^
Ueni İstanbul
Y A Y I NI
5 OCAK 1920 P.tesi No: 201
Lord
Curzon, Ingiliz kabinesine
aleyhimizde
ağır bir m
İSTİKLAL
« Türkler İstanbul’dan
mutlaka atılmalıdır!»
Mustafa Kemal partisinin kırılması zor bir ceviz
teşkil edeceğini itiraf eden Curzon, İstanbul'un
Türklerdekalması halinde bu hareketin daha da
tehlikeli olacağını söylüyor
İSTANBUL
ELDEN
GİDİYOR!
Bütün gazeteler, Anado kıya atılacağımıza dair haberler) yorumluyor,
İstanbul’ dan Türklerin çı karılacağına dair Avrupa' dan gelen haberler gehrlmle- de büyük bir yeis yaratmış tır. Türkçe gazetelerin he m en hepsi: “ İstanbul el den gldlyorl" diye neşriyat yapmaktadırlar.
(İPHAM) gazetesi diyor kİ:
“ Bütün bu tasavvurlara asla İnanmak Utemlyorus. Ve üm it ediyorus kİ, Pa ris'te yapılacak derin ve geniş konuşmalar sırasında b ütün b u tasavvurlar tatbi ki İmkânsız addedilecek ve sevgUl İstanbul’um uz yine b ls Türklere ve İslim lere bırakılacaktır.
“Osm anlılığın hudutları bü Tüyüp küçülmeye alışmış Ur. Oralarda tadilât yapılması kabildir. Fakat onun kal bine dokunm akl T ok ! B u m üm kün değildir."
(YENİGÜN) gazetesi ise,
İstanbul’un, Ttirklerln İrfan
ve ümran namına geçmiş olan
bütün çalışmalarının hülâsa sını toplayan yegâne şe hir olduğunu, Avrupa Ue
birleşme vasıtaeı bulundu ğunu kaydetmekte ve de mektedir kt:
“ İstanbul’dan mahrum e -
dllmemlz, medeniyetçe âde
ta mahkûm olmaklığımız hükmünde bir felâket ola caktır. Avrupa’ dan hakkı mızda bu kadar ağır ve feci bir hüküm ve karar çıka- ılleceğlal havsalamız ka bul etmiyor vesselam."
VAH, VAH, VAH
(ALEMDAR) gazetesi İse, başmakalesinde: “ Vah, vah, vah" demekte, Türkiyenln, mütarekeden sonra hiçbir şey yapamamış olmanın ce zasını çekmekte olduğunu belirtmekte ve şunları ekle mektedir:
"İstanbul’suz bir Türk Devleti İstemiyoruz. Parça lanmak İçin kollarımız, ü - mltle bağlandığımız büyük devlete açılmaktadır. Ve bu büyük devlet İngiltere’dir.
(Peynmı Sabah) gazetesin de de bu konuda şunlar ya zılıdır;
“ İstanbul’u Anadolu’dan ayırmak o gîvdeyl ruhsuz, beyinsiz bırakmak demektir.
LONDRA İngiliz Dışişleri Bakanı Cur zon dûn kabine üyelerine bir muhtıra dağıtarak, ele geçiril miş olan fırsatın katiyen kaçı rılmaması gerektiğini ve Türk lerin mutlaka İstanbul’dan a tılmalan gerektiğini bildirmiş, bu plânma karşı olan Monta gu’nun son muhtırasını çürüt meye teşebbüs eylemiştir.
Her iki muhtıra üzerinde ka binede tartışmalar yarm çere yan edecek ve kati karar alı nacaktır.
Lord Curzon’un, yedi sayfa olan muhtırasının ana hatları şunlardır:
— Fransa Başbakanı Kleman so ile yapılan ilk temaslarda Loyd Corc, Balfur ve Curzon Türklerin İstanbul’dan atılma lan tezini savunurken Fran sız Başbakanı Klemanso aksi tezi savunmuştur. Curzon’la, Fransa Dışişleri Bakanlığını temsilen Bertelo arasındaki mü zakerelerde herkesten fazla Lord Curzon şaşırmıştır. Çün
k ü Bertolo, birden Klemanso
tarafından savunulan durumu terketmiş ve Türklerin Istan bul’dan atılmasını isteyen bir yeni muhtıra getirmiştir. Bu sebeple Montagu, İngiltere’nin görüşünü zorla Fransa’ya ka
bul ettirdiğini söylemekle ya nılıyor. Bu, Fransa’nın bize karşı bir oyunudur. Fransız ga zetelerinin son neşriyatı da bu nun delilidir. Evvelâ Fransa bu şekilde davranmakla, Türkle rin İstanbul'dan atılmalarının bütün mesuliyetini sırtımıza yıkmak istemektedir. Sonra, İstanbul için teklif edilen (Kon dominyona — ikili idare) ye ge ünce, Fransa bilmektedir ki, za manla İngiltere bezip çekilecek ve bütün İslâm âleminin mer kezi Fransa’nın elinde kalacak tır. Ve bundan Fransa, bize karşı faydalanacaktır.
— Montagu’nun, Türkler İs tanbul'dan atıldığı takdirde Hindistan da patlama olacağı ve bunun tehlikeler yaratacağı hususundaki iddiası da doğru değildir. Sadece sahte bir in fiâl olabiiir.
Ben Hindistan’da yedi sene kral naibi olarak bulundum. Benim fikirlerime katılan Lord Harding de 5 sene. Bu 12 sene zarfında İstanbul’a karşı Hind lilerde biz hiçbir ilgi görme dik. Balkan Harbi’nde Bulgar lar İstanbul’u almak üzere 1 ken Hindistan’da kimsenin kı lı kıpırdamadı. Bolşevikler, har bin başında Asquith hükümeti nin Çarlık ile yaptığı ve Istan
bııl'u Huşlara bırakan gizli andlaşmayı açıkladıkları za man da Hindistan’da kimse kı pırdamadı. Türkler şimdi atı lırsa belki korkunç bir ses yük selir fakat bu sunî ve sürekli olmayacak zamanla kaybolup boğulacak bir ses olur.
ÇOKTAN KARAR ALINMIŞ İMİŞ!
Lord Curzon daha sonra, Montagu’nun 1918 ocağında İn giltere Başbakam’nın, Türkle rin kendi topraklarından atıl ması için savaşılmadığma dair vaadini ve Amerika Başkanı Vilson’un çıklamasını hatırlat masına karşılık şunlan ileri sürmüştür:
a. — Vilson’un notasına müt tetiklerce, savaş gayeleri hak kında verilmiş olan cevabı Mon tagu unutmaktadır. Bunda, Ba tı dünyasına tamamen yabancı olduğundan dolayı OsmanlI Devletinin Avrupa’dan çıkanla cağı kaydedilmiştir.
b. — Balfur’un 10 ocak 1917’ de yaptığı ve kabinede de tas vip edilmiş bir nutku vardır ki bunda; ■— Bütün azınlıklar ü zerindeki Türk hakimiyeti kal dırılmalıdır ve . ümit edebiliriz ki, Türkiye’nin Avrupa’dan atıl ması ile de barışa hizmet edi lecektir» denilmiştir.
c. — Amerika da bu yolda fikrini önce açıklamıştır. Sena tör Lodge 13 ağustos 1918'de senato toplantısında cumhuri yetçi partinin fikirlerini şu şe kilde ortaya koymuştur: Za manla İstanbul Türkleşin elin den alınmalıdır. Türkleri Av rupa’da bırakmak sefil bir so nuç olur. Onun, oralarda kal ması hem kendi halkı ve hem de komşuları için bir belâ, bir vebadır. Avrupa’da kalması ye ni harpler doğurur. İstanbul bütün milletlere açık bir liman haline getirilmeli, bütün insan lığın faydalanması için Çanak kale açık bulundurulmalı ve böylece Almanya’nın Doğuya nüfuzu da önlenmelidir.»
Lord Curzon eski tezini ye niden savunmuş, Türkler İs tanbul’dan çıkarılmadığı tak dirde bütün Doğu âleminin, bü yük devletlerin Türkleri atma dığı değil de atamadığına ina nacağını, bunun tehlikeli ola cağını ileri sürmüş, Mısır’da İn giliz hakimiyeti için de Türk lerin İstanbul'da kalmalarının iyi olacağı fikrini ileri süren Lord Milner’in görüşüne katıl mayan çok kimseler bulundu ğunu eklemiş «eski efendisi Türklerin İstanbul’dan atıldığı nı görünce» diyerek Mısır’ın daha kolaylıkla avuç içine alı nabileceğini belirtmiştir.
İngiltere Dışişleri Bakanı,
Doğu işleri ile yıllarca uğraj mış İngiliz uzmanlarının hep Türklerin İstanbul’dan atılma larını istediklerini, iki yüksek komiserin Amiral Kaltorp ile Amiral dö Robek’in de bu gö rüşü savunduklarını söylemiş, İstanbul’dan aldığı raporları hatırlatmıştır.
TEK BİR İYİLİK!
Muhtırasında gayet ağır bir şekilde Türklere hücum eden Lord Curzon; «Türklerin dört asırlık hakimiyeti idare ettiği memleketler için beİâ olmuş tur. Türkün, ne tek bir mille te, ne tek bir cemaate, ne de Avrupa’nın tek bir menfaatine yapmış olduğu tek bir iyiliği bilmiyorum. İstanbul’da onun mevcudiyeti Doğu Avrupa’nın hayasını zehirlemiş, veba saç mış, her tarafa suistimali yay mıştır» diyerek, fırsatın kati yen kaçırılmamasını tekrar is teyerek Türkün İstanbul’da çı karılmasını talep etmiştir.
MUSTAFA KEMAL
Muhtırasında Mustafa Kemai hareketine de değinen Lord Curzon, yeni şekli ile bir milli yetçilik hareketi ile karşılaş! lacağını belirterek, bunun Bur sa’daki bir padişah yerine İs tanbul’daki bir padişaha dayan masının daha büyük tehlikeler doğuracağmı da ileri sürmekte ve şu suali sormaktadır;
«— İstanbul’un ellerinde kal ması böyle bir milliyetçilik ha reketine prestij ve kuvvet ver meyecek midir? Onun etrafa zarar verme gücünü arttıran yacak mıdır?»
Lord Curzon; «Anadolu’da Mustafa Kemal’in başkanlığı altında kurulacak bir millî par ti, kırılması zor bir ceviz teş kil edebilir? Fakat hükümeti İstanbul’da bulunan bir milli parti, bütün kaleleri ve harp gemilerini kaybetmiş olsa dahi ciddî bir problem olacaktır» demekte, Fransa, Yunanistan, Rusya ve hattâ Bulgaristan’ın bile gözlerini İstanbul’a dikmiş olduklarını, bu şehri milletler arası bir idare altına yerleştir mekle bu rekabete ve tehlike lerine de son verileceğini ile ri sürmekte ve son olarak da ■ Rusya'da zafere ulaşan bolşe viklerin» İstanbul’a hakim kal masına müsaade edilmiş bir Türkle birleşmesinin, buna Al manlarm da katılmalarının teh İlkelerine de işaret etmekte dir.
Lord Curzon. İngiltere'nin dostu olmayan Picot’nun zah metlere katlanarak Sivas’a ka dar gidip Mustafa Kemal ile konuştuğunu. Fransa’nın «İs lâm âlemdin lideri» durumu (Devamı 2. Sayfada) Aleyhimizde gayet ağır saldırılarda bulunarak mutlak olarak İs
tanbul’dan atılmamızı Ingiliz Hükümetinden isteyen Dışişleri Ba. kanı Curzon.
İS İ İKİ ÂL HARBİ GAZETESİ. PA ZARTESİ 5 OCAK
1S20
MUSTAFA K E M A LİN B İR İN C İ
KO LO RD U YA YO LLADIĞI EM İR
Trakyada silâhlı milli
müfrezeler kurunuz
ANKARA Mustafa Kemal Paşa, cumar tesi günü Harbiye Bakanı Ce mal Paşa’ya bir telgraf çeke rek, Doğu Trakya’da Yunanlı ların geniş faaliyet halinde bu lunduklarını, demiryolu boyun daki Yunan taburunun Rum eşkıyasının bir silâh deposu haline getirildiğini bildirmiş ve Paşaeli merkez heyetinden aldığı raporu da belirterek hü kümetin tedbir almasını iste miştir.
Mustafa Kemal Paşa’nın 3 ocak tarihli telgrafı şöyle son bulmaktadır:
«Hükümetçe, katî ve şiddet li teşebbüslerde bulunularak Yunanlıların Doğu Trakya’da olsun tahriklerine mâni olun ması ehemmiyetle arzolunur.»
Diğer taraftan Mustafa Ke mal Paşa, ayni gün Edirne’de Birinci Kolordu Kumandanı Ca fer Tayyar Beye de bir telgraf göndererek. Doğu Trakya’da yerli Rumların teşkilâtlanma farına karşı Tii>’ erin silâhlı millî müfrezeler kurmalarını ve bunlara gizlice kolordunun da yardımda bulunmasını is temiştir.
Mustafa Kemal Paşa, Sivas ;
ARTıN t FENDİ YE
BELEDİYECE
VERİLEN VAZİFE
Belediyenin Artin isminde bi rini 40 lira maaşla İstanbul’da ki köpekleri öldürmeye memur ettiği malûmdur. Artin efendi, İstanbul’da mevcut 2.000 köpek ten şimdiye kadar 39 günde 378 köpek öldürmüştür. Ayni zamanda Artin Efendi, vazife halinde iken erbabı merhamet tarafından iki defa dayak ye miştir.
BiR ROMAN
İNCELfcNECtK
! Darül Hikmetül İslâmiye Başkanı, İLERİ gazetesinde Ce lâl Nuri Beyin «Tacirei facire» ünvanlı romanı için yaptığı a çıklamada demiştir ki:«— Bu ünvanlı roman bazı noktalarda dine ve ahlâka te cavüz ettiğinden padişahımı zın dikkatini çekmiştir. O se beple dün Şeyhülislâmlıktan, romanın tetkiki Darülhikmetül islâmiye heyetine havale edil miştir.»
• Heyetimizde roman okuna cak ve incelenecektir.»
ALTI AYDA <85
TRAFİK KAZASINOA
33 KİŞİ ÖLDÜ
' İstanbul Polis Müdürü Nu reddin Bey, şehrimizde 1919 yı İmin son allı ayı içinde 285 otomobil kazası olduğunu ve 33 ölü ile 252 yaralı verildiği ni söylemiştir.
Kongresi Teşkilât Nizamname sine göre bu miîlî müfrezele rin teşkil edileceğini de ekle miştir.
Heyeti Temsiliye Başkanı, Batı Trakya Müslüman Komi tesi’ne de lüzumlu teşviklerin yapılmasını da istemiştir.
Birinci Kolordunun merkezi olan Edirne'den bir görünüş..
Çörçil, Anadoluda
yeni kuvvetler
ortaya çıktı diyor
Harbiye Bakanı, bu kuvvetlerin bolşeviklerle el-
ele vermeleri halinde Ingiltere için durumun çok
ciddi olacağım söylüyor
I
L
İSTİKLÂL İSTİYOR!
(Monitör Oryantal) gazetesi, İstanbul’da Hı
ristiyanların hiç bir Türk siyasî partisi ile iliş
kileri kalmadığını açıklıyor
kumlar tarafından çıka rılmakta olan (Monitör Or yan tali gazetesi dün kü makalesinde Prens Sabahaddin Bey’den, fi kirlerinden, azınlıklarla uyuşmak programından bah sederek, artık bu rüyalar dan vazgeçmek zamanı gel- diğini, Hıristiyanların an cak istiklâl istediklerini, hiç bir Türk siyasî partisi ile anlaşmalarının mümkün o lamıyacağını yazmakta ve şöyle demektedir:
«— Sabahattin Bey artık hiçbir şey temsil etmiyor. Ne bir hükümet usulü, ne bir icraat programı. Hiç bir şey!»
(Monitör Oryantal), Rum ve Ermeni azınlığına hoş görünmeye ve onları korur gibi davranmakta olan Hür riyet ve İtilâf Partisine de cevap vermekte ve onlarla da hiçbir ilişki kalmadığını kaydetmektedir.
(Monitör Oryantal) ın bu makalesini yorumlayan AK ŞAM gazetesi ise diyor ki;
«Rum milletvekillerinin meşrutiyetten sonraki prog ramı, hükümeti daima za yıf tutmak ve hükümeti za vıf düşürecek kuvvetlerle birleşmekti. Nitekim Hürrı yet Itilâf’a bu sebeple yâr göründüler. Hattâ filozof Riza Tevfik’i gafil avlayıp kendilerine, hem de Fatih Sultan Mehmet’in türbesi önünde: «Bunlar benden da ha çok hamiyetlidirler» de dirtmislerdir.
Nitekim öyle oldu. Bu Rum milletvekilleri, Hürri yet ve İtilâf’ı maske gibi yüzlerinde tutup, devleti sarsa sarsa Balkan Harbi u curumuna getirdikten sonra bir anda Yunanistan’a fırla dılar ve iki katlı hamiyetle rini ispat ettiler!
Bugün tabii bu maskeye de hacet yok!»
İZMİRLİLER YASAĞA
RAĞMEN SECİMİ YAPTI
İKİNCİ SEÇM ENLER K U Ş A D A S IN A G Ö N D E
RİLDİ V E M İLLE T V E K İLLE R İ O R A D A SEÇİLDİ
Yunan işgal komutanlığının koyduğu yasağa rağmen İzmir lilerin milletvekillerini seçme ye muvaffak oldukları bildiril mektedir.
Verilen bilgiye göre, İzmir ahalisi aralarında ikinci seç men niteliğinde heyetler ter tip ederek bunları İtalyan iş gai bölgesinde bulunan Kuşa dası’na göndermişler ve orada seçimler yapılmıştır.
Yeni meclisin toplantısında İzmir milletvekillerinin mazba talarının kabul edilip edilmi yeceği merakla beklenmekte dir.
YUNAN TAZMİNATI! İZM 4 R
Gazeteler, işgalde fecayi ve zulümden zarar görenlere ge çen ağustos ayının l î ’sinden beri Yunan tazminat komisyo nunca verilmekte olan tazmi nat listesini neşretmektedirler.
Şayâni dikkattir ki, Yunanlı ların verdikleri tazminatın en yüksek miktarı 675 drahmiyi geçmemektedir.
LONDRA Sunderland’da dün bir konuş ma yapan İngiliz Harbiye Ba kanı Vinston Çörçil, bolşeviz min Asya'da yarattığı tehlike ler üzerinde durmuş ve demiş tir ki:
«— Anadolu’da yeni kuvvet ler ortaya çıkmaktadır. Eğer bu kuvvetler ve Türk İslâmî ile' bolşevikler elele verirlerse İngiltere için durum çok ciddi olacaktır.»
£>ıııııımmınmımmımınmıııııııııımııııııımııtıııımımıtııiMimmımııtımıtımıııtmıııımımmııi£
Ziya
Gökalp'ın şiiri
|
(G EN Ç YO LCU LA R ) adlı edebiyat dergisinin son |
| nüshasında Ziya Gökalp Bey'in aşağıdaki şiiri yayınlan- |
| miştir:
Çoban kaval çaldı, sordu bülbüle: | Sürülelim hani, ovam nerede?
Bülbül sordu, bağrı deşik bir güle: Kırık sazım hani, yuvam nerede?
D İK K AT EDELİM!
PARİS = Sosyalistlerin sözcülüğünü yapmakta olan (HUMANİTE) gazetesi cumartesi günkü nüs hasında, İstanbul meselesin den bahsederken: «Şunu göz önünde tutmalıyız ki, İslâm alemi Garp milletleri gibi bol şevizmin düşmanı olamaz» de mekte ve şunları ilâve etmek tedir:
■ Ruslar her kuvveti kırıp geçiyor. Afganistan harekete geldi. Kafkasya ayni gaye et rafında toplanıyor. Hindistan, Mısır, Fas, Suriye harekete başladı. Türkler de hazırlandı Iar. Eğer biz Asya milletini ok şamaz isek, tamiri imkânsız büyük bir hatâ yapmış olaca ğız. Dikkat edelim. İhtiyatlı davranalım
-Ağla çoban ağla, ovan Kalmadı inle bülbül inle, yuvan kalmadı. Çoban dedi: sürülerim hep kaçsa Bir sürüm var: kaçmaz: adı Türk ifi Bülbül dedi: kış ruhuma kar saçsa Bir sözüm var, susmaz: adı Halk dili. Sevin çoban, sevin: ilin saf kaldı Övün bülbül, övün: dilin saf kaldı.
Derginin aynı nüshasında filozof Riza Tevfik Bey'in
de şu şiiri yayınlanmıştır:
Mesud olmak istersen
Yolunu benden öğren
Zihnini boş yere sen
Yorma İnceden ince.
Garezin varsa unut
Kederin varsa avut
Paran varsa sıkı tut
Hem otur say her gece.
S
iI
İSPANYOL
NEZLESİNDEN
ÖLENLER ÇOĞALDI
Son hafta zarfında şehrimiz de İspanyol nezlesinin tahriba tını arttırdığı bildirilmektedir.
Bu müddet içinde İspanyol nezlesinden 37, griple zatürriye den 115, tifodan 2, çiçekten 1 ve veremden de 55 kişi ölmüş tür.
Lord Curson
(Baştarafı L sayfada) na girme entrikaları içinde bu Umduğunu da kaydetmekte, bu nun önlenmesini istemekte ve Türkiye’nin harbe girmesi ile çarpışmaların iki yıl uzadığını, İngiltere’ye bunun milyonlarca liraya ve yüzbinlerce hayata mâl olduğunu söyleyerek ar tık fırsatın kaçırılmamasını ve Tüı-klerin behemahal İstanbul’ dan atılmalarının kabulünü talep etmektedir.
Lord Curzon, kendisinin Türk düşmanı olduğu iddiala rını da cevaplandırmış ve «po litik yetişmesi bakımından en fazla Türk dostu olması gere ken biri varsa o da kendisinin o'ması gerektiğini» iddia etmiş tir.
İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi