• Sonuç bulunamadı

Ara Güler:Dünyaya açılan objektif

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Ara Güler:Dünyaya açılan objektif"

Copied!
3
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

enim gım ou tane aaha insan vardır ki, dünyayı dolaşır, re­ sim çeker. Bunlar insanlık tari­ hinin bir aynasını geleceğe bırakacak in­ sanlardır...”

Bu sözleri Ara Güler söylüyor. Türki­ ye’de yaratıcı fotoğrafçılığın, uluslararası alanda ün kazanmış en önemli temsilcile­ rinden biri olan Ara Güler’in neredeyse bü­ tün ömrü fotoğraf çekmekle geçmiş.

FOTOĞRAF SANATININ en büyük us­

talarından biri olmasına rağmen Ara Güler kendini bir fotoğrafçı olarak kabul etmiyor. “Ben foto muhabiriyim. Foto muhabiriyle, fotoğrafçı birbirine karıştırılıyor. Ben rö­ portaj yapan bir insanım. Fotoğraf sanat mıdır değil midir diye tartışması yapılır hep. Fotoğraf zor bir iştir. Sanat olmasına gerek yoktur. Biz bir tarihi yaşıyoruz.

1

ilik ■

Devrimizin bir bölümünü en güzel şekil­ de belgeliyoruz. Bu önemli bir şeydir. Ben sanat endişesiyle fotoğraf çekmiyorum. An­ cak tabi ki sanatla ilgim var. Edebiyatla, tiyatroyla uğraştım. Fotoğraflarıma yansı­ yan da bu birikimin neticesidir. Objektif yalanı olmayan bir aletdir. Gerçeği çeker. Gördüğünü yansıtır. En doğru doküman­ tasyonu toplar. Benim yaptığım budur.”

ÄRA GÜLER

fotoğraf çekerken hiçbir şey hissetmediğini sadece işini yaptığını söylüyor. Dünyada göremediği çok az yer kalmış. Bunlar Afrika’nın orta bölümleri ve Güney Amerika.

Güler, dünyamn en önemli insanlarıyla röportaj yapmış, onlann fotoğraflarım çek­ miş bir kişi. Örneğin Salvador Dali, Al­ fre d H itc h c o ck , B e rtra n d R ü ssel, Winston Churchill bunlardan bazıları.

Delice bir tutku... Bir ozanın

duyarlığı... Bir romancının gözlem

gücü... Ara Güler’de hepsi var...

(2)

Ancak röportajların içinde en önemlisi hiçbir fotoğrafçıyı yanına yaklaştırmayan Picasso ile olanı. Fakat yetişemediği ancak fotoğrafını çekmek için hep büyük bir istek duyduğu insanlar da var. Einstein, Char- lie Chaplin gibi.

Ara Güler’i en çok etkileyen ise Malez­ ya’ya bağlı Bornova adasında kuru kafa av­ cılarıyla yaptığı röportaj. “Yılanlar, böcek­ ler arasında hayatımı tehlikeye attığım bir röportajdı. Orada yaşayanlar hayatlarında fotoğraf makinesi görmemişlerdi. Çekime giderk en yan ım a reh ber aldım , silah lı adam aldım, kumanya aldım. Kaç gün ka­ lacağımı bilmiyordum. Yolda vahşi hayvan­ lar saldırabilirdi. Gerçekten çok zor bir rö­ portajdı” diyor...

AVRUPA V i AM ERİKA'DA yaşama­

yı sevmiyor. Endonezya, Malezya, Japonya, Hindistan, Filipinler ona daha yakın geli­ yor. Oralarda fotoğraf açısından çok daha iyi sonuç alınabildiği görüşünde. “Benim için bir Buda Heykeli’nin önünde bir Bu­ dist’in dua edişi çok güzel bir fotoğrafdır. O insanların yaşamı beni her zaman ilgilen­ dirmiştir. Avrupa ise kendini bitirmiş bir zavallı. Dünyanın başına her zaman bela olan, savaşlara neden olmuş, sanki insanlı­ ğı kendileri yaratmış gibi her şeye karışan insanların bulunduğu bir yer. Avrupalı ve A m erikalı kendini ne zannediyor?.. Bir Amerikalı için medeniyet yalnızca buzdola­ bı, çamaşır makinesi ve araba demektir. Bunlar olunca kendilerini medeni sanıyor­ lar. Medeniyetin ne olduğunu asıl Şark’da görsünler. Yapılan mabedlerin, tapınakla­ rın, işlemeleri olağanüstü.

Dünya fotoğraf tarihinde de önemli bir yeri olan Ara Güler, Nemrut Dağı’nm fo­ toğrafını ilk çekenlerden biri, “Nemrut Dağı diye bir yer bilinmezken, ben fotoğraflarını çe k tik te n son ra in sa n la r orayı ta n ıd ı” diyor...

AYRICA Doğu Beyazıt’da Nuh’un Ge-

m isi’nin izini ve Afrodisiyas’ı da kendisi­ nin keşfettiğini belirtiyor. “Birgün Kemer Barajı’nın resimlerini çekiyordum. Nazil­ li’de akşam saat 7 oldu. Şoför yolunu kay­ betti. Bir köye geldik. Bir kahve bulduk, i­

çeri girdik. Bir baktım kahvedeki masalar Roma sütun başlıkları, insanlar oturmuş­ lar onların üstünde oyun oynuyorlar. Erte­ si gün bir baktım köyün her yerinde sütun­ lar var. Evlerde eski sütunlar dolu. Yıkık harabeler var. Birçok resim çektim ve böy­ lelikle Afrodisias’ın resimlerini belgeledim Herkes ilgilendi. Amerika’dan aradılar, rö­ portajın renkli resimlerini istediler. Tekrar gittim renkli resimlerini çektim ve gönder­ dim. Çok kaliteli bir dergide yayınlandı."

• Sinan ÖZEDİNCİK •

Ara Güler'in siyah-beyaz

fotoğrafta da özgün bir üslubu var.

(3)

— —

Ta h a Toros Arşivi

Toraja Endonezya 1989

Yağ iskelesi hamalları 7 .

Referanslar

Benzer Belgeler

Keywords: Greek art, anthropomorphic representation, Parthia, Nemrut Dağı, Gandhara, sculpture, religious iconography, artistic interaction, artistic adaptation and

Bu CD ’leri Saygun’un derin müziği, öz­ gün armonisi ve uluslararası çok yüksek dü­ zeydeki besteciliği beni çok etkilediği için hazırladım.. Böylesine

C oşkun Aral, dünyanın neresinde savaş belası varsa, oralardan ço­ ğunu gidip görmüş ve oralarda çalış­ mış bir gazete fotoğrafçısıydı.. Kendisi­ ne ikinci

Naim Gören (1904-1977) Ferit İbrahim Bey’in ilk çocuğudur. Ferit İbrahim, Ankaradaki çalışmaları sıra­ sında, oğlu Naim’i yanına getirtti. Naim Bey, Ulus

[6] Bu olgumuzda, pinch-off sendromu nedeniyle port haznesi ucundan kopan ve pulmoner artere embolize olarak ventriküler aritmilere neden olan kateter parçasının,

Türkier’den başka Osmanlı imparator- lüğünü teşkil eden bütün unsurlar, Os­ manlI imparatorluğumu yıkmak isteyen­ lerin teşvikiyle galeyanda iken

önce, hep birlikte gizlice, kilise bahçelerinde sigara içe­ rek; sonra yine aynı gizlilik içinde ve aynı kilise bahçesin­ de, politik toplantılar

servicing of machinery, including the effects of maintenance and repair of agricultural machinery, the supply of spare parts, training of staff and others.Under