• Sonuç bulunamadı

Kırk yıl hatırı olan vazgeçilmez dostumuz:Kahve

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Kırk yıl hatırı olan vazgeçilmez dostumuz:Kahve"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Y ı l

K ı r k

H a t ı r ı

Ol an

Vazgeçilmez

D ostum uz

KAHVE

77

Kıvamında kavrulmuş dibekte dövülmüş kahve Türkiye'de özellikle turistler tarafından ısrarla aranır bir baştacı oldu.

(2)

OSMANLI TARİHİNDE N ANILAR

Kahveyi Arabistan'dan İstanbul'a ilk getiren Hükm ile Şems adında iki Suriyeli Tahtakaie semtinde ilk İstanbul kahvehanesini açmışlardı, (temsi­ li resim yukarıda) ve İstanbul kahvehaneleri (solda ve aşağıda)

İnsan

kamprimesi bir cica

Turhan TAN

Çok küçük veya çok büyük şeyler, insanların daima dikka­ tini çeker. Fili seyre lâyık bir yaratık haline koyan ne dişleri, ne gözleridir, belki cüccesinin iriliğidir. Kuzuyu sevdiren, sı­ paları hoş gösteren de ancak küçüklükleridir. Dengeli insan­ lar, bu en küçük veya en bü­ yük yaratıkların, eşyanın önün­ de nihayet nazarî bir haz alır­ lar. Fakat ruhi dengesiz, hasta olanlar, o gibi küçük ve­ ya büyük eşya için aşırı hay­ ranlık duyarlar. Doğu ve batı saraylarında cüccelerin, iri yarı adamların yer tutmaları, önem­ li rol oynayabilmeleri bu sebep­ tendir, hükümdar ruhlarındaki dengesizliktendir.

Sultan Deli İbrahim, bütün in­ sanlık tarihinde dengesizler topluluğunun da padişahı sa­ yılır. 0, bütün meziyeti bir fil kadar iri ve biçimsiz olmaktan ibaret olan bir Fas dilencisini birdenbire kapıcılar kâhyalığı­ na yani protokol genel müdür­ lüğüne atadığı gibi bir cüceyi de kendine baş nedim seçmiş­ ti.

Cüce, öyle bir delinin böyle bir iltifatına yaraşıyordu. Çünkü e- şi az bulunur bir yaratıktı. Yü­ rümesi ve konuşması olmasa iyi yapılmış bir kukla sanılır, minyatür bir şeydi!

Deli İbrahim, tabiatın büyük öl­ çüde küçültüp de ortaya attığı bu mini mini insanı herkesten, hattâ haremdeki renk renk ka­ dınlardan fazla severdi, bir da­ kika yanından ayırmazdı. O de­ recede ki cuma günleri cami­ ye giderken onu kürkünün iç cebine koyar birlikte götürür­ dü. Yabancı devletler elçilerini kabul ederken, vezirin anlattık­ larını dinlerken, yemek yerken cüce, gene hünkârın ya koy- nunda, ya yanında bulunurdu. Bir gün, o devrin Sadrıazamı ünlü Kara Mustafa Paşa, Deli ibrahimin huzuruna çıktı. O, zamanın birinci pehlivanı sa­ yılan çam azmanı bir adamdı. Boyu iki metreye yakındı, ağır­ lığı yüzelli kiloyu aşkındı, ufak palangaların demir kapılarını koparıp atacak kadar kuvvetli idi. Aynı zamanda çok vekarlı, çok onuruna düşkün kıymetli bir vezir idi. Sokullu Mehmed Paşadan Köprülülere kadar ge­ lip geçen vezirler arasında

o-nunla kıyaslanabilecek hemen hemen kimse yoktur.

Deli İbrahim, kendisine kardeşi Dördüncü Murad'dan kalan bu heybetli ve kıymetli vezirden adeta korkardı. O gün de huzu­ runa gelince - resmiyete uy­ mak ve Paşaya saygı için - cücesini koynuna sakladı. Ka­ ra Mustafa Paşa, usulü daire­ sinde tazimatını arzettikten sonra devlet işleri hakkında sö­ ze başladı. Mâliyeden, ordu­ dan, bahriyeden bahsediyordu. Sadrıazamın sözleri önemli ol­ makla beraber uzundu, dakika­ lar geçtiği halde bir türlü bitm i­ yordu.

Cüce, içi ve dışı samur olan sı­ cak hapishanesinde sıkılmıştı, nefes alamıyacak bir hale gel­ mişti. Sadrıazamın daha uzun süre sözüne son vermeyeceği­ ni sezince dayanamadı, başını kürkün içinden uzattı, rahat bir nefes aldıktan sonra şaklaban­ lık olsun diye Sadrıazama dili­ ni gösterdi!

Ömründe belki hafifçe bile gül­ memiş olan Kara Mustafa Pa­ şa, bir saray maskarasının ken­ disine dil çıkardığını görünce aklını kaybetti. Çılgın bir çıkış­ la cüceyi padişahın koynundan çekip alarak denize fırlattı. Bu onsekiz kiloluk canlı topaç Sa- rayburnu akıntısının aman ver­ mez kolları arasında kaybolup gitti.

Deli İbrahim, sevgili cücesinin uğradığı felâketi görünce küp­ lere bindi ve haykırdı:

— Bree mel'un ne yaptın, cü­ ceme nice kıydın?

Kara Mustafa Paşa hiç bir şey yapmamış gibi serinkanlılıkla cevap verdi:

— Ben vezirim, senin de veki­ linim. Ne cüce, ne de başkası bana kimse dil çıkaramaz. Ben vezaret onurunu korudum, cü­ ceyi denize yürüttüm. Siz de ona sevginizin gereğini yapar­ sınız. Arzu ederseniz beni ö l­ dürürsünüz.

Heybetli vezirin ağırbaşlı dav­ ranışı ve kuvvetli sözleri Sul­ tan ibrahimi birdenbire sakin­ leştirdi ve çılgın padişah kah­ kahalarla gülmeğe başlıyarak Sadrıazama sordu:

— Denize uçarken nasıl da tak­ la atıyordu, değil mi? Tıpkı cambaz gibi, tıpkı cambaz gibi! Zavallı cüce!

7

Referanslar

Benzer Belgeler

Manavgat'ta 2B arazilerinin yüzde 96'sımn fiyatının metrekarede 56 kuruş ile 28 lira arasında uygulanacağına işaret eden Mat, "Yüzde 0,1'lik bir alanda 28-56 lira aras

Fakat nükleer santralların, kamuoyumuzda yeni yeni tartışılmaya başlanan bir so- runu daha var: Reaktör kalbinde fisyo- na uğrayarak enerji üreten uranyum yakıtı,

Yeniden düzenlenen UMS 39’da belirtildiği üzere, Şirket, yeniden düzenlenen UMS 39’u ilk defa uygularken, daha önce mali tablolara alınan finansal varlıkları tekrar

(“MKK”) nezdinde kendilerini “Genel Kurul blokaj listesi”ne kaydettirmeleri gerekmektedir. MKK nezdindeki blokaj listesine kayıtlı olmayan ortaklarımızın Genel

Klıtdit|ın Yunscvcrlcr Bi.liği lidcri c.ıı| Tıııbınt'nin dunku Millivcı ıızcıcsindc yıyımlı- nın ıcıkÜmısındg, Balbıkgn Tınıu Çıttcı'in ABD Dışk8nl.

Evet, bu bilgiler, çevre ülkelerinin tarım malları üretimini piyasa ilişkilerine dâhil etmeyi amaçlayan politika tercihini, neden ve hangi koşullar altında

Her şey öylesine karmaşık ve karanlık ki… Ardındaki geçmişe an- lam veremeyen Yusuf, geleceğe de bir anlam veremiyor.. Bunun sancısı her

Pulmoner emboli ataklarz ge~iren bir olguda vena cava inferiora Greenfield filtre uygulamasz. A new intracaval filter permitting continued flow and resolution