• Sonuç bulunamadı

Başar Sabuncu'nun Nazım Hikmet'in oyunundan uyarladığı 'Yolcu' sinemalarda:Şef, karısı, makasçı ve yolcuya dair

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Başar Sabuncu'nun Nazım Hikmet'in oyunundan uyarladığı 'Yolcu' sinemalarda:Şef, karısı, makasçı ve yolcuya dair"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

26 KASIM 1993 CUMA CUMHURİYET 2

KÜLTÜR

Başar Sabuncu’nun Nazım Hikmet’in oyunundan uyarladığı ‘Yolcu’ sinemalarda

Şef, kana, makasçı ve yolcuya dair

SUNGU ÇAPAN_____________

S

on Antalya film festivalinde Müjde Ar’a en iyi kadın oyuncu

ödülünü kazandıran ‘Yolcu’ (ya da ikinci adıyla ‘Çölün Ortasına De­

mirlemiş Bir Gemi’), malum Ameri­

kan tekellerinin sultasındaki gösteri ortamımızda nihayet ite-kaka, kendi­ ne zar zor bir yer bularak üç sinemada vizyona çıktı bu hafta. Tiyatrodan ye­ tişip 1985’te televizyon reklamları­ ndan Özal devri köşe dönücülüğüne kadar yakın bir dönemimizin eleştirel panoramasını çizen, Şener Ş en ’li

‘Çıplak Vatandaş’la sinema yönet­

menliğine de başlayan Başar Sabuncu ikinci filmi olan Pınar Kür uyarlaması

‘Asılacak Kadın’la da usta işi, parlak

bir çalışma ortaya koymuştu.

I

Başar Sabuncu’dan

beş yılhk teneffüs

Bu iki ilginç filmini izleyen, Luis Bu-

nuel'in ‘Gündüz Güzeli’ başyapıtına

nazire ‘Kupa Kızı’ (1987), gerçek bir gazete haberinden esinleme ‘Kaça­

mak’ (1988) ve Vasıf Öngören in oyu­

nundan gerçekleştirilen ‘Zengin Mut- fağı’yla (1988) hızlı ve verimli bir bi­ çimde film üretmeyi sürdürdükten sonra sesini kıstı, soluğunu kesti Sa­ buncu uzun süre.yönetmenin deyişiy­ le ‘nefesine güvenen borazancıbaşı’lar- dan geçilmeyen piyasaya iyice egemen olan ‘süfli çalışma koşullarının ürünü

niteliğindeki yarım yamalak işler yap­ ma alışkanlığı edinmemek’ için...

Beş yılhk bir teneffüsün ardından bir kez daha kendisini bir zamanlar

‘kaçtığı koşulların içinde’ bularak set­

lere dönüp kamera başı yapan Başar Sabuncu'nun, Nazım Hikmet’in yak­ laşık yarım yüzyıl kadar önce kaleme aldığı oyunundan çektiği ‘Yolcu’ ön­ celikle Nazım uyarlaması oluşuyla ilgi çekiyor.

I

Dışa kapalı küçük

dünyalardaki ilişkiler

Nazım Hikmet oyunundan kay­ naklanmasının yanı sıra Sabuncu’­ nun henüz takıntıya dönüştüğü söyle­ nemeyecek o bilinen ‘dışa kapalı bir­

takım küçük dünyalardaki kimi ilişki- leri-çelişkileri kurcalamak’ tutkusu­

nun, isteminin ürünü bir yapıt. Sa­ buncu’nun ‘sevdiği bir tiyatro metnini

sinema seyircisiyle de paylaşmak iste- mesi’nin ürünü olan altına ve şimdilik

son filmi ‘Yolcu’.

1920’Ierin başında. Kurtuluş savaşı patırtı-gürültüsünün uzaklardan ak­ settiği, yorgun argın ve yaralı asker yüklü vagonların arada bir transit geçtiği. Doğu Anadolu’nun ıssız,ücra bir köşesindeki yıkık dökük istasyon­ da, dönemin zorlu koşullarına, kara kışa teslim olmuş üç kişinin öyküsüne amansızca esen yel.kar fırtınası,kurt

Y

-olcu / Yönetmen, senaryo: Başar Sabuncu / Kamera:

Hüseyin Özşahin / Montaj: Aytuğ Aydın /Oyuncular: Tarık Akan, Müjde Ar, Halil

Ergün.Berhan Şimşek /1993 Belge Film / Beyoğlu Lale, Bakırköy Avşar, Çemberlitaş

Şafak sinemalarında.

doldurup İstanbullu ‘burjuva kızı kal­

tağın’ makasçıyla kendisini aldat­

masını mecburen sineye çeken istas­ yon şefinin sakladığı ‘olmayan’ altı­ nların peşinde koşuşturup dünyadan tecrit edilmiş bu ıssız istasyondan kaç­ ma planlan yapıp duran kahraman- lanmıza izne gittiğini söyleyen bir as­ ker konuk oluyor sonradan.Kuvvacı mı,asker kaçağı mı olduğu belirsiz bu atlının (Berhan Şimşek) altın kokusu­ na gelen çapulculardan kurtulmalan- nda yardım ettiği finalde de istasyon şefi vurulup ölüyor, ‘çekip gitme-kur-

tulma hesapları’ başka boyutlara bü­

rünüyor...

İ

Fassbinder’in filmini

anımsatıyor

On yıl kadar önce Sinema Günleri’- nde izlediğimiz Rainer Werner Fass-

binder’in ‘Bolwieser-istasyon Şefinin Karısı’ filmini anımsatan ‘Yolcu’ ne

var ki sinemasal açıdan biraz özürlü bir yapı gösteriyor. Kıstırılmış hatta bütünüyle dış dünyadan tecrit edilmiş üç karakterin kendi aralarındaki kar­ maşık ilişkileri ön planda ele alınırken arka plandan Kurtuluş savaşımızın top sesleri geliyor(efektler:Korkmaz

Çakar). Kapalı ve sınırlı mekanlarda

geçen öyküde kahramanların betim­ lenmesi, olay örgüsünün gelişmesi ve sinemasal anlatımın yer yer tiyatrova- ri kaçtığı ileri sürülebilir. Görsel ola­ nakların yanısıra kimi mizansenlerde sözün görselliğin ötesine geçtiği film­ de fazla açıklamaya boğulduğumuz bile söylenebilir bazı sahnelerde. Ne var ki bu durumlar, genelde benim gibi seyircinin ilgiyle ‘Yolcu’ya yo­ ğunlaşmasını engellemiyor kesinlikle. Oyunculara gelince. Altın Portakal’lı Müjde Ar’ın zor bir rolün üstesinden geldiği filmde oyunculuğa pek bir di­ yecek yok.

I

Zevkleri standartlaşmış

izleyiciye değişiklik

Özellikle istasyon şefi Halil Ergün tüm film boyunca göz doldururken makasçı Tank Akan’la uyumlu bir ikili oluşturuyorlar.

Kendilerini aşmaya çalışan Halil Ergün-Tank Akan-Müjde Ar üçlüsü­ ne Berhan Şimşek’in de ayak uydur­ ma çabalannı izlediğimiz ‘ Y olcu’, me- kan-dekor seçiminden çerçevelemele- rine.görüntü çalışmasından usul usul gelişerek ilerleyen durağan ve teatral temposuna kadar belli bir düzeyin altına düşmeyen, farklı bir film sonuç­ ta.

ve çakal ulumalanyla dalıyoruz film başlar başlamaz.

Seferberlikte herkes yükünü tutup küpünü doldururken idealistliğiyle İstanbullu kansınm diline düşmüş, tek gözünü de Yemende savaşırken düşmana vermiş istasyon şefi (Halil

Ergün), taşranın kasvetinde boğuntu­

ya gelmiş yaşantısını, küçük oyalan­ malarla sürdüregelen.iki erkeği de idare etmeyi beceren, uyanık imam kızı karısı (Müjde Ar) ve yine savaş gazisi olan istasyonun topal ma- kasasmdan (Tank Akan) oluşan üçlü

ne birbirleriyle ne de birbirleri ol­ maksızın yapamıyorlar.^

Telgraf direğinin kar tipisinde vikı- lmasıyla da tüm dünyayla bağlan ko­ puyor.

Sütten beyaz kar manzaralannda geçmeyen zamanı dama oyunuyla

Tiyatro-sinema yakınlaşmasının ürünü ‘Yolcuyu ortalığı sarmış Ame­ rikan yapımlanyla beğenileri körel- miş.zevkleri standartlaştırm ış sine­ maseverlere. belki ‘değişik ve bizden

bazı tatlar alabilirler’ gerekçesiyle

salık verebiliriz gönül rahatlığıyla. Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği

Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Nine apansızın ölüp varı yo ğu ka­ panım elinde kalınca baskısız kalan Sadi, K avuklu H am dinin orta oyun­ larında, Şevkinin tiyatrosunda aktör lüğe

A number of independent practice tasks can be suggested for the client following the first consultation, for example, collection of stuttering severity scores during everyday talking

BEN DE FOTOĞRAFINI ÇEKİYORUM — Sami Güner’e göre Yunus Emre’den Tlırgut Uyar’a şairler, insanın ve doğanın şiirini yazıyor, kendisi de fotoğrafını

SEVSAY: Türkiye’de, merhum Cemal Reşit Rey ile 9-10 yıl süren çalışmala­ rımdan sonra uzun bir süre Viyana Mü­ zik Akademisi’nde Kompozisyon ve Or­ kestra

Kassing ve Avtgis [11], içsel kontrol odağına sahip çalışanların orta derece ya da dışsal kontrol odağına sahip çalışanlardan daha fazla açık muhalefet

İnsanlığın başlangıcından bugüne değişime uğrayan doğada görülen farklılıklar, değişen toplumsal değerler ve doğa insan ilişkisi ve sanat- sal

Durum böyleyken nedense bazı sanatçıları­ mız ve sanat çevresinin içinde bulunan kişiler çağdaş yapıtların sergileneceği modern müzenin ardına

Tüketti¤i enerji ve çevreye sald›¤› karbon miktarlar›, toplam olarak ya da kifli bafl›na düflük olmakla beraber, birim GSMH bafl›na yüksek. Ancak, enerjiyi temiz