İKİ
K Ö Ş E M D E N
41 YIL SONRA
Yazan: Hasan • Âli YÜCEL
19 Mayıs, m illî ta rihim izin dö n e m b aşların d a n biri. K ırk b ir yıl sonra yine taptaze bir h âtıra. Hâ ki elbisesinin içinde, genç vücudü- n ü n b ü tü n çevikliği ve zara feti he nüz ka p a n m a m ış gözlerimize akse den Mpştafa K e m a l’in gözlerine bakıyor uz. D erin lik lerin e K arade niz’in fırtınalı d a lg a la rın d a n haş m et ye k u d r e t dojm uş bu gözlerde çökmüş Osm anlI devletin in b atm a gölg el erinden eser y ok; f a k a t do ğacak b ir milletin, b ir istikbalin, yeni b ir h a y a t ve h ü rr iy e ti n her yanı aydın lığ a k a v u ş t u ra n , y ak a cak k a d a r ısıtan güneşi var.. Bu gün de o n u r u n ışığında, bugün de o h a ra r e ti n havam ızı dold uran sı ca klığın da yaşıyoruz. O ne bitmez, tü k e n m e z h a y a t kaynağı imiş.
19 Mayıs, k ü ç ü k b ir tekneden bü y ü k b i r h a k ik a tin v a ta n a doğd uğu g ü ndür, Evet, bir doğuş günü. Bir milletin, ölmediğini is p at ettiği h e r gün, b ir doğuş gün ü d ü r, tik b akış ta he rk e s b u n u göre m ez; ni tek im gö rm em iştir. Bu is abete er m e k için gö nül gözü çapaklan- m am ış olm alıdır. O n u v a ta n a iha netle suçlandırıp id a m a m a h k û m edenle r, e lb ette k ö rd ü le r. O ne istiyordu? Millet için hü rr iy e t, d e y le t için is tiklâl. K ö rle r in din de ciirmü b uydu. F a k a t gö nül gö zü açık o la n l a r için onun bu di le klerinde, dü şm an a ke ndin i teslim etm iş in s a n la ra karş ı haklı b i r di r e n m e n in gerçeği vard ı. Mustafa K em al, S a k a ry a H arb in d e değil, 19 Mayıs 1919 gü nü, T ü r k le r e Baş-' b uğ olm uştur.
19 Mayıs, M us tafa K e m a l ’in Sam s u n ’da v a t a n to p r a ğ ın a ayağını at tığı anın ta rihidir, İs tik lâl m üca delesi, b u andan başlar. O gü n va t a n d a y a ş ı y a n la r ve o g ünden b u gü n e yaşa m ış olanlar, b u k uts al savaşın getirdiği n im e tl e rl e d ir ki, şereflerini, h a y a tl a rı n ı, kısa de yişle h e r şeylerin i v a r tutabilmiş- le rdir. M usta fa K em al, v a ta n sev gisinden hızını alan b i r vicdan, gerçekleri o lduğu gibi gören bir zekâ, il ham ını m i ll e tt e n alan b ir irad ey i. K endi be nliğin de T ü r k l ü ğü, T ü r k l ü k t e k endini b u l m a sır rın a ermişti. Dehâsı, bunda, bu b u lu ş ta d ı r. Beşerîliği içinde onu bize beşer ü stü gösteren, bu üs k u v v e ti b i r a ray a getire bilm esidir.
B üyük N u tu k , şu cü m le ile' baş l a r ;
«1336 (1919) senesi Mayısının 19 un cu gü n ü S a m s u n ’a çıktım.»
Sanki o ta r ih t e n önce m illî mü cadele k o n u su n d a hiç b ir şey ol mamış, hiç b ir şey y ap m am ış gibi ne d e n S a m s u n ’la is tiklâ l savaşı d estanın ın ka pısın ı açmıştır?
B u çıkış olayının öncesindeki en önem li tarih î vaka, onun ke ndi var lığıdır. Bu b ö y le d i r ; h em T ü rk için, h e m A t a t ü r k için... O tuz se kiz yaşındak i bu genç k u m a n d a n ın kendi kendin i bu derece tehlik eli, güç k>ir m isyona hazırlam ası ve h azır bulm ası, basit b i r c ü re t ol gusu olamazdı. A dım adım, Ş i n - : gazi k u m l a r ı ü stü n d e n Ç a n a k k a le siperlerin e, o radan Y ıldırım Or d u la r ın ı n başına a tlıy an b ü k a rta l, ru h , o u ç u şla riy le k a n a tl a r ı n a , da ha geniş u f u k l a r d a cev el ân edebi l e c e k k u d r e t i bile bile k azandır mıştı, O da açıkça a n lıy o rd u ki, S a m s u n ’a ç ık a r k e n ha y a lî b ir ma ceraya değil, te f e r r u a t ın ı ta s a rla d ı ğı, çıkışında çık acak ih tim alleri ve te s a d ü fle ri a l t etm iy e k a r a r verdi ği b i r d âvaya be sm ele çekiyordu,
Millî M ücadele tarihi, sadece An k a r a ’ya gelişe k a d a r olan safhası bile gözönüne getirild iği zam an, bu otuz sekiz yaşındaki insan ın e t r a fını h a k ik a te i n a n d ı rm a k için ne l e r çektiği kola yca k av ran ab ilir. Hn y a k m ve sam im î a rk a d a ş la rı n a dahi gerçek d u r u m u a n la t m a k için uğra m adığ ı güçlük k alm am ış tır. Onu din lem iyenje r, is tissasız a l d a n m a l a r d ı r . O b ü t ü n b u güç
lü k l e ri sineye çekmiş; y azm a k tan ve sö ylem ekten b ık m am ış; sert mizacına ra ğ m en sa brın en y ü k sek m erte besin e erip y u m u ş a k dav ra n m ıy a m u v a f fa k olm u ştu r. Sa b ır ile inadın fa r k ım görmek isti- yenle r, 1919 ile 1923 aras ın d ak i A t a t ü r k ’ün fikir ve h a re k e tle r in i ta k ip etsin ler. A t a t ü r k ’ün
ruhu,
çeliktendi ve çelik suplesin de idi. O, S a m s u n ’a çıktığı zaman 38 ya şında idi, dedim. Ya o gün 18 ya şında olan T ü rk çocukları bugün kaç y a şın d a d ırla r? 18 e 41 ri ka tarsa nız , dem ek , 60 m kapısmda- lar. Yani öldüğü yaştak i A t a t ü r k ’- den bile büyük... Bugün 18 yaşında o la n l a r da bir o k a d a r serıe sonra ayni y a şlara gelec ekler, Bu ta rihi hesap, milli g örevler önünde vic dan m u r a k a b e si y ap m ad a en doğ
ru b ir miy zandır. «O ne yaptı, ben ne y a p tı m ; o ne yapm ayı d ü şü n m üştü , ben ne yapm ayı d ü ş ü n ü yorum?» Bu so runun içinde T ü rk o la r a k d oğm uşla rın ha y a t p ro g ra mı gizlenmiş d u r u r . T ü rk millî ide alisminin tem eli bund ad ır. İnsanî hed eflere yüz d ö n dürecek yetişme ve y etiştirm e ü lk üsü, bu tem ele dayanır ,
«Mustafa K e m a l Paşa H a z re tle ri n in icabına bakıldı, İ s t a n b u l ’a getirtilecek» diye o günün siyaset a d a m la rı bir b irle rin i m ü jd eler k en M us tafa K em al, paşalığını da bı ra k ıp «bu ta r ih t e n sonr a re smi sı fat ve selâhiy etle rinden soyuna rak, yalnız m illetin şefkat ve ci v an m er tliğ in e g ü v en erek ve onun bitmez feyiz ve k u d r e t menbaın- d an ilh a m ve k u v v e t a la r a k , vic dani vazifesine devam» k arar ın ı aldı. Bu k a r a r safha safha gerç ek leşmiştir. S a m s u n ’a çıkışından beş ay sonr a S iv a s’ta n eski ark a d a ş ı m e r h u m Y unus N ad i’ye yazdığı te lg ra f d a k i şu c ü m le le r d e bu ger çe kle şm enin tem eli g ö rü lü r ve se si d u y u l u r :
«Attığımız, h atv e te sadüfi de ğ il; am iyk düşüncelere ve metin esasla ra ve u m u m milletin m u n t a zam teş k ilâta tâ b i h a k ik î k u v v e ti ne ve azm-i iradesin e d a y a n m a k ta dır. Millet, hâkim iy etin i b ü tü n m ânasiy ie b ü t ü n cihana tanıttır -
mıya kati k a r a r vermiştir.» H a lle r ve ş a r t l a r ne o lu rsa ol sun h e r zam an h e r T ü rk , 41 yıl önce olm uş bu ta rih î ola y la rd a sa de mazisini değil, istikbalini de görü r. Milletçe v a r olmak ve v a r
k a lm a k için h ü r r i y e t ve istiklâ li ni h e r şeyden aziz bilere k milli benliğin i her zam an canlı ve diri t u t a r . Bu gü v en d ir ki, tarih imizin en m üşkül a n la r ın d a milleti üm it içinde y aşatm ıştır, onu, hiç b ir ezi ci k u v v e t karş ısında yıldırmam ış, yese dü şü r m e m iştir, A t a t ü r k ’ü S a m s u n ’a getire n k u v v e t de kay nağını bu güvenden almıştır. T ü r k gençliğine b a y ra m olan bugün, onun en kıy m etli m ü h d e rs gü n ü d ü r de. 1919 un bugün ih tiyarlam ış gençleri, bugü n ü n , yarın kendileri gibi olacak gençlerine bayra m la - rını ^ııti^Tkjtrı if l t k b a l d d «¿ini bfr güvenle b a k m a k t a d ır la r, Ç ünkü hepimizin geldiğimiz ve gideceği miz T ü r k a r t a n ı n jü ş te re i t- d u ra -»
ğımız; nesilden nesile varlığ ını ve şerefini em a n e t eden T ü rk milleti, en feyizli ve ölüm süz kaynağım ız dır.
Taha Toros Arşivi