• Sonuç bulunamadı

Fatih ve Fatih Devri Eserleri Hakkında Muhtasar İzahat

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Fatih ve Fatih Devri Eserleri Hakkında Muhtasar İzahat"

Copied!
3
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

FÂTİH VE FÂTİH DEVRİ ESERLERİ

HAKKINDA MUHTASAR İZAHAT

HALİM B A K t K U N T E R Fen ve tekniğin terakkisi sayesinde

mesafeler kısalmış, büyük okyanusların ayırdığı kıt'alar bile yakınlaşmışlardır.

Artık mesafe mefhumu insanların ha­ yatında evvelce olduğu gibi büyük rol oy-nayamamaktadır. Bu maddî yakınlığın ya­ nında beşer hayatında manevî yakınlaş­ malar da terakki kaydetmektedir. Muhte­ lif milletleri birbirlerinden ayıran siyasî, iktisadı ve ruhî âmillerin tesirlerini müm­ kün olduğu kadar azaltmak, medenî dün­ yayı hür, mesut ve anlayışlı insanların ya­ şadığı ülkeler haline getirmek için millet­ ler arası bir organizmin teşekkülü zama­ nımızın en şayan-ı dikkat vakıalarından biridir.

B i r l e ş m i ş M i l l e t l e r teşki­ lâtı ile onun ilim, san'at ve kültür kolu olan U n e s c o'nun ideali insanları ve millet­ leri ayıran mesafeleri ortadan kaldırmak­ tır. Ancak tarafgirlikler, adaletsizlikler, hodbinlikler ve aşırı ihtiraslar tasfiye edilmeden bu gayenin gerçekleşmesi kabil değildir. İşte insanlık bu imtihanı verme­ ğe, anlayış ve uzlaşma zihniyetinin hakim olduğu yeni bir âlemin eşiğinden içeri gir­ meye hazırlanmaktadır, itiyatlardan kur­ tulma güç olduğu cihetle bu ülkünün ger­ çekleşmesinin pek de kolay olmayacağı muhakkaktır. Bununla beraber medeniyet tarihi bize cesaret ve ümit verecek örnek­ lerden mahrum değildir. Bu arada T ü r k tarihinde asırlarca evvel böyle hür ve ileri düşüncelerin hâkim olduğu parlak devir­ ler çoktur. Bu altun devirlerden biri de

F â t i h S u l t a n M e h m e d devridir.

• •

1453 de T ü r k l e r i n eline girdi­ ği, sırada İ s t a n b u l harap ve bitkin

birşehu-di. T ü r k l e r bir asrın dörtte biri kadar kısa bir zaman içeri­ sinde onu mamur bir şehir, ileri bir kültür merkezi haline getirdiler. Fetihle beraber I s t a n b u l'da büyük bir imar ve temdin hareketi başladı. Fetihten son­ ra F â t i h 28 sene yaşamıştı. Bu ka-darcık bir zaman bu muazzam hareketin bütün semerelerini elde etmeğe kâfi geldi. I s t a n b u l'daki imar ve temdin hareke­ tinin merkez-i sıkletini F â t i h K ü 1-1 i y y e s i teşkil ediyordu. F â t i h C â-m i'i ile bu â-mabedin etrafında büyüklü küçüklü 16 medrese, zamanına göre çok mütekâmil bir hastahane, kervansaray, imaret, kütüphane... gibi tesisler, müder­ risler ve diğer tedris elemanları için ev ve konaklan ihtiva eden bir mahalle ve 300 e yakın dükkânı ihtiva eden bir çarşı F â-t i h'deki mimarî manzumeyi â-teşkil ediyor­ du. F â t i h'in ayrıca A y a s o f y a vc E y y ü p vakıfları da vardı. Bu kabil te­ sisler oralarda da mevcuttu.

Bu derece zengin ve şümullü bir mües­ sese olan F â t i h vakfının gelir kaynağı olmak üzre F â t i h S u l t a n M e h ­ m e d tarafından î s t a n b u l'da ve G a-1 a t a'da yüzlerce, ibnlerce dükkân, ev ve saire inşa ettirilmişti. Ayrıca bir çok de­ ğirmenler, bedestanlar, hanlar, hamamlar yaptırılmıştı.

î s t a n b u l'da F â t i h vakıfların­ dan başka diğer ibr çok vakıflar mevcut olduğu gibi memleketin her tarafındaki bü­ yüklü küçüklü vakıflar da büyük bir sayıya baliğ oluyordu. Bu vakıflar; din, mezhep, ırk farkı gözetmeksizin insanların maddi mahrumiyetlerden, sefalet ve ıztıraplar-dan korunmasına vc manevî sahalarda yükselmesine çalışıyordu.

(2)

332

HALİM BAKÎ KUNTER T ü r k ülkelerinde müreffeh bir ha­

yat ve yüksek bir kültür seviyesi kendini gösteriyordu. Vicdan hürriyeti, adalet ve şefkat tam manasiyle hüküm sürüyordu. T ü r k l e r i n genişlemesine, askerî za­ ferleri kadar, âmil olan bir sebep de yük­ sek bir medenî hayat seviyesine ulaşmaları olmuştur. Aynı hayat seviyesine ulaşama­ mış olan civar milletler için T ü r k hâ­ kimiyeti altına girmek tarihî mukad­ derat halini almıştır.

F â t i h'in ve F â t i h devri eser­ lerinin tetkiki neticesinde hür ve medenî insanların ideali olan hayat şartlarının mühim bir kısmını T ü r k l e r i n asır­ larca evvel gerçekleştirmeye muvaffak ol­ dukları sarahatle görülmektedir,

• • •

F â t i h K ü l l i y e s i'nin inşasına Fetihden 10 sene sonra başlanmış ve bü­ yük bir mimarî manzume teşkil eden bu inşaatın bütün teferruatiyle ikmali sekiz sene sürmüştür. Fakat F â t i h K ü l l i ­ y e s i'nde yer alan hizmetlerin iyfasma, bu işe tahsis olunan ilk binalarda, fethi müteâkip heman başlanılmıştır. Meselâ A y a s o f y a'nın müştemilâtından ba­ zı odalar Medrese haline getirilmiş ve bu­ rada vakit'kaybedilmeksizin tedris faali­ yetine geçilmiştir. Bu itibarla İ s t a n ­ b u l Ü n i v e r s i t e s i'nin haricî büyük kapısının üzerinde kuruluş tearihi olarak Rumen rakamları ile 1453 tarihi konulmuş bulunmaktadır.

F â t i h K ü l l i y y e s i'nde yer alan 16 Medreseden başka bir de İlkokul bulunmakta. Medreseler ise Orta, Lise ve Yüksek tahsil derecelerine tekabül etmek­ teydi. Yüksek dereceli olanlarda Hukuk, llâhiyat. Tıp ve Fen bölümlerine ait ted­ risat yapılıyordu. Fen Fakültesi mahiye­ tinde olan M e d r e s e'nin başında S e-m e r k a n t'taki e-meşhur U I u ğ B e y R a s a t h a n e s i'ni idare etmiş olan bü­ yük T ü r k Astronomu A l i K u ş ç u bulunuyordu. F â t i h Ü n i v e r s i t e -8 i'nin progı-amlarım büyük T ü r k âlim­ lerinden Mo 11 a H u s r e v ile A l i

K u ş ç u hazırlamışlardı. F â t i h ta­ rafından kemal-i ehemmiyetle incelenen ve tasvip olunan bu programlar, o sıralar­ da, bazı A v r u p a üniversiteleri tara­ fından örnek program olarak kabul edil­ miştir. Bu tedrisatta aklî ilimlere de naklî ilimler derecesinde yer verilmişti. F â t i h devrinin ilim zihniyeti, medeniyet-i hazi­ ranın istinat ettiği iki sağlam temele yani

tecrübe ve müşahedeye istinat ediyordu. Tecrübe ve müşahadeye dayanan araştırıcı zihniyet F â t i h devri ilim hareketleri­ nin bâriz vasfıdır. Bu müsbet görüş ve zih­ niyet ile fetehi müteâkip 1 s t a n b u l'da kuvvetli ve velût bir ilim hareketi başlamış ve yeni çağın mümeyyiz vasfı olan R ö-n c s a ö-n s'a düö-nya ölçüsüö-nde bir tesir ve nüfuz kudreti bahşetmiştir.

Tecrübe ve müşahede şartlan F â-t i h D a r ü ş ş i f a s ı'nm sâ-taâ-tüsünde de esaslı bir yer almıştır. Tabiplerin tec­ rübe yapabilen hâzik ve tecrübe edilmiş doktorlar arasından seçilmesi usul ittihaz edilmiştir. Tabiplerin intihap ve tayinini-de din, mezhep ve ırk farkları asla göze-tilmeyip ehliyet, liyakat ve hazakate kıy­ met verilmiştir.

Büyük bir dikkat, ihtimam ve şefkat­ le hastaları tedavi eden bu müessesede mü­ kemmel bir d i y e t m u t f a ğ ı te­ sis edilmiş ve hastaların hususî gıda reji­ mi ile tedavisi gibi en mütekâmil usullere de yer verilmiştir. Zamanına göre çok mü­ tekâmil bir müessese olan bu D a r ü ş-ş i f a - Hastahane yalnız i s l â m Di­ ninde olanlar için yapılmayıp kapılan vak­ fiyedeki tâbir ile Allahtn kullan olan bü­ tün insanlara açık bulundurulmuştur.

İlim, san'at, sanayi-i nefise ve son de­ rece şümullü olan sosyal hizmetler yalnız 1 s t a n b u l'da değil; memleketin her ^' rafında büyük bir inkişafa mazhar olm"?' tur.

Üç İmparatorluk, yedi Krallık ile den fazla büyük şehri memleketini^ hak etmeğe muvaffak olan F â t S u l t a n M e h m e d , I s t a ı ı b u ' ^ j ^ fethi gibi cihanşümul bir zafer de .ji. duğu halde bütün askerî zafer ve erale'^-' '

(3)

FATİH V E FATİH DEVRİ ESERLERİ SERGİSİ 333 rini vakfiyesinde küçük cihad diye tav­

sif eylemekte ve elde ettikleri ile kanaat ederek büyük cihada mübaşeret etmeği kendisine nasip eden H u d a'ya şükürler etmektedir. F â t i h'in büyük cihad dediği hareket ise, Vakfiyesinde yine ken­ disinin kullandığı tâbir ile, ülkeyi imar et­ mek, halkı memnun etmek ve vatandaşları arzu ettikleri idareye kavuşturmaktan iba­ rettir.

• • •

Fatih Sultan Mehmed Vakfiyeler'ini neşretmek, F a t i h ve F a t i h devri eserleri sergisini tertiplemek, "Fatih devr rinde tstanbul", "Fatih devrinde istanbul Mahalleleri, Şehrin İskâni ve Nüfusu" "Fa­

tih devrinde Karaman Eyaleti Vakıfları" monografilerini neşreylemek, Vakıflar Dergisi'nin I V . sayısını P a t i h'e ve F a t i h devri eserlerine tahsis ve F a-t i h k ü 1 i i y e s i'ni resa-tore ea-tmek, ye­ ni baştan tamir edilen medreselere müna­ sip hizmetler vermek, bu arada F â t i h medreselerinde sıhhî şartlan haiz, mükem­ mel teşkilâtlı halen 100 mevcutlu F a t i h Y ü k s e k T a h s i l Ö ğ r e n c i Y u r -d u'nu tesis eylemek... gibi hizmetlerle V a k ı f l a r U m u m M ü d ü r l ü ğ ü , tarihte eski bir devri kapayıp yeni bir de­ vir açan bu büyük Türkün yüce şahsiyeti­ ne ve hatırasına karşı borçlu olduğu vazi­ feleri yerine getirmeğe çalışmıştır. 1 s-t a n b u l'un imarında deruhde es-ts-tiği va­ zifeler de bunun devamı mahiyetindedir.

Referanslar

Benzer Belgeler

Olağan kanun yollarından itiraz 12 Alman hukukunda 13 , karar ve tasarruflara karşı (AlmCMK § 304) yapılan, bunların fiilî ve hukukî sorun- ların denetlenmesini (AlmCMK §

Burhan Doğan ve Özgür Akçiçek 2013 yılında yapmış oldukları çalışmada Türkiye'de 1980 ile 2013 yılları arasında ekonomik büyüme ile yenilenebilir

Fakat bunun için hemen bir faaliyete geçmişler, Fran­ sız yemeklerini İngiltere’de, İsviçre’de ta­ nıtmak için çok çeşitli sergiler düzenle­ mişler,

Smaç servisi genelde uzun boylu s›çra- mas› iyi olan ve fizik gücü çok yüksek oyuncu- lar kullan›yor.. Ama bu özelliklerin yan›nda, as›l önemli olan smaç servisi atan

Yapılan yeni bir çalışma ile karmaşık yapılı ilaç türevi moleküllerin elde edilmesinin ileri aşamalarında C-H metilasyonu- nun [C-H (karbon-hidrojen) bağındaki H atomu yeri-

İlk ve Orta öğre­ nimini yaptıktan sonra 1940 yılında Ankara Dev­ let Konservatuarının Kompozisyon bölümüne girdi.. Necil Akses ile kompozisyon, Ferhunde

“Şiirin ilkeleri” için üstad şöyle der: “İlkeler, sanatı sadece öz sampta şiirin konusuna bakarak değerlendirmek iste­ yenlerin yanlış görüşlerine

Ahmet KOKSAL fw VİLKEMİZDE soyut resmin öncülerinden- I j sayılan Ferruh Başağa, üç yıllık bir ara- L ~L.Jdan sonra Vakko Beyoğlu Galerisi’nde düzenlenen sergide