıtır. Bu ehir örnekleriyle
Hellen toplumsal yaayıı ve tarihsel geliim süreci yansıtılmıtır. Anadolu ehir
plancılıı bölümündeki ehirler bölgelere ayrılarak incelenmitir. Çalımanın
ana amaçlarından biri olan Antik çada Anadolu ehir planlarının incelenmesi
ve düzenli bir dökümünün yapılması bu bölümde gerçekletirilmitir. Üçüncü
ve son bölümde Anadolu dıı ehirlerinden örnekler verilmi ve bu örnekler
planları belirgin olan kentlerden seçilmeye çalıılmıtır. Tez çalımasının ana
kaynakları E.J. Owens’a ait olan “Yunan ve Roma Dünyasında Kent” ve R.E. Wycherley’in “Antik Çada Kentler Nasıl Kuruldu?” adlı kitaplarıdır. Bu iki
kitapta Hellen kentinin biçimini ve belirli öelerin kent içindeki konumunu
tanımlamıtır. Çalımanın ana kaynaklarından bir dieri de Hellen kentinin
geliimi konusunda belirgin saptamalarda bulunan F. Haverfield’in “Ancient
Town - Planning” adlı yayınıdır. Haverfield’in 1913 tarihli bu çalıması güncel
bir kaynak sayılmamakla birlikte içerii bu tezin amacıyla paraleldir. Tezin
dier bölümlerinde, ehir planları anlatılırken çeitli kaynaklara bavurulmu
ve Antik ça Anadolu ehir plancılıının uygarlık tarihindeki öneminin altı
Abstract
During the ancient age, a city (polis) was a small state which commanded the whole area where it was located. The heart of this state was constituted by an independent centre which was defined as “city state” and had a geographical integrity. The scope of this master’s dissertation covers the formation of the concept of the city, the evolution of the city planning, and the plans of the antique cities in Asia Minor. In addition, the thesis includes examples from cities outside Asia Minor in order to emphasise the similarities and differences.
The first part of the masters dissertation contains the objective of the study, its scope, and, its methodology. Although the evolution of the city plan during the antique age displayed a basic continuity, the development of many Helen cities was considerably slow. So, in this section, the journey of city planning during the Helen historical periods is analysed as well. This section also includes an investigation to explore the contributions of the Roman Period to the antique age city planning and an examination of the city infrastructure.
The style of city planning and its technique are signs of the level of civilisation. The second part of this thesis attempts to demonstrate, using Asian Minor city examples, the long and complex process in Helen city planning. With these city examples, Helen societal living and the process of its historical evolution are reflected upon. The cities which are taken into consideration under the section devoted to “Asian Minor City Planning” are examined by dividing them into regions. Amongst the main objectives of this study, the analysis of the city plans in Asia Minor during the antique era and their casting in an orderly manner are realised in this section. In the third and the last section, carefully chosen city examples with clear cut plans from outside Asia Minor are given. The main sources of this dissertation are the “The City in the Greek and Roman World” and “How the Greeks Built Cities” books that are written by E.J. Owens and R.E. Wycherley respectively. Both books describe the shape of the Helen city, and the position of certain elements within the city. Another main source book for this study is F. Haverfield’s “Ancient Town - Planning” that includes explicit statements on the evolution of the Helen city. Despite the fact that Haverfield’s 1913 dated book is not considered as a contemporary source, its content is in parallel with the aim of this dissertation. While discussing city plans in the other parts of the thesis, various sources are also referred, and the importance of the Ancient Age Asia Minor City planning in the history of civilisation is underlined.
ANADOLU’DA ANTK ÇA EHR PLANLARI
YEMN METN...II
TUTANAK...III TEEKKÜR...IV ÖZET...V ABSTRACT...VI ÇNDEKLER...VII BBLYOGRAFYA ve KISALTMALAR...XII
GR Amaç, Kapsam, Yöntem………1
BRNC BÖLÜM ANTK ÇA EHR 1. 1. HELLEN EHR………...4
1. 1. 1. Antik Çaehrinin Tanımı...4
1. 1. 2. Antik Çaehrinin Kuruluu...7
1. 1. 2. 1. Yunan ehir Planlamasının Kökenleri ………….. …11
1. 1. 3. Antik Çaehrini Oluturan Mimari Öeler………..15
1. 2. ARKAK VE KLASK DÖNEMDE EHR PLANCILII………..27
1. 2. 1. Düzensiz ehirler………...27
1. 2. 2. Düzenli ehirler ...………..28
1. 2. 2. 1. Ege Sistemi……….30
1. 2. 2. 2. talya Sistemi………..30
1. 3. HELLENSTK DÖNEMDE EHR PLANCILII………33
1. 3. 1. skender ve haleflerinin kurduu ehirler………..34
1. 3. 2. Seleukoslar tarafından kurulan ehirler ...……….35
1. 4. ROMA DÖNEM EHR PLANCILII………..38
1. 5. ANTK ÇAEHRLERNN ALTYAPISI………...42
KNC BÖLÜM ANADOLU EHR PLANCILII 2. 1. AIOLIS………46 2. 1. 1. Pitane………...46 2. 1. 2. Elaia ………47 2. 1. 3. Gryneion………..49 2. 1. 4. Myrina ………50 2. 1. 5. Kyme ………..51 2. 1. 6. Aigai ………...53 2. 1. 7. Larissa……….55 2. 1. 8. Neonteikhos ………56 2. 1. 9. Temnos………57 2. 2. BITHYNIA……….58 2. 2. 1. Nikomedia………...58 2. 2. 2. Nikaia………..59 2. 3. IONIA………..61 2. 3. 1. Phokaia……….61 2. 3. 2. Smyrna……….62 2. 3. 3. Klazomenai………..63 2. 3. 4. Ephesos………64 2. 3. 5. Priene……….…..66 2. 3. 6. Miletos……….68 2. 3. 7. Didyma……….71 2. 3. 8. Magnesia ad Meandrum……….……..72
2. 4. KARIA………74 2. 4. 1. Stratonikeia……….74 2. 4. 2. Tralleis………75 2. 4. 3. Alinda………..76 2. 4. 4. Aphrodisias……….77 2. 4. 5. Halikarnasos………78 2. 4. 6. Knidos……….80 2. 5. KILIKIA……….82 2. 5. 1. Antiokheia………..82 2. 5. 2. Tarsos……….83 2. 5. 3. Anemourion………...83 2. 6. LYDIA………...85 2. 6. 1. Thyateira………85 2. 6. 2. Magnesia ad Sipylum………85 2. 6. 3. Sardeis………...86 2. 7. LYKIA ……….88 2. 7. 1. Telmessos……….88 2. 7. 2. Pinara………89 2. 7. 3. Xanthos………90 2. 7. 4. Patara………91 2. 7. 5. Antiphellos………...92 2. 7. 6. Myra……….92 2. 8. MYSIA……….94 2. 8. 1. Pergamon……….94 2. 8. 2. Kyzikos………96
2. 9. PAMPHYLIA………97 2. 9. 1. Attaleia………...97 2. 9. 2. Perge………..98 2. 9. 3. Aspendos………99 2. 9. 4. Side………...101 2. 10. PHRYGIA………..…102 2. 10. 1. Laodikeia………102 2. 10. 2. Amorion……….104 2. 10. 3. Gordion………..105 2. 11. PISIDIA……….107 2. 11. 1. Sagalassos………..107 2. 11. 2. Termessos………..108 2. 12. THRAKIA……….110 2. 12. 1. Byzantion………...110 2. 12. 2. Kallipolis………111 2. 13. TROAS………..112 2. 13. 1. Parion……….112 2. 13. 2. Troia………...112 2. 13. 3. Assos………..113 2. 13. 4. Neandreia………...116 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM ANADOLU DI I EHR PLANCILII 3. 1. OSTA………..117 3. 2. POMPE………...…117 3. 3. LEPTS MAGNA………...118 3. 4. ALEXANDREIA……….120
3. 5. VENTA SILURUM……….………122 3. 6. RHODOS………...123 3. 7. ATINA………...124 3. 8. AKRAGAS………..125 3. 9. SELINUS………...126 3. 10. TIMGAD………...…128 SONUÇ ……….130 LEVHA LSTES LEVHALAR
Bibliyografya ve Kısaltmalar
Akarca, 1998 Akarca, A,
ehir ve Savunması,
Ankara, 1998.
Akurgal, 2003 Akurgal, E, Anadolu Uygarlıkları,
stanbul, 2003.
Akurgal, 1997 Akurgal, E, Eski zmir I Yerleme
Katları ve Athena Tapınaı, Ankara,
1997.
Akurgal, 1993 Akurgal, E, Eskiça’da Ege ve zmir,
stanbul, 1993.
Akurgal, 1960 Akurgal, E, “Çandarlı/Pitane Kazısı”
TAD X/1, 1960.
Akurgal, 1946 Akurgal, E, “Arkaik ve Klasik Çalarda zmir” Belleten 37, 1946.
Anabolu, 2001 Anabolu, M. Usman, stanbul ve
Anadolu’daki Roma mparatorluk
Dönemi Mimarlık Yapıtları, stanbul,
2001.
Aristoteles Aristoteles, Politika,(çev: Mete Tunçay), stanbul, 2002.
Atlan, 1970 Atlan, S., Roma Tarihi’nin Ana
Hatları, I. Kısım Cumhuriyet Devri,
stanbul, 1970.
Aydınolu, 2002 Aydınolu, Ü., “Dalık Kilikia’da
Helenistik Dönem Kentlemesi: Olba
Tapınak Devlet Modeli”,
(Yayınlanmamı Doktora Tezi), Ege
Üniversitesi, zmir, 2002.
Bakır, 2005 Bakır, G.(2005), Kentin Konumu, Eriim:19.03.2006,
http://www.klazomeniaka.com/01-KLAZOMENAI-KONUM.html
Bean,1997 Bean, George E, Eskiça’da Ege
Bölgesi, (çev. nci Delemen), stanbul,
1997.
Bean,1999 Bean, George E, Eskiçada Güney
Kıyıları, (çev. nci Delemen-Sedef
Çokay), stanbul, 1999.
Bean,1987 Bean, George E, Karia, (çev. Burak Akgüç), stanbul, 1987.
Bean, 2000 Bean, George, E, Eskiçada
Menderes'in Ötesi, (çev. Pınar
Bingöl, 2005 Bingöl, O., “Magnesia ad Maeandrum 2003 (20. yıl)” 26. Kazı Sonuçları
Toplantısı 1. Cilt. TC. Kültür ve
Turizm Bakanlıı Yayınları. Kültür
Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüü. Yayın no:19. Ankara,
2005.
Bingöl, 2006 Bingöl, O.(2006), Artemis Kutsal Alanı, Kent Planı ve Cadde Sistemi Eriim: 25.05.2006,
http://magnesia.org/tr/tr3.htm
Boardman, 1980 Boardman, J, The Greek Overseas, London, 1980.
Bonnard, 2004 Bonnard, A, Antik Yunan Uygarlıı,
Euripides’ten skenderiye’ye, (çev.
Kerem Kurtgözü), stanbul, 2004.
Bradford, 2004 Bradford, E, Akdeniz-Bir Denizin
Portresi, (çev. Ahmet Fethi), stanbul,
2004.
Cadoux, 2003 Cadoux, C. John, lkça’da zmir,
(çev. Bilge Umar), stanbul, 2003.
Cezar, 1977 Cezar, M, Anadolu Öncesi Türklerde
Clayton, Price, 1999 Clayton, P.A., Price, M.J., Antik
Dünyanın Yedi Harikası, stanbul,
(çev. Betül Avunç),1999.
Cook, 1948/1951 Cook, J. M, “Old Smyrna”, BSA, 1948/1951.
Çevik, 2005 Çevik, Ö., Arkeolojik Kanıtlar
Iıında, Tarihte lk Kentler ve
Kentleme Süreci, Kuramsal Bir
Deerlendirme, Arkeoloji ve Sanat
Yayınları, stanbul, 2005,
Demiri, 2005/2006 Demiri, B, “skenderiye: Antik Ça
Akdeniz’inde Bir Kültür Kenti”, Dou
Batı, Ankara, 2005.
Doer, 1998 Doer, E, lk skanlardan Yunan
galine Kadar Menemen ( ya da
Tarhaniyat ) Tarihi, zmir, 1998.
Erhat, 1999 Erhat, A, Mitoloji Sözlüü, stanbul,
Foss, 1977 Foss, C, “Archaeology and the ‘Twenty Cities’ of Byzantine Asia”, American
Journal of Archaeology, Vol. 81,
No.4, Autumn, Archaeological Institute of America, 1977.
Freeman, 2003 Freeman, C, Mısır, Yunan ve Roma,
Antik Akdeniz Uygarlıkları, (çev.
Suat K. Angı),Ankara, 2003.
Guzzo, 2000 Guzzo, G. Pier, “Pompei’nin
Çıplakları”, Sanat, Kültür, Antika, P, 18, (çev. Aslı Kayabal), stanbul, 2000.
Herodotos Herodotos, Herodot Tarihi, (çev. Müntekim Ökmen), stanbul, 1973.
KST Kazı Sonuçları Toplantısı
Kazıl, 2005 Kazıl, E, “Eskihisar (Stratonikeia)”
Mimarlık Dergisi, sayı: 324,
Temmuz-Austos, 2005.
Kretzchmer, 2000 Kretzchmer, F, Antik Roma’da
Mimarlık ve Mühendislik,(çev. Zühre
lkgelen), stanbul, 2000.
Lawrence, 1973 Lawrence, A. W., Greek Architecture, London, 1973.
Love, 1970 Love, I. C., “A Preliminary Report of the Excavations at Knidos”, American
Journal of Archaeology, Vol. 74,
No.2, Apr., Archaeological Institute of America, 1970.
Lyttelton, 1974 Lyttelton, M, Baroque Architecture in
Classical Antiquity, London, 1974.
Magie, 2003 Magie, D, Anadolu’da Romalılar 3,
Batı Anadolu Kent Devletleri, (çev.
Nezih Bagelen-Ömer Çapar), stanbul,
2003.
Malay, 1992 Malay, H, Hellenistik Devirde
Pergamon ve Aristonikos Ayaklanması, zmir, 1992.
Mansel, 1999 Mansel, A. M, Ege ve Yunan Tarihi, Ankara, 1999.
Moscati, 2004 Moscati, S., Fenikeliler, (çev. Sinem Gül), Ankara, 2004.
Naumann, 1998 Naumann, R, Eski Anadolu
Mimarlıı, (çev: Beral Madra) Ankara,
1998.
Nicholls, 1958/1959 Nicholls, R. V., “Old Smyrna”, BSA, 1958/1959.
Owens, 2000 Owens, E. J., Yunan ve Roma
Dünyasında Kent, (çev. Cânâ Bilsel),
stanbul, 2000.
Özyiit, 2005 Özyiit, Ö., , “2003 Yılı Phokai Kazı
Çalımaları” 26. Kazı Sonuçları
Toplantısı 2. Cilt. TC. Kültür ve
Turizm Bakanlıı Yayınları. Kültür
Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüü. Yayın no:19. Ankara,
2005.
Pausanias Pausanias, Description of Greece, translated by W. H. S. Jones, Harvard University, 1988.
Plinius Plinius, (Pliny the Elder), Natural
history: libri III-VII, translated by H.
Rackham, Harvard University, 1989.
Plutarkhos Plutarkhos, Moralia, translated by F. C.
Babbitt, 1999
Rumsched, 2000 Frank Rumsched, Wolf Koenigs’in
katkılarıyla, Küçük Asya’nın
Pompeisi Priene Rehberi, (çev: Selma
Saltuk, 1997 Saltuk, S, Arkeoloji Sözlüü, stanbul,
1997.
Serdarolu, 2005 Serdarolu, Ü, Behramkale-Assos, stanbul, 2005.
Sevin, 2001 Sevin, V, Anadolu’nun Tarihi
Corafyası I, Ankara, 2001.
Strabon Strabon, Geographika Antik Anadolu
Corafyası, XII-XIII-XIV, (çev: Adnan
Pekman), stanbul, 2005.
imek, 2005 imek, C.(2005), Tarihçe, Eriim:
21.04.2006,
http://www.pau.edu.tr/laodikeia/tarihce. htm, 2005.
TAD Türk Arkeoloji Dergisi
Tanaç, 2000 Tanaç, M., “Batı Anadolu Antik Yerleimlerinde Kentsel Mekan
Kurgusu Aratırması” (Yayınlanmamı
Yüksek Lisans Tezi), Dokuz Eylül Üni. Fen. Bil. Enstitüsü, zmir, 2000.
Tekin, 2004 Tekin, O, Eski Yunan Tarihi, stanbul,
2004.
Thorpe, 2002 Thorpe, M, Roma Mimarlıı, (çev.
Thukydides Thukydides, Peloponnesos Savaı,
(çev: Tanju Gökçol), stanbul, 1976.
Tulunay, 1992 Tulunay, E. T., Etrüsk Sanatı,
Arkeoloji ve Sanat Yayınları, stanbul,
1992.
Tül, 2001 Tül, , Türkiye’nin Antik Kentleri, stanbul, 2001.
Umar, 1999 (a) Umar, B, Karia, stanbul, 1999.
Umar, 1999 (b) Umar, B, Lykia, stanbul, 1999.
Umar, 2000 Umar, B, Kilikia, stanbul, 2000.
Umar, 2001 (a) Umar, B, Ionia, stanbul, 2001.
Umar, 2001 (b) Umar, B, Lydia, stanbul, 2001.
Umar, 2002 (a) Umar, B, Aiolis, stanbul, 2002.
Umar, 2002 (b) Umar, B, Troia, stanbul, 2002.
Umar, 2003 Umar, B, Trakya, stanbul, 2003.
Umar, 2004 Umar, B, Bithynia, stanbul, 2004.
Usman, 1958 Usman, M, Antik Devir Küçük Asya
Ünsal, 1973 Ünsal, B, Mimari Tarihi Cild I,
stanbul, 1973.
Varinliolu, 1990 Varinliolu, E., “1989 Stratonikeia
Kazıları”, 1990, XII. KST.
Wheeler, 2004 Wheeler, M, Roma Sanatı ve
Mimarlıı, (çev. Zeynep K. Erdem),
stanbul, 2004.
Vitruvius Vitruvius, Mimarlık Üzerine On
Kitap, (çev. Suna Güven), 1998.
Wycherley, 1993 Wycherley, R. E., Antik Çada
Kentler Nasıl Kuruldu?, (çev. Nur
Nirven-Nezih Bagelen), stanbul,
GR
Amaç, Kapsam, Yöntem
Kent, antik çada en önemli temel kurumlardan biri sayılıyordu. Uygarlık
kavramıyla beraber anılan kent sözcüünü tanımlayan ölçütler her bölgede farklılık
gösteriyordu. Arkaik ve Klasik dönem Hellen toplumuna göre kentin fiziksel bir boyutu olmalıydı. Kentler büyüdükçe, büyük kamu yapıları, gösterili evler ve dier
etkileyici donanımlar kent yaamının simgesi olmutur. Bu konuda antik yazar
Pausanias’ın “hiçbir devlet yapısı, tiyatrosu ve pazar meydanı olmayan, halkı bir sel yataının kıyısında da kulübelerinde yaayan Panopeus nasıl bir kent olarak
görülebilir” sorusu önemli bir ayrıntıdır.
Antik çaehrini oluturan, agora/forum, akropolis/arx, bouleuterion, tapınak
ve dier elemanların belirli bir düzen içinde bir araya getirilmesi için bir planlamaya
ihtiyaç vardır. Kentler ve kente ilikin yapılar hakkında yeterince bilgi olmasına
karın antik çaehir planlama kuramı hakkında bilgiler sınırlıdır. Erken dönemlerde
görülen seyrek dokulu düzensiz planlı yerlemelerle ilgili mimari kalıntı azdır.
Düzenli planlamaya sahip ızgara planlı kentlerle ilgili aratırmalarda ise ilk
karımıza çıkan Miletos’lu mimar Hippodamos’tur. Izgara planlı kent tasarımı
Arkaik dönemde balamı, Klasik dönemde ekillenmi ve Hellenistik dönemde en
gelimi düzeyine ulamıtır.
Bu tez kapsamında, antik çada ehir planlaması ayrıntılı incelenecek ve
Anadolu ehir planları ekillerle birlikte anlatılacaktır. Tez çalımasının ana
kaynaklarından biri olan F. Haverfield’in “Ancient Town - Planning” adlı 1913 tarihli yayını bu konuyla ilgili yapılan çada çalımaların ilkidir. Bu çalımada
Hellen kent planlaması kökenlerine inilmi ve farklı bölgelerden verilen örneklerle
antik ça ehir planlaması incelenmeye çalıılmıtır. Haverfield’ın yayınında
Yakındou yerleimlerinin Hellen ehir planlamasına katkısı örneklerle açıklanmı
ve dou ehirlerinin krala dorudan balı sayılmaları ile Yunan ehir devleti
yerleim konutlarının Hellen kentlerinin seyrek dokulu yerleiminden çok, Miken
kent düzenlemesiyle ilgisi olduu anlatılmıtır. Tezin dier ana kaynaklarından olan
E. J. Owens’ın, “Yunan ve Roma Dünyasında Kent” ve R.E. Wycherley’in, “Antik Çada Kentler Nasıl Kurulur?” adlı kitaplarında kent planlaması ve kent öelerinin
araziye daılımı çeitli bölgelerden verilen örneklerle anlatılmıtır.
Bu çalımanın ana amacı, antik ça kentlerinin daha önce yapılmı bütün
çalımalar eliinde dökümünü yapmak ve Anadolu ehirlerini bölgelere ayırarak
ekte verilen planlarıyla beraber anlatmaktır. Bu konuda yapılan dier çalımalarda
kullanılan metotlar ve varılan sonuçlar incelenmi, bütün bu kaynaklar eliinde
çıkan sonuçlar sorgulanmıtır. Tezin ilk bölümünde, ehir kavramının açıklaması
yapılacaktır. Hellen kültüründeki ‘polis’ kavramı ve kent sözcüü arasındaki iliki
antik ça yazarlarının bu konuda yaptıkları açıklamalarla anlatılacaktır. Antik ça
kentinin kuruluundan ekilsel olarak bahsedilecek ve Hellen ehir planlamasının
kökenleri alt balıkla incelenecektir. Antik ça ehir planlaması onu oluturan
mimari öelerle birlikte düünülmektedir. Bu bölümde antik ça ehrini oluturan
mimari unsurlar ayrıntılı anlatılacaktır. Bir kentin ehir elemanlarının lokalizasyonun
farklılık gösterdii yerlerde, buna neden olan unsurlar belirtilecek ve planlarla
anlatım desteklenecektir. Tezin birinci bölümünde ayrıca, antik ça ehir
planlamasında görülen düzenli planlı ehirlerin örnekleri verilecek ve bu tarz
plancılıkta görülen iki sistem anlatılacaktır. Ege sistemi ve talya sistemi adı verilen
bu tarz sokak ekillendirmeleri çizimlerle gösterilecektir. Arkaik ve Klasik dönem ehir plancılıı arasındaki farklar anlatılacaktır. Hellenistik dönem ehir plancılıı,
‘
skender ve haleflerinin kurduu ehirler’, ‘Seleukoslar tarafından kurulan ehirler’
ve ‘Ptolemaioslar tarafından kurulan ehirler’ alt balıı altında ilenecektir. Roma
dönemi ehir plancılıı anlatılacak ve Hellen ehir plancılıı arasındaki farklar
belirtilecektir. Bölümün sonunda eski ça kentlerinin altyapısı örneklerle verilmeye
çalıılacaktır.
Tezin ikinci bölümünde, Anadolu ehir plancılıı ana balıı altında Anadolu ehirlerinin bir dökümü yapılacak ve bu döküm bölgelere ayrılarak yazılacaktır. Bu
bölümde; Aiolis, Bithynia,
Phrygia, Pisidia, Thrakia ve Troas bölgeleri anlatılırken bölgelere düen kentler eit
sayıda olmayacaktır. Bunun nedeni bazı bölge kentleri hakkında daha fazla aratırma
yapılmı olması ve planlarının ayrıntılı hazırlanmı olmasıdır. kinci bölümde
anlatılan Anadolu ehirleri lokalizasyonları ve planları ile birlikte verilecek, ehre ait
önemli bir ayrıntı varsa bahsedilecektir.
Tezin üçüncü bölümünde Anadolu dıı ehir plancılıından örnekler verilecek
ve yine planlarla desteklenecektir. Bu bölümde anlatılacak ehirlerin sadece belirli
bir bölgeden olmaması önemli bir prensip olacaktır. Verilen ehir örnekleri talya ve
çevresi, Yakındou ve adalardan seçilecek, bu kentlerle Hellen kentleri sonuç
BRNC BÖLÜM ANTK ÇA EHR 1. 1. HELLEN EHR
1. 1. 1. Antik Ça ehrinin Tanımı
Hellen halkı için; ‘ehir’ ve ‘devlet’ birbiri içine girmi, birbirine karımı iki
kavramdı. “Polis” hem ehir, hem de devlet demekti. Yunan dilinde ehir anlamına
gelen baka bir kelime daha vardı. Belde olarak ehre “asti” de deniliyordu. Köyler
için “kome” sözü kullanılıyordu. Köyler belirli bir siyasi karakteri olmayan küçük yerlemelerdi. Açık ya da surla çevrili olabiliyorlardı. Polis ise çevre köyleri içine
alan ve genellikle doal sınırlara dayanan, siyasi bir topluluktu
1 .
Kent, barbarlık ve kaos ile karıt, uygarlıkla e anlamlıydı. Homeros’un uygar
olmayan Kyklopslar’a karı yönelttii iki suçlaması vardı. Bunlar, yasa yapmak için
meclislerinin bulunmayıı ve kendi aileleri dıında bir topluluk bilinçlerinin
olmadııydı
2
. Bu olayı antik yazar öyle anlatır:
“Engine açıldık yeniden, gene yüreimiz acı dolu. Vardık töre bilmez, azgın
Tepegözlerin iline, onlar yalnız ölümsüz tanrılara güvenirler, ne ekin ekerler elleriyle, ne de çift sürerler, toprak ekilmeden, ilenmeden verir onlara her eyi,
arpayı da, budayı da, asmayı da verir, arap sunan iri salkımları, Zeus yamuru iirir. Yoktur onların dernekleri, yasaları falan. Otururlar yüksek da tepelerinde,
oyuk maaralarda, herkes kendi evini yönetir, kendi karısını, çocuunu, umurlarında
deildir hiç kimse, bakalarına aldırmazlar.”
3
Homeros’un bahsettii meclislerinin ve topluluk bilinçlerinin olmayıı yani
bu iki nitelik de düzenli bir kent yaamı için çok önemli görünmekteydi. Antik
yazarların kent hakkında görülerinden bahsetmeye Aristoteles’le devam edilebilir.
1
Akarca, A., !ehir ve Savunması, 1998, s. 19.
2
Owens, E. J., Yunan ve Roma Dünyasında Kent, (çev. Cânâ Bilsel), 2000, s. 1. 3
Aristoteles aileden ve köyden söz ettikten sonra bunların birlemesiyle oluan
üçüncü birlik olarak “polis” i anlatır:
“Son birlik; çeitli köylerden oluan ehir ya da devlettir (polis). Bununla
hemen her bakımdan süreç tamamlanmıtır; kendi kendine yeterlie eriilmi ve
böylelikle, yaamın kendisini salamak için balamıken, imdi iyi yaamı
salayabilecek bir duruma gelmitir. Bundan dolayı, içinden çıktıı daha eski
topluluklar nasıl doalsa, ehir-devleti de öylece yetkinlikle doal bir topluluk
biçimidir.”4
Thukydides kent yaamını yerleiklik, güvenlik ve refah ile edeer kabul
ederken, aynı zamanda Hellen toplumunun zor zamanlarını betimledii Peloponnes
Savaları tarihinin giri bölümünde igal tehlikesinin büyük kentler kuramamı ve
temel kaynaklardan yoksun bir geçici nüfusun oluumuna neden olduu konusunda
ısrar eder5.
Yunanlılara göre kent, temelde ortak siyasal, dinsel ve toplumsal gelenekleri paylaan bir yurttalar topluluuydu ve “polis” tanım gerektirmemekteydi
6
. çinde
bulunduu ovaya, köylere ve çevre dalara hâkim küçük bir devlet olan kentin
özünü, siyasi faaliyetlerin toplandıı merkez olarak ehir tekil ediyordu. “ "
ehir devleti” adı verilen bu oluumun corafi bütünlüü vardı. Siyasi faaliyet belirli bir
merkezde, yani ehirde toplanmıtı. Kapladıı alanın yüzölçümü küçüktü bunun
önemli bir nedeni Yunanistan’ın corafi yönden parçalanmı olmasıydı. Sadece
Atina, birbirinden farklı corafi bölgeleri içine alan bir devletti. Yunanistan’ın iki
büyük ovasından biri olan Thebai ovası ise birkaç devlet arasında bölünmütü. Fakat
bu devletler “amfiktioni” denen yarı siyasi, yarı dini bir birlik kurmulardı. Birliin
merkezi Thebai ehri idi. ehir devleti tam bir baımsızlıa sahipti. Ekonomik
yönden amacı kendi kendine yetinmekti7.
4
Aristoteles, Politika, (çev. Mete Tunçay), Kitap I, Bölüm 2, 2002, s. 9. 5
Owens, 2000, s. 1 ( Thukydides, Peloponnesos Sava#ı, (çev: Tanju Gökçol), $stanbul, 1976. i 2. )
6
Owens, y.a.g.e., s. 1. 7
Yunan ehir devletleri karanlık çaların sonunda domutur. Dor istilası
sonrası Yunan toplumunda kabile sistemi görülmekteydi. Kabile bakanı ‘basileos’
unvanını taıyordu. Basileos doutan aldıı bir hak ile iktidara gelmiti. Görevini
tanrıların korumasında yürüten bakana kabile fertleri, sadakat ve itaatle balıydılar.
M.Ö. VIII. ve VII. yy. civarında kabile hayatından ehir hayatına geçilmitir.
Basileos’un vazifesi yalnız sava ve din alanına sınırlanmı ve nüfusu azalmıtı. Bu
durumda, siyasi ve adli ilere bir yıl için görev baında kalan memurlar bakmaktaydı.
Zamanla sava ve din ileri de birbirinden ayrılarak basileos’a yalnız dinin yönetimi
bırakılmı, sava bakanlıı ‘polemarkhos’ adında yeni bir memura verilmitir
8 .
ehir devletinin oluumuna soyluların büyük katkısı olmutu bundan dolayı ehir
devletinin ilk aamasına ‘aristokrasi idaresi’ adı verilir. Bu Aristo’ya göre ‘en iyinin
idaresi’dir. dare klan bakanlarından meydana gelen bir konseyde (boule)
toplanmıtı. Memurlar, soylular arasından seçim suretiyle, bir yıl vazife görmek
üzere i baına gelirdi. Adaletin salanması, aristokratların yaptıı, fakat yazılmamı
olan kanunlara göre olurdu9.
Tüm Yunanlıların siyasal yaayıları için son derece önemli olan ilk ehir
devletleri Ionia’da kurulmutur. Bunun nedenleri arasında; 1- Anadolu’ya karıık
kitleler halinde geçmi olan Aka’ların anayurtlarındaki kabile tekilatını yabancı bir
ülkede aynen uygulamaya imkân bulamamaları 2- Aka’larda öteden beri ehir
kavramının var oluu 3- Aka’ların Anadolu kıyılarında Hititler zamanından kalma ehir ve kasabalar bulmu ve buralara yerlemi olmaları gösterilebilir.
10
Bu ehir
devletlerinde siyasal haklara sahip her yurtta, ehir dıında otursa bile, ehir ilerine
karıabilirdi. Çünkü Yunan görüüne göre bir polis etrafını çeviren surlar ve içindeki
evler tarafından deil, ehirde ve ehir yöresinde yaayan özgür yurttalar tarafından
temsil olunurdu. Böylelikle polis; ehir devletinden baka “toplum devleti” olarak da
adlandırılabilir11. 8 Akarca, 1998, s. 19. 9 Akarca, y.a.g.e., s. 19. 10
Mansel, A. M., Ege ve Yunan Tarihi, 1999, s. 100-101. 11
O zamana kadar eski dou devletlerinin baında tanrının temsilcisi veya
dorudan doruya tanrı sayılan, bu yüzden sonsuz bir güç ve yetkiye sahip bulunan
bir hükümdar yer almakta, uyruklar kayıtsız artsız bu hükümdara tabii bulunmakta
ve onun iznini almadan devlet ilerine hiçbir ekilde karıılmamaktaydı. Ama Yunan ehir devletlerinde her özgür yurttaın eit haklara sahip olması ve devlet ileriyle
dorudan doruya ilgilenebilmesi devlet sistemi bakımından büyük bir yenilik ortaya
koymakta ve cumhuriyetin temellerini meydana getirmekteydi. Yunan polislerinin ortaya çıkması sonunda idarenin belirli bir ehirde toplanması kabile tekilatında
olduundan daha sürekli ve daha geni yetkili bir hükümet meydana gelmesini ve ilk
zamanlar hükümetin baında bulunan kralın, daha sonraları ise aristokratların devlet
ilerini daha kolay yürütmelerini mümkün kılmıtır
12 .
1. 1. 2. Antik Ça ehrinin Kurulu%u
Genel bir tanımla, ehirler bir köyün doal olarak büyümesi ve gelimesi
sonucunda meydana gelirler. Yunan ehirlerinin bir kısmı Tunç ça yerlemeleri
üzerinde gelimitir, bir kısmı ise Tunç çaında oturulmayan yerlerde
kurulmulardır. Daha önceki yerlemelerin üzerine kurulmu ehirlerin baında
Atina, Thebai ve Miletos’u sayabiliriz. Üçü de Miken devri ehirleri üzerinde
kurulmutur
13 .
Aristoteles’e göre bir kent kurulurken kentlilerin salıı, siyasal ve askeri
açıdan iyilikleri için kentin yerleecei alan çok önemliydi. Ona göre suyun
bulunması alanın seçimini etkilemesi gereken ana etmenlerden biriydi. Yazar öyle
devam ediyor:
“
"
ehrin kurulacaı yer, bir yamaç olmalıdır. Bu bulmayı umacaımız bir eydir, fakat u dört noktayı da göz önünde tutmalıyız. Birincisi ve en önemlisi, ehrin konumunun salıa elverili olmasıdır. Douya bakan ve gün dousundan
rüzgâr alan bir yamaç, salıklıdır, öylesi de havanın güzel geçmesini salamakla
birlikte, kuzey rüzgârından korunmu (dulda) bir yamaçtan daha iyidir. Sonra ehrin
12
Mansel, 1999, s. 103. 13
yeri, bütün toplumsal (sivil) askeri etkinliklere elverili bulunmalıdır. Savunma
amaçları için, bu konum ehri savunanların kolaylıkla bir çıkı (huruç) hareketi
yapabilecekleri, ama saldıranların zor yaklaabilecekleri ve zor kuatabilecekleri
gibi olmalıdır. Su ve özellikle kaynak suyu bol olmalı ve mümkünse, sava sırasında
hemen denetim altına alınabilmelidir; bu mümkün deilse, yamur sularını büyük ve
çok sayıda tekneler içinde toplamanın bir yolu bulunmalıdır ki, sava savunucuları
uzaa gitmekten alıkoyunca yeteri kadar suları olsun.”
14
Platon ve Aristoteles gibi antik yazarlar ideal bir devlet kurmanın kurumsal, toplum-bilimsel ve ahlaki boyutları ile ilgilenmilerdir. Ancak yine de yorumları kent
plancının çalımasını yönlendiren kimi düünceleri de göstermektedir. Bunlar kentin
planını, yapıların yerleimi ve yönlenmesini, savunma, yurttaların salıı, kentin ve
yapıların düzenlenmesindeki estetik nitelikleri içermektedir15.
Doal olarak köylerin büyümesi ile meydana gelen ehirlerin yanında çeitli
faktörlerin etkisi altında kurulmu olanlarda vardır
16
. “Synoikismos”, kent kurmanın
ekillerinden biridir. Bir kentin yapay olarak yaratılması ya da mevcut bir kentin
boyutlarının yerel halkın oraya göç etmesiyle büyütülmesi sürecine “synoikismos” (birletirme) deniliyordu. Kimi zaman halkın fiziksel olarak bir yerde toplanması
yerine, Attika’da olduu gibi yalnızca halkın siyasal olarak birlemesini içeren, esas
olarak siyasal bir eylemdi. Bu yerine göre ya yeni bir kentsel merkezin kurulmasını ya da mevcut kentlerden birinin gelimesini getirdi
17
. Synoikismos yöntemiyle oluan kent devletleri hiçbir zaman bir araya gelip tek bir devlet çatısı altında
toplanmamılardır
18 .
Atina ve Rhodos kentinin kuruluu ile temsil edilen iki çeit synoikismos
vardır. Birincisinde köyler içlerinden birini siyasi merkez olarak seçer, dierinde
birkaç köy yeni bir arazide yeni bir ehir kurmak üzere birleir. Atina’nın
synoikismos’unun efsanevi kral Theseus’un eseri sayıldıını Thukydides’den
14 Aristoteles, 2002, s. 214-215. 15 Owens, 2000, s. 5. 16 Akarca, 1998, s. 20. 17 Owens, a.g.e., s. 7. 18
biliyoruz19. Theseus Attika köylerini siyasi birlie kavuturmu, Atina’yı köylerin
siyasi merkezi yapmıtır. Bu olay Atina tarihi boyunca bir bayramla kutlanmıtır. Bu
bayrama “synoikia” yani “Birlik Bayramı” adı veriliyordu. Bu çeit synoikismos’ta
yeni bir ehir kurulmuyor; bir köyün ehir olarak gelimesi için artlar hazırlanmı
oluyordu. Rhodos M.Ö. 409–8 yılında üç ehrin daha iyi bir corafi mevkide, yeni
bir ehir kurmak üzere birlemesi sonucu meydana gelmitir. Bu üç küçük ehir
Kameiros,
alysos ve Lyndos’tu.20 Rhodos; Romalılar tarafından yenilgiye uratılıncaya kadar Ege’nin en büyük kentlerinden biriydi
21 .
Yunan kentinin kuruluuna neden olan dier bir faktörde göçlerdir. Yunan
tarihinde bu olay iki defa tekrar etmitir: 1) Tunç ça sonundaki istilalar ve
kaynamalar sonucu Ege adalarına ve batı Anadolu kıyılarına yapılan göçler ve
yerlemeler, 2) M.Ö. VIII–VI. yy’larda Akdeniz, Kuzey Ege ve Karadeniz’e yönelen
göçler ve yerlemeler.
22
Burada “göç” kelimesiyle tanımlanan kolonizasyon yeni bir kent kurmak için araç konumundaydı. M.Ö. VIII. yy’ın ortalarından balayarak
Yunan kent-devletleri dıarıya sürekli yerlemeci grupları gönderdiler; bunlar önce
tüm Akdeniz çevresinde daha sonra da Karadeniz kıyısı boyunca yeni kentler kurdular23.
Genellikle her koloninin bir kurucusu vardır. “Oikistes” adı verilen kurucu önce Delphoi’daki (Delphi) Apollon kehanet ocaına danıırdı
24
. Delphoi’da kehanet merkezinden verilen açıklamalı manzumda yazanların bir kısmı gerçek, bir kısmı halkın sonradan yaptıı yakıtırma olmalıdır
25
. Bu danıma sonucunda olumlu yanıt
alınırsa, kurucu ve beraberindekiler koloninin kurulacaı mevki olarak seçilen yere
gider ve sınırlar çizilirdi26. Temel atılırken kurbanlar kesilirdi27. Kentin kurucusunun
19 Akarca, 1998, s. 20. 20 Akarca, y.a.g.e., s. 20. 21 Owens, 2000, s. 8. 22 Akarca, a.g.e., s. 21. 23 Owens, a.g.e., s. 7. 24 Tekin, 2004, s. 53. 25 Akarca, a.g.e., s. 21. 26 Tekin, a.g.e., s. 53. 27 Akarca, a.g.e., s 21.
saygıyla anıldıı törende kurucu aynı zamanda kurmu olduu koloninin halkı
tarafından kahraman ilan edilir ve öldükten sonra da tapım görürdü28.
Romalıların kent kurma prensibinde, önce himaye alınıyor daha sonra da kentin çeperi tunç bir saban ile belirleniyordu. Destana uygun kent kurarken ve yaadıkları kentlerin sınırlarını geniletirken izledikleri bu sistem bir Etrüsk
ritüeliydi. Kentin çeperini belirleyen sabanın izi kentin vatandalarına, yeraltı
dünyasının tanrılarına karı kutsal himaye salardı. Kapıların yerlerine gelindiinde,
koruyucu çizginin üzerine basılmaması için saban kaldırılırdı. Kentin merkezi de yere kazılan ve içine kurbanların konduu dairesel bir çukur ile belirlenirdi ve üç
Roma tanrısı Jupiter, Juno ve Minerva’ya adanan bir tapınak kurulurdu. Buradan anladıımız yeni bir kentin kurulması ritüel ve pratiin elele yürüdüü karmaık bir
süreçti29.
Koloniyi kuran ana kent ile koloni kent arasında ekonomik ve dinsel balar
vardı30. Ana yurttan getirilen atein yandıı sunaın etrafında kutsal bayramlar
kutlanır ve aynı takvim uygulanırdı31. Fakat koloni kenti, kendisini kuran ana kentten baımsız ve özgür idi. Dolayısıyla, kendi anayasası, yönetim organları ile her koloni
(apoikia) aslında bir kent devleti (polis) idi32. Balı baına birer polis meydana
getiren koloni ehirlerinin yanında “emporion” adını taıyan ve çok vakit kıyılarda
bulunan pazaryerleri de vardır33. Emporion, kent devleti statüsündeki koloni kentinden gerek hacim, gerekse yönetim ekli bakımından daha küçük olup, ticari
çıkarlar için kurulmutur; siyasi özerklii yoktur
34 .
IV. yy. ve Hellenistik krallıklara bakarsak, artık Delphoi’a bavurmak bir
zorunluluk olmaktan çıkmıtı. ehrin kurulacaı yer bizzat kurucu tarafından
seçilirdi. Kehanete tanrıların o yer için onayı alınmak üzere bavurulurdu. Kehanet
28 Tekin, 2004, s. 53-54. 29 Owens, 2000, s. 9. 30 Tekin, a.g.e., s. 54. 31 Mansel, 1999, s. 160. 32 Tekin, a.g.e., s. 54. 33 Mansel, a.g.e., s. 160. 34 Tekin, a.g.e., s. 54.
ocaının Delphoi olması da gerekmezdi
35
. Smyrna’nın M.Ö 300 sıralarında, Pagos
Daı’nın (Kadifekale) eteklerinde kuruluu sırasında halkın, Klaros’taki Apollon
bilicisine danıarak zamanın uygun olup olmadıını sorduklarını biliyoruz
36 .
Sonuç olarak antik çada kentlerin nerede kurulacaını birçok etken
belirlerdi. Bu etkenler arasında doal konum, stratejik ve ekonomik etkenler önemli
rol oynardı37.
1. 1. 2. 1. Yunan "
ehir Planlamasının Kökenleri
Yunan kent tasarımının gelime çizgisinden bahsederken kendinden önceki
medeniyetlerin katkısı ve etkisinin bilinen bir gerçek olduunun söylemesi
gereklidir. Ama yine de Yunan kentinin temelde yeni bir oluum ve tarz olduu da
kabul edilmelidir.
Anadolu’da yeni ehirlerin kurulması ve böylece ehir sayısının artıı
Aka’ların Batı Anadolu kıyılarına göçleri ile balar. Ege’deki göç hareketi sırasında
Aka’ların Anadolu kıyılarına geçileri, yeni bazı aratırmacılarca, “Yunanlıların
birinci sömürge hareketi” eklinde nitelendirilir
38
. M.Ö. XII. yy’da Miken uygarlıının çöküü Yunanistan’da koulları derinden etkiledi. Saray sisteminin
güçlü merkezi yönetimi ortadan kalktı. Birçok Tunç çaı yerlemesi yıkılır, birçok
teknik ve sanatsal yetenek yiterken yaygın bir nüfus azalması oldu ve yerlemeler
terk edildi. Miken kentinin odak noktası genellikle içerisinde yöneticinin sarayının ya da yerel yöneticinin malikânesinin bulunduu tahkim edilmi bir kaleydi. Kent ise
evlerle youn bir biçimde sarılmıtı, dar geçitlerle ulaım salanmaktaydı ve sarayın
çevresi korunma amacıyla daha youndu. Tunç çaı sonrası Yunanistan’da yoksulluk
ve belirsiz koullar yerleme dokusuna önemli bir deiim getirdi. Miken döneminin
youn bir biçimde yapılamı kentlerinin yerini daha seyrek, az youn yerlemeler
35
Akarca, 1998, s. 21. 36
Pausanias 7 V 1-2 Bu konuda ayrıntılı bilgi için, bkz. Cadoux, C. J., $lk ça&da $zmir, 2003, s.
135-136-137 ayrıca bkz. Akurgal, E., Eski Ça&da Ege ve $zmir, 1993, s. 301-302
37
Wycherley, R. E., Antik Ça&da Kentler Nasıl Kurulur?, (çev. Nur Nirven - Nezih Ba#gelen), 1993,
s. 4. 38
aldı. Korunma gereksinimi yaamsal biçimde önemini sürdürdü. Bu amaçla
kolaylıkla savunulabilir bir tepe tahkim edilmi bir siper olduu kadar kabile reisi
için ikamet yeri görevi de yapıyordu. Daha sonra yerleim tepenin alt yamaçlarında
uygun yerlerde tek tek yapıların yapılmasıyla seyrek yapılamı bir köy
görünümünde geliti
39 .
II. binin sonuyla I. binin baında uygarlık oldukça düük bir düzeydeydi. Bu
noktada siyasal örgütlenmenin gelimemi olduu düünülebilir. Artık Minos ve
Agamemnon gibi bir denetim gücünü ellerinde bulunduran büyük yöneticiler yerine,
bir yıın yerel kral ve ef vardı. Halk basit köy topluluklarında gruplar halinde
yaardı. Hellen kentleri, bir elenmenin sonucunda Yunanistan’da eski ve yeni birçok
öenin yerleik düzene geçmesiyle geliti. Eskisinden daha güçlü bir yasal karıım
olutu. Kent devleti olan polis, bu yeni etken ruhun doal bir dıa vurumu olarak
olutu; kent devleti, içinde özümledii birçok öncelinden daha geniti ve daha zengin
bir yaama biçimi sunuyordu. Ne var ki, belirli bir aamaya geldiinde de daha geni
bir bütüne karımamak için tüm gücüyle direniyordu. Corafi koullar, küçük ve
baımsız devletlerden yanaydı. Çünkü Yunanistan’da büyük sıra dalar vardı,
verimli ve yaanacak balıca topraklar kütlesel daların arasına sıkııyor ya da
dalarla denizin arasında uzanıyor ve böylece birbirine oldukça uzak düüyordu
40 .
Aiolis ve Ionia’da Aka yerlemeleri sonucu ehirler kurulmasından, yani bazı
görülere göre; bu ilk Yunan kolonizasyonundan epeyce bir zaman sonra, asıl
kolonizasyon hareketi meydana geldi. M.Ö. VIII. yy. ortalarında balayan bu
hareket, iki yüzyıl kadar sürdü. Geni çaplı ve uzun süreli olan bu kolonizasyon
dalgasında, Yunanlıların Akdeniz ve Karadeniz’in kıyı bölgelerinde en ücra köelere
kadar uzandıkları görülür41. Bu kolonizasyon hareketi sonucunda yeni ehirler
kuruldu ve bu ehirlerde nüfus artıkça kentler geliti ve yeni yerlere ihtiyaç duyuldu.
Dayanıklı yapı malzemeleri ve yeni tasarımlar da mimaride büyük deiim saladı.
39 Owens, 2000, s. 12. 40 Wycherley, 1993, s. 3. 41 Cezar, 1977, s. 464–465.
Erken dönem kentlerinin gelimesini etkileyen nedenlerden en önemlisi de
nüfus artııdır
42
. Nüfus büyüdükçe kentlerin boyutları da büyümütür. Yerleim
alanının topografyası, su kaynaklarına yakınlıı ve sel sorunları yerleme dokusunu
belirleyen etmenlerdi. Ayrıca bir kentin belirli alanları dier alanlardan daha çekici
olabiliyordu. Bu da kentin bütün unsurlarının aynı egüdümde gelimesini
engellemitir
43
. Yunan kenti öelerinin birbirinden baımsız ve parça parça
gelimesindeki nedenlerden biri, kent plancılarının tapınak ve kamu yapılarını
konumlandırmaktaki tutumlarıdır. Yunanistan’da kentsel gelimenin erken
dönemlerinde tapınaklar dıında çok az kamu yapısı bulunmaktaydı ve bu yapılar
koruma ve etkileme amacına göre konumlandırılmılardı. Bu nedenle Yunan
mimarlık gelenekleri yapıların ilikili bir yapı grubunun içerisindeki yerlerini deil
tekilliklerini vurgulamaktaydı ve dolayısıyla yapıların planlı bütünler içerisinde yapılması büyük ölçeklerde uygulanmı deildi. Kamu kullanımı için alan
ayrılmakta, ancak bu alanın mimari geliimi genellikle yava ve parça parça
olmaktaydı44. Antik yazarlardan Thukydides, erken Yunan kentlerinin yerleim
daınıklıı üzerinde yorum yapar. Bunların duvarlarla korunmamı olduklarını ve
genellikle daınık köylerden baka bir ey olmadıklarını söyler
45 .
Yunan ehirciin kökenlerini aratırırken dier uygarlıkların ne kadar etkide
bulunduunu da düünmemiz gerekir. Yakındou, Yunanistan’da ehircilii açıkça
etkilemi bölgelerden biridir. Kentlerin Yakındou uygarlıının ortak bir özellii
olmasının yanı sıra Yakındou uygarlıklarıyla kurulan iliki Yunanistan’ın karanlık
çadan çıkmasının temellerini atmıtı. Kimi etkiler dorudan ve açıktır. Demir
ilemedeki teknolojik yenilikler ve tunç ilemeye yeniden balanması büyük ölçüde
Yakındou ile yeniden kurulan ilikiler sonucunda gerçeklemitir
46
. Bu ilikiler
sonucunda bronz objeler, kuyumculuk, fildii, plastik ve bezeme öeleri gibi birçok
alanda Yakındou’dan Yunan sanatına katkıda bulunulduu bellidir. Mısır’ın, Yunan
anıtsal ta mimarlıındaki büyük etkisi de bilinmektedir
47 . 42 Owens, 2000, s. 26. 43 Owens, y.a.g.e., s. 26. 44 Owens, y.a.g.e., s. 27. 45 Thukydides, 1976, I, 5. 46 Owens, a.g.e., s. 28. 47
Fenike’nin kent-devleti anlayıının, Yunan polis’ine kaynaklık ettii
düünülebilir
48
. Ama içerikleri farklıdır. Dou ehirleri dorudan doruya krala tabi
idiler. Yunan’da ehir devleti toplumun hak ve hukukunu salayan bir sistem
olmutur. Bu sistemde hür vatandalar da siyasi hak ve sorumluluklarına sahiptiler
49 . Bütün bunların ııında Yakındou uygarlıının erken dönem Yunan kent geliimi
üzerinde etkisi olduuna ilikin bulgunun çok az olduunu ve net bir ey söylemenin
zor olduunu belirtebiliriz.
Yüksek yerleim younluuyla anıtsal saraylar ve dier kamu yapıları
çevresinde younlaan sıkıık konut mahallelerin belirledii Yakındou kentlerinin,
erken dönem Yunan kentlerinin seyrek dokulu, köye benzer gelimesinden çok,
Miken kentlerinin düzenlenmesiyle ortak yanları bulunmaktadır. Birçok Yunan kenti yava yava gelimiti. Klasik döneme kadar kamu yapıları çok azdı. Kent siyasal,
dinsel ve daha az ölçüde topluluk için bir toplumsal merkezdi, fakat zorunlu olarak nüfus yerleimi için ana merkez deildi. Yunan kentinin gelitii yeni yerlemeler
Miken sonrası Yunanistan’ının yeni ve deien koullarını yansıtmaktadır. Yunan
kentlemesi Yunan dünyasındaki deien siyasal, toplumsal ve ekonomik koullara
yanıt olarak geliti. M.Ö. VIII. yy.’ın ekonomik devrimi bunda önemli bir etken
olmutur. Ayrıca biraz önce bahsedilen kolonizasyon hareketi de çok önemlidir.
Deniz ötesi kolonilerinin kurulması sadece yerlemeciler için evler ina etmekten
fazlasını gerektiriyordu. Topraın hem bireylere hem de toplulua paylatırılması
gerekiyordu ve bu paylaım düzenli planlama için önemli bir sebepti. Kolonizasyon
hareketi düzenli kent planlamasının gelimesine yardımcı olmakla kalmadı, aynı
zamanda olasılıkla genelde Yunan kentleme sürecinde etkisi oldu
50
. Bütün bu saydıımız etkilerin ııında Yunan kentinin kendine özgülüünü koruduunu
söyleyebiliriz. Kent tasarımcılıı sanatının katıksız “Hellen” kaldıını görmekteyiz.
Kentin genel planı ve anıtsal yapı biçimleri doudan ya da yabancı kaynaklardan pek
az etkilenmi, Hellenler’in kültürel, dinsel ve siyasal evrimlerini adım adım izlemi,
gelien ve deien gereksinimleri karılayan yeni öelerle zenginlemitir
51 .
48
Moscati, S., Fenikeliler, (çev. Sinem Gül), 2004, s. 30- 34. 49 Akarca, 1998, s. 20. 50 Owens, 2000, s. 28- 29. 51 Wycherley, 1993, s. 3.
1. 1. 3. Antik Ça ehrini Olu%turan Mimari Öeler
Yapısal olarak bir kent devleti, dinsel, politik ve yönetim birimlerinin yer aldıı bir merkezi kısım ile bunun çevresindeki, ekonomi alanı durumunda bulunan,
belirli genilikte bir arazi parçasından olumakta olup, çou kez corafi sınırlara
sahipti52. Yunan ve Roma dünyasında kent deiik ilevleri yerine getirmekteydi ve
bu ilevler kentin fiziksel ve mimari geliimini etkilemekteydi
53
. Savunma gereksinimi bir kent için en önemli ihtiyaçtı. Bu yüzden kentler, alanın doal
savunma nitelikleri göz önünde bulundurularak konumlandırıldılar. “Akropolis” ve onun Roma edeeri “arx” hem kentin baımsızlık simgesi hem de kent surlarının
gelimesinden sonra bile kentte yaayanlar için bir son sıınma yeri olarak kaldı
54 . Geçmii daha eskilere giden birçok kentin tarihsel çekirdei, akropol denen ve çok
yüksekte ya da eriilmez olmakla birlikte, rahatlıkla savunulabilen bir tepeydi.
Balangıçta “polis” ile “akropol” sözcükleri aynı anlamı verebiliyordu. Akropol,
kente tepeden bakan bir kale, ekilebilir topraıyla deerli bir arazi parçası, bir
sıınak ve ilk zamanlarda Hellen topluluklarının baında krallar varken, kralların
oturdukları yerdi. Kentin geriye kalan bölümü akropolün çevresinde ya da çounlukla bir yanında sürekli genileyen daireler halinde büyümesini göz önüne
getirebiliriz55. Klasik Ça’da kent, bir “tekerlek biçimi”
56
oluturmu, yerleme bu
çekirdein yani akropolün çevresinde yayılmıtı
57
. Akropoliste, konsey vb. yönetim binaları ile bazı önemli kamu binaları ve tapınak gibi dinsel yapılar bulunurdu. akropolisin dıında ise dier kamu binaları ile yurttaların evleri yer alıyordu. ktidar
sahipleri kukusuz akropoliste ikamet ediyorlardı
58
. Akropolis; M.Ö V. yy. civarlarında neredeyse tamamıyla tapınaklara ayrılarak bir kutsal kesim görünümüne bürünmütür. Ve dolayısıyla sonraki dönemlerde dinin etkisini kaybetmesiyle birlikte
akropolisin de önemi zamanla azalmıtır.
52 Tekin, 2004, s. 46. 53 Owens, 2000, s. 3. 54 Owens, y.a.g.e., s. 3. 55 Wycherley, 1993, s. 5. 56
Herodotos, Herodot Tarihi, (çev. Müntekim Ökmen), 1973, VII, 140. 57
Wycherley, a.g.e., s. 5. 58
Kentin aaı bölümünün merkezi “agora” idi
59
. Kentin siyasal ve yönetimsel rolüne en çok agora ve forum tanıklık ediyordu. Bunlar Yunan ve Roma kentinin kalbiydiler ve kentin geri kalan kısımlarına sokak aı ile balanmılardı. Akropolis
gibi agora ve forum da bir kentin siyasal ve yönetsel baımsızlıının bir
göstergesiydi ve Roma mparatorluu’nun en yükseldii dönemde de öyle kaldı
60 . Yunan ehirlerinin yaam merkezi olan agora; siyasi, idari, sosyal alım satım ve i
merkezi idi. ehrin ortasında, düzensiz ya da dikdörtgen planlı bir meydandı
61 . Agora, sözcüünün “Pazar yeri” diye çevrilmesi çok yetersizdir, “kent merkezi”
tanımı da ondan daha iyi deildir. Pazaryerinin belirli sınırlamaları vardı; kent
merkezi ise kentin bir bölümünün bir görkem simgesi ya da belirtisi olarak dikkatle seçildii kanısını uyandırır. “Agora”, halkın bir araya geldii yer anlamındadır;
sözcük gerçekte “toplanma” anlamını taır, ama Homeros’a özgü bu kullanı biçimi
daha sonraki yazarlarda ikinci derecede önemli oldu62. Halk elence, yarıma ve
dier etkinlikler içinde, bunlar için baka yapılar gelitirinceye kadar, agora da
toplanırdı. Yani, Yunanlılar siyasal, ticari ya da toplumsal ileri için agorayı
kullanıyorlardı. Balangıçta agoranın doal konumu akropolün yakınındaydı. Ana
giriin pek uzaında deildi; ancak böyle bir alan uygun ve güvenli sayılabilirdi.
Zamanla ve siyasal deiimle birlikte ikisi arasındaki iliki yeni bir görünüm
kazandı. Sonunda, agora, kentin en canlı ve seçkin öesi oluncaya kadar akropolün
zararına, sürekli pratik ve siyasal bir önem kazandı63.
Kentin bütünü gibi, agora da basit biçimde ortaya çıkmıtır. Tek gereken
oldukça düz, açık bir alandı. Agoranın geni anlamda, kent yaamına ve yerleme
alanlarında kıvrılıp giden, sonra da kırlara doru yayılan ana caddelere uygun bir
odak salaması gerektiinden, olanak varsa, kentin az çok merkezindeki bir alandan
yararlanılırdı. lk dönemlerde kente akropolün egemen olması doallıkla agoranın
konumunu etkilemitir. Ancak; bu önem sırası tersine dönmütür ve akropol
sonradan kentin bir eki, agora ise kentin tüm yapısını oluturan öeleri bir arada
tutan bir merkez nitelii kazanmıtır. lk zamanlarda agoranın eklinin çok basit
59 Wycherley, 1993, s. 5. 60 Owens, 2000, s. 3. 61 Akarca, 1998, s. 26. 62 Wycherley, a.g.e., s. 6. 63 Wycherley, y.a.g.e., s. 6.
olduunu biliyoruz. htiyaç duyulan ey, halkın uzun ve cokulu konumalar yapması
için bir kürsü ve dinleyenler için oturma yerleriydi. Agoranın kabaca tiyatroyu andırması ya da agoranın bir bölümünün böyle bir biçim göstermesi, yani izleyicilerin yararlanabilecei kat kat basamaklar için uygun bir eim salaması,
özellikle elveriliydi. Minos kentlerinin “tiyatroya benzeyen alanları” basit yerel
agoralar olabilir64.
Agorada balıca mimari unsur stoalardı. Stoalar halkı yamurdan ve güneten
koruyan, arka duvarlarında bir sıra oda ya da dükkân bulunan revaklardı. Genellikle agora alanını sınırlandırırlardı65. Stoaların, agora içerisinde ticari, siyasi ve dier
ilevleri vardı. Tüccarlar ve i adamları stoalardaki dükkân ve iyerlerini
kullanırlardı. M.Ö V. yy.’dan balayarak, stoa biçimini koruyan ciddi görünümlü
galerilerin sayısı artmıtır. Kimi kez de sıra sıra dükkânların önüne sütunlu bir cephe
mimarisi eklenmitir
66
. Çounlukla stoaların içinde bir sıra sütun yer alırdı. ç
sütunlar daha estetik olan on düzeninde dı sütunlar ise salam ve hantal görünüle
Dor düzenindeydi. Agorada tapınaklar, çemeler, yazıtlar, tanrılara ve kahramanlara
adanmı sunaklar, kahramanların ve ehre hizmet etmi kimselerin heykelleri, bazen
de ehrin efsanevi kurucusunun mezarı bulunurdu
67 .
Agoranın gelimesi yava, bölüm bölüm ve düzensizdi. Sonuçta kesin
çizgilere sahip bir mimari tipi ortaya çıkmadı. Eski kentlerin agoraları biçim, düzen ve içerik yönünden çok çeitlidir. Yapısal birlik ilkesi, yerel renk farklılıklarına pay
bırakmak kouluyla, bir ölçüde zorlanabilirdi, ne var ki, öeler arasında balantı,
hele kurallı bakıım beklenemezdi
68 .
Agorada ya da agora yakınında iki resmi bina bulunurdu; Bouleuterion ve
Prytaneion. Bouleuterion boule’nin modern deyimiyle konseyin toplantı binası idi.
Devlet ileri burada yönetilirdi
69
. Baından beri bouleuterion kapalı bir yapıydı.
64 Wycherley, 1993, s. 46. 65 Akarca, 1998, s. 26. 66 Wycherley, a.g.e., s. 47. 67 Akarca, a.g.e., s. 27. 68 Wycherley, a.g.e., s. 49. 69 Akarca, a.g.e., s. 27.
Kralın danıma meclisinin geleneini üstlenmiti. Böylece, krallık yerlerinin
bıraktıı kalıtı prytaneion ile birlikte paylaılmıtı
70
. Birçok kentte bouleuterion, ilk kamu yapılarının arasında yer almı olmalıdır
71 .
Prytaneion, prytaneis’in yani konseyin icra komitesinin toplandıı, yemek
yedii, resmi misafirleri kabul ettii, aırladıı bina idi. Prytaneion’a bakanlık
binası da denilebilir72. Prytaneion’un mimari tipi öteki yapılardan farksız olduundan
kesin topografik ya da yazılı kanıtlar yoksa yapının tanımlanması güçtür. Ancak agoraya balı baka kamusal yapıların arasında, olasılıkla baka yapılardan anıtsal
giriiyle ayırt edilebilen, eve benzer bir yapıyla karılaıldıında, burası
varsayımlarla bir prytaneion olarak nitelendirilmektedir73. Bouleuterion ve prytaneion arasındaki yakın benzerlik, prytaneion’un kentin kutsal ocaını
içermesine karın, bouleuterion’da çounlukla ocak tanrıçası Hestia’nın sunaının
bulunmasıyla belirtilebilir. Kentler seçilmi üyelerin bir köeye çekilerek düünüp
tartıabilecekleri, krallarla soylu öncellerinkinden daha az yaygın olmayan bir yere
gereksinme durmulardı
74 .
Destan airlerinin esasen Yunanlıların her eyi insan eklinde görme
eiliminin etkisi altında M.Ö VIII. yy’dan balayarak tanrıların insan eklinde
düünülmeye ve tanımlanmaya balamaları bunların heykellerini içine alabilecek ve
koruyabilecek tanrı evleri ya da tapınaklar yapılmasına yol açmıtır
75 .
ehir elemanlarından biri olan tapınaklar, tanrıların kutsal alanı sayılırdı ve
tanrılara adanmıtı. Tapınaklar ehir içinde, ehir dıında ya da akropolis üzerinde
ina edilmi olabilirlerdi. Genellikle tapınaklar etrafı duvarlarla çevrili bir avlu içinde
idiler76. Tanrılarla kentler arasındaki iliki çeitli biçimlerde açıklanabilir. Tanrı kenti
korurdu; kent tanrıya aitti. Bir anlamda tanrının kutsal alanıydı ve tanrıya
70 Wycherley, 1993, s. 113. 71 Wycherley, y.a.g.e., s. 113. 72 Akarca, 1998, s. 27. 73 Wycherley, a.g.e., s. 123- 124. 74 Wycherley, y.a.g.e., s. 113. 75 Mansel, 1999, s. 141. 76 Akarca, a.g.e., s. 27.
adanmıtı
77
. Tapınaklar önyüzleri douya bakarak, çounlukla doudan batıya
yönlendirilirdi. Gene de bu bozulmaz bir kural deildi; yerel koullara uydurulmak
için deitirilebilirdi
78
. Tapınak ve avlusu ”temenos”u meydana getiriyordu. Temenos tanrıya ayrılmı kutsal alan demekti
79
. Tapınaklar, sunaklar ve stoa gibi mimari yapılar temenos’un içinde yer alırdı.
Kutsal alanların kökenleri ve biçimleri çeitlidir. Bundan dolayı kentin
herhangi bir yerinde ya da çeitli yerlerinde bulunurlardı. En eskileri kentin
kuruluundan daha önceye tarihlenirdi. Kent kutsal alanların çevresinde gelimi ve
kutsal alanlarda kentin içine gömülü kalmılardı. Ayrıca, önemli bir kutsal alan, kimi
kez, kente biraz uzak dümü ve bir tören yoluyla kente balanmıtır. Eski kutsal
alanlar, gösterili yeni yapı tasarıları hazırlayan mimarların canını sıkacak sorunlar
yaratabiliyordu. Atina akropolünde çok sayıda geleneksel kutsal yerle, M.Ö. V. yy’ın yeni güzel yapıları arasındaki balantılar özenli uyarlamalar gerektirmiti
80 .
Kutsal alan oluturmak için bir arazi parçasıyla tanrıya adanacak ya doal ya
da yapay bir iaret gerekirdi. Yerin kutsallıının bozulmadan korunması için sınırları
yakın iaretlerle, sınır talarıyla belirtir ya da daha etkileyici biçimde yanları çitle ya
da duvarla çevrilirdi. Kült, kurallara uygun sürdürülecekse, bir de “sunak” gerekirdi. Sunak ve sınır kutsal alanın asıl nitelikleriydi, belki tanrının bir heykeli dikilebilir, belki de bir tapınak yapılabilirdi. Daha sonralarıysa geni kutsal alanlara çok çeitli
yapılar eklendi. Klasik Ça’da en yakın ve en karmaık kutsal alanlar varlıklarını yan
yana sürdürürdü81. Kutsal alanların önemli elemanlarından tapınaklar; içinde tanrı heykelini barındıran tek odalı ya da arka arkaya iki veya üç odadan meydana gelen, cephesi ya da etrafı sütunlu bir yapı idi. Tapınak cephesi uzunluunda bulunan
sunaın üzerinde ya da ön tarafında dini tören yapılırdı. Balıca tören kurban
kesmekti. Böylece tapınma tapınak içinde deil tapınak önünde yapılıyordu. Yunan
77 Wycherley, 1993, s. 79. 78 Wycherley, y.a.g.e., 82. 79 Akarca, 1998, s. 27. 80 Wycherley, a.g.e., 81. 81 Wycherley, y.a.g.e., s. 81.