• Sonuç bulunamadı

View of Gaza and debate on genocide

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "View of Gaza and debate on genocide"

Copied!
26
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Gazze ve soyk

m tart mas

1

Davut Ate

Özet

27 Aral k 2008-18 Ocak 2009 tarihleri aras nda srail’in Gazze eridi’ne yönelik

sald , yakla k iki y ld r tam bir ku atma alt nda bulunmas nedeniyle aç k hava

hapishanesine benzeyen ehirdeki hayat trajediye dönü türmü tür. Ulusal, etnik, rksal veya

dini bir grubun k smen veya tamamen yok edilmesi amac yla yap lan eylemlerin soyk m

suçlar oldu u göz önüne al nd nda, Gazze’deki son durumun bu kapsamda

de erlendirilmesi mümkün görünmektedir. Bu çal mada, Gazze’de ya ananlar n Roma

Statüsü hükümleri çerçevesinde soyk m veya soyk ma te ebbüs olarak ele al p

al namayaca tart lm ve Uluslararas Ceza Mahkemesi’nin gelece inde ve insanl a kar

suçlar n önlenmesinde Gazze’nin önemli bir deney olu turaca iddia edilmi tir.

Anahtar Sözcükler: Gazze; Filistin; srail; Soyk m; UCM;

Gaza and debate on genocide

Davut Ate

Abstract

Israeli assault between December 27, 2008 and January 18, 2009 on Gaza, which has been transformed into an open air prison because of the siege almost for the last two years, has turned the life in the city into a tragedy. Taking into account that actions committed with the aim of destroying in whole or in part a national, ethnic, racial or religious group are defined as ‘‘genocidal crimes’’, it is possible to evaluate the current situation in Gaza within this context. In this essay, it is debated that whether what is happening in Gaza is able to be evaluated as genocide or commit to genocide according to the provisions of the Rome Statute and it is argued that Gaza case will be an important test for the future of International Criminal Court and for the prevention of crimes against humanity.

Keywords: Gaza; Palestine; Israel; Genocide; ICC;

1

Konu, Stratejik Dü ünce Derne i taraf ndan 10-12 Aral k 2010 tarihleri aras nda Ankara’da düzenlenen Türk-Arap Sosyal Bilimler Kongresi’nde sunulmu tur.

Dr., D Ticaret Müste arl . atesdavut@yahoo.com. (Makalede dile getirilen görü ler yazar n ki isel de erlendirmeleri olup, görev yapt kurumla ili kilendirilemez).

(2)

Giri

srail 2005 y nda, otuzsekiz y ld r i gal alt nda tuttu u Gazze eridi’nden çekilmi tir. Di er yandan, 2006 y nda Filistin’de yap lan genel seçimleri kazanan Hamas’ n hükümet kurmas na gösterilen tepkiler nedeniyle, Filistin’de yeni kurulan ve Hamas’ n da içinde

oldu u hükümetin ömrü uzun olmam r. 2007 Haziran ay nda Hamas’ n Gazze eridi’nde

denetimi ele geçirmesini müteakip erit 2008 May s ay ndan itibaren srail taraf ndan

havadan, karadan ve denizden s biçimde ku atma alt na al nm r.2 Ku atman n gerekçesi

olarak Hamas taraf ndan srail’e yönelik roket sald lar düzenlenmesi gösterilmi tir (Haaretz

Isreal News, 2008b).3 Bir buçuk milyonluk nüfusunun yakla k yar n temel ihtiyaçlar n

tamamen uluslararas insani yard mlara ba olan Gazze’ye g da ve ilaç gibi temel insani

yard m sevkiyatlar aksamaya ba lam r. Nüfus yo unlu unun yüksek oldu u da

dü ünüldü ünde Gazze aç k hava hapishanesine dönü mü (United Nations, 2007:14) ve bir insanl k trajedisi ba göstermi tir. Ayr ca, 27 Aral k 2008-18 Ocak 2009 tarihleri aras nda

srail’in erid’e düzenledi i askeri operasyon trajedinin boyutlar a rla rm r.4 Buna

ba olarak srail’in soyk m,5 insanl a kar suçlar ve sava suçlar i ledi i yolundaki

iddialar yayg nla , özellikle 2006 y ndan sonra srail’in Gazze’de giri ti i baz

eylemlerin soyk m suçunu olu turup olu turmad konusunda ciddi bir tart ma

ba lam r.6

Asl nda Gazze’deki son görüntü, srail’in yakla k altm y ld r Filistinlilere

uygulad sistemli politikalar n geldi i son a ama olarak de erlendirilebilir. Oysa geçen

yüzy l içinde iki büyük dünya sava ya ayan, bu arada pek çok bölgesel çat maya ve sivil

2

Gazze’deki insani durumu bir trajediye dönü türen srail’in ku atma eyleminin Hamas’ n Gazze’yi kontrol etmesinden önce özellikle 2006 y ndan itibaren ba lad kabul edilir. Giri ve ç taki denetimlerin

la lmas , k sa süreli hava ve kara operasyonlar düzenlenmesi, g da, sa k ve enerji ihtiyaçlar n kar lanmas nda zorluklar ç kar lmas gibi uygulamalar 2006’dan sonra artm r (Finkelstein, 2009; United Nations, 2007).

3

Halbuki Hamas- srail aras nda 2008 y nda tesis edilen ate kesin önce srail taraf ndan bozuldu u bilinmektedir (Finkelstein, 2009).

4

18 Ocak 2009 tarihi itibariyle srail ve Hamas’ n kendi hesaplar na tek yanl olarak ilan ettikleri ate kesin uzun süreli olmas beklenmemektedir (Press TV, 2009).

5

Soyk m anlam ndaki ‘‘genocide’’ kavram ilk kez kullanan Raphael Lemkin’e göre soyk m ‘‘Al lageldi i üzere katliamlar yoluyla bir ulusun sadece hemen yok edilmesi olmay p; ulusal grubun varl yok etme amac yla grubun varl n esasl temellerinin y lmas için farkl hareketlerin e güdüm içerisinde icra edilmesine niyetlenilmesidir. Böyle bir plan n amaçlar , ulusal grubun siyasal ve sosyal kurumlar n, kültürünün, dilinin, ulusal duygular n, dininin ve ekonomik varl n da lmas ; gruba mensup bireylerin

ahsi güvenli inin, özgürlü ünün, sa n, yüceli inin ve hayat n yok edilmesidir.’’ (Lemkin, 1994:79).

6

srail eylemlerinin soyk m suçlar kapsam nda ele al nmas gerekti i konusunda hukuki bir de erlendirme için bkz. Doebbler, 2007.

(3)

mlara sahne olan insanl k, benzer trajedilerin bir daha ya anmamas için pek çok çaba sarfetmi tir. kinci Dünya Sava ’n n hemen ard ndan kurulan Nürenberg ve Tokyo

mahkemelerinde sava a neden oldu u ileri sürülen bir k m ki iler yarg lanm , 1948

tarihinde soyk n önlenmesine ili kin sözle me (Soyk m Sözle mesi) kabul edilmi , 1949

nda Cenevre Sözle mesi (IV) imzalanm , ve 1977 tarihinde de bu sözle meye Ek Protokol II kabul edilmi tir. Bu çabalardan en somut olan uluslararas düzeyde kal bir ceza

mahkemesi7 kurulu unu öngören ve 1998 y nda imzalanan Roma Statüsü’dür (Statü). Bu

metinler temel olarak sava kurallar düzenleyen 1907 tarihli Lahey Düzenlemelerinin çok

ötesindedir. Dünyadaki kültürel mozai in tehlikede oldu u bilinciyle kurulan Uluslararas Ceza Mahkemesi (UCM, Mahkeme), uluslararas toplumu bir bütün olarak ilgilendiren en ciddi suçlara giri enleri yarg lamakla yetkili k nm r (Rome Statute Madde 1).8 Ne var ki,

Filistin sorununun ba lang Mahkeme’nin çal maya ba lad 1 Temmuz 2002 tarihinden

çok önceye dayanmaktad r. Dolay yla Mahkeme’nin genel olarak Filistin, özelde ise Gazze

konusundaki yetkisi ancak 1 Temmuz 2002’den sonra i lendi i iddia edilen suçlara ili kindir. Filistin sorununun insanl bir bütün olarak ilgilendiren en ciddi sorunlardan biri oldu u ku kusuzdur. Bir tarafta son sömürgeci olarak kabul edilen srail’in gal Alt ndaki

Topraklarda ( AT) uygulad (Reuveny, 2008) ve Filistin’in demografik yap do rudan

etkileyen politikalar vard r; di er tarafta ise sorun nedeniyle bir türlü bar ve istikrara

kavu mayan Orta Do u bölgesi bulunmaktad r. Ayr ca, Filistin sorununun devaml sadece

bölgeyle de s rl kalmamaktad r. Filistin genel olarak do u ile bat veya slam dünyas ile bat dünyas aras ndaki gerginliklerin ve çat malar n en önemli kesi me noktalar ndan birini

olu turmaktad r. Bütün bu gerginlikler de dünya bar ve huzurunu olumsuz etkilemektedir.

Bu nedenle, hem etnik ve kültürel bir birim olarak Filistinlilerin varl n sürmesi hem de

bölge ve dünya bar n temin edilmesi aç ndan UCM’nin faaliyete geçmesi ve konuyla

ilgilenmesi önemlidir. Bu kapsamda, Gazze ku atmas ve ard ndan ya anan insanl k dram

UCM’ye ba lanan ümitler aç ndan önemli bir deney olacakt r.

Son dönemde hem srail’in hem de Hamas’ n Gazze’de giri ti i operasyonlar n Roma Statüsü’nün 6., 7. ve 8. Maddesi’nde tan mlanan birçok suç kapsam na girdi i iddia edilebilir. Ancak Statü’nün genel amaçlar çerçevesinde bugün Gazze’de ya ananlar n özellikle 6. Madde’ye göre de erlendirilmesi zorunlulu u bulunmaktad r. Zira sorun salt olarak bir k m

sava suçlar veya insanl a kar suçlar olmay p, bunlar n en a olarak nitelendirilen

7

Uluslararas ceza hukukunun geli imi konusunda bkz. Ayd n, 2002.

8

(4)

soyk mla ilgilidir. Zaten soyk m yapan veya buna giri enlerin öteki suçlardan bir k sm

da i lemi olmas kaç lmazd r.9 Bu nedenle çal mada, özellikle 2006-2009 döneminde

srail taraf ndan Gazze’de giri ilen fiillerin10 soyk m veya soyk ma te ebbüs olarak ele

al p al namayaca tart lm ve Uluslararas Ceza Mahkemesi’nin gelece inde ve insanl a

kar suçlar n önlenmesinde Gazze’nin önemli bir deney olu turaca iddia edilmi tir. Statü’nün 7. ve 8. Maddeleri’nde say lan insanl a kar suçlar ile sava suçlar sadece

soyk kolayla p kolayla rmad aç ndan de erlendirilmi tir. Bu ana teman n bir

gere i olmadan, Filistin sorununun tarihine, bölgesel ve küresel etkilerine veya siyasal taraflar na girilmemi tir. Bununla birlikte, Gazze Filistin’in bir parças oldu undan ve srail

eylemleri zaman zaman bütün Filistinlileri hedefledi inden, soyk m suçlar kapsam ndaki

de erlendirmeler yap rken srail’in bir bütün olarak AT’da uygulad politikalara da yer

verilmi tir.

srail, Gazze ve soyk m

Statü 1 Temmuz 2002 tarihinde yürürlü e girmi oldu undan suç oldu u ileri sürülen srail eylemleri bu tarihten sonrakileri kapsamaktad r. Di er yandan, Statü’nün 21. Maddesi

kapsam nda uygulanabilir hukuk dahilinde bulunan BM Soyk m Sözle mesi’inde soyk n

sava ve bar hallerinde olabilece i, eyleme giri enin uluslararas sistemdeki konumunun

ba lay olmad hususlar dikkate al nd nda,11 Gazze’de ya ananlar n soyk m s nda

ele al nmas nda srail’in veya Gazze’nin halihaz rdaki konumu ve bu ikisi aras ndaki ili ki türü karar verici de ildir. Taraflar n konumu ve aralar ndaki ili ki türü üzerindeki tart malar

iddia edilen soyk m suçunun yoklu unu göstermeye yaramaktad r.12 Zira insanl a kar

9

Eski Yugoslavya ve Ruanda için daha önce kurulmu olan ad hoc uluslararas ceza mahkemelerindeki (United Nations) davalarda daha sonra Statü’nün 6., 7,. ve 8. Maddelerinde yer alan eylemlerin bütünlük te kil etti i noktas ndan hareket edilmi , mahkemelerin statüleri ve zanl lar hakk ndaki suçlamalar soyk m, insanl a kar suçlar ve sava suçlar çerçevesinde haz rlanm r.

10

Statü’nün 25. Maddesi gere ince cezai sorumluluk nihayetinde bireysel olmakla birlikte, Gazze ve Filistin’e ili kin olarak çal mada ‘‘ srail eylemleri, srail politikalar , srail’in amac , srail’in niyeti, srail taraf ndan i lenen suçlar, vb.’’ ibareler kullan lmas tercih edilmi tir. Bunun nedeni, çal man n 1., 2. ve 3. bölümlerinde aç kland gibi Gazze ve Filistin’de srailliler (devlet yetkilileri, ordu, polis, kimi zaman AT’daki yerle imciler) taraf ndan

lendi i öne sürülen suçlar n srail Devleti’nin uzun vadeli planlanm politikalar n birer parças oldu u konusundaki tezdir. Bu ibarelerin kullan lmas , suça i tirak eden sraillilerin bireysel sorumlulu unun bulunmad ,

lendi i ileri sürülen suçlar n sorumlulu unun soyut özne konumundaki salt srail Devleti’ne yüklendi i anlam na gelmemektedir.

11

Statü’nün yorumunda yararlan labilecek en önemli ve ba lay metinlerden biri 1948 tarihli ‘‘Soyk m Sözle mesi’’dir (Aslan, 2007:67).

12

Gazze’nin i gal alt nda olup olmamas , srail taraf ndan ‘‘dü man toprak’’ ilan edilmesi veya Hamas taraf ndan giri ilen eylemlerin srail’e nefs-i müdafaa hakk vermesi, Hamas- srail çat mas n ulusal veya uluslararas

(5)

lenebilecek ciddi suçlar hem sava hem bar zamanlar nda, hem uluslararas hem de ulusal

ölçekteki silahl çat malarda vuku bulabilmektedir. Statü’nün 6. Maddesi’nde soyk m

suçunu olu turan fiiller say lm r.13 Buna göre,

‘‘Ulusal, etnik, rki veya dini bir grubu tamamen veya k smen yok etme

niyetiyle a daki eylemlere giri mek soyk m anlam na gelir:

(a) Grubun üyelerini öldürme;

(b) Grubun üyelerine ciddi surette bedensel ve zihinsel zarar vermei;

(c) Grubun bütünüyle veya k smen, fiziksel varl ortadan kald raca

hesaplanarak ya am artlar kasten de tirme;

(d) Grup içindeki do umlar engellemeye dönük önlemleri dayatma;

(e) Grubun çocuklar zorla ba ka gruba aktarma.’’

Geçen yüzy l içinde uluslararas toplum taraf ndan tan nm bulunan Yahudi, Ruanda

ve Bosna soyk mlar ile kar la ld nda,14 srail’in Gazze’de giri ti i eylemlerin bunlara

smen benzemekle birlikte çok önemli farklara sahip oldu u görülmektedir. Hem benzerliklerin hem de farkl klar n birlikte de erlendirilmesi neticesinde srail’in Gazze’de

soyk m uygulay p uygulamad veya böyle bir niyetinin olup olmad görülebilecektir. Bu

nedenle srail eylemlerinin 6. Madde’de say lan her bir paragrafa göre ele al nmas , özellikle

‘‘öldürme’’ye ili kin olarak geçmi örneklerle de kar la lmas15 gerekmektedir. Soyk m

fiilleri kapsam nda Statü’nün 6. Maddesi’nde say lan özellikle ilk üç eylem srail’in Gazze’de Filistinlilere soyk m uygulad yolundaki iddialara mesnet te kil etmektedir.

ölçekte bir silahl çat ma olup olmamas gibi hususlar srail’e yöneltilecek soyk m suçlamas hafifletecek olgular de ildir.

13

Sözkonusu Madde 1948 tarihli Soyk m Sözle mes’indeki hususlar n ayn r. Statü’nün 21. Maddesi gere ince an lan Sözle me de uygulanabilir hukuk aras nda bulunmaktad r. Üstelik soyk m iddialar konusunda an lan sözle me dava ile do rudan ilgilidir (Karakehya, 2008:154).

14

Sözkonusu soyk mlar her ne kadar UCM kurulmadan önce i lenmi ve davalar kurulan özel mahkemelerde görülmü olsa da, srail eylemlerinin de erlendirilmesinde geçmi örneklere ili kin al nm olan kararlar uluslararas hukukun genel ilke ve kurallar olu turmu oldu undan, UCM taraf ndan ele al nacak davalarda geçmi örnekler dikkate al nacakt r. lgili di er uluslararas sözle me veya anla malar zaten Statü’nün 21. Maddesi’inde say lan ‘‘uygulanabilir hukuk’’ aras nda yer alm r (Karakehya, 2008:153).

15

Kabul edilmi soyk m vak alar nda insanl k vicdan en çok yaralayan geli menin belirli bir gruba mensup bireylerin kitlesel biçimde öldürülmesi oldu u gerçe inden hareketle, Gazze’nin geçmi örneklerle kar la lmas özellikle ‘‘öldürme’’ eylemi üzerinden yap lm r.

(6)

Grup üyelerinin öldürülmesi

Öldürme ekli

Yahudi, Tutsi ve Bo nak soyk mlar nda toplu öldürme fiilinin göstergeleri genellikle toplu mezar, yakma veya zehirlemedir. 6. Madde’de ifade edilen ‘‘grubu tamamen ve k smen yok etme ..’’ ifadesi öldürme eyleminin toplu olmas gerekti ini anlat r. Gazze’de toplu mezarlar bulunmamas , cesetlerin yak lmamas veya insanlar n toplu biçimde gazla

zehirlenmemesi ya anan olay n soyk m olmad izleninimi vermektedir. Oysa srail

sald lar nda kimi zaman yüzlerce Filistinli sivil ayn anda ölmekte ve bunlar n cenazeleri hem ehrileri taraf ndan kald lmaktad r. Ayr ca sald lar belirli aral klarla düzenlenmekte, böylece toplam kay plar geni bir zaman dilimine yay labilmektedir.16 Kabul edilmi soyk m örneklerinde oldu u gibi cesetlerin katiller taraf ndan toplu mezara konarak veya yak larak yok edilmesi ile yak nlar n kurbanlar inançlar do rultusunda toplu biçimde defin etmeleri aras ndaki fark tayin edebilecek bir k stas bulmak zordur. Statü toplu öldürmenin ekline ili kin herhangi bir aç klama getirmedi inden, srail’in sava araçlar kullanmak yoluyla ve Hamas militanlar na kar kendini savunma gayesiyle17 giri ti i öldürme eyleminin eklinin bu noktada önemi yoktur.

Öldürme yo unlu u

Tan nm soyk m örnekleriyle Filistin aras nda önemli bir fark öldürme eyleminin

zaman k na ve öldürmenin yo unlu una ili kindir. Yahudi soyk nda suçun i lendi i

süre yakla k dört-be y ld r (1940-1945 aras ) ve alt milyon civar nda Yahudinin öldü ü

tahmin edilmektedir (Rummel, 1997). Bosna soyk nda bu süre yakla k üç y ld r

(1992-1995 aras ) ve ikiyüzbin insan n öldürüldü ü tahmin edilmektedir (Smith, 2003; SIPRI,

16

Son olarak 27 Aral k 2008’de ba layan ve 18 Ocak 2009’da taraflar n tek yanl ate kes ilan yla son bulan srail’in Gazze eridi’ne yönelik sald nda yar sivil 1500’en fazla Filistinli ölmü tür (Guardian, 2009). 27 Haziran-8 A ustos 2006 tarihleri aras nda erid’e düzenlenen srail sald lar nda da 170, 2004 y Ekim ay içerisindeki sald da da 166 Filistinli öldürülmü tür (Palestinian Monitoring Group, 2006). 2000-2005 döneminde srail sald lar sonucunda ölen Filistinlilerin say yakla k 4000’dir. Ölümlerin yar Gazze yar da Bat eria’da meydana gelmi tir (World Health Organization, 2006). 2006 y içerisinde srail sald lar nda ölen Filistinlilerin say ise 673 olup, bunun 531’i Gazze’de meydana gelmi tir (United Nations, 2007:7). Bu rakamlar belirli aral klarla verilebilen öldürme say lar olup, günlük meydana gelen ve birkaç sivilin hayat na son veren s radan öldürme eylemleri Filistin’de adeta rutinle mi tir.

17

srail taraf ndan dile getirilen nefs-i müdafaa iddias , ate kesi bozan n kendisi olmas ve 27 Aral k 2008-18 Ocak 2009 tarihleri aras ndaki sald lar n reaksion de il planl bir hareket olmas nedeniyle yersizdir (Nasser, 2009).

(7)

1996). Ruanda’da ise zaman dilimi sadece dört ayd r (1994 Mart-Temmuz aras ) ve trajedinin yakla k sekizyüzbin insan n hayat na mal oldu u tahmin edilmektedir (Jones, 2001). Halbuki Filistin’de srail’in öldürme eylemlerinin ba lang ç tarihini 1949 y na kadar geri götürme imkan vard r. Yakla k altm y ll k geçmi i bulunan sorunda eylemin vuku buldu u zaman

dilimi geni , buna paralel olarak öldürme yo unlu u da ötekilerle kar la ld nda oldukça

seyrektir. Oysa ne Statü ne de Soyk m Sözle mesi, soyk m s ndaki fiillerin i lenmesine

ili kin olarak ne zamanlama k stas ne de yo unluk tan içerir. Her ne kadar UCM’nin

yetkisi 1 Temmuz 2002’den sonra i lenen suçlar kapsasa da, en az ndan srail’in Filistinlileri

yok etme niyetinin varl n gösterilmesinde bu tarihten önceki eylemlere de gönderme

yap lmas gerekmektedir. Bu ekilde geriye do ru bir inceleme elbette UCM’nin yetkisi

ba lam nda Statü’nün 11. Maddesi gere ince geçmi eylemlerin yarg d kalaca gerçe ini

de tirmez. Bununla beraber, srail taraf ndan 2002’den sonra genel olarak AT’da özel

olarak da Gazze’de giri ilen eylemlerin 1948’den beri sistematik ve yayg n olarak ba vurulan

eylemlerle bir bütünlük te kil etti i ve bunun da bugünkü eylemlerin soyk m olarak

nitelendirilmesine yard m edece i dü ünüldü ünde, srail’in durumunda sözkonusu olan geni

zaman diliminin bir bütün olarak ele al nmas zorunlulu u ortaya ç kmaktad r. Dolay yla

soyk m iddias n gündeme getirilmesinde kullan lacak öldürme say n ‘‘e ik’’i (Aslan,

2007:67) konusunda nesnel bir kriter belirleme imkan bulunmamaktad r. Ayr ca, öldürme

yo unlu u konusunda say sal bir kriter aranmas , UCM’nin cayd niteli ini yok

edebilecektir. Böyle bir durumda Mahkeme sadece gerçekle mi cürümlere bakabilece inden UCM’nin daha önce kurulmu olan ad hoc mahkemelerden bir fark kalmayacakt r. Oysa uluslararas sistemde genel geçer bir ceza mahkemesinin varl k nedenlerinden biri insanl bir bütün olarak derinden yaralayan trajedilerin tekrar n önlenmesidir.

Öldürmenin sonlanmas

srail’in Gazze’de yürüttü ü eylemlerin di er bir ay yönü uzun süreden beri

devam edegelen bir soruna dayan yor olmas r. Yahudi soyk uluslararas bir sava ,

Ruanda soyk ülke içindeki iç sava , Bosna soyk ise uluslararas müdahale ile son

bulmu , her üç örnekte de sorumlular n cezaland lmas amac yla özel uluslararas

mahkemeler kurulmu tur. Halbuki srail’in Filistin’deki konumu ya anm her üç örnekten de

farkl r. srail ile Filistinlilerin sahip oldu u sava yetenekleri göz önüne al nd nda,

(8)

de ildir. Ayr ca srail’in Gazze’de giri ti i eylemleri engellemeye dönük uluslararas bir

müdahale de olmam r. Filistin’deki durum ya anm , olmu -bitmi bir olgu olmay p, halen

devam eden bir süreçtir. Önceki örneklerde cürümler i lendikten sonra mahkemeler kurulmu

ve bar ortam tesis edildikten sonra yarg lamalar yap lm r. Oysa Gazze’de suç oldu u

iddia edilen fiiller uzun zamandan beri i lenmeye devam etmekte ve bu zaman kesitinin 2002’den beri olan k sm nda söz konusu suçlara bakacak bir yarg mercii bulunmaktad r.

UCM’nin soyk mla ilgili henüz herhangi bir dava sonuçland rmad dikkate al nd nda,

ya anmakta olan sürecin UCM’nin gelece ini de ilgilendirdi i görülmektedir. Zira Darfur

konusunda Statü kapsam ndaki suç iddialar n incelenmesi için Birle mi Milletler (BM)

Güvenlik Konseyi (BMGK) taraf ndan harekete geçirilen UCM srail konusunda henüz bir

giri imde bulunmam r.18

Sivillerin öldürülmesi

Önceki soyk m örnekleriyle Gazze aras ndaki en önemli benzerlik ya anan yo un

sivil kay plard r. srail birçok ülke taraf ndan terörist ilan edilen Hamas’ n giri ti i eylemlere

kar vatanda lar korumak üzere Filistinlilere sald rmaktad r. Yap lan eylemlerin srail

ba ta olmak üzere uluslararas aktörlerce ‘‘sald ’’ biçiminde nitelendirilmesi nedeniyle,

sanki kar tarafta organize silahl güçlerin varl ve bunlar n gücünün srail’in askeri

kabiliyetine yak nl gibi bir yan lg yarat lmaktad r. Böylece srail’in giri ti i toplu öldürme

eylemlerinin savunma operasyonlar n do al sonucu oldu u ve bir grubu yok etme amac

ta mad kan na var lmaktad r. Halbuki sözde terörist Hamas’ n srail’e f rlatt birkaç

roketin kar nda dünyan n en modern ordular ndan birine sahip srail’in sürekli biçimde

ölçüsüz ve orant z olarak Filistinlilere sald rmas , asl nda söz konusu eylemlerin amac n Filistinlileri tedricen19 yok etmek oldu unu gösterir mahiyettedir.

18

UCM’nin Darfur ile ilgili BMGK’nin talebi do rultusunda harekete geçmesi konusunda bkz. Çakmak, 2007. Roma Statüsü’ne taraf olmayan srail konusunda UCM ancak BMGK yoluyla harekete geçirilebilecektir. Bu nokta ise büyük ölçüde uluslararas sistemdeki büyük güçlerin inisiyatifinde bulunmaktad r. UCM taraf ndan incelenmekte olan di er konular Uganda, Demokratik Kongo Cumhuriyeti ve Orta Afrika Cumhuriyeti’ndeki olaylard r (Bay ll lu, 2007:55).

19

srail’in Filistinlileri yok etme amac yla uzun y llard r ba vurdu u bir k m uygulamalar için bkz. Brandabur, 2008.

(9)

gal-direni kavramlar

Önceki soyk m örneklerinde öldürmeler mevcut devlet ayg n kullan lmas

suretiyle ulusal nüfusun farkl etnik veya dini kökene mensup bir k sm yok etmeyi

hedeflemi tir. Oysa srail öldürme eylemlerini i gal etti i topraklar üzerinde icra etmektedir. 2005 y nda Gazze’den çekilmesi srail’in i galci konumunu sona erdirmi de ildir. erid’in

hava, kara ve deniz ba lant lar kontrol eden ve istedi i zaman askeri operasyonlar

düzenleyen srail’in i galci statüsünün bu tarihten sonra da devam etti i kabul edilmektedir (Gresh, 2006). gal alt ndaki topraklarda i gal eylemini sona erdirmek üzere yerel halk n direni hakk bakidir (Khalil, 2005:29). Ancak i galcinin yerel halk n düzenli bir orduya sahip olmamas için gerekli önlemleri alaca da aç kt r. Zaten i gal ancak bu ekilde

tamamlanabilir. Dolay yla i gal eyleminden sonra -kar taraf n düzenli ordusunun

da ld ve böyle bir olu umun engellendi i durumda- i galcinin i gal edilen topraklarda

bir devlet gibi hareket etmesi zorunlulu u do ar (Geneva Convention IV Madde 6). Bundan sonra i gal alt ndaki topraklarda ortaya ç kabilecek direni ler do al olarak i galci aç ndan

yasad r ve günümüzde kullan lan tan mla ‘‘terör’’dür. srail de Hamas’ terörist ilan

ederek asl nda Filistin’de i galci konumda oldu unu z mnen kabul etmektedir. Öyleyse srail’in teröristlere kar alaca önlemlerin de herhangi bir devletin alaca önlemlere benzemesi gerekir.20 Ne var ki srail bunu yapmaktan srarla kaç nmakta, bir taraftan Hamas’

terörist ilan ederken, öte yandan Hamas’ n düzenli bir orduya sahip oldu u varsay ndan

hareketle elindeki bütün imkanlar kullanarak terörist sald lara birkaç misliyle cevap

vermektedir21. Bu durumda ortaya ç kan sonuç, srail’in i gal etti i topraklarda düzenin sa lanmas ve yerel halk n güvenli ini istemedi i eklindedir. srail bilinçli bir biçimde ve devaml olarak yerel halk n güvensiz konumunun korunmas na özen göstermekte; terörist sald lara srarla misliyle cevap vererek de bunu bir devlet politikas haline getirmi , bütün Gazzelileri cezaland rm (BBC, 2008b) ve belirli bir amaç do rultusunda sivil kay plar hedeflemi olmaktad r.

20

ABD’nin 11 Eylül sonras nda Afganistan ve Irak’ta giri ti i ‘‘teröre kar sava ’’ bu noktada srail’in AT’daki eylemlerine cesaret vermi tir. Zira devletler aras iddetin tan mlanmas için kullan lagelen ‘‘sava ’’ kavram devlet-d aktörlere kar giri ilen eylemler için de kullan ld nda, sava an taraflardan biri olan devletin uluslararas hukuk çerçevesindeki yükümlülüklerinin göz ard edilebilece i inanc do mu tur. Devlet de bir anlamda terörist örgütlerce uygulanan çat ma usullerini benimsemeye ba lam r. ABD’nin çok tart lan Guantanamo Kamp bunun en iyi bilinen örne idir. Giri ti i eylemlerde sivil kay plar dikkate almayan teröristler gibi, teröre kar sava a giri en devletler de sivil kay plar göz ard etmekte, dolayl olarak da Statü’de suç s nda tan mlanan baz fiilleri gerçekle tirmi olmaktad r. Guantanamo konusunda bkz. Alt parmak, 2003.

21

(10)

Bedensel ve zihinsel zarar

Gün a gerçekle tirilen srail sald lar n ortaya ç kard görünüm sadece toplu

ölümler de ildir. Ölenlerin say n birkaç misliyle yaral ortaya ç kmakta, sivillerin evleri ve yerleri tahrip edilmektedir. Bedeni, evi ve i i sürekli biçimde tahrip edilen insanlar n görmü oldu u bedensel ve zihinsel zarar n ciddili i aç kt r. Ayr ca srail taraf ndan Filistinlilere

verilen zarar sadece sald anlar yla da s rland lamaz. 2006 y n ortalar ndan beri

karadan, denizden ve havadan srail ablukas nda22 ya ayan Gazzeliler en temel hayati

ihtiyaçlar kar lamada srail’in iznine tabi bulunmaktad r. Uluslararas ilaç ve g da

yard mlar kesilebilmekte, günlük ihtiyaçlar için elzem olan enerji ve su s k s k kesintiye rat lmaktad r (Haaretz Israel News, 2008a). Bu artlar alt nda ya amaya mahkum edilen Gazzelilerin bedensel ve zihinsel zarar görmemeleri mümkün de ildir.23 Ayr ca terörist eylemlere giri ti i iddias yla tutuklanan Filistinlilerin akibetleri konusunda yeterli aç kl k da

mevcut de ildir (Palestine News Network, 2009). Ya anan trajedi Gazze’deki neslin sa kl

büyümesini imkans zla rmakta ve Gazzelilere verilen bedensel ve zihinsel zarar n amac n

soyk m oldu u tezini kuvvetlendirmektedir (Makdisi, 2007).

Hesaplanm yok edici hayat artlar

Toplu ölümler, bedensel ve zihinsel zarar, abluka alt nda ya amaya mahkum edilme Gazzelilerin yok olmas için hesaplanan hayat artlar r.24 srail sald lar n ve ablukan n

arada bir kesintiye u ramas sanki bunlar n hesaplanm politikalar olmad izlenimini

uyand rmaktad r.25 Hamas taraf ndan giri ilen terör eylemlerinin her defas nda neredeyse bin

Ate , 2009.

22

Ablukadan önce de srail taraf ndan AT’da sabit veya hareketli say z kontrol noktalar kurularak Filistinlilerin hareket özgürlükleri neredeyse yok edilmi tir (World Health Organization, 2006).

23

srail’in insani ihtiyaçlar (g da, ilaç) birer sava arac olarak kulland iddia edilmektedir (Ekklesia, 2008).

24

Gazze’nin abluka alt nda tutulmas erid’i bir toplama kamp na benzetmi tir. Bu nokta, Yahudi ve Bo nak soyk mlar yla benzerlik göstermektedir.

25

Özellikle 2000 y nda ba layan Al-Aksa ntifadas sonras nda srail taraf ndan AT’a yönelik al nan önlemler neticesinde halk n ekonomik durumunu gittikçe kötüle mi tir. Fakirlerin genel nüfus içindeki oran 2000-2005 döneminde %58-70 aras tahmin edilmektedir. Bu oran Gazze’de %85’e ula r. Zaten AT’daki Filistin nüfusunun %40’ BM insani yard yla (UNRWA) ayakta durmaktad r. 2005 sonu itibariyle AT’da ya ayan nüfusun %38’inin yeterli g daya ula ma konusunda risk alt nda bulundu u ifade edilmektedir. Bunun en önemli iki nedeni bulunmaktad r: Birincisi, srail’in ald önlemler neticesinde bozulan ekonomiye ba olarak i sizli in artmas r. kincisi ise, srail’in yürürlü e koydu u yeni güvenlik uygulamalar sonucunda g da ihtiyaçlar n AT’a ula mas nda ya anan zorluklard r. Bozulan ekonomi ve yeterli g daya ula amama bölgede ya ayan insanlar n sa na da önemli tehditler getirmektedir (World Health Organization, 2006).

(11)

mukabele ile yan tlanmas ,26 srail’in yerel halk yok etme niyetiyle onlara belirli artlarda hayat uygun gördü ünü ortaya ç karmaktad r. Uygun görülen bu hayat ise nihayetinde Filistinlilerin önemli bir parças olu turan Gazzelilerin yok olmas hedefleyen hesaplam plan n sonucu olabilir. Örne in, 1967 y nda i gal etti i Gazze eridi’nden 2005 y nda çekilen srail, sanki i gali sona erdirdi i gibi bir yan lg yaratm r. Ne var ki, erid’in yönetimi devlet oldu u tam olarak kabul edilmeyen Filistin Otoritesi’ne b rak lm , bu Otorite’nin Hamas eylemlerini engelleyememesi neticesinde 2008-2009 y llar aras nda denizden, karadan ve havadan ku at lan Gazze’deki insanlar n kaderi i galcinin merhametine

rak lm 27 ve ehir toplama kamp na benzetilmi tir. Bu arada srail Gazze’de i galci

konumunda bulunmad , dolay yla yerel halk n temel ihtiyaçlar veya güvenli inin kendi

sorumlulu unda olmad iddia etmi tir.28 Oysa Gazze’nin sürekli biçimde abluka alt nda

tutulmas , arada bir askeri sald lar düzenlenmesi ve giri ç lar n tamamen srail

denetiminde olmas , srail’in bölgede hala i galci konumunda bulundu unu gösteren yeterli kan tt r. Dolay yla srail Filistin halk n bir bölümünü olu turan Gazze sakinlerinin fiziki

olarak yok olmas için onlar n hayat artlar hesaplanm biçimde de tirmektedir

(Doebbler, 2007).

srail’in niyeti ve soyk kolayla eylemleri

srail’in Gazze’ye kar giri ti i eylemler soyk m suçlamas na mesnet te kil etse de,

tek ba na söz konusu eylemlerin varl soyk m iddias için yeterli görülmeyebilir. Zira

Statü’nün 6. Maddesi’nin giri inde ‘‘.... grubu tamamen veya k smen yok etme niyetiyle ...’’ ibaresi soyk m fiillerini tan mlamak için ba lay bir art koymaktad r. Dolay yla srail’in

Gazze’de yürüttü ü ve yukar da de erlendirilen eylemlerinin soyk m s na al nabilmesi

için, ‘‘ srail’in Filistinlileri tamamen veya k smen yok etme’’ niyetinin varl n gösterilmesi zorunludur.29 Esasen ilgili Madde’nin dar dar yorumunda, srail’in böyle bir niyetinin varl konusunda pek az tart ma yap labilecektir. Zira soyk m olarak nitelendirilen fiillerin varl ,

26

srail’in Gazze’ye yönelik sald lar n aylar öncesinden planland ifade edilmi tir (Haaretz Israel News, 2008b).

27

BM dahil öteki yard m kurulu lar n bölgeye düzenli ula mas da etkin olarak engellenmi tir (Koechler, 2008)..

28

srail Yüksek Mahkemesi’nin Gazze’ye enerji transferinin kesilmesi konusunda 30/1/2008 tarih ve HCJ 9132/07 say Karar (Gisha, 2008).

29

Eski Yugoslavya için kurulmu olan Uluslararas Ceza Mahkemesi’nin verdi i kararlarda, soyk m suçu sadece lenmi eylemleri de il, sözkonusu eylemlere giri me niyetini içerir biçimde yorumlanm r (ICTY, 2004). Zaten Statü’nün 25. Maddesi 3-b-c-d-e f kralar da 6. Madde’de ifade edilen suç eylemlerinin gerçekle tirilmi olmas na de il, bunlar gerçekle tirme niyetinin sergilenmesine ili kindir.

(12)

bu fiillere giri enin niyetini de aç kça ortaya koymaktad r. Di er yandan Madde’nin geni yorumundan, say lan fiillerin belirli bir niyetle gerçekle tiriliyor olmas gerekti i, böyle bir niyetin yoklu unun gösterilmesi halinde, bu fiiller i lenmi olsa bile buna ili kin cürümün

soyk m suçu olarak nitelendirilme imkan ndan kurtulabilece i varsay labilir. Bu nedenle,

srail’in Filistinlileri tamamen veya k smen yok etme niyetinin varl n halihaz rda giri ti i eylemlerle bütünlük içerisinde ayr ca gösterilmesi de gereklidir. Bu noktada, srail’in 2002 öncesine ili kin eylemlerinin de -bir k sm bugün de devam etmektedir-30 dikkate al nmas zorunludur. srail’in 1948 ve 1967 sava lar sonras nda mülteci konumuna dü en

Filistinlilerin BM’in ba lay kararlar na ra men halen geri dönü üne izin vermemesi,

Filistinlilere ait evlerin y lmas ,31 AT’da 2002 sonras nda da Yahudi yerle im birimleri kurmaya devam ediyor olmas ,32 ayr ca 2003 tarihinden itibaren Do u Kudüs’ün Filistinli

meskun k sm ve Bat eria’y duvarlarla çevirmeye ba lamas (Khalil, 2005:36-37)33 ve

Gazze’yi sürekli biçimde abluka alt nda tutmas34 ve Filistinlileri göçe zorlanmas , srail’in niyetine ili kin önemli ipuçlar vermektedir. Üstelik bu eylemler sürdürülmekte olan soyk etkinle tirme i levine sahiptir.35

Statü’nün 6. Maddesi kapsam nda soyk m anlam na gelen ilk üç eylem srail

taraf ndan sürekli biçimde icra edilmektedir. Toplu öldürme, bedensel ve zihinsel zarar ile Filistinlilerin k smen yok olmas sonucunu getirecek hayat artlar bugün Gazze’de mevcuttur

(BBC News, 2008a). Statü’nün lafz na ba kal nd nda di er iki eylem -do umlar n

engellenmesi ile çocuklar n ba kalar na verilmesi- srail taraf ndan icra edilmemektedir.36

Ancak, soyk m anlam na gelen eylemlerin amac n bahse konu grubu tamamen veya

30

Mültecilerin geri dönü üne izin verilmemesi, Filistinlilere ait evlerin y lmas , topra terketmek zorunda rak n Filistinlilerin sahip oldu u araziler üzerine Yahudi yerle im birimleri kurulmas , AT’ n d dünya ile ba lant n etkin biçimde srail taraf ndan kontrol edilmesi, Filistinlilere kendi bölgeleri aras ndaki geçi lerde bile dayan lmaz kontrol noktalar konarak ülke bütünlü ü kavram n yok edilmesi gibi. Bütün bunlar bir toplumun ‘‘topluca cezaland lmas ’’ndan ba ka bir ey de ildir (Koechler, 2008).

31

2000-2005 döneminde Gazze’de yakla k üçbin, Bat eria’da ise binbe yüz ev srail askeri operasyonlar ras nda y lm r (World Health Organization, 2006).

32

galcinin kendi nüfusunun bir k sm i gal etti i topraklara transfer etmesi uluslararas hukuka ayk r (Geneva Convention IV Madde 49).

33

Duvarlar n uluslararas hukuk kapsam ndaki durumu için bkz. Akram vd., 2004. Duvarlar n hukuki sonuçlar için bkz. Oxford Public Interest Lawyers, 2004.

34

srail abluka alt ndaki Gazze’ye yönelik sald lar s ras nda uluslararas toplumun insani yard m için gerekli olan ate kes ça defalarca reddetmi tir (BBC News, 2008d).

35

Sözkonusu eylemler Statü’nün 7. ve 8. Maddeleri’nde say lan insanl a kar suçlar ve sava suçlar çerçevesinde ele al nabilecek konular olmakla birlikte, çal man n kapsam do rultusunda bunlar ayn zamanda soyk kolayla rd ndan, soyk m eylemlerini icra eden devletin soyk m yapma niyetinin gösterilmesi aç ndan önemlidir.

36

Bununla birlikte, AT’larda do an Filistinli çocuklar n zaman zaman srail taraf ndan nüfus kayd na geçirilmemesi ve bunlar n hukuksal bir varl k kazanamamalar nedeniyle Filistin d na ç kar lmas zorunlulu u yarat lmas , srail’in bu eylemleri dolayl olarak i ledi ini ortaya koymaktad r (Doebbler, 2007).

(13)

smen yok etme oldu u dikkate al nd nda, asl nda bugün Gazze’de ya ananlar n Statü’de

soyk m anlam nda kullan lan (d) ve (e) eylemlerini de içerdi i görülecektir. Öldürme,

do umlar n engellenmesi veya çocuklar n ba kalar na verilmesi hedefteki grubun demografik

yap do rudan de tirmeye dönük eylemlerdir.37 Dolay yla Statü’nün ruhuna göre,

hedef grubun nüfusunu azaltmay veya yok etmeyi amaçlayan ancak Statü’de 7. ve 8.

Maddeler kapsam nda ba ka suçlar s nda bulunan baz eylemlerin de soyk

kolayla yor olmas nedeniyle dikkate al nmas zorunludur. Örne in, Filistin Otoritesi’nin zaman içerisinde ba ms z bir devlete dönü mesinin etkin biçimde engellenmesi, Filistinlilerin göçe zorlanmas ve i gal edilen yerlere i galcinin sivil nüfusunun nakli bunlardan en dikkat çekenleridir.38

gal etti i topraklarda bir devletin yapmas gerekti i gibi güvenli i sa lamak yerine, halk n güvenli ini srarla ve sistematik biçimde bozma amac ta yan ve Gazze’de yok edici hayat artlar haz rlayan39 srail üstü kapal olarak Filistinlileri zorunlu göçe tabi tutmaktad r. Ayr ca i gal etti i topraklarda sürekli olarak yeni Yahudi yerle im birimleri in aa ederek yerli halk n topraklar ndan ümidini keserek göç etmesini sa lamaktad r.40 Böylece AT’da yerli halk n soyunun tükenmesini hedefledi ini aç kça ortaya koymaktad r. srail bir taraftan AT’ güvenlikten yoksun tutmakta,41 öte yandan da söz konusu topraklarda kendi vatanda lar na yeni yerle im birimleri açarak Filistinlilerin kendi öz topraklar terk etmesini zorunluluk haline getirmektedir.42 Soyk m suçunu i leyen bir devletin veya grubun sahip olabilece i

37

srail devletinin varl na yönelik en önemli ve acil tehditlerden biri 1948 y ndaki sava tan sonra srail s rlar içerisinde kalan Araplar olarak gösterilmekte ve Arap nüfusunun art önleyici tedbirler al nmas gerekti i ifade edilmektedir (Shomaly, 2007). srail içindeki az nl klara bak aç n bu çerçevede ekillendi i dikkate al rsa, ayn bak n birçok Yahudi yerle im birimi kurulmu olan AT’daki Filistinlilere de te mil edilebilece ini öngörmek zor olmayacakt r.

38

srail güçlerince zaman zaman AT’da giri ilen eylemlerin hedeflerinden biri de Filistin Otoritesi’ne ait kay t (nüfus, do um, e itim, sa k vb.) merkezleridir. Sözkonusu kay tlar n yok edilmesi Filistinlileri kimliksiz, kay ts z ve vatans z bir konuma sokabilmektedir. Bu durum Filistinlileri göç etmeye zorlaman n önemli bir arac r (TBMM, 2002).

39

Gazze’de bugün ba gösteren trajedinin 2005 y ndaki çekilme s ras nda srail taraf ndan öngörüldü ü veya planland iddia edilmektedir (Shlaim, 2009).

40

Yakla k dokuz milyonluk Filistinlinin yar ndan fazlas Filistin d nda mülteci konumundad r. Rakamlar ve Filistinliler aras ndaki göç e ilimleri konusunda bkz. Lubbad, 2007.

41

srail eylemlerini sadece devletin hareketleriyle s rland rmak yeterli de ildir. Örne in, AT’da meskun bulunan Yahudi yerle imciler srail Devleti’nin göz yummas sonucunda zaman zaman Filistinlilere sald rabilmekte, Filistinlilerin ev, i yeri veya tar m arazilerine güvenli biçimde ula malar engelleyebilmektedir (United Nations, 2008).

42

srail’in kurulu ideolojisi kabul edilen Siyonizm Filistinlilerin kendi öz topraklar ndan at lmas öngörmektedir. Bu nedenle, srail taraf ndan genel olarak AT’da giri ilen eylemlerin devlet ideolojisinin gerekleri do rultusunda planl yap ld iddia edilebilir. srail’in kurulu u, ideolojisi ve Filistinlilerin bu süreçte kar la klar sorunlar için bkz. Cramer, 2006.

(14)

amaçlar dikkate al nd nda,43 zorunlu göç olgusunun da dolayl biçimde soyk

kolayla ran eylemlerden biri olabilece i görülmektedir. Soyk n amac Statü’nün 6.

Maddesi’nde ‘‘ulusal, etnik, rki veya dini bir grubu tamamen veya k smen yok etme’’

biçiminde tan mlanm r. Di er yandan, soyk ma giri enin nihai amac n yasa metninde

tan mland ekilde olmayaca kesindir. Bir grubun yok edilmesinden sonra bunu

gerçekle tirenlerin daha üst amaçlar olsa gerekir. Örne in, soyk ma tabi tutulan grubun

elindeki maddi varl klar n (ekonomik de erler, toprak) sahiplenilmesi veya onlar n sahip oldu u ekonomik, sosyal ya da siyasal konumun elde edilmesi bunlardan olabilir. Bu amaçlar kapsam nda, yok edilmesi planlanan grup Statü’de tan mlanan biçimde fiziki olarak yok edilebilece i (6. Madde a, b, c, d, e f kralar ) gibi, bir daha geri dönme ihtimali bulunmayacak biçimde zorunlu göçe de tabi tutulabilir veya her iki yöntem birlikte uygulanabilir. Her

halükarda soyk ma giri en nihai amac na eri mi olacakt r. srail’in durumunda, 6.

Madde’de say lan ilk üç eylem ile onlar bir daha geri dönmemek üzere zorunlu göçe tabi tutma birlikte uygulanmaktad r. gal alt ndaki topraklarda sürekli olarak yeni Yahudi yerle im birimleri kurulmas göç eden Filistinlilerin bu topraklara geri dönme ihtimalini neredeyse imkans z k lmaktad r. Sonuçta srail Filistinlilerin sahip oldu u topraklar kendi

mülkiyetine geçirmekte ve kendi nüfusunun bir k sm i gal etti i topraklara

yerle tirmektedir.44 srail’in Filistinlileri mecbur b rakt zorunlu göç Filistinlilerin kültürel varl klar sürdürmesini de imkans z k lan bir olgudur.45 Çünkü srail yerli halk n bir ba ka

yere toplu yerle melerini teminen resmi bir program uygulamamakta,46 toplu öldürmelere

giri erek, onlara bedensel ve zihinsel zarar verek ve katlan lamaz hayat artlar sunarak

43

Soyk m suçlar n genellikle devlet veya devletin korumas alt ndaki örgütler arac yla i lendi i kabul edilir (Karakehya, 2008:142; Aslan, 2007:61). srail taraf ndan Filistin’de uygulanan politikalar, bir bütün olarak srail devletinin Filistinlilerin yok edilmesi amac na yönlendirildi ini göstermektedir.

44

1967 y ndan beri srail’in Bat eria’n n %60’ , Gazze eridi’nin %33’ünü ve Kudüs’te Filistinlilere ait topraklar n %33’ünü kendi mülkiyetine geçirdi i tahmin edilmektedir. srail bu topraklarda askeri güvenlik bölgesi, Yahudi yerle im birimi, sanayi bölgesi, yol ve geçi koridorlar in aa etmekte, bir k sm da devlet mal olarak tutmaktad r (Doebbler, 2007).

45

Statü’nün Giri bölümünde UCM’nin kurulu nedenlerinden biri olarak ‘‘... kültürlerinin bir araya geldi i ve bu hassas mozai in her an de ebilmesinden endi e duyuldu u ...’’ oldu u dikkate al nd nda, zorunlu göçe tabi tutma eyleminin varl soyk m eylemlerini gerçekle tirenin niyetinin aç a ç kar lmas na yard m edecektir.

46

srail taraf ndan uygulanan ve soyk destekleyen eylemler aras nda ele al nan gayri resmi zorunlu göç olgusuyla örne in Osmanl lar n Ermenilere veya Ruslar n baz etnik gruplara uygulad resmi zorunlu göç olgular birbiriyle kar lmamal r. srail’in giri imi soyk destekler eylemler tan na sokulabilecek iken, ötekiler bu kapsamda ele al nabilecek olgular de ildir. Zira hem Osmanl lar hem de Ruslar sava s ras ndaki güvenlik gerekçeleri nedeniyle programl zorunlu göç uygulamas na giri mi ler, göçe tabi tutulan topluluklara ülke s rlar içerisinde yer göstermi ler, göçü resmi biçimde ve topluca uygulam lar, ve bu topluluklar n fiziken yok edilmesini hedeflememi lerdir. Halbuki srail’in durumunda bunlar sözkonusu olmay p, gayri resmi biçimde göçe zorlanan Filistinlilerin fiziki ve kültürel varl klar yok edilmek istenmektedir. Bu konudaki kar la rmalar için bkz. Aktan, 2001.

(15)

Filistin’de güvensizli i sürekli k lmakta, sonuçta Filistinlileri bireysel veya küçük gruplar

halinde ba ka devletlere s nmaya zorlamaktad r.47 Bu eylemler Filistin’in demografik

yap do rudan de tirmeyi amaçlamaktad r.48 Filistinlilerin bu ekilde ülkelerini

terketmeleri uzun vadede onlar n gittikleri ülkede asimile olmalar na yol açacak, Filistinlilerin Filistinli kalma ihtimali imkans z olaca ndan bir halk n soyu tükenmi olacak49 ve Statü’nün giri inde bahsedilen ‘‘kültürel mozaik’’ köklü biçimde zarar görecektir. Böyle bir durumda

‘‘soyk m’’ olgusunun fiziki mi yoksa kültürel mi (Ayd n, 2002:160-161) oldu unun çok

önemi yoktur.

Öte yandan, Soyk m Sözle me’nin 2. Maddesi ve Statü’nün 6. Maddesi’nde say lan

eylemlerin srail taraf ndan henüz tam olarak i lenmedi i farzedilse bile, srailli yetkililer bu defa Sözle me’nin 3. Maddesi ile Statü’nün bireysel ceza sorumlulu una dair 25. Maddesi 3-b-c-d-e f kralar nda say lan eylemlerin baz lar ndan sorumlu tutulabilecektir. Sözle me’nin 3.

Maddesi’nin özellikle (b) ve (d) f kralar aç kt r. Birincisi, soyk m suçu i lemek üzere

komplo kurmak; ikincisi ise soyk ma te ebbüstür.50 Statü’nün ilgili Maddesi’nin an lan

kralar da suça ikna, te ebbüs, katk ve k rtma gibi fiilleri kapsamaktad r. srail’in

yukar da anlat lan uygulamalar en az ndan plan kurarak soyk m suçunu i lemek üzere

komplo olu turmak, suça ikna, te ebbüs, katk ve k rtma olarak de erlendirilebilir. Bu

nedenle, söz konusu fiilleri gerçekle tiren srailli yetkililerin 1 Temmuz 2002’den sonraki

eylemleri nedeniyle soyk m suçlamas yla yarg lanmas konusunda UCM’nin yetkisi

bulunmaktad r. Ancak böyle bir yetkinin varl Gazze vak as n ay nitelikleri nedeniyle

UCM için bir k m belirsizliklerin ve eksikliklerin ortaya ç kmas ihtimalini

engellemeyecektir. Bir sonraki bölümde bu noktalar aç klanm r.

47

Bu aç k amaç srailli yetkililer taraf ndan birçok kez ifade edilmi tir (Al-Haq, 2008).

48

Filistin’de de en demografik yap için bkz. Reuveny, 2008; Shabbaneh, 2006.

49

Bu bölümde de erlendirilen eylemler sürdürülen soyk etkinle tirici ve tamamlay mahiyettedir. Soyk m suçlular yarg lamak üzere daha önce kurulmu bulunan ad hoc mahkemelerde soyk m, insanl a kar suçlar ve sava suçlar n neden birlikte de erlendirildi i ve nihayetinde Statü kapsam na birlikte al nd da aç a

kmaktad r. Bu üç cürüm, ço u durumda birbirini tamamlay ve failin niyeti itibariyle biri di erinden ba ms z olamayacak suç eylemlerini bar nd rabilmektedir.

50

srail’in AT’da uygulamakta oldu u politikalar n varaca nihai noktan n soyk m oldu u konusunda uluslararas toplumda öteden beri var olan geni bir kan bulunmaktad r. Halihaz rdaki srail eylemleri bu suçun gerçekle memi olmas yönünde yorumlansa bile, bu eylemler soyk ma te ebbüs anlam nda ciddi kan tlard r (Boyle, 2000).

(16)

Gazze’nin UCM aç ndan önemi

Gazze’deki srail eylemleri soyk m ya da ba ka suçlar kapsam nda UCM yarg n

önüne gelsin veya gelmesin, konu UCM için oldukça hassast r. Konunun Mahkeme’nin önüne gelmesi durumunda davan n seyrine ve delillendirme süreçlerine ili kin bir k m belirsizlikler bulunmaktad r. Konunun Mahkeme’ye intikal etmemesi durumunda ise, UCM’nin kendisinden beklenen cayd rma i levini yerine getirip getiremeyece ine ili kin ciddi ku kular olu acakt r. Bu bölümde bu konudaki ana ba klar incelenmi tir.

srail Devleti’nin özel niteli i

ç hukukta oldu u gibi uluslararas hukukta da adalet hissinin tesis edilmesinde ve

insanl k vicdan rahats z eden eylemlerin engellenmesinde, olu turulmu olan hukuki

normlar n ve bunlar n uygulamas n ‘‘kanun önünde e itlik’’ ilkesine göre yürütülmesi

elzemdir. Ne var ki, uluslararas ili kilerin tabiat ndan kaynaklanan nedenlerle devletler aras ili kilerde adaletin pek dikkate al nmad , al nd imaj yarat lsa bile bunun ilgili ülkelerinin

ulusal ç karlar n gere i oldu u bilinmektedir. Bu aç dan konuya bak ld nda, srail özel

nitelikleri olan bir ülke görünümündedir. srail; birkaç on y l gibi k sa bir sürede Filistin’e ak n eden göçmenlerce kurulan, kuruldu u topraklara ili kin hak iddia eden dinsel kaynaktan beslenen bir ideolojiye sahip olan, bugünkü uluslararas düzenin hegemon gücü konumundaki

ABD taraf ndan arts z desteklenen, BM’in birçok ba lay karar hiçe sayan, tarihinde

soyk ma u rad herkesçe kabul edilen bir ulus taraf ndan olu turulan ve halen ulusal

rlar belli olmayan bir devlettir. Bütün bunlar srail’i özel bir ülke yapmaktad r. Dolay yla, genel olarak insanl k vicdan rahats z eden ve uluslararas bar bozan en ciddi suçlarla ilgilenmek üzere kurulmu olan UCM’nin gelece i k smen, böyle özel bir ülkenin Gazze konusunda cezai sorumlulu a sahip yöneticilerine yönelik uluslararas toplum

taraf ndan UCM yarg çerçevesinde al nabilecek kararlara ba bulunmaktad r. Ancak böyle

giri imlerin yap lmas ülkenin özel nitelikleri nedeniyle hayli zor görünmektedir. Bu da UCM’nin gelece i konusundaki ümitlerin azalmas na yol açmaktad r.

(17)

Bireysel ceza sorumlulu u/devlet politikas kesi mesi

Statü’nün 25/1. Maddesi gere ince UCM ki ileri yarg lamakla yetkili bir mahkemedir

ve Giri bölümünde ifade edildi i üzere ulusal yarg tamamlay mahiyettedir. Di er

yandan, Statü’de tan mlanan suçlar n bir ekilde devlet erkinin kullan lmas veya korumas alt nda gerçekle tirilebilecek niteliklerde oldu u aç kt r (Aslan, 2007:61). Ki isel ceza sorumlulu unun srail ba lam nda ortaya ç karabilece i en önemli tehlikelerden biri, i lenen

suçlar uzunca zamandan beri devam edegelen devlet politikas na dayand ndan ve srail

devletini destekleyen öteki devletler bulundu undan, UCM yarg n hiçbir zaman srail’e

kar uygulanamayaca yolunda bir inanç yarat lmas r. Dolay yla srail örne i üzerinden

gidildi inde, uzun zaman dilimine yay lm bir devlet program dahilinde ve büyük güçlerden baz lar yla i birli i içerisinde baz devletlerin benzer biçimde hareket etmelerinin önü aç lm olacakt r. Zira geni zaman diliminde, hedeflenen kitleye kar giri ilen öldürme eylemlerinin

yo unlu u seyrekle ecek, bu da uluslararas kamuoyunun soruna al lmas sonucunu

do urabilecektir. Böylece hedeflenen kitlenin a rla lan hayat artlar da günlük bölgesel veya uluslararas siyasetin rutin birer gündemi haline gelecektir. Statü, soyk m eylemlerini ki isel sorumlulu a indirgeyerek asl nda suç eylemlerine ili kin üstü kapal biçimde bir

zaman k koymu tur: Bir nesil. Yahudi, Bosna ve Tutsi vak alar ndaki durum böyledir. Bir

nesil taraf ndan yo un biçimde i lenen cürümler çarp biçimde insanl derinden

yaralam r. Halbuki birkaç nesli kapsayan ve planlanm bir devlet politikas olarak giri ilen srail örne indeki gibi- eylemlerin bu ekilde ‘‘çarp ’’ nitelik kazanmas olas de ildir. Bir di er ifadeyle, Almanlar n, S rplar n veya Hutular n sadece bir neslinin bir k sm soyk mdan

sorumlu tutulmu tur. srail’in durumunda ise sorumluluk çok say da srail nesline da lm

vaziyettedir. Bir neslin i leyebilece i cürüm çarp nitelik kazan rken; ayn cürümün birkaç

nesli kapsayacak biçimde devlet eliyle i letilmesi, cürümün insanl k vicdan derinden

yaralamas ihtimalini azaltmaktad r. Bu nedenle, ki isel ceza sorumlulu unun t pk iç hukuk

mant ndaki gibi uluslararas topluma uygulanmas -devletler ba k k narak-51 uzun

vadede uluslararas alanda tamir edilemez trajedilerin ya anmas engellemeyebilecek veya

geni zaman dilimine yay lan trajedilerin insanl k vicdan ve uluslararas bar ciddi

biçimde etkilemedi i kan olu abilecektir.

51

Devletlerin cezai sorumluluktan ba k k nmas n en önemli nedenlerinden biri, devletin yarg lanmas n onu olu turan bütün bir ulusun suçlu gibi muamele görece i, bunun da uluslar aras ndaki kin ve nefreti artt rarak benzer trajedilerin tekrar na yol açaca kayg olabilir.

(18)

Kolektif delillendirme-bireysel sorumluluk

Konunun siyasal olarak gerçekle ebilirli i bir kenara b rak rsa, srailli yetkililerin UCM’de yarg lanmalar durumunda, konunun iki önemli boyutunun yarg sürecine nas l dahil edilece i tart malara neden olabilecektir. Birincisi, zaman dilimine ili kindir. Bir önceki bölümde incelendi i üzere, srail’in genel olarak Filistinlilere özelde ise Gazzelilere yönelik

soyk m niyetinin varl kurulu undan itibaren sergiledi i eylemlerin bir bütün olarak

de erlendirilmesiyle ortaya konabilecektir. Di er taraftan UCM yarg ancak 1 Temmuz

2002’den sonraki eylemleri kapsamaktad r. Sadece bu tarihten sonraki eylemler soyk m

iddias na mesnet te kil etse de, bu durum Filistin’deki trajedinin boyutunun küçültülmesine

neden olabilecektir. Dolay yla 2002’den sonra i ledi i suçlar nedeniyle bir srailli’nin

yarg lanmas sürecinde srail devletinin bu tarihten önceki bir k m eylemlerinin destekleyici delil olarak dikkate al p al nmayaca önemli bir konudur.52 kincisi ise mekan n ölçe ine ili kindir. srail’in Gazze’de giri ti i eylemlerin benzerlerinin önceki tarihlerde Bat eria’da veya Filistinli mültecilerin Filistin d ndaki kamplar nda gerçekle tirildi i ya da AT’daki

baz eylemlerin Gazze’deki soyk n etkinle tirilmesine yard m etti i noktas ndan hareket

edilerek genel olarak AT’da uygulanan politikalar n Gazze ile ilgili bir davada destekleyici delil olu turup olu turmayaca da önemlidir. Bu iki nokta, cezai sorumlulu un bireyselli i korunarak, soyk m niyetinin ancak kolektif eylemlerin bir araya getirilmesi suretiyle ortaya kar labilece ini göstermektedir. Buradaki ‘‘kolektiftik’’ zaman, mekan ve kat m aras ndaki

bütünlüktür. Elbette kat m aç ndan, Statü’nün 1 Temmuz 2002 öncesi eylemlere cezai

sorumluluk ba lam nda uygulanamayaca aç kt r. Di er yandan ‘‘niyet’’in ortaya konmas nda ise her üç boyutun da delillendirme sürecinde de erlendirilmesi zorunludur. Statü hükümlerinin bu ekilde ‘‘kollektif delillendirme çerçevesinde bireysel cezai sorumlulu unun ortaya ç kar lmas ’’na ne kadar cevaz verebilece i henüz belli de ildir.53 Uluslararas

toplumun birincil öznelerinin devletler oldu u dikkate al narak, bir devlet politikas n

parças olarak giri ilecek soyk m eylemlerinde soyut özne olarak devletlerin cezai

sorumlulu a sahip addedilmeleri bahse konu dönem içerisinde devletin ilgili politikas n

yürütülmesinde do rudan veya dolayl görev üstlenen bireylerin cezai sorumluluklar daha

52

Bu nokta, önceki ad hoc uluslararas ceza mahkemelerinin en çok ele tirilen yönlerinden biri olan ‘‘kanunun geriye do ru yürütülmesi’’ çerçevesinde olmay p, devam edegelen bir sorunun taraflar olan Filistin ve srail’in özel niteliklerinin do al sonucudur.

53

Statü’ye göre suç unsurlar n maddi (davran , sonuç ve bu ikisi aras ndaki nedensellik ili kisi) ve manevi (kas t veya niyet) boyutlar vard r (Karakehya, 2008:149). Soyk m gibi bir eylemde manevi (kas t) boyut ancak kolektif nitelikle ortaya konabilecek bir olgudur.

(19)

bariz hale getirebilecektir.54 Ancak, Statü kapsam nda UCM’nin yetkisi sadece bireyler üzerinde oldu undan, geni zaman dilimine yay lan ve bir devlet politikas olarak uzun zamandan beri i lenen ve halihaz rda devam eden suç eylemlerinin bireysel bazda ortaya kar lmas imkan kalmayacakt r. Böylece soyk m eylemi oldu u ileri sürülen suçlar n yer

ve zaman bak ndan da kl ve koordinesizli i görüntüsü, bunlar n soyk m suçu

olmad iddias (Aslan, 2007:67) güçlendirebilecektir. Ne var ki bu eylemlerin uzun

vadede istikrarl biçimde uygulanmas n sonucu soyk m olacakt r.

UCM’nin i levsizli i ihtimali

UCM’nin kurulu uyla birlikte ad hoc uluslararas ceza mahkemelerinin devrinin bitti i ileri sürülse de (Aslan, 2007:62), srail gibi Statü’ye taraf olmayan devletlerin yöneticilerine veya vatanda lar na kar kovu turulacak suç iddialar için Statü’nün 13(b) Maddesi gere ince BMGK’nin karar gerekece inden, en az ndan UCM’nin yetkilendirilme biçimi önceki ad hoc mahkemelerden farkl olmayacakt r. Böyle bir durumda UCM ad hoc mahkemelerin ta bir k m olumsuzluklar (Aslan, 2007:60) ta mayacak olsa da, uluslararas politika sürecinde Güvenlik Konseyi’nden karar n ç kar lmas ve UCM’ye kovu turma yetkisi verilmesi devletler aras nda uzun soluklu diplomasi trafi ini gerektirecektir. Bu süreçte UCM, Güvenlik

Konseyi’nde özellikle veto yetkisi olan devletlerin ulusal ç karlar n arac na

dönü ebilecektir. Büyük devletler aras ndaki pazarl klar neticesinde al nan olumlu veya olumsuz kararlar UCM’nin uygulamada ad hoc niteli ini belirginle tirirken, daimilik özelli ine ve bundan kaynaklanan ümitlere zarar verebilecektir. Ad hoc mahkeme statüleriyle

54

ç hukukta cezai sorumluluk nihayetinde bireylerdedir. Devletin bir örgüt oldu u ve uluslararas ceza hukukunda da nihai sorumlulu un devleti yöneten bireylerde oldu u ifade edilir (Ayd n, 2002:142). Ancak, devletlerin uzun vadeli olarak olu turmu olabilecekleri ve uygulayabilecekleri bir k m suç programlar n -soyk m gibi- sorumlular sadece belirli bireyler olarak tan mlama gayreti, devlet öznesinin bütünlü ü dikkate al nmad ndan hem bireysel suçlardaki kas t unsurunun aç a ç kar lmas zorla rabilecek hem de uluslararas ili kilerin öznesi olan devletin örgütsel sorumlulu unun dokunulmazl kal k lacakt r. Dolay yla, uluslararas ceza hukukunda bireysel sorumlulukla birlikte sahip olduklar egemenli e paralel bir sorumlulu un devletlerde de bulunmas , Statü kapsam ndaki suçlar n etkin olarak önlenebilmesi için daha elveri li bir ortam sunacakt r. Statü’nün en ciddi açmazlar ndan biri örgütsel sorumlulu u öngörmemesidir. Zira iç hukukta, terör, çete, ebeke gibi örgütler vas tas yla i lenen suçlar n bireysel sorumlulu u tan mlanm r ve bireysel ceza sorumlulu unun ancak bahsekonu örgütün çözümlenmesiyle ortaya ç kar labilece i öngörülmü tür. Oysa Statü’de, nihayetinde bir örgüt olan devlete ili kin böyle bir öngörü bulunmamaktad r. Bu durum, örne in ‘‘terör ve terör örgütleri’’ konusunda uluslararas bir uzla n olmay n Statü’ye yans malar ndan biridir. T pk uluslararas terörün devletlerden ba ms z biçimde olu amayaca bilindi inden devletler aras nda ‘‘terörist devlet’’ gibi bir tan mlama üzerinde anla man n imkans zl gibi, devletler aras nda ‘‘soyk mc devlet’’ tan mlamas n kabulü de uluslararas hukukun yap prati i aç ndan gerçekçi de ildir. Ne var ki, tarihte olmu veya halen sürdürüldü ü iddia edilen soyk mlarda devlet ba ba na örgütsel bir aktördür.

(20)

kar la ld nda, uygulanabilirlik aç ndan zaten birçok ele tiriye maruz kalan UCM’nin (Karakehya, 2008:146-148) geçmi teki geçici ceza mahkemelerinden daha i levsiz bir konumda kalmas ihtimali bulunmaktad r. Bu ba lamda Gazze vak as UCM’ye ba lanan ümitler aç ndan önemli bir deney alan olacakt r.

srail’in özelde Gazze’de genelde ise AT’da uzun y llardan beri uygulayageldi i politikalar n insanl k vicdan derinden yaralad ve uluslararas bar tehdit etti i ortadad r.

Konu, bu tür suçlar n tekrar n önlenmesini teminen kurulmu olan UCM yarg için önemli

bir s nav niteli inde bulunmaktad r. E er sorun UCM yarg na getirilebilirse uluslararas

ceza hukukunun insanl k yarar na daha da aç mlanmas ihtimali vard r. Zira srail Devleti’nin özel niteliklerinin a lmas , bireysel ceza sorumlulu u ile uluslararas ili kilerde örgütsel bir

özne olan devletin sorumlulu unun soyk m gibi suçlarda birbirini tamamlad n

gösterilmesi, bireysel sorumlulu un aç k seçik ortaya konabilmesi için kas t unsurunun

zaman-mekan-kat mla olu an kolektiflikle somutla lmas ve UCM’nin BMGK karar yla

harekete geçirilmesi gerekti i durumlarda Mahkeme’nin uluslararas siyasal dengelerden kaynaklanabilecek i levsizlikten kurtar lmas uluslararas ceza hukukunun etkinli ini artt raca gibi, Statü kapsam ndaki suçlara giri meye niyetli birey veya devletlerin gerçekten

cayd lmas mümkün olabilecektir. Tersi durumda ise, bütün bu olumlu beklentilerin

olumsuza dönü mesi ihtimali bulunmaktad r.

Sonuç

2005 y ndan ba layarak 2006-2009 döneminde Gazze eridi’nde vuku bulan trajedinin soyk m olarak soru turulabilece i, iddia edilebilece i ve uluslararas toplumun BMGK yoluyla UCM’yi harekete geçirebilece i aç kt r. Zira Statü’nün 6. Maddesi’nin ilk üç paragraf nda tan mlanan suçlar do rudan, son iki paragraf ndakiler ise dolayl olarak srail taraf ndan özellikle Gazze’de i lenmeye devam etmektedir. Öte yandan hem srail’in hem de Hamas’ n Statü’nün 7. ve 8. Maddelerinde s ralanan birçok suça i tirak etti i de ileri sürülebilir. Ancak trajedinin boyutlar dikkate al nd nda halihaz rda hem daha fazla ciddiyet arz eden hem de uluslararas ceza hukukunun geli me gerekçelerinden en önemlisi olan

cürmün soyk m oldu u ortadad r. Ayr ca srail taraf ndan uzun y llardan beri Filistin’de

uygulanmakta olan politikalar srail’in soyk m niyetinin varl yeterince gösterir

(21)

UCM, insanl a kar i lenebilecek ve uluslararas bar bozabilecek ciddi suçlar n incelenmesi ve yarg lanmas amac yla 1998 tarihli Roma Statüsü’yle kurulmu ve 1 Temmuz

2002 tarihinde de faaliyete ba lam r. Mahkeme’nin faaliyete ba lad tarihten beri

hakk nda soru turma aç lan vak alardan biri Darfur konusudur. BMGK’nin 2005 y nda

ald 1593 say karar gere ince Sudan Cumhurba kan Al-Be ir hakk nda Statü’nün 6., 7.

ve 8. Maddeleri’nde say lan suçlardan baz lar i ledi i iddias yla UCM Savc taraf ndan

2008 y içerisinde soru turma aç lm r. Sudan Roma Statüsü’ne taraf bir ülke

olmad ndan, Statü’nün 13 (b) Maddesi’ne göre BMGK Birle mi Milletler art ’n n VII.

Bölümü çerçevesinde UCM’ye yarg lama yetkisi vermi tir. srail de sözkonusu Statü’ye taraf

olmad ndan srailli yetkililer ancak BMGK’nin konuyu UCM’ye havale etmesiyle

soru turulabilir veya yarg lanabilir.55 Öte yandan Statü’nün 20. Maddesi’ne göre, Statü’de say lan suçlardan srail mahkemelerinde yarg lanm olanlar n UCM’de yeniden yarg lanmas ilke olarak mümkün de ildir. Ancak, UCM srail’deki yarg laman n an lan Madde’nin 3 (a) ve (b) Paragraflar ndaki artlar dahilinde56 yap ld na karar verirse, söz konusu ki iler UCM’de yeniden yarg lanabilir. imdiye kadar Statü’nün 6., 7., ve 8. Maddeleri’nde say lan suçlardan hiçbir srailli yetkili srail mahkemeleri taraf ndan yarg lanm de ildir.57

Gazze’nin bugünkü görünümünün bir toplama kamp na fazlas yla benzedi i görülmektedir (BBC News, 2008c). Havadan, denizden ve karadan d dünya ile ba kesilen

Gazze’ye yönelik 27 Aral k 2008-18 Ocak 2009’da yap lan sald larda dramatik görüntüler

de ortaya ç km r. Bunlardan en dikkate de er olanlar ndan biri, srailli sivillerin sald lar

çitlerin hemen d ndan canl olarak izlemeleridir (Hürriyet, 2009). Üstelik bu sivillerin

meskun bulundu u topraklar ço u mülteci konumundaki Gazzelilerin hak iddia etti i

topraklar olup, ba kas n topra na yerle en siviller kendi silahl güçlerinin sözkonusu

topraklar n sahiplerine kar yürüttü ü k n etkin sonuçlar vermesini bekler gibidir.

Buradaki etkin sonuç ku kusuz ki, Filistinlilerin AT’a ili kin talep ve ümitlerinden vazgeçmeleridir. Böyle bir görüntü, srail-Hamas aras ndaki çat man n adil artlarda

55

BMGK-UCM ili kisinin Darfur ba lam ndaki incelenmesi için bkz. Çakmak, 2007:61-69.

56

Söz konusu paragraflarda ifade edilen konular s ras yla ‘‘Yarg laman n suçluyu koruma amac yla yap lm olmas ’’ veya ‘‘Yarg laman n uluslararas hukuk taraf ndan tan nan usul ve normlara göre ba ms z ve tarafs z bir

ekilde yap lmam olmas ’’d r.

57

srailli bir insan haklar örgütünün raporuna göre, 2000-2007 y llar aras nda AT’da çat malarla ilgisi bulunmayan ikibinden fazla Filistinli öldürüldü ü, srail askerlerine kar srail askeri mahkemelerince 1246 soru turma aç ld , sadece 13 davada srailli askerlerin sivillerin ölümüne neden olmaktan suçlu bulundu u ifade edilmektedir (Yesh Din, 2008:7-8). Ancak, bu yarg lamalar Statü’nün ilgili maddelerindeki suç fiilleriyle ilgili de ildir.

(22)

yürütüldü ü sav yok edecek boyuttad r. srail’in Gazze’de yapmaya çal ey, bir grubun yok edilmesine te ebbüs ve bunun için somut ad mlar att gerçe idir.58

Bu amaca yönelik olarak srail Statü’nün 6., 7. ve 8. Maddeleri’nde ifade edilen suçlar n ço unlu unu i lemektedir. Ancak bunlardan en dikkate de er olan ku kusuz 6.

Madde’de say lan soyk m suçlar r. Aral k 2008-Ocak 2009’de Gazze’ye kar yap lan

srail sald lar nda ölenlerin yar sivillerdir ve aralar nda üçyüzden fazla çocuk

bulunmaktad r. Sözkonusu silahl çat ma birbirine e it kabul edilemeyecek güçler aras ndad r. Ayr ca taraflar n birbirlerine kar verdikleri zararlar kar la labilir boyutlarda da de ildir (Shlaim, 2009). Hamas taraf ndan srail’e yöneltilen roketler srailler için ço u

durumda sadece tehdit yarat rken, buna kar srail’in en modern ordulardan biriyle

gerçekle tirmi oldu u operasyonda yüzlerce Gazzeli sivil hayat kaybetmi tir.59 Üstelik

Gazze abluka alt na al nm ve d yard ma ba konumda bulunan ve toplama kamp

niteli ini and ran ehre gelen temel ihtiyaç yard mlar n giri ine de srail taraf ndan zaman zaman izin verilmemi tir. srail böylece Statü’nün 6. Maddesi’nin ilk üç paragraf nda tan mlanan suçlar i lemi görünmektedir. Bunlar ‘‘belirli bir gruba ait bireylerin öldürülmesi, grup üyelerine ciddi bedensel ve zihinsel zarar verilmesi ve grubun bütünüyle veya k smen

fiziksel varl ortadan kald raca hesaplanarak ya am artlar n kasten de tirilmesi’’dir.

Di er yandan, srail taraf ndan Statü’nün 7. ve 8. Maddeleri’nde tan mlanan suçlardan

baz lar n i lemi olmas bu ana suçun etkinli ini artt r niteliktedir. Gazze’ye yönelik

sald s ras nda BM’ye ait birçok yerle kenin (okul, hastane, yönetim binas , yard m da m

merkezi) vurulmas , sivillerin meskenlerinin y lmas , ayr ca tamamen sivil amaçl hizmet

verdi i bilinen cami, okul, ambulans ve hastane gibi araç ve yap lar n hedeflenmi olmas

(Additional Protocol II Madde 11) ba ba na birer sava suçu olmay p, srail’in soyk m

niyetini gösteren ve bu yöndeki fiillerini etkin k lan eylemlerdir.60 Dolay yla 2002-2009 döneminde Gazze’de giri ilen eylemler nedeniyle srailli yetkililerin i ledikleri en a r suçlar

soyk m s nda olanlard r. Bununla birlikte ayn ki ilerin -baz Hamas militanlar yla

58

Son birkaç y ld r Gazze’nin ku at lmas yla en son Aral k 2008-Ocak 2009 sald lar n bir bütünlük te kil etti i iddia edilmi tir (Aljezeerah Info, 2009).

59

Hamas’ n 1967 öncesi s rlar üzerinde srail ile müzakerelere haz rland bir dönemde ate kesin srail taraf ndan bozulmas ve Gazze’ye kapsaml bir sald düzenlenmesi srail’in sorunu bar l çözme iste inin bulunmad göstermektedir (Finkelstein, 2009). Yarat lan karga a ortam da soyk m amaçlar n gerçekle tirilmesindeki ilerleme için elveri lidir.

60

srail BM Genel Kurulu ve Güvenlik Konseyi taraf ndan al nm olan birçok karara uymamas na kar n, bu ülkeye kar etkili bir yapt m ortaya konamam r. srail güç yoluyla Filistinlileri topraklar ndan kademeli biçimde uzakla rma politikas icra etmektedir (Aral, 1998:51).

(23)

birlikte- insanl a kar suçlar ve sava suçlar kapsam nda da kovu turmaya tabi nabilece i ve yarg lanabilece i aç kt r.

Yakla k altm y ll k bir geçmi e sahip Filistin sorununun Gazze ba lam nda bugün geldi i boyut uluslararas sistemde UCM gibi daimi bir ceza mahkemesinin gereklili ini yeterince göstermektedir. Öte yandan, UCM’nin gelece ine ili kin ümitlerin korunabimesi

için Gazze konusu belirleyici bir konumda bulunmaktad r. Konunun hem UCM yarg önüne

gelmesinde hem de gelmemesinde bu belirleyicilik kendisini d a vuracakt r. Bugünkü uluslararas sistemde srail gibi özel bir devletin yöneticilerine kar Mahkeme’nin

yetkilendirilebilmesi veya bunda ba ar z olunmas UCM’nin gelece ini do rudan

ilgilendirmektedir. Ayr ca, konunun Mahkeme önüne gelmesi durumunda bireysel ceza sorumlulu unun ortaya ç kar lmas nda, i tirak edilen suçun uzunca bir zamana yay lm bir

devlet politikas n icras olarak de erlendirilmesi ve delillendirmenin zaman-mekan-kat m

yönünden kollektif nitelik arz etti inin gösterilmesi, devletleri örgüt olarak cezai sorumluluktan muaf tutan Statü’nün baz eksiklikler içerdi ini aç a ç karabilecektir.

Sonuç olarak Gazze trajedisi UCM faaliyete geçti inden beri insanl n kar la en

ciddi vak alardan biridir. Darfur konusunda BMGK’nin talebi do rultusunda harekete geçen UCM’nin Gazze konusunda harekete geçebilmesi için de benzer yöntem izlenmesi gereklidir (Koechler, 2008). Zira srail Statü’ye taraf de ildir. Uluslararas kurulu lar n devletler aras ndaki güç dengeleri do rultusunda meydana geldikleri ve etkinliklerinin de yine bu dengeler taraf ndan belirlendi i dü ünüldü ünde, UCM’nin Gazze konusunda harekete geçebilmesi için BMGK’nde -özellikle de veto yetkisi bulunan üyelerde- bu yönde bir

iradenin ortaya ç kmas zorunludur. Böyle bir irade kendini göstermedi i takdirde,61

UCM’nin kendisinden beklenen icraatlar yapamayaca ve insanl k tarihinde ya anan bunca

trajedinin bir daha ya anmamas teminen kurulan Mahkeme’nin do madan ölüme mahkum

edilece i aç kt r.62 Böyle bir sonuç, insanl a kar suç i lemeye niyetli ki i, grup veya devletlere cesaret verebilecek ve geçmi teki trajedilerin benzerleri yeniden ya anabilecektir.

61

srailli yetkililerin Roma Statüsü 6., 7. ve 8. Maddeler kapsam nda UCM’de yarg lanmalar n önündeki en büyük engel, hem bölgede hem de dünyadaki pekçok ülkenin srail ile vazgeçilmez ili kiler tesis etmi olmas r. Zira bu yönde at lacak bir ad m do al olarak bu ülke yetkilileri hakk nda da soru i aretlerinin ortaya at lmas na neden olabilecek ve konunun Statü’nün 25. Maddesi kapsam nda incelenmesini gerektirebilecektir. Bu durumda, srail’e verilmi olan diplomatik, ekonomik veya askeri destekler soyk m suçu i leyeni te vik etmek anlam na gelmektedir.

62

ABD kendi vatanda lar için UCM yarg kapsam nda bir k m ba kl klar elde etmeye çal maktad r (Bay ll lu, 2007:59). Buna ek olarak ABD’nin srail’e verdi i destek nedeniyle de BMGK’de Gazze konusunda böyle bir iradenin ortaya ç kmas olas görülmemektedir (Khalil, 2005:30). ABD’nin UCM ile ilgili politikas konusunda bkz. Aksar, 2003. Zaten srail’in Aral k 2008-Ocak 2009 tarihlerindeki Gazze sald na ABD Senatosu destek vermi tir (Hammond, 2009).

Referanslar

Benzer Belgeler

Newton Mekaniğinin temelleri; koordinat sistemleri; tek ve çok boyutlarda bir parçacığın hareketi; parçacık sisteminin hareketi; katı cisimler ve bir eksen etrafında

Ayrıca çalışmada elde edilen silindirik yüzeyden yansıyan elektrik alan bileşeni, ζ = 0 mükemmel iletken hal için değerlendirilmiş ve mükemmel iletken silindirik

Uluslararas› Gönüllü Hizmet E¤itim K›lavuzu, Avrupa Konseyi ve Avrupa Komisyonunun ortak bir program› olan Avrupa Gençlik Çal›flanlar›n›n E¤itimi için

Akkuş Gayrimenkul , kalitesiyle adından söz ettiren Alya Residence, Alya Trio, Alya Penta ve Alya Grandis projelerini hayata geçirmiştir. 1993 yılında kurulan Lübnan’lı

Bir SD haz›rlan›rken araflt›rma sorusuna cevap arayan tüm randomize kontrollü çal›flmalar›n tespit edilebilmesi için gerekli koflullar ve tespit edilen çal›flmalardan

Manning, F.A., et al., Fetal assessment based on fetal biophysical profile scoring. The incidence of cerebral palsy in tested and

Yapılan çalışmalardan dik piramitlerde hacim, taban- daki çokgensel bölgenin alanı ile piramidin yüksekliğinin çarpılıp üçe bölünmesinden bulunur.. şekilde eşkenar

Aktarıcı için: kaynak cihazın HDMI çıkış portuna bağlanma yeri Alıcı için: görüntüleme cihazının HDMI giriş portuna bağlanma yeri 3 Aktarım Butonu