FÜREYA'NIN
40. SANAT YILM A ARMAĞAN
FER İT EDGÜ
Toprak ve su Ateş ve sır Madde ve şekil
-Elleriyle biliyor bunları Füreya Çam uru yoğurduğu elleriyle Ekmeği fırına veren fırıncı gibi
Çömleğini fırına verdiği elleriyle yaşıyor sıcaklığını ateşin Elleriyle görüyor Füreya elleriyle
Çam urdaki biçimi biçimdeki rengi ve tüm bunların sırrını Ateşe veriyor Füreya tüm ünü ateşe veriyor
Pişsinler, kavrulsunlar, sonra varolsunlar diye.
K um ruları, güvercinleri, baykuşları Füreya'nın K um ru, güvercin, baykuş değil, onların özleri.
Öyle bakıyorlar bizlere, bizlerin onlara bakmadığımız kadar içten, içerden İşıklar söndüğünde görülmez olduklarında
U çuyorlar, dolaşıyorlar, kendi yaşamlarını yaşıyorlar.
Sabah uyandığımızda onları yerlerinde bizleri bekler, bizlere bakar gördüğüm üzde şaşırıyoruz
Oysa şaşıracak .hiçbir şey yok
Çünkü onlar çam urdan yoğruldular Füreya'nın elleriyle Ateş verdi onlara canı ve sır korudu onları
Evleri de öyle Füreya'nın, bizim evlerimiz, o evlerde oturm uştuk bir zamanlar. Şimdi gene bilileri oturuyor o evlerde
Ne güzel sohbet ediyorlar, kavgasız
Bu evlerde herkes kendi duyabileceği sesle konuşuyor Ama herkes işitiyor, herkes duyuyor
Günlük dertlerini anlatıyorlar, yemek yapıyorlar m utfaklarında
Yemeklerin kokuları yayılıyor, o kokuları da duyuyorlar, iştahları açılıyor Çocuklar koşup geliyor yemek kokularına
Yalnız evlerden hoşlanmıyor Füreya, içe-dönük, kapalı evlerden hoşlanmıyor Füreya, komşu evler yapıyor, yanyana koyuyor, sırtsırta koyuyor
Bu evlerden hiçbiri bir başkasının önünü kapam ıyor Pencerelerinde sardunyalar yetiştiriliyor, ıtırlar, şebboylar Fesleğenin kokusu yayılıyor mahalleye bir rüzgâr eser esmez
Sokaklarda çocuklar oynuyor, sokaklar tertemiz Sokaklarda ağaçlar var, ağaçlara kuşlara tünemiş
Birazdan bu kuşlar kanatlanıp bir panosunda yer alacaklar Füreya'nın Dış dünya iç dünyaya girecek iç dünya böylece zenginleşecek
D uvarların zenginleştiği renklendiği gibi Füreya'nın renkleri biçimleri kuşları çiçekleriyle
Yabanlığa karşı Füreya, yıkıma, hoyratlığa, tek düzeliğe, tek sesliliğe, renksizliğe
Tüm bunlara karşı yaratıyor elleri sevgiyi, çok sesliliği, coşkuyu Siyahı ve beyazı bile bir renk cümbüşü Füreya'nın
Tüm bunlar kendilerini Füreya'da buluyor ve Füreya tüm bunlarda kendini buluyor
Bulduklarını kendine saklamıyor Füreya bizlere veriyor Güzel, insancıl mekânlarda yaşayalım diye
Fincanında bir kahve içelim tasında bir çorba içelim diye Yaşamımız renklensin diye, aramızda sessiz-sözsüz anlaşalım diye Tüm bunları nasıl mı gerçekleştiriyor
Bir avuç kil alıyor Bir bardak su döküyor Suyu kile katıp yoğuruyor O çamur dediğimiz özdeğe Elleriyle bir biçim veriyor
Füreya değil, elleri veriyor o biçimi
Ama eline ne yapması gerektiğini kafası söylüyor
Ne var ki elleri her zaman dinlemiyor Füreya'nın kafasını Çünkü “elleri var özgürlüğün” - Oktay R ifat'ın deyişiyle Eller özgürlüklerini kullanıyor
Böylece çıkıyor ortaya özgür ve özgün Topraktan, sudan, ateşten ve sırdan oluşan Füreya'nın yapıtları
K ırk yıldır bu fırından
Sevgi, sevinç, sevdadan oluşan Böylesi yapıtlar çıktı
Bilenler sevip aldı Bilmeyenler şaşırıp kaldı Füreya'nın sevgisi, sevinci Renk renk bâki kaldı.
GÖSTERİ 17
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi