• Sonuç bulunamadı

Anadolu`da Antik Çağ şehir planları

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Anadolu`da Antik Çağ şehir planları"

Copied!
246
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

DOKUZ EYLÜL ÜN VERS TES SOSYAL B L MLER ENST TÜSÜ

ARKEOLOJ ANAB L M DALI YÜKSEK L SANS TEZ

ANADOLU’DA ANT



K ÇA

 

EH



R PLANLARI

Sema TORAMANOLU Danıman

Yrd. Doç. Dr. Akın ERSOY

(2)

Yemin Metni

Yüksek Lisans Tezi olarak sunduum “Anadolu’da Antik Ça ehir Planları””

adlı çalımanın, tarafımdan, bilimsel ahlak ve geleneklere aykırı düecek bir

yardıma bavurmaksızın yazıldıını ve yararlandıım eserlerin bibliyografyada

gösterilenlerden olutuunu, bunlara atıf yapılarak yararlanılmı olduunu belirtir ve

bunu onurumla dorularım.

Tarih 27/6/2006

(3)

YÜKSEK L SANS TEZ SINAV TUTANAI

Örencinin

Adı ve Soyadı : Sema TORAMANOLU

Anabilim Dalı : Arkeoloji Anabilim Dalı

Programı : Klasik Arkeoloji

Tez Konusu : Anadolu’da Antik Ça ehir Planları

Sınav Tarihi ve Saati :

Yukarıda kimlik bilgileri belirtilen örenci Sosyal Bilimler Enstitüsü’nün

……….. tarih ve ………. Sayılı toplantısında oluturulan jürimiz

tarafından Lisansüstü Yönetmeliinin 18.maddesi gereince yüksek lisans tez

sınavına alınmıtır.

Adayın kiisel çalımaya dayanan tezini ………. dakikalık süre içinde

savunmasından sonra jüri üyelerince gerek tez konusu gerekse tezin dayanaı olan

Anabilim dallarından sorulan sorulara verdii cevaplar deerlendirilerek tezin,

BAARILI OY B RL  ile

DÜZELTME * OY ÇOKLUU

RED edilmesine ** ile karar verilmitir.

Jüri tekil edilmedii için sınav yapılamamıtır. ***

Örenci sınava gelmemitir. **

* Bu halde adaya 3 ay süre verilir. ** Bu halde adayın kaydı silinir.

*** Bu halde sınav için yeni bir tarih belirlenir.

Evet Tez burs, ödül veya tevik programlarına (Tüba, Fullbrightht vb.) aday

olabilir. 

Tez mevcut hali ile basılabilir.

 Tez gözden geçirildikten sonra basılabilir. 

Tezin basımı gereklilii yoktur. 

JÜR ÜYELER MZA

………  Baarılı  Düzeltme  Red ………..

………  Baarılı  Düzeltme  Red ………...

(4)

Teekkür

“Anadolu’da Antik Ça ehir Planları” balıklı bu tez çalımasının hazırlanması

sürecinde yardım ve önerilerini esirgemeyip, bana yol gösteren sayın hocam Yrd. Doç. Dr. Akın Ersoy’a çok teekkür ederim. ehir planlarıyla ilgili makaleleri

bulmama ve “American Journal of Archaeology” kaynaklarına ulamama yardımcı

olan ablam Serap Toramanolu’na, benden maddi manevi yardımlarını esirgemeyen

sevgili aileme ve çalımamın her aamasında bana sabır gösteren kardeime ne kadar

(5)

Özet

Antik Ça’da kent (polis), içinde bulunduu bütün alana hâkim küçük bir

devletti. Bu devletin özünü “ehir devleti” adı verilen, corafi bütünlüü olan

baımsız bir merkez oluturuyordu. Bu tezin kapsamında ehir kavramının

oluumu, ehir planlamacılıının geliimi ve Anadolu antik ehirlerinin planları

incelenmitir. Anadolu dıındaki kentlerden örnekler verilerek benzerlikler ve

farklılıklar vurgulanmaya çalıılmıtır.

Tezin ilk bölümünde aratırmanın amacı kapsamı ve çalıma yöntemi

anlatılmaktadır. Antik çada ehir planının geliimi temel bir süreklilik gösterse

de birçok Hellen ehri oldukça yava gelimiti. Bu bölümde ayrıca Hellen tarihi

dönemleri içerisinde kent planlamasının seyri incelenmitir. Roma döneminin

antik ça kent planlamasına katkısı aratırılmı ve kentsel altyapı anlatılmıtır.



ehir planlama biçimi ve teknii uygarlık düzeyinin de göstergesidir. Hellen

kenti planlamasındaki uzun ve kompleks süreç bu tezin ikinci bölümünde yer alan Anadolu ehir örnekleri ile verilmeye çalıılmıtır. Bu ehir örnekleriyle

Hellen toplumsal yaayıı ve tarihsel geliim süreci yansıtılmıtır. Anadolu ehir

plancılıı bölümündeki ehirler bölgelere ayrılarak incelenmitir. Çalımanın

ana amaçlarından biri olan Antik çada Anadolu ehir planlarının incelenmesi

ve düzenli bir dökümünün yapılması bu bölümde gerçekletirilmitir. Üçüncü

ve son bölümde Anadolu dıı ehirlerinden örnekler verilmi ve bu örnekler

planları belirgin olan kentlerden seçilmeye çalıılmıtır. Tez çalımasının ana

kaynakları E.J. Owens’a ait olan “Yunan ve Roma Dünyasında Kent” ve R.E. Wycherley’in “Antik Çada Kentler Nasıl Kuruldu?” adlı kitaplarıdır. Bu iki

kitapta Hellen kentinin biçimini ve belirli öelerin kent içindeki konumunu

tanımlamıtır. Çalımanın ana kaynaklarından bir dieri de Hellen kentinin

geliimi konusunda belirgin saptamalarda bulunan F. Haverfield’in “Ancient

Town - Planning” adlı yayınıdır. Haverfield’in 1913 tarihli bu çalıması güncel

bir kaynak sayılmamakla birlikte içerii bu tezin amacıyla paraleldir. Tezin

dier bölümlerinde, ehir planları anlatılırken çeitli kaynaklara bavurulmu

ve Antik ça Anadolu ehir plancılıının uygarlık tarihindeki öneminin altı

(6)

Abstract

During the ancient age, a city (polis) was a small state which commanded the whole area where it was located. The heart of this state was constituted by an independent centre which was defined as “city state” and had a geographical integrity. The scope of this master’s dissertation covers the formation of the concept of the city, the evolution of the city planning, and the plans of the antique cities in Asia Minor. In addition, the thesis includes examples from cities outside Asia Minor in order to emphasise the similarities and differences.

The first part of the masters dissertation contains the objective of the study, its scope, and, its methodology. Although the evolution of the city plan during the antique age displayed a basic continuity, the development of many Helen cities was considerably slow. So, in this section, the journey of city planning during the Helen historical periods is analysed as well. This section also includes an investigation to explore the contributions of the Roman Period to the antique age city planning and an examination of the city infrastructure.

The style of city planning and its technique are signs of the level of civilisation. The second part of this thesis attempts to demonstrate, using Asian Minor city examples, the long and complex process in Helen city planning. With these city examples, Helen societal living and the process of its historical evolution are reflected upon. The cities which are taken into consideration under the section devoted to “Asian Minor City Planning” are examined by dividing them into regions. Amongst the main objectives of this study, the analysis of the city plans in Asia Minor during the antique era and their casting in an orderly manner are realised in this section. In the third and the last section, carefully chosen city examples with clear cut plans from outside Asia Minor are given. The main sources of this dissertation are the “The City in the Greek and Roman World” and “How the Greeks Built Cities” books that are written by E.J. Owens and R.E. Wycherley respectively. Both books describe the shape of the Helen city, and the position of certain elements within the city. Another main source book for this study is F. Haverfield’s “Ancient Town - Planning” that includes explicit statements on the evolution of the Helen city. Despite the fact that Haverfield’s 1913 dated book is not considered as a contemporary source, its content is in parallel with the aim of this dissertation. While discussing city plans in the other parts of the thesis, various sources are also referred, and the importance of the Ancient Age Asia Minor City planning in the history of civilisation is underlined.

(7)

ANADOLU’DA ANTK ÇA EHR PLANLARI

YEMN METN...II

TUTANAK...III TEEKKÜR...IV ÖZET...V ABSTRACT...VI ÇNDEKLER...VII BBLYOGRAFYA ve KISALTMALAR...XII

GR Amaç, Kapsam, Yöntem………1

BRNC BÖLÜM ANTK ÇA  EHR 1. 1. HELLEN EHR………...4

1. 1. 1. Antik Çaehrinin Tanımı...4

1. 1. 2. Antik Çaehrinin Kuruluu...7

1. 1. 2. 1. Yunan ehir Planlamasının Kökenleri ………….. …11

1. 1. 3. Antik Çaehrini Oluturan Mimari Öeler………..15

1. 2. ARKAK VE KLASK DÖNEMDE EHR PLANCILII………..27

1. 2. 1. Düzensiz ehirler………...27

1. 2. 2. Düzenli ehirler ...………..28

1. 2. 2. 1. Ege Sistemi……….30

1. 2. 2. 2. talya Sistemi………..30

1. 3. HELLENSTK DÖNEMDE EHR PLANCILII………33

1. 3. 1. skender ve haleflerinin kurduu ehirler………..34

1. 3. 2. Seleukoslar tarafından kurulan ehirler ...……….35

(8)

1. 4. ROMA DÖNEM EHR PLANCILII………..38

1. 5. ANTK ÇAEHRLERNN ALTYAPISI………...42

KNC BÖLÜM ANADOLU  EHR PLANCILII 2. 1. AIOLIS………46 2. 1. 1. Pitane………...46 2. 1. 2. Elaia ………47 2. 1. 3. Gryneion………..49 2. 1. 4. Myrina ………50 2. 1. 5. Kyme ………..51 2. 1. 6. Aigai ………...53 2. 1. 7. Larissa……….55 2. 1. 8. Neonteikhos ………56 2. 1. 9. Temnos………57 2. 2. BITHYNIA……….58 2. 2. 1. Nikomedia………...58 2. 2. 2. Nikaia………..59 2. 3. IONIA………..61 2. 3. 1. Phokaia……….61 2. 3. 2. Smyrna……….62 2. 3. 3. Klazomenai………..63 2. 3. 4. Ephesos………64 2. 3. 5. Priene……….…..66 2. 3. 6. Miletos……….68 2. 3. 7. Didyma……….71 2. 3. 8. Magnesia ad Meandrum……….……..72

(9)

2. 4. KARIA………74 2. 4. 1. Stratonikeia……….74 2. 4. 2. Tralleis………75 2. 4. 3. Alinda………..76 2. 4. 4. Aphrodisias……….77 2. 4. 5. Halikarnasos………78 2. 4. 6. Knidos……….80 2. 5. KILIKIA……….82 2. 5. 1. Antiokheia………..82 2. 5. 2. Tarsos……….83 2. 5. 3. Anemourion………...83 2. 6. LYDIA………...85 2. 6. 1. Thyateira………85 2. 6. 2. Magnesia ad Sipylum………85 2. 6. 3. Sardeis………...86 2. 7. LYKIA ……….88 2. 7. 1. Telmessos……….88 2. 7. 2. Pinara………89 2. 7. 3. Xanthos………90 2. 7. 4. Patara………91 2. 7. 5. Antiphellos………...92 2. 7. 6. Myra……….92 2. 8. MYSIA……….94 2. 8. 1. Pergamon……….94 2. 8. 2. Kyzikos………96

(10)

2. 9. PAMPHYLIA………97 2. 9. 1. Attaleia………...97 2. 9. 2. Perge………..98 2. 9. 3. Aspendos………99 2. 9. 4. Side………...101 2. 10. PHRYGIA………..…102 2. 10. 1. Laodikeia………102 2. 10. 2. Amorion……….104 2. 10. 3. Gordion………..105 2. 11. PISIDIA……….107 2. 11. 1. Sagalassos………..107 2. 11. 2. Termessos………..108 2. 12. THRAKIA……….110 2. 12. 1. Byzantion………...110 2. 12. 2. Kallipolis………111 2. 13. TROAS………..112 2. 13. 1. Parion……….112 2. 13. 2. Troia………...112 2. 13. 3. Assos………..113 2. 13. 4. Neandreia………...116 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM ANADOLU DI I  EHR PLANCILII 3. 1. OSTA………..117 3. 2. POMPE………...…117 3. 3. LEPTS MAGNA………...118 3. 4. ALEXANDREIA……….120

(11)

3. 5. VENTA SILURUM……….………122 3. 6. RHODOS………...123 3. 7. ATINA………...124 3. 8. AKRAGAS………..125 3. 9. SELINUS………...126 3. 10. TIMGAD………...…128 SONUÇ ……….130 LEVHA LSTES LEVHALAR

(12)

Bibliyografya ve Kısaltmalar

Akarca, 1998 Akarca, A, 

ehir ve Savunması,

Ankara, 1998.

Akurgal, 2003 Akurgal, E, Anadolu Uygarlıkları,

stanbul, 2003.

Akurgal, 1997 Akurgal, E, Eski zmir I Yerleme

Katları ve Athena Tapınaı, Ankara,

1997.

Akurgal, 1993 Akurgal, E, Eskiça’da Ege ve zmir,

stanbul, 1993.

Akurgal, 1960 Akurgal, E, “Çandarlı/Pitane Kazısı”

TAD X/1, 1960.

Akurgal, 1946 Akurgal, E, “Arkaik ve Klasik Çalarda zmir” Belleten 37, 1946.

Anabolu, 2001 Anabolu, M. Usman, stanbul ve

Anadolu’daki Roma mparatorluk

Dönemi Mimarlık Yapıtları, stanbul,

2001.

Aristoteles Aristoteles, Politika,(çev: Mete Tunçay), stanbul, 2002.

(13)

Atlan, 1970 Atlan, S., Roma Tarihi’nin Ana

Hatları, I. Kısım Cumhuriyet Devri,

stanbul, 1970.

Aydınolu, 2002 Aydınolu, Ü., “Dalık Kilikia’da

Helenistik Dönem Kentlemesi: Olba

Tapınak Devlet Modeli”,

(Yayınlanmamı Doktora Tezi), Ege

Üniversitesi, zmir, 2002.

Bakır, 2005 Bakır, G.(2005), Kentin Konumu, Eriim:19.03.2006,

http://www.klazomeniaka.com/01-KLAZOMENAI-KONUM.html

Bean,1997 Bean, George E, Eskiça’da Ege

Bölgesi, (çev. nci Delemen), stanbul,

1997.

Bean,1999 Bean, George E, Eskiçada Güney

Kıyıları, (çev. nci Delemen-Sedef

Çokay), stanbul, 1999.

Bean,1987 Bean, George E, Karia, (çev. Burak Akgüç), stanbul, 1987.

Bean, 2000 Bean, George, E, Eskiçada

Menderes'in Ötesi, (çev. Pınar

(14)

Bingöl, 2005 Bingöl, O., “Magnesia ad Maeandrum 2003 (20. yıl)” 26. Kazı Sonuçları

Toplantısı 1. Cilt. TC. Kültür ve

Turizm Bakanlıı Yayınları. Kültür

Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüü. Yayın no:19. Ankara,

2005.

Bingöl, 2006 Bingöl, O.(2006), Artemis Kutsal Alanı, Kent Planı ve Cadde Sistemi Eriim: 25.05.2006,

http://magnesia.org/tr/tr3.htm

Boardman, 1980 Boardman, J, The Greek Overseas, London, 1980.

Bonnard, 2004 Bonnard, A, Antik Yunan Uygarlıı,

Euripides’ten skenderiye’ye, (çev.

Kerem Kurtgözü), stanbul, 2004.

Bradford, 2004 Bradford, E, Akdeniz-Bir Denizin

Portresi, (çev. Ahmet Fethi), stanbul,

2004.

Cadoux, 2003 Cadoux, C. John, lkça’da zmir,

(çev. Bilge Umar), stanbul, 2003.

Cezar, 1977 Cezar, M, Anadolu Öncesi Türklerde



(15)

Clayton, Price, 1999 Clayton, P.A., Price, M.J., Antik

Dünyanın Yedi Harikası, stanbul,

(çev. Betül Avunç),1999.

Cook, 1948/1951 Cook, J. M, “Old Smyrna”, BSA, 1948/1951.

Çevik, 2005 Çevik, Ö., Arkeolojik Kanıtlar

Iıında, Tarihte lk Kentler ve

Kentleme Süreci, Kuramsal Bir

Deerlendirme, Arkeoloji ve Sanat

Yayınları, stanbul, 2005,

Demiri, 2005/2006 Demiri, B, “skenderiye: Antik Ça

Akdeniz’inde Bir Kültür Kenti”, Dou

Batı, Ankara, 2005.

Doer, 1998 Doer, E, lk skanlardan Yunan

 galine Kadar Menemen ( ya da

Tarhaniyat ) Tarihi, zmir, 1998.

Erhat, 1999 Erhat, A, Mitoloji Sözlüü, stanbul,

(16)

Foss, 1977 Foss, C, “Archaeology and the ‘Twenty Cities’ of Byzantine Asia”, American

Journal of Archaeology, Vol. 81,

No.4, Autumn, Archaeological Institute of America, 1977.

Freeman, 2003 Freeman, C, Mısır, Yunan ve Roma,

Antik Akdeniz Uygarlıkları, (çev.

Suat K. Angı),Ankara, 2003.

Guzzo, 2000 Guzzo, G. Pier, “Pompei’nin

Çıplakları”, Sanat, Kültür, Antika, P, 18, (çev. Aslı Kayabal), stanbul, 2000.

Herodotos Herodotos, Herodot Tarihi, (çev. Müntekim Ökmen), stanbul, 1973.

KST Kazı Sonuçları Toplantısı

Kazıl, 2005 Kazıl, E, “Eskihisar (Stratonikeia)”

Mimarlık Dergisi, sayı: 324,

Temmuz-Austos, 2005.

Kretzchmer, 2000 Kretzchmer, F, Antik Roma’da

Mimarlık ve Mühendislik,(çev. Zühre

lkgelen), stanbul, 2000.

Lawrence, 1973 Lawrence, A. W., Greek Architecture, London, 1973.

(17)

Love, 1970 Love, I. C., “A Preliminary Report of the Excavations at Knidos”, American

Journal of Archaeology, Vol. 74,

No.2, Apr., Archaeological Institute of America, 1970.

Lyttelton, 1974 Lyttelton, M, Baroque Architecture in

Classical Antiquity, London, 1974.

Magie, 2003 Magie, D, Anadolu’da Romalılar 3,

Batı Anadolu Kent Devletleri, (çev.

Nezih Bagelen-Ömer Çapar), stanbul,

2003.

Malay, 1992 Malay, H, Hellenistik Devirde

Pergamon ve Aristonikos Ayaklanması, zmir, 1992.

Mansel, 1999 Mansel, A. M, Ege ve Yunan Tarihi, Ankara, 1999.

Moscati, 2004 Moscati, S., Fenikeliler, (çev. Sinem Gül), Ankara, 2004.

Naumann, 1998 Naumann, R, Eski Anadolu

Mimarlıı, (çev: Beral Madra) Ankara,

1998.

Nicholls, 1958/1959 Nicholls, R. V., “Old Smyrna”, BSA, 1958/1959.

(18)

Owens, 2000 Owens, E. J., Yunan ve Roma

Dünyasında Kent, (çev. Cânâ Bilsel),

stanbul, 2000.

Özyiit, 2005 Özyiit, Ö., , “2003 Yılı Phokai Kazı

Çalımaları” 26. Kazı Sonuçları

Toplantısı 2. Cilt. TC. Kültür ve

Turizm Bakanlıı Yayınları. Kültür

Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüü. Yayın no:19. Ankara,

2005.

Pausanias Pausanias, Description of Greece, translated by W. H. S. Jones, Harvard University, 1988.

Plinius Plinius, (Pliny the Elder), Natural

history: libri III-VII, translated by H.

Rackham, Harvard University, 1989.

Plutarkhos Plutarkhos, Moralia, translated by F. C.

Babbitt, 1999

Rumsched, 2000 Frank Rumsched, Wolf Koenigs’in

katkılarıyla, Küçük Asya’nın

Pompeisi Priene Rehberi, (çev: Selma

(19)

Saltuk, 1997 Saltuk, S, Arkeoloji Sözlüü, stanbul,

1997.

Serdarolu, 2005 Serdarolu, Ü, Behramkale-Assos, stanbul, 2005.

Sevin, 2001 Sevin, V, Anadolu’nun Tarihi

Corafyası I, Ankara, 2001.

Strabon Strabon, Geographika Antik Anadolu

Corafyası, XII-XIII-XIV, (çev: Adnan

Pekman), stanbul, 2005.

imek, 2005 imek, C.(2005), Tarihçe, Eriim:

21.04.2006,

http://www.pau.edu.tr/laodikeia/tarihce. htm, 2005.

TAD Türk Arkeoloji Dergisi

Tanaç, 2000 Tanaç, M., “Batı Anadolu Antik Yerleimlerinde Kentsel Mekan

Kurgusu Aratırması” (Yayınlanmamı

Yüksek Lisans Tezi), Dokuz Eylül Üni. Fen. Bil. Enstitüsü, zmir, 2000.

Tekin, 2004 Tekin, O, Eski Yunan Tarihi, stanbul,

2004.

Thorpe, 2002 Thorpe, M, Roma Mimarlıı, (çev.

(20)

Thukydides Thukydides, Peloponnesos Savaı,

(çev: Tanju Gökçol), stanbul, 1976.

Tulunay, 1992 Tulunay, E. T., Etrüsk Sanatı,

Arkeoloji ve Sanat Yayınları, stanbul,

1992.

Tül, 2001 Tül, , Türkiye’nin Antik Kentleri, stanbul, 2001.

Umar, 1999 (a) Umar, B, Karia, stanbul, 1999.

Umar, 1999 (b) Umar, B, Lykia, stanbul, 1999.

Umar, 2000 Umar, B, Kilikia, stanbul, 2000.

Umar, 2001 (a) Umar, B, Ionia, stanbul, 2001.

Umar, 2001 (b) Umar, B, Lydia, stanbul, 2001.

Umar, 2002 (a) Umar, B, Aiolis, stanbul, 2002.

Umar, 2002 (b) Umar, B, Troia, stanbul, 2002.

Umar, 2003 Umar, B, Trakya, stanbul, 2003.

Umar, 2004 Umar, B, Bithynia, stanbul, 2004.

Usman, 1958 Usman, M, Antik Devir Küçük Asya

(21)

Ünsal, 1973 Ünsal, B, Mimari Tarihi Cild I,

stanbul, 1973.

Varinliolu, 1990 Varinliolu, E., “1989 Stratonikeia

Kazıları”, 1990, XII. KST.

Wheeler, 2004 Wheeler, M, Roma Sanatı ve

Mimarlıı, (çev. Zeynep K. Erdem),

stanbul, 2004.

Vitruvius Vitruvius, Mimarlık Üzerine On

Kitap, (çev. Suna Güven), 1998.

Wycherley, 1993 Wycherley, R. E., Antik Çada

Kentler Nasıl Kuruldu?, (çev. Nur

Nirven-Nezih Bagelen), stanbul,

(22)

GR

Amaç, Kapsam, Yöntem

Kent, antik çada en önemli temel kurumlardan biri sayılıyordu. Uygarlık

kavramıyla beraber anılan kent sözcüünü tanımlayan ölçütler her bölgede farklılık

gösteriyordu. Arkaik ve Klasik dönem Hellen toplumuna göre kentin fiziksel bir boyutu olmalıydı. Kentler büyüdükçe, büyük kamu yapıları, gösterili evler ve dier

etkileyici donanımlar kent yaamının simgesi olmutur. Bu konuda antik yazar

Pausanias’ın “hiçbir devlet yapısı, tiyatrosu ve pazar meydanı olmayan, halkı bir sel yataının kıyısında da kulübelerinde yaayan Panopeus nasıl bir kent olarak

görülebilir” sorusu önemli bir ayrıntıdır.

Antik çaehrini oluturan, agora/forum, akropolis/arx, bouleuterion, tapınak

ve dier elemanların belirli bir düzen içinde bir araya getirilmesi için bir planlamaya

ihtiyaç vardır. Kentler ve kente ilikin yapılar hakkında yeterince bilgi olmasına

karın antik çaehir planlama kuramı hakkında bilgiler sınırlıdır. Erken dönemlerde

görülen seyrek dokulu düzensiz planlı yerlemelerle ilgili mimari kalıntı azdır.

Düzenli planlamaya sahip ızgara planlı kentlerle ilgili aratırmalarda ise ilk

karımıza çıkan Miletos’lu mimar Hippodamos’tur. Izgara planlı kent tasarımı

Arkaik dönemde balamı, Klasik dönemde ekillenmi ve Hellenistik dönemde en

gelimi düzeyine ulamıtır.

Bu tez kapsamında, antik çada ehir planlaması ayrıntılı incelenecek ve

Anadolu ehir planları ekillerle birlikte anlatılacaktır. Tez çalımasının ana

kaynaklarından biri olan F. Haverfield’in “Ancient Town - Planning” adlı 1913 tarihli yayını bu konuyla ilgili yapılan çada çalımaların ilkidir. Bu çalımada

Hellen kent planlaması kökenlerine inilmi ve farklı bölgelerden verilen örneklerle

antik ça ehir planlaması incelenmeye çalıılmıtır. Haverfield’ın yayınında

Yakındou yerleimlerinin Hellen ehir planlamasına katkısı örneklerle açıklanmı

ve dou ehirlerinin krala dorudan balı sayılmaları ile Yunan ehir devleti

(23)

yerleim konutlarının Hellen kentlerinin seyrek dokulu yerleiminden çok, Miken

kent düzenlemesiyle ilgisi olduu anlatılmıtır. Tezin dier ana kaynaklarından olan

E. J. Owens’ın, “Yunan ve Roma Dünyasında Kent” ve R.E. Wycherley’in, “Antik Çada Kentler Nasıl Kurulur?” adlı kitaplarında kent planlaması ve kent öelerinin

araziye daılımı çeitli bölgelerden verilen örneklerle anlatılmıtır.

Bu çalımanın ana amacı, antik ça kentlerinin daha önce yapılmı bütün

çalımalar eliinde dökümünü yapmak ve Anadolu ehirlerini bölgelere ayırarak

ekte verilen planlarıyla beraber anlatmaktır. Bu konuda yapılan dier çalımalarda

kullanılan metotlar ve varılan sonuçlar incelenmi, bütün bu kaynaklar eliinde

çıkan sonuçlar sorgulanmıtır. Tezin ilk bölümünde, ehir kavramının açıklaması

yapılacaktır. Hellen kültüründeki ‘polis’ kavramı ve kent sözcüü arasındaki iliki

antik ça yazarlarının bu konuda yaptıkları açıklamalarla anlatılacaktır. Antik ça

kentinin kuruluundan ekilsel olarak bahsedilecek ve Hellen ehir planlamasının

kökenleri alt balıkla incelenecektir. Antik ça ehir planlaması onu oluturan

mimari öelerle birlikte düünülmektedir. Bu bölümde antik ça ehrini oluturan

mimari unsurlar ayrıntılı anlatılacaktır. Bir kentin ehir elemanlarının lokalizasyonun

farklılık gösterdii yerlerde, buna neden olan unsurlar belirtilecek ve planlarla

anlatım desteklenecektir. Tezin birinci bölümünde ayrıca, antik ça ehir

planlamasında görülen düzenli planlı ehirlerin örnekleri verilecek ve bu tarz

plancılıkta görülen iki sistem anlatılacaktır. Ege sistemi ve talya sistemi adı verilen

bu tarz sokak ekillendirmeleri çizimlerle gösterilecektir. Arkaik ve Klasik dönem ehir plancılıı arasındaki farklar anlatılacaktır. Hellenistik dönem ehir plancılıı,



skender ve haleflerinin kurduu ehirler’, ‘Seleukoslar tarafından kurulan ehirler’

ve ‘Ptolemaioslar tarafından kurulan ehirler’ alt balıı altında ilenecektir. Roma

dönemi ehir plancılıı anlatılacak ve Hellen ehir plancılıı arasındaki farklar

belirtilecektir. Bölümün sonunda eski ça kentlerinin altyapısı örneklerle verilmeye

çalıılacaktır.

Tezin ikinci bölümünde, Anadolu ehir plancılıı ana balıı altında Anadolu ehirlerinin bir dökümü yapılacak ve bu döküm bölgelere ayrılarak yazılacaktır. Bu

bölümde; Aiolis, Bithynia,



(24)

Phrygia, Pisidia, Thrakia ve Troas bölgeleri anlatılırken bölgelere düen kentler eit

sayıda olmayacaktır. Bunun nedeni bazı bölge kentleri hakkında daha fazla aratırma

yapılmı olması ve planlarının ayrıntılı hazırlanmı olmasıdır. kinci bölümde

anlatılan Anadolu ehirleri lokalizasyonları ve planları ile birlikte verilecek, ehre ait

önemli bir ayrıntı varsa bahsedilecektir.

Tezin üçüncü bölümünde Anadolu dıı ehir plancılıından örnekler verilecek

ve yine planlarla desteklenecektir. Bu bölümde anlatılacak ehirlerin sadece belirli

bir bölgeden olmaması önemli bir prensip olacaktır. Verilen ehir örnekleri talya ve

çevresi, Yakındou ve adalardan seçilecek, bu kentlerle Hellen kentleri sonuç

(25)

BRNC BÖLÜM ANTK ÇA  EHR 1. 1. HELLEN  EHR

1. 1. 1. Antik Ça ehrinin Tanımı

Hellen halkı için; ‘ehir’ ve ‘devlet’ birbiri içine girmi, birbirine karımı iki

kavramdı. “Polis” hem ehir, hem de devlet demekti. Yunan dilinde ehir anlamına

gelen baka bir kelime daha vardı. Belde olarak ehre “asti” de deniliyordu. Köyler

için “kome” sözü kullanılıyordu. Köyler belirli bir siyasi karakteri olmayan küçük yerlemelerdi. Açık ya da surla çevrili olabiliyorlardı. Polis ise çevre köyleri içine

alan ve genellikle doal sınırlara dayanan, siyasi bir topluluktu

1 .

Kent, barbarlık ve kaos ile karıt, uygarlıkla e anlamlıydı. Homeros’un uygar

olmayan Kyklopslar’a karı yönelttii iki suçlaması vardı. Bunlar, yasa yapmak için

meclislerinin bulunmayıı ve kendi aileleri dıında bir topluluk bilinçlerinin

olmadııydı

2

. Bu olayı antik yazar öyle anlatır:

“Engine açıldık yeniden, gene yüreimiz acı dolu. Vardık töre bilmez, azgın

Tepegözlerin iline, onlar yalnız ölümsüz tanrılara güvenirler, ne ekin ekerler elleriyle, ne de çift sürerler, toprak ekilmeden, ilenmeden verir onlara her eyi,

arpayı da, budayı da, asmayı da verir, arap sunan iri salkımları, Zeus yamuru iirir. Yoktur onların dernekleri, yasaları falan. Otururlar yüksek da tepelerinde,

oyuk maaralarda, herkes kendi evini yönetir, kendi karısını, çocuunu, umurlarında

deildir hiç kimse, bakalarına aldırmazlar.”

3

Homeros’un bahsettii meclislerinin ve topluluk bilinçlerinin olmayıı yani

bu iki nitelik de düzenli bir kent yaamı için çok önemli görünmekteydi. Antik

yazarların kent hakkında görülerinden bahsetmeye Aristoteles’le devam edilebilir.

1

Akarca, A., !ehir ve Savunması, 1998, s. 19.

2

Owens, E. J., Yunan ve Roma Dünyasında Kent, (çev. Cânâ Bilsel), 2000, s. 1. 3

(26)

Aristoteles aileden ve köyden söz ettikten sonra bunların birlemesiyle oluan

üçüncü birlik olarak “polis” i anlatır:

“Son birlik; çeitli köylerden oluan ehir ya da devlettir (polis). Bununla

hemen her bakımdan süreç tamamlanmıtır; kendi kendine yeterlie eriilmi ve

böylelikle, yaamın kendisini salamak için balamıken, imdi iyi yaamı

salayabilecek bir duruma gelmitir. Bundan dolayı, içinden çıktıı daha eski

topluluklar nasıl doalsa, ehir-devleti de öylece yetkinlikle doal bir topluluk

biçimidir.”4

Thukydides kent yaamını yerleiklik, güvenlik ve refah ile edeer kabul

ederken, aynı zamanda Hellen toplumunun zor zamanlarını betimledii Peloponnes

Savaları tarihinin giri bölümünde igal tehlikesinin büyük kentler kuramamı ve

temel kaynaklardan yoksun bir geçici nüfusun oluumuna neden olduu konusunda

ısrar eder5.

Yunanlılara göre kent, temelde ortak siyasal, dinsel ve toplumsal gelenekleri paylaan bir yurttalar topluluuydu ve “polis” tanım gerektirmemekteydi

6

. çinde

bulunduu ovaya, köylere ve çevre dalara hâkim küçük bir devlet olan kentin

özünü, siyasi faaliyetlerin toplandıı merkez olarak ehir tekil ediyordu. “ "

ehir devleti” adı verilen bu oluumun corafi bütünlüü vardı. Siyasi faaliyet belirli bir

merkezde, yani ehirde toplanmıtı. Kapladıı alanın yüzölçümü küçüktü bunun

önemli bir nedeni Yunanistan’ın corafi yönden parçalanmı olmasıydı. Sadece

Atina, birbirinden farklı corafi bölgeleri içine alan bir devletti. Yunanistan’ın iki

büyük ovasından biri olan Thebai ovası ise birkaç devlet arasında bölünmütü. Fakat

bu devletler “amfiktioni” denen yarı siyasi, yarı dini bir birlik kurmulardı. Birliin

merkezi Thebai ehri idi. ehir devleti tam bir baımsızlıa sahipti. Ekonomik

yönden amacı kendi kendine yetinmekti7.

4

Aristoteles, Politika, (çev. Mete Tunçay), Kitap I, Bölüm 2, 2002, s. 9. 5

Owens, 2000, s. 1 ( Thukydides, Peloponnesos Sava#ı, (çev: Tanju Gökçol), $stanbul, 1976. i 2. )

6

Owens, y.a.g.e., s. 1. 7

(27)

Yunan ehir devletleri karanlık çaların sonunda domutur. Dor istilası

sonrası Yunan toplumunda kabile sistemi görülmekteydi. Kabile bakanı ‘basileos’

unvanını taıyordu. Basileos doutan aldıı bir hak ile iktidara gelmiti. Görevini

tanrıların korumasında yürüten bakana kabile fertleri, sadakat ve itaatle balıydılar.

M.Ö. VIII. ve VII. yy. civarında kabile hayatından ehir hayatına geçilmitir.

Basileos’un vazifesi yalnız sava ve din alanına sınırlanmı ve nüfusu azalmıtı. Bu

durumda, siyasi ve adli ilere bir yıl için görev baında kalan memurlar bakmaktaydı.

Zamanla sava ve din ileri de birbirinden ayrılarak basileos’a yalnız dinin yönetimi

bırakılmı, sava bakanlıı ‘polemarkhos’ adında yeni bir memura verilmitir

8 .

ehir devletinin oluumuna soyluların büyük katkısı olmutu bundan dolayı ehir

devletinin ilk aamasına ‘aristokrasi idaresi’ adı verilir. Bu Aristo’ya göre ‘en iyinin

idaresi’dir. dare klan bakanlarından meydana gelen bir konseyde (boule)

toplanmıtı. Memurlar, soylular arasından seçim suretiyle, bir yıl vazife görmek

üzere i baına gelirdi. Adaletin salanması, aristokratların yaptıı, fakat yazılmamı

olan kanunlara göre olurdu9.

Tüm Yunanlıların siyasal yaayıları için son derece önemli olan ilk ehir

devletleri Ionia’da kurulmutur. Bunun nedenleri arasında; 1- Anadolu’ya karıık

kitleler halinde geçmi olan Aka’ların anayurtlarındaki kabile tekilatını yabancı bir

ülkede aynen uygulamaya imkân bulamamaları 2- Aka’larda öteden beri ehir

kavramının var oluu 3- Aka’ların Anadolu kıyılarında Hititler zamanından kalma ehir ve kasabalar bulmu ve buralara yerlemi olmaları gösterilebilir.

10

Bu ehir

devletlerinde siyasal haklara sahip her yurtta, ehir dıında otursa bile, ehir ilerine

karıabilirdi. Çünkü Yunan görüüne göre bir polis etrafını çeviren surlar ve içindeki

evler tarafından deil, ehirde ve ehir yöresinde yaayan özgür yurttalar tarafından

temsil olunurdu. Böylelikle polis; ehir devletinden baka “toplum devleti” olarak da

adlandırılabilir11. 8 Akarca, 1998, s. 19. 9 Akarca, y.a.g.e., s. 19. 10

Mansel, A. M., Ege ve Yunan Tarihi, 1999, s. 100-101. 11

(28)

O zamana kadar eski dou devletlerinin baında tanrının temsilcisi veya

dorudan doruya tanrı sayılan, bu yüzden sonsuz bir güç ve yetkiye sahip bulunan

bir hükümdar yer almakta, uyruklar kayıtsız artsız bu hükümdara tabii bulunmakta

ve onun iznini almadan devlet ilerine hiçbir ekilde karıılmamaktaydı. Ama Yunan ehir devletlerinde her özgür yurttaın eit haklara sahip olması ve devlet ileriyle

dorudan doruya ilgilenebilmesi devlet sistemi bakımından büyük bir yenilik ortaya

koymakta ve cumhuriyetin temellerini meydana getirmekteydi. Yunan polislerinin ortaya çıkması sonunda idarenin belirli bir ehirde toplanması kabile tekilatında

olduundan daha sürekli ve daha geni yetkili bir hükümet meydana gelmesini ve ilk

zamanlar hükümetin baında bulunan kralın, daha sonraları ise aristokratların devlet

ilerini daha kolay yürütmelerini mümkün kılmıtır

12 .

1. 1. 2. Antik Ça ehrinin Kurulu%u

Genel bir tanımla, ehirler bir köyün doal olarak büyümesi ve gelimesi

sonucunda meydana gelirler. Yunan ehirlerinin bir kısmı Tunç ça yerlemeleri

üzerinde gelimitir, bir kısmı ise Tunç çaında oturulmayan yerlerde

kurulmulardır. Daha önceki yerlemelerin üzerine kurulmu ehirlerin baında

Atina, Thebai ve Miletos’u sayabiliriz. Üçü de Miken devri ehirleri üzerinde

kurulmutur

13 .

Aristoteles’e göre bir kent kurulurken kentlilerin salıı, siyasal ve askeri

açıdan iyilikleri için kentin yerleecei alan çok önemliydi. Ona göre suyun

bulunması alanın seçimini etkilemesi gereken ana etmenlerden biriydi. Yazar öyle

devam ediyor:

"

ehrin kurulacaı yer, bir yamaç olmalıdır. Bu bulmayı umacaımız bir eydir, fakat u dört noktayı da göz önünde tutmalıyız. Birincisi ve en önemlisi, ehrin konumunun saa elverili olmasıdır. Douya bakan ve gün dousundan

rüzgâr alan bir yamaç, salıklıdır, öylesi de havanın güzel geçmesini salamakla

birlikte, kuzey rüzgârından korunmu (dulda) bir yamaçtan daha iyidir. Sonra ehrin

12

Mansel, 1999, s. 103. 13

(29)

yeri, bütün toplumsal (sivil) askeri etkinliklere elverili bulunmalıdır. Savunma

amaçları için, bu konum ehri savunanların kolaylıkla bir çıkı (huruç) hareketi

yapabilecekleri, ama saldıranların zor yaklaabilecekleri ve zor kuatabilecekleri

gibi olmalıdır. Su ve özellikle kaynak suyu bol olmalı ve mümkünse, sava sırasında

hemen denetim altına alınabilmelidir; bu mümkün deilse, yamur sularını büyük ve

çok sayıda tekneler içinde toplamanın bir yolu bulunmalıdır ki, sava savunucuları

uzaa gitmekten alıkoyunca yeteri kadar suları olsun.”

14

Platon ve Aristoteles gibi antik yazarlar ideal bir devlet kurmanın kurumsal, toplum-bilimsel ve ahlaki boyutları ile ilgilenmilerdir. Ancak yine de yorumları kent

plancının çalımasını yönlendiren kimi düünceleri de göstermektedir. Bunlar kentin

planını, yapıların yerleimi ve yönlenmesini, savunma, yurttaların salıı, kentin ve

yapıların düzenlenmesindeki estetik nitelikleri içermektedir15.

Doal olarak köylerin büyümesi ile meydana gelen ehirlerin yanında çeitli

faktörlerin etkisi altında kurulmu olanlarda vardır

16

. “Synoikismos”, kent kurmanın

ekillerinden biridir. Bir kentin yapay olarak yaratılması ya da mevcut bir kentin

boyutlarının yerel halkın oraya göç etmesiyle büyütülmesi sürecine “synoikismos” (birletirme) deniliyordu. Kimi zaman halkın fiziksel olarak bir yerde toplanması

yerine, Attika’da olduu gibi yalnızca halkın siyasal olarak birlemesini içeren, esas

olarak siyasal bir eylemdi. Bu yerine göre ya yeni bir kentsel merkezin kurulmasını ya da mevcut kentlerden birinin gelimesini getirdi

17

. Synoikismos yöntemiyle oluan kent devletleri hiçbir zaman bir araya gelip tek bir devlet çatısı altında

toplanmamılardır

18 .

Atina ve Rhodos kentinin kuruluu ile temsil edilen iki çeit synoikismos

vardır. Birincisinde köyler içlerinden birini siyasi merkez olarak seçer, dierinde

birkaç köy yeni bir arazide yeni bir ehir kurmak üzere birleir. Atina’nın

synoikismos’unun efsanevi kral Theseus’un eseri sayıldıını Thukydides’den

14 Aristoteles, 2002, s. 214-215. 15 Owens, 2000, s. 5. 16 Akarca, 1998, s. 20. 17 Owens, a.g.e., s. 7. 18

(30)

biliyoruz19. Theseus Attika köylerini siyasi birlie kavuturmu, Atina’yı köylerin

siyasi merkezi yapmıtır. Bu olay Atina tarihi boyunca bir bayramla kutlanmıtır. Bu

bayrama “synoikia” yani “Birlik Bayramı” adı veriliyordu. Bu çeit synoikismos’ta

yeni bir ehir kurulmuyor; bir köyün ehir olarak gelimesi için artlar hazırlanmı

oluyordu. Rhodos M.Ö. 409–8 yılında üç ehrin daha iyi bir corafi mevkide, yeni

bir ehir kurmak üzere birlemesi sonucu meydana gelmitir. Bu üç küçük ehir

Kameiros,



alysos ve Lyndos’tu.20 Rhodos; Romalılar tarafından yenilgiye uratılıncaya kadar Ege’nin en büyük kentlerinden biriydi

21 .

Yunan kentinin kuruluuna neden olan dier bir faktörde göçlerdir. Yunan

tarihinde bu olay iki defa tekrar etmitir: 1) Tunç ça sonundaki istilalar ve

kaynamalar sonucu Ege adalarına ve batı Anadolu kıyılarına yapılan göçler ve

yerlemeler, 2) M.Ö. VIII–VI. yy’larda Akdeniz, Kuzey Ege ve Karadeniz’e yönelen

göçler ve yerlemeler.

22

Burada “göç” kelimesiyle tanımlanan kolonizasyon yeni bir kent kurmak için araç konumundaydı. M.Ö. VIII. yy’ın ortalarından balayarak

Yunan kent-devletleri dıarıya sürekli yerlemeci grupları gönderdiler; bunlar önce

tüm Akdeniz çevresinde daha sonra da Karadeniz kıyısı boyunca yeni kentler kurdular23.

Genellikle her koloninin bir kurucusu vardır. “Oikistes” adı verilen kurucu önce Delphoi’daki (Delphi) Apollon kehanet ocaına danıırdı

24

. Delphoi’da kehanet merkezinden verilen açıklamalı manzumda yazanların bir kısmı gerçek, bir kısmı halkın sonradan yaptıı yakıtırma olmalıdır

25

. Bu danıma sonucunda olumlu yanıt

alınırsa, kurucu ve beraberindekiler koloninin kurulacaı mevki olarak seçilen yere

gider ve sınırlar çizilirdi26. Temel atılırken kurbanlar kesilirdi27. Kentin kurucusunun

19 Akarca, 1998, s. 20. 20 Akarca, y.a.g.e., s. 20. 21 Owens, 2000, s. 8. 22 Akarca, a.g.e., s. 21. 23 Owens, a.g.e., s. 7. 24 Tekin, 2004, s. 53. 25 Akarca, a.g.e., s. 21. 26 Tekin, a.g.e., s. 53. 27 Akarca, a.g.e., s 21.

(31)

saygıyla anıldıı törende kurucu aynı zamanda kurmu olduu koloninin halkı

tarafından kahraman ilan edilir ve öldükten sonra da tapım görürdü28.

Romalıların kent kurma prensibinde, önce himaye alınıyor daha sonra da kentin çeperi tunç bir saban ile belirleniyordu. Destana uygun kent kurarken ve yaadıkları kentlerin sınırlarını geniletirken izledikleri bu sistem bir Etrüsk

ritüeliydi. Kentin çeperini belirleyen sabanın izi kentin vatandalarına, yeraltı

dünyasının tanrılarına karı kutsal himaye salardı. Kapıların yerlerine gelindiinde,

koruyucu çizginin üzerine basılmaması için saban kaldırılırdı. Kentin merkezi de yere kazılan ve içine kurbanların konduu dairesel bir çukur ile belirlenirdi ve üç

Roma tanrısı Jupiter, Juno ve Minerva’ya adanan bir tapınak kurulurdu. Buradan anladıımız yeni bir kentin kurulması ritüel ve pratiin elele yürüdüü karmaık bir

süreçti29.

Koloniyi kuran ana kent ile koloni kent arasında ekonomik ve dinsel balar

vardı30. Ana yurttan getirilen atein yandıı sunaın etrafında kutsal bayramlar

kutlanır ve aynı takvim uygulanırdı31. Fakat koloni kenti, kendisini kuran ana kentten baımsız ve özgür idi. Dolayısıyla, kendi anayasası, yönetim organları ile her koloni

(apoikia) aslında bir kent devleti (polis) idi32. Balı baına birer polis meydana

getiren koloni ehirlerinin yanında “emporion” adını taıyan ve çok vakit kıyılarda

bulunan pazaryerleri de vardır33. Emporion, kent devleti statüsündeki koloni kentinden gerek hacim, gerekse yönetim ekli bakımından daha küçük olup, ticari

çıkarlar için kurulmutur; siyasi özerklii yoktur

34 .

IV. yy. ve Hellenistik krallıklara bakarsak, artık Delphoi’a bavurmak bir

zorunluluk olmaktan çıkmıtı. ehrin kurulacaı yer bizzat kurucu tarafından

seçilirdi. Kehanete tanrıların o yer için onayı alınmak üzere bavurulurdu. Kehanet

28 Tekin, 2004, s. 53-54. 29 Owens, 2000, s. 9. 30 Tekin, a.g.e., s. 54. 31 Mansel, 1999, s. 160. 32 Tekin, a.g.e., s. 54. 33 Mansel, a.g.e., s. 160. 34 Tekin, a.g.e., s. 54.

(32)

ocaının Delphoi olması da gerekmezdi

35

. Smyrna’nın M.Ö 300 sıralarında, Pagos

Daı’nın (Kadifekale) eteklerinde kuruluu sırasında halkın, Klaros’taki Apollon

bilicisine danıarak zamanın uygun olup olmadıını sorduklarını biliyoruz

36 .

Sonuç olarak antik çada kentlerin nerede kurulacaını birçok etken

belirlerdi. Bu etkenler arasında doal konum, stratejik ve ekonomik etkenler önemli

rol oynardı37.

1. 1. 2. 1. Yunan "

ehir Planlamasının Kökenleri

Yunan kent tasarımının gelime çizgisinden bahsederken kendinden önceki

medeniyetlerin katkısı ve etkisinin bilinen bir gerçek olduunun söylemesi

gereklidir. Ama yine de Yunan kentinin temelde yeni bir oluum ve tarz olduu da

kabul edilmelidir.

Anadolu’da yeni ehirlerin kurulması ve böylece ehir sayısının artıı

Aka’ların Batı Anadolu kıyılarına göçleri ile balar. Ege’deki göç hareketi sırasında

Aka’ların Anadolu kıyılarına geçileri, yeni bazı aratırmacılarca, “Yunanlıların

birinci sömürge hareketi” eklinde nitelendirilir

38

. M.Ö. XII. yy’da Miken uygarlıının çöküü Yunanistan’da koulları derinden etkiledi. Saray sisteminin

güçlü merkezi yönetimi ortadan kalktı. Birçok Tunç çaı yerlemesi yıkılır, birçok

teknik ve sanatsal yetenek yiterken yaygın bir nüfus azalması oldu ve yerlemeler

terk edildi. Miken kentinin odak noktası genellikle içerisinde yöneticinin sarayının ya da yerel yöneticinin malikânesinin bulunduu tahkim edilmi bir kaleydi. Kent ise

evlerle youn bir biçimde sarılmıtı, dar geçitlerle ulaım salanmaktaydı ve sarayın

çevresi korunma amacıyla daha youndu. Tunç çaı sonrası Yunanistan’da yoksulluk

ve belirsiz koullar yerleme dokusuna önemli bir deiim getirdi. Miken döneminin

youn bir biçimde yapılamı kentlerinin yerini daha seyrek, az youn yerlemeler

35

Akarca, 1998, s. 21. 36

Pausanias 7 V 1-2 Bu konuda ayrıntılı bilgi için, bkz. Cadoux, C. J., $lk ça&da $zmir, 2003, s.

135-136-137 ayrıca bkz. Akurgal, E., Eski Ça&da Ege ve $zmir, 1993, s. 301-302

37

Wycherley, R. E., Antik Ça&da Kentler Nasıl Kurulur?, (çev. Nur Nirven - Nezih Ba#gelen), 1993,

s. 4. 38

(33)

aldı. Korunma gereksinimi yaamsal biçimde önemini sürdürdü. Bu amaçla

kolaylıkla savunulabilir bir tepe tahkim edilmi bir siper olduu kadar kabile reisi

için ikamet yeri görevi de yapıyordu. Daha sonra yerleim tepenin alt yamaçlarında

uygun yerlerde tek tek yapıların yapılmasıyla seyrek yapılamı bir köy

görünümünde geliti

39 .

II. binin sonuyla I. binin baında uygarlık oldukça düük bir düzeydeydi. Bu

noktada siyasal örgütlenmenin gelimemi olduu düünülebilir. Artık Minos ve

Agamemnon gibi bir denetim gücünü ellerinde bulunduran büyük yöneticiler yerine,

bir yıın yerel kral ve ef vardı. Halk basit köy topluluklarında gruplar halinde

yaardı. Hellen kentleri, bir elenmenin sonucunda Yunanistan’da eski ve yeni birçok

öenin yerleik düzene geçmesiyle geliti. Eskisinden daha güçlü bir yasal karıım

olutu. Kent devleti olan polis, bu yeni etken ruhun doal bir dıa vurumu olarak

olutu; kent devleti, içinde özümledii birçok öncelinden daha geniti ve daha zengin

bir yaama biçimi sunuyordu. Ne var ki, belirli bir aamaya geldiinde de daha geni

bir bütüne karımamak için tüm gücüyle direniyordu. Corafi koullar, küçük ve

baımsız devletlerden yanaydı. Çünkü Yunanistan’da büyük sıra dalar vardı,

verimli ve yaanacak balıca topraklar kütlesel daların arasına sıkııyor ya da

dalarla denizin arasında uzanıyor ve böylece birbirine oldukça uzak düüyordu

40 .

Aiolis ve Ionia’da Aka yerlemeleri sonucu ehirler kurulmasından, yani bazı

görülere göre; bu ilk Yunan kolonizasyonundan epeyce bir zaman sonra, asıl

kolonizasyon hareketi meydana geldi. M.Ö. VIII. yy. ortalarında balayan bu

hareket, iki yüzyıl kadar sürdü. Geni çaplı ve uzun süreli olan bu kolonizasyon

dalgasında, Yunanlıların Akdeniz ve Karadeniz’in kıyı bölgelerinde en ücra köelere

kadar uzandıkları görülür41. Bu kolonizasyon hareketi sonucunda yeni ehirler

kuruldu ve bu ehirlerde nüfus artıkça kentler geliti ve yeni yerlere ihtiyaç duyuldu.

Dayanıklı yapı malzemeleri ve yeni tasarımlar da mimaride büyük deiim saladı.

39 Owens, 2000, s. 12. 40 Wycherley, 1993, s. 3. 41 Cezar, 1977, s. 464–465.

(34)

Erken dönem kentlerinin gelimesini etkileyen nedenlerden en önemlisi de

nüfus artııdır

42

. Nüfus büyüdükçe kentlerin boyutları da büyümütür. Yerleim

alanının topografyası, su kaynaklarına yakınlıı ve sel sorunları yerleme dokusunu

belirleyen etmenlerdi. Ayrıca bir kentin belirli alanları dier alanlardan daha çekici

olabiliyordu. Bu da kentin bütün unsurlarının aynı egüdümde gelimesini

engellemitir

43

. Yunan kenti öelerinin birbirinden baımsız ve parça parça

gelimesindeki nedenlerden biri, kent plancılarının tapınak ve kamu yapılarını

konumlandırmaktaki tutumlarıdır. Yunanistan’da kentsel gelimenin erken

dönemlerinde tapınaklar dıında çok az kamu yapısı bulunmaktaydı ve bu yapılar

koruma ve etkileme amacına göre konumlandırılmılardı. Bu nedenle Yunan

mimarlık gelenekleri yapıların ilikili bir yapı grubunun içerisindeki yerlerini deil

tekilliklerini vurgulamaktaydı ve dolayısıyla yapıların planlı bütünler içerisinde yapılması büyük ölçeklerde uygulanmı deildi. Kamu kullanımı için alan

ayrılmakta, ancak bu alanın mimari geliimi genellikle yava ve parça parça

olmaktaydı44. Antik yazarlardan Thukydides, erken Yunan kentlerinin yerleim

daınıklıı üzerinde yorum yapar. Bunların duvarlarla korunmamı olduklarını ve

genellikle daınık köylerden baka bir ey olmadıklarını söyler

45 .

Yunan ehirciin kökenlerini aratırırken dier uygarlıkların ne kadar etkide

bulunduunu da düünmemiz gerekir. Yakındou, Yunanistan’da ehircilii açıkça

etkilemi bölgelerden biridir. Kentlerin Yakındou uygarlıının ortak bir özellii

olmasının yanı sıra Yakındou uygarlıklarıyla kurulan iliki Yunanistan’ın karanlık

çadan çıkmasının temellerini atmıtı. Kimi etkiler dorudan ve açıktır. Demir

ilemedeki teknolojik yenilikler ve tunç ilemeye yeniden balanması büyük ölçüde

Yakındou ile yeniden kurulan ilikiler sonucunda gerçeklemitir

46

. Bu ilikiler

sonucunda bronz objeler, kuyumculuk, fildii, plastik ve bezeme öeleri gibi birçok

alanda Yakındou’dan Yunan sanatına katkıda bulunulduu bellidir. Mısır’ın, Yunan

anıtsal ta mimarlıındaki büyük etkisi de bilinmektedir

47 . 42 Owens, 2000, s. 26. 43 Owens, y.a.g.e., s. 26. 44 Owens, y.a.g.e., s. 27. 45 Thukydides, 1976, I, 5. 46 Owens, a.g.e., s. 28. 47

(35)

Fenike’nin kent-devleti anlayıının, Yunan polis’ine kaynaklık ettii

düünülebilir

48

. Ama içerikleri farklıdır. Dou ehirleri dorudan doruya krala tabi

idiler. Yunan’da ehir devleti toplumun hak ve hukukunu salayan bir sistem

olmutur. Bu sistemde hür vatandalar da siyasi hak ve sorumluluklarına sahiptiler

49 . Bütün bunların ııında Yakındou uygarlıının erken dönem Yunan kent geliimi

üzerinde etkisi olduuna ilikin bulgunun çok az olduunu ve net bir ey söylemenin

zor olduunu belirtebiliriz.

Yüksek yerleim younluuyla anıtsal saraylar ve dier kamu yapıları

çevresinde younlaan sıkıık konut mahallelerin belirledii Yakındou kentlerinin,

erken dönem Yunan kentlerinin seyrek dokulu, köye benzer gelimesinden çok,

Miken kentlerinin düzenlenmesiyle ortak yanları bulunmaktadır. Birçok Yunan kenti yava yava gelimiti. Klasik döneme kadar kamu yapıları çok azdı. Kent siyasal,

dinsel ve daha az ölçüde topluluk için bir toplumsal merkezdi, fakat zorunlu olarak nüfus yerleimi için ana merkez deildi. Yunan kentinin gelitii yeni yerlemeler

Miken sonrası Yunanistan’ının yeni ve deien koullarını yansıtmaktadır. Yunan

kentlemesi Yunan dünyasındaki deien siyasal, toplumsal ve ekonomik koullara

yanıt olarak geliti. M.Ö. VIII. yy.’ın ekonomik devrimi bunda önemli bir etken

olmutur. Ayrıca biraz önce bahsedilen kolonizasyon hareketi de çok önemlidir.

Deniz ötesi kolonilerinin kurulması sadece yerlemeciler için evler ina etmekten

fazlasını gerektiriyordu. Topraın hem bireylere hem de toplulua paylatırılması

gerekiyordu ve bu paylaım düzenli planlama için önemli bir sebepti. Kolonizasyon

hareketi düzenli kent planlamasının gelimesine yardımcı olmakla kalmadı, aynı

zamanda olasılıkla genelde Yunan kentleme sürecinde etkisi oldu

50

. Bütün bu saydıımız etkilerin ııında Yunan kentinin kendine özgülüünü koruduunu

söyleyebiliriz. Kent tasarımcılıı sanatının katıksız “Hellen” kaldıını görmekteyiz.

Kentin genel planı ve anıtsal yapı biçimleri doudan ya da yabancı kaynaklardan pek

az etkilenmi, Hellenler’in kültürel, dinsel ve siyasal evrimlerini adım adım izlemi,

gelien ve deien gereksinimleri karılayan yeni öelerle zenginlemitir

51 .

48

Moscati, S., Fenikeliler, (çev. Sinem Gül), 2004, s. 30- 34. 49 Akarca, 1998, s. 20. 50 Owens, 2000, s. 28- 29. 51 Wycherley, 1993, s. 3.

(36)

1. 1. 3. Antik Ça ehrini Olu%turan Mimari Öeler

Yapısal olarak bir kent devleti, dinsel, politik ve yönetim birimlerinin yer aldıı bir merkezi kısım ile bunun çevresindeki, ekonomi alanı durumunda bulunan,

belirli genilikte bir arazi parçasından olumakta olup, çou kez corafi sınırlara

sahipti52. Yunan ve Roma dünyasında kent deiik ilevleri yerine getirmekteydi ve

bu ilevler kentin fiziksel ve mimari geliimini etkilemekteydi

53

. Savunma gereksinimi bir kent için en önemli ihtiyaçtı. Bu yüzden kentler, alanın doal

savunma nitelikleri göz önünde bulundurularak konumlandırıldılar. “Akropolis” ve onun Roma edeeri “arx” hem kentin baımsızlık simgesi hem de kent surlarının

gelimesinden sonra bile kentte yaayanlar için bir son sıınma yeri olarak kaldı

54 . Geçmii daha eskilere giden birçok kentin tarihsel çekirdei, akropol denen ve çok

yüksekte ya da eriilmez olmakla birlikte, rahatlıkla savunulabilen bir tepeydi.

Balangıçta “polis” ile “akropol” sözcükleri aynı anlamı verebiliyordu. Akropol,

kente tepeden bakan bir kale, ekilebilir topraıyla deerli bir arazi parçası, bir

sıınak ve ilk zamanlarda Hellen topluluklarının baında krallar varken, kralların

oturdukları yerdi. Kentin geriye kalan bölümü akropolün çevresinde ya da çounlukla bir yanında sürekli genileyen daireler halinde büyümesini göz önüne

getirebiliriz55. Klasik Ça’da kent, bir “tekerlek biçimi”

56

oluturmu, yerleme bu

çekirdein yani akropolün çevresinde yayılmıtı

57

. Akropoliste, konsey vb. yönetim binaları ile bazı önemli kamu binaları ve tapınak gibi dinsel yapılar bulunurdu. akropolisin dıında ise dier kamu binaları ile yurttaların evleri yer alıyordu. ktidar

sahipleri kukusuz akropoliste ikamet ediyorlardı

58

. Akropolis; M.Ö V. yy. civarlarında neredeyse tamamıyla tapınaklara ayrılarak bir kutsal kesim görünümüne bürünmütür. Ve dolayısıyla sonraki dönemlerde dinin etkisini kaybetmesiyle birlikte

akropolisin de önemi zamanla azalmıtır.

52 Tekin, 2004, s. 46. 53 Owens, 2000, s. 3. 54 Owens, y.a.g.e., s. 3. 55 Wycherley, 1993, s. 5. 56

Herodotos, Herodot Tarihi, (çev. Müntekim Ökmen), 1973, VII, 140. 57

Wycherley, a.g.e., s. 5. 58

(37)

Kentin aaı bölümünün merkezi “agora” idi

59

. Kentin siyasal ve yönetimsel rolüne en çok agora ve forum tanıklık ediyordu. Bunlar Yunan ve Roma kentinin kalbiydiler ve kentin geri kalan kısımlarına sokak aı ile balanmılardı. Akropolis

gibi agora ve forum da bir kentin siyasal ve yönetsel baımsızlıının bir

göstergesiydi ve Roma mparatorluu’nun en yükseldii dönemde de öyle kaldı

60 . Yunan ehirlerinin yaam merkezi olan agora; siyasi, idari, sosyal alım satım ve i

merkezi idi. ehrin ortasında, düzensiz ya da dikdörtgen planlı bir meydandı

61 . Agora, sözcüünün “Pazar yeri” diye çevrilmesi çok yetersizdir, “kent merkezi”

tanımı da ondan daha iyi deildir. Pazaryerinin belirli sınırlamaları vardı; kent

merkezi ise kentin bir bölümünün bir görkem simgesi ya da belirtisi olarak dikkatle seçildii kanısını uyandırır. “Agora”, halkın bir araya geldii yer anlamındadır;

sözcük gerçekte “toplanma” anlamını taır, ama Homeros’a özgü bu kullanı biçimi

daha sonraki yazarlarda ikinci derecede önemli oldu62. Halk elence, yarıma ve

dier etkinlikler içinde, bunlar için baka yapılar gelitirinceye kadar, agora da

toplanırdı. Yani, Yunanlılar siyasal, ticari ya da toplumsal ileri için agorayı

kullanıyorlardı. Balangıçta agoranın doal konumu akropolün yakınındaydı. Ana

giriin pek uzaında deildi; ancak böyle bir alan uygun ve güvenli sayılabilirdi.

Zamanla ve siyasal deiimle birlikte ikisi arasındaki iliki yeni bir görünüm

kazandı. Sonunda, agora, kentin en canlı ve seçkin öesi oluncaya kadar akropolün

zararına, sürekli pratik ve siyasal bir önem kazandı63.

Kentin bütünü gibi, agora da basit biçimde ortaya çıkmıtır. Tek gereken

oldukça düz, açık bir alandı. Agoranın geni anlamda, kent yaamına ve yerleme

alanlarında kıvrılıp giden, sonra da kırlara doru yayılan ana caddelere uygun bir

odak salaması gerektiinden, olanak varsa, kentin az çok merkezindeki bir alandan

yararlanılırdı. lk dönemlerde kente akropolün egemen olması doallıkla agoranın

konumunu etkilemitir. Ancak; bu önem sırası tersine dönmütür ve akropol

sonradan kentin bir eki, agora ise kentin tüm yapısını oluturan öeleri bir arada

tutan bir merkez nitelii kazanmıtır. lk zamanlarda agoranın eklinin çok basit

59 Wycherley, 1993, s. 5. 60 Owens, 2000, s. 3. 61 Akarca, 1998, s. 26. 62 Wycherley, a.g.e., s. 6. 63 Wycherley, y.a.g.e., s. 6.

(38)

olduunu biliyoruz. htiyaç duyulan ey, halkın uzun ve cokulu konumalar yapması

için bir kürsü ve dinleyenler için oturma yerleriydi. Agoranın kabaca tiyatroyu andırması ya da agoranın bir bölümünün böyle bir biçim göstermesi, yani izleyicilerin yararlanabilecei kat kat basamaklar için uygun bir eim salaması,

özellikle elveriliydi. Minos kentlerinin “tiyatroya benzeyen alanları” basit yerel

agoralar olabilir64.

Agorada balıca mimari unsur stoalardı. Stoalar halkı yamurdan ve güneten

koruyan, arka duvarlarında bir sıra oda ya da dükkân bulunan revaklardı. Genellikle agora alanını sınırlandırırlardı65. Stoaların, agora içerisinde ticari, siyasi ve dier

ilevleri vardı. Tüccarlar ve i adamları stoalardaki dükkân ve iyerlerini

kullanırlardı. M.Ö V. yy.’dan balayarak, stoa biçimini koruyan ciddi görünümlü

galerilerin sayısı artmıtır. Kimi kez de sıra sıra dükkânların önüne sütunlu bir cephe

mimarisi eklenmitir

66

. Çounlukla stoaların içinde bir sıra sütun yer alırdı. ç

sütunlar daha estetik olan on düzeninde dı sütunlar ise salam ve hantal görünüle

Dor düzenindeydi. Agorada tapınaklar, çemeler, yazıtlar, tanrılara ve kahramanlara

adanmı sunaklar, kahramanların ve ehre hizmet etmi kimselerin heykelleri, bazen

de ehrin efsanevi kurucusunun mezarı bulunurdu

67 .

Agoranın gelimesi yava, bölüm bölüm ve düzensizdi. Sonuçta kesin

çizgilere sahip bir mimari tipi ortaya çıkmadı. Eski kentlerin agoraları biçim, düzen ve içerik yönünden çok çeitlidir. Yapısal birlik ilkesi, yerel renk farklılıklarına pay

bırakmak kouluyla, bir ölçüde zorlanabilirdi, ne var ki, öeler arasında balantı,

hele kurallı bakıım beklenemezdi

68 .

Agorada ya da agora yakınında iki resmi bina bulunurdu; Bouleuterion ve

Prytaneion. Bouleuterion boule’nin modern deyimiyle konseyin toplantı binası idi.

Devlet ileri burada yönetilirdi

69

. Baından beri bouleuterion kapalı bir yapıydı.

64 Wycherley, 1993, s. 46. 65 Akarca, 1998, s. 26. 66 Wycherley, a.g.e., s. 47. 67 Akarca, a.g.e., s. 27. 68 Wycherley, a.g.e., s. 49. 69 Akarca, a.g.e., s. 27.

(39)

Kralın danıma meclisinin geleneini üstlenmiti. Böylece, krallık yerlerinin

bıraktıı kalıtı prytaneion ile birlikte paylaılmıtı

70

. Birçok kentte bouleuterion, ilk kamu yapılarının arasında yer almı olmalıdır

71 .

Prytaneion, prytaneis’in yani konseyin icra komitesinin toplandıı, yemek

yedii, resmi misafirleri kabul ettii, aırladıı bina idi. Prytaneion’a bakanlık

binası da denilebilir72. Prytaneion’un mimari tipi öteki yapılardan farksız olduundan

kesin topografik ya da yazılı kanıtlar yoksa yapının tanımlanması güçtür. Ancak agoraya balı baka kamusal yapıların arasında, olasılıkla baka yapılardan anıtsal

giriiyle ayırt edilebilen, eve benzer bir yapıyla karılaıldıında, burası

varsayımlarla bir prytaneion olarak nitelendirilmektedir73. Bouleuterion ve prytaneion arasındaki yakın benzerlik, prytaneion’un kentin kutsal ocaını

içermesine karın, bouleuterion’da çounlukla ocak tanrıçası Hestia’nın sunaının

bulunmasıyla belirtilebilir. Kentler seçilmi üyelerin bir köeye çekilerek düünüp

tartıabilecekleri, krallarla soylu öncellerinkinden daha az yaygın olmayan bir yere

gereksinme durmulardı

74 .

Destan airlerinin esasen Yunanlıların her eyi insan eklinde görme

eiliminin etkisi altında M.Ö VIII. yy’dan balayarak tanrıların insan eklinde

düünülmeye ve tanımlanmaya balamaları bunların heykellerini içine alabilecek ve

koruyabilecek tanrı evleri ya da tapınaklar yapılmasına yol açmıtır

75 .

ehir elemanlarından biri olan tapınaklar, tanrıların kutsal alanı sayılırdı ve

tanrılara adanmıtı. Tapınaklar ehir içinde, ehir dıında ya da akropolis üzerinde

ina edilmi olabilirlerdi. Genellikle tapınaklar etrafı duvarlarla çevrili bir avlu içinde

idiler76. Tanrılarla kentler arasındaki iliki çeitli biçimlerde açıklanabilir. Tanrı kenti

korurdu; kent tanrıya aitti. Bir anlamda tanrının kutsal alanıydı ve tanrıya

70 Wycherley, 1993, s. 113. 71 Wycherley, y.a.g.e., s. 113. 72 Akarca, 1998, s. 27. 73 Wycherley, a.g.e., s. 123- 124. 74 Wycherley, y.a.g.e., s. 113. 75 Mansel, 1999, s. 141. 76 Akarca, a.g.e., s. 27.

(40)

adanmıtı

77

. Tapınaklar önyüzleri douya bakarak, çounlukla doudan batıya

yönlendirilirdi. Gene de bu bozulmaz bir kural deildi; yerel koullara uydurulmak

için deitirilebilirdi

78

. Tapınak ve avlusu ”temenos”u meydana getiriyordu. Temenos tanrıya ayrılmı kutsal alan demekti

79

. Tapınaklar, sunaklar ve stoa gibi mimari yapılar temenos’un içinde yer alırdı.

Kutsal alanların kökenleri ve biçimleri çeitlidir. Bundan dolayı kentin

herhangi bir yerinde ya da çeitli yerlerinde bulunurlardı. En eskileri kentin

kuruluundan daha önceye tarihlenirdi. Kent kutsal alanların çevresinde gelimi ve

kutsal alanlarda kentin içine gömülü kalmılardı. Ayrıca, önemli bir kutsal alan, kimi

kez, kente biraz uzak dümü ve bir tören yoluyla kente balanmıtır. Eski kutsal

alanlar, gösterili yeni yapı tasarıları hazırlayan mimarların canını sıkacak sorunlar

yaratabiliyordu. Atina akropolünde çok sayıda geleneksel kutsal yerle, M.Ö. V. yy’ın yeni güzel yapıları arasındaki balantılar özenli uyarlamalar gerektirmiti

80 .

Kutsal alan oluturmak için bir arazi parçasıyla tanrıya adanacak ya doal ya

da yapay bir iaret gerekirdi. Yerin kutsallıının bozulmadan korunması için sınırları

yakın iaretlerle, sınır talarıyla belirtir ya da daha etkileyici biçimde yanları çitle ya

da duvarla çevrilirdi. Kült, kurallara uygun sürdürülecekse, bir de “sunak” gerekirdi. Sunak ve sınır kutsal alanın asıl nitelikleriydi, belki tanrının bir heykeli dikilebilir, belki de bir tapınak yapılabilirdi. Daha sonralarıysa geni kutsal alanlara çok çeitli

yapılar eklendi. Klasik Ça’da en yakın ve en karmaık kutsal alanlar varlıklarını yan

yana sürdürürdü81. Kutsal alanların önemli elemanlarından tapınaklar; içinde tanrı heykelini barındıran tek odalı ya da arka arkaya iki veya üç odadan meydana gelen, cephesi ya da etrafı sütunlu bir yapı idi. Tapınak cephesi uzunluunda bulunan

sunaın üzerinde ya da ön tarafında dini tören yapılırdı. Balıca tören kurban

kesmekti. Böylece tapınma tapınak içinde deil tapınak önünde yapılıyordu. Yunan

77 Wycherley, 1993, s. 79. 78 Wycherley, y.a.g.e., 82. 79 Akarca, 1998, s. 27. 80 Wycherley, a.g.e., 81. 81 Wycherley, y.a.g.e., s. 81.

Referanslar

Benzer Belgeler

Klasik Arkeolojinin temel terim ve kavramları, Tunç Çağı sonundan Roma İmparatorluğunun sonuna değin ele geçen arkeolojik kalıntılar, Anadolu ve Ege’de gelişen

• Ancak adadaki Myken etkinliği Saraylar Sonrası dönemde daha da yoğunlaşmış, sonunda ararda gelen doğal felaketlerin de etkisiyle ada.. tamamen Myken etkisi

yüzyıl başlarında üretilen Urartu eserleri Yunanistan’dan Sicilya’daki Etrüsk ülkesine kadar bir çok noktaya yayılmış durumdadır.. • Urartu Krallığı

Maden eserler arasında olağanüstü güzellikte bronz taslar, tabaklar ve bronz kazanlar ile kemerler de yer almaktaydı.. Ayrıca bu eserler de İon ustaları

Antik Yunan ve Roma uygarlıklarında mimari elamanlar, heykeltıraşlık eserlerinde olduğu gibi çeşitli renklerde

640 - 625 Kore: Yunan heykeltıraşlık sanatında giyimli genç kız heykellerine verilen ad... Auxerre

• Kourosların büyük bir çoğunluğu çıplak, koreler ise giyimli olarak betimleniyor.. KLASİK ÇAĞ HEYKELTIRAŞLIĞI

yüzyıl sonu Ayağına Batan Dikeni Çıkaran Çocuk M.Ö.. Myrina