• Sonuç bulunamadı

Test Anxiety and Related Psychiatric Symptoms

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Test Anxiety and Related Psychiatric Symptoms"

Copied!
10
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Sýnav Kaygýsý ve Ýliþkili Psikiyatrik Belirtiler

Test Anxiety and Related Psychiatric Symptoms

Önder Kavakcý1, Ayþegül Selcen Güler2, Selma Çetinkaya3

1Yrd.Doç.Dr., Cumhuriyet Üniversitesi Týp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalý, 2Uz.Dr. Çocuk Ruh Saðlýðý ve Hastalýklarý Anabilim Dalý, 3Yrd.Doç.Dr., Týp Eðitimi Anabilim Dalý, Sivas

SUMMARY

Objectives: Test anxiety is an important problem for

stu-dents and has an adverse effect on academic perfor-mance. There have been few studies on the relationship of test anxiety with a number of psychopathologies.The objective of this study was to investigate the relationship between test anxiety, attention deficit hyperactivity dis-order, anxiety and depression. Method: 171 students

representative of the student population of the medical faculty, selected by simple random sampling, completed the sociodemographic form, Adult ADHD Self-Report Scale (ASRS), Wender Utah Rating Scale (WURS), Liebowitz Social Anxiety Scale (LSAS), State-Trait Anxiety Inventory (STAI), Beck Depression Inventory (BDI) and Test Anxiet Inventory (TAI). Results: 15.8% of the

stu-dents had test anxiety and 2.3% had anxiety above established scale thresholds. 4.1% of the sample were identified as ADHD according to ASRS where 14.8% had depression according to BDI. TAI scores, LSAS anxiety scores, Trait Anxiety scores were significantly higher in girls than boys. TAI scores was positively correlated with ASRS, WURS, LSAS anxiety subscale, LSAS avoidance sub-scale, BDI and Trait Anxiety scores. Students identified as ADHD according to ASRS and WURS had higher levels of test anxiety, trait anxiety, depression and social anxiety scores than those who were not identified as having ADHD. WURS, LSAS and BDI scores were independent predictors of test anxiety. Conclusion: Assesment for

accompanying disorders, particularly ADHD, depression and social anxiety should be included in clinical inquiry in students presending with test anxiety.

Key Words: Test anxiety, attention deficit/hyperactivity

disorder, medical students, depression, anxiety. ÖZET

Amaç: Sýnav kaygýsý öðrenciler için önemli bir sorundur

ve akademik performansý olumsuz etkiler. Bu çalýþmada; sýnav kaygýsý ile dikkat eksikliði hiperaktivite bozukluðu (DEHB), anksiyete, depresyon arasýndaki iliþki týp fakül-tesi öðrencileri örnekleminde incelemek amaçlanmýþtýr.

Yöntem: Öðrenci örneklemini temsil eden basit rast gele

örneklemle belirlenmiþ 171 öðrenci sosyodemografik veri formu, Eriþkin DEHB Kendi Bildirim Ölçeði(ASRS), Wender Utah Derecelendirme Ölçeði (WUDÖ), Liebowitz Sosyal Anksiyete Ölçeði (LSAÖ), Durumluk Sürekli Kaygý Envanteri (DSKE), Beck Depresyon Ölçeði (BDÖ) ve Sýnav Kaygýsý Envanterini (SKE) doldurdu. Bulgular:

Öðrenci-lerin %15.8'i sýnav kaygýsý kesme puaný üzerindeydi, ASRS puanlarý deðerlendirildiðinde; %4.1'i DEHB puanlarýný karþýlýyordu. %14.8 öðrencide depresyon þiddeti BDÖ kesme puaný üzerinde kalýyordu. SKE puanlarý, LSAÖ kaygý puaný, Süreklilik Kaygý puaný anlamlý olarak kýzlar-da kýzlar-daha yüksekti. SKE puanlarý ile; ASRS puaný, WUDÖ puaný, LSAÖ kaygý alt ölçeði, LSAÖ kaçýnma alt ölçeði, BDÖ, Süreklilik kaygý puanlarý arasýnda anlamlý pozitif iliþki bulundu. ASRS ve WUDÖ ile DEHB olarak deðer-lendirilen öðrencilerde, DEHB olmayanlara göre belirgin olarak daha fazla sýnav kaygýsý, süreklilik anksiyete, depresyon ve sosyal anksiyete puanlarý saptandý. WUDÖ, LSAÖ ve BDÖ baðýmsýz olarak sýnav kaygýsýný etkileyen faktörler olarak bulundu. Sonuç: Sýnav kaygýsý ile yardým

arayan öðrencilerde baþta DEHB olmak üzere, depresyon ve sosyal anksiyete gibi bozukluklar aranmalýdýr.

Anahtar Sözcükler: Sýnav kaygýsý, dikkat

eksikliði/hipe-raktivite, týp öðrencileri, depresyon, anksiyete. (Klinik Psikiyatri 2011;14:7-16)

(2)

GÝRÝÞ

Sýnavlarla iliþkili stres ve sýnav kaygýsý öðrenciler için önemli bir sorundur. Sýnavlar bireyin kariyer seçimini ve gelecek fýrsatlarýný etkiliyorsa özellikle stresli olabilmektedir (Peleg-Popko 2004). Ilýmlý düzeydeki sýnav kaygýsý akademik baþarýyý olumlu yönde etkilerken, yüksek düzeydeki kaygý perfor-mans üzerine olumsuz etki yapmaktadýr (Ekþi 1998, Musch ve Broder 1999). Sýnav kaygýsýnýn altýnda yatan nedenlere odaklanan çalýþmalarda; öðrenci-lerin geçmiþ deneyimleri ve inançlarý (Mc Donald 2001, Kavakcý ve ark. 2010a), aile tutumlarý (Aslan 2005), ders yükü ile ilgili algýlar ve zaman yönetme becerilerinin (Sansgiry ve Sail 2006) sýnav kaygýsý üzerinde etkili olabileceði bildirilmiþtir. Sarason (1980) sýnav kaygýsýnýn, sýnava girenin, baþkalarýnýn zihninde kendisi ile ilgili "çok zeki", "çok çalýþkan" gibi özel bir izlenim býrakmak istediðinde ve olum-suz bir sonucun bu izlenimi bozacaðýný düþündü-ðünde ortaya çýkan bir tür sosyal kaygý olduðunu vurgulamýþtýr.

Bu alanda yapýlan araþtýrmalar, sýnav kaygýsýnýn iki önemli bileþeninin, biliþ ve emosyon olduðunu göstermiþtir (Morris ve ark. 1981). Biliþsel bileþen; zihnin sürekli sýnavla meþgul olmasý ve sýnavla iliþ-kili durumlarla, örneðin, baþarýsýzlýðýn sonuçlarý hakkýnda düþünmek (Zeidner 1998), sýnav hakkýn-da çok fazla endiþelenmek (Liebert ve Morris 1967) ve sýnav yeteneði hakkýnda kendine güven eksik-liðidir (Sarason ve Sarason 1990). Emosyonel bileþen; sýnav kaygýsýnýn yol açtýðý gerginlik, korku ve sýnav yaklaþtýkça artan sinirliliktir ve genellikle çarpýntý, bulantý ve terleme gibi somatik belirtilerle beraber olabilir (Liebert ve Morris 1967).

Sýnav kaygýsýnýn nedenlerini deðerlendirmek üzere çeþitli modeller ileri sürülmüþtür. Bunlar olumsuz düþünce ve olumsuz biliþler (Sarason 1980, Sarason ve Stoops 1978), biliþsel faktörler ve öðrenme stratejilerindeki yetersizlikler (Meichenbaum ve Butler 1980), beklenti ve motivasyondur (Bandura 1997). Ayrýca vejetatif uyaranlar ile bedensel olarak uyarýlma sýnav kaygýsý için sonuca etki eden bir fak-tör olarak tartýþýlmýþtýr (Neuderth ve ark. 2009). Sýnav kaygýsý olan bireylerde dikkat ve öðrenme yetersizlikleri sýklýkla vurgulanmasýna raðmen, sýnav kaygýsý, DEHB, test anxiety ve ADHD anahtar kelimeleri ile tarandýðýnda; sýnav kaygýlý bireylerde bir bozukluk olarak dikkat eksikliði

hiperaktivite bozukluðunun (DEHB) etkisi üzerin-de çalýþmaya rastlanamamaktadýr. Son yýllardaki çalýþmalar, DEHB ile depresyon, sosyal anksiyete ve diðer kaygý bozukluklarýnýn birlikteliðine sýklýkla vurgu yapmaktadýr (Kessler ve ark. 2006, Biederman ve ark. 1993a, Shekim ve ark. 1990, Van Ameringen ve ark. 2010).

DSM taný sistemi sýnav kaygýsýný sosyal anksiyete bozukluðu tanýsý içinde ele almaktadýr. Ancak sosyal anksiyete bozukluðunun hangi tipi ile daha iliþkili olduðu belirtilmemiþtir. Sýnav kaygýsý ile diðer psikopatolojilerin birlikteliði de yeterince çalýþýlmamýþ bir alandýr.

Yayýnlarda vurgulanmamasýna raðmen; bu çalýþ-manýn yazarlarý klinik deneyimlerinde sýklýkla sýnav kaygýsý ile baþvuran öðrencilerde DEHB belirtileri saptamýþlardýr. Bu çalýþmanýn amacý; sýnav kaygýsý ile DEHB belirtileri arasýnda bir iliþki olduðu varsayýmýný geniþ bir örneklemde deðerlendirmek-tir. Bunun yaný sýra baðlantýlý olabilecek anksiyete, depresyon, sosyal anksiyete gibi bozukluklarla sýnav kaygýsý iliþkisini de týp fakültesi örnekleminde deðerlendirmek amaçlanmýþtýr.

GEREÇ VE YÖNTEM

855 Cumhuriyet Üniversitesi Týp Fakültesi öðren-cisini %95 güven aralýðý ve %2'lik yanýlma payý ve %8'lik DEHB beklentisi ile örneklemi temsil eden 171 öðrencilik bir grup üzerinde çalýþma gerçek-leþtirildi. Týp fakültesindeki altý sýnýftan, temsil ettikleri orana göre basit rastgele örneklem ile öðrenci seçildi. Çalýþma Nisan-Mayýs 2010 tarihleri arasýnda gerçekleþtirildi. Cumhuriyet Üniversitesi Týp Fakültesi etik kuruldan onay alýndý.

Veri toplama araçlarý

Sosyodemografik veri formu; Cinsiyet, yaþ, medeni

durum, öðrenim ve barýnma ile ilgili sorunlarý, alýþkanlýklarý ve aile özelliklerini saptamaya yönelik bilgileri sorgulayan, araþtýrmacýlar tarafýndan hazýrlanan bir formdur.

Eriþkin DEHB Kendi Bildirim Ölçeði (ASRS-v1.1);

Dünya Saðlýk Örgütü tarafýndan DEHB'nin taran-masý amacýyla geliþtirilmiþ bir ölçektir (Kessler ve ark. 2005). Doðan ve ark. (2009) tarafýndan Türkçe geçerlilik ve güvenilirlik çalýþmasý yapýlmýþtýr.

(3)

Ölçeðin "dikkat eksikliði" ve "hiperaktivite/-dürtüsellik" olmak üzere her biri dokuz sorudan oluþan iki alt ölçeði vardýr. Sorular her belirtinin son altý ay içinde ne sýklýkta ortaya çýktýðýný belir-lemeye yöneliktir. Asla yanýtý için 0, nadiren yanýtý için 1, bazen yanýtý için 2, sýk yanýtý için 3 ve çok sýk yanýtý için 4 olmak üzere, yanýtlar 0-4 arasýnda puanlanmaktadýr. Ýki alt ölçeði bulunan bu ölçeðin; herhangi birinden 24 puan ve üzerinde alanlarýn "yüksek olasýlýkla DEHB", 17-23 puan alanlarýn "olasýlýkla DEHB" olduðu, 0-16 puan alanlarýn DEHB olmadýklarýný bildirilmiþtir. ASRS ölçeðin-de standart sapmanýn iki puan üzerinölçeðin-de kalan öðrenciler DEHB olarak kabul edilmektedir. Sivas Cumhuriyet Üniversitesi öðrencileri üzerinde yapýlan bir çalýþmada (Kavakcý ve ark. 2010b) ve Sivas il merkezinde eriþkinlerde yapýlan baþka bir çalýþmada (Yapýcýoðlu ve ark. 2010) bu ölçeðin kesme puaný 44 olarak bulunmuþtur.

Wender-Utah Derecelendirme Ölçeði (Wender-Utah Rating Scale) (WUDÖ): Eriþkin bireylerin çocukluk

çaðýndaki DEHB ile iliþkili belirti ve bulgularýný deðerlendirmek için geliþtirilmiþtir. Her bir mad-desinin '0'ile '4'arasýnda derecelendirildiði (0=hiç, 4=aþýrý) beþli likert tipinde cevaplanan 25 madde-lik bir öz bildirim ölçeðidir. WUDÖ'nün hem DEHB hastalarýný kontrol grubundan ayýrabildiði hem de DEHB hastalarýnýn psikofarmakolojik tedavi sonuçlarýný deðerlendirebildiði, yapýlan çalýþmalarda gösterilmiþtir. Ölçeðin Türkçe uyarla-masýnýn geçerlik ve güvenirliliði yapýlmýþ olup, kesme puaný 36 olarak belirlenmiþtir. Kesme nok-tasý olarak 36 ve üzeri alýndýðýnda; duyarlýlýk %82.5, özgüllük %90.8 saptanmýþtýr (Öncü ve ark. 2005).

Spielberger'in Durumluluk Sürekli Kaygý Envanteri (DSKE): Durumluk ve sürekli kaygý düzeylerini

saptamak amacýyla Spielberger ve ark. tarafýndan geliþtirilmiþ olan bir kendini deðerlendirme anke-tidir. DSKE, toplam 40 maddelik iki ayrý ölçekten oluþur. Durumluluk kaygý ölçeði, bireyin belirli bir anda ve belirli koþullarda kendisini nasýl hissettiði-ni tanýmlamasýna yöneliktir. Sürekli kaygý ölçeði ise bireyin genellikle nasýl hissettiðini tanýmlamasýný gerektirir. DSKE'nin Türkiye'de geçerlilik ve güve-nilirlik çalýþmasý Öner ve Le Compte tarafýndan (1985) yapýlmýþtýr. Standart sapmanýn bir puan üzeri kesme puaný olarak kabul edilmiþtir.

Liebowitz Sosyal Anksiyete Ölçeði (LSAÖ): Sosyal

ortamlarda ve performans gerektiren durumlarda yaþanan korku ve kaçýnmanýn þiddetini deðer-lendirmek amacýyla Liebowitz tarafýndan geliþti-rilmiþ bir ölçektir. Sosyal durumlarý deðerlendiren 11, performans gerektiren durumlarý deðerlendiren 13 soru olmak üzere toplam 24 sorudan oluþan ölçek klinisyen tarafýndan uygulanýr. LSAÖ Türkçe formunun geçerlik ve güvenilirlik testi yapýlmýþtýr (Dilbaz 2001). Bu çalýþmada LSAÖ klinisyen tarafýndan uygulanmamýþ, öðrenciler tarafýndan doldurulmuþtur.

Beck Depresyon Ölçeði (BDÖ): Depresyonun

duy-gusal, biliþsel, somatik ve motivasyonel bileþenleri-ni ölçmek amacýyla Beck tarafýndan geliþtirilmiþ bir özbildirim ölçeðidir. "0" ile "3" arasýnda derece-lendirilen dörtlü Likert tipinde cevaplanan 21 maddeden oluþmaktadýr. Ülkemizde üniversite öðrencileri için geçerlilik ve güvenilirlik çalýþmasý Hisli (1989) tarafýndan yapýlmýþ, kesme puanýnýn 17 olarak kabul edildiði bildirilmiþtir.

Sýnav Kaygýsý Envanteri (SKE): Orijinali Spielberger tarafýndan geliþtirilen SKE'nin Türkçe'ye uyarlama çalýþmasý Öner (1989) tarafýn-dan yapýlmýþtýr. SKE'nin yapý geçerliðini belirlemek için iki tür (Betimleyici ve Doðrulayýcý) faktör ana-lizi çalýþmasý yapýlmýþtýr. Bu çalýþmalar sonucunda SKE'nin Kuruntu ve Duyuþsallýk olmak üzere iki boyuttan oluþtuðuna karar verilmiþtir. Kuruntu boyutunda 12, Duyuþsallýk boyutunda ise 8 olmak üzere SKE'de toplam 20 madde vardýr. SKE, dörtlü derecelemeli Likert tipi bir ölçektir. SKE'nin geçer-liðini belirlemek için Durumluk-Sürekli Kaygý Envanteri ile SKE'nin alt ölçeklerinden ve tümün-den alýnan puanlar arasýndaki iliþki katsayýlarý belirlenmiþtir. SKE'den alýnan puanýn yüksekliði sýnav kaygýsý düzeyinin yükseldiðini yansýtmaktadýr. Ölçekten 20-80 arasýnda puan alýnmaktadýr. Ölçek-ten her alt boyuttan ayrý ayrý puanlar ve tümünden toplam puan alýnabilmektedir. SKE ilkokul, ortaokul, lise ve üniversite öðrencileri için ayrý ayrý normlarý çýkarýlmýþtýr.

Ýstatistiksel Yöntemler

Verilerin deðerlendirilmesinde SPSS 15.0 paket programý (Version 15.0 for Windows; SPSS Inc., Chicago, IL, USA) kullanýlmýþtýr. Verilerin

(4)

ana-lizinde ikiden fazla grup arasýnda fark olup olmadýðýný saptamak için varyans analizi, ANOVA modelde Post Hoc Tukey testi ve Kruskall Wallis Varyans analizi, ikili karþýlaþtýrmalarda ise t-testi ve Mann Whitney U testi, korelasyon karþýlaþtýr-malarýnda Pearson testi ve ek olarak sýnav kaygýsýný etkileyen baðýmsýz faktörlerin karþýlaþtýrýlmasýnda lineer regresyon analizi kullanýlmýþtýr.

BULGULAR

Çalýþmaya alýnan 171 öðrencinin %48.5'i (n=83) erkek, %51.5'i (n=88) kadýndý. Erkeklerin yaþ orta-lamasý 21.18±4.14, kadýnlarýn yaþ ortaorta-lamasý 19.92 ±3.37 idi. Cinsiyetler arasýndaki yaþ farký istatistik-sel açýdan anlamlý bulundu (t=2.143, p=0.034). Öðrencilerin %98.2'si bekar; %83.5'i çekirdek aile yapýsýna sahipti; %70.8'i aileden uzakta yaþýyordu. Öðrencilerin %3.6'sýnda kendinde, %6.0'sýnýn ailesinde ruhsal hastalýk ve %5.3'ünde yakýnlarýnda intihar giriþimi ya da tamamlanmýþ intihar

mevcut-tu. Öðrencilerin %11.4'ü sigara, %3.0'ü alkol, %1.2'si ilaç madde kullandýðýný bildirdi ve %8.2'si bir yakýnýnýn alkol kullanýmý ile ilgili sorunu olduðunu bildirdi. Çalýþma grubunun %20.6'sý öðrenim hayatý boyunca, %10.5'i de üniversitede kayýp yýl bildirdi, %6.4'ü bir adli olay yaþadýðýný bildirdi. Öðrencilerin %1.8'i internet için günde dört saatten fazla zaman ayýrmaktaydý. Öðrenci-lerin bazý sosyodemografik özellikleri Tablo 1'de verilmiþtir.

Psikolojik testler sonucunda öðrencilerin %15.8'i (n=27, kadýn=14, erkek=13) sýnav kaygýsý kesme puanýnýn üzerinde kalýyordu. Cinsiyetler arasýnda sýnav kaygýsý açýsýndan istatistiksel olarak anlamlý fark bulunmadý. Öðrencilerin %2.3'ü (n=4) süreklilik, durumluluk anksiyete ölçeði kesme puanýnýn üzerinde puan aldý. BDÖ'ye göre ise %14.8'i (n=25) depresyon için kesme puanýnýn üzerinde kalýyordu.

ASRS puanlarý deðerlendirildiðinde; %4.1'i (n=7) Tablo 1. Öðrencilerin sosyodemografik özellikleri

N % Cinsiyet Erkek 83 48.5 Kýz 88 51.5 Sigara Var 19 11.4 Yok 148 88.6 Alkol Var 5 3 Yok 161 97

Ýlaç madde Var 2 1.2

Yok 166 98.8

Öðrenim hayatýnda kayýp yýl Var 35 20.6

Yok 135 79.4

Ýnternete ayrýlan zaman Bir saatten az 94 55.6

1-2 49 29.0

2-4 23 13.6

4 den fazla 3 1.8

Adli sorun Var 11 6.4

Yok 158 92.4

Adli sorun kaç kez Yok 158 92.4

1 kez 6 3.5

2-4 7 4.1

(5)

DEHB için kesme puaný üzerinde bulundu, WUDÖ'ye göre %12.9'u (n=22) DEHB kesme puaný üzerindeydi. DEHB tarama testleri WUDÖ ve ASRS ile DEHB ölçütlerini (iki ölçeðin kesiþtiði) iki öðrenci karþýladý. Ýki öðrenci ise WUDÖ ile eþik altý DEHB ölçütlerini karþýlýyordu. ASRS ile DEHB ölçütlerini karþýlayan yedi öðren-ciden üçü WUDÖ ile DEHB ölçütlerini karþýlamý-yordu. WUDÖ ile DEHB ölçütlerini karþýlayan 18 öðrenci ASRS ile DEHB ölçütlerini karþýlamýyor-du.

Cinsiyet açýsýndan deðerlendirildiðinde, kadýnlarla erkekler arasýnda sýnav kaygýsý toplam puanýnda, sýnav kaygýsý kuruntu puanýnda, sýnav kaygýsý duyuþsallýk puanýnda, LSAÖ kaygý puanýnda, Süreklilik Kaygý puanýnda istatistiksel açýdan anlamlý olarak fark bulundu; sözü geçen kaygý puanlarýnýn tümü kýzlarda erkeklerden daha yük-sekti. Durumluluk kaygý puaný anlamlý olarak

erkeklerde yüksek bulundu. ASRS, WUDÖ, LSAÖ kaçýnma, BDÖ puanlarý açýsýndan kadýn ve erkek-ler arasýnda istatistiksel açýdan anlamlý fark bulun-madý. Cinsiyet açýsýndan psikolojik testlerin deðer-lendirilmesi Tablo 2'de verilmiþtir.

Sýnav kaygýsý toplam puaný ile; ASRS puaný, WUDÖ puaný, LSAÖ kaygý, LSAÖ kaçýnma, BDÖ, Süreklilik kaygý puanlarý arasýnda orta düzeyde anlamlý pozitif korelasyon bulundu. Sýnav kaygýsý toplam puaný ile durumluluk kaygý puaný arasýnda ise zayýf düzeyde anlamlý düzeyde negatif korelas-yon bulundu. Sýnav Kaygýsý ile psikometrik test puanlarý arasýndaki korelasyonlar Tablo 3'de veril-miþtir.

Sýnav kaygýsý kuruntu puaný ile, ASRS, WUDÖ, LSAÖ kaygý, LSAÖ kaçýnma, BDÖ, Süreklilik kaygý arasýnda orta düzeyde anlamlý pozitif kore-lasyon bulundu. Sýnav kaygýsý duyuþsallýk puaný ile, Tablo 2. Cinsiyete göre psikolojik testlerin deðerlendirilmesi

Psikolojik Testler Ortalama±SS t P

Sýnav Toplam Puan Erkek 38.1±11.2 -2.544 0.012*

Kadýn 42.5±11.3

Sýnav Kuruntu Puan Erkek 14.0±4.5 -2.398 0.018*

Kadýn 15.7±4.9

Sýnav Duyuþsallýk Puan Erkek 24.1±7.4 -2.259 0.025*

Kadýn 26.6±7.1

ASRS Erkek 25.7±8.4 -1.293 0.198

Kadýn 27.5±9.8

WUDÖ Erkek 20.5±14.6 1.340 0.182

Kadýn 17.6±13.1

LSAÖ kaygý Erkek 44.4±14.6 -2.284 0.024*

Kadýn 49.0±14.1

LSAÖ kaçýnma Erkek 42.5±11.1 -1.649 0.101

Kadýn 45.8±13.0 BDÖ Erkek 8.3±8.8 -0.538 0.591 Kadýn 9.0±7.4 Durumluluk KE Erkek 43.3±5.7 3.017 0.003* Kadýn 40.8±5.0 Süreklilik KE Erkek 45.8±4.5 -3.643 0.000* Kadýn 48.5±4.5

ASRS:Eriþkin DEHB Kendi Bildirim Ölçeði, WUDÖ:Wender-Utah Derecelendirme Ölçeði, LSAÖ:Liebowitz Sosyal Anksiyete Ölçeði, BDÖ:Beck Depresyon ölçeði KE: Kaygý Envanteri

(6)

ASRS, WUDÖ, LSAÖ kaygý, LSAÖ kaçýnma, BDÖ, Süreklilik Kaygý puaný arasýnda orta düzeyde pozitif korelasyon bulundu. Sýnav kaygýsý duyuþsal-lýk puaný ile Durumluluk Kaygý puaný arasýnda anlamlý düzeyde negatif korelasyon bulundu. WUDÖ kesme puanýna göre DEHB olan öðrenci-lerin sýnav kaygýsý, sosyal anksiyete ve BDÖ puan ortalamalarý arasýnda istatistiksel olarak anlamlý bir iliþki saptandý (p<0.05). ASRS kesme puanýna göre DEHB olan öðrencilerin sýnav toplam ve sýnav kuruntu, sosyal fobi ve BDÖ puan ortalamalarý arasýnda istatistiksel olarak anlamlý bir iliþki bulun-du (p<0.05), sýnav bulun-duyuþsallýk puan ortalamasý ile anlamlý bir iliþki bulunmadý (p>0.05). ASRS ve WUDÖ kesme puanýna göre DEHB olan öðrenci-lerin sýnav kaygýsý, sosyal fobi ve BDÖ puan ortala-malarý Tablo 4 ve Tablo 5'de verilmiþtir.

WUDÖ puaný ile üniversitede yýl kaybý yaþama durumu arasýnda iliþki bulunmuþtur.

Çalýþmada lineer regresyon analizi yapýldýðýnda WUDÖ (p<0.004), Liebowitz (p<0.004), BDÖ (p<0.001) ve durumluk kaygý puanlarý Sýnav kaygýsýný baðýmsýz etkileyen faktör olarak tespit edilmiþtir.

TARTIÞMA

Bu çalýþmada; týp fakültesi öðrencileri arasýnda sýnav kaygýsý yaygýnlýðý %15.8 bulunmuþtur. Sýnav kaygýsý ile DEHB, sürekli anksiyete, sosyal anksiyete ve depresyon belirtileri arasýnda iliþki bulunmuþtur. Son yýllarda sýnav kaygýsý nedeni ile

ruh saðlýðý çalýþanlarýna yüksek oranda baþvuruya rastlanmaktadýr. Bu çalýþmanýn bulgularý sýnav kaygýsý ile baþvuran öðrencilerde; DEHB, sosyal anksiyete, sürekli anksiyete ve depresyon belirti-lerinin aranmasýnýn kapsamlý bir yardým saðlama açýsýndan önemli olduðuna iþaret etmektedir. Çeþitli çalýþmalar etkilenen kiþilerin yaþamý üzerinde DEHB'nin uyum saðlamaya yönelik becerilerinin bir çok alanýnda bozulmalara yol açtýðýný göstermiþtir, örneðin eðitim, iþ performansý ve sosyal iliþkiler alanlarýnda iþlevsellikte bozulma olduðu ve baþka psikiyatrik bozukluklarýn DEHB'ye eþlik etme olasýlýðýnýn arttýðý bildirilmek-tedir (Biederman ve ark. 2006b, Manuzza 1993, Weiss ve ark. 1985). Üniversite öðrencileri ile yapýlan çalýþmalarda DEHB olan öðrencilerin akademik ve psikolojik güçlükler açýsýndan daha fazla risk altýnda olduklarý gösterilmiþtir (Weyandt ve Du Paul 2008). Yüksek düzeyde DEHB belirtisi bildiren öðrenciler; belirgin olarak daha az akademik baþ etme davranýþý göstermekte, daha az organize olabilmekte, daha az sistemli çalýþa-bilmekte, kendini kontrol ve disipline etmede daha baþarýsýz davranmakta ve daha az DEHB belirtisi gösterenlere göre daha belirgin olarak görevlerini erteleme davranýþý göstermektedirler (Turnock 1998). Benzer olarak bu çalýþmada üniversitede yýl kaybý ile çocukluk çaðý DEHB belirtilerini deðer-lendiren WUDÖ puanlarý arasýnda iliþki bulun-muþtur.

Bu çalýþmada önceki çalýþmalara benzer olarak; ASRS ölçeði kesme puanýna göre öðrencilerin Tablo 3. Sýnav kaygýsý ile psikolojik test puanlarý arasýndaki korelasyonlar

Sýnav Kaygýsý R P Cinsiyet 0.192 0.012* ASRS 0.422 <0.001* WUDÖ 0.437 <0.001* LSAÖ kaygý 0.494 <0.001* LSAÖ kaçýnma 0.417 <0.001* BDÖ 0.461 <0.001* Durumluluk KE -0.205 0.009* Süreklilik KE 0.434 0.001*

ASRS:Eriþkin DEHB Kendi Bildirim Ölçeði, WUDÖ:Wender-Utah Derecelendirme Ölçeði, LSAÖ:Liebowitz Sosyal Anksiyete Ölçeði, BDÖ:Beck Depresyon ölçeði KE: Kaygý Envanteri

(7)

%4.1'inde, WUDÖ ile 12.9'unda DEHB bulunmuþ-tur (Kavakcý ve ark. 2010b, Gaub ve Carlson 1997). DEHB'yi deðerlendiren ASRS ve WUDÖ puanlarý ile sýnav kaygýsý, depresyon, sürekli anksiyete, sosyal anksiyete belirtileri arasýnda iliþki bulun-masý; DEHB puanlarýnýn yükselmesi ile baþa çýk-malarýn azaldýðý, bu öðrencilerde çeþitli türde anksiyete ve depresyona yatkýnlýk olduðuna iþaret etmektedir. DEHB'ye eþlik eden tanýlarý deðer-lendiren çalýþmalarda; DEHB olanlarýn %30-35'inde Major depresif bozukluk, %40-50'sinde anksiyete bozukluklarý ve %40-50'sinde madde kötüye kullaným bozukluðu bildirmiþtir (Biederman ve ark. 1993a, Cumyn ve ark. 2009). WUDÖ geçmiþte DEHB belirtilerinin varlýðýný, ASRS ölçeði þimdiki DEHB belirtilerinin varlýðýný tarayan ölçeklerdir. Olgularýn bir kýsmýnda yaþýn ilerlemesi ile belirtilerin azalmasý DEHB için belir-lenen sýklýðý deðiþtirebilmektedir.

WUDÖ puaný hem sýnav kaygýsýna baðýmsýz olarak katkýda bulunan bir faktör olarak ortaya çýkmýþ hem de WUDÖ puaný ile üniversitede yýl kaybý

yaþama durumu arasýnda iliþki bulunmuþtur. WUDÖ yetiþkin çaðdaki kiþilerin, çocukluk çaðýn-da DEHB özelliklerini taþýyýp taþýmadýðýný deðer-lendiren bir araçtýr. Çocukluk çaðýnda bu özellik-lerin bulunmasý ile üniversite yaþamýnda sýnav kaygýsý ve yýl kaybý yaþamak arasýnda iliþki bulun-masý, bu özelliklerin erken tanýnýp müdahale edilmesinin önemine iþaret edebilir. Yine de bu bulgunun baþka çalýþmalarla tekrarlanmasý gerek-lidir.

WUDÖ puanlarý ile iliþki görülürken; ASRS puan-larý ile üniversitede yýl kaybý arasýnda görülmemesi, ASRS puanlarýnýn sýnav kaygýsýna baðýmsýz olarak katkýda bulunan etken olarak görülmemesi, WUDÖ ile ASRS ölçeði deðerlendirmelerinde, ölçütleri karþýlayan öðrencilerin bir kýsmýnýn kesiþmesi; klinik taný ile öðrencilerin ve ölçeklerin deðerlendirilmesine gereksinim olduðuna iþaret etmektedir. Klinik deðerlendirme ile DEHB tanýsý alan öðrencilerde sýnav kaygýsý düzeylerinin deðer-lendirilmesi de bu çalýþmanýn varsayýmýnýn daha iyi deðerlendirilmesini saðlayabilir. WUDÖ ile 22 Tablo 4. ASRS ve WUDÖ deðerlendirmesine göre DEHB olan öðrencilerin sýnav kaygýsý ve sosyal fobi, anksiyete ve depresyon puan ortalamalarý

ASRS Ort±SS T P WUDÖ Ortalama±SS t P

Sýnav kaygýsý DEHB var 49.4±10.5 -2.160 0.032* DEHB var 50.7±11.8 -4.836 <0.001*

toplam puaný DEHB yok 40.0±11.3 DEHB yok 38.9±10.6

Sýnav kaygýsý DEHB var 20.7±5.5 -3.398 0.001* DEHB var 18.5±5.4 -4.017 <0.001*

kuruntu DEHB yok 14.6±4.6 DEHB yok 14.3±4.5

Sýnav kaygýsý DEHB var 28.7±6.1 -1.216 0.226 DEHB var 31.7±6.81 -4.569 <0.001*

duyuþsallýk DEHB yok 25.3±7.4 DEHB yok 24.5±7.0

LSAÖ kaygý DEHB var 58.7±13.5 -2.576 0.011* DEHB var 55.4±11.7 -3.242 0.001*

DEHB yok 46.2±12.5 DEHB yok 45.6±12.5

LSAÖ kaçýnma DEHB var 55.0±14.0 -2.419 0.017* DEHB var 52.8±11.7 -3.385 0.001*

DEHB yok 43.7±11.9 DEHB yok 43.1±11.9

BDÖ DEHB var 19.6±15.8 -3.785 <0.001* DEHB var 17.5±10.0 -6.048 <0.001*

DEHB yok 8.2±7.3 DEHB yok 7.3±6.9

Sürekli DEHB var 42.0±5.3 -0.822 0.412 DEHB var 41.7±5.0 -2.092 0.038*

anksiyete DEHB yok 43.8±8.2 DEHB yok 44.4±7.6

Durumluk DEHB var 47.0±4.5 -1.999 0.047* DEHB var 46.9±4.6 -1.706 0.090

anksiyete DEHB yok 50.8±6.9 DEHB yok 48.9±4.7

DEHB: Dikkateksikliði/Hiperaktivite Bozukluðu, ASRS: Eriþkin DEHB Kendi Bildirim Ölçeði, WUDÖ: Wender-Utah Derecelendirme Ölçeði, LSAÖ: Liebowitz Sosyal Anksiyete Ölçeði, BDÖ: Beck Depresyon ölçeði, KE: Kaygý Envanteri

(8)

öðrenci (%12.9), ASRS ile 7 öðrenci (%4.1) DEHB kesme puaný üzerinde kalmýþtýr. DEHB'nin yaygýn-lýðý çocukluk çaðýnda %3-7 (APA 2000) eriþkin çaðda ise yaklaþýk yarý yarýya azalarak %4 oranýnda (Kessler ve ark. 2006) verilmektedir. Türkiye'de yapýlan çalýþmalarda çocuklarda %8.6 (Erþan ve ark. 2004) ve %8.1 (Gül ve ark. 2010) olarak bildirilmiþtir. Yakýnlarda yapýlan bir meta-analizde dünya çapýnda biriken veriler deðerlendirilmiþ ve DEHB oraný %5.29 olarak verilmiþtir (Polanczyk ve ark. 2007a). Buradaki bulgular ölçeklerle deðer-lendirmeden çok klinik tanýnýn önemine iþaret etmektedir.

Bu çalýþmada DEHB ve depresyon puanlarý açýsýn-dan cinsiyetler arasý fark görülmezken; sürekli kaygý, sosyal kaygý ve sýnav kaygýsý puanlarý kýzlar-da kýzlar-daha yüksek bulunmuþtur. Kaygý puanlarýnýn kýzlarda daha yüksek olmasý literatürle uyumludur (McLean ve Anderson 2009).

Çocukluk çaðýnda yapýlan çalýþmalarda klinik örneklemlerde DEHB'nin erkeklerde daha yüksek oranda olduðu bildirilmektedir (Gaub ve Carlson 1997), alan çalýþmalarýnda ise çeliþkili sonuçlar vardýr (Heiligenstein 1998, Biederman ve ark. 2004c). Yetiþkin döneme gelindiðinde erkek:kýz oraný azalmakta, ancak çalýþmalardaki cinsiyet oranlarý, örneklemin nereden alýndýðý, örneklem büyüklüðü, deðerlendirme araçlarý gibi metodolo-jik farklýlýklar sebebiyle deðiþmektedir (Kessler ve ark. 2006, Polanczyk ve Rohde 2007b). Klinik çalýþ-malarda DEHB'nin çoðunlukla erkeklerde taný konulmasýnýn nedeni; DEHB olan erkek çocuk-larýn daha fazla sorun davranýþ göstermesi, bu nedenle de daha fazla yardým arama davranýþý görülmesi olabilir. Bu çalýþmada DEHB belirtileri açýsýndan fark olmamasýnýn nedeni çalýþýlan grubun klinik örneklem olmamasýndan kaynaklandýðý düþünülebilir.

Çalýþmada; DEHB belirtileri ile sýnav anksiyetesi yaný sýra sosyal anksiyete ve sürekli anksiyete puan-larý arasýnda iliþki bulunmuþtur. DEHB ile anksiyete bozukluklarý eþ tanýsý sýk bildirilen bir durumdur, çeþitli çalýþmalar DEHB'de anksiyete bozukluklarý eþ tanýsýný %40-50 arasýnda bildir-miþtir (Biederman ve ark. 1993a, Kessler ve ark. 2006, Shekim ve ark. 1990). Bu çalýþmanýn bulgu-larýna benzer biçimde sosyal anksiyete bozukluðu

da DEHB ile yüksek eþ tanýlý durum olarak bildirilmiþtir (Van Ameringen ve ark. 2010). Sosyal anksiyete ve depresyon puanlarý yüksekliði baðýmsýz olarak sýnav kaygýsýný etkileyen faktörler olarak bulunmuþtur. Sosyal anksiyete bozukluðu tanýmadýðý insanlarla karþýlaþtýðý ya da baþkalarýnýn gözünün üzerinde olabileceði, bir ya da birden fazla toplumsal ya da bir eylemi gerçekleþtirdiði durum-dan belirgin ve sürekli bir korku duyma hali olarak tanýmlanýr. Kiþi, küçük duruma düþeceði ya da utanç duyacaðý bir biçimde davranacaðýndan korkar (APA 2007). DSM sýnav kaygýsýný sosyal anksiyete tanýsý içinde deðerlendirmektedir (APA 2007). Hem sosyal anksiyete, hem de sýnav kaygýsýnda bulunan, baþkalarý tarafýndan deðer-lendirilmeden aþýrý kaygý duyma þeklindeki çekir-dek belirtinin ortak olmasý nedeniyle sýnav kaygýsýnýn sosyal anksiyetenin bir alt tipi olabileceði tartýþýlmýþtýr (Hall 2005). Aralarýnda bazý benzer-likler bulunmasýna karþýn, sýnav kaygýlý bireyler; sosyal anksiyete bozukluðu olanlardan farklý olarak, performans düzeyi, olumsuz biliþlerin sayýsý ve psikofizyolojik tepkileri deðerlendiren davranýþ görevleri sýrasýnda belirgin iþlevsel bozulma göster-memiþlerdir. Sosyal anksiyete ve sýnav kaygýsý iliþ-kisi üzerinde ileri çalýþmalarý hak ediyor görülmek-tedir.

Depresyonun biliþsel yaklaþýmlarý, kiþilerin benlik-lerini, çevresel koþullarý ve geleceði olumsuz algýladýklarýný ileri sürer (Türkçapar 2006). Bu çalýþmada olduðu gibi kendileri hakkýndaki olum-suz biliþleri olan kiþilerin sýnav karþýsýnda da kendi-lerini olumsuz deðerlendirmeleri ve daha yüksek kaygý bildirmeleri beklenen bir bulgudur.

Sýnýrlýlýklar

Bu çalýþma yalnýzca týp öðrencileri üzerinde uygu-lanmýþtýr, baþka öðrenci gruplarýnda da, özellikle üniversite giriþ sýnavýna hazýrlanan öðrenci grubun-da tekrarlanmasýna gereksinim vardýr. Ayrýca çalýþ-ma bulgularý öðrencilerin doldurduðu ölçeklere göre bir deðerlendirme sunmaktadýr, klinik görüþme ile konulmuþ tanýlar olmamasý da bir eksikliktir. Klinisyen tarafýndan doldurulmasý gereken sosyal anksiyete ölçeðinin bu çalýþmada kendi bildirim ölçeði olarak kullanýlmasý da bir sýnýrlýlýktýr.

(9)

SONUÇLAR

Sonuç olarak bu çalýþma, týp öðrencilerinde sýnav kaygýsýnýn yaygýn olduðunun; sýnav kaygýsý ile ruh saðlýðý hizmeti almak için baþvuranlarda, klinisyen-lerin deðerlendirme yaparken duruma özgü gibi görünen bu yakýnmada; DEHB, sosyal anksiyete,

depresyon ve genel anksiyete belirtilerinin de aran-masý gerektiðinin altýný çizmektedir.

Yazýþma adresi: Dr. Önder Kavakçý, Cumhuriyet Üniversitesi Týp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalý, Sivas, okavakci@yahoo.com

KAYNAKLAR

Amerikan Psikiyatri Birliði (2007) Ruhsal Bozukluklarýn Tanýsal ve Sayýmsal Elkitabý, dördüncü baský yeniden gözden geçirilmiþ tam metin (DSM-IV-TR), Amerikan Psikiyatri Birliði, Washington DC, 2000, Köroðlu E (Çev Ed), Hekimler Yayýn Birliði, Ankara.

Aslan SA (2005) Ergenlerde ana-baba tutumu, sýnav kaygýsý, ders çalýþma becerilerinin lise giriþ sýnavýný yordama düzeyleri. Yayýnlanmamýþ yüksek lisans tezi. Mersin Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.

Bandura A (1997) Self-efficacy: toward a unifying theory of behavioral change. Psychol Rev, 84:191-215.

Biederman J, Faraone SV, Spencer T (1993a) Patterns of psy-chiatric comorbidity, cognition, and psychosocial functioning in adults with attention deficit hyperactivity disorder. Am J Psychiatry, 150:1792-1798.

Biederman J, Monuteaux MC, Mick E ve ark. (2006b) Young adult outcome of attention deficit hyperactivity disorder: a cont-rolled 10-year follow-up study. Psychol Med, 36:167-179. Biederman J, Faraone SV, Monuteaux MC ve ark. (2004c) Gender effects on attention-deficit/hyperactivity disorder in adults, revisited. Biol Psychiatry, 1:692-700.

Cumyn L, French L, Hechtman L (2009) Comorbidity in adults with attention-deficit hyperactivity disorder. Can J Psychiatry, 54:673-683.

Dilbaz N (2001) Liebowitz sosyal kaygý ölçeði geçerlik ve güve-nilirliði. 37. Ulusal Psikiyatri Kongresi Özet Kitabý, Ýstanbul. Doðan S, Öncü B, Saraçoðlu GV ve ark. (2009) Eriþkin Dikkat Eksikliði Hiperaktivite Bozukluðu Kendi Bildirim Ölçeði (ASRS-v1.1): Türkçe formunun geçerlilik ve güvenilirliði. Anadolu Psikiyatri Dergisi, 10:77-87.

Ekþi P (1998) Sýnav kaygýsýnýn üniversite adayý ergenlerde ince-lenmesi Yayýnlanmamýþ Yüksek Lisans Tezi. Marmara Üniver-sitesi Eðitim Bilimleri Enstitüsü.

Erþan EE, Doðan O, Doðan S ve ark. (2004) The distribution of symptoms of attention-deficit/hyperactivity disorder and opposi-tional defiant disorder in school age children in Turkey. Eur Child Adolesc Psychiatry, 13:354-361.

Gaub M, Carlson CL (1997) Gender differences in ADHD: a meta-analysis and critical review. J Am Acad Child Adolesc Psychiatry, 36:1036-1045.

Gul N, Tiryaki A, Kultur SEC ve ark. (2010) Prevalence of attention deficit hyperactivity disorder and comorbid disruptive behavior disorders among school age children in Trabzon. Klinik Psikofarmakoloji Bülteni, 20:50-56.

Hall TS (2005) Is test anxiety a form of spesific social phobia. Unpublished Thesis. Faculty of the Graduate School of the University of Maryland.

Heiligenstein E, Conyers LM, Berns AR ve ark. (1998) Preliminary normative data on DSM-IV attention deficit hyper-activity disorder in college students. J Am Coll Health, 46:184-188.

Hisli N (1989) Beck Depresyon Envanterinin üniversite öðren-cileri için geçerliliði güvenilirliði. Psikoloji Dergisi, 7:3-13. Kavakcý Ö, Yýldýrým O, Kuðu N (2010a) Travma sonrasý stres bozukluðu ve sýnav kaygýsý için EMDR: Olgu sunumu. Klinik Psikiyatri Dergisi, 2010;13:42-47.

Kavakcý Ö, Kuðu N, Semiz M ve ark. (2010b) Üniversite öðren-cileri arasýnda Dikkat Eksikliði Hiperaktivite bozukluðu ve eþlik eden bozukluklar. 46. Ulusal psikiyatri Kongresi, Ýzmir. Kessler RC, Adler LA, Barkley R ve ark. (2006) The prevalence and correlates of adult ADHD in the United States: results from the National Comorbidity Survey Replication. Am J Psychiatry, 163:716-723.

Kessler RC, Adler L, Ames M ve ark. (2005) The World Health Organization Adult ADHD Self-Report Scale (ASRS): a short screening scale for use in the general population. Psychol Med, 35:245-256.

Liebert RM, Morris LW (1967) Cognitive and emotional com-ponents of test anxiety: A distinction and some initial data. Psychol Rep, 20:975-978.

Manuzza S, Klein RG, Bessler A ve ark. (1993) Adult outcome of hyperactive boys. Educational achievement, occupational rank, and psychiatric status. Arch Gen Psychiatry, 50:565-576. Mc Donald AS (2001) The prevalence and effects of test anxiety in school children. Educ Psychol, 21:89-98.

McLean CP, Anderson ER (2009) Brave men and timid women? A review of the gender differences in fear and anxiety. Clin Psychol Rev, 29:496-505.

Meichenbaum D, Butler L (1980) Toward a Conceptual Model for the Treatment of Test Anxiety: Implications for Research and Treatment. Test Anxiety: Theory, Research, and Applications. Sarason IG (Ed), Erlbaum, Hillsdale.

Morris LW, Davis MA, Hutchings CH (1981) Cognitive and emotional components of anxiety: Literature review and a revised worry-emotionality scale. J Educ Psychol, 73:541-555. Musch J, Broder A (1999) Test Anxiety versus Academic Skills: A comparison of two alternative models for predicting perfor-mance in a statistics exam. Br J Educ Psychol, 69:105-116.

(10)

Neuderth S, Jabs B, Schmidtke A (2009) Strategies for reduc-ing test anxiety and optimizreduc-ing exam preparation in German university students: a prevention-oriented pilot project of the University of Würzburg. J Neural Transm, 116:785-790. Peleg-Popko O (2004) Differentiation and test anxiety in ado-lescents. J Adolesc, 27: 645-662.

Polanczyk G, de Lima MS, Horta BL ve ark. (2007a) The world-wide prevalence of ADHD: a systematic review and metaregres-sion analysis. Am J Psychiatry, 164:942-948.

Polanczyk G, Rohde LA (2007b) Epidemiology of attention-deficit/hyperactivity disorder across the lifespan. Curr Opin Psychiatry, 20:386-392.

Öncü B, Ölmez S, Þentürk V (2005) Validity and reliability of the Turkish version of the Wender Utah Rating Scale for atten-tion-deficit/hyperactivity disorders in adults. Türk Psikiyatri Dergisi, 16:252-259.

Öner, N, Le Compte A (1985) Süreksiz Durumluk / Sürekli Kaygý Envanteri El Kitabý (2. Baský), Ýstanbul: Boðaziçi Üniver-sitesi Yayýnlarý.

Öner N (1989) Sýnav kaygýsý envanteri el kitabý. Ýstanbul. Yükseköðretimde rehberliði yayma vakfý.

Sansgiry SS, Sail K (2006) Effect of Students' Perceptions of Course Load on Test Anxiety. Am J Pharm Educ, 15:26. Sarason IG (1980) Introduction to the study of test anxiety. Test anxiety: Theory, research, and applications. IG Sarason (Ed), Hillsdale, NJ: Lawrence Erlbaum, s.3-14.

Sarason IG, Sarason BR (1990) Test Anxiety. Handbook of Social and Evaluative Anxiety. Leitenberg H (Ed), NY, Plenum Press, s.475-496.

Sarason IG, Stoops R (1978) Test anxiety and the passage of time. J Consult Clin Psychol, 46:102-109.

Shekim WO, Asarnow RF, Hess E ve ark. (1990) A clinical and demographic profile of a sample of adults with attention deficit hyperactivity disorder, residual state. Compr Psychiatry, 31:416-425.

Turnock P, Rosen LA, Kaminski PL (1998) Differences in acad-emic coping strategies of college students who self-report high and low symptoms of attention deficit hyperactivity disorder, J Coll Stu Dev, 39:484-493.

Türkçapar H (2006) Psikoterapiler. Ruhsal hastalýklar, N Yüksel (Ed), 3. Baský, Nobel Kitabevi, s.526.

Van Ameringen M, Mancini C, Simpson W ve ark. (2010) Adult Attention Deficit Hyperactivity Disorder in an Anxiety Disorders Population. CNS Neurosci Ther. Apr 8. (Baskýda). Weiss G, Hechtman L, Milroy T ve ark. (1985) Psychiatric status of hyperactives as adults: a controlled prospective 15-year fol-low-up of 63 hyperactive children. J Am Acad Child Adolesc Psychiatry, 24:211-220.

Weyandt LL, DuPaul GJ (2008) ADHD in college students: Developmental findings. Dev Disabil Res Rev, 14:311-319. Yapýcýoðlu B, Kavakcý Ö, Güler AS ve ark. (2010) Sivas il merkezinde eriþkin Dikkat Eksikliði Hiperaktivite Bozuk-luðunun yaygýnlýðý ve eþlik eden eksen I ve eksen II Tanýlarý. 46. Ulusal Psikiyatri Kongresi, Ýzmir.

Zeidner M (1998) Test Anxiety: The State of the Art. New York: Plenum Press.

Referanslar

Benzer Belgeler

Based on our results of mean SCL-90-R score for each item, somatization, obsessive-compulsive symptoms, interpersonal sensitivity, depression, anxiety, hostility, phobic

Kümülatif bakıldığında yaĢam içinde aralıklı bir yapı arz eden ve tekil bir faaliyet olarak düĢünüldüğünde geçici nitelikte olan turistik deneyimlerin

1997 Mart’›nda yay›n hayat›na at›lan Aile Hekimli- ¤i Dergisi’nin ilk say›s›n› önüme koydum, düflündüm; ne kadar çok zaman geçmifl, köprülerin alt›ndan ne

Amaç: Aile hekimli¤i poliklini¤ine dispeptik yak›nmalarla baflvuran eriflkinlerde C14 üre nefes testi ile Helicobacter pylori s›kl›¤›n› sap- tamak.. Yöntem: 15 Mart

Nedeni, küme merkezindeki gaz yo¤unlu¤unun çevreye göre daha yüksek olmas› ve dolay›s›yla X-›fl›n› yayarak so¤uma sürecinin daha h›zl› ve daha etkin

Etrafta çok fazla Türk yazar olmadığı için yalnızca bir yazar değil, ‘Türk yazar’ olarak ba­ kıyorlar. Bu çıkmazdan kurtulmak

İyi bir filmde kötü oyuncu olmak, kötü bir filmde de çok iyi bir oyuncu olmak mümkün değil. Bir müddet sonra işin niteliği gereği filmle bir bü­ tün haline

Sosyal fobikler kendi sosyal yeteneklerini diðer anksiyete bozukluklu hastalar ve normal kontrollere göre çok daha sýnýrlý ve yetersiz olarak deðer- lendirmektedir1. Baþkalarý