• Sonuç bulunamadı

Yeni Türk Edebiyatı Metinleri (1860-1963)

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Yeni Türk Edebiyatı Metinleri (1860-1963)"

Copied!
5
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Prof. Dr. İnci Enginün-Prof. Dr. Zeynep Ker-man, Yeni Türk Edebiyatı Metinleri (1860-1923), Dergâh Yayınları, İstanbul 2011.

Edebiyatta hiçbir şey, metinlerin aslı ka-dar önemli değildir. Bu yüzden metinlerin asıllarına uygun neşirler şarttır. Bu bize yıllar boyu edinilen tecrübeleri ve geliş-meleri gösterecek, tarihin içinden geç-menin önemini ve edebiyatımızda alınan mesafeyi ortaya koyacaktır.

Bu çalışmaların “Sunuş” kısmında belirtildiği gibi edebiyat araştırmalarında metnin önemine dikkat çeken bu satırlar kuşkusuz işin ciddi-yetine vakıf herkesin kanaati ve temennisidir. Edebiyat biliminde, fen bilimlerinden farklı olarak yorum yolunu tıkayan, genel hükümlere varmanın kısmen mümkün olabileceğini düşü-nürsek edebiyat incelemesinin hareket noktası olan malzemenin sağlıklı bir şekilde ortaya konulması daha bir önem kazanmaktadır.

Oto-rite olarak kabul edilen edebiyat tarihçilerinin ve eleştirmenleri-nin verdikleri hükümlere her ne kadar saygı duysak da yeni bir zevk, yeni bir bakışın, de-ğişmez sanılan kanaatleri de-ğiştirebileceği

ihtimalini bilmek ve bilimin ancak bu şekilde gelişebileceğine inanmak gerekir. Aksi takdir-de ikinci eltakdir-den edinilmiş bilginin hafızlığını yapmaktan ve otoritelerin esiri olmaktan kur-tulmak mümkün değildir..

İnci Enginün ve Zeynep Kerman’ın birlikte ha-zırladıkları dört cilt ve beş kitaptan oluşan (Nesir

Yeni Türk Edebiyatı Dergisi, Sayı 6, Ekim 2012, s. 257-261

(1860-1923)

Şerife Çağın

*

MODERN TURKISH LITERATURE TEXTS

(1860-1923)

(2)

yazılarından oluşan üçüncü cilt iki kitaptır) Yeni Türk Edebiyatı Metinleri (1860-1923) öncelikle şiir ve nesir metinlerine yer vererek söz konusu dönem edebiyatını bir bütün olarak göstermesi bakımından önem kazanmaktadır. “İçindekiler” kısmındaki tasniflerden ve her cildin etraflıca de-ğerlendirilmesinin yapıldığı “Önsöz”lerden anla-şıldığı üzere bu çalışmalar; her şeyden önce yeni Türk edebiyatının geçiş safhalarını, farklı sanat anlayışlarını, türlerdeki eğilimleri, eski yazılı metinlerde ve süreli yayınlarda kalmış metinleri ve yazarları geniş bir seçmeyle ortaya koymak amacıyla hazırlanmıştır. Estetik kaygılarla, şahsî beğenilerle veya tek bir türe, tek bir sanat anla-yışına bağlı kalarak hazırlanmış antolojilerden farklılığı, belli bir devir edebiyatını pek çok türü, tanınmış, tanınmamış pek çok yazarı içine alacak şekilde bütünlüklü bir disiplin içinde, karakte-ristik metinlerle göstermesidir. Antolojinin bu şekilde hazırlanmış olması bize dönemi, eserleri ve yazarları daha geniş açıdan değerlendirme im-kânı vermektedir. René Wellek sadece üslup ve kompozisyonu dikkate alarak edebiyatı dar bir alana hapseden anlayışı şöyle eleştirir:1

“Temelde hayal gücüne dayalı (imaginati-ve) olan edebiyatın tarihinde incelemeleri büyük eserlerle sınırlamak, edebî gelene-ğin devamlılığını, edebî türlerin gelişimi-ni ve gerçekte de edebî sürecin tabiatını anlaşılmaz bir hale getirir.”

İlmî bir disiplin olarak edebiyat tarihinden söz ettiğimizde şüpheye yer bırakmayan bu görüş, elbette farklı amaçlarla yine kendisinin gerek-tirdiği titizlikle hazırlanmış çalışmaları yok saymayacaktır.

Edebiyat çalışmalarında metinlerle yüz yüze gelmenin ve edebiyat tarihini farklı türler, fark-lı sanat anlayışlarıyla, zirveler ve zirveleri ha-zırlayan nüve niteliğindeki eserlerle bir bütün olarak görmenin önemine dikkat çektikten son-ra bu dört cildin özelliklerinden bahsedebiliriz.

İlk cilt şiire ayrılmıştır. “Tanzimat Dönemi” ve “II. Meşrutiyet Sonrası” başlıklı iki ana bölümü içeren bu cildin ilk bölümünün başlıkları şöyle-dir: 1. Çeviriler, 2. Sosyal ve Siyasî Şiirler, 3. Ferdî Duyarlılık, 4. Gelenekle Yeni Arasında, 5. Ara Nesil, 6. Servet-i Fünun. İkinci Bölüm ise şu alt başlıklardan oluşur: 1. Türkçüler, 2. Mistik Şiir, 3. İslamcılar, 4. Batıcılar, 5. Fecr-i Ati, 6. Cumhuriyet Şiirine Yön Veren İki Şair, 7. Memleket Edebiyatı, 8. Asrın Kapısında Do-ğanlar ve İlk Şiirleri.

19. yüzyılda divan edebiyatı ve halk edebiyatı geleneğini sürdüren şairlerde yeninin etkisi olsa da bunlar malum sayılarak başta Türk şiirinin Batılı tarzda yenilenmesine büyük bir ivme ka-zandıran Şinasi’nin çevirilerine yer verilmiştir (s. 24):

“Ancak eskiyi çoğunlukla inkar ve redde-derek ama onun hayalinden bir türlü kur-tulamayarak el yordamıyla, tamamen ya-bancı şiir geleneklerinin son örneklerinde eski edebiyatı gömecek güzellikler arayış, onları model olarak sunma çabaları, yeni Türk edebiyatı dediğimiz dönemin önemli bir meselesidir. İşte bu yüzden bu derleme 1859 yılında çıkan 14 sayfalık minicik bir çeviri kitapla başlamaktadır: Tercüme-i Manzume.”

Seçme yapılırken bir taraftan şairlerin şiir saf-halarını gösteren, karakteristik özellikleri öne çıkaran metinler olmasına dikkat edilmiş, bir taraftan da şairlerin daha çok gelenekten ayrı-lan, ele aldıkları temler ve şekil özellikleriyle sonraki şairler üzerinde etkisini gösteren ve bir bakıma onlara şöhret kazandıran metinleri seçilmiştir. Ayrıca şiirleri gazete ve dergilerde, eski yazılı kitaplarda kalmış pek çok şaire de bu antolojide yer verilmiştir. Nitekim Recaizade Mahmut Ekrem, Abdülhak Hamit ve Muallim Naci’nin etkisiyle eser veren ve Servet-i Fü-nun’a kadar dergilerde isimleri görülen şairler “Ara Nesil” başlığı altında A. Romantikler, B.

(3)

Realistler olarak tasnif edilmiş ve bu şekil-de İbnürreşad Ali Ferruh, Nigar binti Osman, Makbule Leman, Recep Vahyi, Hüseyin Haşim gibi edebiyat tarihlerinde fazla söz edilmeyen isimler gün yüzüne çıkartılmıştır. Varislerine ulaşılamayan Ahmet Reşat, Mehmet Behçet Yazar, Hamdullah Suphi Tanrıöver, Fazıl Ah-met Aykaç, Emin Recep Gürel, Rıfkı Melûl Meriç ise antolojiye dahil edilememiş, fakat “Önsöz” kısmında üzerinde durulmuş şairler-dendir. Yine onlardan seçilen metinler önsözde belirtilerek bu eksik kısmen giderilmiştir. Tanpınar’ın 1890-1900 doğumlular için söy-lediği “Asrın Kapısında Doğanlar” ifadesinin başlık olarak seçildiği son kısımda ilk şiirlerini Mütareke döneminde vermeye başlamış şair-lere yer verilmiştir. “Bir devir edebiyatı anto-lojisi” olarak düşünülen bu çalışmada amaca uygun olarak metinlerin ilk neşirleri alınmış ve bibliyografik künyeleri de dipnotlarda belirtil-miştir.

Hikâye metinlerinden oluşan ikinci ciltte Batılı anlamda küçük hikâyenin ilk başarılı örnekle-rini veren ve özellikle Küçük Şeyler ile Servet-i Fünuncuları etkileyen Sami Paşazade Seza-yi başlangıç noktası olarak alınır. Çalışmanın hacmi ve amacı düşünülerek romana yakın hacimdeki hikâyelerden oluşan Ahmet Mit-hat’ın Letaif-i Rivayât serisinden ve Recaizade Ekrem’in Saime, Muhsin Bey ve Şemsa’sından metinler alınmamıştır. Burada da Nabizade Nazım, Ahmet Rasim, Hüseyin Rahmi, Halit Ziya, Ahmet Hikmet, Hüseyin Cahit, Mehmet Rauf, Halide Edip, Yakup Kadri, Refik Halit, Ömer Seyfettin, Reşat Nuri gibi tanınmış hikâ-yecilerin yanı sıra Abdullah Zühtü, A. Nadir, Faik Ali, Raif Necdet, Keçecizade İzzet Fuat, Cemil Süleyman, Köprülüzade Fuat, Nâzım Nami, Ali Suat, Emine Semiye, Nezihe Muhit-tin, Müfide Ferit, Falih Rıfkı, Ercüment Ekrem, Mustafa Nihat, Peyami Safa gibi çok tanınma-mış veya başka türlerdeki eserleriyle ünlenmiş yazarlara yer verilmiştir. Herkesin kolaylıkla ulaşabileceği, antolojilere, okul kitaplarına

girmiş metinlerden ziyade yine birinci ciltte olduğu gibi yazarların sanat hayatlarının deği-şik safhalarını, devir edebiyatının özelliklerini yansıtan veya moda yaratan metinler ilk neşir-leri esas alınarak seçilmiştir.

Edebiyat öğretiminde şiir, hikâye, roman gibi edebî türlerin yanında geçiştirilen, fazla üze-rinde durulmayan tenkit, mektup, hatırat tar-zındaki eserler, fikir yazıları edebiyat tarihi söz konusu olduğunda kuşkusuz önem kazanmak-tadır. Özellikle fikir tarihiyle, edebiyat tarihi her dönemde birbirinin verilerine muhtaç, bir-birinden haberdar olmayı gerektiren iki disip-lin olarak karşımıza çıkar. Bugüne kadar fazla üzerinde durulmayan, metinlerle ders konusu haline getirilmeyen edebî ve fikrî yazılardan oluşan üçüncü cilt, büyük bir boşluğu doldur-duğu için ayrı bir öneme sahiptir.

Şiirden oluşan ilk cildin Şinasi’nin Tercüme-i Manzume eseriyle başlaması gibi bu cildin de Münif Paşa’nın Muhaverat-ı Hikemiye adlı eseriyle başlaması anlamlıdır. Önsöz’de de belirtildiği gibi bu çevirilerle şiir ve nesirde-ki yeni istikamet belirlenmiştir. “Hem Münif Paşa’nın çevirilerinde kullandığı dili hem de döneminden başlayarak yazarları etkileyen fi-kir ve görüşleri göstermek” amacıyla Muhave-rat-ı Hikemiye’nin tamamı antolojiye alınmış-tır. Yine bu cildin Mustafa Kemal Paşa’nın ilk nutuklarından biriyle “Cumhuriyetin eşiğinde” bitirilmesi isabetli bir seçimdir.

Nesir yazıları seçilirken ilk planda yeni harf-lerle basılmayan ve fazla bilinmeyen, fakat yazarların farklı cephelerini yansıttıkları için önemli görülen yazılar tercih edilmiştir. Örne-ğin Ahmet Rasim’in çok bilinen İstanbul sah-neleri dışında, basın hayatını yansıtan ve Türk basın hayatının çoğu unutulmuş kişileri hak-kında tespitlerini gösteren yazılarından seçme yapılmıştır. Cenap Şahabettin’in yeni harflerle basılmış olan Hac Yolunda, Avrupa Mektupla-rı ve Afak-ı Irak’tan parça seçmek yerine yeni harflerle basılmamış olan “Hatıra-ı Hac” adlı yazısı alınmıştır. Yine Servet-i Fünun’un tek

(4)

tenkitçisi sayılan Ahmet Şuayp’ın yeni harflerle yayımlanan Hayat ve Kitaplar’ı yerine bir in-sanlık dersi olarak nitelendirilen “Tefahür ve Gurur” başlıklı yazısı alınır. Böylece çoğu eski yazılı, kütüphane raflarında, dergi ve gazeteler içinde kaybolmuş olan metinler gün yüzüne çı-kartılarak yazarlar, dolayısıyla dönemler farklı yönlerden tanıtılmıştır. Direktör Ali Bey, Mual-lim Naci, Cenap Şahabettin, Halit Ziya, Ahmet Hikmet, Ömer Seyfettin’den yapılan seçmeler-le Cumhuriyet Dönemi’ne geseçmeler-lene kadar dil ve üsluptaki yönelişlere; Ahmet Midhat, Halide Edip’ten yapılan seçmelerle de kadın meselesi-nin ele alınışına dikkat çekilmiştir. Bunların ya-nında bu cilde girmiş olan pek çok metin, Türk edebiyatında söz konusu dönemlerde mektup, hatırat, hitabet geleneğinin kuvvetli olduğunu, edebî polemiklerin, tenkit yazılarının çeşitlilik ve nitelik bakımından zengin olduğunu göster-mektedir.

Tanınmış yazarların yanında tanınmamış, za-manın dışına çıkamamış pek çok yazardan da metin seçilmiş, Önsöz’de gerekli ölçüde bilgi verilmiştir. 1908’den itibaren basında imzaları görülen Ali Nusret (özellikle onun çocuk ede-biyatına yönelik yazılarına dikkat çekilir), Mü-fit Ratip, Raif Necdet, İzzet Melih, Salahattin Enis, kadın yazarlardan Emine Semiye, Ruhsan Nevvare, Müfide Ferit bunlardan bazılarıdır. Abdullah Cevdet ve Ahmet Samim gibi basın tarihindeki önemleri dolayısıyla antolojiye gir-miş, ilk planda edebiyatçı olmayan yazarlar da vardır. Yine burada da diğer ciltlerde oldu-ğu gibi Ali Canip, Hüseyin Rahmi, H. Nazım (Ahmet Reşit Bey), Ahmet Nebil, Hamdullah Suphi, Ali Canip gibi varislerine ulaşılamayan ya da yayın konusunda sınırlama getirilen ya-zarlardan seçilen metinler hakkında Önsöz’de bilgi verilmiştir.

Münif Paşadan Mustafa Kemal Paşaya değin tanınmış veya tanınmamış pek çok yazarın yer aldığı bu ciltte gazete, dergi yazıları başta ol-mak üzere kitaplardan seçmelerle zengin bir derleme yapılmıştır. Bu çalışma aynı zamanda

pek çok tenkit yazısının süreli yayınlarda unu-tulup gittiğini bize haber vermekte ve bir devrin edebiyatının, fikir tarihinin sağlıklı bir şekilde yazılmasının ancak metinlerin ciddi neşirleriy-le mümkün olabineşirleriy-leceğini göstermektedir. Ön-söz’de bu alandaki tenkit ve temennileri içeren şu cümleler aynı zamanda lisans, yüksek lisans ve doktora müfredatlarının eksiklikleri konu-sunda dikkatimizi çekmektedir (s. 68-69):

“Bu cildi okuyanlar, her neslin, her şah-siyetin görüşlerini ortak ve farklı nokta-larıyla bir arada görünce, Türk edebiya-tındaki kısır çekişmelerin abesliğini de anlayacaklardır. Kendi dar çevresinden çıkamayanların, gerçek bir sanatçı sezgi-leri yoksa, bulduklarını geliştiremedikle-ri de tespitlegeliştiremedikle-rimiz arasındadır. Bir başka dünyayı tanımanın, kendi dar çevresinin dışındaki edebiyat ürünleriyle tanışmanın getirdiği zenginlik, yeni bir edebiyat kur-mak açısından çok yararlı olmuştur. Bun-dan dolayı, çeviri edebiyat ürünlerinin de mutlaka değişik açılardan incelenmesi ge-rekmektedir. Edebiyat arayışlarının oluş-masında etkili kaynakları, yazarlar bol bol zikretmişlerdir.

Türk tenkit tarihi bu yazarların bugüne kalan sadece birkaç eseriyle değerlendi-rilemez. Geçmişten adlarını bugüne ulaş-tıramamış olanların da bütün yazılarının, okuyucuların kolayca kullanabilecekleri şekilde derlenmesi şarttır. O zaman bazı tartışma noktalarının çoktan aşılmış ol-ması gerektiği, bazı yazarlara büyük hak-sızlıklar yapıldığı da ortaya çıkacaktır. Bütünü görmeden parçalara göre hüküm vermenin tehlikesi aşikardır. Dilin nasıl değiştiğini, görüşlerin farklılaştığını, fa-kat insan denen varlığın bütün çelişkile-riyle hep aynı kaldığını, metinleri okurken sezilen kişiliklerle takip etmek de okuyu-cuyu bir tür serüvene katmaktadır. Bu ciltteki yazılar, sözü edilen konularda yazılanların binde biri bile değildir. Bir gün, önemli önemsiz, bütün bu yazıların külliyatlar halinde neşredileceğini bekle-mek gerekbekle-mektedir.”

“Eser Tanıtma ve Önsözler” başlığını taşıyan dördüncü ciltte, roman ve oyunlardan eserlerin

(5)

özelliklerini yansıtmadığı gerekçesiyle metin seçilmediği belirtilerek dikkatler kitaplara ait inceleme, tenkit ve tanıtma yazılarına çekilmiş-tir. Ayrıca sahne faaliyeti ve lügatlerle ilgili ya-zılara da yer verilmiştir. Yazarların bazen edebî beyanname hükmünde olan sanat anlayışlarını yansıtan kitap önsözleri ve yayımlandıkları dö-nemlerde eserlerin uyandırdıkları akisleri gös-teren kitap tanıtma yazılarının kuşkusuz tenkit tarihinde önemi büyüktür. Yine kolaylıkla ula-şılabilecek metinler yerine fazla tanınmayan, fakat edebiyat incelemelerinde dikkate alın-ması gereken metinlere ağırlık verilmiş tenkit tarihinde sözü geçmeyen pek çok şahsiyet de yazılarıyla bu seçmede yerini almıştır. Bu cilde Tanzimat ve II. Meşrutiyet yazar ve eserlerini toplu olarak değerlendiren Mizancı Murat’ın “Üdebamızın Nümune-i İmtisalleri” ve Halide Edip’in “Edebiyatımızın Son Simaları ve Saf-haları” başlıklı iki yazıyla başlanmıştır. Tanın-mış isimlerin ve eserlerin yanında bir taraftan Türk dili üzerine sağlam bilgisi ve görüşleri olan ayan reisi Sait Paşa, ara nesle dahil edi-len Nigar Hanım, Ahmet Cevdet Paşa’nın kızı Fatma Aliye, Tahsin Nahit, İzzet Melih, Halil Nihat, Ali Zeki, Kılıçzade Hakkı, İhsan Raif, Fahri Celal gibi pek çok yazar üzerine kaleme alınan metinler, diğer taraftan İbrahim Necmi, Ali Suat, Raif Necdet, Mehmet Salahi, Mahmut Sadık, İsak Ferare, Reşit Süreyya gibi isimlerin tanınmış yazarlar hakkında kayda değer tenkit-leri ortaya çıkarılmıştır.

Büyük bir emeğin ürünü olan bu çalışma kuşku yok ki edebiyat incelemelerinde metin neşrinin, metinle yüz yüze gelmenin önemine bir kez daha dikkatimizi çekmiş ve sağlıklı eleştirile-rin, edebiyat tarihlerinin ancak ilmî neşirlerle mümkün olabileceğini göstermiştir. Ayrıca bu-güne kadar yapılmış metin neşirleri dipnotlarla gösterilerek bu anlamda zengin bir bibliyog-rafya sunulmuş ve yazarlar farklı metinleriyle tanıtılarak, fazla bilinmeyen kalemler de gün yüzüne çıkartılarak yeni araştırmalar için kapı aralanmıştır.

Araştırmalarıyla yeni Türk edebiyatı sahasın-da pek çok değerli çalışmaya imza atmış olan hocalarımız Prof. Dr. İnci Enginün ve Prof. Dr. Zeynep Kerman’ın Sunuş’taki şu temennileri umarız karşılığını bulur:

“Edebiyatta hiçbir şey, metinlerin aslı ka-dar önemli değildir. Bu yüzden metinlerin asıllarına uygun neşirler şarttır. Bu bize yıllar boyu edinilen tecrübeleri ve geliş-meleri gösterecek, tarihin içinden geç-menin önemini ve edebiyatımızda alınan mesafeyi ortaya koyacaktır. O zamana kadar, sadece bir kısım yazıların derlen-diği antolojilerle yetinmek gerekmekte. Bu ciltlerde yer alan ve bir kısmı ilk defa yeni harflerle çıkan bu metinlerin –yazar-larımızın bütün eserleri basılana kadar– edebiyat araştırıcılarına olduğu kadar, edebiyat meraklılarına da hitap edeceğini umuyoruz.”

Referanslar

Benzer Belgeler

Gustave Lanson, tarih metodu yoluyla edebiyat araştırmaları yapmıştır. Metnin değerlendirilmesinde izlenecek yol, özellikle eski metinler için dönemin kendine özgü dil ve

Başkurt Türkçesinde İkilemeler (Hendiyadyoinler), VII. Uluslararası Türk Dili Kurultayı, Türk Dil Kurumu, 24-27 Eylül 2012, Ankara, Türkiye. Tatarca ve Başkurtçadaki Rusça

Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi Fen Edebiyat Türk Dili ve Edebiyatı Dersin Adı Çağdaş Türk Lehçeleri IV.

Bu meyanda dergâhın tarihçesinin yanı sıra, aralarında Kemâl Ahmed Dede, Doğânî Ahmed Dede, Sabûhî Ahmed Dede, Câmî Ahmed Dede, Nâcî Ahmed Dede, Nesîb Yusuf Dede,

Türk DüĢüncesi Ġçinde Kutadgu Bilig’in Değeri, Uluslararası Kastamonu Türk Dünyası Kültür BaĢkenti Sempozyumu, Kastamonu, Mayıs 2018 (Bildiriler Kitabı)

Yatay geçişi kabul edilen öğrencilerin izledikleri öğretim programlarına bağlı olarak alınacakları bölümce/programca uyum programı uygulanacaktır... MUĞLA SITKI

D) Mektup E) Otobiyografi Başka birinin hayat hikâyesi anlatıldığından biyografi- dir. Yaşamı yazılan kişinin kendisi tarafından değil, onunla ilgili araştırma yapan,

On gün sonra bizi okullara götürürler.Bir grubu eski okullara bir grubu da yeni okullara götürüyorlardı.Burada esirken Türk gazetecileri bizi Rum sanıp