• Sonuç bulunamadı

Şark Ekspresi'nde Aziz Bey'le

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Şark Ekspresi'nde Aziz Bey'le"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Şark Ekspresi’nde

Aziz Bey’le...

B

A L T IK T A N inen elektrikli treni Tuna Neh- ri'nde yedeğine alan "Şark Ekspresi'nin" İstan­ bul üzerinden Kiev'e uzanışını Sofya'da "Bo­

yana Sarayı'nda" dinlerken, haber geliyor: "Aziz Ne­ sin..." O andan itibaren Şark Ekspresi'ne A ziz Bey'le

birlikte biniyorum.

İlk seferine 1 Eylül 1888'de başlayan Şark Ekspres'i Avrupa'nın Osmanlı'yı çiğnemesi gibi... Her tekerlek dönüşünde Batı, Rusya ile birlikte Osmanlı'yı bir kez daha dağıtıyor gibi... Her tekerlek dönüşü, yeni bir dağılmanın haritasını çiziyor gibi...

A ziz Bey'in kişiliği ve kitapları ise, toplumu dağıtı­ yor. Her kitabı, her sözü topluma başkaldırmanın bir haykırışı... A ziz Bey toplumla sürekli çatışıyor. A ziz Bey toplumla çatışarak barışıyor. Toplumla çatışma­ dan topluma yön verilmiyor. "Aydının kaderi" bu... Halk dalkavukluğu ile aydın olmak birbiriyle hep çe­ lişiyor. A ziz Bey hep bu çelişkiyi yaşıyçr. H iç bir za­ man çoğunluğun yanında yer almıyor. İster işçi sınıfı­ nın simgesine dönüşen "Maden - İş grevi" olsun, is­ ter kitleleri peşinde sürükleyen "dine reddiye" olsun, A ziz Bey düşüncesinden hiç ödün vermiyor. En önde yürüyerek düşüncesini yüksek sesle söylemekten hiç bir zaman çekinmiyor.

Şark Ekspresi yeni bir anlaşmayla tekerleklerini ye­ niden döndürmeye hazırlanıyor. "Çuf puf' sesi yerini şimdi elektriğe bırakıyor. A ziz Bey toplumu hiç bir zaman elektriksiz bırakmıyor. Sarsarak da olsa...

SİRKECİD EKİ HÜZÜN

Bir batıda, bir doğuda... OsmanlI'nın dağılması bu sıraya dayanıyor. Batıda 1821 Yunan İsyanı, doğuda 1833 Mısır İsyanı, batıda 1856 Sırp İsyanı, doğuda 1861 Lübnan İsyanı... "Orient Ekspres'in" ilk seferi i- se 1888!.. Birbirini sırayla izleyen isyanları "bütün­

leştirmek" gibi...

"Ah Biz Eşşekler" ile toplumu biraz daha ayrıştırı­

yor Aziz Bey... "Bir Sürgünün Anıları" ile aydının ka­ derini çiziyor. "Yaşar Ne Yaşar, Ne Yaşamaz" ile sı­ radan bir vatandaşın devletle dramında yakalıyor bi­ zi. Hiç bir zaman bütünleştirmeyi düşünmüyor. Hep ayrıştırıyor, ayrıştıkça bütünleşeceğine inanarak...

Şark Ekspresi'nde "wagon restaurant'ta" beyaz el­ divenleriyle hizmet veren garsonlar Çar Ordusu'nun kırmızı apoletli generalleri gibi... Romen havyarıyla Smirnoff votkayı birlikte servis ediyor. Pembe abajur­ ların ışığında Çek porselen tabaklardaki "Burgundy" ekmeğine "İsigny" tereyağı sürülüyor. "Alla Turca pi­

lav" sofraya sonra geliyor.

Yüz yıl öncesinin Şark Ekspresi'nin tekerleri yeni­ den dönerken, dağıtmanın yerini şimdi birleştirmek alıyor. Bunun için Tuna Nehri'ne yeni bir köprü yapı­ lıyor. Paris - İstanbul arası trenle doksan saatten artık otuz saate iniyor. Sirkeci Garı'na iner inmez teneffüs ettiğimiz yanık yağ kokusu ile gürültüden, geriye yine hüzün veren yalnızlık kalıyor.

KİLİSEDE BİR MUM

A ziz Bey de hep yalnız... Aydın çok... Yalnızlık "o

çok aydınların" ortak şarkısı... A ziz Bey bazen Şeyh

Bedrettin, bazen Aşık Veysel, bazen Resneli Niyazi, bazen Hacı Bektaş hamurunda... Belli bir mozaiğin günümüzdeki ürünü... Onun için hırçın, onun için uzlaşmaz, onun için inatçı, onun için kavgacı, onun için barıştan yana...

Sofya'nın göbeğindeki "St. Aleksander Nevsky Ki­

lisesi" Şark Ekspresi'nin ilk seferiyle aynı tarihlerde

yapılıyor. Girişte, kilisenin "1877 - 78 Osmanlı - Rus

Harbi'nde Bulgaristan'ı Osmanlı boyunduruğundan kurtaran 200 bin Rus askerinin ölümü için yapıldığı"

yazılı... Kiliseye giriyorum. Bir mum yakıyorum. A ziz Bey olsaydı, böyle yapardı, diye... Evrensel düşünce adına...

Şark Ekspresi'nden ben Sirkeci'de iniyorum. A ziz Bey Çatalca'da kalıyor...

Referanslar

Benzer Belgeler

Binanın birinci katı antre, vestiyer, 200 kişilik yemek salonu, 50-60 kişilik üzeri örtülü teras, 15 - 20 kişilik hususî yemek locası ve kat ofisini ihtiva etmektedir..

Yeniden yapılanmayla düzenlenen İlköğretim Fen Bilgisi programında proje geliştirme ve yürütme ile ilgili bir ders bulunmadığından, Atatürk Eğitim Fakültesi

gayretleri ile 1998’de Şark Çıbanı Tanı ve Tedavi Merkez adında hizmet vermeye başlamış ama halen hekimsiz olarak hizmet vermektedir.. 1989'dan tek farkı kadrolu bir

1950 yılından önce, pastahane olarak ku­ rulan, sonra bir süre kafeterya olarak çalı­ şan, daha sonra yirmi yılı çok aşkın süredir önce kulüp, 1980 yılında

mında bu tebeddül fırsatından is­ tifade ederek padişahlığa ait hak­ ları arttırmak fikir ve emeli ile Tevfik paşaya verilen hidiviyet fermanına Mısırda

(•) Fransız askerleri halka «Dis done» diye hitap ettikleri için kendilerine bu isim verilmişti.... leri fazla açık

Orhan Kemal insanlarının üretim sürecine özgü olgular içinde toplumun başat çeliş­ kilerini davranışlarıyla ortaya koymalarına karşılık, Baykurt’un

subklinik mastitis oranının yüksek olduğu, izole edilen etkenlerin en fazla kloksasiline karşı dirençli olduğu ve diğer antibiyotik dirençlerinin etkene göre