• Sonuç bulunamadı

Haldun Taner

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Haldun Taner"

Copied!
4
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

' d (?C]OQ^

G E L E N E K T E N B E S LE N E N , H A L K T A N K O P M A Y A N , A Y D I N L I K B İR SA N A T Ç I

HALDUN TANER

•Konur Ertop

lk öykü kitabı "Yaşasın De­mokrasi "den kısa bir süre

sonra yeni edebiyatın en önemli temsilcilerini çevre­ sinde toplayan Varlık Yayınevi’nin bastığı "Tuş" kitabı, edebiyat dün­ yasında kazanacağı yaygın ünün

Bütün Dünya•

başlangıcıdır. 1956 da Varlık dergi­ sinin soruşturmasında, "Yılın En Beğenilen Öykücüsü" seçilir.

Aile ve kültür çevresinde ince­ liklerini kavradığı İstanbul Türkçe- si’nin en canlı örnekleriyle konu­ şur öykülerinde, oyunlarında yer

(2)

Bütün Dünya • M a r t 2 0 02

alan her kesimden kişiler. Anlattı­ ğı çarpıklıklara, canlandırdığı ken­ dini bilmezlere bıyıkaltından güle­ rek yaklaşır. Günlük yaşamı ku­ caklarken, olup bitenleri eleştirir­ ken hiçbir öğretiye körü körüne bağlı değildir. Sanat yapıtını halk­ tan uzaklaştıran yenilik arayışları­ na sıcak bakmamıştır.

B

ütün bu nitelikleri onu geniş izleyici kitlesiyle buluşturur. Ancak yine bu nitelikleri yüzünden toplumcu kesi­

min ya da öncü edebiyat çevre­ lerinin eleştirile­ rini almış, yapıt­ larındaki taşla­ ma öğeleri yü­ zünden edebiyat adamından çok "gülmece yazarı" sayıldığı olmuş­ tur. "Salt İnsana

Yöneliş" öyküsü

onun bu tür eleştirilere bir

yanıtıdır. Bu öykünün kahraman­ larını sözde-yenilikçi sanatçılar oluşturur. Halktan uzak, sıradan bir bohem yaşayışı sürdüren bu kişiler ülkelerinin sanat geleneği­ ne sırt çevirmişlerdir. Toplum so­ runlarına, o sorunları yansıtan sa­ nata yabancıdırlar. Kendi ülkele­ rinin de Batı’nın da ancak moda olan değerlerine yalnızca yüzey­ den yaklaşırlar. Bu öykünün eleş­ tirdiklerinin tam karşısında yer alan değerler Taner’in kendisinin sahip çıktıkları ve yapıtlarında uyguladıklarıdır.

Nasıl yazdığını anlatırken "Ko­

nu aramam. Hareket noktam, çokluk, başımdan geçmiş ya da doğrudan tanık olduğum olaylar­ dır" der. "Atatürk Galatasa­ ray’da", böyle yaşanmış bir ola­

ya, bir tanıklığa dayanan, nere­ deyse anı niteliğinde bir öyküdür. Galatasaray’da Atatürk’ün derse girdiği sınıfta öğrenci Haldun Ta­ ner de bulunmaktadır. Söylence kahramanı ile gerçek insanın özellikleri birleşerek yıllar sonra sözkonusu öyküde şöyle anlatıla­ caktır: "Bu gözler bir yere bakıyor

ama baktığı şey­ den çok daha derinleri görü­ yor gibi idiler.

O gün, orada onun karşısında çocuk kafamın koyduğu ilk tam şu oldu: Bu göz­ lerden hiçbir şey kaçmaz ar­ kadaşlar. Bu adam kandırıla- maz, aldatıla- maz. Bu adam yanıltmacaya, laf cambazlığına pabuç bırakmaz. Bu adam, bil­ mek için öğrenmiş olmaya ihtiya­ cı olmayan, bildiğini bilen, bil­ mediğini de şıp diye sezen bam­ başka bir insandır."

Büyük adamın kişiliğinden yansıtılan çizgiler arasında öykü­ cünün kendisinin de sahip olmayı amaçladığı, başkalarının göreme­ diğini görebilme yetisi dikkati çe­ ker. Taner’in yapıtları bu yetiyle beslenmiştir.

Öyküleri olsun, oyunları olsun onun en küçük ayrıntıları yakala­ yan bir gözlemci olduğunu, anlat­

İyi bir hikaye

soyutla

somutun,

gerçekle şiirin

mutlu bir bileşimi

olmalıdır,

candan olmalıdır.

(3)

H aldun T a n e r

tıklarını en geniş topluluklarla paylaşmada ustalık taşıdığını or­ taya koyar. 1950’lerin toplumcu ya da öncü yazarları ona eleştiri­ ler yöneltirlerken Taner’in izledi­ ği yolun öncülerinden ünlü öykü­ cü Fahri Celal onun yapıp ettikle­ rini derinden kavramış ve onayla­ mıştır. Örneğin "On İkiye Bir Var" öyküsünü şöyle değerlendirir: "Bu yazı zorlayıcı düşüncelere tutkun, olayları kendince yorum­ lamaya düşkün birtakım insanla­ rın hastalıklarını bize anlatıyor. Yaptığı işin büyüklüğünü kendi de biliyor herhalde ki:

“Eee sonra?” deyivermemize engel olmak istercesine, yaman bir ustalıkla, tam geçip gideceğini gördüğümüz, başka şeyler araya­ cağımız sıralarda bizi tekrar yaka­ lamasını iyi biliyor."

Taner'in yapıtlarında canlan­ dırdığı dünyada insanoğlunun ya­ radılıştan getirdiği ya da toplu­ mun ortaya çıkardığı eşitsizlikler sık sık kendini gösterir. Bu or­ tamda ezilenlere sevgiyle yakla­ şıp kol kanat geren yazar, hak et­ mediği yerde bulunanlara, başka­ larının sırtında yükselenlere eleş­ tiri okları yağdırır.

N

asıl yazdığını anlatır­ken şu açıklamalarda bulunur: "Önce atmos­ fer ararım (...) İkinci olarak candanlık, heyecan, sıcak­ lık ararım, yapaya tahammülüm yoktur. Maniyerizm, cambazlık, fazla ustalık, soyuta fazla kaçış he­ vesi keyfimi kaçırır.

Sonra açık seçiklik ararım. İyi bir hikâye soyutla somutun, gerçekle şiirin mutlu bir bileşimi

olmalıdır, candan olmalıdır. Yazanın yüreğinin sıcaklığını taşımalıdır. Boyutlu olmalıdır. Yüzeyde kalmamalıdır. Hikâye, yoğun bir yaşam deneyiminin kağıda yansımasıdır."

T

aner’in öyküleri bütün bunları gerçekleştirebil­ miş ürünlerdir. Bu öykü­ ler küçük insanları, ezik

memurları, görmüş geçirmiş yaşlı­ ları, çiğleri, güngörmüşleri, başın­

da kavak yeli esen gençleri, kızla­ rın ardında dolaşan delikanlıları, arkasında binlerinin dolaşmasın­ dan hoşlanan kızları, hovardaları, vücudunu satanları, yaşamda ye­ nik düşenleri, başkasının sırtında yükselenleri, geleceğe umutla ba­ kanları, geçmişleriyle hesaplaşan­ ları, atılganları, pısırıkları, alçak gönüllüleri, ne oldum delilerini... Can alıcı kişilik özellikleriyle öz­ gün davranışları ve konuşma bi­ çimleriyle ortaya serer.

Bu renkli insan kadrosu tiyat­ ronun da ulaşmaya can atacağı bir malzemedir. Haldun Taner yete­ neğini bu birikimiyle bu alanda da ustaca kullanmayı başarmıştır. Yalnız oyun yazmamış, büyük us­ talar ve araştırmacılardan tiyatro eğitimi almış, Türkiye’nin ilk tiyat­ ro enstitüsünü kurarak burada öğ­ renci yetiştirmiş, zengin birikimini üniversitenin dışında bitip tüken­ mez sahne çalışmaları sırasında genç tiyatro sanatçılarına da aktar­ mıştır.

Taner’in tiyatro yapıtlarını ko­ nu edinen bir kitabın sahibi olan Prof. Dr. Ayşegül Yüksel, onun bu alanda gerçekleştirdiklerini şöyle özetlemiştir:

(4)

Bütün D ünya * M a r t 2 0 0 2

"a) Toplumun tartışma günde­ minde olan sorunları sahnede eleştirel gerçekçi bir yaklaşımla ve güldürünün uzak bakış açısından sergileyerek seyircinin, yaşamda ve toplumda olan biteni akılcı bir yaklaşımla algılamasını Sağlamak;

b) Bu amacı gerçekleştirme yolunda biçimsel denemeler yapmak;

c) Tiyatromuzda çağdaş ulusal bir deyişe yönelmek;

ç) Geniş bir seyirci kitlesiyle bütünleşmek."

T

aner’in ünlü oyunu "Ke­şanlı Ali Destanı", yerli

oyun kişileri, yerel ya­ şam görüntüleriyle çağ­ daş tiyatronun önemli bir uygula­ ma alanı olan Brehtçi tiyatro anla­ yışını birleştirir. "Sersem Kocanın

Kurnaz Karısı" oyunu ise Türki­

ye’de Batı kaynaklı tiyatronun ge­ lişmelerini konu edinen, gelenek­ sel halk tiyatrosundan ve beğeni­ sinden beslenme gereğinin altını çizen unutulmayacak bir tiyatro dersi niteliğindedir.

Bu oyunda Fasulyeciyan’ın ünlü tiradından hem en önce Ahmet Vefik Paşa’nın söyledik­ leri, Haldun Taner'in de sahne çalışmalarının bir özetidir, onun gelecek kuşaklara bir vasiyetidir: "Doğru yol ne Batı’yı taklit, ne de uyarlama. Doğru yol galiba, Türk insanından, Türk şartların­ dan, Türk konularından hareket edip hem öz hem biçim bakımın­ dan bir Türk tiyatrosuna varmak. Biz ancak bu kadarını yaptık. Bundan ötesini gelecek kuşaklar başarsın artık."»

Bu Yazının Yazarıyla Tanışın

1936 da İstanbul’da doğdu. Babası topçu albayıydı. İstanbul Üni­ versitesi, Edebiyat Fakültesi nde Türk. Dili ve Edebiyatı öğrenimi gör­ dü. Cumhuriyet, Hürriyet gazetelerinde ça­ lıştı. Meydan Larousse, Büyük. Larousse a n­ siklopedilerinin Türk edebiyatı ile ilgili bö­ lümlerini hazırladı. Simavi Yayınları nın yöneticilerindendi. Şimdi Dünya gazetesi Cumartesi-Pazar Eki nin kitap sayfasını ha­ zırlamakta, Marmara Üniversitesi, İletişim Fakültesinde "Günümüz Türk Edebiyatı" dersini okutmaktadır. Türk edebiyatının ta­ rihsel dönemlerini de kapsayan izlek araştır­ malarıyla tanınır. Yapıtları: "Türk Edebiya­ tında Sex" (1977), "Emperyalizmle Savaşım" (1979), "Pir Sultan Abdal’dan Onat Kut- lar’a" (1997), "Mektepten Memlekete - Fotoğraflarla Yahya Kemal’in Yaşam Öyküsü" (1998), "Cumhuriyet Dönemi Düşünce Yazıları Seç­ kisi" (1999), "Benden Söylemesi" (1999). •

22

Taha Toros Arşivi * 0 0 1 6 4 0 3 3 2 0 1 0 *

Referanslar

Benzer Belgeler

Rus filosunu arayınız ve nerede bulursanız, savaş ilan etmeksizin hücum ediniz." Cemal Paşa’nın verdiği emir ise şöyledir: "Donanmamızın Birinci

The factors that determine whether rate control or rhythm con- trol strategies would be preferred are as follows: If the patient has a permanent AF, less symptoms, hypertension,

‘Zobu'nun ölümü büyük kayıp’ ► KÜLTÜR Bakanı Fikri Sağlar, Vasfi Rıza Zobu'nun ölümü nedeniyle yayınladığı mesajda, "Tiyatromuza olduğu

Eğiklik 45 derece olsaydı 66°33’ olan kutup daireleri Ekvator’a yaklaşık 21,5 derece daha yaklaşırdı.. Güneş ışınlarının dik geleceği aralık da geniş- leyeceği

Bütün bunlar Azra Erhat'ı çağrıştırırdı kafamda Kitapları dışında kendisini tanıdıktan sonra Azra Erhat adıyla birlikte yaşama tutkusu, ortak çalışma

gün Şişli Camii’nde kılı­ nacak öğle'' namazmdan sonra yapılacak resmi törenle Zincirlikuyu Me­ zarlığında toprağa veri­ lecek.. M acar asıllı olan

Dışarıdan, düş­ m anların idare ettikleri oyun ince ve şeytani idi: Bu oyuna, i- çeride paralan üzerine titre­ yenler, iktidar mevkiine susa­ yanlar, hasetler,

Bu, sa­ dece, geçmişe intikal eden itibarî bir zaman bölümünün hatırasına karşı değil, onunla beraber bizden uzaklaşan bir ömür devre­ sine, daha doğru