• Sonuç bulunamadı

Türkan Şoray:1977-78 mevsimi için hızlı bir çalışma dönemine girdi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Türkan Şoray:1977-78 mevsimi için hızlı bir çalışma dönemine girdi"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

tü rk a n ¿oray

1977-78 MEVSİMİ İÇİN HIZLI BİR

ÇALIŞMA DÖNEMİNE Gİ R Dİ

■ ■

Ö

nceki yıl bir yıla yakın su­ re sinemaya ara veren T ü r­ kân Şoray bu yıl oldukça hızlı bir çalışma dönemine girmiş bulunuyor. Şerif Gören'in yö­ netmenliğini yaptığı ve Kadir İna­ nırla oynadığı«Dila Hanım» adlı son filminin dış sahnelerinin çekimi için Niğde’ye giden Türkân Şoray, Atıf Yılmaz yönetiminde çekilecek «Al Yazmalım» adlı bir köy filmine baş- lıyacak. Türk Sinemasının iki genç oyuncusu Şoray’a bu yapıtında eşlik edecekler: Kadir İnanır ve Hakan Balamir. Cengiz Aytmatov’un bir ya­ pıtında sinemaya uygulanan bu film için Şoray «Sanat hayatımın en bü­ yük projesi olacak» diyor. Bu filmin yabancı fifm şenliklerine gönderi­ leceğini söylüyor.

Türkân Şoray’ın 1977-78 mevsimi film çalışmaları ise hayli kalabalık. Şimdiden saptanan tasarılar arasın­ da HalitRefiğ’in yöneteciği « ö c » ad­ lı yapıt bulunuyor. Bu tasarı gerçek­ leşirse Şoray, görev aşkıyla Doğu Anadolu'ya giden genç ve güzel bir doktorun yaşamını canlandıracak. Bu arada Türkân Soray'ın bir Türk - Mısır ortak yapımında oynıyacağın- dan da söz ediliyor. Büyük bölümü Mısır’da çekilecek olan film çalış­ maları için sanatçı Kahire’ye gide­ cek. Mısır’ın ünlü aktörlerinden bi­ riyle birlikte oynıyacak. Filmin adı büyük bir olasılıkla «Yeraltı Dün­ yası» olacak.

Türkân Şoray’ın yıllardan beri dü­ şündüğü, fakat çekimini bir türlü gerçekleştiremediği bir başka film de «Fahriye Abla» adını taşıyor. Ah- Mühip Dranas’ın okul kitaplarına ge­ çen ve henüz belleklerimizden di­ zeleri silinmeyen «Fahriye Abla» için Türkân Şoray şöyle diyor:

«— Okul sıralarında ezberlediğim bu şiiri hiç unutamadım. Kendimi çok zaman Fahriye Abla’nın yerine koyduğum, onu düşlediğim olmuş­ tur. Genç kızlık rüyalarım hep Fah­ riye Abla ile dolu olarak geçmiştir. Sonra artist olunca bu Fahriye Abla tutkusunun iyice içime işlediğini gördüm. Ve neden bu şiir kahrama­ nını bir filmde canlandırmıyayım? diye kendime sordum. İşte «Fahriye Abla» filmi böyle oluştu. Filme şiir­ deki ortamı vermeğe çalışacağım. Fahriye Abla, yerli, yüzde yüz bizim olan, çoğumuzun yaşamından ortak çizgiler getiren seveceğimiz, beğe­ neceğimiz bir yapıt olacak. Güzel komşu Fahriye Abla'yı edebiyatın sararmış sayfalarından beyaz per­ deye yansıtacağım için kendimi mutlu sayıyorum. Keşki sanatçı ar­ kadaşlarım da böyle edebiyatımızın sevilen yazarlarının sevilen parçala­ rını benim gibi sinema yoluyla halka kazandırmayı ve yaşatmayı denese­ ler. Ne iyi olurdu...»

-775 2^3 S.

b a h a r e r d e n i z

T V

F İ L M İ N

Ç O K

A R Z U

M

ankenler sinemaya geçen, oradan Kraliçeliğinden şarkıcılığa yönelen, ya­ rattığı skandallarla Yeşil- çam'ınaşk defterine sık sık adını yazdıran Bahar Erdeniz, uzun bir aradan sonra yeniden film çevirme­ ğe başladı. Cüneyt Arkın'la birlikte «Cengiz Hanın Üç Atlısı» adlı tarihî bir filmde oynayan Bahar Erdeniz «Sinemayı bıraktığımı kim söyledi. Görüyorsunuz ki, yine setlerdeyim. Bana asıl ün sağlayan sinemayı hiç bir zaman -öbür sahneye geçen meslekdaşlarım gibi- horlamadım, ona hâlâ tüm olanaklarımla bağlı­ yım. Fırsat buldukça yine film çevi­ receğim» demektedir.

Altı yıllık meslek hayatında bugüne- değin 30 dolayında film çeviren Ba­ har Erdeniz, henüz amacına ulaşa­ madığını, arzuladığı noktaya daha gelemediğini söylemekte «Ne man­ kenlik. ne sinema, ne de mensubu olduğum Türk Sanat Müziği alanın­ da doruk noktaya ulaşmış değilim. Ama sürekli bir aşama içinde oldu­ ğumu ve durmadan çalıştığımı söy­ lemek te isterim» demektedir. Bahar Erdeniz, bir film yıldızı olarak üne kavuşmak istediğini, şarkıcılığı da, mankenliği de ikinci bir uğraş ola­ rak kabul ettiğini de sözlerine ek­ lemektedir. Bahar Erdeniz, bugün sinemanın büyük bir bunalım

geçir-D E

O Y N A M A Y I

E D İ Y O R

diğini, bu bunalımdan tüm sanat­ çılar gibi kendisinin de etkilendiğini açıklıyarak şöyle dem ektedir: «— Bugün Türk Sineması, T V ’nin rekabeti sonucu gerilemeğe yüz tut­ muş, çekilen film sayısı azalmış, sanatçılar işsiz kalmışlardır. Sine­ manın eski saygınlığını yeniden ka­ zanması. özlenilen düzeye ulaşabil­ mesi için bu işe yıllarını vermiş sa­ natçıların da T V filmlerinde oyna­ tılmasını öneriyorum. Çekilen birçok T V filminde, kameranın, konunun yabancısı olan kişilere şans tanın­ makta, yetenekli olan sanatçılar bu işin dışında tutulmaktadır.

T V yönetimi film yapımcılarıyla iş­ birliğine yönelebilirse, bu alandan ekmek yiyen çok sanatçının da işsiz kalması önlenmiş olacaktır. Bir T V filminde oynamayı çok istiyorum. Benim gibi bu düşü gören pek çok arkadaş olduğuna da inanıyorum. Şu günlerde yeniden film çevirmeğe başladım. Fakat Sansür nedeniyle bu çalışmanın da pek uzun süreceği kanısında değilim. Çünkü çok sı­ nırlı olarak film çevriliyor. Eskiden yılda sekiz film çeviriyorsak, şimdi ancak bir, ya da iki filmi geçmiyor. Bu nedenle sinemaya büyük ölçüde sekte vuran TV'nin bizlere yardım elini uzatması düşüncesini savunu­ yorum.»

33

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Ta h a To ro s Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

tlattlAili, bevlevi hastal~klar~n tedavisindeki üstün ba~ar~lar~n~~ Herodot'tan bildi~imiz M~s~rl~~ tabiplerden ve getirecekleri ilaçlardan büyük bir safdillilikle bir

Lazerin yüksek parlaklığı, bir numunenin çok faz- la ışık soğurmasına, dolayısıyla numunede çok kısa zaman içinde çok fazla enerji depolanmasına neden olabilir..

SANAT YILI JÜBİLESİ 18 - OCAK -1967 HAYATI ESERLERİ HAKKINDA YAZILANLAR SÖYLENENLER... — Röportaj sorularına

Haziran 1998-Ocak 2002 tarihleri arasında 51 hastanın 56 tibia cisim açık kırığı Đlizarov Tekniği ve Đlizarov tipi sirküler eksternal fiksatör uygulanarak tedavi

In this paper, we reported a case of ADD caused acute pancreatitis, presenting in emergency department with abdominal pain.©2008, Ondokuz Mayis University, Medical Faculty.. Key

Özellikle, günüm üzde ülkem izde R eşit E rzin, Ali Avcı- oğlu, gibi tanınm ış ve ayrıca ye­ tişm ekte olan birkaç yetenekli genç çellist dışında; bu

Neyzen iki yana sallanan başını dik tutmaya çalışarak, 'Vallahi de içmedim, billâhi de içmedim Paşam!' diye cevap verince, kulaklarına kadar kızaran Said Halim Paşa

[r]