• Sonuç bulunamadı

Gaziantep'te "Kastel" Adı Verilen Su Tesisleri

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Gaziantep'te "Kastel" Adı Verilen Su Tesisleri"

Copied!
10
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

' ' K A S T E L "

) U T E S İ S L E R İ

Nusret Ç A M

ürkçeye Arapça'dan geçtiğini tahmin ettiğimiz "kastel" kelimesi, Yâkut'un

"Mu'cemu'l-Buldan" adlı eserinde "Şam lisanında suyun bölümlere ayrıldığı yer; Mağrib lisanında kestâneye benzeyen ve meyvesi yenilen ağaç"

olarak tarif edilmektedir(l). Bu kelimeye benzer bir kelime olan Fransızca'daki lâtin menşeli

"castellanus" ise "müstahkem şato" mânâsına

gelmektedir(2). Kastel, halen Kilis'te büyük küçük bütün çeşmeler için kullanılıyorsa da, Gaziantep'te yeraltı kanalları ile gelen suya ulaş­ mak için kısmen veya tamamen yeraltında yapılan ve 1 0 4 0 basamakla inilen büyük su tesisleri mânâsında kullanılmaktadır.

Gaziantep'te bundan elli-altmış sene önce­ sine kadar on tane kastel bulunmaktayken, bun­ lardan beşinin doldurulması veya tahrip edilme­ si sebebiyle, ancak beş tanesi günümüze gelebil-miştir(3). Bir kısmı tamir ve tâdilâtla eski şeklini kaybetmiş olan bu beş eser bile, eski kastellerin mîmârîleri ve fonksiyonları hakkında genel bir kanâat sâhibi olmamızı sağlamaktadır. Kasteller, çeşmeler kadar kullanışlı olmadıkları hâlde, bazı zaruretler neticesinde ortaya çıkmışlardır. Antep şehir merkezinde, Sacur suyunun bir kolu olan Alleben deresinden başka akarsuyun bulun­ maması, buna karşılık jeolojik yapının tüneller açmaya elverişli olması sebebiyle(4), şehir dışın­ daki kaynaklardan kanallarla getirilen suyun yeryüzüne çıkmadan evlere, câmi'lere ve kastel-lere dağıtılması cihetine gidilmiştir. Ancak, bu kanallara boru döşen.nemiştir.

Kastellerde olduğu gibi evlerde de avlunun altından geçen bu tünellere birkaç basamaklı bir merdivenle iniliyordu. Bazı evlerde ise bu merdivenlerin yerini kovaların sarkıtılmasına elve­ rişli kuyular almıştı. Başta Şehreküstü, Pişirici ve Şeyhfethullah mahalleleri olmak üzere bir çok mahallenin bu şekilde suya kavuşturulduğu gözönüne alınırsa, böyle bir tesisât inşâsının ne kadar güç olduğu düşünülebilir. Ancak, şehirde akarsuyun yetersiz, şehir dışındaki su gözlerinin ise yerleşme merkezinin kotundan biraz alçakta ve sıcak iklim dolayisiyle buharlaşmanın fazla olması gibi aleyhteki teknik sebepler yanında, suyun geçtiği kayaların çok yumuşak olması, böyle bir sistemi zarurî kılmıştır. Böylece evlerin suya kavuşması mümkün olmuş ve kastel denilen su tesisleri ortaya çıkmıştır. Bu kasteller, bil­ hassa yazın sıcaktan bunalan insanların serinleme.

(*) B u yazı 2 0 - 2 5 Eylül 1 9 8 2 tarihinde İstanbul'da yapılan Milletlerarası T ü r k o l o j i K o n g r e s i n e teb-liğ olarak s u n u l m u ş t u r .

(1) , Y â k u t u ' l - H a m a v T , M u ' c e m u ' l - B u l d â n , kastel ( ) m a d d e s i , c . 4 , B e y r u t , 1 9 5 7 . s . 3 4 7 .

(2) G a f f i o t , F e l i x , Dictionaire lllustre L a t i n - F r a n ç a i s , " c a s t e l l a n u s " m a d d e s i , Paris, 1 9 3 4 , s . 2 7 1 .

(3) G a z i a n t e p ' t e şirridi m e v c u t o l m a y a n diğer kasteller şunlardır: T a h t â n î C â m l i K a s t e l i . Şıhcan Mahalle­ sindeki Şıhıcan K a s t e l i , Boyacı C â m i i K a s t e l i , G a z i a n t e p Lisesi d o ğ u s u n d a k i K ı r k a y a k K a s t e l i ve H ü k ü m e t M e y d a n ı çivarındaki Balıklı K a s t e l i . (4) A n t e p şe.Jr m e r k e z i , o l d u k ç a y u m u ş a k tebeşir

kayalar üzerine k u r u l m u ş t u r . Mahallinde " h a v a r a " denilen bu k a y a l a r , hava ile t e m â s a geçince sertleş­ t i ğ i n d e n , bilhassa m i n a r e y a p ı m ı n d a k u l l a n ı l m a k , t a d ı r .

(2)

166 Yrd. Doç. Dr. N U S R E T Ç A M dinlenme ve susuzluklarını giderme yeridir. İkinci

bir havuzu bulunan bu kastellerde çamaşır, yün ve bulaşık da yıkanmaktaydı. Evlerin altından geçen temiz su yolları ise, evin içme suyunu te­ min etmesi ve soğutma vazifesi görmesi sebebiyle önemini yakın zamana kadar muhafaza etmiştir. Yaz mevsiminde oldukça serin olan bu kastelle-rin en çok rağbet gördüğü zaman, şüphesiz Rama­ zan ayının yaza rastladığı yıllardır.

Yer üstünde meydana getirilen klâsik mânâ­ daki su isâle hattında görülen "maksem", "tera­

zi" gibi su mimârisine âit elemanlara kastellerde

de rastlamaktayız. Ancak, "kanevet" denilen su şebekelerinde bunlar, suyun seviyesine uygun olarak yer altmdaydi ve su terâzilerine "mıh"; su işlerine bakan görevlilere de "mj/ıçı" denilmek-teydi(5). Hattâ, bu işlerdeki mahâreti sebebiyle Antep'te büyük bir şöhrete kavuşan, fakat yaşa­ dığı devir kesin olarak bilinmeyen Mıhçı Zekeriya isminde bir ustanın adı, Ünaldı mahallesindeki bir sokağa verilmiştir.

Suyun yer seviyesinden aşağıda kanallar içinde akıtılması, Gaziantep'in özellikle sözünü ettiğimiz mahallelerinde, başka şehirlerde gördü­ ğümüz çeşmelerin, şadırvanların yapılmasına im­ kân vermemiştir. Fakat diğer şehirlerdeki bu su tesislerinin şehir hayâtındaki sosyal ve estetik önemi dikkate alınarak, Gaziantep'teki "kaste-1er", birçok fonksiyonlara sahip yapılar olarak bina edilmiştir. Türk mimârisinde bildiğimiz kadarıyla sadece Antep'te bulunan bu yapılar, kısmen veya tamamen yeraltında bulundukları için pek dikkati çekmemişler; bu sebeple de san'at târihi terminolojisinde yer almamışlar­ dır. *

* *

Hâlen mevcut kastellere, suyun derinde olu­ şuna göre 1 0 4 0 arasında değişen .basamaklarla inilmektedir. Merdivenli olmalarından başka, ge­ nişçe bir meydan ortasında yer alan havuz ve bunun etrafında oturma sekileri ile daha ilerde belâlar ve yıkanmaya elverişli "çimeceklik", Antep'teki kastellerin ortak özelliğidir. Pişirici ve İhsan Bey kastellerinde birer mescidin bulun­ ması da bu mescidlerin, şimdi mevcut olmayan daha başka kastellerde de yaygın olabileceği kanâatini uyandırmaktadır. Bütün bu tesisler, yerin mağara şeklinde oyulması suretiyle mey­ dana getiriliyordu.

Su, kastele varmadan önce iki kola ayrılmakta, biri içme ve kullanma suyu olarak havuzlara gelmekte, diğeri de temizlik maksadıyla belâlara ulaşmaktadır. Fakat belâlara gelen su, önce tahminen 1.20 m. derinliğinde ve kaya içine oyulan, yeterince geniş "çimeceklik "ten geç­ mektedir. Mevcut kastellerden Kozluca, 1975'de

gördüğü bir tamirle biraz doldurulduğu ve şehir suyuna bağlandığı için, belâların yeri değiştiril­ miş, çimeceklik ve ikinci havuz ortadan kaldı­ rılmıştır.

Merdiven kısmı hâriç, en büyüğü 16.80 x 18.00 m. (Pişirici Kasteli), en küçüğü 8.30 x 5.30 m. (Ahmet Çelebi Kasteli) ebadında olan bu tesislerden tamâmen yeraltında bulunanlar, geniij bir giriş yerinden ve havuzun bulunduğu mekânın tepesine açılan bir menfezden ışık al­ maktadır. Buna rağmen içerisi yine de yeterince aydınlık değildir. Kısmen yer altında bulunan kasteller ise, bir veya iki taraftan dışarı açılan ve kilit taşı sokak seviyesinden 1.00 m. kadar yüksekte olan kemer gözlerinden ışık almak­ tadır. Bu ikinciler yeterince aydınlık olup, daha -temiz işçilik arzetmektedirler.

Anadolu'da Gaziantep'ten başka bir yerde yapılmadığını tahmin ettiğimiz bu kastellerin ilkin ne zaman ve nerede ortaya çıktığı da bugün­ kü bilgilerimiz çerçevesinde meçhûlümüzdür. Kas-tel kelimesinin Arapça menşe'li olması ve Yâ-kutu'l-Hamavfnin 626 (1229) tarihinde yazdığı

"Mu'cemu'l-Buldan" adlı ansiklopedik lügatinde

bugünkü mânâsına yakın bir şekilde târif edil­ mesi, bunların Kuzey Suriye menşe'li olduğunu ve tarihinin epeyce eskiye dayandığını göstermek-tedir(6). Her ne kadar lâtinctfde "castellanus"

kelimesi var ise de bu, su tesisi ile ilgili değil­ dir. Kezâ, kasteller, yeraltındaki su tesisleri olma (5) B u bilgileri değerli f o l k l o r c ü . A v . sayın C e m i l C â h i t

G U z e l b e y ' d e n aldılt. K e n d i l e r i n e teşekkür e d e r i z . (6) Kastel ( < J J l ^ - ^ ) k e l i m e s i , 1 2 3 2 - 1 3 1 1 M. yılları

a-rasında yaşamış olan I b n IVlanzur ktinyesiyle meşhur E b u ' l - F a z I IVluhammed b. İVlükerrem el Hazreci el ifrıkT'nin " L i s â n u ' i - A r a b " adlı eserinde "satılıtaki t o p r a k " şeklinde t â r i f edilmiş o l u p , su t e ^ s i m â n â ­ sı i f â d e e t m e m e k t e d i r . { B k . I b n İVlanzur, Lisânu'i-A r a b , H a z ı r l a y a n : Lisânu'i-A b d u l l a h Lisânu'i-A l a y l ı , C . 3 . B e y r u t , 1 9 7 0 , kastel ( ...k ) m a d d e s i .

(6) B i r A r a p ç a - F r a n s ı z c a lügatte de bu kelime " i n i s bo­ r u s u , su akıntısının gürültüsü, sathi t o p r a k " olarak a ç ı k l a n m ı ş t ı r . ( B e i o t , P . J . , V o c a b u l a i r e A r a b e -F r a n ç a l s , B e y r u t , 1 9 2 9 , ( ^ya—jJ».)maddesi.

B a h i s k o n u s u su tesislerine benzer yapılara Iran ve T ü r k i s t a n ' d a k i " a b a n b a r " ve " q a n a t q a n a -w a f ' l e r l e (Farsçası kehriz veyâ k â r i z ) karşılaştır­ mak m ü m k ü n d ü r . G e r ç e k t e n de bilhassa İ r a n ' d a R e y ; Batı Türkistan'da K ı z ı l Y a r , M u n ç a k T e p e , Küitepe, F e r g a n a ve H o ç o ' d a hâlen izlerine ve k a -lıntılarma rastlanılan " q a n a t " denilen su şebeke­ leri, kastellere s u y u ulaştıran " k a n a v e f l e r l e gerek İsim ve gerekse yapılış b a k ı m ı n d a n büyük benzer­ lik arz e t m e k t e d i r . (6)anat'lar h a k k ı n d a geniş bilgi için bk.: S t r e c k , M.. K a n â t , İ s l â m A n s i k l o p e d i s i ; ö g e i B . , i s l â m i y e t t e n ö n c e T ü r k Kültür T â r i h i , A n k a r a , 1 9 6 2 , s . 1 8 1 ; S i r o u x , IV1., Caravanserails d'iran et Petites C o n s t r u c t i o n s R o u t i e e r e s , K a h i r e , 1 9 4 9 , s . 1 2 0 - 1 3 1 . )

A n c a k , " a b - a n b a r l a r " sadece sarnıç benzeri yapılar o l d u ğ u gibi, " q a n a t " l a r da su İsâle h a t t ı -dırlar. O o l a y i s i y l e , kastel özelliğine sahip değil­ dirler. A n a d o l u ' d a kâriz adıyla bilinen ve i ç m e ve s u l a m a , tesisleri olarak yapılan bu " g a n a f ' l a r a , U r f a , E s k i V a n ve K o n y a Zıvarlı ( A l t ı n e k i n ) da r a s t l a m a k t a y ı z . S i i r t ' t e basamaklarla inilen yeraltı çeşmelerinin de fazla teferruatlı yapılar o l m a m a

(3)

-GAZİANTEP'TE " K A S T E L " ADI V E R İ L E N SU TESİSLERİ 167 özelliği sebebiyle ayazmalarla kıyaslanabilirse de,

onlar gibi mukaddes yerler ve ziyâretgâhlar ol­ maktan uzaktırlar. Aksine, Pişirici Kasteli'nin fazla yağışlarda taşması dolayısıyla halk arasında

"Baktın hava bulanık, Pişirici'ye yaklaşma" sözü

darbımesel hâline gelmiştir(7).

Antep'teki kastellerin hiçbirinde kitabe bu­ lunmaması sebebiyle, târihlenmeleri de zor ve şüpheli olmaktadır. Ş. Sabri Yener, Gaziantep Halkevi Broşürü'nde çıkan bir yazıyı kaynak gös­ tererek, en eski mescid olarak vasıflandırdığı Pişirici Mescidi (Kasteli) için 681 (1283) târihini vermektedir. Müellifin, aynı satır içinde Ömeriye ve Bostancı Câmileri için verdiği târihler doğru-dur(8). Yeraltındaki bu mescidin mimârî vaziye­ tinden, kastelin diğer kısımlarıyla birlikte yapıl­ dığı anlaşılmaktadır. Su tesisatı olmaksızın mes­ cidin bu şekilde yerin altında yapılmasının mânâ-sızlığı düşünülürse, kastelin havuzlu mekânının daha geç yapılmadığını, muhtemelen aynı anda inşâ edildiğini söyleyebiliriz. Eserin birçok defâ tâmir edildiği bilinmekteyse de, asıl plânını koruduğunu tahmin etmekteyiz. 943 (1537) ve 950 (1543) târihli Antep Livası Mufassal Defter­ lerinde, şehrin mahalleleri arasında "Sokak-ı

kastel" adındaki bir mahalleden de

bahsedilmek-tedir(^). Kastelin bulunduğu sokağın bugünkü adı "Pişirici Kasteli Sokağı"d\r. Bunların aynı sokağa verilmiş isimler olduğunu kabul edersek, Pişirici Kasteli'nin târihi kısmen aydınlığa ka­ vuşmuş olacaktır. Ayrıca, bu kastelin mescid kısmının kıble duvarında, üzerinde sülüsle "Lâ

ilâhe illa'llah, Muhammedun resûlullah" yazı­

sının yer aldığı büyükçe ve düz satıhlı bir kabara mevcuttur ki, bu tarz kabaralara daha çok Mem-luklü yapılarında rastlamaktayız. Bu da eserin Memlûklü geleneğinin canlı olduğu bir devirde yapıldığını gösterir mâhiyettedir.

Halep'i X V I I . asırda onbir defâ ziyâret eden Evliya Çelebi, bu şehirdeki câmileri sayarken, Kastel Harâmî Câmii, Kastel Kurad Câmii, Kastel Sultan Murad Câmii ve Kastel Şeref Câmi'lerini de zikretmektedir ki bu, kastellerin Halep'te yaygın olduğunu göstermektedir! 10). Evliya Çe­

lebi, Halep'teki kastellerin mimârileri hakkında bilgi vermediği için, kastel kelimesiyle Kilis'te olduğu gibi çeşme mânâsının mi, yoksâ Antep'­ teki gibi yeraltındaki su tesislerinin mi kastedil­ diğini bilememekteyiz. Aynı seyyah, "Antep'te

her evden su geçmektedir ve bunlar üzerinde şadırvan veya havuz bulunmaktadır" demek

suretiyle kastellerin varlığına da işâret etmiş olmaktadırln).

Kasteller, kısmen veya tamâmen yeraltında yapıldıkları için târihlendirilmelerine yarayabile­ cek tezyinât ve mimâri teferruattan da mahrum­

durlar. Bu sebeple mevcut kastellerin târihlerini ya seyyahların ve tarihçilerin verdikleri bilgiden, ya da genellikle bir câmi yanında yapılmaları dolayısıyla bu câmilerin târihlerincjen çıkarmak gerekmektedir. Kasteller, suyun câmi avlusu seviyesine çıkmaması yüzünden abdest almak için lâzım olan suya ulaşmak maksadıyla câmi yakınlarına ve büyük bir ihtimâlle onlarla aynı târihte yapılmışlardır. Buna göre Şeyh Fethullah Câmii Kasteli 971 (1563)(12)^ Ahmet Çelebi Kasteli ise câmiin bânisi Hacı Osman oğlu Ra­ mazan tarafından 1083 (1673)(13) yılmda ya­ pılmış olmalıdır. Kezâ, İhsan Bey Kasteli de, avlusu altında bulunduğu X V I I I . yüzyıla târihle-nen câmi ile aynı târihte veya ondan bir müddet evvel yapılmış olmalıdır(14). Mevcut kastellerden mescidsiz ve kısmen yeraltında yapılmış olan Kozluca Kasteli'nin inşâ târihini sarih bir şekilde tesbit edemiyoruz. Fakat kastelin, aynı adı taşıyan bir câmiin kıblesinde yapılması ve mescicfinin ol­ mayışı, burasının X X . yüzyılın başında inşâ edilen câmi ile aynı târihi taşıdığını göstermek­ tedir.

Kasteller sâde ve gösterişsiz yapılarına rağ­ men, yapılmaya başlandıkları ilk günden, çeşme ve evlerin modern mânâda şehir içme suyuna kavuştuğu tarihe kadar önemini korumuştur. Bununla berâber, onların sıhhi oldukları söyle­ nemez. Bir insanın rahatlıkla gezebileceği kadar geniş kanallarla şehir dışından getirilen su, bir kastele ulaşmadan önce, yukarıda da belirttiği­ miz gibi başka bir kastelden ve evlerin altından geçiyordu. Su işlerine bakan görevlilerin ve ma­ halle sâkinlerinin bütün gayretlerine rağmen suyun ilk menzilden itibâren kirlenmesi

muhakları h a s e b i y l e , A n t e p kastellerlnden z i y â d e " a b -a n b -a r " l -a r -a benzer tesisler o l d u ğ u -a n l -a ş ı l m -a k t -a d ı r . K e z â , e d i n d i ğ i m i z şifâlnî bilgilere n a z a r a n , Halep ve Ş a m ' d a k i kasteller de A n t e p ' t e k i l e r kadar ge­ niş f o n k s i y o n l a r a sahip değildirler. T a b i i , kastel­ lerin menşeini ve yaygınlık alanını tam olarak tesbit e t m e k , a n c a k y e n i araştırma ve yayınlarla m ü m k ü n o l a c a k t ı r . (7) G ü z e l b e y , C . C . , G a z i a n t e p E v l i y a l a r ı , G a z i a n t e p 1 9 6 4 . s. 3 6 . (8) Y e n e r , S . S . , G a z i a n t e p K l t â b e l e r i , G a z i a n t e p , 1 9 5 8 . s . 14î G ü z e l b e y , C . C . , a.g.e., s . 3 4 . (9) D a ğ l ı o ğ l u , H . T . , X V I . asırda A n t e p , G a z i a n t e p , 1 9 3 7 , s. 6 ve 4 4 . (10) E v l i y a Çelebi S e y a h a t n â m e s l , c . 1 3 , İ s t a n b u l , 1 9 7 1 , s. 2 0 8 . (11) A . g . e . . s . 2 0 2 .

( 1 2 ) Metin Sözen başkanlığında bir k o m i s y o n u n hazır­ ladığı, T ü r k M l m â r i s i n i n G e l i ş i m i ve Mimar S i n a n isimli kitapta c â m i i n t â r i h i 1 5 5 9 ' d u r . ( B k . a.g.e., i s t . , 1 9 7 5 , s. 2 1 3 ) . A n c a k , bizim tesbitlerimize göre c â m i i n mütevellilerinden bulunan vakfiyesi 971 ( 1 5 6 4 - 5 ) t a r i h l i d i r . B k . Ç a m , N u s r e t . G a z i ­ antep C â m i l e r i (Basılmamış lisans t e z i ) , i l â h i y a t Fakültesi K ü t ü p h â n e s i , A n k a r a , 1 9 7 3 , s . 7 8 .

(13) Y e n e r , Ş . S . , a.g.e., s . 7 0 . (14) Ç a m , N., a.g.e., s. 5 2 .

(4)

1 6 8 Y r d . D o ç . Dr. N U S R E T Ç A M k a k t ı . A y r ı c a , s u y u n borular içinde değil de

tabii tebeşir kayalar içinde akıtılması, y i n e a y n ı şekilde akıtılan kirli suların temiz suya sızmasını m ü m k ü n k ı l ı y o r d u . B u d u r u m ve su tünellerine evlerin avlularından açılan k u y u c u k l a r ı n bir evden bir başkasına geçmeye i m k â n v e r m e s i , bu su tesislerinin ve şebekelerinin m a h z u r l u

yönünü teşkil e d i y o r d u . B u n u n l a berâber, İs­ t i k l â l Savaşı'nda Fransızlarla yapılan savaşlarda A n t e p ' t e k i bu kasteller ve su şebekeleri askeri b a k ı m d a n o l d u k ç a işe y a r a m ı ş t ı . Günümüzde ise bu tesisler kendi kaderlerine terkedilmiş­ lerdir.

I

R E S Î M : I Ş e y h Fethutlah C â m l I KastelI'nIn dıştan görünüşü

i ¥4 R E S Î M : 2 Ş e y h Fethutlah C â m l l KastelI'nIn k u z e y merdivenleri

(5)

GAZİANTEP'TE " K A S T E L " A D I V E R İ L E N SU TESİSLERİ 169 ı I R E S Î M : 3 Ş e y h F e t h u l l a h C â m l l K a s t e l l ' n l n havuzlu m e k â n ı R E S İ M : 4 A y n ı Kastelln h a v u z u n d a n detay R E S İ M : 5 Ş e y h F e t h u l l a h C â m l l K a s t e n t o n o z l a r ı n d a n bir görünüşü

(6)

170 Yrd. Doç. Dr. N U S R E T Ç A M R E S İ M : 6 I h s a n b e y K a s t e l l ' n l n merdivenleri R E S Î M : 7 I n s a n b e y K a s t e l l ' n l n mescit kısmı R E S İ M : 9 A y n ı Kastelln ışıkları R E S İ M : 8 Pişirici K a s t e l l ' n l n İ ç t e n görünüşü ( V a k ı f l a r G e n e l Müdürlüğü A r ş i v i n d e n )

Pişirici K a s t e l l ' n l n mescit kısmından b k görünüşü

(7)

GAZİANTEP'TE " K A S T E L " ADI V E R İ L E N SU TESİSLERİ R E S İ M : 11 Mescidin giriş m e k â n ı batı d u v a r ı n d a k i yazılar ( V . G . M . A r ş i v i n d e n )

K

: r : : " ; i r ; v : : v ' \ v v ; ; . " : : : : « e * r ; S ! 1 : i A . J t I I I 1 ! / il I ! 1 - ^ I 1 1 . ^ 1 Ş E K İ L : 1 G a z i a n t e p Ş e y h F e t h u l l a h C â m l l Kastell P l â n ı

(8)

Y r d . Doç. Dr. NUSRET Ç A M :*:::::v,:::;::;::^«.-;::^:;::; I -I I I I I I I

o

i* i

1 0 1 2 3 4rrL

Ş E K İ L : 2 G a z i a n t e p ' t e İhsan B e y K a s t e l I ' n I n Plânr

(9)

GAZİANTEP'TE " K A S T E L " ADI V E R İ L E N SU TESİSLERİ 173 v "•A r :

i i

c

i

i i I I

o ^

i

• I l î ı K

i

İ T İ ' Ş E K İ L : 3 G â z l a n t e p ' t e Pişirici K a s t e l I ' n I n Plânı

(10)

174 Y r d . Doç. Dr. NUSRET Ç A M

L -

K

Ş E K İ L : 4 G a z i a n t e p ' t e A h m e t Çelebi C â m l l Kastell Plânı

0 1 2 3 A

5m.

Ş E K İ L : 5 G a z i a n t e p ' t e K o z l u c a Kastell Plânı

J

! I I

0 1 2 3 / .

m .

Referanslar

Benzer Belgeler

A - Tesis, Teknoloji ve Hizmet Kalitesi B - Tesis, Teknoloji ve Üretim Kalitesi C - Teknoloji, Hizmet ve Tanıtım Kalitesi D - Hizmet, Tesis ve İş Gücü Kalitesi?. E -

Gaziantep, geçmişte önemli bir kent olma durumunu günümüzde de sürdürmektedir. Kentin günümüzde fonksiyonel çeşitliliği artmıştır. Gelişen bu fonksiyonel

Öge!, Bahaeddin lll, Türk Mitolojisi (Kaynakları ve Açıklamaları İle Destanlar) Cilt II, 1995. Ankara: Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu, Türk Tarih Kurumu

Buna mukabil - otelin birinci veya ikinci sınıf oluşuna göre - 40-50 yataktan, gazino, lokanta, bar, gündüz banyo- ları, düğün ve eğlentilerden temin edilecek va- ridatı

A) I ve II B)Yalnız II C) II ve III D) II ve IV 14-)2n = 40 kromozomlu hücre, bir mitoz geçirdiğinde oluşacak hücrelerin sayısı ve bu hücrelerin her birinde

A) Trafik kurallarına uymak hem kendi hayatımızı hem de başkalarının hayatını korumaktır. B) Trafik kurallarına uymak sadece sürücülerin sorumluluğudur. C)

Aileyi,  batı  toplumlarında  sıklıkla  kavramlaştırıldığından  daha  geniş  bir  birim   olarak  anlamak  gereklidir.  Çekirdek  aile,  Türkiye’de 

İncelenen belgelerde üç tür vakıf ile su yollarının bakım ve onarımı sağlanmıştır; 1- hayri vakıflarla vakıflar su yolu tamiri ve bakımı, kuyu masrafı,