• Sonuç bulunamadı

İbrahim Çallı

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "İbrahim Çallı"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

' -.-’i' %•*«- ' ■ r f t i M £ m ' W * - m ^ /

J

mi r »p fI I jg Ş ? * '" v ■ S ı «l/ S§p|; / m

r

---

a

Bugünkü

gençliğin

yetiştirilme

tarzını

beğenmiyen

Çallı

Kendinden ve haya­

tından bahsedilme-

sinden hiç hoşlan­

mıyor.

\

_______________

J

Yazan: Oğuz Özdeş

F o t o ğ r a f l a r : R ü ç h a n A r ı k a n

Y

aptığı memleketimizde, yüzlerce tablo ile gerek gerek hudut­ larımızın dışında pek sevilmiş olan İbrahim Çallı diyor ki : — Eğer dünyaya yeniden gelmem kabil olsa, ihtiyar edeceğim meslek muhakkak ressamlık olacaktır. Ama, herhalde Çallı İbrahim olmak şartıyla. Malûm ya, insanların aklını pazara çı­ karmışlar, herkes kendi aklını almış.

Bizi, Cihangirdeki evinin tablolar­ la süslü odasında kabul eden İbrahim Çallı daima güler yüzlü, şen ve şaka­ cı... Fakat biz biraz zamansız gelmişiz. Üstadın içki ile arasının ne kadar iyi olduğunu bilenler söylüyorlar: Şöyle akşama doğru güneş Marmaranın mavi sularına gömülürken gitseymişiz, üstad- la konuşmanın tadına doyum olmazmış. Gerçi biz, Çallıyı sabahleyin kuşluk vakti rahatsız ettik ama, yine üstadın nükteli ve tatlı sözlerini dinlemeye do­ yamadık.

İbrahim Çallı, kendinden ve haya- tından . bahsederken, sanki büyük bir yük altında eziliyormus gibi hayatının en büyük acısı içindeydi. Okadar bü­ yük bir tevazu sahibi ki :

__ Doğum tarihimi ve memleketi­ mi sicil müdürlüğü biliyor! . . . .

Diye, hayatına ait suallerimizi bir kalemde geçmek istedi. Üstad bu söz­ leriyle bizi, hayatını kendi ağzından dinlemek zevkinden mahrum etti ama. biz okuyucularımızı mahrum etmek is­ temiyoruz. Bulduk, buluşturduk ve İb­ rahim Çallının hayatını söyle dile ge­ tirdik.

Y

ıl 1883. Bu, üstadın doğum tarihi­ dir. Doğum yeri, zaten soyadında mündemiç. Denizlinin Çal kazası. Rüştiye tahsilini, doğduğu memlekette yaptıktan sonra Istanbula gelerek Sana­ yii Nefisei Şahane Mektebine giriyor. Yıl 1904. Çallı İbrahim aynı za­ manda 50 kuruş maaşla Ticaret İcra dairesinde muazzaf memur. Meşrutiye­ tin ilânını müteakip mektebi birincilik­ le bitiren ve aliyülâlâ derecede diploma alan Çallı. 1909 yılında P aris Yüksek Sanayi Nefise mektebine gönderiliyor. Mektebi bitirdikten sonra Roma'ya da uğrayan Çallı, Fransız Akademisi mü­ dürünün tavsiyesini hamil olarak mem­ lekete dönüyor. O sıralarda Umumi Harp başlamıştır. Çallı İbrahim, İJ altın aylıkla Akademiye hoca oluyor. Uzun seneler Güzel Sanatlar A- kademisinde hocalık yapan Çalı, arka­ daşlarıyla beraber Paris Akademisi sis­ temini büyük müşküllerle memleketimiz­ de tesise muvaffak olmuş, bir taraf­ tan tablolarıyla, bir taraftan da yetiş­ tirdiği yüzlerce talebe ile memleketimiz­ deki sanat hayatının gelişmesine yar­ dım etmiştir.

Çallı İbrahim ilk eserini 50 ku­ ruş mukabilinde Şehzadebaşmda, bir resim sergisinde Sadrazam Hakkı P a ­ şaya satmış. Üstad :

— O günkü haleti ruhiyemi ve se­ vincimi tarif edemem, diyor. Âdeta ka­ natlı bir at üstünde göklerde uçuyor­ dum.

(2)

Çall., gençlik hakkındaki düşünce- 1%-ini söylerken, her zaman güler yüz­ lü görmeye alıştığımız çehresi, olduk­ ça ciddilenmişti.

— Bu mevzu çok ehemmiyetli ol­ duğu için, biraz üzerinde durmak ge­ rektir. Evvelâ gençliği anlayışta ve ter­ biye sisteminde mürebbilerimizle katiyen hemfikir değilim. Bugünkü gençliğin serazat oluşundan yegâne mesul bizle- riz. Gençlik, ağaç bünyesinden fışkıran bir fidana benzer. Bir gövdeden büyür ve tabiatın tesirine göğüs gerecek hale gelinceye kadar yükselir. O dalı büyü­ ten ve yetiştiren asıl gövdedir. Bunun gibi, cemiyet hayatında da, gençlik tek başına bir kıymet olasıya kadar, cemi­ yetin himayesinde kalmağa mecburdur. Yani, kuvvet ve kudretini ondan alır. Eğer bugün olduğu gibi, henüz hayata girmeden ve kendisini kurtarmadan gen­ ce birçok salâhiyetler verilirse, bugünkü hâli alır. Bu da, hepimize endişe ve elem vermektedir. Meselâ, himayesine mazhar olduğu mektebin programını dikte edişi, hocalarına karşı saygısızlı­ ğı ve hocasını öldürmesi gibi... Bunlar, cemiyetin istikbali için en büyük endi­ şeyi vefen şeylerdir. Bu mevzu üzerin­ de ne kadar durulsa azdır.

Bilhassa kadın portrelerinde pek usta olan Çallı İbrahim, kadın ve renk bahsinde pek kısa konuştu. Diyor ki :

— Her kadını ve her rengi âhenk- tar olmak şartıyla severim.

Kendisine resimde yeni cereyanla­ ra taraftar olup olmadığını ve Picasso- nun resimleri karşısında neler düşündü­ ğünü sordum. Güldü.

— Resimde ve hatta bütün güzel sanatlarda yeni cereyanlar açmak lâzım mı, değil mi bilmem ama, tütün beşerî âlemde bir inhilâl devresinin hüküm sürdüğünü söyliyebilirim. Bu haleti ru- \iyenin, güzel sanatlar adıyla ortaya

kmasının, iyilik ve kötülüğü hakkında erilecek hükmü, cemiyetin mütefekkir­ lerine bırakıyorum.

Hayatta en çok sevindiği hâdisenin ne olduğunu öğrenmek istediğimiz za­ man, gözlerini, odasının duvarlarını kaplıyan tablolarına çevirerek cevap verdi.

— Beni hayatta en çok sevindiren hâdise, eserimde muvaffak olduğumu zannettiğim zamandır.

M

illî kompozisyonları ve inkılâbın muhtelif mevzularına ait resimle­ riyle ilk şöhretini yapan, 45 yıldanberı mesleğinde hiç durmadan çalışan ve yaptığı tabloların sayısı yüz­ leri aşan İbrahim Çallı karakterinin te­ şekkülü bakımından en çok kimlerin tesiri altında kaldığı hususundaki suali­ mizi şöyle cevaplandırdı.

— Üzerimde en büyük tesiri olan ıhsiyetler, Osmanlı İmparatorluğunu ıran büyüklerdir. Kültür ve meslek dişinde de, millâttan evvelki sanatkâr- .ar, Rönesans devri ve 14- 16 ncı asır sanatkârlarıdır.

Eserlerinde daima orijinal mizacı­ nın akisleri görülen Çallı İbrahim, kısa süren mülâkatımızın sonunda büyük bir vecd içinde şunları söyledi.

— Sanatımdan başka hiçbir şeye düşkünlüğüm yoktur. Hattâ alkolün bi­ le tiryakisi değilim. Mesleğimi hiçbir şeye değişmem. Resim yaparken âdeta başka dünyalarda, bir renkler ve gü­ zellikler âleminde yaşarım.

Renkler ve güzellikler âlemi... Böy- bir âlemde yaşamayı kim istemez? kat ne çare ki, o âlemde yaşamak

Referanslar

Benzer Belgeler

İşte senden bahsediyo­ rum.. Hep böyle

Bir otobüs durağından sarı ve mavi olmak üzere iki farklı otobüs kalkış yapıyor.. Sarı otobüsler 6 dakikada bir, mavi otobüsler ise 9 dakikada bir duraktan

büyük boşlukiaı yeniden tanzim edilerek şehir dağınıklığı bertaraf edilmiş ve halkın eski yerleri inkişaf ettirilmiştir. Buna göre; şehrin karakteri muhafaza olunmuş

1912 yılında Afyonkarahisar milletvekili seçilerek, İttihat ve Terakki Fırkası umumi merkez üyesi oldu.. 1918 yılında ise, bu fır­ kanın ileri gelenleri

Seninle yanan İnan ağabeyim inan Bu çağıl çağıl heyecan Bu gözleri dumanlı Bu kendi gök kubbesince hür İmanlı Ateş kanlı Gençlik. Bıraktığın yolda

firiz le r gibî tefe rru a tın başarılm ası için İkinci safhada bey­ nelm ilel bir m üsabaka açılması lüzum u bildirilm iştir.. kolum uz şark ve garp

Les lauréats et leurs oeuvres sont: Dans la catégorie de Karagöz, le pre­ mier prix a été remporté par Turan Tekdoğan pour “ Yeşil Yandı Geç” (le feu est

Bugün çoğu kansere yönelik çok sayıda bağışıklık kontrol noktası tedavisi denemesi yapılıyor ve yeni kontrol noktası proteinleri hedef olarak sınanıyor. Yüz yıldan