• Sonuç bulunamadı

Türk ceza hukukunda fuhuş suçu

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Türk ceza hukukunda fuhuş suçu"

Copied!
139
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

BAHÇEŞEHİR ÜNİVERSİTESİ

TÜRK CEZA HUKUKUNDA FUHUŞ SUÇU

Yüksek Lisans Tezi

AYŞE ÖZGE ATALAY

(2)
(3)

T.C.

BAHÇEŞEHİR ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

KAMU HUKUKU

TÜRK CEZA HUKUKUNDA FUHUŞ SUÇU

Yüksek Lisans Tezi

AYŞE ÖZGE ATALAY

Tez Danışmanı: PROF. DR. AYŞE NUHOĞLU

(4)

T.C.

BAHÇEŞEHİR ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

KAMU HUKUKU

Tezin Adı: Türk Ceza Hukukunda Fuhuş Suçu Öğrencinin Adı Soyadı: Ayşe Özge ATALAY

Tez Savunma Tarihi: 08.01.2013

Bu tezin Yüksek Lisans tezi olarak gerekli şartları yerine getirmiş olduğu Sosyal Bilimler Enstitüsü tarafından onaylanmıştır.

Enstitü Müdürü İmza

Bu tezin Yüksek Lisans tezi olarak gerekli şartları yerine getirmiş olduğunu onaylarım.

Program Koordinatörü İmza

Bu Tez tarafımızca okunmuş, nitelik ve içerik açısından bir Yüksek Lisans tezi olarak yeterli görülmüş ve kabul edilmiştir.

Jüri Üyeleri İmzalar

Tez Danışmanı

Prof. Dr. Ayşe NUHOĞLU ______________________ Üye

Prof. Dr. Feridun YENİSEY _______________________ Üye

(5)

iii ÖZET

TÜRK CEZA HUKUKUNDA FUHUŞ SUÇU

Ayşe Özge ATALAY Kamu Hukuku

Tez Danışmanı: Prof. Dr. Ayşe NUHOĞLU Ocak 2013, 128 sayfa

Fuhuş, neredeyse insanlık tarihi boyunca var olmuş, çok çeşitli boyutları bulunan bir olgudur. Bu olgu bir yanda sosyal, dini, ekonomik vb. açılardan ele alınmakta iken, bir yandan da ceza hukuku açısından önem arz etmektedir. Her bir açıdan geniş bir inceleme alanı bulunsa da bu çalışmada öncelikli olarak Türk Ceza Kanunu çerçevesinde konunun düzenlenişi, yani bir suç olarak fuhuş açıklanmaya çalışılmış, suç kapsamı dışında kalan sosyal boyutuna da yer verilmiştir.

Çalışmanın birinci bölümünde, genel açıklamaların ardından fuhuş suçunun tarihi gelişimi, suçla korunan değer, fuhşun genel ahlaka karşı diğer suçlar içindeki yeri ve mevzuatımızda düzenlendiği hükümler belirtilmiş ve benzer suçlardan ayrımı yapılmıştır.

İkinci bölümde, suçun unsurları tek tek ele alınmış, özellikle tartışma konusu olan mağdurun tedavi veya terapiye tabi tutulması hakkında ayrıntılı inceleme yapılmış ve suça ilişkin diğer hususlar hakkında bilgi verilmiştir.

Üçüncü bölümde, fuhşun uluslararası boyutunun açıklanması bakımından, konuyla ilgili olarak ülkemizin de taraf olduğu sözleşmeler incelenmiş ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin bir kararından yola çıkarak fuhuşla ilgili düşüncelerine değinilmiştir. Dördüncü bölümde, sosyal açıdan yaklaşılarak konunun suç ve ceza alanı dışında kalan genelevler ile genel kadınlar bölümlerine değinilmiş, fuhuşla mücadele açısından dünyada kabul edilmeye başlayan yeni sistemler açıklanarak çözüm önerileri sunulmuştur.

(6)

iv ABSTRACT

THE OFFENSE OF PROSTITUTION IN TURKISH CRIMINAL LAW

Ayşe Özge ATALAY Public Law

Thesis Supervisor: Prof. Dr. Ayşe NUHOĞLU January 2013, 128 pages

Prostitution is a fact that has existed almost throughout the history of mankind and it has a wide variety of dimensions. On one hand, this fact is examined from the social, religious, economic etc. aspects, and on the other hand, it is an important fact for criminal law. Although this fact has a wide variety of areas of examination, in this work, the regulation of the subject within the framework of Turkish Penal Code is examined, in other words, it is explained as an offense and its social aspects beyond the scope of offense are referred, as well.

In the first part of the work, following the general explanations, the historical development of the offense of prostitution, the guarded legal value, the place of prostitution among other offenses against public morality, the provisions in which the offense is regulated are stated, and it is distinguished from similar offenses.

In the second part, the elements of the offense are discussed individually. A thorough research is conducted about the issue of treatment or therapy application for the aggrieved party, which is subject to debate, and information is given about other issues with regard to the offense.

In the third part, contracts to which our country is a party are examined for the demonstration of the international aspect of prostitution, and some opinions are discussed based upon one of the verdicts of the European Court of Human Rights. In the fourth part, the subject is handled with a social approach and the aspects beyond the scope of offense and punishment such as bawdy houses and prostitutes are discussed, the new systems which come to be accepted all over the world, with regard to the prevention of prostitution, are explained and some solutions are proposed for the subject.

(7)

v

İÇİNDEKİLER

ŞEKİLLER... viii

KISALTMALAR ... ix

1. TÜRK CEZA HUKUKUNDA FUHUŞ SUÇU ... 1

1.1. GENEL OLARAK ... 1

1.2. SUÇUN TARİHİ GELİŞİMİ ... 5

1.2.1. Mukayeseli Hukuk ... 5

1.2.2. Türk Hukuku ... 8

1.3. KORUNAN HUKUKİ DEĞER ... 12

1.4. GENEL AHLAKA KARŞI SUÇLARIN TASNİFİ ... 13

1.5. TCK’NIN 227. MADDESİ DIŞINDAKİ DÜZENLEMELER ... 16

1.6. BENZER SUÇLARLA KARŞILAŞTIRMA ... 18

1.6.1. İnsan Ticareti ... 18

1.6.2. Göçmen Kaçakçılığı ... 23

1.6.3. Cinsel Dokunulmazlığa Karşı Suçlar ... 26

1.6.4. Hayasızca Hareketler ve Müstehcenlik ... 28

2. FUHUŞ SUÇUNUN UNSURLARI ... 31

2.1. GENEL OLARAK ... 31

2.2. FUHUŞ SUÇUNUN MADDİ UNSURLARI ... 31

2.2.1. Suçun Konusu ... 31

2.2.2. Fuhuş Suçunda Fail ... 32

2.2.3. Fuhuş Suçunda Mağdur ... 33

2.2.4. Fiil ... 36

2.2.4.1. Genel Olarak ... 36

2.2.4.2. Fuhşa Teşvik Etme ... 38

2.2.4.3. Kazançtan Yararlanma ... 42

2.2.4.4. Fuhşun Yolunu Kolaylaştırma ... 43

2.2.4.5. Fuhuş Maksadıyla Tedarik Etme ... 44

2.2.4.6. Fuhuş Maksadıyla Barındırma ... 45

2.2.4.7. Fuhuş İçin Yer Temini ... 45

2.2.4.8. Fuhuş İçin Aracılık Etme ... 46

(8)

vi

2.4. SUÇUN NİTELİKLİ HALLERİ ... 50

2.4.1. Genel Olarak ... 50

2.4.2. Mağdura Karşı Cebir, Tehdit, Hile Uygulama ... 50

2.4.3. Mağdurun Çaresizliğinden Yararlanma ... 54

2.4.4. Mağdura Olan Yakınlıktan Yararlanma ... 57

2.4.5. Sahip Olunan Nüfuzu Kötüye Kullanma ... 64

2.4.6. Suçun Örgüt Faaliyeti Çerçevesinde İşlenmesi ... 66

2.5. CEZA SORUMLULUĞUNU KALDIRAN VEYA AZALTAN NEDENLER ... 67

2.6. SUÇUN ÖZEL GÖRÜNÜŞ ŞEKİLLERİ ... 71

2.6.1. Teşebbüs ... 71

2.6.2. İştirak ... 73

2.6.3. İçtima ... 73

2.7. TEDAVİ VEYA TERAPİYE TABİ TUTULMA ... 77

2.8. YAPTIRIM ... 83

2.9. KOVUŞTURMA USULÜ, YETKİLİ VE GÖREVLİ MAHKEME ... 85

2.10. ZAMANAŞIMI ... 87

3. FUHŞUN ULUSLARARASI BOYUTU ... 90

3.1. GENEL OLARAK ... 90

3.2. FUHUŞLA İLGİLİ ULUSLARARASI SÖZLEŞMELER ... 90

3.2.1. Genel Olarak ... 90

3.2.2. Beyaz Kadın Ticaretinin Zecren Men’ine Dair Milletlerarası Sözleşme ... 92

3.2.3. Kadın ve Çocuk Ticaretinin Men ve Zecrine Dair Beynelmilel Cenevre Mukavelesi ... 93

3.2.4. Reşit Kadın Ticaretinin Men’ine Dair Beynelmilel Cenevre Mukavelesi ... 95

3.2.5. İnsan Ticaretini ve Başkasının Fuhşunu Sömürmenin İlgası Hakkında Sözleşme ... 96

3.3. AVRUPA KONSEYİ’NİN FUHUŞLA İLGİLİ GÖRÜŞÜ ... 98

3.3.1. Genel Olarak ... 98

(9)

vii

3.3.3. Netice ... 102

4. GENELEVLER, GENEL KADINLAR VE DÜNYADAKİ YENİ YAKLAŞIMLAR ... 104

4.1. GENEL OLARAK ... 104

4.2. GENELEVLER ... 104

4.3. GENEL KADINLAR…. ... 108

4.4. DÜNYADAKİ YENİ YAKLAŞIMLAR ... 111

SONUÇ ... 116

(10)

viii ŞEKİLLER

(11)

ix

KISALTMALAR

a.g.e : Adı Geçen Eser a.g.m : Adı Geçen Makale

AİHM : Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi AİHS : Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi

AÜHFD : Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi bkz. : Bakınız

CD : Ceza Dairesi CGK : Ceza Genel Kurulu

CGTİK : Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun CMK : Ceza Muhakemesi Kanunu

CMUK : Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu E. : Esas

K. : Karar m. : Madde

PVSK : Polis Vazife ve Selahiyet Kanunu s. : Sayfa

S. : Sayılı

TBB : Türkiye Barolar Birliği

TBMM : Türkiye Büyük Millet Meclisi TCK : Türk Ceza Kanunu

vb. : Ve Benzeri vd. : Ve Devamı

(12)

1. TÜRK CEZA HUKUKUNDA FUHUŞ SUÇU

1.1. GENEL OLARAK

Dünyanın en eski mesleği olarak bilinen fuhuş, en basit tanımıyla bir menfaat karşılığı cinsel ilişki kurulmasıdır1. Türk Dil Kurumu’nun Büyük Türkçe Sözlüğü’nde yapılan tanıma göre fuhuş: “İçinde bulunulan toplumun kurallarına uymayan bir biçimde bir

veya birkaç kişiyle para karşılığında cinsel ilişkide bulunma” anlamına gelmektedir2. Yargıtay 5. Ceza Dairesi’nin bir kararında3 yaptığı tanıma göre ise fuhuş: “bir kadının

çıkar karşılığı veya alışkanlık halinde vücudunu başkalarının cinsel zevkine teslim etmesi ve bu suretle birçok erkekle cinsel ilişkide bulunması sanatıdır4”. Daha sonra

diğer tüm kararlarda da kullanılan, Yargıtay 5. Ceza Dairesi tarafından yapılan bu tanımın doğruluğunu bugün kabul etmek pek de mümkün görünmemektedir. Fuhuş yapan şahıs bakımından bir cinsiyet ayrımı söz konusu olmadığından, bu tanımın güncelliğini yitirdiğini kabul etmek gerekir. Gerçekleştirilen eylemin bir sanat olarak nitelendirilmesi ise bu tanımdaki dikkat çeken bir diğer unsurdur.

Fuhuş için yapılan çok çeşitli tanımların varlığına rağmen hepsinde üzerinde durulan ortak noktalar; cinsel ilişki yoluyla sağlanan kazanç, haz duygusundan yoksunluk, cinsel ilişkinin kiminle gerçekleştirildiğinin önem taşımaması yani seçicilikten yoksunluk ve bunların tekrarlı olmasıdır5.

Genel, yaygın ve yoğun bir fuhuş faaliyetinin, özellikle gizli olarak icra edilmesi halinde, toplum üzerinde gösterebileceği kötü etkiler herkesçe tahmin edilebilir

1

Fuhuş en eski meslek olarak bilinmekle birlikte, canlıların doğasından kaynaklanan bir olgu olarak da görülmektedir. Haberlere konu olan bir olaya göre, Yale Üniversitesi’nden iki araştırmacı kapuçin adlı maymun türüne para kullanmayı öğretmek üzerine bir çalışma yapmışlar ve bunun sonucunda maymunların tıpkı bir insan gibi para hesabı yapmaya başladığını tespit etmişlerdir. Konumuz açısından haberin ilginç olan yanı ise, bazı maymunların kendilerine dağıtılan paraları seks karşılığında değiş tokuş ettiğinin ortaya çıkmasıdır. Haberin detayları için bkz.

http://www.ntvmsnbc.com/id/25325733/#storyContinued (erişim tarihi: 28.11.2012) 2

Türk Dil Kurumu Büyük Türkçe Sözlük, http://tdkterim.gov.tr/bts/ (erişim tarihi: 15.04.2012) 3

5998 E. 4282 K. sayılı ve 30.10.1986 tarihli karar 4

BAYTEMİR Erdal, Cinsel Dokunulmazlığa Kişi Hürriyetine ve Genel Ahlaka Karşı Suçlar, Ankara 2009, s. 673

5

ÖZERDOĞAN Nebahat/ SAYINER Deniz/ KÖŞGEROĞLU Nedime/ ÖRSAL Özlem, Kadın ve Fuhuş Olgusu, s. 2

http://cws.emu.edu.tr/en/conferences/2nd_int/pdf/n.%20ozerdogan,%20d.%20sayiner,%20n.%20kosgero glu,%20o.%20orsal.pdf (erişim tarihi:26.07.2012)

(13)

2

niteliktedir. Aile bağlarını gevşeten, çeşitli olumsuzluklar yaratan, özellikle de genç nesiller tarafından gerçekleştirildiğinde ülke geleceğini tehlikeye düşüren fuhuş, bu nedenlerle farklı kesimler tarafından üzerinde durulan bir konu olmuştur6.

Fuhuş, para kazandıran bir faaliyet olduğu için bunu teşvik eden birçok aracı bulunduğunu söylemek mümkündür7. Devletlerin bu duruma yaklaşımı ise fuhşun yasal ya da yasa dışı olarak kabul edilmesine göre değişiklik göstermektedir. Kimi ülkelerde bu eylem idama varan cezalar ile cezalandırılmakta iken kimi ülkelerde ise tamamen yasal görülmektedir.

Fuhuş; Almanya, Avusturya, Bangladeş, Bolivya, Ekvador, Hollanda, İsviçre, Lübnan, Kolombiya, Letonya, Macaristan, Meksika, Panama, Paraguay, Peru, Senegal, Türkiye, Uruguay, Venezuela, Yeni Zelanda ve Yunanistan'da yasaldır ve ülkelerine özgü yasal düzenlemelere bağlıdır. Amerika Birleşik Devletleri'nde ve Avustralya’da ise fuhşun yasallık durumu eyaletler tarafından belirlenmektedir8.

Aşağıdaki haritada da gösterilen birkaç ülkede ise fuhuş yasak değildir, fakat genelev sahibi olmak, genelevde çalışmak ya da muhabbet tellalığı gibi fuhşa ilişkin faaliyetler yasa dışıdır ve bu yasaların kapsamı ile sertliği ülkeye göre değişmektedir. Örneğin Brezilya'da yetişkinlerin fahişe olarak çalışmaları tamamen yasaldır ve fahişeler devlet emekliliklerine sahip olabilirler; fakat genelev işletmek ya da bir fahişeyi diğer bir şekilde çalıştırmak yasa dışıdır. Diğer yandan Kanada gibi bazı ülkelerde para karşılığında seks yasaldır; fakat bahsi geçen faaliyetler ve kamusal alanda müşteri aramak yasa dışıdır. Böylece bir yasaya karşı gelmeden fuhuş yapmak zorlaştırılmıştır9. Yukarıda bahsi geçen ülkelerin aksine çoğu ülkede ise fahişelik yasa dışıdır. Ancak bununla birlikte, aslında bu ülkelerde de fuhşa izin veren ülkelerdeki kadar fuhuş yapıldığı düşünülmektedir10. Neredeyse her Müslüman ülke, çoğu Afrika ve Asya ülkesi ve birçok Doğu Avrupa ülkesinde fuhuş yasa dışıdır ve belirlenen cezalar ise para cezası (Rusya), hapis (Afganistan), kırbaçlama (Suudi Arabistan) şeklindedir ya da Sudan gibi

6

DÖNMEZER Sulhi, Ceza Hukuku Özel Kısım, İstanbul 1983, s. 332 7

SOYASLAN Doğan, Ceza Hukuku Özel Hükümler, Ankara 2002, s. 396 8

Vikipedi, http://tr.wikipedia.org/wiki/Fahi%C5%9Felik (erişim tarihi: 16.08.2012) 9

Vikipedi, http://tr.wikipedia.org/wiki/Fahi%C5%9Felik (erişim tarihi: 16.08.2012) 10

(14)

3

bazı ülkelerde idamdır11. İsveç yasalarına göre ise fuhuş, kadına karşı şiddetin bir türüdür ve 1999 yılında ülkede çıkarılan kanuna göre fuhuş hizmeti için para ödeyen müşteri suçlu sayılıp cezalandırılmaya başlanmıştır. Daha sonra Norveç, Finlandiya ve İzlanda tarafından da benzer yasalar çıkartılmış, diğer ülkeler tarafından da bu uygulama tartışılmaya başlanmıştır.

Dünyanın bazı yerleri ise seks turizmi bakımından durak olarak kabul edilmektedir. Bu yerler arasında Tayland’daki “soi cowboy” ve Hollanda’nın başkenti Amsterdam’daki “red light district” bölgesi başta gelmekle birlikte, Kenya, Küba, Filipinler gibi ülkeler de bulunmaktadır.

Aşağıdaki haritada ülkere göre fuhşun yasallık durumu gösterilmiştir. Şekil 1.1: Dünya’da fuhşun yasallık durumu

██ Fuhuş yasaldır ve düzenlenmektedir.

██ Fuhuş (para karşılığına seks) yasaldır, ama genelevler ve muhabbet tellalığı gibi organize eylemler yasa dışıdır ya da fuhuş düzenlenmemektedir.

██ Fuhuş yasa dışıdır.

██ Bilgi yok.

Kaynak: Vikipedi, http://tr.wikipedia.org/wiki/Fahi%C5%9Felik#Yasal_durumu (09.10.2012)

11

(15)

4

Türkiye’de fuhuş suçu, 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 227. maddesinde düzenlenmiştir12. Hüküm gereğince bizzat fuhuş yapmak suç olmayıp bir kimsenin fuhuş yapması için teşvik etme, aracılık yapma, yer temini vb. eylemleri gerçekleştirmek cezalandırılmaktadır.

İlgili yasal düzenleme yapılırken kişiler, özellikle de fuhşa sürüklenen çocuklar düşünülerek, gerçekleştirilen fiillerin hangi koşullarda suç oluşturacağı hususu belirlenmiştir ve bu yapılırken ülkemizin fuhuşla mücadele hakkındaki uluslararası sözleşmelerden kaynaklanan yükümlülükleri göz önünde bulundurulmuştur. Maddenin gerekçesi incelendiğinde de bu hususların açıkça belirtildiği görülmektedir13.

Her ne kadar hayal kırıklığına uğratıcı olsa da fuhuş bugüne kadar tamamıyla yok edilememiş ve yarattığı tahribat, onu yok etmek için harcanan güçle orantılı olarak artan sosyal bir olgu olarak görülmektedir14. Fuhşun bizzat kendisinin suç olmasını savunanlar tarafından bile, gizli olarak icra edilen fuhşun, açık olarak yapılan fuhşa göre çok daha tehlikeli olduğu kabul edilmektedir. Fuhuş olayı, çoğunlukla bir kadının, bedel karşılığında vücudunu başkalarının zevkine teslim etmesi şeklinde gerçekleştiğinden, başlı başına ele alınıp her türlü kötü etkisi bir kenara bırakılıp düşünüldüğünde, kişilerin vücutlarını başkalarına zarar vermemek şartıyla istedikleri gibi kullanabilme hakkı kapsamında da değerlendirilmektedir. Zaten bunun sonucu olarak da fuhşun ve fahişeliğin suç teşkil etmeyeceği, ancak bir kimseye başkası tarafından bunların

12

MADDE 227- 1) Çocuğu fuhşa teşvik eden, bunun yolunu kolaylaştıran, bu maksatla tedarik eden veya barındıran ya da çocuğun fuhşuna aracılık eden kişi, dört yıldan on yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. Bu suçun işlenişine yönelik hazırlık hareketleri de tamamlanmış suç gibi cezalandırılır. 2) Bir kimseyi fuhşa teşvik eden, bunun yolunu kolaylaştıran ya da fuhuş için aracılık eden veya yer temin eden kişi, iki yıldan dört yıla kadar hapis ve üçbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. Fuhşa sürüklenen kişinin kazancından yararlanılarak kısmen veya tamamen geçimin sağlanması, fuhşa teşvik sayılır. 3) (Mülga: 6/12/2006 – 5560/45 m.) 4) Cebir veya tehdit kullanarak, hile ile ya da çaresizliğinden yararlanarak bir kimseyi fuhşa sevk eden veya fuhuş yapmasını sağlayan kişi hakkında yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarısından iki katına kadar artırılır. 5) Yukarıdaki fıkralarda tanımlanan suçların eş, üst soy, kayın üst soy, kardeş, evlat edinen, vasi, eğitici, öğretici, bakıcı, koruma ve gözetim yükümlülüğü bulunan diğer kişiler tarafından ya da kamu görevi veya hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır. 6) Bu suçların, suç işlemek amacıyla teşkil edilmiş örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır. 7) Bu suçlardan dolayı, tüzel kişiler hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur. 8) Fuhşa sürüklenen kişi, (Değişik ibare: 6.12.2006-5560/9 m.) tedaviye veya psikolojik terapiye tâbi tutulabilir.

13

Gerekçe için bkz. YALVAÇ Gürsel, Karşılaştırmalı-Gerekçeli TCK CMK CGTİK İlgili Kanunlar ve Yönetmelikler, Ankara 2009, s. 366-367

14

(16)

5

yaptırılması ile yarar sağlanması durumunda suç oluşacağı kabul edilmektedir. Neticede ülkemiz mevzuatına göre de bu prensip benimsenmiştir15.

1.2. SUÇUN TARİHİ GELİŞİMİ

1.2.1. Mukayeseli Hukuk

Fuhşa karşı devletlerin yaklaşımı, devirlere göre farklılık göstermekle birlikte, fahişeliğin ilk olarak kutsal anlayış çerçevesinde ortaya çıktığı bilinmektedir. Bu anlayış çerçevesinde genç kızlar tapınaklarda kendilerini ziyaretçilere sunmayı kutsal bir görev olarak üstlenmiş, karşılığıında tapınağa yapılan bağışlarla ödüllendirilmişlerdir ve bu gelenek “tapınak fuhşu” olarak adlandırılmıştır16. Aradan geçen zamanla kutsal bir görev olarak yapılan fahişelik, yerini din dışı olarak algılanan fuhşa bırakmıştır17.

Roma ve Bizans İmparatorluklarında 6. ve 7. yüzyıllarda dindar kralların ülkeleri içinde fuhşu yasaklamaya kalkıştıkları görülmüştür. Fahişeler, eşyaları ve evleri müsadere edilerek kendileri ise dayak cezasına mahkum edilerek, sürülerek, esirler gibi satılarak ve hatta bazen öldürülerek cezalandırılmıştır. Bu yapılanlar fuhşu engelleyememiş ve 15. yüzyılda frengi hastalığının yayılması ile birlikte bu kez fuhuş dini kaynaklı nedenlerle değil, sağlık amacıyla yasaklanmaya çalışılmıştır. Bu amaçla fahişeler tekrar sürülmeye başlanmış, dönenlerin ise saçları kazınıp kulakları kesilmiş, hatta diri diri yakılmalarına kadar gidilmiştir18.

Roma Hukuku’nda 8. yüzyıla kadar fuhuşla ilgili fiillerin cezalandırılması aile reislerine ve censorlara bırakılmıştır19. Censorlar, Roma sosyal hayatında etkili olan, toplumun mali ve ahlaki yaşayışını denetleyen, ayrıca yaptıkları nüfus sayımı sırasında vatandaşa verdikleri kötü not ile o vatandaşın toplumdaki itibarının azalmasına ve şerefsizliğine sebep olabilen kimselerdi20. İlerleyen zamanlarda evlenmelerin azalması, ahlaki

15

DÖNMEZER, a.g.e, s. 334 16

FORD Clellan S./ BERTRAND Russel, Cinsel İlişkilerin Tarihsel Evrimi (Çeviren: Yaşar Cevher), Ankara 2003, s. 22

17

SAYIN Hüdai, Uluslararası Hukuk ve Türk Hukuku Bakımından Göçmen Kaçakçılığı, İnsan Ticareti, Cinsel Sömürü Suçları ve Bunlarla Mücadelede Uluslararası İşbirliği, Doktora Tezi, İstanbul 2010, s. 205 18

DÖNMEZER, a.g.e, s. 333 19

DÖNMEZER, a.g.e, s. 25 20

(17)

6

genişliğin başlaması ve bu durumun da devleti olumsuz etkilemesi üzerine, günümüzde fuhuş için yer temini suçuna karşılık gelen, cinselliğe ilişkin cezalandırılan fiillerin işlenmesi maksadıyla bir kişinin evini vermesi halinin de yer aldığı bazı eylemler suç olarak kabul edilmiştir. İmparatorluk devrinin Roma Hukuku ve özellikle imparator 1. Justinianos emirnamelerinden oluşan Novella ise meslek halini almış aracılığı ve genelev idaresini ayrı suçlar olarak cezalandırılmıştır21.

Orta Çağ’da yaşanan durum bakımından aslında bir denge bulunmamaktadır. Bir yandan ahlak dışılık, hatta buna ilişkin düşünce ve arzular bile günah sayılıp en sert şekilde cezalandırlırken, Orta Çağ’ın sonlarına doğru özel haklara sahip olan genelevlerin varlığı görülmüştür22. Devlet tarafından genelevlerin ve çalışanlarının kontrol altında tutulmasının o zamanlardaki bir amacı da, bundan ekonomik olarak yararlanmaktır; çünkü genç kızların ve kadınların satışından çok büyük karlar elde edildiği bilinmekteydi23.

Rönesans İtalya’sında, fahişe olarak bilinen kişiler, son derece eğitimli ve yetenekli güzeller olduğundan erkeklerin sadece cinsel ihtiyaçlarını karşılamayıp aynı zamanda sosyal ihtiyaçlarına da cevap vermiştir. Yüksek sınıf bu fahişeler görkemli evlerinde günün önde gelen sanatçı, filozof ve devlet adamlarını ağırladıklarından o dönemde zengin ve güçlü bir konuma sahip olmuşlardır24.

Reform hareketi ile birlikte, kilisenin erken dönemlerine göre daha pragmatik ve daha baskıcı yeni bir cinsel ahlak anlayışı ortaya çıkmış ve bu bağlamda evlilik kurumunun iyileştirilmesi gerektiği düşünülmüş, özellikle genç erkeklerin fuhşa olan ilgisinin doğal ve kaçınılmaz olduğu düşüncesiyle mücadele edilmiştir. Bu amaç doğrultusunda Almanya’nın Ulm, Regensburg, Freiburg gibi kentlerindeki gelenevler zorla kapatılmaya ve buradaki kişiler tahliye edilmeye başlanmıştır25.

1700’lü yıllara gelindiğinde Fransız kanunlarında genellikle fahişelere yüklenildiği görülmektedir. Bu kişiler büyük günahkar, her kötülüğün ve hastalıkların kaynağı

21 DÖNMEZER, a.g.e, s. 19-26 22 DÖNMEZER, a.g.e, s. 26 23 SAYIN, a.g.e, s. 216 24

ROBERTS Nickie, Whores in History, Londra 1993, s. 103 25

(18)

7

olarak nitelendirilmekte iken, düzenlemelerde muhabbet tellallarına ilişkin hükümlerin sayıca daha az yer alması söz konusu olmuştur26.

18. yüzyılın sonlarına doğru Avrupa’da çağ değişikliği yapan Sanayi Devrimi ve Fransız İhtilali gibi iki önemli gelişme yaşanmıştır ve bu olaylardan özellikle Sanayi Devrimi, ekonomik ve sosyal etkileri bakımından fahişeler açısından daha etki edici olmuştur27. Sanayi Devrimi’nin beraberinde getirdiği nüfus artışı esnasında, özellikle 19. yüzyılda fahişelerin sayısında çoğalma görülmüştür. Bu dönemde şehir nüfusu sürekli artan bir yoksulluk içinde yaşamını devam ettirmiş ve bu yoksulluk özellikle az eğitimli oldukları için geçimlerini sağlayacak yeterli ücreti alamadıkları işlerde çalışan kadınları etkilemiştir. Hizmetçilik, çamaşırcılık gibi bu basit işler aynı zamanda fahişeliğe zemin hazırlayan fukara işleri olarak nitelendirilmiştir28.

1860’larda Avrupa’nın hemen hemen her ülkesinde fahişeliğe resmi ilgi gösterilip bir dizi yönetmelik çıkarılması, bu yolla fahişelerin tescilli genelevlerde oturması ve sağlık kontrolünden geçirilerek zührevi hastalıkların önüne geçilmesi amaçlanmıştır. Bu hareketin ardındaki düşünce; fuhşun, sınırları devlet tarafından kontrol edilmesi ve tanımlanması gereken tehlikeli bir cinsel faaliyet biçimi olarak görülmesidir29.

1950’li yıllardan itibaren batı ülkelerinde fuhşa kontrol altında izin vermek, yani belirli yerlerde fuhuş yasağı, fahişelerin tescili, mecburi sağlık muayenesi gibi uygulamalar belirlemek veya fuhşun tamamen suç olmaktan çıkarılması şeklinde iki farklı eğilim görülmüştür. Fuhşun cezai yaptırımlarla yasaklanmasının gizli fuhşa kapı açarak tarihteki örneklerde olduğu gibi çok daha büyük zararlara yol açacağı, buna karşılık tamamen serbest bırakılması halinde ise özellikle zührevi hastalıkların toplum içinde yayılmasıyla yine çok büyük zararların doğacağı düşünüldüğünde, fuhşun suç teşkil etmemekle birlikte mutlaka düzenlenmesi gereken bir alan olduğu genellikle kabul edilmekteydi30. 26 MANCINI, a.g.e, s. 43 27 ROBERTS, a.g.e, s. 187 28

HUFTON Olwen, Kadınlar İş ve Aile, Kadınların Tarihi Cilt 3, Rönesans ve Aydınlanma Çağı Paradoksları (Çeviren: Ahmet Fethi), İstanbul 2005, s. 34

29

WALKOWITZ Judith R., Tehlikeli Cinsellikler, Kadınların Tarihi Cilt 4, Devrimden Dünya Savaşına Feminizmin Ortaya Çıkışı (Çeviren: Ahmet Fethi), İstanbul 2005, s. 353

30

(19)

8

1956 tarihli İngiliz Kanunu’nun fuhşa ilişkin olarak tespit ettiği suçlar; korkutarak ya da tehdit ile bir kadının temini, sahte sebeplerle ve iddialarla bir kadının temini, ilaç vererek bir kadınla cinsel ilişki temini, akıl hastası bir kadının temini, bir geneleve kadın temin etmek, 21 yaşından küçük bir kızın üçüncü kişi için temini, iradesine rağmen bir kadının genelevde alıkonulması, 16 yaşından küçük bir kızı fuhşa teşvik ve diğer iki erkek arasında rızaen de olsa eşcinsel ilişki temini şeklindedir 31.

Sovyetler Birliği döneminde ise fuhuşla mücadelenin etkili olabilmesi adına müşteri konumundaki kişilerin adlarının umuma açık bir yerde ilan edilmesi yönteminin uygulandığı da söylenmektedir32.

1.2.2. Türk Hukuku

Osmanlı Devleti’nde bilindiği üzere hukuk kurallarının kaynağını İslam dininin etkisi ile oluşan şer’i hukuk ve şer’i hukuka aykırı olmamak kaydıyla Türk milletinin tarih boyunca kurmuş olduğu diğer devletlerde görülen uygulamaların etkisiyle oluşan örfi hukuk oluşturmaktadır.

İslam Hukuku açısından konuya bakıldığında, kadın ve erkeklerin evlilik dışı ilişki kurmalarının yasaklandığı görülmektedir. İslam hukukunda zina olarak adlandırılan bu gayrimeşru ilişkiyi kuran taraflardan erkeğe zani, kadına zaniye ve bu tür fiilleri işleyen kişilere zinakar denilmektedir33.

Zina, çok ağır bir suç olması nedeniyle özel ispat şartına bağlanmıştır. Dört erkek tarafından zina fiilinin görüldüğüne şahitlik edilmesi gerekmektedir ve zina iftirası da ayrıca ağır bir suç olarak düzenlenmiştir34.

Zina, tam ehliyetli bir erkek ile cinsi münasebete elverişli bir kadının, evlilik, evlilik şüphesi veya mülkiyet bağı bulunmadan, kendi rızalarıyla cinsi münasebette bulunmaları şeklinde tanımlanmaktadır. Bu tanıma göre suçun unsurları, yasak ilişki ve bu ilişkiyi isteyerek yapmaktır35. Bu ilişkinin taraflarının aynı cinsten olabilmesi

31 DÖNMEZER, a.g.e, s. 19 32 MANCINI, a.g.e, s. 49 33

KÖSE Osman, XVIII. Yüzyıl Sonları Rus ve Avusturya Savaşları Esnasında Osmanlı Devletinde Bir Uygulama: İstanbul’da İçki ve Fuhuş Yasağı, Turkish Studies, Sayı: 2 Yıl:2007, s.105

http://www.turkishstudies.net/sayilar/sayi3/6k%C3%B6seosman.pdf (erişim tarihi: 22.11.2012) 34

KÖSE, a.g.m, s.105 35

(20)

9

durumuna ilişkin olarak ise İslam Hukukçuları arasında görüş ayrılığı bulunmaktadır. Ebu Hanife tarafından ilişkinin zina sayılabilmesi için bir kadın ve bir erkek arasında gerçekleşmesi şart olarak aranmakta, aynı cinsten kişiler arasında gerçekleştirilen eylemlerin farklı şekilde cezalandırılması gerektiği, bunların zina teşkil etmeyeceği savunulmaktadır. Buna karşılık İslam hukukçularının büyük çoğunluğu tarafından her türlü yasak ilişkinin zina kavramına dahil olması gerektiği savunulmaktadır36.

İslam Hukuku’na göre, zina yaptığı sabit olan bekar bir kimsenin cezası yüz sopa ve sürgün iken, bu kişinin evli olması durumuda verilecek ceza recm cezasıdır37. Recm, Musevi hukukunda da yeri olan bir ceza olup kişinin yarı beline kadar toprağa gömüldükten sonra taşlanarak öldürülmesi şeklinde infaz edilmektedir38. Ancak 16. yüzyıl Osmanlı toplumunda, eski doğu toplumlarının uygulamaları terk edilmiş, recm cezası Osmanlı tarihinde yalnızca bir kez uygulanmış ve hiç hoş karşılanmadığından tekrarlanmamıştır39.

Fuhuş kelimesi ise, yine Arapça kökenli olup içinde bulunulan toplumun kurallarına uymayan bir biçimde bir veya birkaç kişiyle para karşılığı cinsel ilişkide bulunma anlamına gelmektedir40. Bu tanıma bakıldığında fuhşun, zinayı da içine alan ahlak ve kural dışı davranışları karşılamak için kullanılan üst bir kavram olduğu görülmektedir. Fuhuşta cinsel ilişkinin karşılığı olarak çoğunlukla para ya da para dışında maddi veya manevi bir yarar sağlanması söz konusu iken, zina kavramında karşılık olarak maddi veya manevi bir yarar elde edilmesinden bahsedilmemektedir; iki kavram arasındaki temel farkı da bu husus yaratmaktadır.

Osmanlı Kanunnamelerinde zina ile birlikte fuhuştan da bahsedildiği görülmektedir. Fatih Sultan Mehmed’in ceza kanunnamesinde zina suçları ile ilgili bölümde “eğer

avret pezevenklik eylese, kadı ta’zir ura, ne kadar mâ yerâhu, ağaç başına bir akça cürm alına” ifadelerine yer verilmiştir41. Kanuni Sultan Süleyman Kanunnamesinin “Fi Beyanü Teşatüm (sövüşme) ve Tedarub (dövüşme) ve Katli Nefs ve Ceraim ve Siyaset”

36

AYDIN M. Akif, Türk Hukuk Tarihi, Beta İstanbul 1999, s. 193 37

AYDIN, a.g.e, s. 195 38

AKBULUT İlhan, İslam Hukukunda Suçlar ve Cezalar, AÜHFD, C:52 S:1 Yıl:2003 39

ORTAYLI İlber, Osmanlı Toplumunda Aile, İstanbul 2012, s. 112-113 40

Türk Dil Kurumu Büyük Türkçe Sözlük, http://tdkterim.gov.tr/bts/ (erişim tarihi: 01.11.2012) 41

HALAÇOĞLU Yusuf, 14-17. Yüzyıllarda Osmanlılarda Devlet Teşkilatı ve Sosyal Yapı, Ankara 2007, s. 187 (mâ yerâhu; ‘takdir ettiği kadar’ anlamına gelip kadı’nın takdir ettiği cezayı ifade etmektedir.)

(21)

10

başlıklı ikinci faslının sonunda “eğer kişi pezevenklik eyler ise kadı ta’zir idüp teşhir

edüp ağaç başına bir akçe alına” denilmektedir42. 4. Mehmet devrine ait kanunnamenin birinci faslında da benzer biçimde “pezevenklik edenin alnına dağ edeler” denilmektedir. Bahsedilen cezalardan ilkinde eylemi gerçekleştiren kişi ister kadın olsun ister erkek olsun hem tazir cezası43 verilmekte hem de para cezasına hükmedilmekte, kadı tarafından hükmedilecek ağaç sayısı başına bir akçe alınmaktadır. Alına dağ vurma cezası ise, İslam Hukuku’nda başka bir yerde rastlanmayan, tazir cezaları içinde sayılmayan bir tür cezadır44. Osmanlı Devleti’nde uygulanan sistemde, genel hatları itibariyle İslam Hukuku’nca suç sayılan fiillerin suç sayıldığı, ama cezalandırma yöntemlerinin kendine has koşullarda oluştuğunu söylemek mümkündür45.

Osmanlı Devleti’nin başkenti olan İstanbul, insan yoğunluğunun en fazla olduğu ve fuhşun en çok yapıldığı yer olarak bilinmektedir. Bunun nedenleri arasında özellikle dağılma döneminde devletin yaşamış olduğu savaşlarda aldığı yenilgiler ardından halkta görülen ekonomik çöküntünün beraberinde sosyal ve ahlaki çözülmeyi de getirmesi gösterilmektedir. Özellikle yabancı sayısındaki artışın fuhuştaki artışa da neden olduğu düşünülmektedir. Nitekim 3. Selim dönemine ait nizamlarda, başkentteki suç artışı, düzen dışı davranışlar, kalabalık, kıtlık, fuhuş, yangın ve salgın hastalıklar gibi sıkıntıların büyük ölçüde ardı arkası kesilmeyen göçlerden kaynaklandığından bahsedilmektedir46.

Fuhuş toplum için sağlık ve ahlak açısından zararlı bir olgu olarak görüldüğünden fuhuş yaptığı belirlenen kişilerin tutuklanması ve sürgün edilmesi başvurulan uygulamalar

42

DÖNMEZER, a.g.e, s. 360 43

Tazir suçları, devlet başkanı ya da onun yetkilendirdiği kişi tarafından belirlenmektedir. Had ve kısas suçlarıında ise kadı takdir hakkı sahibi olmadan İslam hukukunda belirlenen cezaya hükmetmek zorundadır. Osmanlı Devleti zamanında görülen ve kanunnameler ile düzenlenen tazir suçlarının başında, kalpazanlık, kadın satma, kundakçılık, görevi kötüye kullanma vb. suçlar gelmektedir. bkz. AYDIN, a.g.e, s. 212

44

ÜÇOK Coşkun, Osmanlı Kanunnamelerinde İslam Ceza Hukukuna Aykırı Hükümler, AÜHFD, Cilt:4, S:1, Yıl: 1947, s. 62

45

ACAR İsmail, Osmanlı Kanunnameleri ve İslam Ceza Hukuku, DEÜ İlahiyat Fakültesi Dergisi, Sayı XIII-XIV, Yıl:2001, s. 68

http://www.deu.edu.tr/UploadedFiles/Birimler/4555/3Kanunlar%20I.pdf (erişim tarihi:25.11.2012) 46

BAŞARAN Betül, 3. Selim ve İstanbul Şehir Siyaseti 1789-1792, Osmanlı’da Asayiş Suç ve Ceza 18.-19. Yüzyıllar, Derleyen: Noemi Levy ve Alexandre Toumarkine, İstanbul 1986, s. 117

(22)

11

arasında yer almıştır47; ancak bu uygulamalar yalnızca geçici çözüm sağlamış, konuya ilişkin esaslı bir çözüm bulunması yoluna gidilmemiştir48.

19. yüzyılın ikinci yarısına kadar İstanbul’da fuhuş, yaygın olmakla beraber gizli olarak icra edilmiştir. Takip ve cezalandırma için fermanlar çıkarılmış, fuhuş yapıldığı bilinen evler takip edilerek baskınlar düzenlenmiştir. Şiddetli yasaklara rağmen, devlet sözünün ayaklara düştüğü 19. yüzyıl sonlarında özellikle bekar odaları fuhuş yatağı haline gelmiş, bu nedenle bir sokağa halk arasında ‘melek girmez’ adı verilmiştir49.

Osmanlı Devleti’nde fuhuş gizli olarak yapılırken 1800’lü yılların sonunda ilk genelevin Beyoğlu Abanoz Sokak’ta açılmasıyla resmileşmiştir. Bunun amaçları arasında şüphesiz ki salgın hastalık tehlikesinin artması, kontrolsüz olarak her yerde yapılan fuhuşla baş edilememesi üzerine bir noktada toplayarak denetim altına alma arzusu bulunmaktaydı, ancak buna rağmen fuhuş yine de gizli yollardan varlığını sürdürmeye devam etmiştir50.

Fuhuş özellike mütareke yıllarında başta İstanbul olmak üzere ülkemiz genelinde artış göstermiştir. Beyoğlu ve Galata bölgesindeki genelevler Yahudi ve Hristiyanlara ait olup buralarda Müslüman kadınların çalıştırılması yasaklanmıştır. Üsküdar ve Kadıköy bölgesindeki genelevlerde ise ev sahipleri ve çalışanlar Müslüman olduğundan yabancıların bu evlere kabul edilmemesi benimsenmişti. O çevrelerde yaşayan halk, evlerinin yakınında böyle yerlerin bulunmasından, çocuklarının ve genç kızlarının bu durumdan olumsuz etkileneceğinden bahisle bu evlerin kapatılması için şikayette bulunmuştur. O zamanlar buna olumlu bakılmamasının sebebi, bu evlerin kapatılması durumunda, buralarada çalışanların çeşitli mahallelere dağılarak kontrolden çıkmaları ve böylece genel ahlakın ağır biçimde bozulacağı düşüncesidir51. Aynı düşüncenin aradan geçen yıllara rağmen halen mevcut olduğunu söylemek mümkündür.

Tarihsel açıdan bu suçlar incelendiğinde suç ile günah kavramlarının birbiriyle iç içe girmiş olduğu görülmektedir. 18. yüzyıldan sonra felsefi görüşlerin etkisi ile bu

47 KÖSE, a.g.m, s.107 48 KÖSE, a.g.m, s.122 49

KOÇU Reşat Ekrem, İstanbul Ansiklopedisi, Cilt: 2 Sayı: 163, İstanbul 1971, s. 5855 50

ÖZERDOĞAN/ SAYINER/ KÖŞGEROĞLU/ ÖRSAL, a.g.m, s. 5 51

ÖZER İlbeyi, Mütareke ve İşgal Yıllarında Osmanlı Devletinde Görülen Sosyal Çöküntü ve Toplumsal Yaşam, s. 257

(23)

12

yaklaşımdan vazgeçilmiştir. Günümüze gelindiğinde ise, kişilerin cinsel arzularını tatmin hürriyeti ile genel ahlakın korunması arasındaki dengenin sağlanmaya çalışıldığından bahsedilebilir. Kanun koyucunun ancak sosyal düzeni ihlal edebilecek nitelikte olan fiilleri cezalandırabileceğini belirtmek gerekir. Bunlar da cinsel özgürlüğün kullanılmasına saldırı biçindeki hareketler, yani özellikle fuhuşla alakalı suçlardır.

1.3. KORUNAN HUKUKİ DEĞER

Fuhuş suçu, 5237 Sayılı TCK’da özel hükümler kitabında “topluma karşı suçlar” başlıklı üçüncü kısmın yedinci bölümünde “genel ahlaka karşı suçlar” başlığı altında düzenlenmiştir. Bilindiği üzere 5237 Sayılı TCK’da suçların sınıflandırılması, korudukları hukuki yarar gözetilerek yapılmıştır. Bu nedenle kanun açısından, fuhuş suçu ile korunan hukuki yararın, toplumun ar ve haya duyguları ile birlikte genel ahlak olduğunu söylemek mümkündür52. Suç teşkil eden eylemler gerçekleştirildiğinde mağdur olan bir ya da birden çok şahıs bulunmakla birlikte, neticelerinin tüm toplum üzerinde olumsuzluk yaratması nedeniyle söz konusu suç, TCK’da topluma karşı suçlar arasında düzenlenmiştir.

Daha isabetli görünen bir başka görüşe göre ise, TCK’nın 227. maddesinde düzenlenen suçlar ile korunmak istenen hukuki yarar, toplumda mevcut ahlaki değerler, bulaşıcı hastalıkların engellenmesi bakımından toplum sağlığı ve fuhşa sürüklenen kişiler bakımından ise cinsel özgürlüktür53.

765 Sayılı TCK zamanında suçun kanundaki düzenleniş yeri dikkate alındığında, bu suçun koruduğu hukuki menfaat seksin onuru, genel ahlak ve aile nizamı olarak görülmekteydi. Bu görüşün gerekçesi olarak, özellikle çocukların fuhşa teşvik edilmesi yoluyla bir yandan cinsel ilişkinin aşağılanıp ayaklar altına alınmakta oluşu, diğer yandan aile nizamı ve genel ahlakın zarar görmesi veya zarar görme tehlikesiyle karşı karşıya oluşu gösterilmekteydi54.

52

YAŞAR Osman/ GÖKCAN Hasan Tahsin/ ARTUÇ Mustafa, Yorumlu-Uygulamalı Türk Ceza Kanunu, Ankara 2010, Cilt V, s. 6419

53 DOĞAN Koray, Göçmen Kaçakçılığı Suçu, Ankara 2005, s. 38 54

(24)

13

Başlı başına fuhuş, yani çok genel bir deyişle, başkalarının cinsel ihtiyaçlarını tatmin için menfaat karşılığı vücudunu kullandırmak, mevzuatımıza göre suç değildir; ancak kanun koyucu, başkalarının fuhşunu kolaylaştırmak ya da bunu sağlamak, özellikle genç ve tecrübesiz kişilerin bu yola sürüklenmesi, bu yolla ahlaksızlığın yayılması fiillerine karşı kayıtsız kalmamıştır ve kalmamalıdır. Bu suçlar, genel adabı ihlal suretiyle sadece toplum ahlakına tecavüz etmekten ibaret olmayıp büyük etki ve tehlikeler yaratarak toplumun temelini oluşturan aile kurumunu parçalamaya, kolay hayat ve sefahat eğilimlerini yaymaya, kadınların ana olmak zevk ve arzularını baltalamaya da sebep olmaktadır55. Fuhuşta, toplumun tamamınca benimsenen en üst düzeyde ahlaka aykırılık düşüncesinin bulunması bu fiili hukuka aykırı bir kavram haline getirmiştir56.

1.4. GENEL AHLAKA KARŞI SUÇLARIN TASNİFİ

765 S. TCK zamanında genel ahlak ve aile düzenine karşı suçlar başlığı altında aynı bölümde düzenlenmekte olan suçlar, 5237 S. TCK ile daha sistemli bir şekilde düzenlenerek 3 gruba ayrılmıştır. Böylece mülga kanunda aynı bölümde yer alan genel ahlaka karşı suçlar, aile düzenine karşı suçlar ve cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar artık farklı bölümlerde düzenlenmektedir.

Genel ahlaka karşı suçlar, 5237 S. TCK’nın özel hükümler başlıklı ikinci kitabının topluma karşı suçlar başlıklı üçüncü kısmının yedinci bölümünde düzenlenmiştir. Bu suçlar 225. maddede hayasızca hareketler ile başlamaktadır. 226. maddede müstehcenlik, 227. maddede fuhuş, 228. maddede kumar oynanması için yer ve imkan sağlama, 229. maddede dilencilik suçları düzenlenmiştir. 5237 S. TCK’da genel ahlaka karşı suçların 5 maddede düzenlendiği görülmektedir.

765 S. TCK’da ise bu suçlar dağınık bir halde yer almaktaydı. 5237 S. TCK’nın 225. maddesinde düzenlenen hayasızca hareketler suçu mülga yasada genel ahlak ve aile düzenine karşı suçlar başlığı altında yer alan ve alenen hayasızca hareketler yapan veya cinsel ilişkide bulunan kişileri cezalandıran 419. madde ile edebe aykırı hareketler

55

DÖNMEZER, a.g.e, s. 315 56

(25)

14

başlığı altında 576. maddede düzenlenen suçlara karşılık gelmektedir. 5237 S. TCK’nın 226. maddesinde düzenlenen müstehcenlik suçu ise mülga kanunda yine genel ahlak ve aile düzenine karşı suçlar olarak 426 ve 428. maddelerde düzenlenmekteydi. Konumuzu oluşturan 5237 S. TCK’nın 227. maddesinde tanımlanan suçlar bakımından 765 S. TCK’da ilgili düzenleme, “cürümler” başlıklı ikinci kitabın “adabı umumiye ve nizamı

aile aleyhine suçlar” başlıklı sekizinci babının üçüncü faslında “fuhşiyata tahrik” adı

altında iki madde olarak (435. maddede57 fuhşa teşvik, tahrik ve fuhşu kolaylaştırma eylemleri hakkında; 436. maddede58 ise fuhuş için kadın tedariki eylemi hakkında düzenlemler) yer almaktaydı.

Meydana gelen sosyal ve ekonomik değişmelere bağlı olarak fuhuş suçlarındaki artış sebebiyle, 5237 S. TCK’da toplumun ihtiyaçlarını gözeten düzenlemeler yapılmıştır. Mülga kanunda fuhşa teşvik ve fuhuş için tedarik suçları iki madde halinde iken yeni kanunda 227. madde bünyesinde birleştirilmiştir. Yeni düzenlemede, suçun unsurları itibariyle genişlediği, cezaların arttırıldığı, mağdurların sadece çocuk veya yetişkin şeklinde bir ayrıma tabi tutulduğu, 765 S. TCK’da unsur olarak tanımlanan bazı hususların yeni kanunda ağırlatıcı sebep olarak kabul edildiği ve suçun sadeleştirilmesi yoluyla uygulamacının işinin kolaylaştığı söylenebilir59.

765 S. TCK’nın 437. maddesinde, fuhuşla ilgili düzenlemelerin yapıldığı 435. ve 436. maddelerin de dahil olduğu genel ahlak ve aile düzenine karşı suçlar için getirilen ortak

57

765 S. TCK madde 435- Her kim on beş yaşını doldurmamış olan bir küçüğü kandırarak fuhşa teşvik eder ve bunun yolunu kolaylaştırırsa iki seneden eksik olmamak üzere hapsolunur ve yüz liradan beş yüz liraya kadar ağır para cezası alınır. Kandırmak keyfiyeti küçüğün usulünden veya kardeşlerinden biri veya kendisini evlad edinenler tarafından yahut veli veya vasisi; muallim veya mürebbisi, yahut hizmetkarları veya nezaretleri altına verilen sair kimseler tarafından vaki olursa fail üç seneden aşağı olmamak üzere hapse mahkum edilir.Kandırmak keyfiyeti on beş yaşını doldurmuş olup da henüz 21 yaşını bitirmemiş olan kimseler hakkında vuku bulursa fail altı aydan iki seneye kadar hapsolunur ve elli liradan iki yüz liraya kadar ağır para cezası alınır.Kandırmak keyfiyeti bu maddenin ikinci fıkrasında gösterilen kimseler

veya kocası tarafından işlenirse fail iki seneden eksik olmamak üzere hapsolunur ve yüz liradan beş yüz liraya kadar ağır para cezası alınır.21 yaşını doldurmuş olan kız ve kadınların fuhşa teşvik eden koca veya usulü veya sıhri usulü veya kardeşleri hakkında altı aydan iki seneye kadar hapis cezası hükmolunur. 58

765 S. TCK Madde 436- Her kim fuhuş zımnında rızasile olsa bile henüz yirmi bir yaşını bitirmeden bir bakiri veya bir kadını yahut cebir ve şiddet veya tehdit veya nüfuz icrası yahut hile ile yirmi bir yaşını bitiren bir bakir veya kadını başkası için iğfal veya tedarik veyahut sevk veya bir yerden diğer yere naklederse bir seneden üç seneye kadar hapis ve elli liradan beş yüz liraya kadar ağır para cezasile cezalandırılır.Bu fiil yirmi bir yaşını doldurmıyan bakir veya kadın hakkında iğfal veya cebir ve şiddet veya tehdit veya nüfuz icrasile yahut kardeş veya usul veya sıhri usulden yahut koca veya veli veya vasi veya muallim veya mürebbi veya hizmetkarları yahut nezaretleri altına verilen sair kimseler tarafından yapılırsa iki seneden beş seneye kadar hapsolunur.Bu fasla giren suçların ihzari hareketlerini işliyenler asıl suç için yazılı cezanın altı da biri ile cezalandırılır.

59

(26)

15

hükme göre, bu suçlardan dolayı mahkum olan usul, mağdur konumundaki füruun şahıs ve malları üzerinde kanundan doğan velayet hakkını kaybetmekte, bu suçlardan mahkum olan vasiler de vasilikten çıkarılmaktaydı. 5237 S. kanunda ise fuhuşla ilgili 227. maddede mülga kanundaki bu düzenlemenin doğrudan karşılığı bulunmamaktadır; ancak 5237 S. TCK’nın 53. maddesinde belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma bir güvenlik tedbiri olarak düzenlenmiştir.

5237 S. TCK’nın 53. maddesindeki düzenleme ile, failin işlediği suçun niteliği açısından bir ayrım yapılmamakta, TCK’da yer alan tüm suçlar bakımından uygulanabilmesine imkan sağlanmaktadır. Buna göre bir kimse kasten işlemiş olduğu suçtan dolayı hapis cezasına mahkum olursa, bu mahkumiyetin kanuni sonucu olarak velayet hakkından, vesayet veya kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan yoksun bırakılmaktadır. Kişi, işlemiş bulunduğu suç dolayısıyla mahkum olduğu hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar bu haklarını kullanamamaktadır. Fuhuşla ilgili 227. maddeye göre ise, vasi tarafından suçun işlenmesi bir ceza arttırım nedenidir. Sahip olduğu bu hakkı kötüye kullanarak suçu işleyen ve hapis cezasına mahkum olan kişi hakkında, hem fuhuş suçundan arttırılmış ceza verilir hem de cezanın infazından sonra başlamak üzere, hükmolunan cezanın yarısından bir katına kadar bu hak ve yetkinin kullanılmasının yasaklanmasına karar verilir60.

5237 S. TCK’da böyle bir düzenleminin yer almasının yanı sıra, Türk Medeni Kanunu’nda da vasilik kurumuna ilişkin düzenlemeler bulunmaktadır. Ceza Hukuku açısından bir güvenlik tedbiri olarak uygulanan belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılmaya ilişkin 53. maddedeki düzenlemede belirtilen sürelerin kimi durumlarda yetersiz kalması, vasiliğin tamamen kaldırılmasının gerekliliği söz konusu olabilmektedir. Böyle bir durumun varlığı halinde Medeni Kanun’un 483 vd. maddelerinde düzenlenen, vasinin görevden alınma sebepleri ile bunun usulüne ilişkin hükümlere ihtiyaç duyulacaktır.

60

MADDE 53- (5) Birinci fıkrada sayılan hak ve yetkilerden birinin kötüye kullanılması suretiyle işlenen suçlar dolayısıyla hapis cezasına mahkûmiyet hâlinde, ayrıca, cezanın infazından sonra işlemek üzere, hükmolunan cezanın yarısından bir katına kadar bu hak ve yetkinin kullanılmasının yasaklanmasına karar verilir. Bu hak ve yetkilerden birinin kötüye kullanılması suretiyle işlenen suçlar dolayısıyla sadece adlî para cezasına mahkûmiyet hâlinde, hükümde belirtilen gün sayısının yarısından bir katına kadar bu hak ve yetkinin kullanılmasının yasaklanmasına karar verilir. Hükmün kesinleşmesiyle icraya konan yasaklama ile ilgili süre, adlî para cezasının tamamen infazından itibaren işlemeye başlar.

(27)

16

Medeni Kanun’a göre vasinin görevden alınma usulleri re’sen ve istek üzerine gerçekleşebilmektedir. Vasinin görevini ağır surette savsaklaması, yetkilerini kötüye kullanması veya güven sarsıcı davranışlarda bulunması durumları görevden alınma sebepleri arasında sayılmıştır. Zaten bunlardan her biri vasinin fuhuş suçunda fail olması durumunda geçerlilik kazanacak sebeplerdir. İşte böyle bir durumun varlığı halinde, bunu herhangi bir yolla öğrenen vesayet makamı tarafından re’sen vasinin bu görevine son verilebilmektedir.

1.5. TCK’NIN 227. MADDESİ DIŞINDAKİ DÜZENLEMELER

Konumuzu oluşturan fuhuş suçuyla alakalı olarak TCK’nın 227. maddesi dışında mevzuatımızda başka düzenlemeler de bulunmaktadır.

TCK’nın 77. maddesinde insanlığa karşı suçlar başlığı altında zorla fuhşa sevk etme düzenlenmiştir61. Maddede zorla fuhşa sevk etme fiilinin siyasal, felsefi, ırki, dini saiklerle toplumun bir kesimine karşı planlı olarak gerçekleştirilmesi cezalandılırmıştır. Burada 227. maddedeki düzenlemeden daha farklı bir durum söz konusudur ve bu suç açısından, insanlığa karşı suç olduğu için TCK’nın 77/4. maddesine göre zamanaşımı da işlemez.

TCK’nın 80. maddesinde insan ticareti suçu düzenlenirken, belirtilen fiillerin gerçekleştirilme amaçları arasında fuhuş yaptırmak da sayılmıştır62.

Fuhuşla ilgili bir diğer düzenleme de 2559 S. PVSK’da yer almaktadır. PVSK’nın 8. maddesinin c bendine göre, polis tarafından kat’i delil elde edilmesi halinde mevzuata aykırı faaliyet gösteren genelevler, birleşme yerleri ve fuhuş yapılan evler ve yerler mahallin en büyük mülki amiri tarafından otuz günü geçmemek üzere geçici süreyle faaliyetten men edilir. Bir yıl içinde üç defa faaliyetten men’in gerçekleşmesi durumunda, fiilin tekrar edilmesi üzerine işyeri açma ve çalışma ruhsatları, mahallin en büyük mülki amirinin bildirimi üzerine, belediye veya il özel idaresi tarafından beş iş günü içinde iptal edilir.

61

MADDE 77. - (1) Aşağıdaki fiillerin, siyasal, felsefî, ırkî veya dinî saiklerle toplumun bir kesimine karşı bir plân doğrultusunda sistemli olarak işlenmesi, insanlığa karşı suç oluşturur:

h) Zorla fuhşa sevketme.

(28)

17

Bunlardan başka 1593 sayılı Umumi Hıfzısıhha Kanunu’nun 128 ila 132. maddeleri arasında genel kadınlar hakkında düzenleme yapıldığı görülmektedir. 128. maddede Sağlık ve İç İşleri Bakanlıkları tarafından ortak bir nizamname yani tüzük hazırlanarak genel kadınlar ve genel evlerin tabi olacakları hükümler ile fuhuşla bağlantılı hastalıklar bakımından alınacak tedbirlerin belirleneceği hüküm altına alınmıştır, fakat 1982 Anayasası uyarınca tüzük çıkarma yetkisi Bakanlar Kurulu’na ait olduğundan belirtilen hükmün Anayasa’ya aykırılık teşkil ettiğini ifade etmek gerekir63. Diğer maddelerde de benzer biçimde konuyla iligili düzenlemeler yapılmış, bu bağlamda fuhuş nedeniyle ortaya çıkan hastalıklara karşı önlem yükümlülüğünün belediyelere verilmesi, genelevlerde ispirtolu içki tüketiminin yasak olduğunun belirtilmesi vb. hükümlere yer verilmiştir.

5682 S. Pasaport Kanunu’nun 8. maddesinde Türkiye’ye girmesi yasak olan kimseler sayılmıştır. Bunlar arasında “Fahişeler ve kadınları fuhşa sevkederek geçinmeyi meslek edinenlerle beyaz kadın ticareti yapanlar ve her nevi kaçakçılar” da bulunmaktadır. Bu düzenleme hem ülkemizin uluslararası sözleşmelerden doğan yükümlülüklerine hem de TCK’da suç olarak tanımlanan insan ticareti, göçmen kaçakçılığı ve fuhuş suçları ile korunmak istenen değerlere uygunluk göstermektedir.

Bizzat fuhuş yapan kişinin eylemi suç oluşturmamakla birlikte, son yıllarda ülkemizde 5326 S. Kabahatler Kanunu’nun “çeşitli kabahatler” başlığı altında düzenlenen ikinci kısmında yer alan 32. maddesi64 uyarınca, sokakta fuhuş için bekleyen kişilerin davranışlarının emre aykırı davranış olarak nitelendirilmekte olduğu ve bu nedenle aynı maddeye dayanarak haklarında idari para cezası uygulaması yapıldığına ilişkin haberler çıkmaktadır. Bu cezalar, trafiğin akışının engellendiği durumlarda uygulandığında, haklı olarak görülebilmekte iken, yalnızca kişilerin görünüşlerine bakarak fuhuş yaptığı

63

DURSUN Hasan, Türkiye Barolar Birliği Dergisi, Sayı: 94 Mayıs-Haziran 2011, s. 434 64

MADDE 32- (1) Yetkili makamlar tarafından adlî işlemler nedeniyle ya da kamu güvenliği, kamu düzeni veya genel sağlığın korunması amacıyla, hukuka uygun olarak verilen emre aykırı hareket eden kişiye yüz Türk Lirası idarî para cezası verilir. Bu cezaya emri veren makam tarafından karar verilir. (2) Bu madde, ancak ilgili kanunda açıkça hüküm bulunan hallerde uygulanabilir. (3) 1.3.1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanununun 526 ncı maddesine diğer kanunlarda yapılan yollamalar, bu maddeye yapılmış sayılır.

(29)

18

kanaatine varılması ve böylece ceza verilmesi ise yanlış uygulamalara yol açacağından eleştirilmektedir65.

Son olarak konunun en açık biçimde ele alındığı düzenleme olan Genel Kadınlar ve Genelevlerin Tabi Olacakları Hükümler ve Fuhuş Yüzünden Bulaşan Zührevi Hastalıklarla Mücadele Tüzüğü’nden bahsetmek gereklidir. Tüzükte ağırlıklı olarak kamu sağlığı ve bulaşıcı hastalıkların önlenmesine ilişkin düzenlemlere yer verilmiş olup toplumsal bir sorun olarak fuhşun önlenmesine ilişkin herhangi bir düzenlemeye yer verilmemiştir66.

1.6. BENZER SUÇLARLA KARŞILAŞTIRMA

1.6.1. İnsan Ticareti

5237 Sayılı TCK’nın 80. maddesinde insan ticareti suçu düzenlenmiştir67. İnsan Ticareti suçu, birden fazla hareketli bir suçtur. Daha açık bir ifadeyle bu suç, failin yalnızca bir hareketi yapıp tamamlamasıyla işlenen bir suç değildir, iki hareketin ayrı ayrı yapılması gerekir. Failin, önce mağdura “tehdit, baskı, cebir veya şiddet uygulamak, nüfuzu

kötüye kullanmak, kandırmak veya kişiler üzerindeki denetim olanaklarından veya çaresizliklerinden yararlanarak rızalarını elde etme” biçiminde bir harekette bulunması

gerekir; ancak bu hareketlerin yapılması başka bir suç oluştursa da insan ticareti suçunu

65

Konuya ilişkin olarak Ntvmsnbc’ye değerlendirme yapan Prof. Dr. Adem Sözüer tarafından, trafik ve kamu düzeninin sağlanması açısından, şikayet olmasa dahi polisin böyle bir yetkisinin bulunduğunu, ancak sırf belli bir yerde bekleyen ya da yürüyen kişinin ‘fuhuş yapıyordur’ düşüncesi ile bu madde gereğince cezalandırılamayacağı, araçları durdurarak fuhuş pazarlığı yapılması ve bu esnada trafiğin felce uğraması durumları için uygulamanın yerinde olduğu ifade edilmiştir. Haberin detayları için bkz. http://arsiv.ntvmsnbc.com/news/412699.asp#storyContinues (erişim tarihi: 30.11.2012)

66

DURSUN, a.g.m, s. 436 67

MADDE 80 - (Değişik 1. fıkra: 5560 - 6.12.2006 / m.3) (1) Zorla çalıştırmak, hizmet ettirmek, fuhuş yaptırmak veya esarete tabi kılmak ya da vücut organlarının verilmesini sağlamak maksadıyla tehdit, baskı, cebir veya şiddet uygulamak, nüfuzu kötüye kullanmak, kandırmak veya kişiler üzerindeki denetim olanaklarından veya çaresizliklerinden yararlanarak rızalarını elde etmek suretiyle kişileri ülkeye sokan, ülke dışına çıkaran, tedarik eden, kaçıran, bir yerden başka bir yere götüren veya sevk eden ya da barındıran kimseye sekiz yıldan oniki yıla kadar hapis ve onbin güne kadar adli para cezası verilir. (2) Birinci fıkrada belirtilen amaçlarla girişilen ve suçu oluşturan fiiller var olduğu takdirde, mağdurun rızası geçersizdir.

(3) Onsekiz yaşını doldurmamış olanların birinci fıkrada belirtilen maksatlarla tedarik edilmeleri, kaçırılmaları, bir yerden diğer bir yere götürülmeleri veya sevk edilmeleri veya barındırılmaları hallerinde suça ait araç fiillerden hiçbirine başvurulmuş olmasa da faile birinci fıkrada belirtilen cezalar verilir. (4) Bu suçlardan dolayı tüzel kişiler hakkında da güvenlik tedbirine hükmolunur.

(30)

19

oluşturması açısından yeterli değildir. Aynı zamanda failin bu hareketleri yaparken veya yaptıktan sonra mağdur ya da mağdurları “ülkeye sokması, ülke dışına çıkarması,

tedarik etmesi, kaçırması, bir yerden başka bir yere götürmesi, sevk etmesi ya da barındırması” gerekir. Ayrıca kanun koyucu bu suçun oluşması için, failin belli

saiklerle hareket etmesini aramıştır. Madde metnine göre bu saikler “zorla çalıştırmak,

hizmet ettirmek, fuhuş yaptırmak veya esarete tabi kılmak ya da vücut organlarının verilmesini sağlamak” şeklindedir. Yapılan hareketler bu saiklerle gerçekleştirilmediği

sürece insan ticareti suçu oluşmayacaktır68.

5237 S. TCK’nın 227. maddesinin düzenlendiği ilk halinde 3. fıkrasında, “fuhuş

amacıyla ülkeye insan sokan veya insanların ülke dışına çıkmasını sağlayan kişi hakkında yukarıdaki fıkralara göre cezaya hükmolunur” ifadesine yer verilmekteydi;

ancak bu fıkra 19.12.2006 gün ve 26381 Sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 06.12.2006 gün ve 5560 Sayılı kanunun 45. maddesi ile metinden çıkarılmıştır69. 227. maddede böyle bir değişiklik yapan aynı kanunun 3. maddesi ile de, insan ticareti suçunun düzenlendiği TCK’ nın 80. maddesine “fuhuş yaptırmak” amacı eklenmiştir. Yapılan değişikliğin amacı, aynı eylemin kanunun iki farklı maddesinde suç olarak tanımlanmasının önüne geçmek ve belirtilen fiillerin daha ağır bir suç olan insan ticareti kapsamına alınmasını sağlamak iken, yine de böylece 5237 S. TCK’da hem 227. madde hem de 80. maddede fuhuşla alakalı iki düzenleme olması sonucu doğmuştur70. İnsan Ticareti suçunda “kişinin fuhuş maksadıyla tedarik edilmesi, nakledilmesi, sevk edilmesi, barındırılması” gibi eylemler fuhuş suçuna ilişkin 227. maddede 1. ve 4. fıkralarda tekrarlanmıştır. Bu nedenle de iki suç arasındaki ayrımın net bir biçimde yapılması uygulama açısından önem taşımaktadır71.

İnsan ticareti suçunda kişinin fuhuş maksadıyla tedarik edilmesi, nakledilmesi, sevk edilmesi, barındırılması bakımından araç fiillerin varlığı, yani “tehdit, baskı, cebir, şiddet uygulanması, nüfuzun kötüye kullanılması, kandırılması veya kişi üzerindeki denetim olanaklarından veya çaresizliklerinden yararlanarak rızanın elde edilmesi”

68

YAŞAR/ GÖKCAN/ ARTUÇ, a.g.e, s. 6432 69

YALVAÇ, a.g.e, s. 365 70

BAYTEMİR, a.g.e, s. 681 71

(31)

20

gereklidir72. Belirtilen bu araç fiillerin kullanılmaması durumunda tedarik etme, kaçırma, bir yerden başka bir yere götürme, sevk etme veya barındırma fiillerinin gerçekleştirilmesi durumunda insan ticareti suçu oluşmayacaktır73. Buradan çıkan sonuç, yetişkin kişiler açısından bakıldığında insan ticareti ile fuhuş suçları arasındaki ayrımın araç fiillerin bulunup bulunmayışına göre yapılması gerektiğidir; ancak bununla birlikte 227. madenin 4. fıkrasnda düzenlenen mağdura cebir veya tehdit kullanılması ile mağdurun çaresizliğinden yararlanılması nitelikli hallerinin ya da 5. fıkrada düzenlenen failin sahip olduğu nüfuzu kötüye kullanması hallerinin varlığı durumunda fuhuş ve insan ticareti suçlarının unsurlarının örtüştüğü görülmektedir. Böyle bir durumda da fikri içtima kurallarının uygulanması gerektiği, yani işlediği fiil ile birden fazla farklı suçun oluşmasına neden olan failin, bunlardan en ağır cezayı gerektiren ile cezalandırılması savunulmaktadır74.

Doktrinde, bu karışıklığın önlenmesi ve suçlarla etkin bir mücadelenin sağlanabilmesi adına 227. maddenin 4. fıkrasının kaldırılması gerektiği savunulmuş, hatta Dışişleri Bakanlığı tarafından bir yasa değişikliği önerisinin hazırlanarak Adalet Bakanlığı’na gönderildiğine dair bilgiler olduğu 2006 yılında belirtilmiş olmasına rağmen henüz bu yönde bir değişiklik söz konusu olmamıştır75. TCK’nın 80. maddesinin 3. fıkrasında düzenlenen insan ticareti suçunun 18 yaşını doldurmamış kişilere karşı işlenmesi durumunda, yukarıda ifade edilen araç fiillerden birinin varlığı aranmadığından, çocukların fuhuş amacıyla tedarik edilmeleri veya barındırılmaları hallerinde fuhşa teşvik ile insan ticareti suçlarının unsurları örtüştüğünden fikri içtima kurallarının uygulanması gerekmektedir76. Buna karşılık çocuğun ya da yetişkinin fuhşa teşvik edilmesi, fuhşunun yolunun kolaylaştırılması, fuhşuna aracılık edilmesi fiilleri, insan

72

765 S. yasa döneminde ise 436. maddenin birinci fıkrasında fuhuş için aracılığın cebir, şiddet, tehdit veya nüfuz icrası, iğfal ile bir kimseyi sevk etmek, tedarik etmek, nakletmek şeklinde işlenmesi halinde bu eylemlerin doktrinde kadın ticareti olarak adlandırıldığı da görülmektedir.

73

YENİDÜNYA, a.g.e, s. 66-67 74

YENİDÜNYA, a.g.e, s. 67 75

JAHIC Gamla/ KARAN Ulaş, Türk Ceza ve Ceza Usul Hukuku ve Fuhuş amaçlı İnsan Ticareti Suçunda Yaşanan Sorunlar, TBB Dergisi, Sayı 67, Yıl 2006, s. 110

76

Bu konuda bir başka görüşe göre ise, 80. maddede düzenlenen insan ticareti suçunda mağdurun bir çocuk olduğu durumda bu araç fiillerin hiçbirinin kullanılmasının gerekliliği aranmaksızın insan ticareti suçunun oluşacağı kabul edilmelidir. (RENK Bersu/ DEMİR Oğuzhan Ömer, İnsan Ticareti ve Yasal Düzenlemeler, Polis Bilimleri Dergisi, Cilt:13 (1), Yıl: 2011, s. 64)

(32)

21

ticareti suçunun maddi unsurları arasında düzenlenmediğinden, söz konusu fiiller yalnızca 227. maddedeki fuhuş suçunu oluşturmaktadır77.

Ülkemizde görülen insan ticareti suçlarında amaç fuhuş yaptırmak olduğunda mağdurların genelde yabancı uyruklu kadınlar olduğu, buna karşılık zorla çalıştırma ile doku ve organ ticareti amaç olduğunda mağdurların daha çok Türk vatandaşı olduğu görülmektedir78. Fuhuş amacıyla gerçekleştirilen insan ticareti suçunda, işe mağdurların temin edilmesi ile başlayan failler özellikle iş vaat etme yöntemini kullanmaktadır. Mağdurların kandırılması uğrunda, Türkiye’de çalışmanın ve para kazanmanın kolay olduğu hatta ülkemizde fuhuş yapmanın suç olmadığı şeklinde sözler sarf edilmektedir79. Yapılan çalışmalarda tespit edilen ve suçla mücadele konusunda engel teşkil eden toplumsal kaynaklı husus ise, Türk erkeklerinin yabancı kadınlara duyduğu yoğun ilgi olup aslında bu kadınların suç mağduru olduğunu görmeyip onları birer fantezi aracı olarak görmeleridir80.

İnsan ticaretinin çeşitleri arasında en yaygın olanı kadın ticaretidir. Bunun başlıca sebebi fuhuş yaptırmak olarak algılanmaktadır, ancak sebepler arasında dilendirmek, hizmetçilik yaptırmak, çeşitli ağır işlerde zorla çalıştırmak ve hamile bıraktırmak da bulunmaktadır. İnsan tacirleri kadınları kontrol altında tutma maksadıyla ağır borç yükü altına sokmaktadır. Bu borç kapsamında kira, sağlık giderleri, yiyecek gibi kişinin karşılanması zorunlu ihtiyaçları toplanmakta ve hiç bitmeyen borç çarkı da dönmeye başlamaktadır. Bir diğer kontrol yöntemi ise seyahat belgelerinin mağdurun elinden alınmasıdır. Bu yolla tacirler hem mağdurların ellerinden kaçmasını önlemekte hem de yasalar ile sorun yaşanmamasını sağlamaktadır. Hem fiziki hem de psikolojik bariyerler ile çevreden koparılan mağdurlar, yalnızca tacirin isteklerine göre hareket eden, şiddet, baskı ve suistimale son derce açık bir hale gelen kişilere dönüşmektedirler81.

77

YENİDÜNYA, a.g.e, s. 67 78

RENK / DEMİR, a.g.m, s. 53 79

DİNLER Veysel, Cinsel Sömürü Amaçlı İnsan Ticareti Suçunun Yöntemi ve Mağdurları, Yerelden Küresele Sınıraşan Suçlar, Polis Akademisi Yayınları, Ankara 2010, s. 198

http://www.veyseldinler.com/YuklenenDosyalar/Yayinlar/cinsel_somuru_amacl__insan_ticareti_sucu.pdf (erişim tarihi: 10.08.2012)

80

DİNLER, a.g.m, s. 210 81

BOLAT Gürbüz, Dünyada ve Türkiye’de İnsan Ticareti, Yüksek Lisans Tezi, Eylül 2005, s. 24 http://tez2.yok.gov.tr/ (erişim tarihi: 04.08.2012)

Referanslar

Benzer Belgeler

Son olarak 9 Mart 2021 tarihli yasanın (BGBI. 2372) tarif edilen fuhuş araçlarında cinsel hizmete izin verilmez. Seks İşçilerini Koruma Yasası’nda tarif edilen

Dolayısı ile “cariye”lerin Osmanlı’da fuhşun Avrupa ülkelerine kıyasla neden sınırlı olduğunu açıklamada kullanılabilir bir enstrüman olamayacağı

Bu çalışmada, devletin çeşitli kademelerinde görev yapan memurların, toplum ahlakına aykırı görülmesine rağmen fahişelerle münasebet kurmaları,

Her bir tabloda toplamı on olan ikilileri boyayarak tabloda son sayı kalana kadar devam et.. Kullanmadığın sayıyı noktalı

Endoscopic resection with sub mucosal saline injection is effective method to perform a successful resection of esophageal polyps.. İf needed, Post-polypectomy hemostasis can

Tehdit suçuna iştirakin her hali mümkün olmakla birlikte, bu bakımdan genel düzenlemelerden farklı bir özellik içermez 42. Tehdit suçu “tek faille” işlenebilir

Ancak, yasal fuhuş, genelevleri, umumhaneleri, kerhaneleri ile, Beyoğlu ve Galata'da örgütleniyor; yasal olmayan «gizli» sayılan fuhuş, randevu evleri ve kiralık

Son olarak 9 Mart 2021 tarihli yasanın (BGBI. 2372) tarif edilen fuhuş araçlarında cinsel hizmete izin verilmez. Seks İşçilerini Koruma Yasası’nda tarif edilen