^ " f a : 2
V ,
=YARIM ASIRDA NELER
GÖRDÜM?:
EVVEL ZAMAN İÇİNDE
S E M İ H M O M T A Z S.
Tefrika Not 3 4
N aliil ve iktibashakkı m ahfuzdur
Üstad bestekâr Leırı’i Beye
ait bazı hatıralar
L em ’i Beyi m erhum babamın D ahiliye M üsteşarlığına tayini tarihinden beri tanırım 1305. O zaman ben çocuk gibi bir şey -
dim. Lam ’i Beyim iz Dahiliye
Nezareti M ektubî Kalem i H u -
iefesm dan idi ve M üsteşarın
M ühürdarı olm uştu. B ittabi her gün ‘babam la beraber foulımur -
du. H er gece evim iz» gelindi.
E vrakı getirir götürürdü. A yni zamanda da Tak<tmi vaka yi ga Ketesinin tahrir hey” etine dahil olmuştu. Takvim i V akayi res - mî gazetesini İkinpi Sultan H a- m itten aldığı bü Iradei Seniye
ile ihyaen babam çıkartm ıştı,
ve bu gazetenin nazırlığım da jîîomuriyr'i olarak uhde - sine alm ıştı.
İkdam sahibi ve baş m uhar - riri A hm et Cevdet Bey, Sadaret Tercümanı H ayrettin B e y ; Â -
medî hulefasm dan iken kendi
arzu ve ısrarile Basra Mektup çuluğuna gidip mazuien Istan - bula dönen Ahm et M uhtar Bey dahi bu gazetenin tahrir hey - etinde idiler. «H ayrettin Bey o tarihlerde D ahiliye M ektubî ka teminde huJefadıan idi ve husu sî olarak bana Rumca okutmak lûtfunda bulunurdu.»
Lem ’i Beyin hüsnü h attı, çok
güzel yazış tarzı vardı. Ö yle
kıvrak cümlelerle arzı meram
ederdi; isim lerini biraz evvel
zikrettiğim sahibi salâhiyet a - dam lar hayranlığa yakın tak - dirlerie kendisini tebrik ve tak dir ederlerdi. Fakat Lem ’i Bey yalnız hüsnü hat ve kalem er -
babından olmakla kalm am ıştı.
A yn i zamanda m usikişinas idi. Tâ o tarihten beridir tahrirdeki edası gibi sadası da kıvrak ol - duğu için m üm taz bir hususi - yeti tahamm ül etm işlerden; re kabeti mümkün olmıyan bir in
celikle teferrüt eylemişlerden
idi. B ir hayli menakıbi vardır..
M eşhur musiki üstadlann -
dan; güfteleri kendinden ol -
mak üzere yüzlerce şarkının
bestekârı olan Mahmut Celâlet-
tin Paşa M aliye N azın iken
(K âm il Paşanın bilin ci sadare tinde 301-308) Büyükderede bir yalıda yazı geçiriyorm uş. Res m i işler haricinde çok demok - ra t ve ehlidil bir zat olduğu için evine gelir gelm ez soyunur, ge celik entarisini arkasına takar, selâm lığa çıkarm ış. M isafirle - rini kabul eder, biraz akşam cı
lık eder, bestelediği şarkıları
Mühürdarı Nazım Beyle meşke-
derm iş. B ir mehtaplı gecede
P aşayı yalının balkonunda Na zım Beye yeni bir şarkı meşke- derken gelen geçen görm üşler. Paşanın şöhreti malûm olduğun dan m eraklılar hiç belli etme - m eğe çalışarak dinlemeğe baş - lamışJar. Lem ’i Bey de bunla - n n arasında bulunmuş. Bakmış lar N azım bir türlü şarkıyı kav rayam ıyor. Halbuki Lem ’i Bey öğrendvermiş. V e ne olursa ol - sun dem iş bir hey beyle bu vep
yeni şarkıyı okuyuverm iş..! A - fallayan M ahm ut Celâdettin Pa
şa hayretten hayrete düşerek
ve yerinden fırlayarak sağa so la bakımmış, işaretler etm iş, u- şak lan koşturm uş. L em ’i Beyi yakalatm ış, yanına çıkartm ış, takdirlerle tebrik ve âdeta ta accüp etm iş. L en fi B ey hâlâ u- tam n m der... Biraz da Nazım Beyi azarlam ış. N e sen ne de Lavtan on para etm ezsiniz de - mdş.
Lem ’i Beyin eserlerini, o gü zel şarkılarını birbirine tercih etmek hayli güçtür. Bunu... sa lâhiyet sahibi olanlar bile ko - laylıkia kestirem em işlerdir.
«Musiki Hocalarım ızdan mer hum A li R ifat B ey; vefatından evvel her Cuma ve Pazar gün
leri Fenerbahçe, Kadıköyöeki
Papazin bağında kır ziyafetle - ri verirdi. Sabahtan akşam a ka
dar sazlarla, şarkılarla vakit
geçirilirdi. Rahm i Bey — Hanen
de H üsam ettin Bey — Kadı -
köylü Necm ettin Bey — Üskü darlı H oca Ziya B ey ve diğer üstadiar be ziyafette bulunur - lardı. Bazan da Balıkhane Nazı
rı A li Beyle Sait Efendi zade
Mehmet Galip Bey bu ziyafete gelirlerdi.
Bu toplantının bir gününde
Lem ’i Beyin o günlerde beste - lediği ısfahan makarnandan bir
şarkıyı dinlem işlerdi. Üç dört
defa bu şarkı okunduktan son
ra Balıkhane N azın A li Bey
şarkının yalnız Lem ’i Bey ta -
rafından okunmasını rica etti
idi. Böylece «melodi» Lem ’i Bey tarafından yalnızca ve 2 kerre
okunduktan sonra cemiyetin
verdiği hüküm de şu idi. «Lem ’ i Bey yalnız üstad de - ğil, sesine sahip bir san’atkâr- dır da»
Bu karara ilâveten N azır A - li Bey bir de şu sözleri ilâve e- diyordu: — « Külhanbeyi, Dede yi dinlemedik demeyiniz. Onun cildi sanisi Lem ’i Beydir. Del - lâl Zade İsm ail Efendi eseri biz yapm alıyız; Külhanbeyi Hüse -
yin Dedeye geçm eliyiz. Sonra
bu eseri ondan dinlem eliyiz ve
öğrenm eliyiz dertmiş! Biz de
Lem ’i Beyden öğrenm eliyiz..! işte Lem ’i Beyin müfrtefikan m iisbet ve muhakkak olan mu siki kuvveti ve kudreti böyle • dir. Biz Bursada iken bu üstad benimle de meşgul olarak beni de saz âlemleri içine karıştır - m ış, bir Türk sazı olmamasına ve yakışm am asına rağmen pi -
yanom la fasıllara sıkıştırm ış 1
idi.
Bursaîı Bimen E fendiyi be -
ğenen Lem ’i Beyin bu adama
da hizmet ve him m etleri çok - tur. Çok yazık ki bugün kendi
sinden istifade aram lm am ak-
ta. kendisinin hâlâ musiki -
rnize edeceği hizmetler düşünü
lememektedir. T a rh î eserler
toplanır disklere aldınhrken, hat
tâ folklorlar üzerinde zabıtlar
yaptırılırken Lem ’i
Beyiıı
birtarafa bırakılm ası korkunç bir gaflettir denilebilir.. N e âaa&l