• Sonuç bulunamadı

Türkiye onun için vatan demektir:Türk dostu Pierre Loti'nin 150. doğum yıldönümü için çeşitli etkinlikler düzenleniyor

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Türkiye onun için vatan demektir:Türk dostu Pierre Loti'nin 150. doğum yıldönümü için çeşitli etkinlikler düzenleniyor"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

I ' ı J

‘Türk dostu’ Pierre Loti’nin 150. doğum yıldönümü için çeşitli etkinlikler düzenleniyor

^Türkiye onun için vatan dem ektir’

Kültür Bakanlığı, mektuplarını satın aldı, kolokyum düzenliyor

Ankara ’da anma toplantısı

Kültür Servisi - T.C. Kültür Bakanlığı, Türk dostu

Fransız yazar Pierre Loti’nin yazdığı 525 mektuptan oluşan b ir koleksiyonu satın aldı. Kültür Bakanı Iste-

mihan Talay'ın yaptığı açıklamaya göre, Paris Büyü­

kelçiliğimiz aracılığıyla satm alman koleksiyon, Pier­ re L oti’nin 1910’lu yıllarda Fransız devlet adamı Lo-

uis Barthou’ya ve diğer bazı yakınlarına yazdığı m ek­

tupları içeriyor. Yazarın mektuplam u kitap haline ge­ tirm e çalışmalarım sürdüren Kültür Bakanlığı,bugün

150. doğum yıldönümü olan Pierre Loti için Ankara’da bir anma toplantısı düzenliyor. Bugün saat 11.00’de Devlet Resim ve Heykel Müzesi Şark Salonu’nda ta­ nıtm a toplantısı, saat 15.30’da da Kültür Bakanlığı 75. Y d Salonu ’nda da anma toplantısı yapılacak. Ayrıca ül­ kemizde 1920’li yıllarda kurulmuş, 1930’lardan sonra

faaliyeti sona erm iş olan Pierre Loti Dostlan Dem eği, Kültür Bakanlığı’nın girişimleriyle yeniden kurulma aşa­ masında. Öteki etkinlikler şöyle: 1) Fransa’dan davet edi­ len Rocheford Müzesi Müdürü ve Pierre Loti D em e­ ği Başkam’nm katılımıyla bugün yapılacak toplantı 2) 4-5 Mayıs tarihlerinde Fransız ve Türk bilim ve edebi­ yat adamları ve kadınlarının katılımı ile İstanbul’da

‘21. Yüzy ıla Girerken Pierre Loti, Türkiye ve Avrupa: Pierre Loti’nin 150. Doğum Yıldönümünde Türkiye ve Avrupa'nın Siyasi ve Edebi İlişkileri’ konulu bir kolok­

yum düzenlenmesi.3) 2000 sonbaharında kolokyumun devamının Rocheford’da yapılması. 4) Eyüp’te Pierre Loti Dokümantasyon ve .Araştırma M erkezi oluşturul­ ması. 5) Pierre Loti üzerine yapılacak yayınların, lisan­ süstü ve doktora tezlerinin desteklenmesi.

Kültür Servisi - Abdülhak Şinasi Hisar'm “Lo­ ti’nin bütün kanaatiyle Türkler lehinde dünya ça­ pında yaptığı tesirli propagandayı, elli senedir Tür­ kiye’de gelip geçen hükümetlerin topu yapamamış­ tır” dediği ‘Türk dostu’ Pierre Loti’nin 150. do­

ğum yıldönümü nedeniyle çeşitli etkinlikler dü­ zenleniyor.

“Toplumsal Tarih” dergisi bu ayki sayısında Lo­

ti için bir dosya hazırlamış. Dosyada yer alan Fa­

ruk Ersöz’ün “Güdümlü Bir Yazar Olarak Pierre Loti” başlıklı yazısı çok ayrıntılı biçimde Loti’nin

yaşamım aktarıyor. Yazışma Claude Farrere’nin,

“Loti için Türkiye gençlik demektir önce, sonra aşk demektir ve vatan demektir sonunda” görüşüyle baş­

layan Faruk Ersöz, bu kapsam lı yazısm da yaşadı­ ğı dönemde ünü dünyayı tutan Fransız deniz suba­ yı Julien Viaud, yazın dünyasındaki Pierre Loti’nin Türkiye’yi ikinci vatanı saydığım belirtiyor. Yazı­ dan yazannTürkiye’ye gelişleri ve bunun rom an­ larına etkisi üzerine olan bölüm lerden alıntı sunu­ yoruz:

14 Ocak 1850 günü doğan Pierre Loti ardında kırk kadar yapıt bırakır. Resme ve piyanoya tutkun olan Julien Viaud’nun ismi, Thaiti’de Kraliçe Po- m ere’nin nedim elerinin tropikal bir çiçeğin adım (Loti) takmasıyla Pierre L oti’ye dönüşür.

La Couronne firkateyniyle Selanik’e gönderilme­ si, yaşam ında bir dönüm noktası oluşturur. M üslü­ m an m ahallelerinde dolaşırken 18 yaşlarında bir Çerkez kızına, Aziyade’ye âşık olur. Bu arada İstan­ bul ’daki Gladiateur gemisinde bir göreve atanır. Azi- yade de sonbaharda İstanbul’ a gelecektir; çünkü ko­ cası Abeddin evini başkente taşıyacaktır.

İstanbul’da önce Beyoğlu’nda bir otelde kalan Lo­ ti, daha sonra Beyoğlu’nun tenha bir köşesinde Ha- liç’e bakan bir ev tutar. İlk izlenimlerine bakılırsa bu kente hayran olduğu söylenemez. H er şeye yaban­ cıdır; bir turist gibi dolaşmakta, “sık sık Aziyade’yi

düşünmekte ve onu, düşüncelerinin derinliklerinde yer etm iş bulduğuna şaşmaktadır”. Beyoğlu’ndaki

evinde kaldığı ilk haftalarda tanıştığı bir Ermeni pa­ pazdan ilk Türkçe derslerini alır. Giderek Hıristiyan­ ların yaşadığı Beyoğlu ona sıkıcı gelir. Çarşıları, kahveleri ve insanlarıyla Türklere özgü bir semte yer­ leşmeye karar verir; fes ve kaftan giymeye, “çocuk­

lar nasıl askercilik pynuyorsa o da öyle bir ‘efendi’ gibi dav ranmaya” başlar.

E yüp’te bir ev tutar ve buraya taşınır. Aziyade ile bu evde buluşacaktır. Zamanla Eyüp haftandan biri olur çıkar. “Dünyanın en güzel ülkelerinden birinde

oturduğuna” inanm aktadır artık, üstelik iki ayrı ki­

şiliği birlikte götürmektedir, “resmen her zaman oL

duğu gibi, ama olabüdiğince nadir M ösyö Loti” di­

ğer zamanlarda ise A rif Efendi’dir. Çünkü ona göre insan İstanbul’da keyfince ve denetimsiz yaşayabi­ lirdi. A m a nasıl oluyordu da, A ziyade Julien

Vî-aud’nun evine rahatça gidip geliyordu. Loti’ye gö­ re bu durum çevrede “üstü kapalı biçimde kabul

edilm işti”... K imileri Aziyade’nin hiçbir zaman var

olmadığını, sanal bir sevgili olduğunu vurgularken

G ide, Cocteau ve Goncourt kardeşler gibi kimileri

de onun aslmda bir erkek olduğunu ısrarla öne sür­ müşlerdir.

Julien 1876-1877 kışım A ziyade ile Eyüp’teki evinde geçirir... Aziyade ile yaşadığı bu aşk ona Türk dünyasının kapışım açar. Ote yandan gelişen siya­ sal olaylar karşısında “gönlünün haritadan silinmek

istenen bu ülkeden yana olduğunu hiç farkına var­ m aksızın yavaştan Türkleştiğini” itiraf etmiştir...

Genç subay 17 M art 1877’de, Osmanh-Rus Savaşı’m n çıkmasından bir süre önce, sevgilisine döneceği sö­ zünü vererek İstanbul’dan aynhr.Türkiye’den dönü­ şünde sıkıntı ve özlem kaplam ıştır içini. “Acısının

türküsünü söylemek, içindeki acıyı önüne gelene hay­ kırmak” istiyordu. Nasılsa günlüğü elindeydi. Ufak

tefek değişikliklerle İstanbul ’da kaldığı süreyi çok öz­ gür bir tarzda rom an gibi yeniden yazmaya başladı. Yalnızca isimleri değiştirdi; H atice’yi Aziyade, ken­ disini Loti adında bir İngiliz subayı yaptı...

Julien Viaud’nun ilkyapıtı ‘Aziyadé’ Ocak 1879’da satışa sunuldu. 1879 sonunda ikinci rom anı ‘Le ma­

riage de Loti’ dergide tefrika edilince birdenbire üne

kavuştu. Üçüncü romanı ‘Le Roman d’un spahi’de Pierre Loti im zasını ilk kez kullandı. ‘Fleur de’en-

nui’ ( 1882), ‘M on frère Yves’ (1883), ‘Pécheur d’Is­ lande’ (1886) art arda yayımlandı, son romanı ile Fran­

sız Akademisi Vitel ödülünü aldı.

(...) 6-8 Ekim 1887 tarihleri arasında İstanbul’da kalan Pierre Loti, bu üç gün içinde eski günlerin izi­ ni sürmeye çalışır... Çılgmca koşuşturm a Topkapı ’da A ziyade’nin m ezarında noktalanır. Bundan böyle İstanbul’a her gelişinde bu m ezarı ziyaret edecektir. Bu üç günlük ziyaretini ‘Fantôme d’Orient’ adlı ki­ tabında anlatmıştır.

12-15 Mayıs 1890 tarihleri arasında Osmanlı baş­ kentinde kalan Loti, Y ıldız Sarayı’nda Sultan Ab-

dülhamid ile görüşür, Mecidiye nişanıyla taltif edi­

lir. Bu üçüncü İstanbul yolculuğundan ‘Constanti­

nople en 1890’ çıkacaktır.

Tftrkiere duyduğu bağlılık ve saygı

Dördüncü gelişi 12-18 Mayıs 1894 tarihine rast­ lar. A bdülhamid’in davetlisi olarak Cum a Selamlı- ğı’m izler; Fransız sefiri Paul Cambon’un eşliğinde Bursa’ya gider. Bursa yolculuğu izlenimlerini ‘La

M osquee Verte’de anlatmıştır.

9 Eylül 1903 günü Julien V iaud beşinci kez İstan­ bul’a geldiğinde 53 yaşm da ünü dünyayı tutmuş bir yazardı. Günlerini, Fransız karakol gemisi komuta­ nı sıfatı nedeniyle, resmi resepsiyonlara katılarak, Türk ve yabancı çevrelerden ileri gelenlerle görüşmeler yaparak geçiriyordu. (...) ‘LesDésenchantées’ adlı ro­ manı müthiş başarı kazanır. 1910 A ğustos’unda al­ tıncı defa Istanbul’a gelir ve 15 Ağustos-22 Ekim 1910 tarihleri arasında dokuz hafta İstanbul ’da kalır. Istan- bul’a rom anında adını Cenan koyduğu Leyla, dola­ yısıyla M arc Helys hakkında gerçeği öğrenm ek üze­ re gelmişti. (...) Loti ekim sonunda Rocheford’a dön­

dü. 60 yaşım geçmiş olm asına karşın giderek artan bir ateş ve coşkuyla Türkiye’yi savunmaya koyuldu. Önce Figaro’da som a Gil B las’da sürdürdüğü yazı­ larla Avrupa’yı küçük Balkan devletlerinin suç or­ tağı ilan etti.

Loti, B atı’nın H ıristiyanlık adına saldırganlarla dayanışmasına karşı çıkıyor, Türklere yöneltilen suç­ lam aların aslmda bir iftira olduğunu belgelere daya­ narak ortaya koyuyor, kamuoyunu uyarm ak için bık­ madan yılmadan didiniyordu. Avrupa’nın “ucuzH ı­

ristiyanlık anlayışını” ve Türkleri aşağılayan tutumu­

nu eleştiriyor, “Türkiye’ye hiçbir zam an ayak bas­

madıkları halde” Türklere kara çalmaya uğraşan “sa­ tılm ış yazar bozuntularına” ateşpüskürüyordu. Kar­

şılığında ise eleştirilere ve acımasız alaylara konu olu­ yor, kınanıyor ve küfürlere maruz kalıyor, bol bol düş­ m an kazanıyordu. Fransız basınına göre Pierre Lo­ ti kendisine rom an konulan esinleyen Türklere şük­ ran borcunu ödemekteydi. Am a Pierre Loti geri adım atmadı. Jean Jaures’nin ricası üzerine yazılarına L’Humanité’de devam etti. 22 Ocak 1913’te ‘T\ırqu-

ie agonisante’ piyasaya çıktı. B u kitap Loti’nin m a­

ruz kaldığı olaylara tanıklık eden mektuplardan ve makalelerinden oluşan bir derlemedir ve Bulgar vah­ şetini ayrıntılı biçim de sergilemektedir.

Loti’nin Türklerden yana oluşu nasıl açıklanabi- lirdi? Bazı Fransız araştırmacıların öne sürdüğü gi­ bi, 35 yıl önce yaşanmış bir aşkın anısı siyasal bir tavır almaya yetebilir m iydi? Loti “Türklere duydu­

ğu bağlılık ve saygının çok daha az kişisel nedenlere bağlı” olduğunun altmı çizmektedir.)...) O, özellik­

le “sadakat, dürüstlük, büyüklere saygı, konukse­

verlik, düşman olmayan herkese beslenen, hatta hay­ vanlan da kapsayan sınırsız şefkat” gibi artık Avru­

p a ’da sarsılmış olan değerlerin hâlâ Türklerin yaşam biçem ini belirlemesine hayranlık duymaktadır.

Osmanlı hüküm eti şükran ifadesi olarak L oti’yi İstanbul’a resmen davet etti. 12 Ağustos-17 Eylül 1913 tarihleri araşma rastlayan bu yolculuk onun Türki­ ye’ye yedinci ve son gelişi olacaktı. (...) Birinci Dün­ ya Savaşı’ndan sonra Türkleri savunan yazılar ya­ zan Pierre Loti için 1920’de Piyer Loti Cemiyeti ku­ rulur, M üdafaa-i Hukuk Cemiyeti İstanbul’un fahri hemşerisi unvanı verir.)...) Türkler lehine yürüttüğü bu kampanya giderek kendisinin Türklere yaklaşı­ m ında da değişikliğe yol açacak, M ustafa Kem al’in çevresindekileri, vatanlarım savunan kahram anlar olarak selamlayacak ve kaderci bir bekleyiş içinde değil, haklan için savaşan T ürk’e destek verecektir. Büyük M illet Meclisi hüküm eti L oti’nin bu tutu­ m una incelikli bir yoldan karşılık verir. Fransa’daki tem silcim iz F eritB ey’in eşi M üfide Hanım, Loti’ye M ustafa Kemal Paşa’m n bir mektubuyla M eclis’in hediyesi olarak bir halı verm ekle görevlendirilir.

Sağlık durum u giderek ağırlaşan Loti, 10 H aziran 1923’te Hendaye’de ölür.

‘İyi yürekli, yiğit, dürüst bir ırk'

Ömürleri boyu Türkiye’ye h iç ayak basm am ış B atıkların Türkleri bu kadar kötü tanım alan, Türklerden bu kadar habersiz olm alan inşam isyan

ettiriyor. A m erika’dan

yeni döndüm , orada da Türklerden sıklıkla “A sya aşiretleri, barbarlar” diye söz ediyorlar. O ysa ben yeryüzünde onlardan daha iy i yürekli,

daha yiğit, daha dürüst ve uysal bir ırk bulunduğunu sanm ıyorum . (...) D eğersiz çağrım a kulak verileceğini

hiç üm it etm esem de Avrupa ’m n yüzüne şunları haykırmak gereğini duyuyorum: “T ürkleri bağışlayın, arda kalanlara kıym ayın! D ürüstlük ve yiğitlik herkesten

çok onlardadır. O nların m em leketi dinginliğin, saygının, yetingenliğin ve ibadetin son sığm ağıdır!”

(Pierre L oti, “Les Turca massacrent ”, Türkçesi Faruk Ersöz)

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Konya Büyükşehir Belediyesi, Konya İl Kültür Müdürlüğü ve Konya İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün yapmış olduğu etkin işbirliği sayesinde kütüphanelere her

Bir noel gecesi, hararetli bir münâkaşadan sonra Virceut, Gauguin.in başına bir bârdak fırlatır, sonra da kendi sol ku­ lağını kesip, ahbaplık ettiği, bir

Mşıseı arşivlerde ıstanouı ueııegı Taha

Mekanik ventilatör ile solunum desteği sağlanan İAH olgularında ventilasyon ayarları ile değerlendirildiğinde yüksek pozitif end- ekspiratuar basıncın kötü prognozla

evlilik olayı ve tiyatro birlikte çok gü­ zel yürür... Fakat eşiniz

dır. Böylece gördüğünüz kuşları binlerce kişinin daha görmesine, çok sayıda insanın bu güzelleri tanıyıp, bu işe gönül vermesine aracılık etmiş olursunuz.

In our country, family businesses that are a keystone of the economy have to increase their level of institutionalization and maintain their sustainability via

Şair aşağıdaki beyitte ise gönül ehlinin Allah’ın veli kullarına ikramı olan kerâmeti bir sır olarak telâkki ettiklerinden bunu orataya saçmayacaklarını