• Sonuç bulunamadı

Öykü ve oyun yazarı Haldun Taner öldü

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Öykü ve oyun yazarı Haldun Taner öldü"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

CUMHURİYET/8

-

t

T- «P -

t t

^ I

Öykü ve oyun

Haldun Taner

Kültür Servisi — Çağdaş Türk

edebiyatının saygın adlarından Hal­

dun Taner, önceki gün aniden rahat­

sızlanarak kaldırıldığı Haydarpaşa Göğüs Cerrahisi Kliniği’ııde dün sa­ baha karşı saat 3.15’te öldü.

Haldun Taner’in cenazesi yarın Teşvikiye Camii’nde kılınacak öğle namazından sonra Beylerbeyindeki Küplüce Mezarlığinda toprağa ve­ rilecek. Taner için yarın ayrıca G a­ zeteciler Cemiyeti ile Milliyet gaze­ tesinin önünde birer tören de yapı­ lacak.

Türk öykü, tiyatro ve gülmece edebiyatının önde gelen adlarından biri olan Haldun Taner, uzun yıllar­ dır Milliyet gazetesinde köşe yazıla­ rı yazıyordu. Haldun Taner ayrıca, kuruluşundan bu yana Sait Faik Hi­ kâye Armağanı seçici kurulunda ve gazetemizin bu yıl düzenlediği Yunus Nadi Armağanı Mizah Öyküsü Ya­ rışması seçici kurulunda bulunuyor­ du.

Ülkemizde, “Kabare Tiyatrosu” nun da öncülüğünü yapan Haldun Taner, 1915 yılında İstanbul’da doğ­ du. Son Osmaıılı Meclisi’nde millet­ vekilliği yapmış olan Ahmet Selahat-

tin Bey’in oğlu olan Haldun Taner,

1935 yılında Galatasaray Lisesi’ni bi­ tirdikten sonra Almanya’ya gitti, Heidelberg Üniversitesi’nde üç yıl ik­ tisat ve siyasal bilimler öğrenimi gör­ dü. O dönemde yakalandığı ağır bir hastalık sonucu 1938’de yurda dön­ mek zorunda kalan Taner, 1950 yı­ lında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Alman Dili ve Edebiyatı Bölümü’nü bitirdi. Aynı yıllarda Vi- yana’ya giderek Max Reinhardt Ti­ yatro Enstitüsü’nde öğrenim gören Haldun Taner, Viyana tiyatroların­ da reji asistanlığı, Viyana Doğubilim Enstitüsü’nde Türkçe öğretmenliği yaptı.

Taner, 1957 yılında yurda dön­ dükten sonra İstanbul Üniversitesi Gazetecilik Enstitüsü’nde edebiyat ve sanat tarihi, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nde ve İstanbul Edebiyat Fakültesi’nde uzun yıllar tiyatro tarihi dersleri ver- di.Özel LCC Tiyatro O kulu’nda da dersler veren Taner, New York He­ rald Tribune gazetesinin 1953’te dü­ zenlediği uluslararası öykü yarışma­ sında “ Şişhane'ye Yağmur Yağıyordu” adlı öyküsüyle birinci

oldu. 1956 yılında Varlık dergisinin düzenlediği soruşturmada Yılın En Beğenilen öykücüsü seçildi. "On

İkiye Bir Var” adlı kitabıyla 1955 yı­

lında Sait Faik Hikâye Armağanı’- nı, “ Sersem Kocanın Kurnaz Kansı” adlı oyunuyla 1972’deTürk Dil Ku­ rumu Tiyatro Ödülü’nü kazandı.

“ Tuş” adlı öyküsü filme alınan Hal­

dun Taner’in öyküleri Almanca’ya çevrilerek çeşitli antolojilerde yer al­ dı.

Öykücülükten tiyatroya yönelişi­ nin nedenini "Geniş halk kitlelerine

daha kısa yoldan ulaşabilmek” di­

ye açıklayan Haldun Taner, ilk oyu­ nu “ Günün Adamı” nı 1949 yılında yazdı. Oyunları Devlet Tiyatrola­ rın d a , Şehir Tiyatroları’nda ve bir­ çok özel tiyatroda sahnelendi. Ta­ ner’in en tanınmış oyunu olan “ Ke­

şanlı Ali Destanı” , yurt içinde 1420

kez, yurt dışında Almanya, İngilte­ re, Çekoslovakya ve Yugoslavya’nın çeşitli kentlerinde 243 kez oynandı.

Haldun Taner, 1962 yılında Gen- ar Tiyatrosu’nun sanat yönetmenli­ ğini yaptığı sıralar "Bu Şehr-i İstan­

bul ki” adlı oyunuyla “ politik yergi”

tiyatrosunun ülkemizdeki ilk örnek­ lerinden birini verdi. 1967 yılında

Ahmet Gülhan, Zeki Alasya ve Me­ tin Akpınar’la birlikte “ Devekuşu Kabare” tiyatrosunu, daha sonra da Ahmet Gülhan’Ia birlikte "Tef Kabare” tiyatrosunu kurdu. Gele­

neksel Türk Tiyatrosu’nun özellik­ lerinden yaralanarak Türk Epik Ti­ yatrosu’nun öncüsü oldu. “ Keşanlı

Ali Destanı", bu yönde gerçekleşti­

rilen ilk Türk oyunuydu.

İlk öyküsü “ Töhmet” , Haldun

Hasırcıoğlu takma adıyla 1945’te “ Yedigün" dergisinde yayımlanan

Haldun Taner, gücünü gözlem, mi­ zah ve yergiden alan, konuları büyük kentin tipik ve türedi yaşamlarından kaynaklanan öyküleriyle ünlendi.

Haldun Taner’in öykü kitapları arasında “ Yaşasın Demokrasi” (1949), “ Tuş” (1951), "Şişhane'y e

Yağmur Yağıyordu” (1953), “ Ayı- şığında Çalış-Kur” (1954), "On İkiye Bir Var" (1954), "Konçinalar"

(1967), “ Sancho’nun Sabah Yürüyüşü” (1969), tiyatro yapıtları

arasında da “ Dışardakiler” , "Ve

Değirmen Dönerdi” , “ Fazilet Ecza­ nesi” , “ Lütfen Dokunmayın” , “ Günün Adamı” , “ Huzur Çıkma­ zı", “ Keşanlı Ali Destanı” , “ Göz­ lerimi Kaparım Vazifemi Yaparım” , “ Eşeğin Gölgesi” , “ Zilli Zarife” , “ Vatan Kurtaran Şaban” , "Bu Şehr-i İstanbul ki", “ Astronot Ni­ yazi” , “ Ha Bu Diyar", “ Aşk u Sev­ da” , “ Sersem Kocanın Kurnaz Karısı” ve “ Ayıştğında Şamata" sa­

yılabilir.

Haldun Taner, gazete yazı ve fık­ ralarını “Devekuşuna Mektuplar” da sohbetlerini, “ Hak Dostum Di­ ye Başlayalım Söze” adlı kitapta, portrelerini “ Ölür İse Ten Ölür, Canlar Ölesi DegiT’de, gezi notları­ nı da "Düşsem Yollara Yollara" adlı kitapta topladı.

Türk edebiyatının seçkin bir yazarı olan Haldun Taner’in ölümü üzeri­ ne yazarlarımız Taner’le ilgili düşün­ celerini dile getirdiler:

M EH MED KEMAL — Tanıdı­

ğım çok değerli bir yazardı. Üzül­ düm. “ Keşanlı Ali” yi yazmadan ön­ ce A nkara’da gelip beni buldu. Kürt

Cemali diye bir kabadayıyı öldür­

müşlerdi. Onun nasıl öldürüldüğü­ nü u.celedi. Bundan “ Keşanlı Ali

Destanı" doğdu.

RECEP BİLGİNER — Türk ti­

yatrosu için çok büyük bir kayıp. Yazdığı eserler bakımından olduğu kadar Türkiye’ye ilk kez kabare tü­ rünü getirme çabaları da önemli bir yer tutar. “ Eşeğin Gölgesi” , “ Ke­

şanlı Ali Destanı", "Gözlerimi Kaparım” gibi eserleri de epik tiyat­

ronun ülkemizdeki en iyi örneklerin­ dendir. Haldun Taner, ayrıca tiyat ronun saygınlığı ve tiyatro adamla­ rının dokunulmazlığı konusunda da yöneticilere ve politikacılara karşı onurlu bir mücadele sürdürmüştür.

TAHSİN YÜCEL — Haldun Ta­

ner’i daha 50’li yılların başlarında ta­ nımıştım. Yazınımızı birbirinden gü­ zel öyküleriyle zenginleştirdiği bu dö­ nemde gençlik ve güçlülüğün somut görüntüsü gibiydi. Haldun Taner, son birkaç yılda büründüğü yaşlı adam görüntüsüne karşın benim için hep böyle kaldı. Sanırım bu Türk ya­ zınına, Türk tiyatrosuna kazandırdı­ ğı güçlü yapıtların da bendeki bir yansıması...

MELİH CEVDET ANDAY —

Haldun Taner’in ölüm haberini al­ makla sarsıldım. Arkadaşım, dos- tumdu, meziyetlerine hayrandım. Bir zamanlar Kadıköy’de komşu idik, oldukça sık görürdüm kendisini. Sonra uzak düştük, seyrek buluşur, karşılaşır olduk. Ama ben Haldun Taner’in varlığından daima güç al- mışımdır, yaşıyor, onunla konuşabi­ lirim diye düşünerek. Batılılığı, efen­ diliği, bilgisi, görgüsü ile ve muha­ kemesinin, aklının, gösterişten uzak sağlamlığıyla aramızda eşsiz bir ye­ ri vardı. Türk edebiyatındaki ve ti- yatromuzdaki.değeri her gün büyü­ yerek ölümsüzlüğe ulaşacaktır.

MUZAFFER BUYRUKÇU — Sait Faik, Orhan Kemal ve Haldun Taner, kendilerine özgü bir hikâye yaratmış, yaptıkları yenilikleri okur topluluklarına benimsetmiş etkin ya­ zarlardı.

Ben edebiyat alanında göründüğüm­

de. Yalnız Haldun Taner’in yeri, öte­ ki ünlülerden ayrıydı, değişikti. Hal­ dun Taner, İstanbul’a damgasını vurmuş gerçek İstanbulluları, doğuş­ tan getirdiği o gülümseten ve düşün­ düren ironi içinde anlatıyordu. Ama daha çok “ Fakir Üsküdar” ın insan­ larına benzeyen, yaşam karşısında yenildikleri halde umutlarım yitirme­ yen kırgınları, hüzünlüleri, özellik­ le kendi aralarında kurdukları bir da­ yanışmayla yeniden yaşamaya

çaba-yazan

öldü

layan emekli memurları, askerleri, kaptanları ve paşazadeleri işlemiştir hikâyelerinde. Hüseyin Rahmi’nin başlattığı halk hikâyeciliği geleneği­ ni sürdüren büyük bir yazardır H al­ dun Taner.

HAŞAN PULUR — Derin üzün­ tü içindeyim. Gün geçtikçe azalan ve yerleri kolay doldurulamayan bü­ yük kültür adamlarından birini da­ ha kaybettik. Geçmişe bağlı, geleceğe dönük, hoşgörülü ve tam anlamıyla bir İstanbul çelebisiydi. Ne diyece­ ğimi bilemiyorum. Başımız sağ ol­ sun.

ÇETİN ALTAN — Çok üzül­

düm. Milli edebiyaltan sonraki dö­ nemin en özgün yazarıydı. Gerek ti­ yatro, gerek öykü ve gerekse dene­ melerinde başarılı ve unutulmaz ça­ lışmalar yapmış bir arkadaşımızdı. Çok yakın dostumdu. Kedere boğul­ dum.

AHMET KABAKLI — Çok şaşır­

dım. Son derece değerli, son derece kültürlü bir yazardı. Edebiyatımız^ da, tiyatromuzda merhaleler yarat­ mış, çığır açmıştır. Hikâyeci olarak edebiyat tarihimizde önemli yeri var­ dır. Eserlerinde, yapıcı bir tarzda Türk insanının örfünü, hayatını an­ latmıştır. Haldun Bey’in bir yandan milli edebiyatımıza, tarihimize, tiyat­ romuza yaklaşımındaki bilgileri, bir yandan Batı kültürünü iyi tanıması, onu, günümüzün kültürlü, seviyeli bir yazarı haline getirmiştir. Kendi­ siyle birlikte, gerek gazeteciliğimiz gerekse edebiyat hayatımız çok de­ ğerli, renkli bir unsurunu kaybetmiş­ tir. Allah’tan rahmet dilerim.

YAŞAR KEMAL — Yakın dos­

tumdu. Modern hikâyeciliğimizin öncülerindendir. Modern hikâyecili­ ğimize yenilik getirenlerdendir. Hal­ dun’un ölümünden dolayı çok üzgü­ nüm.

Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Çit köşküne götürülmesinden ve kendisini sorguya çeken zatın büyük bir ihtiramla ayakta dur­ masından Ekrem bey paravana­ nın arkasında Abdülhamidin

*\oğac!İar Camii Büyük ve nükteci Türk şairi Revani’nin camii ile Payzen Yusuf Paşanın Türbesi 30 metrelik cadde geçecek diye yıktırılmıştı.. Sonra

M üşir Fuat Paşa, Şûra-i Devlet â zâsından Turhan Paşa, Levezımatı Umumiye Dairesi Reisi Ferik Ah met A fif Paşa, Kabulî Paşa, Çatal­ ca mutasarıfı

‘Zobu'nun ölümü büyük kayıp’ ► KÜLTÜR Bakanı Fikri Sağlar, Vasfi Rıza Zobu'nun ölümü nedeniyle yayınladığı mesajda, "Tiyatromuza olduğu

Eğiklik 45 derece olsaydı 66°33’ olan kutup daireleri Ekvator’a yaklaşık 21,5 derece daha yaklaşırdı.. Güneş ışınlarının dik geleceği aralık da geniş- leyeceği

Bütün bunlar Azra Erhat'ı çağrıştırırdı kafamda Kitapları dışında kendisini tanıdıktan sonra Azra Erhat adıyla birlikte yaşama tutkusu, ortak çalışma

Dışarıdan, düş­ m anların idare ettikleri oyun ince ve şeytani idi: Bu oyuna, i- çeride paralan üzerine titre­ yenler, iktidar mevkiine susa­ yanlar, hasetler,

Bu, sa­ dece, geçmişe intikal eden itibarî bir zaman bölümünün hatırasına karşı değil, onunla beraber bizden uzaklaşan bir ömür devre­ sine, daha doğru