Sakallı Celal
Prof. Dr. Coşkun ÖZDEMİROnu “Cehaletin böylesi tah
sil He mümkündür", “ Türkiye doğuya doğru yol alan bir ge mide batıya doğru koşan in sanların yaşadığı bir ülkedir"
sözleri ile tanıyorduk. Daha sonra bu memlekette “Bilgili ler ilgisiz, ilgililer bilgisiz" de diğini öğrendik. Bu sözler dil den dile dolaşırdı. İlginç hem de çok ilginç bir insan olduğu tartışma götürmez. Ama doğ rusu Orhan Karaveli’nin kita bı yayımlanıncaya kadar tek satır yazmadan göçüp giden bu çok çarpıcı, çok olağan dışı in sanın çevresini, dostlannı, iliş kilerini bilmiyor, tanımıyorduk. Orhan Karaveli kuşkusuz öv güye değer büyük, çok büyük bir emekle, araştırıcılıkla ve de ustalıkla ortaya çok önemli bir eser koydu. Doğrusu Karave li bu çabayı göstermeseydi cid di bir eksiklik, bir boşluk sürüp gidecekti. Geçen yıl yayımla nan bu sürükleyici kitabı oku yanlar bu çok şaşırtıcı insanı ta nımakla kalmamış aynı zaman da yakın tarihimize ait az bili nen pek çok olayı ve insanı hem de değişik açılardan an lamak, öğrenmek fırsatını bul muşlardır. Onun aile bireyleri, yakınları, dostları, sevdiği in sanlar, kadınlar, girip çıktığı, üstlendiği çeşitli işler hepsi bir birinden ilginç. Bu kitap saye sinde bu çevreyi tanımak da bü yük kazanç. Nilüfer Hanım, Münevver Hanım, Ahmet Is- van’ın annesi Ulviye Hanım ve sevdiği (Mizyal adını verdi ği) Belkıs Hanım, Prof. Fatma Koray, Neşe Can Hanım unu tulmaz isimler. Yalnız hanımlar değil, ünlü matematikçi Ord. Prof Ali Yar ve Ahmet ve Meh met Isvan, Kazım Taşkent gi bi erkek kişiliklerle de karşıla şıyorsunuz.
Dost sofralarının çok aranan konuğu bu yalnız adam, dün ya nim etlerine zerre kadar önem vermeyen bu olağan dı şı olduğu kadar olağanüstü in san yaman bir entelektüel ay nı zamanda. Lamartin okuyan bir çımacı, nefis Fransızca ko nuşan bir ateşçi.
Bu sigara içmez, alkol almaz ama tarih, sosyoloji, felsefe ve metafizikten vukufla söz eden kronik bekârı dost ve arkadaş eşleri evlerine davet etmek için yarışırlar. Onu dinlemek, soh betinden yararlanmak için. Aca ba bugün bu tüketim çılgınlığın da kirlenen, yozlaşan dünya mızda bu tür sohbetleri arayan kadınlarımız var mıdır diye
dü-"* i?
Z - oc/$T
şünmekten kendinizi alamıyor sunuz. Bakın Ahmet Haşim ne güzel tanımlıyor onu. “Bir mahlûku namütenahi, mahlû-
katı esatiriye” . Vedat Nedim
Tör onun için, “Gerçekten tek ti, ne ondan önce bir benzeri gelmişti ne de ondan sonra
geleceği vardı” der. Büyük ya
zar Haldun Taner’in değerlen dirmesi de çok çarpıcı. Böyle- sine derin birikimine karşı bir tek satır bırakmadan göçüp giden bu insan için, “Burjuva kalıp larına metelik vermeyen Ce lal’in çelebi varlığı ve değeri, pek az insan tarafından bilin
miş ve anlaşılmıştır” diyor Ta
ner. “Sarp dağlar, gür orman lar, bozkırlar ortasında akıp gi den bir pınar ama boşuna akıp
giden. ” Büyük yazar Melih
Cevdet Anday’ın değerlendir mesi de şöyle: “Bir eski zaman kahramanı, bugünlerin sığ ve yoz ölçüleriyle değerlendiril mesi ve anlaşılması olanaksız bir kahraman."
Ankara Sultanisi’nde müdür lük, İstanbul’da Galatasaray Lisesi’nde öğretmenlik görevi alıp o sırada Tevfik Fikret'le bir likte olan, daha sonra trende makinistlik, fabrikada ustalık yapan bugünün neo-liberal kapkaç ortamlarında anlaşıl ması olanaksız bir kahraman. Sanınm onun bağımsız bir sos yalist olduğunu söylemek yan lış olmaz. Evet gerçekten çok olağan dışı bir insan; çok şey öğreten, çok şey düşündüren bu insanı anlatan bu önemli ki tap büyük bir boşluğu doldu ruyor. Sakallı C ela l’den baş ka kadınlı erkekli yüzlerce in san tanıyor, bir başka dünya nın içine giriyorsunuz, özellik le bugünün gençlerinin bu ki tabı okumalarını, bu insanla birlikte bu dünyayı tanımaları nı çok isterdim. Geçen yıl ya yımlanan kitap büyük ilgi ile karşılandı. Okumayanlar için yeniden anımsatmak istedim. Ayrıca Orhan Karaveli bugün lerde ve bir yıl sonra yine bü yük bir emekle yeni kitabını ya yımladı: Tevfik Fikret ve Haluk Gerçeği.
Fikret çok daha iyi tanınan bir insan ama onun ve oğlu Ha luk’un hikâyelerinin bilinm e yen taraflarını Karaveli’nin ger çekten usta kalemiyle öğrene ceğimize eminim. Onun bu ye ni kitabının da çok ilgi uyandı racağından kuşku duym uyo rum. Bunlan okumamak ciddi bir eksikliktir diye düşünüyo rum. Eline sağlık Karaveli, bu seriden üçüncü kitabı bekliyo ruz.