• Sonuç bulunamadı

Başlık: Cumhuriyet Dönemi Kad›n İmgesi Üzerine Bir DeğerlendirmeYazar(lar):GELGEÇ BAKACAK, Ayça Sayı: 44 Sayfa: 627-638 DOI: 10.1501/Tite_0000000306 Yayın Tarihi: 2009 PDF

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Başlık: Cumhuriyet Dönemi Kad›n İmgesi Üzerine Bir DeğerlendirmeYazar(lar):GELGEÇ BAKACAK, Ayça Sayı: 44 Sayfa: 627-638 DOI: 10.1501/Tite_0000000306 Yayın Tarihi: 2009 PDF"

Copied!
12
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Cumhuriyet Dönemi Kad›n İmgesi Üzerine Bir

Değerlendirme

Dr. Ayça GELGEÇ BAKACAK

*

Özet

Cumhuriyet dönemi öncesi Osmanl› toplumunda kad›n›n toplumsal konumuna değinerek, yeni bir ulus yaratma sürecinde kad›na yüklenen toplumsal anlam› ve bu dönemde yeni kad›n kimliğinin oluşum sürecini ele alan bu çal›şma, kad›n›n konumuna ilişkin yap›lan yasal ve sosyal düzenlemeleri konu edinmektedir. Çal›şma da Cumhuriyet’in ilan›na kadar olan süreçte kad›n›n Osmanl› toplumundaki ikincil konumuna ilişkin göstergeler ele al›narak bu konunun iyileştirilmesine yönelik yap›lan çal›şmalar k›saca özetlenmeye çal›ş›lm›şt›r.

Ayn› zamanda Atatürk’ün çağdaşlaşma yolunda kad›na verdiği önem ortaya konularak, bir yandan kamusal alana dahil edilen kad›n›n özel alandaki rolünün nas›l pekiştirildiğine dikkat çekilmiştir. Sonuç olarak; Cumhuriyet döneminde yarat›lmak istenen yeni kad›n imgesi, kad›na pek çok alanda “özgürlükler” sunarken, yeni sosyal ve yasal haklar sağlarken ayn› zamanda onun ev içi alandaki konumunu da daha çok ön plana ç›karm›ş ve “annelik” misyonuna vurgu yap›lm›şt›r. Yarat›lan bu yeni kad›n imgesi özellikle kendi kad›nlar› kapsayacak düzenlemeleri içermiş, Anadolu kad›n› ya da başka bir ifadeyle “köylü” kad›n bu imgenin d›ş›nda kalm›şt›r.

An Assessment on Image of Women in Republican Period

Abstract

In this study social meaning of women in the Ottoman society and identity formation during the process of creating a new nation were addressed. Also in this paper, the legal and social arrangements about women’s position were described.

Also Ataturk’s modernization have revealed importance given to women, Women’s involvement to the public sphere was emphasized while her role in the

*

(2)

private sphere was reinforced. In conclusion the new image of women which was created during the Republican Era offered “freedom” to women in many areas, provided legal and social rights. In addition to these it made emphasis on their role as mothers. This new image of women included new arrangements that embraced specifically urban women but excluded Anatolian Women, also known as “presant” women.

GİRİŞ

Bu çal›şma, öncelikle Cumhuriyet dönemi öncesi Osmanl› toplumunda kad›n›n toplumsal konumuna değinerek, yeni bir ulus yaratma sürecinde kad›na yüklenen toplumsal anlam› ve bu dönemde yeni kad›n kimliğinin oluşum sürecini ele alacakt›r.

Mustafa Kemal Atatürk, Türk toplumunu çağdaş devletler seviyesine ulaşt›racak gücün devrim ilkeleri doğrultusunda yetiştirilmiş kuşaklardan kaynakland›ğ›n› düşünmüş, Cumhuriyet’in ideal kad›n tipini ailede, toplumda ve devlet idaresinde erkeklerle eşit koşullara sahip kad›n olarak belirlemiştir. Bu bağlamda Cumhuriyet’in ilk y›llar›nda ülkenin geri kalm›şl›ğ› ile kad›nlar›n erkeklerden farkl›, ikincil bir konumda tan›mlanm›ş olmas› aras›nda bir paralellik kurulmuş ve kad›n›n hem toplumsal hem siyasal alandaki konumu yeniden biçimlendirilmeye ve toplum içi görevleri yeniden tan›mlanmaya yönelik çal›şmalar başlatm›şt›r. Kad›n, bir yandan çal›şma hayat›n›n içerisine çekilmeye çal›ş›l›rken bir yandan da aile içi rolleri daha da sağlamlaşt›r›lmaya çal›ş›lm›şt›r. Ancak yap›lan çal›şmalar› ve Cumhuriyet Dönemi Türkiye’de kad›n imgesinde yaşanan dönüşümü doğru şeklide analiz edebilmek için öncelikle Osmanl› toplumunda kad›n›n konumunu tart›şmakta yarar vard›r.

Osmanl› Toplum Yap›s› İçerisinde Kad›n›n Konumu

Toplumsal temellerini İslam dininden alan ve toplumsal hayatta şer’i hukuku uygulayan Osmanl›’da kad›n ve erkek hiçbir alanda eşit bir konumda görülmemekte, kad›n ikincil bir konumda tan›mlanmaktad›r. Din temelinde düzenlenen toplumsal hayatta kad›n›n görünmezliği söz konusudur. Bu bağlamda Osmanl› toplum yap›s› daha çok cinslerin ayr›l›ğ› ilkesi üzerine kurulmuştur. Bu temel dayanak bağlam›nda kad›n, topluma aktif kat›l›mdan büyük ölçüde soyutlanm›ş, özel alanda tan›mlanan, ev içi rollerle s›n›rland›r›lm›ş ve k›l›k-k›yafeti çeşitli padişah fermanlar›yla tan›mlanm›şt›r. Dar bir çerçeve içerisine s›k›şt›r›lm›ş olan kad›n›n toplumsal yaşamdaki rolü de oldukça s›n›rland›r›lm›şt›r.

Yasalar›n ve geleneğin öngördüğü cezalardan kurtulmak için çarşaf giymek zorunda kalan kad›n›n, ticari faaliyetlerden al›konulmas›, k›l›k k›yafetlerinin düzenlenmesi söz konusu olmuş, hatta belli günlerde ev d›ş›na

(3)

ç›k›şlar›n› yasaklayan fermanlar ç›kar›lm›şt›r. Örneğin III. Osman (1754-1757) döneminde kad›nlar›n, padişah›n kendisine ay›rd›ğ› gezinti günlerinin d›ş›ndaki günlerde İstanbul’da d›şar›ya ç›kmalar› yasaklanm›şt›r. Belirlenen günlerde de kad›nlar sokağa ç›karken sade ve örtülü giyinmek zorunda b›rak›lm›şlard›r. Bu kurala uymayan kad›nlar padişah›n emriyle denize at›larak boğdurulmuşlard›r1.

Avrupa’da yaşanan modernleşme ile tüm alanlarda yaşanan h›zl› kalk›nma karş›s›nda Osmanl› Devleti’nde de değişim kaç›n›lmaz olacakt›r. Osmanl›’n›n XIX. yüzy›l›n baş› itibariyle yaşad›ğ› önce askerî daha sonra siyasî ve toplumsal modernleşme süreci, bir önceki dönemin egemen kurumlar›n›n sars›lmas›na yol açm›ş ve sosyal hayata ilişkin baz› düzenlemelere gitmek zorunluluğunu hissetmiştir. Bat›l›laşma ve bat› bilinci, cinsiyetler aras› ilişkilere, yaşam alanlar›n›n düzenlenmesine ve yaşam biçimine bağl› olarak gelişim göstermektedir. Osmanl› döneminde ev içerisine ve ev d›ş›na ilişkin düzenlemeler özellikle Tanzimat döneminde kad›nlar›n yaşam›nda önemli değişikliklere neden olmuştur. Bu dönemde 1847 y›l›nda Kölelik ve Cariyelik kald›r›lm›ş, 1857 y›l›nda da veraset haklar›nda k›z ve erkek çocuklar› eşit konuma getirilmiştir. Bunlar›n yan› s›ra kad›n›n eğitilmesi gerektiği gündeme gelmiş ve bu amaçla da 1842’de ebelik kurslar›, 1858’de k›z rüştiyeleri, 1870’de de k›z öğretmen okullar› aç›lm›şt›r2.

Tanzimat’tan önce sadece S›byan Mektebleri’nde s›n›rl› say›da kad›n›n eğitimi söz konusuyken bu değişimlerle birlikte devlet eliyle kad›nlara eğitimin kap›s› aç›lm›şt›r. Tüm bu düzenlemeler Bat›l› yaşam biçimini sembolize ederken ayn› zamanda da önceden kad›na atfedilen yaşam alanlar›n›n giderek toplumsall›k ve görünürlük kazanmas›n› da sağlam›şt›r.3

Ancak bu kurumlardan sadece üst s›n›fa mensup ve büyük kentlerde yaşayan ailelerin k›zlar› yararlanm›şlard›r, onlarda oldukça az say›dad›r4.

I. Meşrutiyet’le birlikte eğitim olanaklar› biraz daha genişletilmiş, kad›nlar›n sosyal hayatta yer almalar›na dair düzenlemeler yap›lm›ş ve özellikle boşanma hakk› verilerek, çok eşlilik kad›n›n r›zas›na b›rak›lm›şt›r. Böylece teokratik ve monarşik devlet yap›s›nda değişiklik olmamakla birlikte k›zlara sağlanan yeni eğitim imkânlar›yla ayd›n bir kad›n kitlesi oluşturulmaya başlanm›şt›r.

1

Şehmuz Güzel, “Tanzimat’tan Cumhuriyet’e Toplumsal Değişim ve Kad›n”,

Cumhuriyet Dönemi Türkiye Ansiklopedisi, İletişim Yay›nlar›, 5.cilt, 1985, s. 858-876

2

Şirin Tekeli, “Kad›n”, Cumhuriyet Dönemi Türkiye Ansiklopedisi, İletişim Yay›nlar›, 5.cilt, 1985, s. 1190-1204

3

Nilüfer Göle, Modern Mahrem, İstanbul, Metis Yay›nlar›, 2001, s. 56.

4 Şefika Kurnaz, Cumhuriyet Öncesinde Türk Kad›n›, Ankara, Aile Araşt›rma Kurumu Başkanl›ğ› Yay›nlar›, 1990, s.39-44.

(4)

Kad›nlar›n ekonomik yaşama kat›l›mlar›n›n art›r›lmas› amac›yla k›zlar için ilk, orta ve sanayi okullar›n›n aç›lmas›na 1869’dan önce hükümet taraf›ndan karar verilmiş olmas›na rağmen, bu okullarda görev yapan ve yapacak olan öğretmenlerin erkek olmalar› nedeniyle aileler k›z çocuklar›n› bu okullara göndermekte isteksiz davranm›şlard›r. Bu çabalar›n bir başka örneği 1870’te İstanbul’da aç›lan K›z Öğretmen Okulu’dur. Böylece Tanzimat sonras› bir nebze olsun yolu aç›lan kad›nlar, II. Meşrutiyet dönemine gelindiğinde belli bir kültür seviyesine ulaşarak sosyal hayat›n pek çok alan›nda söz sahibi olmaya başlam›şlard›r5. Toplumda kad›n›n yeri

tart›şmalar› da bu dönemdeki gelişmelerle başlam›şt›r.

II. Meşrutiyet sonras› yap›lan yeni düzenlemelerle kad›n göreli bir özgürlüğe kavuşturulmaya çal›ş›lm›şt›r. Öncelikle giyim kuşam›nda, ev içindeki konumunda baz› serbestliklere kavuşan kad›n evin d›ş›nda da yeni özgürlükleri kullanmaya başlam›şt›r. Eşleriyle birlikte sokağa ç›kan, tiyatroya ya da başka diğer etkinliklere giden kad›nlar toplum içerisinde kendilerini göstermeye başlam›şlard›r. Kad›n›n eğitime, çal›şma hayat›na kat›lmas›, dernekler kurmas›, moday› takip etmesi, onun özel (ev içi) yaşam alan›n› belirleyen baz› değerlerin ve göstergelerin yara almas›na neden olmuştur. Ancak kad›n›n özel alan›n d›ş›na ç›kmas› kad›n›n d›şar›daki yaşam›n› denetleyen baz› düzenlemelerin yap›lmas›na da yol açm›şt›r. Bu doğrultuda çeşitli fermanlar ç›kar›lm›şt›r. Bu düzenlemeler genellikle kad›n ve erkeğin biraradal›ğ›na s›n›rlamalar getirmiştir. Toplu taş›ma araçlar›nda, sinema, lokanta ve tiyatrolarda hâlâ kad›n ve erkek için ayr› ayr› yerler bulundurulmaktad›r6.

Ayr›ca bu dönemde kad›n›n toplumsal konumuna ilişkin tart›şmalarda dönemin üç büyük düşünce ak›m› olarak karş›m›za ç›kan Bat›c›l›k, İslamc›l›k ve Türkçülüğün geleneksellik ve modernlik aras›ndaki s›n›rlara ilişkin görüşlerinin etkisini de görmek mümkündür. Bat›c› ak›mlar, kad›n merkezli tart›şmalar›n eğitim sorunundan çok daha ileriye götürülmesi gerektiğini ve her alanda aşağ›lanmas›n›n kalkmas› gerektiğini savunurlarken, İslamc› ak›m temsilcileri, Bat›c›lar›n hümanist ahlak›n› eleştirmişler, aile kurumunun tehdit alt›na girmesini engellemek amac›yla kad›n›n erkelerle ayn› sosyal hayat› paylaşmalar›n›n engellenmesi gerektiğini savunuyorlard›r7.

Bu ak›mlar›n her biri kad›na geleneksel ve modern aras›nda bir köprü olma görevini atfetmektedirler. Bu anlamda da kad›n› önerdikleri toplum projesinin bir nesnesi olarak tan›mlamakta ve kad›n sorunlar›n› kendi düşünce ak›mlar› etraf›nda farkl› perspektiflerden değerlendirmekteydiler.

5 A.g.e., s.11. 6

Bernard Caporal, Kemalizmde ve Kemalizm Sonras›nda Türk Kad›n›, Ankara, Türkiye İş Bankas› Kültür Yay›nlar›, 1982, s. 141-149.

7

(5)

Dolay›s›yla kad›nlarla ilgili sorunlar Cumhuriyet’in ilan›na kadar tasarlanan büyük toplumsal projelerin simgesi haline getirilerek, nesneleştirilmiş ve daha büyük idealler içerisinde eritilmiştir.

I. Dünya Savaş› y›llar›nda Osmanl› kad›nlar›n›n hayat›nda önemli değişimler yaşanm›şt›r. Bu y›llarda kad›nlar›n kamusal alana girişi çeşitlenmeye başlam›şt›r. K›zlar bu y›llarda birçok okulda okuduklar› gibi Dar’ül Finun’a da girmeye başlam›şlard›r. İstanbul gibi önemli şehirlerde çarşaf kad›nlar›n k›l›k k›yafetinde önemini korumakla beraber, birçoklar› art›k peçe örtmemeye başlam›şlard›r8.

Savaş y›llar›nda önemli bir say›da erkek nüfusun silâhalt›na al›nmas›ndan dolay› kad›nlar›n öğretmenlik, ebelik gibi iş kollar›n›n d›ş›nda da fabrikalarda, devlet dairelerinde, belediye işlerinde (İstanbul’da çöpçülük gibi) yer almaya başlad›klar›n› görmekteyiz. Bu dönemde İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin ve Ordu’nun desteği ile kurulan Kad›nlar› Çal›şt›rma Cemiyeti, çeşitli atölyelerde askerlerin üniforma, çamaş›r, kum torbas› dikimi işlerinde çal›şan kad›nlar› organize etmiştir. Günde 10 kuruş yevmiye ile atölyelerde çal›şan kad›nlar›n yan› s›ra evlerinde Cemiyet için çal›şan kad›nlar›n da varl›ğ› bilinmektedir. Kad›nlar, savaş y›llar›nda Osmanl› ekonomisine katk›lar›n›n yan› s›ra askeri alanda da varl›klar›n› göstermişlerdir. I. Orduya bağl› olarak kurulan kad›n taburu bunlar›n en göze çarpanlar›ndan biridir9.

Cumhuriyet’le Birlikte Yarat›lan Yeni Kad›n Kimliği

Türkiye Cumhuriyeti’nin ilan›n› takip eden y›llarda art›k kad›nlar›n her alanda söz sahibi olmalar›n›n ve bunu gerçekleştirmek için de erkeklerle eşit düzeyde öğrenim görerek her meslekte temsil edilmelerinin önemi iyice anlaş›lm›ş ve bu yolda yeni hamleler yap›lmaya başlanm›şt›r. Meslek okullar›nda ve üniversitelerde k›zlar›n öğrenim görmelerine izin verilmiş ve buralardan mezun olan kad›nlar›n sosyal yaşamda mesleklerini icra etmeye başlamalar› ile birlikte kad›n›n statüsü bir başka boyut kazanm›şt›r.

Uluslaşma süreci kendine özgü “kad›nl›k” ve “erkeklik” kavramlar›n› içermektedir. Milletleri, biyolojik, kültürel ve sembolik olarak yeniden üreten kad›nd›r. Milletlerin biyolojik üreticileri olma rolü yan›nda kad›nlar, milletlerin kültürel oluşumunda, vatandaşl›k haklar› ve yükümlülükleri yoluyla milletin sivil oluşumunda da önemli rollere sahiptirler10.

Türk modernleşme projesinin önemli hedeflerinden biri kad›n›n toplumdaki konumudur. Kad›n haklar› din hegemonyas›n› k›rmakta ve Osmanl› toplum yap›s›ndan s›yr›lmakta önemli bir araç olarak görülmektedir. Çünkü kad›n, din otoritesinin kendisini en iyi sergilediği

8

Sina Akşin, K›sa Türkiye Tarihi, Ankara, Türkiye İş Bankas› Yay›nlar›, 2007, s.109. 9 A.g.e. s. 109.

10

(6)

imgedir. Bat›l›laşman›n en temel unsuru olarak nitelenen kad›n›n özgürleşerek kamu yaşam›na dâhil olmas› toplumsal gelişmenin en temel gereği olarak tan›mlanm›şt›r. Medeniyetleşme sürecinde kad›n›n toplumdaki konumu onun görünürlüğüyle ilgilidir11.

Kad›n-erkek mekânlar›n›n belirlenmesinden, kad›n-erkek giysilerine kadar cinsiyetler aras› ilişkilerin düzenlenmesi medeniyetin başlang›ç noktas›n› oluşturmaktad›r. Bu nedenle Cumhuriyet’in medeniyet projesinin mihenk taş› kad›n›n konumudur. Dönemin ›l›ml› Bat›c›lar› aras›nda say›lan Celal Nuri İleri “Kad›nlar›m›z” adl› kitab›nda Türk Ulusunun yüceltilmesi isteniyorsa önceliğin kad›n haklar›na verilmesini vurgulayarak şöyle demiştir12:

“...Ameliyata yaln›z ordudan, donanmadan başlamamal›y›z. Herşeyden evvel kad›nlar›m›z› ›slah etmeliyiz ki onlarda çocuklar›, çocuklar da büyüdüklerinde devleti ve milleti ›slah etsinler. Bir bina yap›lacağ› zaman çat›dan başlanmaz. Evvela temel kaz›l›r. Kad›n, insanl›k binas›n›n esas temelidir”.

Bu bağlamda, Osmanl› Devleti’nin y›k›nt›lar› üzerine yeni laik bir cumhuriyet yaratan Atatürk, yeni kurulan bu devletin ekonomik ve siyasal alanlar›n yan› s›ra kültürel alan› da kapsayan bir dönüşüme ihtiyac› olduğuna dikkat çekerek, kültürel alandaki dönüşümü yeni bir kad›n imaj› yaratarak başlatman›n uygun olduğuna karar vermiştir. Bu karar›n› da 1 Aral›k 1923 y›l›nda İzmir’de yapt›ğ› konuşmas›ndaki şu sözlerle dile getirmiştir13:

“...Bir toplum cinsinden yaln›z birinin, çağ›n gereklerinin edinmesiyle yetinirse, o toplum yar›dan çok güçsüzlük içinde kal›r. Bir ulus ilerlemek ve uygarlaşmak isterse, özellikle bu noktay› temel alarak kabul etmek zorundad›r. Bizim toplumumuzun başar›s›zl›ğ›n›n nedeni kad›nlar›m›za karş› gösterdiğimiz gevşeklik ve kusurdan doğmaktad›r... Bir toplumun yaşamda çal›şmas› ve başar›l› olmas› için, çal›şman›n ve başar›l› olabilmenin bağl› olduğu bütün nedenleri ve koşullar› kabul etmesi

11

Ayşe Durakbaş›, “Cumhuriyet Döneminde Kad›n Kimliğinin Oluşumu,” Tarih ve

Toplum, 1988, say›:9, s.167-171.

12

Aktaran Göle, s.61.

13 Rauf İnan, “Atatürk ve Türk Kad›n›”, Tarihte Türk Kad›n›, İstanbul, Ark›n Yay›nevi, 1991, s. 41-42.

(7)

gerekir. Bundan dolay› bizim toplumumuz için ilim ve fen gerekliyse bunlar› eşit ölçüde hem erkek hem de kad›nlar›m›z›n elde etmesi gerektir”.

Kad›n›n eğitime, işgücüne ve siyasete yani farkl› biçimlerde tan›mlanm›ş “kamusal” alanlara çekilmesi laik bir devletin özelliklerinde birisi olarak tan›mlanabilir. Bu anlamda önce 3 Mart 1924 y›l›nda Halifeliği kald›r›lm›ş; ayn› gün Tevhid-i Tedrisat Kanunu’nu ç›kartm›ş ve okullar› devlet denetimine al›nm›ş; 1925 y›l›nda Tekke ve Zaviyeleri kapat›lm›şt›r. Daha sonra da sosyal hayat› düzenlemede en etkili olan Türk Medeni Kanunu’nun 1926 y›l›nda kabul edilmesiyle, çok eşliliğe son verilmiş, kad›n ve erkeğe eşit boşanma hakk› ve çocuklar›n velayet hakk› tan›nm›şt›r. Bu gelişmeleri 1930 y›l›nda yerel seçimlerde 1934 y›l›nda da genel seçimlerde oy kullanma hakk›n›n kad›nlara verilmesi izlemiştir. Bu gelişmelerle art›k kad›nlar eşit yurttaşlar olarak görülmeye başlanm›şt›r.14 Bu gelişmelerle

toplum içinde aktif konuma getirilmeye çal›ş›lan kad›nlar yeni haklarla donat›lm›şt›r. Kad›nlara tan›nm›ş olan bu sosyal ve siyasal haklar› sadece kad›nlar için anlam taş›yan ad›mlar olarak görmemek gerekir. Bunlar ayn› zamanda “siyasal rejimin niteliğini ortaya koymada simgesel bir rol” oynamaktad›rlar.15

Uygulamaya konulan bu tür politikalarla kad›n›n bask› alt›nda oluşu, yani erkeklerden farkl› bir toplumsal alana yerleştirilmiş olmalar› k›r›lmaya çal›ş›lm›şt›r. Kad›n art›k sadece ev içi ile tan›mlanan özel alana s›k›şt›r›lmam›ş, erkeklere özgü olarak tan›mlanan ev d›ş›, kamusal alanda da varl›k göstermeye başlam›şt›r. Kad›n›n kamusal alanda yer almas›, peçe ve çarşaf›n kalkmas›n›, zorunlu karma eğitimi, kad›nlara oy hakk›n›n tan›nmas›n› ve toplumsal alanda kad›nla erkeğin kaynaşmas›n› zorunlu k›lmaktad›r16. Bu doğrultuda peçeli kad›n› ortadan kald›rmay› amaçlayan

yeni imaj aç›k, geçit törenlerinde bayrak taş›yan şortlu, okul önlüklü, sportif faaliyetlere yer alan, kitleler önünde konuşabilen, teknolojiyi kullanabilen ve balo salonunda dans eden tuvaletli kad›n görüntüsü çizmektedir.

Çağdaşlaşma projesinde kad›nlar bir yandan “ulusal” aktörler, anneler, eğitimciler, işçiler ve hatta savaşç›lar olarak toplumsal hayata daha çok kat›lmaya davet edilirken öte yandan da kültürel olarak kabul edilebilinir kad›n davran›şlar› da ön plana ç›kar›lm›şt›r. Ancak, yeni kurulan Türkiye’de kad›n›n kamu yaşam›na girişi onun “cinsiyetsizleştirilmesiyle” ve erkek

14

Tülin İçli, “Cumhuriyet Döneminde Kad›n›n Konumu”, Hacettepe Üniversitesi

Edebiyat Fakültesi Dergisi Cumhuriyetimizin 75. Y›l› Özel Say›s›, Ankara, 1998, s. 94-97.

15

Şirin Tekeli, “Türkiye’de Kad›n›n Siyasal Hayattaki Yeri”, Türk Toplumunda Kad›n, der. Nermin Abadan Unat, İstanbul, Sosyal Bilimler Araşt›rmalar› Dizisi, Ekim Yay›lar›, 1982, s. 380-381.

16 Nilüfer Göle, “Modernleşme Bağlam›nda İslami Kimlik Aray›ş›,” Türkiye’de

(8)

kimliğine büründürülmesiyle meşrulaşt›r›lm›şt›r. Çünkü kamusal yaşamda erkeklerle bir arada bulunan kad›nlar›n bir o kadar da iffetli, erişilmez kad›nlar olduklar›n› ispatlamalar› beklenmektedir17.

Erkek şerefinin kad›n davran›şlar›yla ölçüldüğü bir toplumsal yap›da kad›nlar›n kamu yaşam›na kat›lmas› ancak erkeklere kendilerini cinsel nesne olarak sunmama yönünde verdikleri göstergelerle mümkün olacakt›r. Bu nedenle de Cumhuriyet’in yeni kad›n imaj› kad›n kimliğine yeni s›n›rlar çizen davran›ş kurallar›n› da içermektedir: Koyu renk tayyör, k›sa veya toplu saç ve makyajs›z bir yüz18. Böylece, kad›n›n ister kentsel mekânlarda isterse

kamusal alanlarda özgürlüğünün bedeli toplumsal düzeni tehdit olarak alg›lanan dişiliğinin bast›r›lmas›d›r. Bu bağlamda kad›nl›k “anal›k” ve “müşfiklik” s›fatlar›yla tan›mlanmaktad›r.19

Türk modernleşmesinin kad›nlar›n›n kamusal alanda olduğu gibi geleneksel alanda da Bat›l› bir anlay›şla, yani aile içi ilişkilere önem verecek bir biçimde, rol oynamalar› gerektiği düşüncesiyle kad›nlar geleneksel rolleri yerine getirmeleri konusunda özendirilmişlerdir20. Bu anlay›ş çerçevesinde

kad›n› kamu alan›na dâhil eden yeni rejim, onun çal›şmak ve eşiyle birlikte ortak alanlar› paylaşmak yan›nda asli görevinin “anal›k” olduğunu vurgulayarak özel alandaki rollerini de yerine getirmesini sağlamay› amaçlam›şt›r. Dönemin kad›n dergilerinde ve gazetelerinde yay›mlanan pek çok makale ve yaz›da “çal›şan kad›n” imaj›n›n “ev kad›n›”, “aile kad›n›” ödevleriyle ayk›r› olacak şekillerde tecelli etmesinin istenmediği ve kad›n›n ana ve eş olarak görevlerini yerine getirmesinin birincil öncelikte olduğu vurgulanmaktad›r. Dergilerde yer alan yaz›lar genel olarak çocuk eğitimi, evlilik, ahlâk, ev idaresi, çocuk bak›m› ve sağl›ğ›, moda gibi daha çok kad›nlar›n ilgi ve görev alanlar›na giren öğretici, eğitici konulardan oluşmaktad›r. Bu anlay›ş› Atatürk’ün yeni Türk kad›n›n›n nas›l olmas› gerektiğine dair şu sözlerinde görebiliriz21:

“Türk kad›n› dünyan›n en ayd›n, en faziletli ve en ağ›r kad›n› olmal›d›r. Ağ›r siklette değil, ahlakta ve fazilette ağ›r, vakarl› bir kad›n olmal›d›r. Türk kad›n›n›n vazifesi Türk’ü zihniyeti ile, pazusu ile, azmi ile muhafaza ve müdafaaya kudretli nesiller yetiştirmektir”.

17 Göle, Modern Mahrem, s. 109. 18

Deniz Kandiyoti, Cariyeler, Bac›lar, Yurttaşlar, İstanbul, Metis Yay›nlar›, 1996, s. 179.

19

Göle, Modern Mahrem, s. 109-110.

20 Yeşim Arat, “Türkiye’de Modernleşme Projesi ve Kad›nlar,” Türkiye’de

Modernleşme ve Ulusal Kimlik, İstanbul, Tarih Vakf› Yurt Yay›nlar›, 1998, s. 82-91.

21 Utkan Kocatürk, Atatürk’ün Fikir ve Düşünceleri, Ankara, Turan Kitabevi, 1984, s. 98.

(9)

“Kad›n›n en k›ymetli vazifesi anal›kt›r. İlk terbiye verilen yerin ana kucağ› olduğu düşünülürse, bu vazifenin önemi lay›k›yla anlaş›l›r. Milletimiz kuvvetli bir millet olmaya azmetmiştir. Bugünün ihtiyaçlar›ndan biri de kad›nlar›m›z›n her hususta yükselmelerini sağlamakt›r. Bundan dolay›, kad›nlar›m›zda alim ve fen bilgini olacaklar ve erkeklerin geçtikleri bütün öğrenim derecelerinden geçeceklerdir. Sonra kad›nlar, sosyal hayata erkeklerle beraber yürüyerek birbirinin yard›mc›s› olacaklard›r”.

Anlaş›lacağ› üzere yarat›lmak istenen Cumhuriyet kad›n› “bilimsel, sosyal ve ekonomik alanda erkeğin yard›mc›s›, ortağ› ve arkadaş› olan ama en önemli misyonu “annelik” olan kad›nd›r. Kad›n›n “annelik” misyonuna verilen önem, onun çocuk yetiştirmedeki önceliğinden kaynaklanmaktad›r. Cumhuriyet’in yeni çağdaş bir zihniyet dünyas›yla yetişmiş nesillere ihtiyac› vard›r. Dolay›s›yla kad›nlar bilimi ve ahlak› en iyi şekilde öğrenmelidirler ki doğuracaklar› ve yetiştirecekleri çocuklar›na bu değerleri en iyi şekilde öğretebilsinler. Bu da öncelikle ev içi eğitimden geçmektedir. Bunun yan› s›ra kad›nlar›n annelik rollerinin devam› olarak görülen “öğretmenlik, hemşirelik” gibi mesleklerle toplumsal yaşama kat›lmalar›, medeni yaşama ayak uydurmalar› onlar›n milletlerine ve halklar›na faydal› olmalar› dolay›s›ylad›r.

Kad›n›n kamuda çal›şmas›, işgücü potansiyeli olarak ondan yararlan›lmas› Cumhuriyet politikalar›n›n yan› s›ra o dönemin demografik yap›s›n›n da bir getirisi olarak düşünülmelidir. Savaştan yeni ç›km›ş bir ulusta erkek nüfusun azalmas› kaç›n›lmazd›r. 1930 y›l›nda yaklaş›k 1 milyon kad›n›n dul kald›ğ› belirtilmektedir. Bu kad›n nüfusu, hem kendi geçimini sağlamak hem de kalk›nma sürecine giren bir ulusta kalk›nmay› h›zland›r›c› bir unsur olarak işlev görmesi aç›s›ndan çal›şma hayat› içerisinde sokulmuştur.

Türk kad›n›na verilen yeni haklardan ve yeni yaşam örüntülerinden en çok yararlananlar, ayr›cal›kl› konumlar›n›n onlara verdiği imkanla, geçmişten gelen kökleriyle üst s›n›f kad›n›n› temsil eden İstanbul Kad›nlar› başka bir ifadeyle kentli kad›nlar olmuştur. Oysaki Türkiye Cumhuriyeti’nin as›l kad›n olarak yücelttiği kad›n Anadolu Kad›n›’d›r. Ancak Anadolu kad›n› ne derece yarat›lan bu çağdaş toplumun bir üyesi olabilmiştir?

Cumhuriyet’in ilk y›llar›nda yarat›lan kad›n hareketinin amac› Anadolu Kad›n›n› yüceltmektir. Atatürk’ün Anadolu Kad›n› tasviri şöyledir22:

22

(10)

“Çift süren, tarlay› eken, ormandan odunu, keresteyi getiren, ürünlerini pazara götürerek paraya çeviren, aile ocaklar›n›n duman›n› tüttüren, bütün bunlarla beraber, s›rt› ile kağn›s› ile, kucağ›ndaki yavrusu ile, yağmur demeyip, k›ş demeyip, s›cak demeyip, cephenin mühimmat›n› taş›yan hep onlar, hep o ulvi, o fedakar, o ilmi Anadolu Kad›n› olmuştur”.

Bu sözlerden de anlaş›lmaktad›r ki Anadolu Kad›n› medeniyet ile millet aras›ndaki köprüyü kurmaktad›r. Ancak bu projede onlar ihmal edilmiş görünmektedir.

Yeni yarat›lan kad›n imaj› çerçevesinde kendilerine sağlanan haklardan en çok yararlananlar›n kentli kad›nlar olmas› oldukça doğald›r. Tanzimat›n ve Meşrutiyetin getirileriyle birlikte önemli bir geçmişe sahip olan kentli kad›nlar bu geçmişten gelen tecrübe ve bilgi birikimleriyle içinde yaşad›klar› çağ›n kad›n› olmaya haz›rd›rlar. Cumhuriyetle birlikte çok daha geniş imkânlara kavuşan kentli kad›nlar, Cumhuriyet’in kendini topluma adam›ş ilk kuşak kad›nlar› olarak karş›m›za ç›km›şlard›r. Ancak belirtmek gerekmektedir ki, bu dönemin kad›nlar› kendilerine verilen rolü büyük bir özveriyle benimsemişler ve ayn› zamanda da milliyetçi bir misyon üstlenmişlerdir. Milleti için halk›n›n yan›nda, erkeğin yoldaş› olarak yer alan kad›n, cinselliğinden ar›nd›r›larak “faydal› insan” mertebesine eriştirilmiş ve vatan için çal›şan kad›n imgesi onun toplumsallaşmas›n›n görünümü olmuştur. Bu anlay›ş› Cumhuriyet’in öncü kad›nlar› aras›nda olan Hamide Topçuoğlu’nun şu sözlerinde görebiliriz23:“ Meslek sahibi olmay› başka türlü yorumluyorduk: Bu “hayat› kazanmak” için değildi sanki!...bir hizmet görme, başar› gösterme içindi...”.

Bu sözlerden de anlaş›lacağ› gibi Cumhuriyet kad›n›, kendilerinden beklenen “devlete hizmet” misyonunu içselleştirmiş ve hayata geçirmiştir.

K›saca tan›mlamak gerekirse, Cumhuriyet’in kad›n imaj›; milletine yararl› olmaya çal›şan, siyasi alanda erkeklerle birlikte yer alan, buna karş›n müşfikliğinden bir şey kaybetmeyen, ağ›rbaşl›, arkadaş, vatan›n anas›, halkç› kad›n tipidir.24 Toplumsal yaşamda yer ald›kça halka yaklaşan, fiziksel

görünümünde sadeliği koruyan, süsten uzak, kad›nl›ğ›n› unutturmuş, ülkü sahibi kad›nlar Cumhuriyet kad›nlar›n›n habercisidirler.

Cumhuriyet döneminin eşitlikçi yaklaş›m›n›n taş›y›c› ve sürdürücüleri babalar› ve k›zlar›d›r. Cumhuriyet kad›nlar› babalar›n›n korumas› alt›nda

23 Aktaran Arat, s. 88. 24

(11)

toplumsal yaşama kat›larak kendilerine atfedilen medeniyet misyonunu üstlenmişlerdir. Böylece baba ya da eş desteği kad›nlar›n kamusal alana ç›k›ş›n› belirlemiştir25.

SONUÇ

Yeni kurulan Cumhuriyet’in gelişim çizgisinde kad›nlara çok önemli görevler düşmekteydi. Atatürk, yarat›lmak istenen yeni kad›n imaj›nda, kad›na hem kamusal alanda hem sosyal alanda hem de özel alanda farkl› roller biçmişti. Bu anlamda kad›n, erkeklerle birlikte çal›şma hayat›nda yerini alacak, ancak kad›n olarak kimliğini her zaman ikinci planda tutacakt›. Toplumsal alan›n her alan›nda k›l›k k›yafetiyle çağdaş kad›n› simgeleyecek, aile içerisinde ise en önemli görevinin eş ve anne olmak olduğunu unutmayacakt›r.

Cumhuriyet kad›n› için tan›mlanan bu yeni vas›flara kentli ve üst s›n›f kad›nlar›n›n ulaşmas› çok daha kolay olmuştur.

KAYNAKÇA

Akşin, Sina. (2007) K›sa Türkiye Tarihi, Türkiye İş Bankas› Yay›nlar›, Ankara. Arat, Yeşim. (1998) “Türkiye’de Modernleşme Projesi ve Kad›nlar,” Türkiye’de

Modernleşme ve Ulusal Kimlik, Tarih Vakf› Yurt Yay›nlar›, İstanbul. Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Konya Kad›nlar› ile Konuşma, 21.3.1923, s. 147. Caporal, Bernard. (1982) Kemalizmde ve Kemalizm Sonras›nda Türk Kad›n›,,

Türkiye İş Bankas› Kültür Yay›nlar›, Ankara.

Durakbaş›, Ayşe. (1988) “Cumhuriyet Döneminde Kad›n Kimliğinin Oluşumu,” Tarih ve Toplum, say›:9, Ankara.

Göle, Nilüfer. (1998) “Modernleşme Bağlam›nda İslami Kimlik Aray›ş›,” Türkiye’de Modernleşme ve Ulusal Kimlik, Tarih Vakf› Yurt Yay›nlar›, İstanbul.

---, (2001) Modern Mahrem, Metis Yay›nlar›, İstanbul.

İçli, Tülin. (1998) “Cumhuriyet Döneminde Kad›n›n Konumu”, Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi Cumhuriyetimizin 75. Y›l› Özel Say›s›, Ankara.

İnan, Rauf. (1991) “Atatürk ve Türk Kad›n›”, Tarihte Türk Kad›n›, Ark›n Yay›nevi, İstanbul.

Kandiyoti, Deniz. (1996) Cariyeler, Bac›lar, Yurttaşlar, Metis Yay›nlar›, İstanbul.

25

(12)

Kocatürk, Utkan. (1984) Atatürk’ün Fikir ve Düşünceleri, Turan Kitabevi, Ankara. Kurnaz, Şefika. (1990) Cumhuriyet Öncesinde Türk Kad›n›, Aile Araşt›rma Kurumu

Başkanl›ğ› Yay›nlar›, Ankara.

Tekeli, Şirin. (1982) “Türkiye’de Kad›n›n Siyasal Hayattaki Yeri”, Türk Toplumunda Kad›n, der. Nermin Abadan Unat, Sosyal Bilimler Araşt›rmalar› Dizisi, Ekim Yay›nlar›, İstanbul.

Tekeli, Şirin (1985) “Kad›n”, Cumhuriyet Dönemi Türkiye Ansiklopedisi, İletişim Yay›nlar›, 5.cilt, 1985, s. 1190-1204

Referanslar

Benzer Belgeler

Üç kıta (Asya-Avrupa ve Afrika) üzerinde sınırları olan ve üç büyük devlet arasında köprü vazifesi gören Van vilayetinin, kolera hastalığının ölümcül yüzünün

Ortalama epilepsi süresi PKOS saptanan hastalarda 7.1±7.7, saptanmayan hastalarda 6.9±5.5 y›l olarak bulundu, aralar›nda istatistik- sel olarak anlaml› bir fark yoktu

Hakkari, Bitlis, A¤r›, Siirt ve Mufl illerinin önemli bir kesimi sa¤l›k hizmetlerinden yararlanmak için Van ili sa¤l›k kuru- lufllar›n› tercih etmesi (2) nedeniyle, Van

Kad›nlar›n e¤itim durumu artt›kça do¤uma kat›lan kiflileri hat›rlaman›n artt›¤›, ancak do¤um yapma yafl› ile do¤um fleklinin do¤uma kat›lan kiflileri

Habitüel horlamas› olan gebelerde olmayanlara göre, yafl, boyun çevresi, vücut kitle indeksi, sistolik ve diyastolik tansiyon arteryel de¤erleri anlaml› olarak yüksek

Baumeister’a göre kendini be¤enme, tek bafl›na fazla olumlu bir fley olmad›¤› gibi,. baflkalar›n›n bir kiflinin zekas›, fizi¤i ya da erdemleri

E¤itim düzeyinin düflüklü¤ü, bireyleflme yeter- sizlikleri gibi nedenlerle de ba¤lant›l› olarak yoksul kad›nlar birey olarak içinde bulunduklar› koflulla- r›n,

Bu araflt›rman›n amac›, ‹stanbul’da bir devlet üniversitesi- nin, devlet yurtlar›nda kalan kad›n üniversite ö¤rencilerinin problem alanlar›n› belirlemek, bu