• Sonuç bulunamadı

Mesafeli satışlarda ürün güvenliği, Avrupa Birliği ve Türkiye karşılaştırması

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Mesafeli satışlarda ürün güvenliği, Avrupa Birliği ve Türkiye karşılaştırması"

Copied!
122
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

UZAKTAN EĞİTİM

TEZSİZ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI

MESAFELİ SATIŞLARDA ÜRÜN GÜVENLİĞİ,

AVRUPA BİRLİĞİ VE TÜRKİYE

KARŞILAŞTIRMASI

ALPER GÖÇMENOĞLU

1158251139

PROJE DANIŞMANI

DOÇ. DR. ENGİN DEMİREL

(2)
(3)

Projenin Adı: Mesafeli Satışlarda Ürün Güvenliği, Avrupa Birliği ve Türkiye Karşılaştırması

Hazırlayan: Alper GÖÇMENOĞLU

ÖZET

Dünya Ticaret Örgütü, Avrupa Ekonomik Topluluğu ve Gümrük Birliği gibi ticari örgütlerin oluşturulmasının öncelikli amacı malların serbest dolaşımını sağlamaktır. Ülkelerin mevzuat ve uygulamalarının birbirinden farklı olması ticarette teknik engeller sorununu ortaya çıkarmıştır. Bu sorunun aşılması amacıyla insan sağlığı, hayvan ve çevrenin korunması gibi temel gereklere aykırılık teşkil etmeyen ürünlerin ticaretinin sınırlanamayacağına ilişkin karar Avrupa Birliği Komisyonu tarafından kabul edilmiştir. Günümüze kadar olan süreçte ürünlere yönelik teknik standardizasyon, akreditasyon, risk esaslı piyasa gözetimi ve denetimine yönelik çalışmalar yapılmıştır.

Avrupa Birliği ile müzakereler yürüten ve Gümrük Birliği’nin bir parçası olan ülkemizde de ürün teknik mevzuatına uyum ve PGD çalışmaları yapılmaktadır. Her gün hızla artan internet satışlarının günümüz toplam perakende ticaret hacminin %7,4’ünü oluşturması, TV reklamları ile direk satış işlemlerinin yaygınlaşması gibi sebepler mesafeli satışlarda ürün güvenliğinin önemini arttırmaktadır. AB’de dijital tek pazar politikası çalışmaları yapılsa da mesafeli satışlarda ürünlerin güvenliğine ilişkin üye ülkelerde farklı PGD uygulamaları olduğu, mesafeli satışlardaki ürünlerin güvenliğine özel yasal düzenleme olmadığı görülmektedir. Ülkemizde de yürürlükte olan 4703 sayılı Kanun’un mesafeli satışlarda tüketiciye sunulan ürünlere ilişkin yeterli koruma sağlamadığı ancak T.C. Ekonomi Bakanlığı tarafından hazırlanan “Ürün Güvenliği ve Teknik Düzenlemeler” kanun taslağında, özellikle internet satışlarına yönelik düzenlemeler yapılacağı ifade edilmektedir.

(4)

Name of Project: Product Safety on Distance Sales, Comparison of European Union and Turkey

Prepared by: Alper GÖÇMENOĞLU

ABSTRACT

Major aim of establishing trade organizations such as European Economic Community, European Customs Union and World Trade Organization is to ensure free movement of goods. Differences in regulations and applications between governments bring out technical barriers to trade. In order to overcome this problem, European Commission take decision that the trade of products which do not contradict the essential requirements(human healthy and protection of animals and environment) can not be restricted. Many studies on technical standardization, accreditation, risk-based market surveillance and supervision for the products in the process up to the present day are carried out.

In Turkey, negotiating with the European Union and a part of the Customs Union, compliance with product technical legislation and market surveillance studies are carried out. Importance of product safety is increasing in the distance sales such as the rapidly rising internet sales constituting 7,4% of today's total retail trade volume, the spread of TV commercials and direct selling techniques. Although there is a digital single market policy in the EU, it seems that there are no specific regulation for product safety in distance sales, in which member countries have different market surveillance practices in distance sales. Turkey's product safety regulation in force (Law No. 4703) does not provide sufficient protection for products offered to consumers in distant sales. But it is stated in the draft law on "Product Safety and Technical Regulations" prepared by the Ministry of Economy of Turkish Republic that regulations for internet sales will be made in particular.

(5)

ÖNSÖZ

Tüketicinin korunması, çevrenin ve hayvanların korunması açısından toplumların güvenlik ve refah seviyelerini yükseltmek, Türk ürünlerinin Avrupa Standartlarına uyumunu sağlamak ve Türk ürünlerinin ihracatının arttırılması gibi hususlar ürün güvenliğinin önemini açıklamaktadır.

1996 yılında AB ve Türkiye arasında kurulan Gümrük Birliği’nin yürürlüğe girmesiyle birlikte Türk toplumunun AB toplumları ile eşit seviyede korunması prensipleri çerçevesinde Türkiye’de de ürün teknik mevzuatına uyum çalışmaları hızlanmıştır. Güvensiz ürüne sıfır tolerans prensibi ile ülke sınırlarından giren ve ülke içinde üretimi yapılan tüm ürünlerin PGDsi önem arz etmektedir. İnternet ağının yaygınlaşması, teknolojinin gelişmesi ile dünya toplam perakende ticareti zamanla elektronik ticarete yönelmektedir. Bu sebeple mesafeli satışlarda tüketicilere sunulan ürünlere yönelik de mevzuat ve PGD çalışmaları yapılması zorunlu hale gelmiştir.

Mesafeli satışlarda ürün güvenliğine ilişkin basılı kitap ve yayın bulmakta zorluk çekilmiş olup, bu çalışmanın hazırlanmasında çoğunlukla kamu otoriteleri ve AB Komisyonu tarafından yayımlanmış raporlar ve uzmanlık tezlerinden faydalanılmıştır. Bu çalışmayı hazırlamama öncülük eden ve katkılar sağlayan değerli danışman hocam Doç. Dr. Engin DEMİREL’e teşekkürlerimi sunarım.

(6)

İÇİNDEKİLER

ÖZET ... i

ABSTRACT ... ii

ÖNSÖZ ... iii

ŞEKİLLER LİSTESİ ... vi

TABLOLAR LİSTESİ ... vii

KISALTMALAR LİSTESİ ... viii

1.GİRİŞ ... 1

2. ÜRÜN GÜVENLİĞİ ... 6

2.1 Ürün Güvenliğinin Dünya'da Önem Kazanması ... 7

2.2 Ticarette Teknik Engellerin Kaldırılması Çalışmaları ... 8

2.3 Ürün Teknik Özelliklerinin Standartlaştırılması ... 9

2.3.1 Uluslararası Standardizasyon Kurumu (ISO) ... 10

2.3.2 Avrupa Birliği Bölgesi Standardizasyon Örgütleri ... 11

3. AVRUPA TOPLULUĞU'NDA ÜRÜN GÜVENLİĞİ ANLAYIŞININ GELİŞİMİ ... 14

3.1 Avrupa Birliği Ekonomik Alanı ve Tek Pazarın Oluşumu ... 14

3.2 Avrupa Birliği Ürün Güvenliği Politikaları ... 16

3.2.1 Klasik Yaklaşım ... 16

3.2.2 Yeni Yaklaşım ... 17

3.2.3 Modüler Yaklaşım ... 19

3.2.4 Küresel Yaklaşım ve Akreditasyon ... 23

3.3 Ürün Sorumluluğu ... 25

4. AVRUPA BİRLİĞİNDE PİYASA GÖZETİMİ VE DENETİMİ ... 27

4.1 Piyasadaki Ürünlerin Denetlenmesi... 29

4.2 Düzeltici Faaliyetler ... 31

4.3 Koruma Önlemi Usulleri ... 32

4.4 Tamamlayıcı Faaliyetler ... 33

4.5 Avrupa Birliği’nde Üçüncü Ülkelerden Gelen Ürünlerin Denetimi ... 33

4.6 Ürün Güvenliğine İlişkin Hızlı Bilgi Değişim Sistemleri ... 34

4.7 Avrupa Ülkelerinde Piyasa Gözetimi ve Denetimi Uygulamaları ... 35

4.8 Avrupa Birliği’nde Ürün Güvenliği PGD Sonuçlarının Değerlendirilmesi ... 38

(7)

5.1 Türkiye’de Piyasa Gözetimi ve Denetimi Mevzuatı ... 42

5.2 Türkiye’de Piyasa Gözetimi ve Denetimi Uygulamaları ... 46

5.3 Ürün Güvenliği Faaliyetleri Yürüten Kamu Kurumların Çalışmaları ... 47

5.3.1 Ekonomi Bakanlığı Ürün Güvenliği Uygulamaları ... 48

5.3.2 Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Ürün Güvenliği Uygulamaları ... 49

5.3.3 Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Ürün Güvenliği Uygulamaları ... 50

5.3.4 Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Ürün Güvenliği Uygulamaları ... 51

5.3.5 Diğer Kamu Kuruluşlarının Ürün Güvenliği Uygulamaları ... 52

5.4 Türkiye’de Ürün Güvenliği Denetim Sonuçlarının Değerlendirilmesi ... 54

6. ÜRÜNLERDE GÜVENLİK RİSKLERİ ... 57

6.1 Gıda Ürünlerine İlişkin Riskler... 57

6.2 Sanayi Ürünlerine İlişkin Riskler ... 59

6.3 Gıda Dışı Tüketici Ürünlerine İlişkin Riskler ... 61

7. AVRUPA BİRLİĞİ VE TÜRKİYE’DE MESAFELİ SATIŞLAR VE TÜKETİM MODELİ... 64

7.1 Elektronik Ticaretin Gelişimi ve Önemi ... 65

7.2 Avrupa Birliği Dijital Tek Pazar Politikası ... 67

7.2.1 Avrupa’da İnternet Satışlarında Tüketim Modeli ... 71

7.2.2 Türkiye’de İnternet Satışlarında Tüketim Modeli ... 74

7.3 Mesafeli Satışlarda Tüketicinin Korunması Hukuku ... 77

7.3.1 Avrupa Birliği’nde Mesafeli Satışlarda Tüketicinin Korunması ... 78

7.3.2 Türkiye'de Mesafeli Satışlarda Tüketicinin Korunması... 79

8. MESAFELİ SATIŞLARDA ÜRÜN GÜVENLİĞİ ... 82

8.1 Avrupa Birliği’nde Mesafeli Satışlarda Ürün Güveliği Çalışmaları... 82

8.2 Türkiye'de Mesafeli Satışlarda Ürün Güvenliği Çalışmaları ... 88

8.3 Mesafeli Satışlarda Ürün Güvenliği Mevzuatına İlişkin Öneriler ... 90

9. SONUÇLAR ... 94

10.KAYNAKLAR ... 97

12.EKLER ... 103

12.1 Modüler Yaklaşımda CE İşareti Modülleri ... 103

12.2 CE işareti iliştirilmesi zorunlu olan ürünler listesi ... 108

(8)

ŞEKİLLER LİSTESİ

Şekil 2.1 Standardizasyonda Avrupa Tüketici Temsilcileri Birliği (ANEC) ... 12

Şekil 3.1 CE İşareti ... 20

Şekil 3.2 CE İşaretinin İliştirilmesine Yönelik Üreticinin İzleyeceği Yol... 22

Şekil 4.1 Avrupa Ürün Güvenliği Forumu (PROSAFE) ... 38

Şekil 4.2 Uluslararası Teftiş Ajansları Federasyonu(IFIA) ... 38

Şekil 4.3 RAPEX Sistemine Yıllara Göre Yapılan Bildirimlerin Sayıları... 39

Şekil 4.4 2015 Yılında Tehlikeli Risk Kategorisindeki Güvensiz Ürün Bildirimleri 40 Şekil 5.1 2015 Yılı İçinde En Çok Denetlenen Ürün Grupları ... 55

Şekil 7.1 Ülkelere Göre İnternet Kullanıcı Sayısı ve Toplam Nüfusa Oranı ... 68

Şekil 7.2 AB’de Faaliyet Gösteren E-ticaret Firmalarının Sektörel Dağılımı ... 69

Şekil 7.3 Avrupa Birliği Ülkelerinde İnternet Satışlarının ve Toplam Satışların Yıllara Göre Değişim Grafiği... 70

Şekil 7.4 AB’de Gerçekleşen İnternet Satışlarında Ülke İçinden, Diğer AB Üye Ülkelerinden ve AB Dışı Ülkelerden Verilen Siparişlerin Toplam Siparişlere Oranları ... 71

(Üste yer alan eğri yerel satıcılardan, ortadaki eğri diğer AB ülkelerinden, en düşük oranı gösteren eğri AB ülkeleri dışından verilen siparişleri ifade etmektedir.) ... 71

Şekil 7.5 AB’de Ürün Grupları Bazında Toptan Satışlar İçinde İnternet Üzerinden Yapılan Satışların Payı (%) ... 72

Şekil 7.6 İnternet Satışlarında AB Tüketicilerinin Kullandıkları Cihazlara Yönelik Araştırma ... 74

Şekil 7.7 Türkiye Geniş Bant İnternet Kullanıcı Sayılarının Yıllara Göre Değişimi 74 Şekil 7.8 Türkiye’de Ürün Grupları Bazında Toplam Satışlar İçinde İnternet Üzerinden Yapılan Satışların Payı (%) ... 77

Şekil 8.1 Hollanda İnternet Üzerinden Satılan Mal ve Hizmetlere İlişkin Kalite İşareti ... 86

Şekil 8.2 Almanya’da Kullanılan İnternet Üzerinde Güvenli ve Kaliteli Ürün İşaretleri... 86

(9)

TABLOLAR LİSTESİ

Tablo 4.1 Avrupa Birliği’nde Piyasa Gözetimi ve Denetimi Hukuki Altyapısı ... 28

Tablo 4.2 Bazı Avrupa Birliği Üye Ülkelerinin PGD Koordinasyon Kuruluşları İnternet Siteleri ... 36

Tablo 5.1 Yetkili Kuruluşlar ve Sorumlu Oldukları Ürün Grupları... 44

Tablo 6.1 Gıda Güveliğine İlişkin Avrupa Birliği Eylem Çizelgesi ... 58

Tablo 6.2 Türkiye’de Sanayi Ürünlerinde Güvensizlik Nedenleri ... 60

Tablo 6.3 Gıda Dışı Tüketici Ürünlerinde Riskler ... 62

Tablo 7.1 Avrupa ve Türkiye’de E-ticaret Hacminin Yıllara Göre Değişimi... 66

Tablo 7.2 2015 yılı Ülkelerin Ekonomik ve E-Ticaret Verileri ile Büyüme Oranları Tablosu ... 75

Tablo 7.3 Türkiye Hane Halkı Harcama Yüzdeleri Tablosu ... 76

Tablo 8.1. AB Üye Devletleri Mesafeli Satışlarda PGD’de Farkındalık Yaratma Çalışmaları-1 ... 83

Tablo 8.2 AB Üye Devletleri Mesafeli Satışlarda PGD’de Görüntüleme ve Tespit Çalışmaları-2 ... 84

(10)

KISALTMALAR LİSTESİ

AET : Avrupa Ekonomik Topluluğu AT : Avrupa Topluluğu

AB: Avrupa Birliği

ACCC : Avustralya Rekabetin ve Tüketicinin Korunması Kurumu AKÇT : Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu

ANEC : Standardizasyonda Avrupa Tüketici Temsilcileri Birliği B2B : İşletmeden İşletmeye

B2C : İşletmeden Tüketiciye

BDDK : Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu

CE : Avrupa Teknik Mevzuatı Uygunluk İşareti, (Conformité Européene) CEN : Avrupa Standardizasyon Komitesi

CENEL : Avrupa Elektrik Standartları Koordinasyonu Komitesi

CENELCOM : Avrupa Tek Pazarında Elektrik Standartları Koordinasyon Komitesi CENELEC : Avrupa Elektroteknik Standardizasyon Komitesi

CPSC : Amerika Birleşik Devletlerinde Tüketici Ürünleri Güvenliği Kurumu ÇŞB : Çevre ve Şehircilik Bakanlığı

DGCCRF : Fransa Tüketici İşleri ve Dolandırıcılıkla Mücadele Genel Müdürlüğü DGCCRF : Fransa Ekonomi, Maliye ve Sanayi Bakanlığı Rekabet, Tüketici İşleri ve Dolandırıcılıkla Mücadele Genel Müdürlüğü

EA : Avrupa Akreditasyon Birliği EC : Avrupa Topluluğu

ECC-Net : Avrupa Tüketici Merkezi Bilişim sistemi EDI : Elektronik Veri Transferi Modülü

EEC : Avrupa Ekonomik Topluluğu EFSA : Avrupa Gıda Güvenliği Otoritesi EFSA : Avrupa Gıda Güvenliği Otoritesi EFTA: Avrupa Serbest Ticaret Birliği EN : Avrupa Normu

ETSI : Avrupa Telekomünikasyon Standartları Enstitüsü EU : Avrupa Birliği

(11)

GATT : Tarifeler ve Ticaret Genel Anlaşması GDO : Genetiği Değiştirilmiş Organizma GTB : Gümrük ve Ticaret Bakanlığı

GTB-IRİS : İthalatta Risk Esaslı Denetim Sistemi GTHB : Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı HSE : İngiltere Sağlık ve Güvenlik Teftiş Kurulu IAF : Uluslararası Akreditasyon Forumu

IEC : Uluslararası Elektroteknik Komisyonu IFIA : Uluslararası Teftiş Ajansları Federasyonu ILAC : Uluslararası Laboratuvar Akreditasyonu Birliği ISO : International Standart Organizasyonu

İGME : İhracatı Geliştirme Merkezi

OECD : İktisadi İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı PGD : Piyasa Gözetimi ve Denetimi

PGDBİS : Piyasa gözetimi ve Denetimi Bilişim Sistemi PGDKK : Piyasa Gözetimi ve Denetimi Koordinasyon Kurulu

PGDÜDK : Piyasa Gözetimi, Denetimi ve Ürün Güvenliği Değerlendirme Kurulu PROSAFE : Avrupa Ürün Güvenliği Forumu

RAPEX : Gıda Dışı Tehlikeli Ürünlerin Hızlı Bildirim Sistemi RASFF : Gıda ve Yem Ürünleri için Hızlı Uyarı Sistemi SB : Sağlık Bakanlığı

SME : Küçük ve Orta Ölçekli İşletme (KOBİ)

SWEDAC : İsviçre Akreditasyon ve Uygunluk Değerlendirme Kurulu TAIEX : Avrupa Birliği Teknik Destek ve Bilgi Değişim Mekanizması TAREKS : Dış ticarette risk esaslı kontrol sistemi

TOBB : Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği TÜDEF : Tüketici Dernekleri Federasyonu TÜRKAK : Türk Akreditasyon Kurumu UK : Birleşmiş Krallık, İngiltere

VAT : Ürün Değeri Eklenmiş Vergi WTO: Dünya Ticaret Örgütü

(12)

1.GİRİŞ

Sanayi devrimi sonrası malzeme ve seri üretim teknolojilerinde, ürün tasarımlarında gelişmeler sağlanmış olup günümüzde bu ürünler alışveriş merkezleri, mağazalar gibi alıcı ve satıcının yüz yüze karşılaştığı pazarlarla beraber bilgisayarlar, mobil cihazlar, telefonlar ve televizyonlar gibi araçlar aracılığıyla çeşitli pazarlarda tüketicilere sunulmaktadır. İnternet ağının yaygınlaşması sayesinde tüketiciler elektronik ticaret uygulamalarını kullanarak istedikleri ürünleri kolay bir şekilde satın alabilmektedir. Ancak artan sağlık sorunları, ürünlerden kaynaklandığı raporlanan kaza ve yaralanma olayları, doğal kaynakların kirletilmesi ile tüm canlıların sahip olması gereken asgari güvenlik koşullarının ihlal edilebildiği anlaşılmıştır. Sosyal devlet anlayışı, iş etiği ve sosyal sorumluluk gibi kavramların önem kazanması, ticari engellerin kaldırılması ve yeni pazar ihtiyaçlarının oluşması ürün güvenliği faaliyetlerinin önemini arttırıştır.

Tüketicinin korunması kavramı M.Ö. 17. yy Hammurabi Kanunlarına kadar uzanmaktadır.1 Anadolu'da 13.yy'da kurulan, esnaf ve sanatkârlar birliği gibi çalışan Ahilik Teşkilatının ise basiretli tacir olmanın önemini anlatan ahlak felsefesi ile tüketicinin korunmasına ilişkin çalışmalar yürüttüğü söylenebilir. 19.yy’dan önce tüketiciler, alıcılar olarak değerlendirilmekte olup özel haklara sahip değillerdi. Üreticilerin güçlenmesi ile ürün ve hizmetleri nihai olarak tüketen alıcıların hukuki ve ekonomik çıkarlarını, güvenlik ve sağlığını koruyucu önlemler alma zorunluluğu ortaya çıkmıştır. Tüketiciyi korumaya yönelik ilk Kanun ise ABD’de 1972 yılında yürürlüğe girmiştir. 1985 yılında Uluslararası Tüketici Birlikleri Örgütü'nün (IOCU) önerisiyle Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda kabul edilen Tüketicinin Korunması İlkeleri Rehberi’nde tüketici hakları belirlenmiş ve tüketicinin korunması hareketi evrensel bir nitelik kazanmıştır.

1 Varol,S., Ürün Güvenliği ve Standardizasyon Açısından Tüketicinin Korunması,(Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Medeni Hukuk Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi) Ankara, 2008, s.1

(13)

Tüketicinin korunması faaliyetleri, uygulayanlar ve tüketiciler arasında kazan-kazan ilişkisi içindedir. Piyasadaki ürünlerin güvenliği sağlanarak tüketiciler korunmakla beraber, güvenli ürünler üreten veya ithal eden işletmeler haksız rekabete karşı korunmaktadır.

Küreselleşmenin etkisi ile yeni pazar ihtiyaçları ortaya çıkmıştır. Ürünlere ilişkin ortak teknik düzenlemeler oluşturmak ticari engellerin kaldırılması açısından zorunluluk haline gelmiştir. Dünyada; Avrupa, Avrasya, Doğu Afrika, Güney Afrika, Karayipler, Mercosur, İsviçre-Lihtenştayn gibi gümrük birlikleri bulunmaktadır. Ancak ürünlerin serbest dolaşımı açısından gümrük vergilerinin kaldırılmasının ötesinde ürünlere yönelik ortak kabul gören düzenlemelere ihtiyaç duyulduğu anlaşılmıştır. Bu sebeple ürünlere yönelik teknik standardizasyonun önemi artmıştır.

1957 yılında kurulan Avrupa Ekonomik Topluluğu'nun temel kuruluş hedefi üye ülke devletleri arasında tek pazar oluşturmak ve gümrük birliği ile üye ülkeleri bütünleştirmekti. 1992 yılında Maastricht Antlaşması ile Avrupa Birliği’nin kurulması sonrası günümüzde 28 üye devletin bulunduğu bir birlik oluşturulmuştur. 1996 yılında Avrupa Topluluğu - Türkiye arasında düzenlenen 1/95 sayılı Ortaklık Konseyi Kararı ile Türkiye de Avrupa Gümrük Birliği'ne katılması sağlanmış olup, ürünlerle ilgili AB müktesebatı uyum çalışmaları başlamıştır.2 Türkiye ile AB arasında devam eden üyelik müzakerelerinin 28.faslını tüketicinin ve sağlığının korunması oluşturmaktadır. Bu fasılda gıda dışı ürünlerin genel ürün güvenliği müktesebatına uyum sağlaması istenmektedir.3

13/6/2012 tarihli ve 28322 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “2023 Türkiye İhracat Stratejisi ve Eylem Planı”nda Türkiye Cumhuriyeti'nin 100. kuruluş yıldönümü olan 2023 yılında Türkiye’nin hedeflerine ulaşması için misyon olarak inovasyonun, katma değeri yüksek ürünler geliştirmenin, Türk ürünlerinin ihracatının arttırılmasının önemi vurgulanmaktadır. Piyasaya sunulan ürünlerde güvensizlik

2 T.C. Dışişleri Bakanlığı, Gümrük Birliği, http://www.mfa.gov.tr/1-95-sayili-ortaklik-konseyi-karari-gumruk-birligi-karari.tr.mfa, 05.11.2016

3 T.C Avrupa Birliği Bakanlığı, AB Müzakereleri, http://www.ab.gov.tr/index.php?p=62&l=1, 05.11.2016

(14)

tespit edilmesi durumunda ürünleri geri çağırma, toplatma ve bertaraf kararlarının uygulanması firmaların marka değerini ve rekabet kabiliyetlerini düşürmektedir. Bu sebeple üretim ve ihracat yapan ve küresel marka değeri olma vizyonu taşıyan yerli firmaların da yeni pazarlara açılabilmesi için öncelikle ürün güvenliği gereklerini sağlaması gerekmektedir. Avrupa Gümrük Birliği üyesi olan Türkiye'de ürünlerin AB pazarına ihracatının kolaylaştırılması ve bu pazarda kabul görmesinin ön şartı AB teknik mevzuatına uygun ürünler geliştirmekten geçmektedir. Ayrıca refah seviyesi yükselen ülkelerde tüketicinin korunmasına ilişkin beklentiler artmakta olup, sivil toplum kuruluşları ile kamu kuruluşları da ürün güvenliği ile ilgili çalışmalar ve uygulamalar yapmaktadırlar.

İnternet ağının yaygınlaşması, sosyal medyanın ve mobil cihaz teknolojilerinin gelişmesi ve erişilebilirliğinin artması ile 2015 yılı sonu itibariyle dünya elektronik ticaret hacmi 1,671 trilyon Amerikan Dolarına ulaşmıştır. 2015 yılı sonu toplam perakende ticaret hacminin 7,4'ü internet satışlarından sağlanmakta olup, elektronik ticaretin payının 2019’a kadar %12,8’e ulaşacağı öngörülmektedir.4 Elektronik ticaretin hızla yaygınlaşması bu alanda tüketiciyi koruyacak önlemlerin alınmasını geciktirmiştir. Mesafeli satışlarda AB'de ve Türkiye'de tüketicinin ekonomik ve hukuki çıkarlarını koruyucu bazı önlemler alınmış olsa da ürün güvenliği alanında mevzuat ve piyasa gözetimi ve denetimi çalışmaları yetersiz olduğu anlaşılmaktadır.5

Günümüzde tüketiciler internet üzerinden almak istedikleri bir ürün hakkında ilgili web sitesinin seçtiği görseller ve açıklamalar kadar bilgi sahibi olabiliyor. Ayrıca, ürünün izlenebilirliğine ilişkin barkod ve lot numarası, üretici ve ithalatçının iletişim bilgileri, tüketici uyarıları, ürün güvenliğine ilişkin işaretler(Örneğin; CE işareti, uygunluk değerlendirme raporları vb.) ve bilgiler çoğu zaman bu web sitelerinde yer almamaktadır. Tüketicilerin ürünü yeterince inceleyemediği ve ürünün güvenli olduğuna ilişkin herhangi bir bilgiye sahip olmadığı mesafeli satışlarda ürünlerin piyasa gözetimi ve denetimi mekanizması önem arz etmektedir. Ürünler

4 Dünya Geneli Perakende E-ticaret Satışları: Emarketer Güncellenmiş Tahminleri ve 2019 Vizyonu

Raporu,eMarketer.com, 2016, s.1

(15)

hakkında hangi görsellerin ve tanıtıcı bilgilerin yer alması gerektiği, ürünün güvenliğini belgeleyen uygunluk değerlendirme ve onaylanmış kuruluşlardan alınmış belgelerin ilgili web sitesinde görüntülenmesi, güvenli ürün e-ticaretine ilişkin sertifikaların oluşturulmasına ilişkin düzenleyici mevzuatların hazırlanması ve tüketicilerin ürün güvenliği hakkında bilinçlendirilmesi gerektiği düşünülmektedir.

Mesafeli satışların elektronik ticaret ile internet üzerinden gerçekleşen satışların önem arz etmesinin yanında e-ticaretin yaygın olmadığı ülkeler ve yerleşim birimlerinde farklı pazarlama teknikleri de uygulanmaktadır. Bazı ürünler TV reklamları, radyo kanalları, e-posta, kısa mesaj gibi uzaktan iletişim araçları vasıtasıyla da tüketiciye sunulmaktadır. Televizyon kanallarından satışı yapılan bazı gıda ürünlerinin ve bitkisel gıda takviyelerinin insan sağlığına tehdit oluşturduğuna ilişkin haberler basında yer almaktadır.6 Bu ürünlere yönelik ticari reklamlar kamu otoritelerince inceleme altına alınmaktadır. TV, radyo, kısa mesaj gibi uzaktan iletişim araçları aracılığıyla gerçekleşen mesafeli satışlarda daha geniş kitleye ulaşılabilse de pazarlanan ürünlerin çeşitliliği az olduğu için ürünlerin güvenliği kontrol altına alınabilmektedir. Ancak internet satışlarında çok fazla işletmenin bulunması ve çok sayıda ürünün tüketiciye sunulması sebebiyle ürünlerin denetlenmesi geleneksel PGD ile oldukça güçleşmektedir. İnternet satışlarında ürünlerin denetimine ilişkin Avrupa ülkelerinde ve ülkemizdeki bazı kamu kuruluşlarında uygulamalar yer almakta olup, yasal düzenlemeler konusunda eksiklikler olduğu görülmektedir.

Öncelikli olarak korunması gereken hassas tüketici gruplarından bebekler, çocuklar, hastalar ve yaşlılara yönelik tüketici ürünlerinde ürün güvenliği gereklerinin tamamen karşılanması ve piyasaya arz eden tüm ürünlerin güvenli olması gerektiği ilgili kamu otoriteleri tarafından da açıklanmaktadır.7

Bu çalışmada ürün güvenliğine ilişkin teknik mevzuat oluşturma çalışmaları ve standardizasyonun önemi ikinci bölümde, Avrupa Topluluğu'nda ürün güvenliği

6 Basın, Sabah Gazetesi, Gıda Takviyelerine İlişkin Haber,

http://www.sabah.com.tr/saglik/2013/03/11/bazi-gida-takviyeleri-sagligi-tehdit-ediyor, 15.11.2016 7 T.C. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı, Kurumsal Haberler (PGD Değerlendirmesi),

https://www.gtb.gov.tr/haberler/bakan-canikli-7-bin-270-urunde-sagliga-zararli-madde-tespit-edildi, 15.11.2016

(16)

tarihsel süreci ve uygulanan politikalar üçüncü bölümde, Avrupa Birliği ve Türkiye’de piyasa gözetimi ve denetimi mevzuat ve uygulamaları dördüncü ve beşinci bölümlerde anlatılacaktır. Piyasaya arz edilen ürünlerde hangi teknik mevzuata ve standartlara göre incelemeler yapıldığı; ürünlerdeki bazı fiziksel, kimyasal ve biyolojik risklere ilişkin genel bilgiler altıncı bölümde verilecektir. Mesafeli satışlara ilişkin elektronik ticaretin gelişimi ve önemi ile tüketicilerin hangi ürünleri mesafeli satış teknikleriyle satın aldıkları, tüketici eğilimleri, AB ve Türkiye’de tüketim modeli araştırmalarına dair istatistik bilgiler yedinci bölümde yer almaktadır. Türkiye'de ve AB'de mesafeli satışlarda ürünlerin güvenliğine ilişkin yapılan çalışmalar ve iyi uygulama örnekleri sekizinci bölümde araştırılacaktır. Avrupa Birliği ile müzakere süreci yürüten ülkemizde mesafeli satışlarda ürün güvenliğine ilişkin düzenlenmesi gereken alanlar, mesafeli satışlarda piyasaya arz edilen ürünlerin güvenliğine ilişkin piyasa gözetimi ve denetimine yönelik çalışmalar yine sekizinci bölümde incelenecektir.

(17)

2. ÜRÜN GÜVENLİĞİ

Ürün güvenliğinin önemine değinmeden önce birbirleriyle karıştırılan güvenli ürün, ayıplı ürün, sahte ürün ve kaçak ürün kavramlarını açıklama gereği duyulmuştur. 4926 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu içeriğindeki eyleme konu ürün kaçak ürün, 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında KHK içeriğindeki eyleme konu ürün sahte ürün, 4703 sayılı Kanun kapsamında teknik düzenlemeye aykırı ürün ise güvensiz ürün olarak tanımlanabilir.8 Örneğin gümrüksüz olarak sınırlardan giren ürün kaçak ürün, bir ürünün markasını amblemini taklit ederek piyasa arz edilen ürünler sahte ürünleri temsil eder. Ancak güvenli ürün 4703 sayılı Kanun’da kullanım süresi içinde normal kullanım koşullarında insan sağlığı, can ve mal güvenliği, hayvan ve bitki yaşam ve sağlığı, çevre ve tüketicinin korunması açısından risk taşımayan veya kabul edilebilir ölçülerde risk taşıyan ve temel gerekler bakımından azamî ölçüde koruma sağlayan ürün olarak tanımlanmaktadır. Bir ürünün hem kaçak, hem sahte hem de güvensiz olduğu durumlar olabilir.

Ayrıca 6502 sayılı Kanun'da ayıplı ürün ile 4703 sayılı Kanun'da güvensiz ürüne ilişkin tanımlamaların ayrımını anlamak gerekir. Ayıplı mal tüketiciye teslimi anında, taraflarca kararlaştırılmış olan örnek ya da modele uygun olmaması ya da objektif olarak sahip olması gereken özellikleri taşımaması nedeniyle sözleşmeye aykırı olan maldır. Bu sebeple güvensiz her ürünün aslında ayıplı bir ürün olduğu söylenebilir. Ancak, ürünün ayıbı ürünün güvenliğine ilişkin temel gereklere aykırılık teşkil etmiyorsa tüketicinin ekonomik ve hukuki çıkarlarını koruyucu ve mağduriyetini giderici faaliyetlerde bulunmak yeterli olmaktadır. Oysa güvensiz ürünlerle ilgili ürünün piyasadan toplatılarak bertaraf edilmesi, risk altındaki tüketici gruplarına duyurulması gibi daha geniş tüketici gruplarını ilgilendiren ve kamu otoriteleri tarafından daha yüksek idari yaptırım uygulamasının gerektiği sonuçlar doğurmaktadır.

8 İnelli,Ö., Avrupa ve Türkiye’de Piyasa Gözetimi ve Denetimi, T.C. Gümrük Müsteşarlığı, Uzmanlık Tezi, 2009, s.142

(18)

2.1 Ürün Güvenliğinin Dünya'da Önem Kazanması

Ürün güvenliğinin önemi tüketici bilincinin artması, sivil toplum kuruluşları ve kamu otoritesinin bu ihtiyacı karşılaması gereği ile küreselleşme eğiliminde tek pazar oluşturma çabası içerisinde ürünlere ilişkin teknik engellerin kaldırılmasına yönelik gerçekleştirilen çalışmalar ile artmıştır.

Küreselleşme ile üretici firmaların alıcılar karşısında orantısız olarak güçlenmesi; tüketicilerin haklarını koruyacak ve mağduriyetleri giderecek kamu otoritesi ihtiyacı; insan sağlığı, can ve mal güvenliği, hayvan ve bitki yaşam ve sağlığı, çevre açısından ürünlerin riskler taşıdığının anlaşılması ürün güvenliği alanında dünyanın farklı yerlerinde çeşitli çalışmalar yapılması zorunluluğunu doğurmuştur. Tüketiciyi korumaya yönelik ilk kanun 1972'te ABD'de yürürlüğe girmiştir. 1975'te Avrupa Topluluğu'nda Tüketicilerin Korunması ve Bilgilendirilmesi Politikası için Avrupa Topluluğunun Hazırlık Niteliğindeki Programı kabul edilmiştir. Avrupa Birliği'nde ürün güvenliğine ilişkin ilk direktif 1992 yılında yayımlanan 92/59/EC sayılı Ürün Güvenliği Direktifidir. 2001 yılında ise güncellenerek 2001/95/EC sayılı Ürün Güvenliği direktifi yayınlanmıştır.

Amerika Birleşik Devletlerinde Tüketici Ürünleri Güvenliği Kurumu (CPSC), Avustralya Rekabetin ve Tüketicinin Korunması Kurumu (ACCC), Çin Halk Cumhuriyeti Merkezi ve Yerel Düzeyde Kalite kontrol, Denetim ve Karantina Kuruluşu9 gibi kurumlar ürün güvenliği alanında çalışmalar yürüten kurumlara örnek olarak verilebilir.

Avrupa Birliği'nde AB Komisyonu Adalet ve Tüketici Genel Müdürlüğü altında ürün güvenliği faaliyetleri yürütülmektedir. AB komisyonu tarafından üye ülkelerin uyması gereken kanun niteliğinde direktifler yayınlamaktadır. Üye ülkelerin bu direktiflere uygun teknik mevzuatları yürürlükte bulunmaktadır. Ürün güvenliği ve ürün sorumluluğu direktifleriyle ürün güvenliği mevzuatlarının genel hatları belirlenmiştir. Üyelik müzakereleri yürüten ülkemizde de 92/59/EC sayılı

9 Lİ, B., China Business Review, The Magazine of US-China Business Council, Ocak 2010, http://www.chinabusinessreview.com/overview-of-chinas-product-safety-regime/, 10.11.2016

(19)

Ürün güvenliği direktifi esas alınarak hazırlanan çerçeve kanun niteliğindeki 4703 sayılı Ürünlere İlişkin Teknik Mevzuatın Hazırlanması ve Uygulanmasına Dair Kanun ve ikincil mevzuatlar yürürlükte bulunmaktadır.

Üreticiler ürünlerini yeni pazarlara sunmak için ticarette teknik engellerin kaldırılmasını ve malların küresel tek pazarda serbest dolaşımını sağlamak istemektedirler. Ticarette engellerin kaldırılması için dünyanın farklı yerlerinde Avrupa, Avrasya ve Güney Afrika Gümrük Birlikleri gibi birlikler oluşturulmuştur. Gümrük birlikleri belirlenen malların üye ülke sınırlarından gümrük vergisi ödenmeden geçmesini sağlamaktadır. Ancak gümrük tarifelerinin dışında üye ülkelerin teknik mevzuatlarının birbiriyle uyumsuz olması sebebiyle bir ülkede güvenli kabul edilen bir ürün diğer ülkede güvensiz olarak değerlendirilebildiğinden ürünlerin serbest dolaşımında teknik ticari engellerin olduğu belirlenmiştir.

2.2 Ticarette Teknik Engellerin Kaldırılması Çalışmaları

Ticarette ürünlerden kaynaklı teknik engellerin kaldırılması amacıyla ülkeler arasında teknik mevzuatlarının uyum çalışmaları yapılmıştır. Mevzuat uyumlaştırma süreçlerinin uzun olması ve her ürün için ayrıntılı teknik mevzuat hazırlamada zorluklar olduğu görülmüştür. Bu sebeple ürünlere yönelik evrensel kabul görecek standartların oluşturulmasıyla standardizasyon önem kazanmıştır. Standartlara uygunluğun değerlendirilmesinde kullanılan yöntemlerin güvenirliliği ve evrensel geçerliliğinin değerlendirilmesi ihtiyacı sonucu akreditasyon kavramı önem kazanmıştır.

Dünya Ticaret Örgütü, bölgesel uyum faaliyetleri ve ülkelerarası serbest ticaret anlaşmaları; uluslararası ticarette miktar kısıtlamaları, tarifeler ve ticarette sıkça uygulanan teknik engellerin ortadan kaldırılmasını amaçlamaktadır.10 İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra 1930’ların korumacı politikalardan uzaklaşılmış ve

10 Varol,S., Ürün Güvenliği ve Standardizasyon Açısından Tüketicinin Korunması,(Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Medeni Hukuk Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi) Ankara, 2008, s.39-43

(20)

uluslararası ticaretin düzenlenmesi amacıyla 1947 yılında Tarifeler ve Ticaret Genel Anlaşması (GATT - General Agreement on Trade and Tariffs) imzalanmıştır. Ülkeler arası ticaret müzakerelerinin 8’incisi olan Uruguay Müzakere Turu 15 Aralık 1993 tarihinde sonuçlanmış Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) Anlaşması imzalanmıştır. Uruguay Çok Taraflı Ticaret Müzakerelerinin ana gündem maddeleri arasında yer alan Ticarette Teknik Engeller Anlaşması da DTÖ’yü kuran Marakesh Anlaşmasının eki olarak kabul edilmiştir. Uluslararası ticaretin önüne gizli ya da açık teknik engeller yaratılmaması Anlaşmanın başlıca hedefi ve ön koşuludur.11 Böylece GATT ile varılan anlaşma ile başlayan süreç sonunda DTÖ kurulmuştur.

Avrupa’da ürünlere yönelik teknik engellerin kaldırılması da gümrük birliğinin kurulması, ürün güvenliğine ve ürünlere yönelik direktiflerin AB Komisyonu tarafından yayımlanması ile sağlanmaya çalışılmıştır.

2.3 Ürün Teknik Özelliklerinin Standartlaştırılması

Standart kavramı Türk Dil Kurumu sözlüğünde; belirli ölçülere, yasaya, kullanıma uygun olarak tanımlanmaktadır. Ürünlerle ilgili standartlaştırma ise ürünlerin sahip olması gereken genel niteliklerinin, üretim yöntemlerinin, test yöntemlerinin vb. özelliklerinin evrensel kabul görecek şekilde düzenlenmesi işlemi olarak tanımlanabilir. Standartlaştırma ile ürünlerin birbirine uyumluluğunu, ekonomik olarak üretilmelerini ve ürün kalitesini garanti etmek amaçlanmıştır. Standartlaştırma ve kalite kontrolünün tüketicinin bilgilendirilmesinde, tüketiciler için daha güvenilir bilgilerin sağlanmasında ve ülkeler arasında teknolojik becerilerin akışının kolaylaştırılmasında önemli yararlarının olduğu kabul edilmektedir.12

Dünya'da ürünlerde standartlaşma çalışmaları sanayi devrimi ile başlamıştır. İkinci Dünya Savaşından sonra, tüm toplumlar ekonomik ve toplumsal gelişmenin önemini kavramış ve bunu öncelikli amaç olarak belirlemiştir. Üretim tekniği

11 Varol,S., Ürün Güvenliği ve Standardizasyon Açısından Tüketicinin Korunması,(Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Medeni Hukuk Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi) Ankara, 2008, s.39-43

12 OKTAV, M./TATLIDİL, R./TANYERİ, M., Avrupa Topluluğu’nda Tüketiciyi Koruma Politikaları ve Türkiye’nin Uyumu, TOBB Yayınları, Ankara 1989

(21)

değişmiş ve makine gücü üretimde kullanılmaya başlanmış ve üretim hızlı bir şekilde artmıştır. Kitle üretime geçiş sürecinden sonra standartlaşma çalışmalarının önemi anlaşılmış ve ulusal düzeyde örgütler kurulmuş olup uluslararası standardizasyon çalışmaları başlatılmıştır.13

2.3.1 Uluslararası Standardizasyon Kurumu (ISO)

Uluslararası standardizasyon çalışmalarının ilk örneğini, 1906 yılında kurulan Uluslararası Elektroteknik Komisyonu oluşturmaktadır. Sonrasında bu çalışmalar ISO(International Standart Organization) Uluslararası Standart Organizasyonu’nun kuruluşuyla devam etmiştir. GATT anlaşması ile belirlenen teknik standardizasyon konusunda uluslararası işbirliğine duyulan ihtiyaç sonucu 1947 yılında devletler ötesi bir örgütlenme olarak kurulmuştur. Elektrotekniğin geniş ve yaygın bir çalışma alanı olması ve ISO’dan daha önce kurulmuş olması sebebiyle, iki örgüt bu güne kadar bütünleşmemiştir. Günümüzde dünyanın en büyük standart geliştirme ve yayınlama kuruluşu ISO’dur. Dünya çapında 163 ülkenin standardizasyon kuruluşu ISO üyesidir.14

ISO üyeler tarafından kabul edilen beş yıllık stratejik plana göre yönetilmektedir. Sistemi koordine eden merkez sekretaryası Cenevre’de bulunmaktadır. Ülkemizde de 1950’lerde başlayan sanayi ekonomisine geçiş ile birlikte standartlaşmaya olan ihtiyaç artmış, bu hedefle 1960 yılında Devlet Planlama Teşkilatı ve Türk Standartları Enstitüsü kurulmuş, 1963-1967’de Birinci Beş Yıllık Kalkınma Planı açıklanmıştır. 15

13Varol,S., Ürün Güvenliği ve Standardizasyon Açısından Tüketicinin Korunması,(Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Medeni Hukuk Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi) Ankara, 2008, s.46

14 Uluslararası Standardizasyon Organizasyonu, Organizasyon Hakkında, http://www.iso.org/iso/home/about.htm, 17.11.2016

15 Uluslararası Standardizasyon Organizasyonu , a.g.e., Üyelik Tarihçesi,

(22)

2.3.2 Avrupa Birliği Bölgesi Standardizasyon Örgütleri

Avrupa Ekonomik Topluluğu bölgesinde elektrik-elektronik sektörü ile ilgili standartların hazırlanmasından Avrupa Elektroteknik Standardizasyon Komitesi (CENELEC), telekomünikasyon sektörü ile ilgili standartların hazırlanmasından Avrupa Telekomünikasyon Standartları Enstitüsü (ETSI), bunların dışındaki tüm standartların hazırlanmasından ise Avrupa Standardizasyon Komitesi (CEN) sorumludur.

Avrupa Ekonomik Topluluğu 1957 yılında Roma Anlaşması ile kurulmuştur. Avrupa’da o zamanki IEC’ye üye Milli Elektronik Teşkilatlarının bir araya gelmesiyle 1959 yılında, daha sonra CENELCOM adıyla anılan bir komite oluşturulmuştur. Komite ortak pazar ülkelerinde elektrikle ilgili standartların koordinasyonunu sağlayarak teknik engellerin bulunduğu alanlarda standartları uyumlaştırmayı amaçlamıştır. Avrupa düzeyindeki ikinci faaliyet 1960 yılında kurulan CENEL yani Avrupa Elektrik Standartları Koordinasyonu Komitesidir.16

Avrupa Komisyonu Avrupa Standartlar Organizasyonu tarafından tasarlanan kar amacı gütmeyen CENELEC(Avrupa Elektroteknik Standardizasyon Komitesi) ise, Belçika yasaları altında CENELCOM ve CENEL in 1973 yılında birleşmesiyle kurulmuştur. CENELEC, sadece AB ülkelerine yönelik elektronik standartları hazırlamakla görevli olmakla birlikte, Uluslararası Elektroteknik Komisyonu(IEC) ile imzaladığı protokol çerçevesinde çalışmalarının bir kısmını IEC bünyesinde yürütmektedir.17

Telekomünikasyon, televizyon ve radyo yayıncılığı ile bilgi teknolojisi alanlarında standardizasyon çalışmalarında bulunmak üzere 1988 yılında Avrupa Telekomünikasyon Standartları Enstitüsü(ETSI) kurulmuştur. ETSI, başlangıçta bölgesel bir standardizasyon kuruluşu olarak kurulmakla birlikte, telekomünikasyon

16 SAVAŞ, H., “Avrupa Birliği Standardizasyon Kurumları ve CE İşareti”, Çanakkale Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi,2.Sayı, 2003, s.12.

17Avrupa Elektroteknik Standardizasyon Komitesi, Biz Kimiz?

(23)

pazarının giderek küreselleşmesi ve mobil haberleşmenin büyümesiyle küresel düzeyde de etkili olan standartlar üretmeye başlamıştır. Kuruluşun günümüzde 5 kıta ve 66 ülkede faaliyet gösteren 800 üyesi bulunmaktadır. 18

Avrupa Ekonomi Topluluğu(EEC)’nun 6 üyesi ile Avrupa Serbest Ticaret Birliği (EFTA)’nin 7 üyesi tarafından 1961 yılında Avrupa Standartlar Komitesi kurulmuştur. Elektrik, elektronik ve telekomünikasyon alanları dışındaki standartları hazırlamakla görevli bir organizasyondur. CEN’e tam üye olan kuruluşlar, Avrupa Standartları (EN-European Norm) ve Uyumlaştırılmış Dokümanları (HD-Harmonized Document) kendi standartları olarak kabul edip uygulamakla yükümlüdür. CEN üyesi kuruluşlar aynı zamanda CENELEC’in üyesi durumundadırlar. Günümüzde 28 Avrupa Birliği ülkesi dışında, Makedonya, Türkiye ile Avrupa Serbest Bölgesine dâhil İzlanda, Norveç ve İsviçre ülkelerinden birer temsilci CEN üyesi konumundadır. Avrupa Standardizasyon Komitesi üyesi olan Türk Standartları Enstitüsü de Avrupa Normlarını(EN) ulusallaştırarak “TS EN” başlıklı standartlar yayınlamaktadır.

Şekil 2.1 Standardizasyonda Avrupa Tüketici Temsilcileri Birliği (ANEC)

Ürünlere yönelik standardizasyon uygulamalarında yalnızca üreticilerin beklentilerine göre değil tüketicilerin ihtiyaçları ve sivil toplum örgütlerinin görüşleri de dikkate alınmak amacıyla ANEC(Standardizasyonda Avrupa Tüketici Temsilcileri

18 Avrupa Telekomünikasyon Standartları Enstitüsü, Biz Kimiz ?, http://www.etsi.org/about/who-we-are, 12.11.2016

(24)

Birliği kurulmuştur.19 Avrupa Birliği sınırlarında faaliyet gösteren tüketici dernekleri ürünlere yönelik standardizasyon çalışmalarında söz sahibi olması sağlanmıştır. Kuruluş AB Komisyonu ve EFTA tarafından da desteklenmektedir. STK’ların görüşleri de Avrupa Standardizasyon Kuruluşu(CEN) tarafından değerlendirilmektedir.

(25)

3. AVRUPA TOPLULUĞU'NDA ÜRÜN GÜVENLİĞİ

ANLAYIŞININ GELİŞİMİ

Avrupa ülkelerinin ekonomik ve siyasi birlik oluşturma ihtiyacı, bazı olaylar sonucunda gelişmiştir. 2.Dünya Savaşı sırasında Amerika Birleşik Devletleri'nin savaşın seyrini değiştirecek gücü anlaşılmış olup, Avrupa’da da güçlü büyümeyi sağlamak amacıyla ülkeler arasındaki mücadelenin geride bırakılması gerektiği anlaşılmıştır. Ürünlerin, insanların ve sermayenin Avrupa Topluluğu içinde serbestçe dolaşacağı Avrupa Birliği, 7 Şubat 1992 yılında Maastricht Antlaşması’nın imzalanması ile kurulmuştur.

3.1 Avrupa Birliği Ekonomik Alanı ve Tek Pazarın Oluşumu

Avrupa yüzyıllarca, sık sık yaşanan kanlı savaşlara sahne oldu. 1870-1945 yılları arasında Fransa ve Almanya üç kez savaştılar. Bu savaşlarda birçok insan yaşamını kaybetti. Bu felaketler üzerine bazı Avrupalı lider ve düşünürleri, barışın sürdürülebilmesinin tek yolunun, ülkelerinin ekonomik ve siyasi yönlerden birleşmesi olduğu fikrine vardılar.20

İkinci Dünya Savaşı sonrasında, Avrupalı devlet adamlarının Avrupa'da kalıcı bir barış oluşturma çabaları hız kazandı. Schuman Deklarasyonunun bir sonucu olarak, 1951 yılında, Belçika, Federal Almanya, Lüksemburg, Fransa, İtalya ve Hollanda'dan oluşan 6 üye ile Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu (AKÇT) kuruldu. Böylece, antlaşma ile ortak bir kömür ve çelik fonu oluşturmak ve bir tek pazar yaratmak fikri ortaya atılmış oldu.

Kömür ve çeliğin yanı sıra diğer sektörlerde de üretilen ürünlerle ilgili mevzuat uyumluğunu sağlamak ve gümrük birliği oluşturmak maksadıyla, altı kurucu devlet olan Batı Almanya, Belçika, Fransa, Hollanda ve Lüksemburg' un

20 T.C. Avrupa Birliği Bakanlığı, Avrupa Birliği’nin Tarihçesi, http://www.ab.gov.tr/index.php?p=105, 12.11.2016

(26)

kurucu üyeliğini oluşturan Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET) 1957'de Roma Antlaşması imzalanarak kurulmuştur.

Avrupa’da mamul mallarda gümrük vergileri 1 Temmuz 1968'de kaldırıldı. Dünyadaki durgunluk ve mali yükün paylaşımı konusundaki iç çekişmeler 1980 başlarında bir "Avrupa karamsarlığı" havasının doğmasına neden oldu. Ancak, 1984'ten sonra bunun yerini Topluluğun canlandırılması konusunda beklentiler aldı. Jacques Delors başkanlığındaki Komisyonun 1985'te hazırladığı Beyaz Kitap’a dayanarak Topluluk 1 Ocak 1993'e kadar tek pazar oluşturmayı kendisine hedef edindi. Avrupa Tek Senedi, 17 Şubat 1986'da Almanya, Belçika, Fransa, Hollanda, İngiltere, İrlanda, İspanya, Lüksemburg ve Portekiz tarafından, 28 Şubat 1986'da ise Danimarka, İtalya ve Yunanistan tarafından imzalandı.21

Üye Devletler bağlarını güçlendirme kararlılığıyla, temel özellikleri 9-10 Aralık 1991'de Maastricht'te toplanan Avrupa Birliği Zirvesi'nde kararlaştırılan yeni bir Antlaşmanın müzakerelerine başladılar. Maastricht Antlaşması, diğer adıyla Avrupa Birliği Antlaşması, 1 Kasım 1993 tarihinde yürürlüğe girdi. Günümüzde Avrupa Birliği(EU)’nin 28 üyesi bulunmaktadır.22

Türkiye ise Avrupa Birliği ile 1963 yılında imzalanan Ankara Antlaşması ile başlatılan Avrupa Ekonomik Topluluğu(EEC) ile bütünleşme sürecinin bir aşaması olarak 1/95 sayılı Türkiye/AB ortaklık konseyi kararı uyarınca 1 Ocak 1996 tarihinde gümrük birliğine katılma süreci tamamlanmıştır.23 3 Ekim 2005 tarihinde Lüksemburg'da yapılan Hükümetler arası Konferans ile Türkiye resmen AB'ye katılım müzakerelerine başlamıştır.24 Müzakerelerin 28.faslını tüketicinin ve sağlığının korunması oluşturmaktadır. Bu fasılda gıda dışı ürünlerin genel ürün güvenliği müktesebatına uyum sağlaması istenmektedir.

21 T.C. Avrupa Birliği Bakanlığı, http://www.ab.gov.tr/index.php?p=105 ,12.11.2016

22 T.C. Avrupa Birliği Bakanlığı, Üye Devletler, http://www.ab.gov.tr/index.php?p=233 ,12.11.2016 23 T.C. Dışişleri Bakanlığı, Türkiye-AB Gümrük Birliği, http://www.mfa.gov.tr/turkiye-ab-gumruk-birligi.tr.mfa ,12.11.2016

24 T.C. Avrupa Birliği Bakanlığı, Türkiye-AB İlişkilerinin Tarihçesi, http://www.ab.gov.tr/index.php?p=111 ,12.11.2016

(27)

3.2 Avrupa Birliği Ürün Güvenliği Politikaları

Avrupa ülkeleri dünyanın diğer bölgelerindeki gümrük birliklerinin aksine sadece ticarette uyguladıkları mali ve fiziki engelleri kaldırmakla kalmayıp, teknik alandaki mevzuatlarını da uyumlaştırmaktadırlar. Avrupa Birliği tarafından ürün güveliğine ilişkin teknik mevzuatların uyumlaştırılması kapsamında üye devletler tarafından uyulması zorunlu direktifler yayınlanmaktadır. Öncelikle ayrıntılı mevzuat niteliğinde direktifler yayımlandığı klasik yaklaşım benimsenmiş, sonrasında standardizasyon ve uygunluk değerlendirme faaliyetlerinin ön plana çıktığı Yeni Yaklaşım politikaları uygulanmıştır. Kalite güvencesi, CE işareti, onaylanmış kuruluş ve akreditasyon kavramlarıyla modüler yaklaşım ve küresel yaklaşım prensipleri AB ekonomik alanında uygulanmaktadır.

3.2.1 Klasik Yaklaşım

1969 yılında yürürlüğe giren Avrupa Gümrük Birliği ile AB Komisyonu tarafından ticarette teknik engellerin ortadan kaldırılması amacıyla benimsenen yaklaşıma "Klasik Yaklaşım" adı verilmiştir. Avrupa Birliği Komisyonu tarafından oluşturulan direktiflerin diğer üye ülkelerin iç mevzuatları ile uyumlaştırılmasını esas alan klasik yaklaşım ürün güvenliğine ilişkin AB’de oluşturulan ilk mevzuat çalışmalarıdır.

Klasik yaklaşımda üye devletlerin de komisyonda görüşleriyle oluşturulan ve tüm üye ülkelerde uygulanabilir ürünlere ilişkin ayrıntılı bilgiler içeren direktiflerin hazırlanması ve uygulanması esas alınmaktadır.25 Ancak üye ülkelerin kendi iç mevzuatlarından taviz vermek istememeleri veya ülkelerin ilgili ürün hakkında farklı taleplerinin bulunması direktiflerin oluşturulması ve uygulanması süreçlerinin uzun olmasına sebep olmuştur. Teknolojideki gelişmeler ve buna bağlı olarak ortaya çıkan mevzuat yenileme ve standart ihtiyacı, mevzuat uyumlaştırma süreçlerini daha da geciktirmiştir. Klasik yaklaşımın en büyük eksiklerinden birisi de test ve

25 Avrupa Birliği Resmi Gazetesi, c272, Mavi Rehber, (The European Offical Journal C272, Blue Guide), Volume 59, 26.06.2016, s.6.

(28)

belgelendirme konusunda bir çalışmanın yapılmamış olmasıdır. Örneğin iki ayrı topluluk üyesi ülkede bir ürün farklı uygunluk değerlendirmesi aşamalarından geçerek farklı belgeler alabilmektedir. Ayrıca bu test sonuçları ve belgeler diğer üye ülkelerde kabul edilmediğinden, ürünler ihraç edildikleri ülkelerde tekrar işleme tabi tutulabilmektedir.

3.2.2 Yeni Yaklaşım

20 Şubat 1979 Avrupa Adalet Divanı’nın 120/78 numaralı “Cassis de Dijon” kararı ile ürün güvenliğinde klasik yaklaşımın ticari engellerin kaldırılmasında yeterli olmadığı ve yeni yaklaşım politikası adı verilen bir anlayışın başlangıç noktası olmuştur.26 İlgili mahkemeye konu olan olayda Almanya’da faaliyet gösteren Rewe-Zentral AG adlı firmanın Fransa’dan frenk üzümü likörü ithal etmek istemektedir. İthal edilecek likörün, Almanya iç mevzuatında meyve likörlerinin en az yüzde 25 alkol içermesi gerektiğine ilişkin hükmüne aykırı olarak ithalatının engellenmesi sonucu mahkeme süreci başlamıştır. Mahkeme, sağlık standartları gibi bir kamu menfaatine aykırılık olmadığı sürece diğer ülkenin ticaretinin kısıtlanamayacağına karar vermiştir.27 “Bir üye ülkede mevcut teknik kurallara ve standartlara uygun olarak üretilen ve piyasaya sürülen bütün ürünler ilke olarak diğer üye ülke piyasalarına da her hangi bir kısıtlama ile karşılaşmaksızın sürülebilir” kararını almıştır. Bu ilkeye karşılıklı tanıma ilkesi denilmektedir. Benzer şekilde teknik engeller sebebiyle malların serbest dolaşımının engel olunduğu durumlarda üye devletler tarafından komisyona durumun bildirilmesine ilişkin 83/189/EEC sayılı direktif 28 Mart 1983'te yayımlanmıştır.

Avrupa Birliği’nin kalite ve standardizasyon konusundaki yeni yaklaşımı 7 Mayıs 1985 tarih ve 136/1 sayılı Konsey Kararı ile hukuki çerçevesine oturmuştur. 1969’da başlayan klasik yaklaşım tamamen terk edilmemekle birlikte 1985’ten itibaren yeni yaklaşım çalışmaları başlamıştır.28 Yeni yaklaşım direktifleri kapsamında asgari insan emniyeti, sağlık ve çevre açısından “temel gerekler”

26 Avrupa Birliği Resmi Gazetesi, c272, Mavi Rehber, a.g.e., s.7

27Varol,S., Ürün Güvenliği ve Standardizasyon Açısından Tüketicinin Korunması,(Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Medeni Hukuk Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi) Ankara, 2008, s.62

(29)

belirlenmekte farklı teknik düzenlemeleri olan üye ülkelerden teknik mevzuatlarını uyumlaştırmaları istenmektedir.

Yeni Yaklaşım kapsamında; yalnızca temel gereklere uygun ürünler piyasaya arz edilebilir ve direktiflerle belirlenmiş olan temel gerekleri karşılayan ürünlerin teknik özellikleri uyumlaştırılmış AB standartlarında belirlenir. Yeni yaklaşım ile beraber standardizasyon önem kazanmıştır. Yeni yaklaşım direktiflerine uygun olarak hazırlanan standartlar Avrupa Birliği Resmi gazetesinde yayınlanmasıyla yürürlüğe girmektedir.

Yeni yaklaşım prensipleriyle beraber standardizasyon çalışmaları hızlanmış, uygunluk değerlendirme kuruluşları ve belgeleri önem kazanmıştır. Yeni yaklaşım kapsamında ürünler hakkında direktifler hazırlanmış olup bu alana düzenlenmiş alan, direktifi bulunmayan ürünlere ilişkin alana da düzenlenmemiş alan denilmektedir. Kimyasallar, kozmetikler, otomotiv, deterjanlar, oyuncaklar, elektrikli cihazlar, kişisel koruyucu donanım ve tıbbi cihazlar gibi bazı ürünler hakkında yayınlanmış AB direktifleri bulunup bu ürünlerin yer aldığı gruba düzenlenmiş alan denilmektedir. Ancak düzenlenmiş alanın yanı sıra herhangi bir direktifin yayınlanmadığı giysiler, kırtasiye, mobilya, çakmaklar, çocuk bakım ürünleri, bisikletler gibi ürünler bulunmaktadır. Düzenlenmemiş alan konusunda Avrupa Adalet Divanı tarafından Casis de Dijon Kararında alınan ilkeye göre, herhangi ürün bir birlik üyesinde yasal olarak satılıyorsa diğer ülkelerde de herhangi bir engelle karşılaşmadan satılabilmesi görüşü benimsenmiştir.29

Düzenlenmiş alanda yayınlanan genel çerçeve kurallar içeren direktifleri esas alan standartlar Avrupa Standardizasyon Komitesi tarafından hazırlanıp Komisyona sunulmaktadır. Uygun bulunan standartlar üye devletler tarafından iç mevzuatlarına alınması amacıyla Avrupa Birliği Resmi Gazetesinde yayımlanmaktadır.

29 Avrupa Standardizasyon Komitesi, Yeni Yaklaşım Prensipleri,

(30)

3.2.3 Modüler Yaklaşım

Yeni yaklaşım kapsamında ürünler için uygunluk değerlendirme prosedürü geliştirilmiş olsa da sanayi ürünleri, elektrikli cihazlar gibi yüksek riskli ve oyuncaklar gibi hassas tüketiciler tarafından kullanılan ürünlerde daha ayrıntılı bir uygunluk değerlendirme işlemi yapılması gereği duyulmuştur. Yüksek riskli ve düşük riskli ürün değerlendirmesinin oluşması, kalite güvencesi anlayışının ürün güvenliği ile bütünleştirilmesi ile modüler yaklaşım prensipleri şekillenmiştir.

22 Temmuz 1993 tarihinde Avrupa Topluluğu’nun aldığı 93/68/EEC sayılı kararla, Yeni Yaklaşım kapsamındaki direktiflerde kullanılmaları amacıyla uygunluk değerlendirme prosedürlerinin çeşitli safhaları için 8 adet Modül ve bu Modüllere ve temel gereklere uygunluğu gösteren CE uygunluk işaretinin ürünler üzerinde taşınması ve kullanılmasına dair kurallarla ilgili Modüler Yaklaşım Politikasını benimsemiştir.30

CE işareti, “Conformité Européene” baş harflerinden oluşup, Avrupa Birliği ürün teknik mevzuatına uygunluk beyanının işareti olarak tanımlanabilir. Ürünün olağan kullanım koşulları altında temel ürün güvenliği gereklerini karşılayarak güvenli olduğunu gösteren bir işarettir. CE işareti ürünün kaliteli olup olmadığını niteleyen bir işaret değildir. Bu işaretin bulunduğu ürünler, CE işaretinin iliştirilmesine yönelik direktiflere uygun olarak üretildiğinin bir beyanıdır. CE işareti Şekil 3.1’deki gibi ürüne, direktifte nitelendirilen ölçülere uygun biçimde iliştirilir.

(31)

Şekil 3.1 CE İşareti

Modüler yaklaşımda uygunluk değerlendirme prosedürlerini; ürün geliştirme safhası(üretim ve tasarım), doküman kontrolü, AB tip testleri, kalite güvencesi, ürün muayenesi hususlarına bağlı olarak modüllere ayırır. Modüller A’dan H’a kadar farklı ürün gruplarına göre ayrı modül uygulanmak üzere belirlenmiştir. Modüler yaklaşımda uygunluk değerlendirme kuruluşlarının yanı sıra onaylanmış kuruluşlara ilişkin tanım ve görevler belirlenmiştir. (Savaş, 2003 : 131).

Üye ülkelerde faaliyet gösteren uygunluk değerlendirme kuruluşlarından Avrupa Birliği Resmi Gazetesinde onaylanmış kuruluş olarak yayınlananlar bu statüye kavuşurlar. Modül A dışındaki modüllerin uygunluğunun değerlendirilerek tasdik edilmesi görevi onaylanmış kuruluşlara verilmektedir. Ülkemizde de AB mevzuatı gereği CE işareti iliştirilmesi zorunlu olan ürünlere ilişkin uygunluk değerlendirme faaliyetlerini yürütecek onaylanmış kuruluşlar ilgili kamu kuruluşları tarafından belirlenip T.C. Resmi Gazetesinde ilan edilir. Teknolojideki gelişmelere göre direktifler yenilenmekte olup, yeni ürünlere ilişkin direktifler Avrupa Komisyonu Resmi Gazetesinde yayınlanmaktadır.

Modüler yaklaşım ile hassas tüketici gruplarına yönelik olarak üretilen oyuncaklar ve yüksek riskli olarak değerlendirilen sanayi ürünlerinin, elektrikli ürünlerin üretim aşamalarında ve ürün tasarımında uygulanması gereken işlemlere ve uygunluk değerlendirme faaliyetlerine ilişkin yapılacaklar belirlenmiştir. Yeni yaklaşım ile ürün güvenliğinde standartlaşmanın başlamasına ek olarak modüler yaklaşımla toplam kalite güvencesine ilişkin standartlar CE işareti taşıyacak ürünlerde zorunlu hale gelmiştir. İlgili AB direktifi ve 23 Şubat 2012 tarihli ve 28213

(32)

sayılı T.C. Resmi Gazete ’de yayınlanan “CE İşareti Yönetmeliği” hükümleri dikkate alınarak A’dan H’a kadar sıralanmaktadır. Ürünlere ilişkin risklere göre bazı ürünlerde yalnız üretim aşaması, bazı ürünlerde hem tasarım hem üretim aşaması incelemesi gerekmektedir. Daha yüksek risk grubu ürünlerde toplam kalite güvencesi istenmektedir. Hangi ürün için hangi modülün uygulanacağı ürünlere yönelik spesifik hazırlanan teknik düzenlemeler(direktifler) ve AB standartlarında yer almaktadır. CE İşareti Direktifi’nde yer alan modüller “Ek 12.1 Modüler Yaklaşımda CE İşareti Modülleri” bölümünde ayrıntılı olarak verilmiştir.

(33)

Şekil 3.2 CE İşaretinin İliştirilmesine Yönelik Üreticinin İzleyeceği Yol31

31 CE İşaretleme Prosedürleri, VDE Test ve Sertifikasyon Enstitüsü, Ağustos, 2004, s.3(CE Marking Procedures, VDE Test and Certification Institute)

(34)

3.2.4 Küresel Yaklaşım ve Akreditasyon

Avrupa Ekonomik Topluluğunu oluşturan Roma Antlaşmasının 28. ve 30. Maddeleri ile ticarette teknik engellerin kaldırılmasıyla başlayan ürün güvenliği mevzuat oluşum sürecinin Avrupa Ekonomik Topluluğu Komisyonu tarafından yayınlan ayrıntılı klasik yaklaşım direktifleriyle başladığı açıklanmıştı. 1979 Adalet Divanı Cassis de Dijon kararı sonrası Yeni Yaklaşım direktifleri ile standartlaşmanın başlaması genel kurallar içeren yeni yaklaşım direktiflerine uygun standartların Avrupa Standardizasyon Komitesi tarafından hazırlanması sağlanmıştı. Ancak risk değerlendirmesi, kalite güvencesi ve toplam kalite yönetimi gibi değerlerin önem kazanmasıyla 1993 yılında CE işaretine ilişkin hazırlanan direktifte yeni yaklaşım prensipleri ile beraber kullanılacak modüler yaklaşım benimsenmişti.

Yeni yaklaşım ve Modüler yaklaşım ile ürünlerin veya üretim süreçlerinin ilgili standartlara uygunluğunu değerlendirmek amacıyla uygunluk değerlendirme kuruluşları ve onaylanmış kuruluşlar faaliyette geçmiştir. Kamu otoritelerinin test ve belgelendirme hizmetlerini sağlamada yeterli imkânlarının olmaması ve bağımsız çalışmalar yapılması sebepleriyle özel iştirakler tarafından da bu işlemler gerçekleştirilmektedir.

93/465/EEC sayılı karar ile Avrupa Konseyi, uygunluk değerlendirme kuruluşlarının işlemleriyle ilgili ayrıntılı bir rehber doküman yayımlamıştır. Avrupa Komisyonun tavsiyesi üzerine Avrupa Standardizasyon Kurumu(CEN) EN45000 sayılı uygunluk değerlendirme işlemlerine ve kuruluşlarına ilişkin standardı hazırlanmıştır. Ancak, standarda ve direktiflere göre yapılan uygunluk değerlendirme işlemleri sonucun oluşturulan test raporları ve belgelerin geçerliliği ve güvenirliliğine ilişkin kaygıların oluşması sonucu küresel yaklaşım ve akreditasyon kavramı ortaya çıkmıştır.

İmalatçısı Uzakdoğu ülkelerinde yer alan bir ürünün ithalatçısı Avrupa Birliği ülkesinde yer alabilmektedir. Böyle durumlarda ürün sorumluluğu AB direktifi

(35)

ithalatçı ve temsilci işletmeyi sorumlu tutmaktadır. AB ülkeleri dışında bir ülkede faaliyet gösteren bir uygunluk değerlendirme kuruluşunun verdiği belgeler küresel yaklaşım anlayışından önce geçerli görülmeyebiliyordu. Her ürün için tekrar uygunluk değerlendirme işleminin yapılması ithalatçılara ekonomik güçlükler getiriyor ve ticarette zorluklar yaratıyordu. Bu sebeple uygunluk değerlendirme kuruluşlarının belgeleri ve raporlarının uluslararası geçerliliğini doğrulayan akreditasyon kuruluşları oluşturulmuştur.

Ulusal akreditasyon kuruluşları uygunluk değerlendirme kuruluşlarına yaptıkları akreditasyon çalışmaları ile hazırlanan test raporları ve belgelerin uluslararası tanınma şartlarının EA(Avrupa Akreditasyon Birliği), IAF(Uluslararası Akreditasyon Forumu), ILAC(Uluslararası Laboratuvar Akreditasyon Birliği) gibi uluslararası akreditasyon kuruluşlarına üyelik ve karşılıklı tanıma anlaşmalarının tamamlanmasına bağlıdır. Uluslararası Akreditasyon Forumu’nun 69 tam üyesi bulunmaktadır.32 Avrupa Akreditasyon Birliği’nin ise 36 tam üye ve 12 ilişkili üyesi bulunmaktadır.33

Türkiye’de akreditasyon hizmetlerini veren Türk Akreditasyon Kurumu(TÜRKAK) bulunmaktadır. TÜRKAK 2001 yılında akreditasyon hizmeti vermeye başlamış, 2008 yılı itibari ile karşılıklı tanınma anlaşmalarına konu olan tüm akreditasyon alanlarında Avrupa Akreditasyon Birliği ile karşılıklı tanınma anlaşması imzalamış bulunmaktadır. Kurum, Avrupa Akreditasyon Birliğinin (EA), Uluslararası Akreditasyon Forumunun (IAF) ve Uluslararası Laboratuvar Akreditasyonu Birliğinin (ILAC) tam üyesi konumundadır.34

32 Uluslararası Akreditasyon Forumu, Üyeler ve İmzalar,

http://www.iaf.nu//articles/IAF_MEMBERS_SIGNATORIES/4 ,14.11.2016

33 Avrupa Akreditasyon Kurumu, Üyeler, http://www.european-accreditation.org/ea-members , 14.11.2016

34 Türk Akreditasyon Kurumu, Akreditasyon Nedir ?,

(36)

3.3 Ürün Sorumluluğu

85/374/EC ve 99/34/EC sayılı Ürün Sorumluluğu Hakkında Yayınlanan AB direktifi ve 2001/95/EC sayılı Ürün Güvenliği Direktifinde bir ürünün üretiminden tüketiciye ulaşıncaya kadar olan tedarik zincirinde yer alan üretici veya ithalatçı, dağıtıcı firmaların yükümlülükleri belirlenmiştir.

İlgili tebliğlerde nihai ürünün üreticisinin, üründeki hataların neden olduğu zararlardan sorumlu olacağı belirtilmiştir. Ürün sorumluluğu direktifinde Üretici, bir ürünü imal eden, bir bileşen parçasının imalatçısını ve ismini, ticari markasını ya da diğer ayırt edici özelliğini ürünün üzerinde etiketinde veya ambalajında belirtmek suretiyle kendini üretici olarak tanımlayan işletme olarak tanımlanmaktadır. (2001/95/EC Madde 3/1) Eğer üretici AB topluluğu içerisinde yer almıyor ve başka bir işletme tarafından satış, kiralama, finansal kiralama veya herhangi bir şekilde AB topluluğuna ürün ithal eden kişi ve işletmeler üretici olarak değerlendirilmektedir. Ürünün üreticisinin belirlenemediği durumlarda ürünün tedarikçilerinin her biri talep edildiği makul bir süre içinde üreticinin kimliğini yetkili kuruluşa bildirmediği takdirde üretici olarak değerlendirilmektedir. (2001/95/EC Madde 3/3)

Ancak üretici ürünü piyasaya sürmediğini, üründeki hataların piyasaya sürüldüğünde mevcut olmadığı ve sonradan dağıtıcı, satıcı veya tüketicide oluştuğunu, hatanın ürünün kamu otoriteleri tarafından çıkarılan zorunlu düzenlemelere uygunluğunun sağlanması nedeniyle oluştuğunu, bileşen imalatçısı olduğunda, hatanın bileşenin dâhil edildiği ürünün tasarımına veya bu ürünün imalatçısı tarafından verilen talimatlara atfedilebilir olduğunu kanıtladığında üründen sorumlu olmaz.(99/34/EEC Madde 7)

Üreticiler, kendi faaliyetleri ile sınırlı olmak üzere, yeterli uyarılar olmaksızın derhal anlaşılamayacak risklerin söz konusu olduğu durumlarda, normal veya makul öngörülebilir bir kullanım süresi içerisinde ürünün arz edebileceği riskleri değerlendirebilmeleri için tüketicilere gerekli bilgileri sağlamak ve bu risklere karşı gerekli önlemleri almakla yükümlüdürler. (2001/95/EC Madde 5) Üreticiler, ürün

(37)

veya paketinin üzerinde üreticinin kimliği ile üreticiye ait detaylı bilgilerin, ürün referansının veya mümkünse ürünün ait olduğu ürün grubunun tespitini sağlayacak göstergeler ve uygun olduğu tüm durumlarda, piyasaya arz edilmiş ürünlerin numune testinin gerçekleştirilmesini, incelenmesini, gerekirse şikâyetlerin kaydının tutulmasını ve bu işlemler hakkında dağıtıcının bilgilendirilmesini yapmakla yükümlüdürler. Ürün ile ilgili riskler bulunduğunda tüketicilerin bilgilendirilmesi, ürünlerin piyasaya arzının engellenmesi, piyasadaki ürünlerin geri çekilmesi işlemlerinde üretici sorumludur.

Dağıtıcı işletmeler güvensiz olduğunu bildiği ürünleri piyasaya arz edemezler. Üreticilerle işbirliği halinde ilgili risk hakkında tüketicilere bilgi vermek, piyasadaki ürünlerin güvenliğinin gözetimine katılmakla sorumludurlar. Ayrıca belgelerle ürünün tedarik edildiği kişinin bildirilmesi dağıtıcının sorumluluğundadır.

(38)

4. AVRUPA BİRLİĞİNDE

PİYASA GÖZETİMİ VE DENETİMİ

Piyasa Gözetimi ve Denetimi(PGD) kavramı 4703 sayılı Kanun'da, ürünün piyasaya arzı veya dağıtımı aşamasında, ürün piyasada veya gerektiğinde kullanımda iken, ilgili teknik düzenlemeye uygun olarak üretilip üretilmediğini, güvenli olup olmadığını denetlemek veya denetletmek; güvenli olmayan ürünlerin güvenli hale getirilmesini temin etmek, gerektiğinde yaptırımlar uygulanmasını sağlamak amacıyla yetkili kuruluşlar tarafından yapılan her türlü faaliyet olarak tanımlanmaktadır.

Piyasa gözetimi amacı, yeni yaklaşım direktiflerine Avrupa Topluluğu genelinde uyum sağlanarak malların serbest dolaşımının kontrol edilmesidir. Böylece topluluk üyesi ülkelerdeki tüm tüketiciler eşit seviyede koruma altına alınmış olurlar.

765/2008/EC sayılı Ürünlerin Pazarlanmasıyla İlgili Akreditasyon ve Piyasa Gözetimi ve Denetimi Gereklerini Belirleyen Avrupa Parlamentosu ve Avrupa Konseyi Tüzüğü ile 2001/95/EC sayılı Ürün Güvenliği Direktifi Avrupa Birliği'nde ürün güvenliği, piyasa gözetimi ve denetimi temel prensiplerini belirlemektedir. Yeni yaklaşım ve küresel yaklaşım prensipleri kapsamında Avrupa Topluluğu direktiflerinin uygulanmasına, piyasa gözetimi faaliyetlerine kaynak oluşturması amacıyla 2000 yılında mavi rehber(the Blue Guide) yayımlanmıştır. En güncel hali 26 Temmuz 2016 tarihinde C272 sayılı Avrupa Birliği Resmi Gazetesinde yayımlanan mavi rehber dokümanıdır.

Referanslar

Benzer Belgeler

Ju ve Guan işlerinin yanı sıra 1428’de Guan işlerine benzer olarak ortaya çıkan ve ayrım yapılması çok zor olan Ge (Ko) işlerinden de söz etmek mümkündür. Ge, erken

Çalışmada 1 blok 3 kattan oluşan, 260 yataklı, 31200 m 2 ’lik bir hastane inşaatında PERT’in kullanılmasıyla, söz konusu projedeki faaliyetlerin en erken ve en geç başlama

Avrupa Birliği Hukuku ve Hukuki Boyutuyla Türkiye – Avrupa Birliği İlişkileri Konferansı, Jean Monnet Chair “Legal Issues in Turkey – European Union

Cayma süresi içinde sözleşmeye konu mal veya hizmet karşılığında herhangi bir isim altında ödeme yapmanızı veya borç altına sokan herhangi bir belge vermenizi

Daha sonra ise bitkisel üretim açı- sından önemli olduğu düşünülen ayrıca Eurostat tarafından hazırlanan raporlarda da ele alınan ürünler (buğday, mısır, çeltik,

Türkiye de AB de fosil enerji kaynakları bakımından kömür (ağırlıkla linyit) dışında önemli denilebilecek rezervlere sahip değildir; buna karşılık mevcut enerji

Türkiye ile AB arasında kurulan gümrük birliğinin uygulama koşullarının düzenlendiği 1/95 sayılı Ortaklık Konseyi Kararı uyarınca, Gümrük Birliği'nin

Makalenin amacı, son yıllarda Türkiye’nin üyeliği ile ilgili Avrupa Birliği ülkelerindeki akademik ve siyasi çevrelerce yapılan tartışmaların tarafsız olarak