• Sonuç bulunamadı

Başlık: Çocuk Pornografisi Tartışmalarına ilişkin SorularYazar(lar):ÇAM, ŞerifeCilt: 1 Sayı: 2 DOI: 10.1501/Iltaras_0000000048 Yayın Tarihi: 2003 PDF

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Başlık: Çocuk Pornografisi Tartışmalarına ilişkin SorularYazar(lar):ÇAM, ŞerifeCilt: 1 Sayı: 2 DOI: 10.1501/Iltaras_0000000048 Yayın Tarihi: 2003 PDF"

Copied!
32
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Çocuk Pornografisi Tartışmalarına

ilişkin Sorular

Şerife Çam

Özet: '• • • : - t ; Mî' " "i ; -: ' • ^ . • - • •i Bu çalışma, son yıllarda özellikle internet üzerinde yaygınlaşan çocuk pornografisinin önlenmesine ilişkin tartışmaları konu edinmektedir. Çalışmada esas olarak, çocuk pornografisinin çok boyutlu bir mesele olduğunu görünür kılmak ve bu meseleyi sadece ahlaki bir sorun olarak değerlendirmenin doğurduğu eksiklikleri açığa çıkarmak amaçlanmaktadır. Bu çerçevede ilk olarak, çocuk pornografisine ilişkin meselenin değişik boyutlarına vurgu yapan tanımlamalar ele alınarak, çocuk pornografisinin dünya üzerindeki yaygınlığına dikkati çekebilmek için üretim, dağıtım ve tüketimi üzerinde durulmaktadır. Üçüncü bölümde internet kullanımının yaygınlaşması ve yeni iletişim teknolojilerinin pornografik üretimde etkin bir biçimde kullanılmaya başlanılmasından sonra çocuk pornografisinin aldığı görünüm konu edilmektedir. Dördüncü bölümde, ulusal ve uluslararası düzeydeki yasal

düzenlemeler, örgütlenmeler ve girişimler ele alınmakta ve son bölümde, Türkiye'de 2001 yılının sonunda ortaya çıkan bir olay ışığında değerlendirmelerde bulunulmaktadır.

Debates on Child Pornography That Matter Abstract:

This study focuses on issues concerning child pornography disseminating rapidly especially through internet in recent years. İt is an attempt to reveal that child pornography is notjust a matter ofmorals, but also a matter ofboth national and transnational juridical systems, social responsibility, and regulation efforts of internet. İn the first part of the study, different ways of conceptualizing child pornography is explored. The issues about the production, dissemination, distribution, and consumption of child pornography constitute the secondpart of the study. The next part elaborates consistent use of internet that caused a surge in the production and distribution of child pornography. İn the forth part of the study national and International juridical efforts and the attempts of civil organizations tor combating child pornography are discussed. Finally, it is tried to explore the bases and the results of child pornography debates with regard to an event that occurred in Turkey by the end of 2001.

(2)

Çocuk Pornografisi Tartışmalarına

ilişkin Sorular

Bu çalışma, son yıllarda özellikle inter-net üzerinde yaygınlaşan çocuk pornogra-fisinin önlenmesine ilişkin tartışmaları ko-nu edinmektedir. Bu tartışmalarda, çocuk-lara yönelik cinsel suiistimalin ulaştığı en uç nokta olarak değerlendirilen çocuk pornografisinin, çeşitli bağlamlarda -hu-kuksal, toplumsal, kültürel ve ahlaki ola-rak- değerlendirildiğini gözlemlemek mümkündür. Hukukçular, psikiyatrlar, ebeveynler, internet ve bilişim endüstrisi uzmanları, gazeteciler, eğitimciler ve sos-yal hizmet uzmanlarının katılımıyla ger-çekleşen tartışmalar, farklı eksenlerde iler-lemektedir. Bu eksenlerden ilki hem hu-kuksal hem de sosyo-kültürel açıdan "ço-cuk" ve "çocuk pornografisi"nin, kavram-ların farklı boyutkavram-larını öne çıkaran tanım-lanma biçimleriyle ilgilidir. İkincisi hu-kuksal olarak, pornografi-fikir özgürlüğü karşıtlığının çocuk pornografisi alanında-ki yansıması şeklinde gelişmektedir. Bu tür tartışmalar özellikle "sanal çocuk por-nografisi", "çocuksuz çocuk pornografisi" (Burke, 1997) ya da "kurgusal pornografi"

(Sieber, 1999a: 5) olarak adlandırılan bilgi-sayar yardımıyla gerçek çocuklar kullanıl-madan üretilen çocuk pornografisinin ya-sal olup olmadığı üzerinde yoğunlaşmak-tadır. İnternet üzerinden geniş yayılma imkanı kazanmış çocuk pornografisinin engellenmesi ve denetimiyle ilgili mesele-ler de bir diğer ekseni oluşturmaktadır. Çocuk pornografisine ilişkin tartışmalar ayrıca ulusal ve uluslararası düzeyde ya-pılması gereken yasal düzenlemeler üze-rinde de durmaktadır. Son olarak da özel-likle sivil inisiyatiflerin öncülüğünde geli-şen, mağdur duruma düşmüş çocuklar ile ebeveynlerinin güven duyarak, kolaylıkla başvurabilecekleri geniş kapsamlı yardım ve koruma hizmetlerinin sunulmasına yö-nelik çabalar, konuyla ilgili tartışmalar kapsamına dahil edilmektedir.

Tüm bu tartışma eksenlerinin odak noktasını çocuk cinselliğinin sömürülme-sinin önlenmesi ve cinsel sömürünün mağduru olan çocukların korunmaları oluşturmaktadır. Bir başka ifadeyle, yetiş-kin pornografisinden farklı olarak çocuk

(3)

Çam • Çocuk Pornografisi Tartışmalarına ilişkin Sorular • 57

pornografisiyle mücadeledeki temel ge-rekçe, pornografik yayınların kendisi de-ğil; bu yayınların üretiminin çocukların cinsel suiistimaline dayalı olmasıdır (Ad-ler, 2001a; Esposito, 1998). Aslında por-nografik nitelik taşımasa da; çocukların, özellikle ailelerinden veya yakın çevrele-rinden olan yetişkinlerin cinsel suiistimal-lerine, ortaya çıkmış olan olayların çok çok üstünde bir yaygınlıkta maruz kaldığı bilinmektedir. Çocukların cinselliklerinin istismarında ortaya çıkan en önemli güç-lüğün, bu sömürünün belki de diğer tüm sömürü ilişkilerinden farklı olarak maruz kalanlarca daha az dile getirilmesi oldu-ğunu ifade etmek mümkündür. Çoğu za-man çocuklar bunun bir sömürü olduğu-nun farkında bile değildir. Bu türden bir güçlük nedeniyle, esas olarak "yetişkinle-rin" bu sömürü ilişkisinin önlenmesi ko-nusunda çaba harcamaları ve cinsel saldı-rı ve suiistimale karşı koyabilmeleri için çocuklara yardımcı olmaları gerekmekte-dir. Ne var ki, çocuk pornografisi üretici-lerinin, dağıtımcılarının, ticaretini

yürü-tenlerin, koleksiyoncularının, çocuk taciz-cilerinin, erişkin bir kimsenin aynı ya da karşı cinsiyetteki çocukları cinsel açıdan çekici bularak onlara yönelik cinsel eğili-mi dışavuran davranışlar sergilemesi şek-linde tanımlanabilecek olan çocuksevicili-ğin (paedophilialpedophiliay ve seks turiz-minin yaygınlığı; çocuk pornografisinin gelişen bilgisayar teknolojileri yardımıyla ulaştığı hızlı ve geniş erişim olanakları; bu sektörün sahip olduğu ulusaşırı ve kont-rol edilemeyen üretim ve dağıtım ağları nedeniyle, çocuk pornografisinin engel-lenmesi yönündeki çabalar çoğu zaman etkili bir sonuca ulaşamamaktadır.

Bu çalışmada kuşkusuz, yukarıda kı-saca değinilen çocuk pornografisinin ele alınma ve tartışılma biçimleriyle ilgili her noktanın değerlendirilmesi mümkün de-ğildir. Metin, konuyla ilgili yürütülen tar-tışmalarda ortaya konan temel argüman-lardan yararlanarak; çocuk pornografisi-nin çok boyutlu bir mesele olduğunu gö-rünür kılmayı ve bu meseleyi sadece ahla-ki bir sorun olarak değerlendirmenin

(4)

do-ğurduğu eksiklikleri açığa çıkarmayı amaçlamaktadır. Bu çerçevede ilk olarak, çocuk pornografisine ilişkin meselenin de-ğişik boyutlarına vurgu yapan tanımla-malar değerlendirilecektir. Ardından, ço-cuk pornografisinin dünya üzerindeki yaygınlığına dikkati çekebilmek için üre-tim, dağıtım ve tüketimine ilişkin değer-lendirmelerde bulunulacaktır. Üçüncü bö-lümde internet kullanımının yaygınlaş-ması ve yeni iletişim teknolojilerinin por-nografik üretimde etkin bir biçimde kulla-nılmaya başlanılmasından sonra çocuk pornografisinin aldığı görünüm konu edi-lecektir. Dördüncü bölümde, ulusal ve uluslararası düzeydeki yasal düzenleme-ler, örgütlenmeler ve girişimler ele alına-cak ve son bölümde, Türkiye'de 2001 yılı-nın sonunda ortaya çıkan bir olay ışığında değerlendirmelerde bulunulacaktır.

Çocuk Pornografisinin ;

Tanımlanması (Mümkün mü?)

Hukuksal açıdan "çocuk" kavramı, pek çok ulusal ve uluslararası yasal dü-zenlemede on sekiz yaşının altındaki bi-reyleri kapsamaktadır. Yasalar, psikiyatri, pediatri, pedagoji ve psikolojinin verileri ışığında, özellikle çocukların mağdur ol-duğu durumlarda küçüklerin korunması ve/veya suçlunun cezasının arttırılmasına yönelik olarak, 18 yaşın altındaki kişileri ayrıca ergenlik öncesi (11 yaşa kadar) er-genlik dönemi (12-15 yaş grubu) ve ergen-lik sonrası (15 yaş üstü) olarak da

sımflan-dırabilmektedir. Ancak bu yaş gruplan-dırmalarında kimi ülkelerde belli farklı-lıklar da gözlemlenmektedir. Çocuk kav-ramının tarif edilmesinde olduğu gibi, ço-cuk pornografisinin tanımlanmasında da belli bir uylaşımın bulunduğunu ifade et-mek güçtür. Günümüzde çocuk pornogra-fisinin hukuksal alanda sahip olduğu ulu-saşırı nitelik ve meselenin çeşitli ülkelerde farklı yasal düzenlemeler içinde değerlen-dirilmesi, çocuk pornografisinin farklı bo-yutlarına vurgu yapan tanımlarının orta-ya çıkmasına neden olmaktadır.

Türkiye'nin 2002 yılında onayladığı, 8 Ekim 2000 tarihli Birleşmiş Milletler'in, "Çocuk Haklarına Dair Sözleşmesi"ne ek olarak düzenlediği "Çocuk Haklarına Da-ir Sözleşmeye Ek Çocuk Satışı, Çocuk Fa-hişeliği ve Çocuk Pornografisi ile İlgili İh-tiyari Protokol"ün, 2. maddesinde çocuk satışı, çocuk fahişeliği ve çocuk pornogra-fisi şu şekilde tanımlanmaktadır:

(a) Çocuk satışı, herhangi bir şahıs veya bir grup şahıs tarafından, ücret ya da baş-•- ka herhangi bir şey karşılığında bir çocu-• ğun başka birine devredildiği herhangi bir fiil veya işlem anlamına gelmektedir, (b) Çocuk fahişeliği, bir çocuğun ücret veya "- başka herhangi bir şey karşılığında cinsel faaliyetlerde kullanılması demektir, (c) Ço-•• cuk pornografisi, çocuğun gerçekte veya "•>, taklit suretiyle bariz cinsel faaliyetlerde bulunur şekilde herhangi bir yolla teşhir "' edilmesi veya çocuğun cinsel uzuvlarının, ağırlıklı olarak cinsel amaç güden bir şekil-de gösterilmesi anlamına gelir (TBMM,

(5)

Çam • Çocuk Pornografisi Tartışmalarına ilişkin Sorular • 59

Bu protokolün hazırlanmasında etkili olmuş 1999 Viyana Uluslararası İnternet Üzerinde Çocuk Pornografisiyle

Mücade-le Konferansının (International Conference on Combating Chüd Pornography on the

In-ternet-ICCCPl) hazırlık metninde ise çocuk pornografisi, "çocukları çıplak ya da cin-sel açıdan etkin {sexually active) bir biçim-de teşhir ebiçim-derek cinsel tatmin sağlamak üzere kullanılan görsel materyaller"i (ICCCPI, 1999) tarif etmek üzere kullanıl-maktadır. Sözkonusu bu metinde yukarı-daki tanımla bağlantılı olarak ayrıca, çıp-laklığın yetişkin pornografisindeki softco-re'a, cinsel açıdan aktifliğin ise hcırdcore'a karşılık geldiği de ifade edilmektedir (ICCCPI, 1999). Avrupa Konseyi, 1991 yı-lında çocukların ve genç yetişkinlerin cin-sel sömürüsü, pornografisi, fahişeliği ve satışıyla ilgili olarak aldığı R (91) 11 nu-maralı tavsiye kararında ise daha genel bir tanıma giderek, çocuk pornografisini, "cinsel bağlamda kullanılan her türlü gör-sel-işitsel (audiovisiual) materyal" (Avrupa Konseyi, 1991) biçiminde tanımlamakta-dır. Uluslararası düzeyde geçerliliği bulu-nan bir diğer tanımlama kapsamında In-terpol Çalışma Grubu ise çocuk pornogra-fisinin, çocukların cinsel sömürüsünün ve suiistimalinin bir sonucu olarak ortaya çıktığını belirterek; tanımlamasını esas olarak mağdur konumuna düşmüş çocuk-ların bulunmasına dayandırmaktadır (de Saint Maur, 1999).

Yukarıda aktarılan tanımların hemen hepsinde, çocuk pornografisini oluşturan

materyallerin yazılı olmaktan çok görsel nitelikte olduğu vurgulanmaktadır. Bu ayrım aynı zamanda ulusal düzeyli ceza yasalarındaki çocuk pornografisi kapsa-mındaki farklılıklara da işaret etmektedir. Örneğin, Belçika, Danimarka, ABD, Fin-landiya ve Avusturya'daki konuyla ilgili ceza yasalarında sözel ya da yazılı ürünler çocuk pornografisi kapsamı içinde değer-lendirilmezken; Almanya, Kanada, İtalya ve İsviçre gibi ülkelerin ceza yasaları, ya-zılı, görsel ve sözel nitelikli olarak geniş kapsamlı çocuk pornografisi tanımlaması yapmaktadır (Sieber, 1999a: 10-11). Çocuk pornografisi kapsamında sözel ve yazılı ürünlerden çok görselliğe yapılan vurgu, genel olarak pornografinin teşhire dayalı oluşuyla ilgili olduğu kadar; yazılı ve sö-zel materyalin kurgusal niteliğinin daha fazla önplanda tutulmasıyla da yakından ilgilidir. Kurgusal nitelikli yazılı materyal-lerin yukarıda örneklenen kimi ülkelerde yasal olarak çocuk pornografisi kapsamı-na dahil edilememesindeki temel güçlük, söz konusu materyallerin doğrudan "ger-çek" çocukların suiistimalini gerektirme-meleridir. Bu nokta göz önünde bulundu-rularak ele alındığında, pornografik ma-teryalleri kurgusal ve gerçek ayrımına git-meden tarif eden yasal düzenlemeler aynı zamanda sözel, yazılı ve görsel nitelikli ürünleri de kapsamları içine dahil ediyor görünmektedir.

Uluslararası sözleşmeler ile çeşitli ulu-sal nitelikli yaulu-salardaki tanımlarda ısrarla vurgulanan nokta, mağdur konumundaki

(6)

çocukları korumaya yönelik olmalarıdır. Hukuksal açıdan çocuk pornografisinin suç sayılabilmesi için, bu eylem(ler)in mağduru olmuş kimselerin bulunması ge-rekmektedir. Daha önce de belirtildiği gi-bi, yasal açıdan çocuk pornografisinin ya-saklanması pornografik yayın oluşundan çok, çocuk suiistimaline dayalı olmasın-dan kaynaklanmaktadır. Bu bağlamda, çocuk pornografisi kapsamında değerlen-dirilebilecek olan her türlü materyalin özellikle üretim aşamasında çocuk cinsel-liğinin sömürüsüne dayalı olması, bu sek-tör içine çekilmiş çocukların mağduriyeti-nin dayanağını oluşturmaktadır. Ancak bu noktada üretim aşamasında herhangi bir çocuğun mağdur olmadığı durumlar-da çocuk pornografisinin yasaklanıp ya-saklanamayacağı sorusu ortaya çıkmakta-dır. Bu açıdan ele alındığında, yukarıda belirtilen nitelik, öykülemeye dayalı yazı-ların ya da bilgisayar yardımıyla oluştu-rulan grafik ve çizimlerin doğrudan "ce-zalandırılabilir suç" kapsamına almama-masındaki güçlüğü ortaya çıkarmaktadır. Ceza vermeye kaynaklık edebilecek mağ-dur mağ-durumdaki çocukların bulunması, suç olarak tarif edilen eylem(ler)in sınırlarını çizmeye yönelik olarak bu kapsam dışın-da kalanların suç olarak ele alınamayabi-leceği durumunu ortaya koymaktadır. Ancak bu yasaların uygulanmasında gi-derek sanal-gerçek ya da yazılı-görsel ay-rımı kaybolmaya ve bu materyallerin tü-münün üretimi, dağıtımı ve pek çok ülke-de bulundurulması suç olarak kabul edil-meye başlanmıştır. .-.A--";*' ' -.. ..'•."'•'• < . • ' . •

; Tanımlarla ilgili bir başka özellik ise,

çeşitli görsel-işitsel materyallerin pornog-rafik sayılabilmeleri için çocukların cinsel bir bağlamda görüntülenmesi gerektiğine vurgu yapılmasıdır. Bu özellik esas olarak hukuksal platformda -kimi zaman kulla-nan kişinin niyetinden bağımsız olarak-pornografik olan ve olmayan materyaller arasında ayrım yapmaya yönelik bir çaba-yı ifade etmektedir. Ne var ki "cinsel bağ-lam" çoğunlukla çocuk pornografisi kap-samında değerlendirilen materyallere at-fedilen cinsel anlamın muğlaklığına da işaret etmektedir. Çocuk pornografisinin içeriğini net bir şekilde belirlemek kimi zaman oldukça güçtür. Bu güçlük, büyük ölçüde hangi materyallerin pornografik bir amaç doğrultusunda kullanıldığının ya da kullanılabileceğinin saptanmasında pratik olarak karşılaşılan zorluklardan ile-ri gelmektedir. Bu noktada belki de önem-li olan, kullanıcılardan bağımsız olarak neyin pornografik materyal sayılabilece-ğinin saptanması değil; kimlerin, hangi materyallere pornografik bir anlam yükle-diği ya da pornografik bir amaç doğrultu-sunda kullandığıdır. Örneğin, pek çok ki-şi için sevimli bir çocuğun görüntüsü nite-liğindeki bir fotoğraf, bir çocuksevici tara-fından çocuklara yönelik cinsel ilgisinin tatmini için kullanılabilmektedir. Bu tür-den bir durumda pornografi sektörü içine çekilmiş bir çocuk ve onun sömürülmesi söz konusu olmamasına rağmen pornog-rafik bir amaç doğrultusunda kullanım-dan bahsedebilmek mümkündür. Bir baş-ka ifadeyle doğrudan pornografik bir

(7)

Çam • Çocuk Pornografisi Tartışmalarına ilişkin Sorular • 61

amaçla üretilmemiş ya da üretim aşama-sında herhangi bir çocuğun fiziksel ve ruhsal olarak sömürülmesinin sözkonusu olmadığı materyallerin pornografik amaç-lı dağıtımı ya da tüketimi mümkündür. Zaten çocuksevici gruplar üzerine yapılan araştırmalar, bu grupların doğrudan üre-time dahil olmuş çocukların belirgin bir cinsel faaliyet içindeki görüntülerinden çok, gündelik yaşamda herkesin aşina ol-duğu reklamlarda vb. materyallerde kul-lanılan çocuk görüntülerini tercih ettikle-rini göstermektedir (Adler, 2001a). Örne-ğin ABD'de, North American Man Boy Love Association (NAMBLA) adlı çocuksevici grup üzerine araştırma yapan James Kin-caid, grubun üyelerinin kablolu TV'de ya-yın yapan Disney kanalında ve bazı tanın-mış filmlerde yer alan çocuk görüntülerini erotik bulduğunu belirterek, NAMBLA pornografisinin bir anlamda Hollywood olduğunu ifade etmektedir (aktaran Ad-ler, 2001a). , ...,.

Yukarıdaki örnekle de kolayca anlaşı-labileceği gibi yasal düzenlemelerde söz konusu edilen "cinsel bağlam"ı net olarak tarif etmek son derece güçtür ve bu "cin-sel bağlam", çocuk pornografisini kulla-nan kişilerin bu materyallere atfettiği an-lamdan bağımsız değildir. Bu yüzden be-lirgin bir cinsel aktivite içinde ya da çıplak olarak görüntülenmeyen çocukların fo-toğraflarının bile pornografik bir amaçla kullanımları söz konusu olabilmektedir. Ne var ki bu noktanın vurgulanması, her türlü çocuk görüntüsünün çocuk

pornog-rafisi kapsamında değerlendirilebileceği anlamına da gelmemelidir.2 Bu metinde

de esas olarak vurgulanmak istenen mese-le, her türlü çocuk görüntüsünün, çocuk pornografisi kapsamına girme potansiyeli taşıdığı değil; çocuk pornografisini tanım-lama girişimlerinin (belki de diğer tüm ta-nımlama çabalarında olduğu gibi) belli bağlamlarda anlamını yitirerek muğlak hale gelebildiğidir. Çocuk pornografisi başlığı altında toplanan görsel materyalle-rin hepsinin aynı biçimde, homojen nite-likli olmaması da bahsedilen muğlaklığa neden olmaktadır.

Max Taylor, 199O'lı yılların sonlarında internet üzerindeki çocuk pornografisi ve çocuksevicileri üzerinde yaptığı ampirik araştırmada toplanan görsel materyalleri üç gruba ayırarak değerlendirmektedir. Yazarın Erotica olarak adlandırdığı ilk grupta yer alan materyallerde çıplaklık ve cinsel davranış görüntüsü neredeyse yok-tur. Çeşitli sıradan çocuk resimleri ya da çocuk giysilerinin tanıtıldığı reklam fotoğ-rafları bu grup içerisinde yer almaktadır. Kuşkusuz bu türden fotoğrafların üretimi ve dağıtımı yasal olarak suç sayılmamak-tadır. Ancak bu durum onların belirli gruplarca pornografik bir amaçla kullanıl-dığı gerçeğini de değiştirmemektedir. Özellikle internet üzerinde burada belirti-len türdeki sıradan çocuk resimlerinin pornografik bir amaçla kullanıldığının saptanması kuşkusuz kullanıcının haber gruplarında ya da e-maillerinde çocuklara

(8)

yönelik cinsel ilgisini ifade etmesine bağlı-dır. İkinci grup içinde toplanan görüntü-lerde ise, çıplaklık temel motif olarak gö-rünmektedir. Elbette çıplaklık yetişkinler için olduğu gibi çocuklar için de pek çok durumda pornografik değildir; ancak yu-karıda da değinildiği gibi belli kişilerin ço-cuklara yönelik cinsel ilgileri nedeniyle bu materyaller pornografik nitelik kazan-maktadır. Taylor, bu ikinci grup kapsa-mındaki görüntülerin bazılarının çocukla-rın ve ailelerinin haberi olmadan çekilen çıplak ya da mayolu olarak, deniz kena-rında veya havuzda yüzen ya da oynayan çocuklara ait olduğunu bazılarının ise, ye-tişkin pornografisi içinde soft-core'a denk düşen nitelikte, profesyonel fotoğrafçılar-ca gösterişli dekorlar oluşturularak çekil-miş doğrudan cinsel bir davranışı sergile-mekten çok, cinsel anlamda çekici kılın-maya çalışılan çocuklara ait olduğunu be-lirtmektedir. Araştırma kapsamında üçüncü ve son grupta değerlendirilen gör-sel materyaller açık bir biçimde cingör-sel içe-rikli olarak nitelendirilmektedir. Bu gö-rüntüler, çocuklarla çocukların ya da ço-cuklarla yetişkinlerin cinsel ilişkilerini ak-tarabilmektedir. Kimi zaman anal ya da genital bölgelere odaklanmış kimi zaman sadist saldırıların, işkencelerin ve tecavüz-lerin görüntülendiği bu fotoğrafların üre-timi, dağıtımı ve tüketimi tüm Avrupa ül-kelerinde yasadışıdır.

Yazarın ikinci ve üçüncü grupta topla-dığı materyallerin giderek yaygınlaşması,

bu materyallerin kolay erişilebilinen güç-lü bir üretim ve dağıtım ağına sahip oldu-ğunu göstermektedir. Bu bağlamda çocuk pornografisinin günümüzde aldığı görü-nüm bu konuya ilgi duyan kişilerin birey-sel girişimlerinin ötesine geçerek yapılan-mış ve smırötesi niteliğe sahip üretim, da-ğıtım ve tüketim ağlarına işaret etmekte-dir.

Çocuk Pornografisinin Üretim,

Tüketim ve Dağıtımı

Çocuk pornografisinin bugün ulaştığı noktada özellikle yeni enformasyon tek-nolojilerinin kullanımıyla birlikte, bu tür kapsamına girebilecek olan materyallerin ve tüketicilerinin tüm dünyaya yayılmış olduğunu ifade etmek mümkündür. Gü-nümüze kadarki süreç içerisinde çocuk pornografisinin dergiler, resim ve poster-ler, video-filmposter-ler, cd-rom, web sayfalan, e-mail, usenet mesaj sistemi, internet üze-rindeki haber grupları, Internet Relay Chat (IRC) gibi çeşitli sohbet (chat) programları ve ICQ türündeki mesaj programlarıyla yayıldığı bilinmektedir. Başlangıçta Lolita,

Lollipops, David, Bambina Sex, Boys Interna-tional, Incestuous Love ve Finger (Esposito,

1998; Taylor, 1999) gibi dergilerden oluşan pornografik materyallerin dağıtımı, sex shop'lardaki satışları ve postayla abonele-re ulaşma biçiminde yapılırken, günü-müzde internet temel dolaşım ve dağıtım aracı konumundadır. Yukarıda sıralanan

(9)

Çam• Çocuk Pornografisi Tartışmalarına ilişkin Sorular • 63

dergilerin üretimi hala yapılmakta olup, internet üzerinde dolaşan görsel mater-yallerin büyük bir kısmı da bu dergilerde yayınlanmış olan fotoğrafların elektronik ortama aktarımıyla elde edilmektedir. Bu doğrultuda, internet üzerinde dolaşan gö-rüntülerin pek çoğunun 1960 ve 1970'lerin fotoğraflarına kadar uzandığını ifade et-mek mümkündür. Günümüzde ise çocuk-seviciler başta olmak üzere çocuk pornog-rafisine ilgi duyanlar, internet üzerindeki denetimlerin artmasıyla birlikte rahatlıkla ulaşılabilen web sayfalan yerine daha çok, on-line kullanıcılara sunduğu görünmez-lik seçeneğiyle (invisible mode) belirli ölçü-de gizliliği sağlayan çeşitli sohbet ya da mesaj programlarını tercih etmektedirler (Bruggeman, 1999; Taylor, 1999).

Ürün ve tüketicilerinin farklı bölgeler-de çok çeşitli araçlarla yayılmış olması, bu konuyla ilgili net istatistiksel bilgilerin ve-rilememesi güçlüğünü de doğurmaktadır. Ancak bu noktada belki de daha önemli olan, materyal sayısından çok bu sektöre dahil olmuş çocuk sayısıdır. Yukarıda da değinilen Max Taylor'un 199O'lı yılların sonunda yaptığı ampirik araştırmasında elde ettiği verilere göre yaklaşık 2000 ço-cuk doğrudan cinsellik içeren fotoğraflar-da kullanılmış, bunların 300-350 tanesi ise hard-core porno kapsamında değerlendiri-lebilecek olan fotoğraflarda yer almıştır. Hemen aynı sayıda çocuk ise çıplak olarak fotoğraflanmıştır. Taylor, internetten her hafta yaklaşık 2000-4000 görüntüye

ulaşı-lan araştırma kapsamında her ay 1 ya da 2 yeni çocuğun fotoğraflarına rastlanıldığı-nı belirtmektedir. Bu fotoğrafların ağırlık-lı olarak 7-8 ve 10-11 yaş gruplarına ait ol-duğunu vurgulayan yazar, yaş sınırının gitgide azalmakta olduğuna dikkati çeke-rek 5-6 yaş altındaki çocukların kullanıldı-ğı fotoğrafların bulunduğuna da değin-mektedir (Taylor, 1999). Kuşkusuz burada aktarılan rakamlar, alana ilişkin istatistik-sel veri elde etmenin güçlüğü nedeniyle kolaylıkla yanlışlanabilir. Ancak çocuk pornografisi sektörünün, seks turizmiyle birlikte genişlemekte olduğu düşünülür-se, sayıların belirtilen düzeyden az olama-yacağını düşünmek mümkündür. • ' Kuzey Amerika ve Kuzey Avrupa, ço-cuk pornografisinin üretim, tüketim ve dağıtımında öteden beri önemli merkezler olmuşlardır. Tarihsel olarak ele alındığın-da, 1970'lerde çocuk pornografisinin ticari üretim merkezlerinin esas olarak Batı Av-rupa'da Danimarka, Hollanda ve İsveç ol-duğu görülmektedir. Buralarda üretilen ve tüketilen pornografik ürünlerde kulla-nılan çocukların çoğu Kafkas kökenli olup, fotoğrafları ABD'de çekiliyordu. Da-ha sonra Hindistan, Meksika ve Afrikalı siyah çocuklar pornografik dergilerde kullanılmaya başlandı. Günümüzde hard-core çocuk pornografisinin esas olarak ABD, Avustralya ve Batı Avrupa'da üre-tildiği bilinmektedir. Genellikle kendi ya da fotoğrafçının evinin içinde, yatak oda-sı, salon, mutfak ve banyo gibi

(10)

mekanlar-da görüntülenen bu çocukların çoğunluk-la aileleri de bu durumdan haberdar oçoğunluk-la- ola-bilmektedir. 1970'lerin sonu ve 1980'lerin başında Avrupa ülkelerindeki ve ABD'de-ki yasal düzenlemelere bağlı olarak, ticari amaçlı dağıtımın bu tür ürünlerin dolaşı-mındaki etkisi azalmış, çocuk pornografi-si uluslararası alana yayılmış olan tüketi-cilerce ticari bir amaç taşımadan değiş-to-kuş edilmeye başlamıştır (Bruggeman, 1999; Healy, 1996; Taylor, 1999). İnternet üzerindeki çocuk pornografisi için de ben-zer şeyleri söylemek mümkündür. Çeşitli ticari çeşitli web sayfalan ya da tüketicile-re e-mail tanıtımlarıyla ulaşan organizas-yonların yanı sıra internette çocuk por-nografisinin kar amaçlı olmayan yayımı da söz konusudur.

Bugün Asya'da Japonya en önemli ti-cari üretim merkezi konumundadır. As-ya'daki diğer merkezler Sri Lanka, Tay-van, Singapur, Tayland, Dominik Cumhu-riyeti ve Filipinler'dir. Bunların yanısıra Doğu Avrupa ülkelerinin (özellikle Rus-ya) de önemli üreticiler halinde olduğunu ifade etmek mümkündür. Bu ülkelerdeki çocuk pornografisi yaşanılan ekonomik güçlüklerin ardından ciddi biçimde yay-gınlaşmıştır. Sokak çocukları, yoksul aile-lerin çocukları, özürlü çocukların önemli bir kısmı pornografi sektörü içinde çalış-mak durumunda kalçalış-maktadır. Japonya, Doğu Avrupa ve çeşitli Asya ülkeleri aynı zamanda ağırlıklı olarak kız çocuklarının kullanıldığı seks turizminin de merkezi

konumundadır.3 Interpol'ün verilerine

gö-re, internet üzerinden erişilebilen çocuk pornografisinin %70-80'i Japon kökenli-dir. Gerek internet üzerinde gerekse seks turizmi içinde çocuk fahişelerin kullanı-mıyla doğrudan yaşanılan çocuk pornog-rafisindeki bu hızlı artış karşısında Japon parlamentosu 18 Temmuz 1999'da üretim, tüketim, dağıtım, ithalat ve ihracatı kapsa-yacak biçimde çocuk pornografisini ve ço-cuk fahişeliğini yasaklamıştır (Brugge-man, 1999; Casanova, 2000; ICCCP, 1999; O'Grady, 2001; Taylor, 1999).

Tüketiciler açısından ele alındığında, çocuk pornografisi kullanımının farklı coğrafyalarda, çeşitli düzey ve türlerde gerçekleştiği görülmektedir. Çocuk por-nografisi materyallerini satın alanların kullandıkları kredi kartları çoğunlukla ABD ve Avrupa ülkelerine ait olduğu için, ilk etapta çocuk pornografisi kullanıcıları-nın ABD'de ve Avrupa'da yaşadığını söy-lemek mümkün görünmektedir. Ancak, çocuk pornografisinin gitgide ticari niteli-ğini kaybederek ücretsiz değiş-tokuşunun artması nedeniyle kullanıcıların hangi ül-kelerden olduklarını saptamak oldukça güçtür. Kullanıcılar ayrıca çocuk pornog-rafisine gösterdikleri ilgi düzeyleri ve tür-leri açısından da farklılaşmaktadır. Bu farklılaşma doğrultusunda, sadece por-nografik yayınları izleyenler ve bu kap-sam içinde değerlendirilebilecek çeşitli görsel materyalleri biriktirenler bulundu-ğu kadar, tüketim, üretim ve ticareti

(11)

bir-Çam • Çocuk Pornografisi Tartışmalarına İlişkin Sorular • 65

likte yürütenler hatta doğrudan çocuklar-la cinsel ilişki kurmaya yönelenler de bu-lunmaktadır. Genel olarak bakıldığında çocuk pornografisinin cinsel uyarım ve tatmin sağlamak; çocukseviciler tarafın-dan çocuksevici davranışın kendileri dı-şında pek çok kimse tarafından da payla-şıldığını göstererek meşrulaştırmak ve haklılaştırmak; çocuk tacizcileri tarafın-dan ilişki kurmak istedikleri çocuğun kor-kularını ve çekingenliğini ortadan kaldır-mak ya da kendisiyle aynı yaşlarda olan çocukların cinsel aktivitelerde bulundu-ğunu kanıtlamak; görüntülenen çocuğa sonraki zamanlarda da benzer davranış-larda bulunması için şantaj yapmak; ken-dileriyle benzer davranışları sergileyen-lerle bu materyalleri değiş-tokuş yaparak iletişim kurmak ya da onlar aracılığıyla çocuklara ulaşmak ve son olarak ticaret yaparak kar elde etmek amaçlarıyla (He-aly, 1996) kullanıldığı ifade etmek müm-kündür.

Çocuk pornografisi meraklıları ve tü-keticileri içinde çocukseviciler önemli bir yer tutmaktadır. Elbette her çocuksevici-I nin zorunlu olarak çocuk pornografisine I ilgi duyduğunu ifade etmek güçtür. An-I cak, çocuksevicilerin yoğun bir biçimde B çocuk pornografisi materyallerinden ya-I rarlandıkları bilinmektedir. Çocuksevici-I ler için bu görüntü ve fotoğrafların cinsel H çekicilik taşıması ve onlarda yinelenen bir H şekilde cinsel dürtü ve davranış geliştir-I meye etki etmesi büyük ölçüde psikolojik

kökenlidir. Bu yüzden bazı yetişkinlerin neden çocuksevici oldukları sorusuna ras-yonel nitelikli net bir yanıt bulmak olduk-ça güçtür. Ancak, tüketimin son yıllarda hızlı bir yayılımının sözkonusu olması ve çocuksevici grup ve kişiler üzerine yapı-lan araştırmalarda gözlemlenen hızlı artış nedeniyle çocuksevici davranış tarzına ilişkin kimi özellikleri vurgulamak müm-kün hale gelmiştir. Bu bağlamda, çocukse-vicilerin yaş, cinsiyet ve fiziksel görünüm gibi nitelikler açısından seçici oldukları bi-linmektedir. Çoğunlukla belli bir çocukse-vicinin cinsel açıdan çekici bulduğu "ço-cuk tipolojisi" sabit nitelikli olup, fazlaca değişmemektedir. İkinci olarak, çocukse-vicilerin ilgi duydukları çocuklara yönelik tutum, tavır ve davranışlarında süreklili-ğin bulunduğu gözlemlenmektedir. Bu yüzden çocukseviciliğin bir tür alışkanlık haline dönüştüğünü ifade etmek müm-kündür. Son olarak, çocuksevicilerin ilgi duydukları ya da kontak kurdukları ço-cuklara ait görüntü ve fotoğrafları kaydet-tikleri ve/veya biriktirdikleri görülmekte-dir.4 Çocuk pornografisi üzerine Beyond

Tolercmce: Child Pornography on the Internet

başlıklı bir kitap yazmış olan Philip Jen-kins, yukarıda örneklenen türdeki "kolek-siyon" sahibi çocuksevicilerin bulunması noktasından hareketle çocuksevici "cema-at"leri birer altkültür (subculture) olarak tarif etmektedir. Jenkins KG ve KX serile-ri5 örneklerinden yola çıkarak, her bir

(12)

aracılı-ğıyla ilan, mesaj ve haber gruplarını kulla-nıp kendileriyle aynı ilgileri taşıyan kişi-lerle iletişim kurabilme gibi olanaklarla geniş bir erişim, dağıtım ve etkileşim orta-mına sahip olduklarını belirtmektedir

( J e n k i n s , 2 0 0 2 ) . j •; ^ I - •:• •• • '•>• •• '•- ;-Çalışmanın bir sonraki bölümünde, çocuksevici cemaatlerin üyelerine onbin-lerle ifade edilen geniş bir görüntü kolek-siyonu yapmalarını sağlayan internetin çocuk pornografi içindeki etkin rolü ele alınacaktır. •":*.

İnternet ve Çocuk Pornografisi

İnternet'in ticari ve bireysel kullanıma açılmasıyla birlikte, kullanıcılar sayılama-yacak ölçüde yeni ve gelişmiş olanaklara kavuşmuştur. Eğitimden kültürel gelişi-me, ticaretten hızlı iletişime kadar uzanan olanaklar sayesinde internet, kullanıcılar için gündelik yaşam ve iş yaşamı için vaz-geçilmez bir araç konumundadır. Zaman-la kulZaman-lanımı gitgide yaygınZaman-laşan interne-tin sadece bir araç olarak değerlendirilme-sinin ötesine geçilmiş; maddi ve fikirsel erişim, değiş-tokuş ve etkileşim olanakları sayesinde internet, bir tür "özgürlük ala-nı" olarak tarif edilir olmuştur. Günümü-zün sınırsız, özgür ve demokratik ortamı olarak nitelenen internet, ulusal ve eko-nomik güvenlik, ırksal ve cinsiyete dayalı ayrımcılık, kumar, uyuşturucu satışı ve özel hayatın korunması gibi "sorunlu" meseleler söz konusu olduğunda

ekono-mik, hukuksal ve ahlaki nitelikli çeşitli tartışmalara konu olmaktadır. Hukuksal olarak ele alındığında, başka bir araçla suç kapsamı içinde yer alan ve yasadışı olarak tanımlanan her tür eylemin internet üze-rinden yapıldığında da suç olduğunu be-lirtilmelidir. Diğer yasadışı eylemlerde ol-duğu gibi, internetin illegal kullanımını engellemek de devletin sorumluluğunda-dır. Devletlerin internet içeriği ve kullanı-mına ilişkin ulusal ya da uluslararası dü-zeyde yaptıkları yasal düzenlemeler kimi zaman ifade özgürlüğünün önünde önemli bir engel olarak değerlendirilmek-tedir. Kapsamı içinde internet üzerindeki çocuk pornografisinin de bulunduğu bu türden yasal düzenlemeler özellikle ABD'de, ülke anayasasının ilk değişiklik maddesinde güvence altına alınan "ko-nuşma özgürlüğü" hakkını zarar verip vermemesi bağlamında tartışılmaktadır. ABD'de genel olarak internet pornografi-sini kontrol etmek ve interneti çocuklar için daha güvenli bir alan haline getirme amacıyla, Amerikan Kongresi'nde 1 Şubat 1996'da kabul edilen yasa {Communicati-ons Decency Act), düzenlenen "Mavi Kur-dele Kampanyası" ile ciddi anlamda bir muhalefetle karşılaşmış ve sonuçta yasa ABD anayasasına aykırı bulunmuştur (Alexander, 2002; Esposito, 1998; Mcmur-do, 1997: 82). Ne var ki Communications Decency Act'in anayasaya aykırı bulunma-sı, çocuk pornografisinin ülkede yasal ola-cağı anlamına gelmemektedir. Bu yasanın

(13)

Çam • Çocuk Pornografisi Tartışmalarına İlişkin Sorular • 67

öncesinde ve sonrasında ABD'de çeşitli bağlamlarda çocuk pornografisini yasak-layan farklı nitelikli yasal düzenlemelere

gidilmiştir.6 .. ,

Devletlerin, kendi sınırları içinde yap-tığı yasal düzenlemeler kimi zaman ifade özgürlüğünü kısıtlayıcı engeller olarak görülmesine karşın, aslında internetin ulusaşırı erişim niteliği bu türden düzen-lemeleri çoğu zaman geçersiz kılmaktadır. Bu durum, aynı zamanda yasal olarak da çeşitli sorunlar doğurabilmektedir. Örne-ğin çocuk pornografisine dahil tek bir fo-toğrafın e-mail yoluyla yayılmasında dahi pek çok farklı ülkeden kişiler rol oynaya-bilmektedir. Yasal olarak bu fotoğrafı üre-ten kişinin mi, onu elektronik ortama ak-taran kişinin mi (kimi zaman aynı görün-tünün birden farklı kaynaktan elektronik ortama aktarıldığı da düşünülmelidir) yoksa onun yayılmasına katkıda bulunan farklı ülkelerdeki internet kullanıcılarının mı sorumlu tutulmalıdır? Pek çok durum-da bu insanların her biri farklı hukuk sis-temlerine tabi olabilmektedirler. Buna bir I de mağdur durumda olan çocuğun bağlı I bulunduğu hukuk sistemi eklendiğinde I eyleme dahil olan kişilerin ortak bir yasal H düzenleme kapsamı içinde alınamayacağı H açıkça görülmektedir. Bu noktada ulusla-H rarası yasal düzenlemelerin ve devletlera-I rası işbirliğinin önemi ortaya çıkmaktadır. I İnternet içeriğinin denetimi konusun-I da son yıllarda devlet ya da polisle servis

sağlayıcıların işbirliği yapması hatta bu-nun da ötesinde, servis sağlayıcılarının kendi içinde belirli düzenlemelere giriş-mesi söz konusu olmuştur. Aslında net-work ve erişim servis sağlayıcıları, internet üzerinden yapılan yayınların içeriğini de-netlemeden ve görüntü/enformasyon akı-şını engellemeden sorumlu tutulamaz. Ancak, buralarda özellikle çocukların be-lirli web sayfalarına erişimlerinin engel-lenmesi için filtreleme yöntemine gidile-bilmektedir. Yasadışı internet içeriğinin engellenmesinde etkili sonuçlar esas ola-rak, verilerin sadece transferini değil, aynı zamanda depolanmasını da sağlayan ser-ver sağlayıcı olarak da adlandırabileceği-miz host-service sağlayıcılar aracılığıyla elde edilmektedir. Host-service sağlayıcıla-rı, çoğu zaman server'larında biriktirilen sınırsız sayıdaki görüntüyü kontrol ede-memelerine rağmen, çocuk pornografisiy-le ilgili materyalpornografisiy-leri fark ettikpornografisiy-leri anda bunları sileceklerini ve konuyla ilgili ola-rak polis ve mahkemelerle işbirliğine gi-deceğini garanti etmektedir. Fark edince

kaldır yaklaşımı (Notice and take âcnon

app-roach) olarak adlandırılan bu uygulama ve işbirliği, "host-service sağlayıcılarının so-rumluluğu" olarak nitelendirilerek pek çok yasal düzenlemenin kapsamı içine de alınmıştır (Sieber, 1999b: 5; Bertelsmann Foundation, 1999). İnternet üzerinde bu türden işbirlikleri, çocuk pornografisinin önlenebilmesi için adeta bir zorunluluk-tur. Çünkü, internet servis sağlayıcılarının

(14)

tespitleri ya da internet kullanıcılarının ih-barları söz konusu olmadıkça pek çok web sayfasının çocuk pornografisiyle ilgi-li içeriği fark etmek imkansız gibidir.

Devleti, sivil inisiyatifler ve internet ve bilişim sektörü içinde yer alan çeşitli kuruluşları geniş çaplı önlemler almaya iten en önemli neden elbette internet üze-rinde organize olmuş, ciddi anlamda ya-pılanmış ve üyeleri giderek artan sanal ço-cuksevici cemaatin bulunmasıdır. Cinsel ilgileri, çoğunlukla on beş yaş altı erkek çocuklara yönelmiş bulunan ağırlıklı ola-rak erkeklerden oluşan çocukseviciler, in-ternet üzerinde genellikle belli bir me-saj/haber grubu ya da sohbet odalarında, kendileriyle benzer eğilimleri taşıyan kişi-lerle birarada olmayı tercih etmektedirler. İnternetin "emline dünyası", hem çeşitli ve çok sayıdaki kaynağa ulaşma imkanı sağ-layarak hem de kullanıcılar için anonimlik ya da "off-line dünya"dakinden farklı bir kimliğe bürünme olanağı tanıyarak günü-müzde çocuk pornografisinin hızlı yayılı-mı için oldukça elverişli bir ortamdır. (Qu-ayle ve Taylor, 2001; Taylor, 1999). Çocuk-sevici sanal cemaatin interneti, çocuk por-nografisi materyallerine ulaşma ve bunla-rın değiş-tokuşu; kendileriyle benzer ilgi-leri olanlarla iletişim kurma; çocuklarla ya da çocuk kimliğine bürünmüş yetişkinler-le cinsel içerikli iyetişkinler-letişimde bulunma ve son olarak ilişki kurabilecekleri bir çocuk bul-ma abul-maçlı olarak kullandıkları

bilinmek-tedir. (Durkin, 1997). Bu nitelikler göz önünde tutulduğunda sanal ortamın, kul-lanıcıların hem pasif hem de aktif katılımı-nı mümkün kıldığı görülmektedir. Pasif kullanım, diğer çocuksevicilerle interaktif bir ilişkiye girmeden kullanıcının sadece web sayfalarından ya da file-transfer-proto-col (FTP) aracılığıyla bilgisayarlarına çeşit-li görsel materyalleri indirmesini ifade ederken; aktif kullanım ya da katılım, IRC ve ICQ gibi programlarla gerçek zamanlı iletişim kurmayı ya da CU-Seeme gibi programlarla video konferanslar yoluyla diğer kullanıcılarla etkileşim halinde ol-mayı ifade etmektedir. İnternetteki pasif ve aktif katılım arasındaki ayrımdan yola çıkarak çocuk pornografisi tüketicilerinin homojen bir karakterde olmadığını ve farklı katılım düzeylerinin söz konusu ol-duğunu ifade etmek mümkündür. Yuka-rıda da aktarıldığı gibi, aktif kullanıcılar-dan bazılarının internet üzerinden kimi zaman çocuklarla iletişim kurmaları, on-larla buluşmaları hatta tecavüze kadar uzanan saldırılarda bulunmaları söz ko-nusu olmuş olsa da, çocuk pornografisine yoğun ilgi duyma ile çocuklarla cinsel iliş-kiye girme arasında doğrudan bir ilişki kurmak oldukça güçtür. ;

İnternet üzerindeki çocuk pornografisi esas olarak görsel materyallere dayan-maktadır; yazıya dayalı çocuk pornografi-si üretimi hemen hiç yok gibidir. Görsel materyal içinde fotoğraflar önemli bir yer

(15)

(Ta/n* Çocuk Pornografisi Tartışmalarına ilişkin Sorular • 69

tutarken, video görüntülerine daha az rastlanmaktadır. Fotoğraf ve filmlerin dı-şında grafik ve çizimler de zaman zaman kullanılmaktadır. Bilgisayar teknolojisinin gelişimiyle çeşitli kaynaklardan elde edil-miş çeşitli görüntülerin birleştirilmesi (ço-cuk bedenine yetişkin penisinin veya vaji-nasının montajı gibi) ya da belli bir görün-tü üzerinde değişiklikler yapma (giysili bir çocuğu çıplak gösterme gibi) yoluyla gerçekte olmayan, sahte (pseudo) görüntü-ler elde edilebilmektedir. Debra Burke'nin

de belirttiği gibi, morphing/metarnorphosing

gibi daha gelişmiş animasyon teknikleri sayesinde herhangi bir çocuk görüntüsü olmadan da yetişkin bir bedenin çocuk be-denine transferi söz konusu olabilmekte ve böylelikle de sanal çocuk pornografisi-nin üretiminde çocuklara bile ihtiyaç du-yulmamaktadır (1997:440). Daha önceden de vurgulandığı gibi bu durum günümüz-de ciddi bir hukuksal sorun haline dönüş-müş ve doğrudan belirli bir çocuğa yapıl-mış cinsel suiistimal bulunmadığı için, "çocuksuz çocuk pornografisi"nin yasal olması gerektiği savunulur olmuştur. Ne var ki uluslararası yasal düzenlemeler, ge-lişen teknolojiyle birlikte gerçek bir çocu-ğa ait görüntü ile bilgisayar yardımıyla oluşturulan sanal bir görüntü arasındaki ayrımın gitgide kaybolmaya başladığını, muhtemelen yakın gelecekte gerçek ve sa-nal görüntü arasındaki ayrım ortadan kal-kacağını ve belki de elindeki görüntü ger-çek bir çocuğa ait olsa bile bunun

bilgisa-yarda üretildiğini iddia edenler ortaya çı-kacağını dikkate almaktadır. Bu noktanın dışında, çocuk pornografisine ilişkin gör-sel materyallerin çocukseviciler tarafın-dan çocukları çeşitli cinsel eylemlerde bu-lunmaya teşvik erme amacıyla kullanıldı-ğı da vurgulanmakta, özellikle seksin ço-cuklara eğlenceli bir olay olarak gösteril-mesi ve çocukların cinsel eylemlere katılı-mının sıradanlaştırılması yolunda kullanı-lan bu görüntülerin, çocuklar için sanal olup olmaması pek bir şeyi değiştirmeye-ceğinin altı çizilmektedir. Bilgisayar yar-dımıyla oluşturulmuş görüntülerin, ciddi anlamda çocukların kandırılarak istismar edilmelerinde kullanılabileceği endişesi ve kurgusal nitelikli pornografinin, çocuk pornografisine olan talebin artmasına da yol açtığı tespiti de yasal düzenlemeler yapılırken göz önünde tutulan diğer nok-talardır. Son olarak, özellikle çocuk yüzü-nün ya da bedeninin yetişkin pornografi-sine ait materyallerle birleştirilerek kulla-nıldığı durumlarda çocuk pornografisi sektörü içinde çalışmaya zorlanmış çocuk-lar olmasa da, ailelerinin ve kendilerinin haberi olmadan kullanılan görüntüleriyle aslında doğrudan istismar edilmiş çocuk-lar bulunduğu da kabul edilmektedir. Tüm bu nedenlerle, konuyla ilgili olarak gerçek ve sanal ayrımı yapmadan geniş kapsamlı yasal düzenlemelere gidilmesi eğiliminin bulunduğunu ifade etmek mümkündür.

(16)

Çocuk Pornografisiyle İlgili Yasal

Düzenlemeler

:

Çocukların cinsel sömürülerinin ve su-iistimallerinin önlenmesi, çeşitli ülkelerce ulusal ve uluslararası düzeyde farklı nite-likteki yasal düzenlemelerle garanti altına alınmıştır. Devletlerin ve sivil inisiyatifle-rin bu konudaki çabaları, açığa çıkan ya da çıkamayan çok sayıdaki olaya tepki ni-teliğinde gün geçtikçe de artmaktadır. Bahsedilen türdeki düzenlemelerin belki de en önemlisi, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nun 20 Kasım 1989'da kabul ettiği, Türkiye'nin de 9 Aralık 1994'de onayladı-ğı (yasa 27 Ocak 1995'de Resmi Gazete'de yayımlanmıştır) "Çocuk Haklarına Dair Sözleşme" (The Convention on the Rights of Child) başlıklı sözleşmedir. Birleşmiş Mil-letler Çocuk Hakları Sözleşmesi'nin çeşitli maddeleri (19, 32, 34, 35, 36 ve 39. madde-ler) cinsel sömürüyü de kapsayacak bi-çimde çocuklara yönelik her türlü istis-mar, saldırı, şiddet, kötü muamele ve ih-malin önlenmesi için taraf devletlerin ted-bir alması gerektiğini öngörmektedir. Söz-leşmede çocuk pornografisinin önlenmesi konusunda başlı başına bir madde yer al-mamakta, meseleye sadece cinsel sömürü ve suiistimale karşı taraf devletlerin gü-vence vermesini öngören 34. maddenin c fıkrasında değinilmektedir: •...-,,}: ,

Taraf Devletler, çocuğu, her türlü cin-sel sömürüye ve cincin-sel suiistimale karşı koruma güvencesi verirler. Bu amaçla

Ta-raf Devletler özellikle: :':'::.•

a) Çocuğun yasadışı bir cinsel faaliye-te girişmek üzere kandırılması ve

zor-lanmasını; •••'• * -•.••••

b) Çocukların, fuhuş, ya da diğer yasa-dışı cinsel faaliyette bulundurularak sömürülmesini;

c) Çocukların pornografik nitelikli gösterilerde ve malzemede kullanıla-rak sömürülmesini;

önlemek amacıyla ulusal düzeyde ve ikili ile çok taraflı ilişkilerde gerekli her türlü önlemi alırlar (AÜ SBF İnsan Hakları Mer-kezi, 1995: 82-83).

; Yukarıda da belirtilmeye çalışıldığı gi-bi Birleşmiş Milletler'in "Çocuk Haklarına Dair Sözleşme"sinde, doğrudan çocuk pornografisinin engellenmesiyle ilgili bir maddenin yer almayışı, uluslararası çocuk ticaretine bağlı olarak yapılan ve özellikle de 9O'lı yıllardan itibaren giderek ivme kazanan çocuk satışı, çocuk fahişeliği ve çocuk pornografisi türünde pek çok dev-let için ciddi sorunlar haline gelmiş bulu-nan meseleler karşısında önemli bir eksik-liği işaret etmektedir. Bu eksikeksik-liği gider-mek üzere, Birleşmiş Milletler Genel Ku-rulu'nda mağdurların haklarını korumak için 8 Ekim 2000'de yukarıdaki antlaşma-ya ek olarak "Çocuk Haklarına Dair Söz-leşmeye Ek Çocuk Satışı, Çocuk Fahişeliği ve Çocuk Pornografisi ile İlgili İhtiyari Protokol" başlıklı bir protokol imzalan-mıştır. Türkiye'nin, 9 Mayıs 2002'de

(17)

onay-Çam • Çocuk Pornografisi Tartışmalarına ilişkin Sorular • 71

ladığı (yasa 14 Mayıs 2002'de Resmi Gaze-te'de yayımlanmıştır) bu protokol esas olarak, Çocuk Haklarına Dair Sözleş-me'nin genel anlamda çocuk istismarıyla ilgili olan 1, 11, 21, 32, 33, 34, 35 ve 36. maddelerinin daha etkili bir biçimde uy-gulanabilmesi amacını taşımaktadır. İlgili protokol, çocukların ticari amaçlı cinsel is-tismarının yaygınlaşmasından, son yıllar-da başta Japonya olmak üzere çeşitli uzak doğu ülkelerinde artış gösteren seks turiz-minin önemli ölçüde çocuk satışını, çocuk fahişeliğini ve çocuk pornografisini teşvik eder hale gelmesinden ve tüm bunların yanısıra, çocuk pornografisinin internet gibi gelişen teknolojiler üzerinde artan eri-şilebilirliğinden duyulan endişe sonucun-da ortaya çıkmıştır (TBMM, 2002). Birleş-miş Milletler Genel Kurulu'nun bu proto-kolü hazırlamasına, daha önce 27-31 Ağustos 1996 tarihleri arasında Stock-holm'de "Çocukların Ticari Amaçlı Cinsel İstismarına Karşı Dünya Kongresi (World

Congress against Commercial Sexual

Explo-itation of Children)"7 başlığıyla düzenlenen kongrede ortaya çıkan bildiri ve eylem planının ve 29 Eylül-1 Ekim 1999 tarihleri arasında Viyana'da düzenlenen İnternet Üzerinde Çocuk Pornografisiyle Mücade-le Konferansının (Combating Child Pornog-raphy on the Internet) öncülük ettiği ifade edilmektedir.

Özellikle kız çocukları başta olmak üzere çocuk satışı, çocuk fahişeliği ve ço-cuk pornografisiyle cinsel istismara

uğra-yan tüm mağdurların korunmaları ve gü-vence altına alınmaları için çeşitli önlem-ler alınması gerektiği belirtilen protokol-de, çocukların, kendileri için tehlikeli ola-bilecek, onları eğitimden mahrum bıraka-bilecek ve onların sağlıklarına, fiziksel, zi-hinsel, ruhsal, ahlaki ya da sosyal gelişim-lerine zarar verebilecek herhangi bir işte çalışmaktan korunmalarına ilişkin hakları bulunduğu vurgulanmaktadır. Protokol, taraf devletlere çocuk satışını, çocuk fahi-şeliğini ve çocuk pornografisini yasakla-maları yükümlülüğünü getirmektedir (madde 1). Çocuk satışı konusunda, ço-cukların cinsel istismarının, kar amaçlı or-gan nakillerinin, zorla çalıştırılmalarının ve yasal olmayan yollardan evlatlık veril-melerinin; çocuk fahişeliği konusunda, ço-cuklara fahişelik teklif edilmesi ve fahişe-lik yaptırılması ile bu amaçla çocuk teda-riki veya temini; çocuk pornografisi konu-sunda, çocuk pornografisinin üretiminin, dağıtımının, yayılmasının, ihracatının, naklinin, ithalatının, sunumunun, satışı-nın, kasıtlı zilyetliğinin ve reklamının ta-raf devletlerin suç ve ceza yasalarının tam anlamıyla kapsamı içine alınması gerekti-ğini öngören protokol, bu fiillerin yasal olarak uygun cezalarla cezalandırılabilir suçlar haline getirilmelerini zorunlu hale getirmektedir (madde 3). Protokol, sadece çocuk satışı, çocuk fahişeliği ve çocuk por-nografisiyle ilgili fiillerin suç sayılması ve cezalandırılmasını değil; aynı zamanda 8, 9 ve 10. maddeleriyle bu eylemlerin

(18)

mağ-duru olan çocukların güvenliklerinin hak ve çıkarlarının taraf devletlerce korunma-sını güvence altına almakta ve taraf dev-letlerin ilgili kurumlarıyla mağdurlara fi-ziksel ve psikolojik yardım, rehabilitasyon ve topluma geri kazandırma hizmetleri sağlanması gerektiğini öngörmektedir. İn-ternetin de dahil olmasıyla birlikte, çocuk satışı, çocuk fahişeliği ve çocuk pornogra-fisiyle ilgili eylemlerin önemli ölçüde uluslararası ve ulusaşırı görünüm sergile-diğini kabul eden protokol, bu konuyla mücadelede ülkelerarası işbirliği, örgüt-lenme ve yardımlaşmayı 5, 6 ve 10. mad-deleriyle teşvik etmektedir (TBMM, 2002).8

Çocuk pornografisinin yasaklanması-na yönelik bir diğer yasal düzenleme, Uluslararası Çalışma Örgütü'nün (ILO), 17 Haziran 1999'da kabul ettiği "En Kötü Biçimlerdeki Çocuk İşçiliğinin Yasaklan-ması ve Ortadan KaldırılYasaklan-masına İlişkin Acil Eylem Sözleşmesi" (Worst Forms of

Child Labour Convention) başlıklı, 182

nu-maralı sözleşmesidir. Türkiye'nin 25 Ocak 2001'de onayladığı (yasa 3 Şubat 2001'de Resmi Gazete'de yayımlanmıştır) bu söz-leşmenin 3. maddesi, ivedilikle yasaklan-ması ve ortadan kaldırılyasaklan-masını gereken en kötü biçimlerdeki çocuk işçiliğinin kapsa-mına "çocuğun fahişelikte, pornografik yayınların üretiminde veya pornografik gösterilerde kullanılmasını, bunlar için te-darikini ya da sunumunu" da dahil et-mektedir (ILO, 1999; TBMM, 2001).

Çocuk pornografisinin yasaklanma-sıyla ilgili olarak Türkiye Cumhuriye-ti'nin taraf olduğu, yukarıda aktarılan an-laşmaların dışında da çeşitli uluslararası sözleşmeler, deklarasyonlar ve eylem planları bulunmaktadır. Bunlar arasında Avrupa Birliği Konseyi'nin, Avrupa Par-lementosu'nun, Avrupa Komisyonu'nun ve G-8 ülkelerinin kabul ettiği sözleşmeler ve eylem planları belirtilebilinir. Ayrıca hemen tüm Avrupa ülkelerinin, Japon-ya'nın, Çin'in, Tayvan'ın, Sri Lanka'nın, Avustralya'nın, çeşitli Güney Amerika ül-kelerinin, Kanada'nm ve ABD'nin iç hu-kukunda çocuk pornografisinin önlenme-sine ilişkin yasalar bulunmaktadır (Espo-sito, 1998; Sieber, 1999a; The Asia Pacific Forum of National Human Rights Institu-tions, 2000; Healy, 1996). Kuşkusuz ulusal ve uluslararası düzeyde konuyla ilgili çe-şitli yasal düzenlemelere gitmek, çocuk pornografisiyle mücadele konusunda be-lirli bir duyarlılığın, örgütlenmenin ve ka-rarlılığın varlığına da işaret etmektedir. Özellikle 199O'lı yularda artan ve Fransa, Belçika ve Yunanistan gibi Avrupa ülkele-rinden başlayarak Kolombiya'dan Ken-ya'ya kadar uzanan çok geniş bir coğrafya içerisinde çeşitli sivil toplum örgütlerinin yürüttüğü seminer, konferans, eğitim programları, hazırlanan rapor ve kitaplar türündeki çeşitli çalışmalar bulunmakta-dır (Sellier, 1999). Sivil inisiyatif öncülü-ğünde geniş kapsamlı olarak yürütülen bu çalışmalar, hükümet programları ve

(19)

Çam • Çocuk Pornografisi Tartışmalarına ilişkin Sorular • 73

politikaları için iyi birer referans kaynağı durumundadır. Bu doğrultuda hazırlanan pek çok yasal düzenleme çocuk pornogra-fisinin yaygınlaşmasına yönelik olan üre-tim, dağıtım, satış ve reklam gibi faaliyet-leri yasadışı kabul etmektedir; ancak kimi zaman bu materyallere sahip olmayı kap-sam dışında tutmaktadır. Örneğin, Belçi-ka, DanimarBelçi-ka, Almanya, Finlandiya, İtal-ya, Kanada, Avusturİtal-ya, ve İngiltere'de ço-cuk pornografisi materyallerine sahip ol-ma yasakken, ABD'de üç ve daha fazla görüntüye sahip olanlar ceza kapsamı içinde tutulmakta, buna karşın İspanya, Hollanda ve Fransa gibi ülkeler ticari amaç taşımadan sahip olmaya ceza getir-memektedir (Sieber, 1999a: 16-17; Esposi-to, 1998; Adler, 2001a).

Genel olarak bakıldığında internet üzerindeki çocuk pornografisiyle müca-dele konusunda uluslararası ve uluslarüs-tü yasal düzenlemelerde uylaşımın bulun-mayışı, çeşitli ülke ve bölgelerde çocuk pornografisinin farklılaşan görünümünün ve sonuçlarının varlığı; üretim, dağıtım ve tüketim ağlarının farklı araçlarla giderek büyüyen karmaşık yapısı ve çocuk por-nografisinin hızlı yayılımının engellenme-sini internetin işleyişi gereği kolayca ge-çersiz kılması gibi çeşitli sorunların bu-lunduğu görülmektedir. Tüm bu nedenle-rin hem ulusal hem de uluslararası düz-lemde konuyla ilgili olarak bütünlüklü politika yaratma ve uygulama olasılığım güçleştirdiği ifade edilebilir.

Değerlendirme ve Sonuç

Türkiye'de 2001 yılının sonunda Bur-sa'da bir vakfa bağlı lise ve ilköğretim okullarında rehberlik ve psikolojik danış-manlık öğretmeni olarak çalışan 30 yaşın-daki bir kişinin karıştığı operasyon, çocuk pornografisine yönelik belli bir tartışma ortamı oluşmasına yol açmıştır. Olay 16 Kasım 2001 tarihinde 19 ülkede çocuklara yönelik pornografik içerikli resim, film ve benzeri materyalleri internet ortamında dağıtan kişilere karşı yürütülen "Land-mark" adlı operasyon sırasında ortaya çıkmıştır. Yapılan çalışmalar sonucunda Türkiye'den İngiltere'ye internet üzerin-den çocuk pornografisi ihtiva eüzerin-den fotoğ-rafların gönderildiği anlaşılmıştır. Bu doğrultuda, şüphelinin kullandığı ICQ programından İP numarası tespit edile-rek, abonelik kayıtları incelenmiş, ardın-dan kimliği ve adresi saptanmıştır. Yakla-şık bir buçuk ay süren takip sırasında ilk olarak öğretmenin Bursa'da yaşadığı evi-ne 8 -12 yaş grubundan, aralarında zihin-sel ve fizikzihin-sel özürlülerin de bulunduğu erkek çocuklarının sürekli olarak geldiği, kamerayla tespit edilerek kayıt altına alın-mış, ardından eve gidip gelen çocuklar ta-kip altında tutulmuştur. Bunun dışında şüpheliye ait ev, iş ve cep telefonları yine öğretmenle suç ilişkisi içinde olabileceği değerlendirilen kişilerin telefonları, mah-keme kararıyla 15 gün süreyle teknik ta-kip altına alınarak suç konuşmaları sap-tanmıştır. Yapılan bu takip ve

(20)

araştırma-nın ardından rehber öğretmenliğinin ya-nısıra "Bursa Sorunlu Çocukları Koruma ve Yardım Derneği" ve "Türk Psikologlar Derneği"nin de üyesi bulunan kişi, "ço-cukların pornografik görüntü ve resimle-rini çekip internet aracılığıyla satmak, ırza geçme, ırza geçmeye teşebbüs, sarkıntılık ve alıkoyma" iddialarıyla gözaltına alın-mıştır. Olayın hemen ertesinde, sanıkla il-gili çocuk pornografisi ticareti yapma id-diasının soruşturması devam etmekte ol-duğu için; sanık, çıkarıldığı nöbetçi mah-kemede ilk olarak ırza geçme suçundan tutuklanmıştır. Bu operasyon sırasında öğretmenin evinde aralarında özürlü ço-cukların da bulunduğu 8-14 yaş grubun-dan erkek çocuklara ait onlarca fotoğraf, sanığın üç farklı çocukla girdiği cinsel iliş-kilerin görüntülerinden oluşan kamera kasetleri ve ilişki kurmak istediği çocuk-larda cinsel arzu uyandırma amacıyla kul-landığı ifade edilen pornografik cd'ler ve 21 adet de G-3 mermisi ele geçirilmiştir. Bilgisayarında yapılan incelemelerde ise; 8-12 yaş grubundaki erkek çocuklarından hoşlandığı, bu yaştaki çocuklardan erkek arkadaşı olduğu, 10 binden çok fotoğraf, binden fazla çocuk pornosu içeren video görüntüsüne sahip olduğu ve bunları sa-tabileceğini ifade eden e-mail'ler gönder-diği, çeşitli zamanlarda bu görüntü ve fo-toğrafları internet üzerinden transfer etti-ği, kendisiyle benzer eğilimler taşıyanlar-la sohbet ve mesaj programtaşıyanlar-larıytaşıyanlar-la iletişim kurduğu ve internette 222 ayrı çocuk

por-no sitesine üye olduğu belirlenmiştir. Ço-cukların çıplak hallerinin ve sanığın farklı çocuklarla girdiği cinsel ilişkilerin görün-tülendiği fotoğraf ve kaset kayıtlarından, ilk etapta bu fotoğraflarda kullanılan beş çocuğun kimliği tespit edilmiş ve çocuklar Uludağ Üniversitesi'nde psikolojik tedavi altına alınmıştır. Olayın ardından sanığa karşı "birden çok 15 yaşından küçük çocu-ğu alıkoyma, ırza geçme ve ırza tasaddi, ateşli silahlar kanununa muhalefet ve ço-cuk pornosu içerikli görüntü dağıtmak" suçlarından kamu davası açılmıştır. Sanık hakkında, bu nedenle Türk Ceza Kanu-nu'nun "şehvet hissi veçhile yolu ile küçü-ğü kaçırma, alıkoyma" suçlarını içeren 430/1. madde uyarınca 8 kez 5 yıldan 10 yıla kadar ağır hapis cezası isteyen savcı, sanığın, 4 mağdura yönelik "ırza tasaddi" eylemi nedeniyle TCK'nın 415/2, 417 ve 80. maddeleri, evinde bulunan 21 mermi nedeniyle 6136 Sayılı Ateşli Silahlar Kanu-nu'na muhalefet ve internet ortamında ço-cuk pornosu dağıtma eylemi nedeniyle de TCK'nın 119/3 ve 426. maddeleri gereğin-ce gereğin-cezalandırılmasını talep etmiştir. Soruş-turma kapsamında sanığın "ırza geçme, ırza geçmeye teşebbüs ve sarkıntılık" suç-larının bazılarını daha önce Gaziantep'te SHÇEK'e bağlı özürlü çocuklar rehabili-tasyon merkezinde ve bir ilköğretim oku-lunda çalıştığı sırada da işlediği ortaya çıkmış, bu nedenle ayrıca Gaziantep'te de "ırza geçme ve ırza tasaddi" suçlarından yargılanmasına karar verilmiştir. Her iki

(21)

Çam • Çocuk Pornografisi Tartışmalarına ilişkin Sorular • 75

kentte sanık hakkında 80-90 yıl arası hapis cezası istemiyle açılan davalardan ilk ola-rak porno ticareti yapmak suçundan açı-lan dava sonuçaçı-lanmış, bu davada sanık 1 milyar 875 milyonluk para cezasına çarp-tırılmıştır.' Sanığın bu cezayı ödememesi üzerine yeni bir dava daha açılmıştır. Sa-nık hakkında açılan davalar halen devam etmektedir, ancak sanık hakkında 28 Ara-lık 2001 tarihinde çıkan tutuklama kararı 31 Ekim 2002'de sanığın "'tutuklu kaldığı süre ve suç vasfının değişme olasılığı" göz önünde bulundurularak kaldırılmış, sanık tutuksuz yargılanmak üzere tahliye edil-miştir.10

Olayın ortaya çıkışının ardından Milli Eğitim Bakanlığı'nca ilk olarak söz konu-su kişinin "görev yetki belgesi" iptal edi-lerek, bundan böyle kendisine resmi ya da özel eğitim kurumlarında hiçbir unvanla görev verilmeyeceği duyurulmuş; ardın-dan öğretmenin olay öncesinde 1,5 yıldır çalışmakta olduğu lise ve ilköğretim okul-larının 2001-2002 öğretim yılı sonunda sü-rekli olarak kapatılmasına, öğrencilerin Bursa Milli Eğitim Müdürlüğü gözetimin-de diğer resmi ve özel okullara nakledil-mesine karar verilmiş ve okulların mü-dürlerinin hiçbir özel öğretim kurumla-rında yöneticilik yapamayacağı açıklan-mıştır. Okul yönetiminin kararın iptali is-temiyle açtığı davada, mahkeme "uygula-manın, telafisi güç zararlar doğuracağı" gerekçesiyle, dava sonuçlanıncaya kadar yürütmenin durdurulmasını

kararlaştır-mıştır. Olayın ardından ayrıca okulun bağlı bulunduğu vakfın bir tarikatla bağ-lantısı bulunduğuna dair iddialar ortaya atılmış, bu konuyla ilgili yürütülen idari soruşturma sonucunda böylesi bir ilişki-nin bulunmadığı ifade edilmiştir."

Bu olay, Türkiye'de çocuk pornografi-si ve çocukların cinsel suiistimali konu-sunda basında geniş yer bulan ve sonra-sında çeşitli tartışmalara yol açan ilk ve son yıllardaki tek örnektir. Olayla ilgili tartışmalara geçmeden önce birkaç nokta-nın vurgulanması yerinde olacaktır. Belçi-ka'da 1996 yılında ortaya çıkan Marc Dut-roux olayının kurbanlarından olan Julie Lejeune, Melissa Russo, Laetitia Delheze ya da İngiltere'deki Sarah Payne vakasın-dan farklı olarak, Türkiye'deki olayda ka-muoyu, yaşanan istismarın mağduru ol-muş çocukların kim olduklarını öğrene-medi. Gazetelerde kimlikleri gizli tutul-sun diye, isim ve soy isimlerinin baş harf-lerini paranteze alınarak, en fazla parante-zin dışına yaşları eklenip haber yapıldılar. Sözkonusu çocukların "kim olduklarını bilmiyoruz" derken, bu çocukların teşhir edilmeleri gerektiği kastedilmemekte; olay sonrasında bu çocukları sahiplenen ebeveyn ya da yakınların bulunmadığına dikkat çekilmek istenmektedir. Öyle görü-nüyor ki bu çocuklar zaten "kayıp", zaten "kurban edilmiş", zaten "kimsesiz bırakıl-mış" çocuklardı. Çocukların bir çoğunun sokak çocuğu ya da zihinsel veya beden-sel engelli olması bu kanıyı

(22)

pekiştirmekte-dir. Bir şekilde şiddetin çocukları olan bu çocukların varlıkları, ileride kendileri şid-det saçmaya başlayana kadar hatırlana-mamaktadır.

Basında mağdur çocukların uğradığı suiistimaller, sanığın vermiş olduğu ifade-lere dayanılarak ayrıntılarıyla aktarılmış ve yaşadıkları vahşet tekrar ve daha hun-harca canlandırılır olmuştur. Söz konusu bu haberler, "sapık", "iğrenç", "hasta ruh-lu" vb. nitelendirmelerle çoğunlukla ey-lemleri gerçekleştireni mercek altına ala-rak, eylemlerin mağduru olanları bir an-lamda gözlerden ırak tutmaktadır. Bu me-tin boyunca sıklıkla ifade edildiği gibi ço-cuk pornografisiyle mücadelenin dayanak noktasını mağdur duruma düşmüş çocuk-ların korunması oluşturmaktadır. Bu doğrultuda konuyla ilgili, yukarıda da ak-tarılan ulusal ve uluslararası yasal düzen-lemelerin hepsi mağdurların korunmala-rını, hak ve çıkarlarının güvence altına alınmalarını ve gerekli fiziksel ve psikolo-jik yardımın sağlanması gerektiğini belirt-mektedir. Tüm bunların sağlanması, ciddi anlamda zaman ve çaba harcayarak kültü-rel ve ekonomik anlamda belirgin dönü-şümleri gerektirdiğinden olsa gerek, ka-muoyu eylemleri gerçekleştirenleri lanet-lemeyi, eylemlerin mağdurlarını koruma-ya çalışmakoruma-ya tercih etmektedir. Seçilen bu kolay yolun ahlâki anlam örüntüsünün de oldukça yoğun olması, toplumsal ve hu-kuksal sorumlulukların sıklıkla gözardı edilmesini kolaylaştırmaktadır. Bu

nokta-dan hareketle, çocuk pornografisi sorunu-nun öncelikli olarak ahlaki bir sorun ola-rak ele alındığını, meseleyi toplumsal ve hukuksal boyutlarıyla ele alma girişimle-rinden uzak durulduğunu ifade etmek mümkündür. - : •

Yaşanan bu olayda mağdur durumda-ki çocuklar, "iyi aile çocukları" olmasa bi-le, yaşadıkları vahşet ABD, İngiltere ve Belçika'daki örneklerinde olduğu gibi Türkiye'de de yaşayan pek çok orta-sınıf "mutlu aile yuvalarında" endişe kaynağı olmuştur. Esas olarak belirtilen bu endişe nedeniyle kısa süreli de olsa ülkede çocuk pornografisi karşıtı belli bir kamuoyu oluşmuştur. Ancak, yukarıda da belirtildi-ği gibi çocuk pornografisiyle mücadele amacıyla oluşan bu kamuoyunun hedefi, çocukları korumaktan çok saldırganları teşhir edip lanetleyerek bir tür arınma tö-reni gerçekleştirmektir. Çocuk pornografi-siyle mücadelede, pek çok durumda ahla-ki panik ya da histerinin bir ürünü olarak değerlendirilen (Adler, 2001a ve 2001b; Potter ve Potter, 2001) çocuklara cinsel su-iistimallerde bulunanlara yönelik olarak üretilen temsil formları, çocuk haklarının güvenceye alınması çabalarının önüne geçmemelidir. Bir başka ifadeyle, çocuk tacizcilerine yönelik "iğrenç sapık!" tü-ründeki nitelemelere sığınmadan çocuk pornografisiyle mücadele yolları geliştir-me zorunluluğu bulunmaktadır.

Olayın ardından çocuk pornografisi ile ilgili "işte sapık" türündeki haber ve köşe

(23)

Çam • Çocuk Pornografisi Tartışmalarına ilişkin Sorular • 77

yazıları medyada yaklaşık bir haftalık bir süreyle yer almıştır. Konunun neredeyse kapandığı bir sırada Sabah gazetesi yazarı Gülay Göktürk, 9 Ocak 2002 tarihli "Ço-cuk Pornosu" başlıklı yazısıyla tartışmala-rın farklı bir eksende ilerlemesine yol aç-mıştır. Söz konusu yazısında Göktürk, "insanların çocuklara zarar vermedikleri sürece sübyancı olma hakkını savunuyo-rum" diyerek, sübyancılığı bir tür fantezi ve arzu olarak değerlendirdiğini belirt-mekte ve sübyancılığın/çocukseviciliğin yasaklanmasını, arzunun lanetlenmeye, yasaklanmaya ve cezalandırılmaya çalışıl-ması olarak gördüğünü ifade etmiştir. Öte yandan yazar, pornografik materyal-lerin üretiminde kullanılan çocukların fi-ziksel ve psikolojik olarak zarar görmele-rinden ötürü, çocukların porno filmlerde oynatılmalarının kabul edilemez ol-duğunu belirterek, bir anlamda eyleme dönüşmemiş sübyancılığı savunduğunu vurgulamaktadır. Çünkü Göktürk, çocuk pornografisi filmlerinde gerçek çocukların yerine animasyon kahramanlarının kulla-nılmasına hiçbir itirazının bulunamayaca-ğını, böylesi bir durumda hem sübyancı-nın özgürlüğünün engellenmemiş olaca-ğını hem de herhangi bir çocuğun zarar görmemiş olacağını ifade etmektedir.

Bu yazının yayınlanmasının ardından, 10 Ocak 2002 tarihinde Hürriyet gazetesi-ne verdiği demeçte Gülay Göktürk, süb-yancılığın bir duygu, belki bir fikir ğuna ancak cinsel tacizin bir eylem

oldu-ğuna değinmekte ve duygularından dola-yı kimsenin suçlanamayacağını sadece ey-lemden dolayı suçlanabileceğim belirt-mektedir. Yazar, konuyla ilgili kamuoyu tepkisinin çocuk bedeninin kullanılmasın-dan çok, çocuk bedeninin arzulanmasına yönelik olduğuna inandığını söyleyerek aslında bu türden bir arzuyu lanetliyor görünen pek çok erkeğin yasak olanı daha cazip gördükleri için gizli bir biçimde bu arzunun peşinden gittiğini de eklemekte-dir. Yazara göre çocuk pornografisinin ya-saklanması, çocuklara yönelik cinsel taci-zin engellememekte, aksine kamçılamak-tadır. -. .,-',: . •. •, ._•:.,-,:-s~-. -:..••... . ;,;'" '*' Gülay Göktürk, bu yazıların ardından çocuk pornografisini savunduğu gerekçe-siyle tepki görmüş, hatta Ankara Barosu-na bağlı çok sayıda avukat Göktürk hak-kında suç duyurusunda bulunmuştur. Göktürk'ün konuyla ilgili görüşlerinde sorunlu görünen noktaların başında, ço-cuk pornografisine içkin olan suiistimalin bireysel özgürlük çerçevesinde bir tür "haz hakkı" biçiminde ifade edilmesi gel-mektedir. Bu bağlamda, çocuksevicilik dar bir kapsamda duygu veya fantezi ola-rak kavranmakta, çocukseviciliğin tanı-mında bulunan aynı zamanda bir davra-nış tarzı olma özelliği göz ardı edilmekte-dir. Bir başka ifadeyle, çocuksevicilik salt bir fanteziyi ifade etmesinin ötesinde, bu fantezinin davranışa yansımasını da ifade etmektedir. Söz konusu olan, yetişkinin kendi cinsel doyumu amacıyla bir çocuk

(24)

bedenini kullanmasıdır. Bu doyumu kimi zaman doğrudan gerçek bir çocuğun be-deni sağlayabildiği gibi kimi zaman da pornografik materyaller sağlamaktadır. Yetişkinin, çocukla çeşitli cinsel aktivite-lerde bulunması, eşitsiz bir güç ilişkisinin söz konusu olması ve buna bağlı olarak çocuğun karşı koyamaması nedeniyle cin-sel istismar olarak değerlendirilmektedir. Her ne kadar Göktürk pedofilik ilişkinin taciz olduğunu kabul etse de batılı bazı yazar ve çocuksevicilik savunucuları bu türden bir ilişkinin rızaya dayalı olabilece-ğini, zaten çocuksevicilerin çocuğun kork-ması, ilişkiyi istememesi ya da karşı koy-maya çalıştığı durumlarda ilişkiye girdiklerini ifade etmektedir. Çocuğun me-rak, korkuyu gizlemeye çalışma, yetişkin-liğe özenme ya da ilişki sonrası vaat edi-lenlere kavuşma isteği ile ilişkiye rıza gös-teriyor görünmesi, ileriki yaşamında bu olaydan fiziksel ve ruhsal açıdan zarar görmeyeceği anlamına gelmemektedir. Dolayısıyla, çocuklarla her ne düzeyde olursa olsun cinsel aktivitelerde bulun-mak, istismar kapsamına alınmalıdır. Ye-tişkinin cinsel doyumunun çocukların kendileri yerine çocuk pornografisi mater-yalleriyle sağlandığı durumda, söz konu-su materyallerin üretiminin çocukların cinsel istismarına dayalı olması nedeniyle çocuklar cinsel istismara uğramaktadır. Gerçek çocuklar yerine grafik ve animas-yonların kullanıldığı pornografik mater-yallerin ise cinsel doyumdan çok,

çocukla-rı cinsel etkinliklere teşvik etme amacıyla kullanıldığı bilinmektedir. Sıralanan tüm bu nedenler aslında sorunun yetişkinlerin hak ve özgürlükler meselesi olmadığını, aksine çocukların hak ve çıkarlarının ko-runması meselesi olduğunu göstermekte-dir. Söz konusu bu sorunda öncelikli ya-rar ilkesi, çocuklara aittir, yetişkinlere de-ğil- . . . . .

Yetişkinlerin çocuklara yönelik arzu ve nazlarının bir hak olarak görülüp savu-nulması, arzuların insan doğasına içkin olduklarının kabulünü de beraberinde ge-tirmektedir. Bu görüş açısı sıklıkla, cinsel arzuların toplum tarafından baskı altına alındığını ve bu durumun bir sonucu ola-rak da arzuların belli bir zamanda ipini koparmış bir şekilde açığa çıktıklarını ka-bul etmektedir. Oysa, özellikle psikanali-tik inceleme ve çalışmalar, arzu ve hazzın doğal bir biçimde gelişmelerinden çok, kültürel ve toplumsal olarak yapılandıkla-rını göstermektedir. Bir başka deyişle, ar-zularımızı şekillendiren bir kültürel at-mosfer içinde yaşadığımızı ifade etmek mümkündür. Ne var ki günümüzde doğal olduğu verili olarak kabul edilen arzula-rın içinde yaşadığımız dünyanın gerçekle-ri ve vazgeçilmezlegerçekle-ri olduğu kabul edil-mektedir. Bu doğrultuda, arzu bir hak ola-rak tarif edilerek, arzuya engel olabilecek her şeyin ortadan kaldırılması gerektiği düşünülebilmektedir. Arzu ve hazzın sı-nırlarının her geçen gün biraz daha geniş-lemesinin, kullanım ve tüketimin

Referanslar

Benzer Belgeler

chargino-up-type squark and NHBs, tan(β) which is defined as the ratio of the two vacuum values of the 2 neutral Higgses and µ which has the dimension of a mass, corresponding to a

By keeping the yields of the other background processes constant and normalizing the total expected background to the data, a scale factor of 0.9 for the Z ð→ ν¯νÞ þ jets

137 University of California Santa Cruz, Santa Cruz Institute for Particle Physics (SCIPP), Santa Cruz, California 95064, USA 138 University of Washington, Seattle, Department

onaylanmasının kararnamenin tümünün onaylandığı anlamına gele­ ceğine karar vermiştir. NOT: 1958 Fransız Anayasası'na göre Hükümet, programının icrası için

Yeni İslam Tarihinin Temel Özellikleri başlığı altında ise, klasik dönem İslam tarihi yazmacılığının hatalarından ve eksik yönlerinden kur- tularak çağdaş ilmi

Sonuç olarak; hem çalışanların hem velilerin kurumsal itibar ve iletişim algılarının düşük olduğu, bununla birlikte çalışanların örgütsel iletişim seviyelerinin

Nasiru, Usman and Saidu (2014) analyzed the causality relationship between consumption level of oil and economic growth in Nigeria by applying the Granger causality and