• Sonuç bulunamadı

Tarihi tefrika:23:93 felaketeri ve ignatief:Üstlerindeki üniformadan utanır gibi başlarını eğmişlerdi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Tarihi tefrika:23:93 felaketeri ve ignatief:Üstlerindeki üniformadan utanır gibi başlarını eğmişlerdi"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Tarihi tefrikaı 23

93felâketleri

ve Ignatief

• •

Üstlerindeki üniformadan uta.

nır gibi başlarını eğmişlerdi

17

Jön Türhler

Ağalar, uzakta kendi zevkle­ rine bakıyorlardı. Beş genç bey rakıdan bir kaçar yudum ala­ rak, sofra üzerini dolduran me­ zelerden çerezlenerek şöyle bir

nef eslendiler. r>,

Ayetullah B, ikamcı bir ev

sahibi gibi her yana bir göz gezdirdikten sonra sözü açtı:

“ — Arkadaşlarnn, bugün

burada Osmanlı imperatorluğu tarihinin yeni bir sayfasını açı­

yoruz. Memleketin halini hep

biliyorsunuz. Padişah sarayına çekilmiş, kibri, azameti yüzün­

den dünyayı görmüyor. Hile,

fesat, entrika içinde yetişen Âli Paşa gemi azıya almış, dev let gemisini kendi bildiği gibi yürütmek davasile kayadan ka yuya çarpıyor. Halk, gaflet ve cehalet içindedir. Biz, memleke tin münevver gençleri bu der­ de bir çare bulmak için elele vermeliyiz.”

Kemalin gözleri, bulutlar a-

rasmda çakan şimşekler gibi,

bir kanandı, bir açıldı. Araların dan elmas gibi iki yaş damlası dökülen kirpiklerinin altından o gözler, ateş saçarcasına sofra yi dolaştı. Nuri ve Reşat Bey­ ler boyunlarım bükmüşler, üst

lerindeki üniformadan utanır

gibi başlarını eğmişlerdi. Meh­ met Bey ağzına aldığı bir yu - dum suyu rahatla içememiş, bir öksürüğe yakalanmıştı. Tev fik Bey, çekine çekine, önüne bakıyordu.

Ayetullah Bey devam etti: “ — Biz bir asırda yaşıyoruz ki dünyanın her verinde millet hareketleri, gençlik hareketleri hüküm sürüyor. Size milletle ıin gençlik teşkilâtına, gizli ce miyetlerine örnek olarak iki ni­ zamname getirdim. Bunların biri Leh/.lerin gizli teşkilât ni­ zamnamesidir.”

Genç adam, az arkasında du ran şik, marnken bir el çantası na uzandı. Açılacak yerinde al­ tınla A . S. markası vardı. Çan­ ta vı, *»at kösteğine bağlı kü­ çük bir anahtarla açtı. İki ki- tanla bir tomar kâğıt çıkardı.

Kemal, dedi ki:

“ — Lehliler, on. dokuzuncu asır medeniyetinin şehidi ol­

muş bir milleti mazlûmedir.

Medeniyet nam»na bundan bü­ yük bir cinayet irtikâp edilme­ di. MiUî birlik sah'bi bir millet, komşularının er. küçük bir hak ka bile istinat etmeyen ihtiras­ larına kurban edilerek üç bü­ yük devlet arasında düzce pay­ laşılıyordu. Mefahiri milliye- mizdendir ki bu haksızlığa kar sı medeniyet dünyası, boğazına lanet halkası takrlmışgibi susar ken, yalnız biz isyan ettik. Bu uğurda bir harbi b’ le göze al­ dırdık. Vakıa mağlûp olduk. Fa kat haksızlığa karşı mukave­ metsizce boyun eğen miskinler

sırasında olmadığımızı göster­ dik.”

Herkesin gözü, ateşli sözleri ve yazıları bütün o zaman genç lerini büyüleyen Büyük Kema­ lin üzerine dönmüştü. TeyfikB. gözüönünde Brahma heykelini canlanmış gören bir Hintli âbit gibi, taparcasına sevgi ile Ke­ malin ağzı için« gözlerini dik­

mişti. Nuri ve Reşat Beyler,

karşıdan hayran hayran ona ba kıyorlardı. Ayetullah Bey. ki­ taplarla kâğıt tomarları ellerin de, dalgın dalgın Kemali dinli yordu. Mehmet Bey öksürüğü­ nü zaptetmek için boğulurca;u- n* kızarmıştı. Fakat Kemalin sözünü kesmemek için boğulma ğa bile razı görünüyordu.

Kemal, elindeki rakı kadehi­ ni kaldırdı, bir iki yudumla du­ daklarını ıslattı, sözüne devam etti:

“ — Şu kadar var ki Leh ih­ tilâlcileri ile birim aramızda yalnız Moskof ihtirasının kur­ banı olmaktan başka bir müşa­

behet yoktur. Lehliler, istilâ­

ya, taksime uğramadan evvel uvanmış, teşkilât yapmış, ken­ di dahilî vaziyetlerini düzelt­ miş olsalardı, bu felâkete uğra maziardı. Dahilde coşan ihtiras çirkâbeleri, Rusya, Avusturya, Prusya ordularının istilâ silâ­ hından ziyade, Lehistanı tak­ sim uçurumuna sürüklemiştir. Lehlilerin hafi cemiyetleri an­ cak bu felâketten sonra, ecnebi ayağı altında ezilen maziûm bir milletin feryatlarına makes olarak vücut bulmuştur.”

Kemal Beyin sesi, teessür­ den, çatal çatal çıkıyordu. Dört

genç, Kâbeye yüz vermiş din­ dar müslümanlar gibi, bu göz­ leri kızarmış, yüzü »olmuş, du­

d a k la rı »ton

kesiltni» hatibe ta parçasına dönmüşlerdi.

Kemalin tekrar rakı kadehini ağzına götürmesinden istifade ederek, Mehmet Rey kuru kuru bir iki öksürdü. Sonra:

“ — Allah saklasın amma biz de bu akıbete doğru yürüyoruz galiba...”

Diye söylendi.

Nuri ve Reşat Beyler, bu ü-

mitsizlik sesinden ürperdiler.

Elleri, bellerinde kiline ararca- sına kımıldadı. Kemalin, terini silmek için çıkarıp bir tarafa at tığı fesinin altından meydana çıkan uzun kıvırcık sacları, bir aslan yelesi gibi, dimdik oldu.

“— Yook, hayır! Diye gürledi:

“ — Milletin cevheri aslîsine halel gelmemiştir. Korkmayın bu, bir muvakkat illettir; bir cilt hastalığıdır. Zincire vurul­

muş aslan yavrusu, gün olur,

kendini saran zinciri dişlerile; tırnaklarile kemire kemire par çalar. O zaman görürsünüz. O ne ateşparei celâdet imiş! İşte

Kıran, işte Silistre! Osmanh ^

cevherinin halelden masun oi- '

duğuna bunlardan parlak şahit mi ister?”

( Devamı var )

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

«Gûya bedesten tanzim edildikten sonra dükkân dolaplar bir müddet ders hocalarına, harçlıklarını temin maksadı ile tahsis edilmiş bedesten esnaf-tüccar-

basıp çoğaltmak, öncü sanat yapı­ tlarına sergilenme olanağı sağla­ mak, sanatı günlük yaşamın içine sokacak üretimde bulunmak, kon­ ferans, seminer gibi

KOAH tanımı GOLD (Global initiative for chronic obstructive lung disease) kriterlerine göre yapıldı; Solunum fonksiyon tesati (SFT) ile FEV1/FVC oranının %70’in altında oluşu

Düflük DLCO, TLC, RV, FRC, PEF de¤erleri ve normal FEF 25-75 de- ¤erleri de restriktif tipte solunum fonksiyon bozuklu¤u kriteri olarak kabul edildi (4)..

Pulmoner TB formu daha yayg›n olarak görülmesine karfl›n ekstrapulmoner tüberküloz (EPT) halen önemli bir klinik problem- dir.. Bu çal›flmada EPT tespit edilen

Güzin birinci cihan savaşının ortalarında,kapısı aydın Türk kızlarına ilk defa açılan(înas Sanayici Nefise Mektebi)ne girdi.Ünlü ressam MİHRİ Hanımın

Geleneksel ve organik yöntemlerle yetiştiriciliği yapılan çay bitkisinin, farklı sürgün dönemlerinde hasat edilen yaş çay ve işleme ürünlerinin (siyah çay ve çay

Bu çalışmanın amacı, uçucu kül ve silis dumanının farklı oranlarda mineral katkı olarak kullanıldığı kendiliğinden yerleşen harçların mekanik ve