• Sonuç bulunamadı

Başlık: ÖzetlerYazar(lar):Cilt: 7 Sayı: 3 DOI: 10.1501/Vetfak_0000001860 Yayın Tarihi: 1960 PDF

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Başlık: ÖzetlerYazar(lar):Cilt: 7 Sayı: 3 DOI: 10.1501/Vetfak_0000001860 Yayın Tarihi: 1960 PDF"

Copied!
12
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ÖZETLER

i

HAYVAN BESLEME, YEM KIMYASı VE BESLENME HASTAlıKLARı

KATZMAN, PHILIP A. (1959) : Steroid'lerin metabolizması. Melabolisn of steroids. Annu. Rev. of Biochem. 28, 257.90.

Yazar tarafından 370 literatüre dayanılarak hazırlanan bir revüdür. Sabri D1T.,MEN (Ankara)

SCHREIBER, R. (1958): Hayvan beslemede yağların fizyolojik önemi. Di ernaehrungsphysiologische Bedeutung der Fette in der Tierernaehrung. Tiera erztliche Umschau 13, 103-08.

Tabiı yağlarda bulunan linol asic;li ve arachidon asidi gibi yağ asidler <'ekzojen» niteliktedirler. Bu her iki yağ asidinin etkilerini büyümekte bulu nan yavrularda, gebe ya da süt veren hayvanlarda görmek mümkündür. Eriş' kin hayvanlarda yağ eksikliğine bağlı semptomlar hemen hemen görülmez Rasyonlarda yağ yoğunluğunun yükselmesi vitamin ihtiyacını azaltır.

Sabri DILMEN (Ankara) MAPSON, L. W. (1958): Askorbin asidin biyosentezi. The biosyl'lthesis o ascorbic acid. Vitamins and Hormones 16, 71-100.

1 Cetvel ve 144 literatüre göre hazırlanmış bu araştırmayı ilgililerin ori jinalinden okumalarını öğütleriz.

Sabri DILMEN (Ankara) ROSENBERG, HANS R. (1957): Yemlerin metiyonin ve lisin amino asid leriyle tamamlanması. Methionine and Lysine supplementation of animal fef~d& Jour. agric. Food Chem. S, 694-700.

Yazar tarafından misaller verilerek metiyonin ya da lisin'in karma yem lerde «sınırlandırıcı» amino asidierden sayıldığı ve karma yemlere bu amin ıısidierin karıştırılmasının ekonomik bir tedbir olduğu açıklanmaktadır. Yenı lerde metiyonin ve lisin ihtiyaçlarının türlü faktörlere özellikle yemlerdek enerji yoğunluğuna göre değiştiğine işaret edilmektedir. 13 cetvel ve 20 lite ratür.

Sabri DiLMEN (Ankara)

(2)

DİLMEN

DREPfER, K. u. BRONSCH, K. (1959) «.Protein ile zehirlenme» prob. mi. Ein Beitrag zur Frage dar «Eiweissgiftung». Futter und FüUerung 10, 8-30.

Yazarlar proteinle zehirlenme konusunu aydınlatmadan önce bazı kav-am ların definisyonu üzerinde durmaktadıriar .. Organizrna tarafından .alınan

ir madde vücutta herhangi traumatik bir leziyona sebep olmadan yalnız izyolojik fonksiyonları değiştirmek suretiyle bir ~ozukluk mey~.ana getirirse

u madde «zehirli» dir. Vücudun aldığı zehirli maddeye karşı gösterdiği tepki se zehirin miktarına ve vücudun zehirlerımeyi önleyici gücüne göre değişir. una göre Rroteinle bir zehirlenme meydana gelebilmesi için vücuda alınan roteinlerin bozukluğuna bağlı olarak primer toksik bir etkide bulunması ge-ekir. Ancak proteinden ileri gelen bu gibi zehirlenmeler :g'i~tikte "~ldL~ça sey-ektirler. Hayvanlarda yaşama ve verim payları ihtiyacından yüksek miktar-•• L -.-, '. ,-O", " • arda ve iyi nitelikte rasyon proteinlerine bağlı bazızehirlenmelere de

rasIa-abilir. Genelolarak metabolik faaliyetler e~n~sı~da' pro'teine bağiı

z~hirl~~-eler başlıca iki prensibe bağla'nırlar : '.' "

1. Yüksek miktarda yiyecek proteini tamamen hazmolmaz ve böylece ıkıımayan nitrojenli bileşimler işlenmeden organizmadan atılirlar. Bu esnada arsaklar~a kokuşma ürünlerimiktarları yükselerek bu 'gibi 'zehirli. maddeıer aha yüksek oranlarda emilirler.

Bu durum vücudun detoksikasyon mekanizmasının ileri derecede ~~Iışrna e yüklenmesine sebep olur .

. 2. Emilme dereceleri yükselen. nitr~jenli bileşimJerin. bir kı~mı protein entezinde kullanılmadığı için süratle parçalanıp vücuttan atılır. Bu suretle araciğer ve böbrekler ileri derecede 'yüklenmiş olduklarından. bu organlar aşlangıçta bu gibiyüksek faaliyetlere adapte olmaya çabalarlar. Şüphesiz bu urum or.ganizmanın fizyolojik bir fonksiyonu sayılırs~. da adaptasyon gücü-ün dışında kalan olav.lar organizmada hastalığa sebep olurlar.

SabriDILMEN

('Ankara) LEACH, R.

M.,.

jun. et ai. (1959): Civcivierde potasyum ihtiyacı üzerin~ rotein ve enerjinin etkileri. The effett of protein and energy on the potassium

quirement of the chiek. Jour. of Nutrition 68, 89-100.

Yazarlar tarafından 1 günden 4 haftaya kadar yaştaki civcivlerle yapılan ir sıra yemleme denemelerinde pratik bakımdan potasyum bulunmayan

sen-tik rasyon kullanılmıştır. B~ temel rasyona miktarı gittikçe yükseltilen po-syum ilave edilere~ rasyondaki protein miktariyle (% 25,8, % 30,4, % 37,9) ağ miktarının (% 3, % 10, % 20) civci\(lerde potasyum ihtiyacı üzerine

(3)

HAYVAN BESLEME

etkisi araştırılmıştır. Kullanılan rasyonda potasyum ihtiyacı

%

0,27 olarak bu lunmuştur. Rasyonda protein miktarı yükseldikçe civcivierde optimal bir bü yümenin sağlanabilmesi için potasyum ihtiyacının da arttığı görülmüştür. Ras yonda yağ miktarı arttıkça yine potasyum ihtiyacı yükselmiştir. Civcivlerd yaş ilerledikçe potasyum ihtiyacının düştüğü bildirilmektedir.

Sabri DILMEN (Ankara) ANDREWS, FREDERICK N. (1958): Hayvan fizyolojisinde elli yıllık ileri i me. Fifty years of progress in animal physiology. Jour. Animal Sei. 1 1064-78.

Yazar bugün özellikle büyüme hızının son 50 yıl içinde 2-3 kat yük:iel diğine işaret etmekte ve bu. arada büyüme esnasında hücre ve hücreleraras fonksiyonlar üzerinde durmaktadır. Bundan başka yazıda evcil hayvanlard' döl verme gücünün öhemli derecede yükseldiği bildirilme'kte Gametogenesis tohumlama ve embryoloji alanlarında çözülen önemli sorunlar açıklanmaktc dır. Son 50 yıl içinde iç salgı fonksiyonlarındaki problemler derinliğine aydın latılmıştır. Süt veriminin 2 - 3 kat yükselmesindeki sebepler üzerinde durul makta ve ayrıca dış salgı fonksiyonları aydınlatılmaktadır. Yazıda büyüm fizyolojisi, iç salgı fizyoloj isi ve yemlerin hormonal etkileri üzerinde etrafı bilgi verilmektedir. Yazının başka bir bölümünde ise özellikle sığırlarda d" verme,seksüel..dönemler,embryonal ölüm ve kısırlık gibi yetiştirme sorunla üzerinde yapılan 50 yıllık çalışmalara yer verilmiştir. Bu konuyu ilgililerin ori jinalinden 'okumalarını öğütleriz.

Sabri DILMEN (Ankara) BARTH, KLAUS (1959): Kanatlı hayvan rasyonlarında yağ. Fett in Gefl" gelrationen. Futter und Fütterung

10,1-4.

Bugün Amerika'da 1,1 kilogram yemle tavuklarda 1 kilogram canl13ğı Iık sağlanabilmektedir. Batı Almanya'da ise 1 kilogram canlı ağırlık 3 -4 kil gram yemle elde edilebilmektedir. Amerika'da elde edilen bu başarının başııe sebebini rasyonların düzenlenme ve hazırlama tekniğinde aramak lazırndı Bugün modern hayvan besleme biliminin en ilgi çekici bölümlerinden biri d etlik piliç rasyonlarında yağ kullanılmasıdır. Tamamen tahıl taneleri ve iht yacı karşılayacak ölçüde proteinli yemlerden hazırlanmış yani enerji bakımı dan zengın rasyonlar, değirmen kalıntıları gibi enerjice fakir yemlere nazara civcivierde daha iyi bir gelişmeye sebep olurlar. Bu gibi enerji bakımında zengin rasyonlar, özellikle piliç besisinde en yüksek rentabiliteyi sağlarlar. B durum tavukçulukta başarının yalnız rasyon fiatına bağlı olmayıp ayni zama da bu rasyonun vücuttaki etkisiyle de ilgili olduğunu gösterir. Bir hayva verim sınırına ulaşıncaya kadar o hayvanın beslenmesinde yapılan her türl düzeltme rentabilitenfn yükselmesine yardım eder. Zamanımızda yüksek v rimli tavuk ırklarının beslenmesinde ~nerji bakımından zengin rasyonlar ku

146

(4)

anmak suretiyle genetik kabiliyetlerden daha geniş ölçüde faydalanılmaktadır. ir çok ülkelerde bugün yağsız ete daha çok rağbet gösterildiği için hayvansal ağların tahıılardan daha ucuz bir enerji kaynağı olarak ele aıinması mümkün lmaktadır. Yağ fiatının tahıl fiatını 3 kat geçmediğ; sürece yağ kalori

bakı-ından tahıılardan daha ekonomik bir madde olarak rasyonlara sokulabilir. asyonda sadece enerji miktarının yükseltilmesiyle büyüme hızı artırılamaz u amaca ulaşabilmek için enerji ile protein arasında belli bir oran bulunma. ıdır. Bugün bir karma yem içindeki enerjinin hesaplanmasında kullanılar. 'Içü kesin olarak aydınlatılamamıştır. Tavuk karma yemlerinde besleyici

de-erin hesaplanmasında en çok metabolik enerj i ya da FRAPS'ın «Prodüktif nerji» si kullanılmaktadır. Bir rasyonda prodüktif enerji, o rasyonun tüm am enerjisinden gübre ve idrarda bulunan enerji ile hazım faaliyetleri için erekli termik enerji çıkarıldıktan sonra hayvanda canlıağırlık artışı için azır bulunan enerji demektir. Yapılan çalışmalara göre civcivIerde 5 hafta-ığa kadar rasyondaki her

%

1 ham protein için 94 - 96 kalori değerinde bir rodüktif enerji kabul edilmektedir. 6 - 10 haftalık piliçlerde bu değer 105.110 alori prodüktif enerjidir. Bu duruma göre içerisinde % 20 ham protein bu-unan 1 ki logram yemin prodüktif enerj isi ortalama olarak 1900 - 2000 kalori

eğerindedir. Bir rasyonda bu yoğunlukta bir prodüktif enerjinin elde edjfebil-esi için ancak yemlere yağ katılmasiyle mümkündür. Bundan sonra yazıda ineral madde, yardımcı maddeler incelenmekte ve yemlere karıştırılan yağ-örın oksidasyondan korunması için teknik problemler aydınlatılmaktadır.

Sabri DILMEN (Ankara) BENDER, A. E. (1958): Protein kalitesinin belirtıımesinde biyolojik me-odlar. Biological methods of evaiuating protein quality. Proc. Nutrition Soc.

7,85-91.

Ilgililerin bu konuyu orijinalinden okuma/arını öğütleriz.

Sabri DILMEN (Ankara) OVEN, F. G. et al. (1958): Buzağı ishallerinde beslenme faktörleri. Nut. itional factors in calf diarrhea. Jour. Dairy Sci. 41, 662-70.

Yazarlar tarafından sütte bulunan türlü maddelerin buzağılarda gübre zerine yaptıkları' etkiler araştırılmıştır. Süt yağının (% 3) ishalin çıkışında erhangi bir etkisi tesbit edilmemiştir. Sütte bulunan mineral madde miktarı, ağı alınmış süt külü ilave edilerek normale nazaran 4 kat yükseltilirse hafif

halolaylarının arttığı görülmüştür. Sütte laktoz miktarının artırılması da halolaylarını hazırlar. Sodyum sitrat ilave edilerek pıhtılaşması önlenen sü.

n buzağılarda herhangi fena bir etki göstermediği belirtilmiştir.

Sabri DILMEN (Ankara) POUNDSTONE, BRUCE (1957): Yemlerden nümune alma. Report on feed ampling. Jour. Assoc. off. agric:. Chemists 40, 355-58.

,

(5)

1---'

HAYVAN BESLEME

C grubu : Tereyağın. yumu~.ata. yemler:

. Çayı r (çok körpe:ı Tı rfıl ve yonca (ço

körpe) Kuş ayağı

Keten toh. küspesi Kolza küspesi Susam küspesi Ayçiçeği toh. kijsp. Kurutulmuş posa

(Nişastacılık) CHIN, DONALO, et

tiyaeı. The vitamin BI2

335-43.

ilgililerin bu konuyu orijinalinden okumalarını öğütleriz.

Sabri DILMEN (Ankara) LAMPRECHT (1958): Tereyağı kıvam i ve yemleme. Butterkonsistenz Fütterung. Futtter und Fütterung 10, 91.

Yazar tarafından .hayvansal yiyeceklerin yoğaltımında göz önüne alına ekonomik faktörlere işaret edilmekte ve bu arada yemlerin tereyağı kıvam üzerine yaptığı etkiler üzerinde bilgi verilmektedir. Tereyağının

rine etki gösteren yemler KI RSCH ve SPLlTTGERBER'e göre, A, B ve C üzere başlıca üç grupta toplanmaktadır.

A grubu : B grubu

Tereyağma sert ve da. Tereyağma normal kı-neli bir kıvam veren vam veren yemler :

yemler : Kuru ot (körpe)

çayır (kartlaşmış) Silo yemi (körpe ye. Fiğ ve fiğ karnıası şii çayırdan)

Kuru ot (geç biçim) Havuç

Saman Yulaf kırması

Şeker pancarı ve yap- Mısır kırması

rakları Buğday kırnıası

Yemlik pancar Buğday kepeği

Çavdar Yemlik pirinç unu

Arpa Kırma

1

Yer fıstığı küspesi

Bezelye (yemlik) ve ~ Pamuk toh. küspesi

Bakla kepek

J

Mısır (yeşil ve silo) Patates

Baklagillerotları Pamuk tohumu unu Yer fıstığı unu Hurma çekirdeği küsp. Hindistan, .ceyizi » Soy.afasulyası küspesi Melasiı kuru şeker

Daha önce ~Iınmış bir kararı teyid etmek için yapılan deneylerde dane v flokonlar halinge bulunan yemlerden el ile alınan nümunelerin alet yardımı il alınan nümunelerden daha güvenli olduğu aydınlatılm1ştır.

Sabri DILMEN (Ankara) ai. (195'8): Beyaz leghorn tavuklarda vitamin' BI2 ih

requirement of white leghorn hens. Poultry SeL 37

pancarı posası 1'48

(6)

DİLMEN

Ger,ıel olarak kışlık çif/ik yemleri hemen hemen daima tereyağının kıva-mını sertleştirdikleri için bu mahıurun önlenmesi amaciyle kış rasyonlarına endüstri yemleri de karıştırmak gerekir. Şüphesiz A grubunda bulunan yem-!erle C grubunda bulunan yemleri karıştırmak suretiyle rasyon tertiplemek ve böylece normal kıvamda bir tereyağı elde etmek te mümkündür.

Sabri DILMEN (Ankara) SWIFT, R. W. (1958): Yemlerde besleme değerinin ölçülmesi. The mea. surement of the nutritive value of feeds. Feed Age No. 3, 45-49.

100 yıl önce sığırlarda ilk defa ele alınan yemleme ölçüsü yemlerin kim. yasal analizine göre ham protein, yağ ve karbonhidrat miktarlarına göre tes-bit edilmiştir. O tarihten bir kaç yıl sonra bu besin maddelerinin hazmolma derecesi belirtilerek hayvanlarda yaşama ve verim payları ihtiyaçları üzerinde durulmuştur. 20. yüzyılın başlarında ise bir çok araştırıcıların ineklerde yaşa-ma ve verim payları ihtiyaçlarını gösteren çeşitli ölçülerin ele alındığı görül-mektedir. Bugünhazmolabilir besin maddeleri tümü (HBT) önemli yemleme ölçülerinden biri sayılmaktadır. Yemlerde besleyici değerlerin belirtilmesinde kullanılan öteki ölçüler ise_ nişasta değeri, hazmolabilir enerji, metabolik enerji ve net enerjidir. Bugün Amerika'da en çok kullanılan «Hazmolabilir besin madc;Jeleri» sistemidir. Hazmolabilir enerji (yemin ham enerjisinden gübredeki enerji çıkarıldıktan sonra), hazmolabilir besin maddeleri rümü de-ğerine eşittir. Hazmolabilir enerjinin belirtilmesi daha kolay ve milletlerarası ilkelere göre kalori ile ifadesi mümkündür. Yemlerde ya da gübrede ham enerji miktarını belirtmek için kalorimetrik bomba .kullanılır. Öküzlerde yapı-lan metabolizma deneylerine göre yemlerle alınan tüm enerjinin % 30 u gübre ile atılmakta ve vücutta % 70 hazmolabilir enerji kalmaktadır. Yem enerjisi-nin

%

3,8 i idrarla ve

%

7,3 ü ise metan gaziyle yitime uğramaktadır. Böy. lece bütün kalori yetimleri yemenerjisinden' çık~rılırsa vücutta kalan enerji miktarı % 58,5 dir. Vücutta türlü fizyolojik fonksiyonların gidişini sağlayan termik enerji ise yem enerjisinin

%

40;6 s~kadardır. B-u duruma gÖre yem enerjisinin ancak % 17,9 u canlı ağırlığın artışında faydalı olabilmektedir Holstein ineklerinde yapılan bir yıllık arc:ıştırmalarla yem enerjisinin

%

21 inin süt enerjisine çevrilmekte olduğu tesbit edilmiştir. BL! durl!ma. göre s~t ijretiminde enerjinin et üretimine nazaran biraz daha iyi değerlendirildiğ( kabul edııir.

- Sabri D1LMEN (Ankara)

,-DIJKSTRA, N. D. (1!959,): Süt in~kleri için temel yem olarak silo yemi. Silage als einziges Grundfutter für Milchkühe. Futterkonservlerung NO.

1.

(7)

,

RAYVAN BESLEME

. Gerek i~ tasarrufu gerekse besin maddeleri yitlmi bakımından son yıl. larda kuru ot üretiminin tamamen terk edilerek yerıne silo yemi.yapılması Sil< . sık tartı~ma konusu olmaktadır. Bu gör~~e uyarak yazar tarafından süt inek. lerinin yalnız silo yemiyle her hangi bir mahzur görülmeden beslenip beslene-meyeceği sorunu üzerinde durulmu~tur. Yapılan denemelerde silo ye'minin yal. nız ba~ına temel rasyon olamayacağı belirtilmi~tir. Yüksek miktarlarda sik, yemlerinden hazırıanmı~ rasyonlara az miktarlarda kuru ot ve daha ba~ka yemlerin karl~tırılarak yedirilmesi en iyi bir yemleme tekniği olduğu bildiriı. mektedir.

Sabri DILMEN

(Ankara)

FANGAUF, R., et ai. (1959):

Tavuk yemi olarak çavdarın önemi.

Die'

Bedeutung des Roggens als Hühnerfutter.

Archiv für Geflügelkunde 23, 73-77.

Yazarlar tarafından literatür bildiri~lere dayanılarak çavdardaki enerii yoğunluğunun hemen hemen arpadaki enerjiye e~it (Arpada

%

2 - 5 daha yük-sek) olduğu bildirilmektedir. Tavukların çavdarı dane yem olarak istekle ye-memelerinin sebeöini bu yemin olduğu gibi dane halinde kullanılmaya elve-ri~li olmamasında aramak 18zımdır.

Sabri DILMEN

(Ankara)

SLEMR, K. (1959):

Terramisin «Egg formula» ile yumurta verimine etki.

Beeinflussung

der Legeleistung durch Terramycin

Egg Formula. Wien.

tiera-entl. Montasschr. 46, 271-74.

Pfizer firmasının yardımcı maddeler preparatlarından bulunan Terramy-cin-Egg Formula'dan

%

0,1 oranında tavukların içme sularına karıştırıldığı' zaman yumurta veriminin önemli derecede yükseldiği görülmü~tür. Bu madde ayni zamanda enteritis, tavuk nezlesi gibi hastalıkların sebep olduğu yitimlerl de önemli derecede azaltmaktadır. Uygun olmayan mevsimlerde (sonbahar) yumurta verimi otuz günlük Terramycin-Egg Formula uygulanmasiyle iki ka-tından daha yüksek bir seviyeye ula~abilmektedir.

Sabri nILMEN

(Ankara)

HORN, V. - BULGURLU,ŞÜKRÜ (1960):

Insan ve Hayvan beslemede ak.

tüel problemler.

Aktuelle Probleme der tierischen

und menschlichen

Ernaeh.

rung. Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi yayınları:

46, 1-97. Ege Üniversitesi

Matbaası.

Justus Liebig Üniversitesi (Giessenj Almanya) Yeteriner Fakültesi Fizy()loji enstitüsü Direktörü Ord. Prof. Dr. Yalentin Horn tarafından izmir Ege Üniver-srtesinae verıren bu konferans Prof. Dr. Şükrü Bulgurlu tarafından Türkçeye çevrilerek Türkçe ve Almanca metinleri bir arada .yayımlanmı~tır. Aktüel ins~n

(8)

PİLMEN

ve hayvan besleme problemlerini etraflıca aydınlatan bu .eseri ilgililerin oriji-nalInden okumalarını öğütleriz.

Sabri

nILMEN

(Ankara) BECKER, MAX (1959): Yemlik tahııolarak yulaf. Bu yemin elverı,li ola-rak kullanılması için yeni imkanlar. Der Hafer als Futtergetreide. Neue Mög-Iichkeiten für seine :ıweckmaessige Verwendung. Futter und Fütterung 10, 85-88.

Her nekadar yulaf Batı Almanya'da ihtiyacı karşılayacak ölçüde üretil-memekte ise de bu yemin rasyonel ve faydalı bir şekilde kullanılması gerek-mektedir. Yulafın hazmolabilir ve hayvan tarafından faydalanılan payları ba-kımından çok değerli bir yem olduğu ötedenberi bilinmektedir. YuJafta temel besin maddelerinin yanında hayvanların canlılığına ve fizyolojik fonksiyonlara~ etki gösteren spesifik maddeler kapsadığı kabul edilmektedir. Yulaf ta spesifik ?tkiye sahip bu maddeye AVENiN denir. Yulaf kavusları bu yemin değerini önemli derecede düşürür. Kavusu çıkarılmış çıplak yulafı yem amaciyle kul-lanmak ekonomik sayılmaz. Yeni geliştirilmiş bir metoda göre yulaftaki bu kavuslar k~layca çıkarılabilmektedir. Bu gibi kavusu çıkarılmış yulaf ta besin maddeleri oranı çok elverişli bir durumda olduğu gibi besin maddeleri miktarı da öteki yemlik tahıılardan daha üstündür:

Kuru Ham Ham Ham Ham N-siz

madde protein sellüloz yağ kül öz mad.

%

%

'%

%

%

%

Buğday, orta 86,6 11,3 2,5 2,0 1,9 68,9 Çavdar, orta 86,6 9,2 2,2 1,7 2,2 71,3 Arpa, yemlik 86,0 10,4 4,5 1,8 2,9 66,4 Mısır, dane 87,0 9,9 2,2 4,4 1,3 69,2 Yulaf, kavuslu 86,6 10,7 9,9 4,7 2,9 58,4 Yulaf, kavussuz 88,4 14,6 2,4 7,9 1,9 62,3

Sabri

ntLMEN

(Ankara) PIATKOWSKI, R. (1958): Eri,kin ruminantlarda kar,ıla,tırmamalı hazım denemeleri. . Vergleiehende Verdaulichkeitsstudien an ausgewaehsenen Wieder. kaeuern eter verschiedenen Arten. Archiv für Tierernaehrung 8, 391-99.

Yazar tarafından koyun, keçi ve sığırlarda ham besin maddelerinin hazmolma dereceleri üzerinde karşılaştırmalı deneme. yapılmıştır. Araştırmada çeşitli kuru ot, 1 silo 'ı'emi ve 2 suni kurutulmuş yem alınmıştır. Elde edilen sonuçlara göre araştırmaya alınan yemlerin heı:nen bütün ruminantlarda hazrnaima dereceleri arasında önemli fark bulunmamaktadır. Bu bakımdan

(9)

HAYVAN BESLEME

yemlerdeki besin maddelerinin hazmolma kat sayılarını bu hayvanlardan her-hangi birine uygulamak mümkündür.

Sabri DILMEN (Ankara) ORTH, A. und KOCH, G. (1958): Suni kurutulmu, ye,i1 yemde karotinin bağlanması sorunu. lur Frage der Stabilisierung des Carotins im Trockengrün. tutter. Futter und Fütterung 9, 9-10.

Tarımda yararlı hayvanların beslenmesinde en tabii vitamin A kaynağı yeşil bitkilerdir. Bitkilerde vitamin Anın provitamini olan yalnız karotin bulu-nur. Hayvanlarda karotin ihtiyacının karşılanması yazın herhangi bir zorluk göstermedi ği halde kış' yemlemesinde durum çok başkadır. Çünkü bitkisel klj yemlerinin üretimi ve anbarlanması önemli derecede karotin yitimlerine sebep .olur. Karotin kaynağı bakımından kışın elde bulunan yemlerden özellikle kuru ot başta gelir. Bu yemlerde kurutma esnasında görülen karotin yitimi oldukça düşüktür (% 5 - 10). Hemen kurutmadan sonra 1 kilogram kuru ot ta 300 miligram karotin (ortalama 160-200 mg.) bulunur. Bu bakımdan kuru otlat-daki karotin miktarı kuru otun niteliği için önemli bir ölçü sayılır. Alman yem tüzüğünde .suni kurutma ile körpe çayır, yonca ve tırfıldan elde edilen ~/emlerin 1 kilogramında en az 80 miligram karotin bulunması istenmektedir. Karotin, havada oksidlenir, ısıya dayanmaz ve ışına karşı duyardır. Karotinin yemlerde dayanıklılığını sağlamak için anbarlama metodlarının düzeltilmesi üzerinde bugün büyük bir çaba harcanmakta olduğu görülmektedir. Yazar ta-rafından anbarlamada karotin yitimine sebep olan faktörler açıklanmakta ve Icarotin yitimlerini önlemek için gerekli tedbirler bildiri~mektedir.

Sabri DILMEN (Ankara) SCHREIBER, R. (1956): Karma yem imalinde bilimsel temeller. Wisseıns-chaftliche Grundlagen der Mischfutterherstellung. 31 s. Alfred Strothe Verlag, Hannover.

Gemeinschaft Deutseher Kraftfutterfabriken, Hamburg tarafından yayım. lanan bu broşürde yazar karma yem imalinde göz önünde bulundurulması ge. reken bilimsel temellere işaret etmekte ve karma yemlerin hayvan besleme-deki ekonomik önemini açıklamaktadır. ilgililerebu broşürü' 'okumalarını öğütleriz.

Sabri DILMEN (Ankara) SCHREIBER, R. (1960): Nitrojensiz öz maddelerin, özellikle karbon hid. ratların, hayv-an beslemede fizyolojik önemi. Die ern.aehrungsphysiologir.che Bedeu.tung der stickstoffreien Extrakstoffe, insbesondere der Kohlenhyd,rate, in der Tierernaehrung. Deutsche tieraerztliche Wochenschrift 61, 211-15.

(10)

DİLMEN

Nitrojensiz öz maddeler özellikle karbon hidratlar organizmada çok de-~iişik fonksiyonlara sahip oldukları için hayvan beslemede çok önemli besi!1 maddelerinden sayılırlar. Bu bakımdan yazar bu maddelerin kimyasal yapısı ve tabiatta bulunduğu yerler ve sentezi üzerinde etraflıca durmaktadır. Bu arada karbon hidrat sentezinde potasyumun önemi açıklanmaktadır. Son 2raştırmalara göre bazı şeker türlerinin vitamin benzeri fonksiyonlara sahip oldukları ve bunların tıpkı ekzojen amino asidler gibi ekzojen şeker olarak adlandırıldıkları görülmektedir.

Sabri DiLMEN (Ankara)

(11)

PARAZiTOlOJi

Vogel, H.: Güney Almanya'da Echinococcus multilocu!aris'e dair. (Über den Echninococcus multilocularis .Suddeutschlands). Zschr. T~openmed. Stut. tgart, 8,3,403-454 (1957).

insanlarda yaygın olan Cyste hydatique'lerden başka bazı bölgelerde, habis tümörlere benzeyen, multilocular veya alveolar şekiller görülmüştür. Bu parazitleri 1863 de Leucart, Echinococcus multilocularis olarak isimlendirmiş. tir. Deve ve Dew E. multilocularis'leri, E. granulosus'lerin atipik larva gelişme safhaları olduklarını ve bunlar arasında fark bulunmadığını ileri sürmüşler-dir. Posselt ve arkadaşları ise bunların başka başka parazit türleri olduğu tezini savunmuştur. Deneylere dayanan araştırmamız bunların çeşitli türler olduğunu göstermiştir.

Güney Almanya'da iki köpeğe insandan alınan E. multilocularis larvaları ye~irilmiş ve bunlarda olgun safhalar ~eydana gelmiştir. Bu şeritlerin yumur. tJlarl tarla farelerine yedirilmiş ve multilocular olan larvalar teşekkül etmi~. tir. insan menşeli olan ekinokok bu şekilde üç defa gelişimini tamamlamıştır, Güney Almanya'da serbest olarak yaşayan tilkilerden ve bir tarla faresinden, tabiı invaziyona maruz hayva~ ve insanlarda~ alınan marazi maddelerlı~ 11 köpek, 5 kedi ve 4 tilki son konut vazifesi görmüşlerdir.

Muhtelif gelişim safhalarında bulunan bir çok parazitlerin morfolojik .özellikleri bütün ayrıntılariyle incelenmiş ve bilhassa genital organları, larva

~'e erginlerinin rostellum çengelleri, vücut ölçüleri, proglotit sayıları karşılaş-tırılmış ve insandaki ile yabani hayvanlarda!) temin edilenlerin aynı, yani E. multilocularis Leukart bulunduğu anlaşılmıştır.

Ayrıca Kuzey Almanya ve Yugoslavya'dan elde edilerek laboratuvarda ye-tiştirilen E. granulosus ile E. multilocularis karşılaştırılmış ve vücut uzunluğu, yumurtaları taşıyan son halkaların büyüklüğünde, segment sayılarında, çe n-gelıerin şekil ve büyüklüğünde, genital deliğin pozisiyonunda, testislerin du-rum ve sayılarında, ovarium ve yüklü. olan uterus'un yapılışIarında farklar gö-rülmüştür. Bunlar arasındaki en bariz ayrılık testi külleri n s~yısında olup

(12)

MİMİoGLU

ların E. granulosus'larda E. multilocularis'lerin iki misli olduğu tesbit edil-miştir.

E. grnulosus'un aksine olarak E. multilocularis, köpeklerden başka tilki ve ev kedilerinde pe gelişmekte ve olgunlaşmaktadırlar. Bu parazitler köpek-lerde bir az daha fazla büyümekte ve tilki. ile kedilerdeki olgun şekillerden ,daha çok yumurtp meydana getirmektedirler. Köpeklerde enfeksiyondan 1,5 - 2

ay sonra parazitler en olgun şekillerini almaktadırlar. Üçüncü aydan sonra yu-murta veriminde, vücut uzunluğunda ve halka sayısında bir gerileme müşahe-de edilmiştir.

Referanslar

Benzer Belgeler

Kedi ve küpeklerden izole edilen Ecoli suşlarından.. saptanan CNF loksini ile sorhaz

Bu araştırmada perikardiyal emzyonun en iyi saptandığı yer olarak bildirilen (8) sol vent- riki.iIün 2D ve M-mod yöntemiyle yapılan eko- kardiyografik muayenesinde perikardiyal

Sonuç; Bu çalışmada tip 2 DM’lu hastalarda gizli hepatit B sıklığının kontrol grubuna göre istatistiksel olarak anlamlı düzeyde daha sık olduğu bulunmuştur?. Gizli

Although an age above 40 years was found to be a risk factor for anti-HAV IgG seropositivity in the Korean study [19], the anti-HAV IgG seropositivity was found to be signi

found that the frequency of HCV infection in 1,322 patients with various autoimmune diseases was signi- ficantly higher (8.7%), compared with the control group (%0.4).. In this

The same abnormal, disease-associated profile of expression of the same six microRNAs genes, in 45 patients, from multiplex (more than one child with autism) and simplex (one

TEOAE ölçümleri hiperinsülinemik grup içinde glisemik düzeye göre NGT, BAG ve BGT olarak üç ayrı grupta incelendiğinde; hiperinsülinemiyle birlikte disglisemik

Other Objective: To specify the clinical and sociodemographic characteristics, risk factors, factors affecting mortality including hematologic parameters, and red blood