K ita p la r
Bir kitap üstünde düşünceler
T
anzim attan ısonra bizde başlı- yan düşünce ve san’at yenili - ğinin en eksik tarafı şüphesiz ki tari hî anlayıştı. O nu kâh parlak jestlerin doldurduğu bir destan, kâh gelecek zam anın şartlarında dahi nasihatlerin den istifade m üm kün olan bir bilgi gi bi gördü, fakat hiç bir zaman ondan en ziyade m uhtaç olduğum uz yüksek dersi, Hilmi Z iy an ın(U y anıj devirle rinde tercüm enin rolü) adlı kitabının m ukaddem esinde o kadar güzel an lat tığı ünlü tekâm ül sistemini çıkaram a dı.Bu mühim yokluk yüzündendir ki ilk vasfım yapıcılıkta arayan bu geniş hareket hemen bir çok sahalarda kısır bir çırpınıştan ileriye gidemedi. Vakıa bunu yapmak tarihçiden ziyade filo- sofun işi idi ve tanzim at ise hiç bir felsefe görüşüne dayanm ıyan bir hare k e tti; onun içindir ki herhangi bir me seleyi halletm ek şöyle dursun, doğru d ürü st vazettiği meseleler de pek az dır. Bir cemiyetin -daha ileriye gide - rek söylüyorum - bu kadar masumca tarih zaruretlerinin ve ferdi hamle - lerin eline bırakıldığı devir pek az dır. Denilebilir ki o devrin bütün dü şünce hayatında hâkim olan m izaçtır, zevktir, hükm ünü dahi vermek güçtü r; çünkü bu kelimenin m anasında kuv vetli ve klâsik bir terbiyenin, yani bir leştirici bir âmilin bulunm ası şarttır.
Bu hakikati Namık Kemal neslinin ve ondan sonra gelenlerin edebiyat tarihiyle uğraşırken çok iyi duym uş tum. Fak at eksikliğin ne olduğunu bil m iyordum. B ütün o rom anlar, cilt cilt tiyatrolar, siyasî, İçtimaî m akaleler, tenkitler, tercüm eler yığını içinde ne olduğunu bilmediğim bir kitabın ek sikliğini duyuyordum ve kâh bir H e r d ir, kâh bir Fichtee ve kâh bir Mada- me de S tael’in yokluğuna yanıyor dum, velhasıl m ukayeseyi hangi ta raftan yaparsam yapayım, bu büyük ve sarsıntılı hameleye asıl istikam eti verecek, onun dağnrklığını hayatın ritm ile birleştirecek, devlet bün - yesini ve m ünevver ruhundan gelen bir takım iradeleri aksülâm el kıym et lerinden hiç bir şey kaybettirm eden gelecek zaman bütünlüğü ile birleştire cek asıl jestin eksikliğini
görüyor-Ahmet H a m d i
dum.
M ukayese tarzındaki kararsızlığım da gösteriyor ki asıl meseleyi ben de anhyam am ıştım ; ve _H ilm i Ziyanın son kitaplarından birini (U yanış de virlerinde teröüm enin rolü) nü oku yana kadar da pek anlıyamadım. Bu kitabı okurken ilk düşüncem ; bundan kırk, elli sene evvel yazılmış olm am a sına üzülm ek oldu. Filhakika onu m e selâ, Şinasinin devrinde yazılmış ta savvur edelim:
Yolun başında bizi bir çok dolam - haçlardan kurtaracak, zahm etlerim izi asgariye indirecek, daha güzel, daha faydalı bir ışık olamazdı.
Fakat ne yazık ki ilk Avrupalılaşm a çağımızın büyükleri yüklendikleri va zifenin genişliğini ve sadeliğini bilmi yorlardı. Bize eski ağaca yaprak ve m eyvasını değiştirtecek aşıyı getiren bir eser lâzımdı ve bu eser ancak böy- lesi bir kitap olabilirdi. Bunu söyle mekle Hilmi Ziyanın kitabı için artık lüzum suz bir şey dem iyorum ; b ö y - leşi bir kitap yerinin başka bir şeyle dolmıyacağı bir hakikattir. Onun sa dece en m uhtaç olduğum uz bir zaman da gelmiş olmadığını söylüyorum . Ha yat bu vazifeyi iyi kötü biraz yaptı. B ununla beraber Hilm i Ziyanın k ita bından hâlâ alacağımız dersler v a t ; o bize kendisini asıl beklediğimiz za m anda olduğu gibi hiç bilmediğimiz bir şeyi öğretm iyor, fakat bütün ih ti yaçlarım ıza rağm en zaman zaman u- nuttuğum uz bir şeyi h a tırla tıy o r; tek başına, tek bir unsurun kabiliyetlerde yetişen bir m edeniyetin m evcut olma dığım tekrarlıyor.
M edeniyetleri, geçmiş zamanın ve yakın uzak bütün insanlığın tecrübe lerini kendilerinin malı yapabilen m ü nasebetlerinde uyanık cem iyetler do ğurur.
D aha iyisi Hilmi Ziyanın dediği gibi;
“T ek bir m edeniyet v ard ır: O da, insan toplulukları arasındaki karşılık lı tesirlerin büyüm esi, çoğalm ası ve genişlemesidir. Çarpışm aların d oğur duğu kıvılcım yerini değiştirebilir. Fakat bu, daha zengin yayılma yerleri bulm ak içindir...
Bilmiyorum, bu üç basit cümleyi
bundan altm ış sene evvel söylememiz m üm kün m üydü? Hilm i Ziyanın tarih üstündeki düşüncelerinin öziînu~ top- ladığı bu “giriş,, : “ Bir kelime ile uy a nış devirlerine yaratıcılık kudretini veren tercüm edir.,, cümlesi etrafında toplanır. İşte bizim ihmal ettiğim iz büyük mesele.
Bir insanlık parçasının kazançları, diğer bir insanlık parçasına ancak te r cüme ile girer. Bir kitabı asıl yazıldığı dilde okumak, belki ondan alınacak şeylerin azam îsini verir, fakat onu a- na diline geçirmekle ancak kendim i zin yapabiliriz. Dilin m üsavisi insan olduğunu bilenler bunu kolaylıkla ka bul ederler.
Kafamızda A vrupa kü ltü rün ü n bir nevi m üstem leke teşkil etmesi, a ra mızda m ütefekir geçinenlerin, çok de fa insanın üzerinde Alm anyada, yahut Am erikada, y a h u t Fransada basılmış bir kitap tesiri yapm aları, h a y a t ve dünya karşısında kendimize m ahsus bir duruşun hâlâ m evcut olmaması, düşünce ağacının m eyvalarım hep komşu bahçesinde rastgele sarkm ış dallardan toplam aya çalışmamızdan - dır.
İ ş te Hilmi Ziyanın kitabı bizi öte- d en b :ri unutm ağa alıştrğırnız bu m ese le ile te k ra r k arşılaştırıyo r; işin fena sı bu karşılaşm ada yaptığım ız m uha sebe hiç te geçmiş zam anın lehinde değildir. Boşluk hep eski boşluktur, ve onu doldurm ak için yaptığım ız m ünferit hareketler hep aynı nizamsız çalışm alardır. H er yıl çıkan tek tü k bir kaç rom an, gelişi güzel seçilmiş beş on ilim kitabı, h er on senede bir moda haline getirdiğim iz tek bir filo zof hiçbir zamaıı yeni, orijinal, ve bizi dünya ile birleşt'recek bir fikir ve san’at hayatını yetiştirebilecek vasatı hazırlıyam ayız.
U yanış devirlerinde tercüm enin ro lünü okurken düşündüğüm şeyleri olduğu gibi yazdım. “ Aşk Ahlâkı ve İnsanî V atanperverlik,, gibi eserler - den sonra bu kitabı yazm akla Hilmi Ziya h ay at karşısında âlim ve m üte fekkir sıfatiyle kendisine düşen vazi feyi ne kadar iyi anladığını bize bir kere daha gösterdi. Yazık ki onu kar- şılıyan tenk it eserin ehem iyeti derece sinde olm adı; h a ttâ eserin lâalettayin bir toplam a ve terdüm e m ahsulü oldu ğunu iddia edenler bile oldu. H albuki kitabın asıl m erkezi sikletini teşkil e- den Islâm m edeniyetinde tercüm e ve ondan evvelki kısım lar tam bir érudi tion m ahsulüdür. H iç olmazsa bu ça lışm aya kıym et verseydiler!
T ah a Toros Arşivi