• Sonuç bulunamadı

Retrospective Evaluation of Women who Applied Crisis Center in Divorce Duration

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Retrospective Evaluation of Women who Applied Crisis Center in Divorce Duration"

Copied!
8
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Boþanma Sürecinde Kriz Merkezine Baþvuran

Kadýnlarýn Retrospektif Olarak

Deðerlendirilmesi

Özge Uçan1

1Uz.Sosyal Çalýþmacý., Ankara Üniversitesi Psikiyatrik Kriz Uygulama ve Araþtýrma Merkezi, Ankara

SUMMARY

Retrospective Evaluation of Women who Applied Crisis Center in Divorce Duration

Objectives: The aim of this descriptive study is to

evalu-ate women's applications to Crisis Center in the aspect of the reasons and precipitant factors of divorce which yield to a crisis condition. Method: It was evaluated ret-rospectively as the analysis of follow-up cards of 110 women applied Ankara University, Center of psychiatric Crisis in last five years. The data reached was classified by using SPSS 10.0. In this classification, socio-demograph-ic features, marriage type, marriage duration, the ques-tions taking place in marriage, main factors bringing divorce up and psychiatric situations appearing in divorce duration were taken into consideration. Results: In the findings of the research, situations such as vio-lence, problems with the husband's family, frequent alcohol usage, arguments with the husband's family as precipitant, dismissing after violence and extramarital relationship of the applicant is or the husband have been observed in the divorce process in the history of the applicant women. Under some situations, although women want to divorce, they have to continue their marriage. Conclusion: Divorce is a social experience, which deeply effects individuals and especially children, if there are any, and therefore necessitates individuals to make and adapt to some changes in their lives. Considering the negative effects of the divorce on men-tal health of the individuals and their children, profes-sional aid has a great importance. Individuals should be made conscious of this subject.

Key Words: Divorce, reasons of divorce, crisis. ÖZET

Amaç: Bu tanýmlayýcý çalýþmanýn amacý; boþanmanýn bir

kriz durumuna dönüþtüðü durumlarda, Kriz Merkezi'ne yapýlan kadýn baþvurularýnýn boþanma nedenleri açýsýn-dan deðerlendirilmesi, hangi durumlarýn presipitan olarak belirdiðinin saptanmasýdýr. Yöntem: Ankara Üniversitesi Psikiyatrik Kriz Merkezi'ne son beþ yýl içinde baþvuran 110 kadýna ait takip kartlarýnýn analizi þeklinde retrospektif olarak deðerlendirilmiþtir. Elde edilen veriler SPSS 10.0 kullanýlarak sýnýflandýrýlmýþtýr. Bu sýnýflandýr-mada; sosyodemografik özellikler, evlilik þekli, evlilik süresi, evlilik yaþantýsýnda önde gelen sorunlar, boþan-mayý gündeme getiren presipitan faktörler ve boþanma sürecinde ortaya çýkan psikiyatrik durumlar dikkate alýn-mýþtýr. Bulgular: Araþtýrma bulgularýnda, boþanma sürecinde iken Kriz Merkezi'nde takip edilen kadýnlarýn evlilik öykülerinde þiddete maruz kalma, eþin ailesiyle yaþanan sorunlar, alkol kullanýmýnýn sýklýkla bulunmak-tadýr. Bununla birlikte boþanmayý gündeme getiren nedenler sadakatsizlik ve þiddetin derecesinin arttýðý tartýþmalar olarak belirmektedir. Bazý durumlarda kadýn-lar boþanmak istemesine raðmen, evliliði sürdürmek zorunda kalmaktadýr. Sonuç: Bireyleri, varsa özellikle çocuklarý derinden etkileyen bir deneyim olarak karþýmýza çýkan ve bireylerin yaþamýnda birtakým deðiþikliklere uyum saðlamasýný gerektiren boþanma bu özelliði nedeniyle kriz potansiyeli taþýmaktadýr. Gerek eþler ve gerekse çocuklar açýsýndan zorlayýcý bir dönem olan boþanma sürecinde profesyonel yardým almanýn önemi büyüktür. Bireyler bu konuda bilinçlendirilmelidir.

Anahtar Sözcükler: Boþanma, boþanma nedenleri, kriz. (Klinik Psikiyatri 2007;10:38-45)

(2)

GÝRÝÞ

Son zamanlarda boþanma oranlarýndaki artýþ dikkat çekici bir boyuta ulaþmýþtýr. Amerika Birleþik Devletleri'nde her iki evlilikten birinin boþanma ile sonlandýðý ve boþanma oranlarýnýn %50-68 olduðu bildirilmektedir (Sutton&Munson 2005) Norveç, Fransa, Almanya ve Hollanda'da boþanma oranlarý %40 civarýnda seyrederken ülkemiz dünya ülkeleri arasýnda boþanma oraný düþük ülkeler arasýnda yer almaktadýr. Ülkemizde, demografik göstergelerden biri olan kaba boþanma oranlarýnýn son on beþ yýllýk trendi incelendiðinde, 1996 yýlýna kadar deðiþmeyen bir yapý, 1997 yýlýn-dan 2000 yýlýna kadar bir azalma, 2000 yýlýnyýlýn-dan sonra ise bir artýþ olduðu görülmektedir (DÝE 2002). 2004 yýlýna kadar düzenli bir artýþ olmasýna raðmen 2005 yýlýnda bu oranýn 2 katýna çýktýðý görülmektedir.

Ýstatistiksel veriler boþanmanýn ciddi bir sosyal sorun olduðunu þüphe götürmez bir tarzda kanýtla-maktadýr. Çaðdaþ yaþamýn durumsal krizleri arasýn-da yer alan boþanma, batý toplumlarýnarasýn-da olduðu gibi ülkemizde de giderek artan sýklýkla görülen bir durum olmuþtur.

Erkek ile kadýn arasýndaki yaþam birliði olarak tanýmlanan evliliðin hiçbir uzlaþma götürmediði, eþler için tüm anlamýný yitirdiði durumlarda evli-liðin sona ermesi bir çözüm olarak gündeme gelebilmektedir. Boþanma, hukuki sorunlarla ilgili kanuni, çiftin birbirine yabancýlaþmasýyla ilgili duy-gusal, para ve mal ile ilgili ekonomik, çocuklarýn velayeti ile ilgili ebeveynlik, arkadaþlýklar ve sosyal faaliyetlerde meydana gelen deðiþikliklerle ilgili sosyal ve yeniden baðýmsýzlýk kazanarak kendini bulma sorunlarýyla ilgili psikolojik boyutlarý olan bir olaydýr ( Bohannon 1970).

Boþanma, bireyleri varsa özellikle çocuklarý derinden etkileyen bir deneyim olarak karþýmýza çýkar. Anne ve babalarýn boþanmalarý sonucu çocuklarýn yaþadýðý geçiþler, onlarda yüksek seviyede stres, kaygý ve öfkeye neden olmaktadýr. Boþanan aile çocuklarýnýn %20-25’i ciddi davranýþ problemleri gösterirken, anne ve babasý bir arada olan çocuklarda bu oran %10'dur (Forgatch ve ark. 1996, Hetherington ve Kelly 2002, Simons 1996) Boþanmanýn çocuklara etkisi üzerine yapýlan kap-samlý çalýþmalar, boþanmanýn çocuklarýn benlik

tasarýmý üzerinde olumsuz etki yaptýðýný, boþanmýþ aile çocuklarýnda ciddi uyum güçlükleri olduðunu göstermektedir (Erkan 1986).

Gerek bireylerin gerekse çocuklarýn yaþamýnda bir-takým deðiþikliklere uyum saðlamalarýný gerektiren boþanma, bu özelliðiyle bir geçiþ dönemi olarak da nitelendirilebilir (Sayýl ve ark. 1996). Bu sürecin ne yönde çözümleneceði, bireylerin kiþilik özellikle-rine baþ etme becerileözellikle-rine, alacaklarý yardým ve desteðe baðlýdýr (Slakeiu 1984, Atakan 1987, Hoff 1984).

Boþanma, farklý açýlardan bakýlabilecek karmaþýk bir olaydýr. Boþanmayla ilgili sosyolojik araþtýr-malarýn çoðunlukla yapýsal ve yaþamsal belirleyici-ler üzerinde odaklandýðý görülmekte ve bu belir-leyicilerin kiþilerin içinde bulunduklarý sosyal sýný-fa, kiþilerin cinsiyetine ve evlilik yaþýna göre deðiþtiði belirtilmektedir (Bumpassve ark. 1991, White 1991). Buna karþýt olarak, psikolojik araþtýr-malar ise, aile içi etkileþime ve evlilik idaresindeki anlaþmazlýða (Gottman 1994), kiþinin karakterine, antisosyal davranýþ gibi kronik olumsuz etki üze-rine odaklanmaktadýr (Leonard ve Roberts 1998). Boþanmaya etki eden deðiþkenler arasýnda; cin-siyet, sosyo-ekonomik düzey, evlilik süresi ve evlilik yaþý gibi deðiþkenlerin sýklýkla ele alýndýðý görülmektedir.

Cinsiyet açýsýndan yapýlan deðerlendirmelerde, kadýnlarýn erkeklere göre, iliþkilerini yakýndan incelemeye daha yatkýn olduklarý, iliþkilerindeki sorunlarý daha erken fark ettikleri ve sorunlarý eþleriyle tartýþmak istedikleri (Thompson ve Walker 1991), buna karþýlýk erkeklerin, iliþki-lerindeki sorunlarý tartýþmaktan kaçýndýklarý belir-tilmektedir (Gottman 1994). Boþanma konusunda yapýlan birçok çalýþmaya göre, boþanmayla sebep olarak, kadýnlar, erkeklere göre çok daha uzun ve karmaþýk nedenler göstermektedir (Cleak ve Person 1985). Bu bulgular dikkate alýndýðýnda boþanmanýn erkek ve kadýnlarýn gözünde faklýlýklar gösterdiði söylenebilir.

Boþanma ile ilgili çalýþmalar göstermektedir ki, bireylerin boþanmaya gösterdiði nedenlerle sosyo-ekonomik düzey baðlantýlýdýr. Kitson'a (1992) göre, sosyo-ekonomik düzeyi yüksek bireyler boþanma nedeni olarak; iletiþim eksikliðini, ilgi alanlarýnda-ki uyuþmazlýklarý, anlaþmazlýðý, buna karþýlýk

(3)

sosyo-ekonomik düzeyi düþük bireyler; daha çok fiziksel veya duygusal istismar, evle ilgili sorumluluk pay-laþýmýnda sorunlar, ekonomik sorunlar, eþin alkol ve kumar alýþkanlýðý gibi durumlarý boþanma nedeni olarak belirtmiþlerdir.

Evlilik yaþý açýsýndan yapýlan deðerlendirmelere göre, erken yaþta evlenenlerin boþanma olasýlýklarý, daha ileri yaþta evlenenlerden daha yüksektir (Bumpass ve ark. 1991). Evlilik süresine baðlý olarak, boþanmanýn genellikle evliliðin ilk yýllarýn-da olduðu bildirilmektedir (White 1991).

Boþanma ile ilgili çalýþmalara genel olarak bakýldýðýnda; boþanmanýn toplumsal, kültürel ve bireysel özellikler açýsýndan farklýlaþtýðý görülmek-tedir. Boþanmaya karþý tutum ve boþanma oranlarý da kültüre göre deðiþmektedir (Gibson 1976, Lester 1996, Sleebos 2003, Stewenson ve Wolfers 2003, Wolfinger 2003).

Amaç:

Araþtýrmanýn amacý; boþanmanýn gündeme gelme-siyle, kriz merkezine baþvuran kadýnlarýn; boþanma nedenleri açýsýndan deðerlendirilmesi ve boþanma-da önde gelen sorunlarýn, evlilik öykülerinde önde gelen sorunlarýn literatür bulgularý çerçevesinde tartýþýlmasýdýr.

GEREÇ VE YÖNTEM

Araþtýrma Ankara Üniversitesi Psikiyatrik Kriz Merkezi'ne beþ yýl içinde baþvuran 110 kadýný kap-samaktadýr. 1 Ocak 2000-1 Ocak 2005 tarihleri

arasýnda yapýlan bu baþvurular, takip kartlarýnýn analizi þeklinde retrospektif olarak deðer-lendirilmiþtir.

Baþvurular öncelikle, sosyodemografik özellikler, evlilik þekli, evlilik süresi, boþanma gündeme gelmeden önce var olan sorunlar açýsýndan sýnýflandýrýlmýþ, ayrýca boþanmayý gündeme getiren presipitan faktörler, boþanma düþüncesinin/ talebinin kime ait olduðu, boþanma isteðine rað-men evliliði sürdürme nedenleri ve bu sürecin ruh saðlýðýna etkisi araþtýrýlmýþtýr.

BULGULAR

Araþtýrma bulgularýna göre; baþvuran 110 kadýn-dan 31'i (%28.2) 20-30 yaþ, 52'si (%47.3) 31-40 yaþ, 25'i (%22.7) 41-50 yaþ sýnýfýnda, 2'si (%1.8) 50 yaþ üzerindedir. Baþvuranlarýn 51'i (%46.4) üniversite mezunu, 40'ý (%36.4) lise mezunu, 19'u (%17.2) ilköðretim mezunudur (Grafik 2). Bunlardan 80'i (%72.7) düzenli bir gelire sahipken, 30'u (%27.3) gelir getirecek bir iþte çalýþmamaktadýr. Çalýþ-mayan kadýnlarýn 2'si üniversite mezunu olup evli-liði sonrasý eþinin isteði üzerine iþini býrakmak zorunda kaldýðýný belirtmiþtir (Grafik 3). Düzenli gelire sahip olanlarýn, 57'si (%51.8) bir kamu kuru-munda, 13'ü (%11.8) özel sektörde aylýk ücret karþýlýðý çalýþmakta olup, 10'u (%9.1) emeklidir. Baþvuran kadýnlarýn sosyo-ekonomik durumlarý incelendiðinde; 20'sinin (%18.2) alt SED, 72'sinin (%65.5) orta SED, 18'inin (%16.4) üst SED olduðu saptanmýþtýr.

Tablo 1. Türkiye'de kaba boþanma oranlarý (1996-2005)

Kaba boþanma oraný, Yýl ortasý tahmini Boþanma sayýsý Boþanma oraný(%) 1996-2005 Yýl nüfus (000) 1996 62 873 29 552 0.47 1997 64 015 32 717 0.51 1998 65 157 32 167 0.49 1999 66 293 31 540 0.48 2000 67 420 34 862 0.52 2001 68 315 50 402 0.74 2002 69 626 51 096 0.73 2003 69 302 89 311 1.28 2004 71 152 88 357 1.24 2005 72 065 156 577 2.17

(4)

Boþanma sürecinde yaþanan sorunlar nedeniyle baþvuran kadýnlarýn 30'unun (%27.3) görücü usulüyle, 80'i (%72.7) anlaþarak evlendikleri sap-tanmýþtýr (Grafik 4).

Boþanma düþüncesi/talebinin, evliliðin süresi açýsýndan sýnýflandýrmasýna bakýldýðýnda; 34'ünün (%30.9) ilk 5 yýl içinde, 25'inin (%22.7) 6-10 yýl, 30'unun(%27.3) 11-15 yýl, 8'inin (%7.3) 16-20 yýl arasýnda, 13 kiþinin (%11.8) 21 yýldan fazla evlilik yaþantýsý sonrasýnda boþanma sürecine girdikleri saptanmýþtýr (Grafik 5).

Baþvuran kadýnlarýn boþanma öncesi evlilik öyküsüne bakýldýðýnda, 110 kadýndan 53'ünün

evlilik yaþantýsýnda (%48.2) þiddete maruz kaldýðý, 21'inin (%19.1) eþinin alkol alýmýna baðlý sorun ta-riflediði, 12'sinde (%10.9) alkol ve þiddetin bir arada görüldüðü saptanmýþtýr. 41 kadýnýn (%37.3) evlilik yaþantýsýnda, eþinin sadakatsizliðine baðlý sorunlar yaþandýðý, 44 kadýn (%40) eþinin ailesiyle yaþanan sorunlar bulunduðu görülmüþtür. 5 kadýn (%4.5) ise, eþinin kumar oynama alýþkanlýðýna baðlý sorunlar olduðunu belirtmiþtir. Ayrýca ekonomik sorunlar, cinsel sorunlar, psikiyatrik hastalýk gibi durumlarýn evlilik yaþantýsýnda sürekli olumsuzluk-lara neden olduðu görülmüþtür (Grafik 6).

Araþtýrma sonuçlarýna göre; bu sorunlara raðmen

%28

%47

%23

%2

20-30 31-40 41-50 50 üzeri

Grafik 1. Baþvuran kadýnlarýn yaþlarýna göre daðýlýmý

%46.4

%17.2

%36.4

Ýlköðretim Lise Üniversite

Grafik 2. Baþvuran kadýnlarýn eðitim durumuna göre daðýlýmý

%27.3 %72.7

Var Yok

Grafik 3. Baþvuran kadýnlarýn aylýk gelir durumuna göre daðýlýmý

%27.3 %72.7

Görücü Usulü Anlaþarak

Grafik 4. Baþvuran kadýnlarýn evlilik þekline göre daðýlýmý

(5)

bir þekilde sürdürülen evliliklerde boþanmayý gün-deme getiren presipitanlara bakýldýðýnda; 42 kadýn (%43.3) için eþle þiddetli tartýþma; 42 kadýndan 8'inde þiddet sonrasý evden kovulma boþanmayý gündeme getirirken; 36 kadýn (%32.7) için eþin evlilik dýþý iliþkisini öðrenmiþ olma, 5 kadýn (%4.5) için, kendisinin evlilik dýþý iliþkisinin varlýðý ve öðre-nilmiþ olmasý, 12 kadýn (%10.9) için, eþin ailesiyle yaþanan sorunlar boþanmayý gündeme getirmiþtir. Ayrýca, psikiyatrik hastalýk (4), cinsel problemler (4), ekonomik güçlükler (2),evlat kaybý (2), ensest (1), uyum güçlükleri (2) gibi nedenler 15 kadýn için (%15.6) boþanmayý gündeme getirmiþtir (Grafik 7).

Araþtýrma kapsamýndaki kadýnlardan 6'sý (%5.5) boþanma kararýnýn ortak alýndýðýný belirtmiþ, 40'ýnda (%36.4) boþanma düþüncesi/talebi erkek-ten, 64'ünde (%58.2) kadýn tarafýndan gündeme getirilmiþtir. Boþanmanýn gündeme gelmesiyle, kriz merkezi'ne yapýlan baþvurularýn 69'u (%62.7) bireysel olarak izlenmiþ olup, 41'inde(%37.3) eþ görüþmeye dahil edilmiþtir. Ayrýca 82 (%74.5) kadýnýn takibi, psikiyatri polikliniði ile iþbirliði içinde yürütülmüþtür.

Baþvuranlarýn 27'si (%24.5) kanuni olarak boþan-ma gerçekleþtikten sonra gelmiþ olup, bunlardan 25'i boþanma sonrasý yeni hayat düzenine uyum güçlükleri nedeniyle baþvurduklarýný belirt-miþlerdir. Kanuni olarak boþanma gerçekleþmesine raðmen, eski eþlerinin yeniden bir araya gelmeyi istemesi nedeniyle kararsýzlýk yaþayan 2 kiþi ise, saðlýklý karar verebilmek amacýyla baþvurduklarýný belirtmiþ olup, ileriki görüþmeler çift görüþmesi olarak yürütülmüþtür. Boþanmaya karar verdikten sonraki dönemde baþvuran 70 kiþi (%63.6) karar-larýný bir profesyonel eþliðinde gözden geçirmek için baþvurduðunu belirtmiþ olup, boþanmayý düþü-nen ancak kararsýzlýk yaþayan 13 kiþi (%11.8) karar verme sürecinde yardýma ihtiyaç duyduklarý için, baþvuruda bulunmuþtur.

Boþanma sürecinde yaþanan sorunlar nedeniyle takip edilen 110 kadýndan 42'si (%38.18) görüþme-lerde; evliliklerini sürdürmek istediklerini belirtmiþ olup, bu kadýnlardan 32'si evliliklerini sürdürme

%7.3

%11.8 %27.3

%22.7 %30.9

1-5 Yýl 6-10 Yýl 11-15 Yýl 16-20 Yýl 21 Üzeri

Grafik 5. Baþvuran Kadýnlarýn Evlilik Süresine Göre Daðýlýmý %15.7 %40 %37.3 %19.1 %48.2

Þiddet Alkol Ýhanet Eþin Ailesiyle Sorunlar

Diðer

Grafik 6. Baþvuran Kadýnlarýn Evlilik Öyküsünde Önde Gelen Sorunlar

%15.6 %10.9 %4.5 %32.7 %43.3 Eþle Þiddetli Tartýþma Eþin Ýhaneti Kadýnýn Ýhaneti Eþin Ailesiyle Tartýþma Diðer

Grafik 7. Boþanmaya Neden Olan Presipitan Faktörler

(6)

isteðini, ekonomik olarak eþe baðýmlý olma ve çocuklarý olmasý olarak açýklamýþtýr. 14 kadýnda, buna ek olarak sosyal nedenler vurgulanmýþ olup, 2 kadýn evliliklerini sürdürme nedeni olarak eþin, boþanma sonrasýnda kendisini öldürmekle tehdit ediþini belirtmiþtir. Ayrýca ikinci kez evlenme, ekonomik sorunlar, duygusal baðlýlýk gibi nedenler de evliliði sürdürme nedenleri olarak ifade edilmiþtir

Boþanma sürecinde yaþanan sorunlarýn çözümle-nemediði ve yardým arayýþýnýn geciktiði durumlarda ruh saðlýðýnýn olumsuz etkilendiði görülmektedir. Baþvuran 110 kadýnýn, psikiyatrik açýdan deðer-lendirilmesi sonucunda, 82'sinde (%74.5) depres-yon, 59'unda (%53.6) anksiyete teþhisi bulunmak-tadýr. Bu kadýnlardan depresyon ve anksiyetenin birlikte görüldüðü 37 kadýnda (%33.6), intihar riskinin çok yüksek olduðu saptanmýþtýr. Boþanma sürecinde yaþadýðý sorunlar nedeniyle daha önce intihar giriþiminde bulunan 8 (%7.3) kadýn bulun-maktadýr (Grafik 8).

TARTIÞMA

Son beþ yýl içinde, boþanma sürecinde yaþanan sorunlar nedeniyle yapýlan baþvurularýn toplam sayýsý 120 olup, bu sayýnýn 110'unun kadýn, 10'unun erkek olmasý, boþanma sonrasý kadýnlarýn erkek-lere oranla daha fazla yardým arayýþýnda bulun-duðunu göstermektedir.

Araþtýrma kapsamýndaki kadýnlarýn yüzde 70'inin ekonomik ve sosyal güvencesinin bulunmasý ve en az lise mezunu olmasý, eðitim ve çalýþma hayatýnýn boþanmayý etkilediðini göstermektedir. Yodanis'e (2005) göre, eþleriyle statü olarak eþit durumdaki kadýnlarýn boþanma oraný daha fazladýr. Ancak bu çalýþmada, eðitim ve gelir açýsýndan eþleriyle eþit ya da yakýn durumda olmanýn, boþanmalarý arttýr-masýndan ziyade, engellememe etkisi olduðu görülmektedir.

Daha önce yapýlmýþ araþtýrma ve istatistik sonuçlarýyla uyumlu olarak bu araþtýrmada da; boþanma nedeniyle yapýlan baþvurularýn evliliðin ilk yýllarýnda yoðunlaþtýðý dikkat çekmektedir (White, 1991). Bu dönem evlilikte uyum sorun-larýnýn yaþandýðý dönem olarak düþünüldüðünde, bireylerin evlilik öncesi evliliðe hazýr olmama ve eþ

seçimi konusunda çok saðlýklý deðerlendirmeler yapamamalarýnýn buna etkili olabileceðini düþündürmektedir.

Araþtýrma kapsamýndaki kadýnlarýn yaklaþýk üçte birinin boþanma nedeni sadakatsizliktir. Evlilik öyküsünde þiddete maruz kalma, aile üyeleriyle sorunlar, ekonomik güçlükler, eþin alkol kötüye kullanýmý gibi sorunlar bulunmasýna raðmen evliliklerini sürdürme niyetinde olan pek çok kadýn için, eþinin evlilik dýþý iliþkisini öðrenmesi, bardaðý taþýran son damla olarak boþanma nedeni ola-bilmektedir. Nitekim boþanma nedenlerine yönelik yapýlan çalýþmalarda, sadakatsizlik en çok belirtilen neden olmuþtur (Amato ve Previti 2003).

Evlilik süresince þiddete maruz kalan ve þiddete katlanan kadýnlarýn, þiddetin hayati risk oluþtura-cak boyuta gelmesiyle boþanmayý düþünmeleri dikkat çekicidir. Daha önce yapýlmýþ araþtýrmalar-da, kadýnlarýn tamamýnýn þiddete en fazla ev ortamýnda uðradýðý, eþin kötü davranmasý duru-munda kadýnlarýn %78'inin hiç kimseden yardým istemediði saptanmýþtýr. Ayrýca yapýlan araþtýr-malarda kadýnlar arasýnda eþlerinin kendilerine þiddet uygulamalarýnýn kendi davranýþlarýndan kay-naklandýðýný söyleyenlerin çoðunlukta olduðu sap-tanmýþtýr (Erdoðan 2000). Bu konuda þiddet mað-durlarýnýn çoðunluðunu oluþturan kadýnlarýn neler yapabilecekleri konusunda bilgilendirilmesi, faydalý olacaktýr.

Araþtýrma kapsamýndaki kadýnlarýn üçte birinden

%7.3 %33.6

%53.6 %74.5

Depresyon Anksiyete Ýntihar Düþüncesi

Ýntihar Giriþimi

Grafik 8. Boþanma Sürecinde Görülen Psikiyatrik Durumlar

(7)

fazlasýnýn, boþanmayý çözüm olarak görmesine rað-men, çocuklar veya ekonomik anlamda eþe baðýmlý olma nedeniyle, evliliklerini sürdürme çabasý içinde olmasý oldukça önemlidir. Bu kadýnlarýn yarýdan fazlasýnýn, boþanma sonrasý sosyal çevre-den olumsuz tepki alacaðýný düþünmesi sosyal yapýnýn boþanmayý etkilediðini göstermektedir. Boþanmaya engel durumlarýn varlýðý, evlilik yaþan-týsýný ve boþanma sürecini etkilemektedir (Moxnes 2000). White ve Booth (1991), boþanmaya engel durumlarýn, evlilikteki iliþkinin iyilik halini ve boþanma düþüncesini etkilediðini, sadece engel-lerin fark edilmesinin bile boþanmadan vazgeçmeye neden olabildiðini belirtmiþlerdir. Heaton ve Albrecth (1991), sorunlu evlilikleri inceledikleri çalýþmalarýnda, boþanmaya engel durumlar olduðunda, evliliklerin makul bir þekilde süre-bildiðini belirtmiþlerdir. Boþanma noktasýna gelin-mesine raðmen evliliklerini çocuklarý için sürdürmek istediklerini belirten kadýn sayýsýnýn fazla olmasý, çocuk varlýðýnýn boþanmayý önleyen bir unsur olduðunu düþündürebilir. Ancak çocuk-lara raðmen gerçekleþen boþanmalarýn da oldukça fazla olduðu göz önüne alýnýrsa, çocuk varlýðýnýn boþanmaya engel teþkil etme durumunun farklýlýk gösterdiði söylenebilir.

Araþtýrma sonuçlarýna göre, zorunlu olarak sürdürülen evliliklerde, çatýþmalarýn devam etmesi bazen kiþileri saðlýksýz çözüm yollarýna yönelte-bilmektedir. Nitekim boþanamadýðý için, intihar giriþiminde bulunan kadýnlarýn varlýðý, bu tür evlilik iliþkilerinde çatýþmalarýn çözümlenebilmesi ama-cýyla profesyonel yardýmýn çok önemli olduðunu göstermektedir.

Boþanamadýðý için intihar giriþiminde bulunan kadýnlarýn, ekonomik olarak eþe baðýmlý olan, evli-liðini her þeye raðmen sürdürmesi gerektiðine inanan, sosyal destek sistemleri yetersiz kadýnlar olduðu görülmektedir. Özellikle ikinci evliliði yap-mýþ kadýnlarýn ikinci kez boþanmalarý halinde, sosyal açýdan çok olumsuz nitelendirileceðini düþünerek intiharý bir çözüm yolu olarak tercih etmeleri, sosyal baskýnýn olumsuz sonuçlarýna örnek teþkil etmektedir.

Gerek sorunlara raðmen sürdürülen evliliklerin, gerekse çocuklara raðmen gerçekleþen boþan-malarýn; eþlere ve çocuklara olumsuz etkileri olduðunu söylemek mümkündür. Her iki durumda

da destekleyici ve çözüme odaklý profesyonel yardýmýn önemi büyüktür. Profesyonel yardým, eþlerin sorunlardan çok sorunlarýn çözümü üzerine odaklanmalarýný saðlayarak, evliliklerin saðlýklý bir þekilde devam etmesine ve boþanmalarýn saðlýklý bir þekilde gerçekleþmesine olanak saðlayabilir. Ayný zamanda olumsuz etkilerin hafifletilmesini saðlayarak gerek çocuklarýn gerekse eþlerin uyum saðlamalarýný kolaylaþtýrýr.

SONUÇ

Boþanmanýn bir kriz olarak gündeme geldiði evliliklerde, boþanma düþüncesi oluþmadan önce pek çok soruna raðmen evliliðin sürdürülmeye çalýþýldýðý görülmektedir. Ancak dikkat çeken nokta, eþlerin bu süre içinde evlilikle ilgili sorunlarý çözmeye yönelik arayýþlar içinde olmayýp, boþan-manýn gündeme gelmesiyle yardým arayýþý içine girmeleridir. Kadýnlarýn eþleriyle iletiþim sorun-larýný, ekonomik sorunlarý, eþin ailesiyle yaþanan sorunlarý hatta þiddeti bile yýllarca katlanýlmasý gereken bir durum olarak görmeleri, ancak þiddetin hayati tehlike yarattýðý ya da eþin baþka bir kadýnla iliþkisinin gündeme gelmesiyle boþanmayý düþün-meleri evliliklerini sürdürebilmek için çok çaba harcadýklarýný göstermektedir.

Boþanma sonrasý yaþamýný sürdürme konusunda ekonomik ve sosyal yönden güvencesi olan kadýn-larýn boþanma kararý aldýktan sonra, yaþayabilecek-leri zorluklarý göze aldýklarý, buna karþýlýk özellikle ekonomik anlamda eþe baðýmlý olan kadýnlarýn her þeye raðmen evliliklerini sürdürmek zorunda kaldýklarý görülmektedir. Çocuklarýn varlýðý her iki durumda da evliliðin sürdürülmesi için tek neden olabilmekte, boþanmanýn kriz olarak gündeme gelmesi ve profesyonel yardýmla evliliklerin yeniden gözden geçirilmesi ve sorunlarýn çözümüne yönelik eþlerin çaba harcamasý saðla-nabilmektedir.

Bu anlamda profesyonel yardým boþanmanýn gün-deme gelmesine raðmen evliliðin sürmesi duru-munda evliliðin yeniden yapýlandýrýlmasýnda, boþanmanýn gerçekleþtiði durumlarda ise aile üyelerinin yeni duruma uyumu konusunda faydalý olmaktadýr. Ailenin önem ve deðerinin giderek yara aldýðý günümüzde bu gerçekleri dikkate alýn-masý, evlilik yaþamýndaki anlaþmazlýklarýn boþan-ma noktasýna gelmeden aþýlabilmesi

(8)

gerekmekte-dir. Evlilikler impulsif olarak yapýlamayacaðý gibi impulsif olarak da sonlandýrýlmamalýdýr.

Bu baðlamda; sorunlu dönemlerde aile bireylerinin ruh saðlýðýnýn korunmasý baðlamýnda profesyonel yardým almalarýnýn pek çok sorunun çözümünde önemli bir yeri olduðunu söyleyebiliriz.

Yazýþma adresi: Özge Uçan, Ankara Üniversitesi Psikiyatrik Kriz Uygulama ve Araþtýrma Merkezi, Ankara, ozgeucan@yahoo.com

KAYNAKLAR AmatoPR, Previti D (2003) People's reasons for divorcing:

Gender, social class, the life course, and adjustment. J Fam Issues, 24:602-626.

Atakan S. (1987) Boþanma Sürecinde Yaþanan Evreler. Psikoloji Dergisi, 6:72-75.

Bohannon P (1970) The six stations of divorce. Divorce and after Paul Bohannon (Ed), Garden City, New York, Doubleday and Company, Inc., s.33-62.

Bumpass LL, Martin TC, Sweet JA (1991) The impact of family background and early marital factors on marital disruption. J Fam Issues, 12:22-42.

Cleek MG, Earson TA (1985) Perceived causes of divorce: An analysis of interrelationships. J Marriage Fam, 47:179-183. Erdoðan M (2000 ) Ailenin korunmasýna dair kanunun uygulan-masý" Hukukta Kadýn Sempozyumu. T.C. Baþbakanlýk Kadýnýn Statüsü ve Sorunlarý Genel Müdürlüðü ile Gazi Üniversitesi Kadýn Sorunlarý Araþtýrma ve uygulama Merkezi yayýný, Ankara, s.92-93.

Erkan G (1986) Boþanmanýn Çocuklarýn Benlik Tasarýmý Düzeyine Etkisi. Hacettepe Üniversitesi Sosyal Hizmetler Yüksekokulu Dergisi. 4:141-160.

Forgatch MS, Patterson GR, Ray JA (1996) Divorce and boys'adjustment problems:Two paths with a single model. Stress, coping, and resiliency in childrenand the family. EM Hetherington & EA Blechman (Ed), Mahwah, NJ: Lawrence Erlbaum, s.67-105.

Gottman JM (1994) What predicts divorce? Hillsdale, NJ: Lawrence Erlbaum.

Gibson C (1976) The U.S. fertility decline, 1961-1975: The con-tribution of changes in marital status and marital fertility. Fam Plann Perspect, 8:249-252.

Heaton TB, Alrecht SL (1991) Stable Unhappy Marriages. J Marriage Fam, 53:747-758.

Hetherington EM, Kelly J (2002) For better or for worse: Divorce reconsidered. New York, Norton.

Hoff LA (1984) People in crisis: Understanding and helping , 2. Baský, California: Addison- Wesley Pub., s.304-308.

Kitson G (1992) Portrait of Divorce. New York, Guilford. Leonard KE, Roberts LJ (1998) Marital aggression, quality, and stability in the first year of marriage: Findings from the Buffalo Newlywed Study. The developmental course of marital

dysfunc-tion, TN Bradbury (Ed), New York, Cambridge University Press, s.44-73.

Lester D (1996) Trends in divorce and marriage around the world. J Divorce & Remarriage, 25:169-171.

Moxnes K (2000) Barriers to divorce when are they effective? When are they not? J Fam Issues, 21:78-99.

Sayýl I (1996) Kriz ve krize müdahale kurs notlarý, Ankara Üniversitesi Psikiyatrik Kriz Uygulama ve Araþtýrma Merkezi Yayýnlarý, Ankara.

Simons RL (Ed) (1996) Understanding differences between divorced and intact families: Stress, interaction, and child out-come. Thousand Oaks, Ca: Sage.

Slaikeu K (1984) Crisis intervention: A hanbook for practice and research. Boston, Allyn and Bacon Inc., s.17-25, 53-57. Sleebos JE (2003) Low fertility rates in OECD countries: Facts and policy responses.Working paper no. 15, OECD social, employment, and migration working papers. Paris: OECD. Stevenson B, Wolfers J (2003) Bargaining in the shadowof the law: Divorce laws and family distress. Paper no. 1828, Stanford Graduate School of Business Research Paper Series.

Sutton PD, Munson ML (2005) Births, marriages, divorces, and deaths: Provisional data for February 2005. National vital statis-tics reports; vol 54 no 3. Hyattsville, MD: National Center for Health Statistics.

T.C. Baþbakanlýk Devlet Ýstatistik Enstitüsü (2002) Evlenme, Boþanma ve Ýntihar Ýstatistikleri 2002, Ankara, DÝE Matbaasý. Thompson L, Walker AJ (1991) Gender in families: Women and men in marriage, work, and parenthood. Contemporary fami-lies: Looking forward, looking back, A. Booth (Ed), Minneapolis, MN: National Council on Family Relations, s.76-102.

White LK, Booth A (1991) Divorce over the life course: The role of marital happiness. J Fam Issues, 12:5-21.

White L (1991) Determinants of divorce: A review of research in the eighties. Contemporary families: Looking forward, look-ing back, A Booth (Ed), Minneapolis, MN: National Council On Family Relations, s.141-149.

Wolfinger NH (2003) Parental divorce and offspring marriage: Early or late? Social Forces, 82:337-354.

Yodanis C (2005) Divorce culture and marital gender equality. A Cross-National Study Gender & Society, 19:644-659.

Referanslar

Benzer Belgeler

Regarding ingested corrosive substance, twenty-five patients (33.3%) had a history of bleach ingestion and only four patients (16%) had LA grade A esophagitis, while the others

RBC-TDP transfusion, IIAL and peripartum hysterectomy rates were significantly higher in placenta accreata spectrum (PAS) cases compared to those cases with

Bu nedenle, bölgemizde kadınların psikolojik sorunlarının giderilmesi amacıyla yeni kurulan Kadın Eğitim ve Psikolojik Danışmanlık Merkezi (EPİ-DEM)’ne ilk 3 ayda

Dersin Amacı Öğrencinin makro ekonomik terimleri öğrenmesi, makro ekonomik mekanizmaları anlaması, makro ekonomik koşulları irdelemesi amaçlanmaktadır. Dersin

Dersin Amacı Öğrencinin makro ekonomik terimleri öğrenmesi, makro ekonomik mekanizmaları anlaması, makro ekonomik koşulları irdelemesi amaçlanmaktadır. Dersin

(Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı) gibi kuruluşların radyasyondan korunma için aldığı önlemler ve genel ilkeler göz önünde bulundurularak ve ICRP 60

Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü'nün, 2008 yılında, "Türkiye'de Kadına Yönelik Aile İçi Şiddet Araştırması" nm bulgularına bakıldığında, eşi veya eski

Türk Toplumunda bundan çok değil, 30-40 yıl öncesine kadar kız çocukları 15 ila 18 yaş arasında, erkek çocukları da 15- ila 20 yaş arasında evlendirilirken bugün