• Sonuç bulunamadı

Behçet Necatigil ile kısa bir söyleşi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Behçet Necatigil ile kısa bir söyleşi"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

-YENİ:

' t ' f í

Íí

J '

Behçet Necatigil

ile

kısa

bir

Behçet Necatigil’le son kitab

«En/Cam» m yayınlanması üze

rine bir konuşma yaptık. Bu, ko

nuşmadan çok bir söyleşi niteli­

ğine büründü. Kimi zaman soru

sorulmadan Necatigil bazı dü­

şüncelerini söyledi, kimi zaman

hikâyeci - çevirmen Kâmuran Şi-

pal sorularıyla bu söyleşiye ka­

tıldı. Onun için Necatigil’in bü­

tün söylediklerinin karşısında il

le de bir soru aramayın.

— E le ştirm en ler ve oku- yucn sizin şiir serüveninizi izliyebiliyor m u ? E sk i Top. r a k ’ta n so n ra hikâyeyi b ıra k ­ tınız. N eden?

— Şiirim de n a rra tio n ’u, M k âyeyi asg ariy e indiriyorum . H ikâyeyi nasıl so y u tlad ığ ı­ m ı an lata ca ğ ım . A m a gene de k onuşm alar, aç ık la m a lar ş iir için a n a bağlı, h e r z a ­ m an için geçerli değil. H ik â ­ yeyi frenlem ek için kendim i­ zi zorluyoruz. A m a divan şiirinde olduğu gibi şiirde bu gizlem eler, sa k la m a la r kendi­ ni b ir kelim e ile ele verir. B ugünkü şiirim E ski Top. r a k ’ta n so n ra başladı.

— E sk i şiirlerinizi in k â r m ı ediyorsunuz ?

— E vet. Ç ünkü E vler’de bazı m ıs ra la r o k ita b ın içe­ riğ in i özetliyordu. B ugün yaz m ış olsam E v le r’i yazm az­ dım. Bu, geldiğim iz yeri, to p ­ ra ğ ı in k â r etm ekse, âsi ev­ lâ tlık s a öyle. A m a öyle de­ ğil. Şimdi re fa h a e rişti ve geçm işi b ıra k tı diyebilirler. A ncak biyografik açıdan böyle yorum lanabilir.

K âm u ran Şipal — B ir e- leştirm en E n /C a m ’ı okuyucu­ y a açıklayacak, onu sevdi­ recek m İ? Y eterince sizi on­ la ra iletecek m i?

— îy i niyetliyse, ang aje ta ra fı yoksa, bu k ita p ü stü n ­ de düşü n ü rse bir eski z a ­ m an hayvanını kem iklerin­ den in şa eder gibi onu da k u ra c a k tır.

Şipal — E leştirm enlere de mi kapıyorsun. E leştirm en- siz y a z a r olur m u ?

— B aşkasını düşünerek şiir yazılır m ı? K asıtlı, iç­ te n pazarlıklı. E leştirm ene y ara n ay ım diye y a z a r m ı? E leştirm en üşengeçse ben ne yapayım . Bu adam 5 k ita p

yazm ış kendi biyografisinden p a rç a la r yansıtm ış. B oşluk­ la ra rağm en anlaşılıyor.

D ah a önce y azd ık larıy la il­ gisi olm ayan b ir şeyler y a ­ zıyor. Ö ncekilerle a ra sın a k a ­ ra perde çekmiş.

— A ranıp bulunm anın haz zı m ı?

— Ş iirin o z a m a n a k a d a r olduğu y erlerden b a ş k a y e r­ lerde olduğunu k eşfe ttim . İk i­ de b ir son za m a n lard a, bazı yerlerde (Yeni E d eb iy a t’m 6. sayısında) D ivan şiirini niçin sevdiğim i söyledim. Di­ van şa iri s a n a tın a güveni­ yordu. O n lar kendi d ışların ­ daki h a y a tı görm ü y o rlar m ıydı? B u n la n a ş a c a k bazı g erçekleri g örüyorlardı, O r­ h an Veli k u şa ğ ı, şiiri g ünde­ lik h a y a tın g ü rü ltü sü n d e a- y a ğ a düşürdü. «U m urunda mı Dünya» b u n a ö rn ek ­ t i r ... B anal n ü k te lerle şiir y azılacağı sanısı u zun bir sü re genç şa irlerin h a rc a n ­ m a sın a yol a ç tı. B un d a suç yüzde seksen A ta ç ’tad ır.

Şipal — K elim elerin çok anlam lılığına bu k a d a r yas- lanışınızın nedenleri ? «Sı­ ğın A ğlar» d erken sığ m ak ­ ta n bir de sığın —B ir hayvan cinsi— söz e tm iş olnyorsu- nuz. Bn gereksinm e nereden doğuyor. N eden eskiden yok- tn şimdi var.

— Ş iir eğitim inden

geç-söyleşi

m ış okuyucuya saygım ızdan yapıyoruz bunu. E skiden te ­ nasüp, leffü neşir, gibi soylu sa n a tla r vardı.

Şipal — Bu sa n a tla rı es­ kiden de biliyordunuz neden o zam an uygulam adınız.

— i t i r a f ederim . 1940 şiiri benim uzağı görm em e engel oldu. A m a gene de benim o dönemde de yazdığım şiirle r­ de kendi m izacım ı verdim . Ben şiirim i o zam an d a di­ van estetiğ i ile kurdum , ilk kitab ım «K apalıçarşı»da «Ka bul Günü» adlı b ir şiirim var.

Biliyorum sa a d e t B a n a d ünyada gelm ez Ö lüm ü bekliyorum .

K abul gü n ü hanım ların bir çay günüdür. S aad e t hem kız ism idir hem de m utluluk anlam ı ta şır.

Ç a ğ a içerledim şimdi. Geç­ m işin büyüklüğünü sav u n u ­ yorum . İlle de b u n la n ko­ n u şm a la rla ta h k im mİ ede­ yim. Kendi a n a dilim den kop- m uşluğa, yabancılaşm ağa bir te p k id ir bu.

E skiden şiirde sıcak, g ü n ­ delik b ir dil vardı, bugünkü stilize b ir dildir. Ş iir soyut- la ş tm la c a k s a , gelenekteki dilin im k â n la n n d an fa y d a ­ la n ıla ra k soyutlaştırılm alı- dır,

ö n c e k i şiirlerim de sald ı­ rıla rın nereden geldiğini be­ lirledim . Şimdi ta k tik le rle

kendim i sav u n u y a geçtim . P a sif direnm eye geçm edi­ ğim ta k d ird e eyleme, ideolo­ ji sav u n u su n a k atılm a m g e ­ rek. B en b u n la ra k arşıyım , ideolojinin olacağı yerde şiirin (sa n a tın ) olacağını san m ıyorum ,

— D isiplinli geleneksel şi­ iri n asıl m oderniz« edece­ ğ iz?

— G elenek şiiri te k anlam ­ lıdır. R uhi C um a nam azın a g itm iştir, valiyi beklerler, p a r a d a ğ ıta c a k tır. R uhi so­ r a r : N e alırsız ne sa tarsız . B ugünün şiiri m üm kün ol­ duğu k a d a r eskiye a tıf la r ­ la ilerlem elidir. A lır kelim e­ sini a ğ a ç gibi alırım . A lm an sa tıla n nedir, alış-veriş ne­ d ir diye zenginleştiririm . Tev fik F ik r e t’in P ro m e te şiirini düşün. «B ağrım da H e r D a k i­ ka» d erim ben onu keyy d i­ ye u zatırım ... S inem a gibi p lâ n k ay d ırm ası yaparım .

B izim başk ald ırm am ız baş k a tü rlü . B a şk ald ırm a gibi görünm eyen b ir şiir. A slında b ü tü n s a n a t başkaldırm adır. B ütün s a n a t p ro testo d u r. P a ­ sif g ö rü n ü rse de a k tif bir direnm edir. T.S. E lio t’ın «Ço­ r a k Ü lkesi» h ak k ın d a on­ la rc a şanlı y o ru m la r yap ıl­ dı çünkü Ingiliz dili sağol- sun, k ita p la rd a n a k ta rm a ko­ laydır. B ir eleştirm en k e n ­ dini zah m ete sokup b ir T ü rk şa irin in nereden geldiğini a- ra ştırm a z .

Edebiyat Dünyasından

kısa haberler

Türk şiirinin usta sanatçılarından Behçet Necati- girin yeni eseri En/Cam, De Yayınevl’nce yayınlandı. Kendine özgü tutuk, kırık diliyle insancıl kaygıları di­ le getiren Necatigil’in bu kitabında «Gülmeleri», «Ölü Örgü», «Küskün Yolcunun Türküsü», «Ananas», «Çok Şey», «Uçurtma» gibi dergi ve gazetelerde yayımlan­ dığı sıralar büyük ilgi toplayan şiirleri de yer alıyor. Yine De Yayınevi, yaz aylarında şairin, yıllardır bir­ çok okurun hiç bilmediği, Kapaiıçarşı kitabının yeni baskısını yapacak. Arada, Dar Çağ gibi eserlerinin ikinci baskılan da sırada.

Şair Ataol Behramoğlu, Gorkiy’nin dilimize hiç çevrilmemiş hikâyelerini Türkçe’ye kazandırdı. Hayati Asılyazıcı’nın kurduğu yayınevi yayımlayacak büyük bir ihtimalle bu hikâyeleri.

İkinci Yenl’nin dize işçiliğine önem veren şairle­ rinden Kemal Özer, Moda’daki Devrim Kitabevi’ni bir başkasına devretti. Özer, şimdi Cumhuriyet Gaze­ tesindeki görevine devam ediyor. Belki şiire döner di­ ye umutlanan okurları da var.

Dost Yayınevi on yıl önce ilk cildini çıkardığı Esendal külliyatım nihayet bütüıılüyor. Hikâyelerin derlenmesiyle sıra, Esendal’m bugüne dek kitap haline getirilmemiş bir romanına gelece*.

Nezihe Meriç’in Türk Dili dergisinin 200. sayısında çıkan Ve Sular Aydınlanıyordu - Durup Dinledi Birka- kaçı adlı oyunu kitap olarak da yayımlanıyor. Bilin­ diği gibi Meriç’in oyunu Ankara’da «Cankurtaran Oyun» ilân cdilmişti.Geniş kadrolu oyunlar aksadığın­ dan Meriç’in tek kişilik eseri sahneye konuyordu ye­ niden.

Bayramoğlu Gazeteciler Sitesi’nde 15 Temmuz — 1 Ağustos arası dinlenenler havaların güzel gitmesin­ den çok memnunlar. Kemal Tahir, Mehmed Kemal, Bilgi Yayınevi’nin sahibi Ahmet Küflü, Celâlettin Çe­ tin hep oradalar. Bir de ünlü tiyatro ovuncusu var Bayramoğlu’nda: Muallâ Fırat (Kavur).

Milliyet Kitaplarında Naci Çelik’in bir antolojisi çıktı: Çocuklara Hikâyeler. Dede K orkut’tan Tahsin Yücel’e otuz bir Türk hikayecisi yer alıyor bu güldes­ tede.

Bin Temel Eser dizisi olumlu .olumsuz yankılarıy­ la birlikte sürüyor. 23. kitap Âşıkpaşaoğlu Tarihi adı­ nı taşıyor. Atsız hazırlamış baskıya bu eseri. 1947 yı­ lında Türkiye Yayınevi, vine Atsız’m bir çalışması olarak yayınlamıştı Âşıkpaşaoğlu’nun tarihini. Atsız, Bin Temel Eser dizisinde çıkan Tevârîh-i Âl i Osman’ı günümüz Türkçe’sine uygulamış, manzum bölümleri de kitap dışı bırakmış.

Çok az yayımlayan şairlerden Sabri Altmel, bir bölüğünü Soyut dergisinde okuduğumuz Yaban Yazı- Jarı’nı bu güz bitirecekmiş. Eseri Soyut dergisi bir özel sayıyla sunacak okurlara.

Referanslar

Benzer Belgeler

Ikelegbe, ‘Civil Society and Alternative Approaches to Conflict Management in Ni- geria’, in Imobighe (ed.), Civil Society and Ethnic Conflict Management in Nigeria, pp.36-77.. The

Benim için ne büyük bir mutluluk ki İstanbul Hukuk Fakültesi’nin kürsülerinde 1955- 1960 döneminde öğrenci olarak dinlediğim hocamı, şimdi TBMM’nin

Bu konuda, bir süre önce Tür­ kiye'ye gelen Nancy Festivalinin temsilcisi, tanınmış tiyatro ada­ mı Henri Baradier, «Sersem Kocanın Kurnaz Karısı» adlı

Yüreğindeki sanatçı heyecanını, sanatçı tutku­ sunu, Yaşar Kem al kadar dört bir yanma saçan bir sanatçı daha görmedim, di­ yebilirim.. Bu heyecanı ade­

Günübirlik ziyaretçiler, ço­ cukları için Eyüp oyuncakçılarından boyalı kayıklar, beşikler, fırıldak, tahta kılıç, kamış tüfek, tef, dü­ dük,

Dışişlerinden aldığı bursla Madrid Güzel Sanatlar Akademisinde baskı, gravür kıs­ mını bitirdi.. Kendi dalında araştırmalar

Ahiren Leipzig Konservatuvarında tahsillerini bitirdikten sonra Almanya’da bir çok konserler veren, İstanbulda da ilk ciddî konserlerini dinle­ ten ve şimdi

Türk balesine eği­ timci olarak da katkıları bulunan Akın, “Kuğu Gö­ lü”, “Uyuyan Güzel”, “Romeo ve Jüliet”, “Ham­ let”, “Cindirella” gibi