• Sonuç bulunamadı

Zaman, aşklar ve tatlar

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Zaman, aşklar ve tatlar"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

F o to ğ ra f: H A S A N D E N İZ

O F R A Bekri Çeşnici

1

1

\ n- ı , v

Yekta Restaurant

Zaman, aşklar ve tatlar

£ £

A lişa n ta şı’na doğru giderken Konak sinemasını geçince köşede, çocuk- I « tuğumuzda yaptığımız oyuncak tahta evleri anımsatan, kuldi, kemerli, alacalı-bulacalı, şirin mi şirin bir ev vardır. « Çağdaş Türk mimarisine geçiş döneminin

belki de en önemli ismi Mimar Vedat’ın 1910’lardan kalma kendi evidir bu. Zemin katında yıllardan beri küçük (60 kişilik), ama sevimli, seviyeli bir lokanta vardır, bilen bi­ lir. Kapısındaki bir pirinç levhada Yekta ve

Yekta Işıtan, İstanbul’un en geniş dost çev­

resine sahip, toplumsal yaşamın en çok sevi­ len kişilerindendir.

Nasıl olmasın ki. Mimar Vedat Tek’in kı­ zı Selime ile Belçika’da elektrik mühendisli­ ği eğitimi görmüş olan Yekta Bey, 1940’lar Istanbulu’nun dilinden düşmeyen bir “aşk

hikâyesi” yaşamışlardır. Çağına göre son

kerte modern büyümüş, ailesinin 18 yaşında Paris’e gönderdiği Selime ile, bembeyaz giy­ sileri ve “ dandy” tavırları ile tüm genç kız­ ların yüreğini hoplatan kolejli Yekta, birbirlerine tutulmuşlar ve tüm engellere, kıs­ kançlıklara karşın 1944’te birlikteliklerini ev­ lilikle noktalamışlardır. Bu birliktelik, tam 38 yıldır sürüyor. Arada iyi-kötü günler ol­ du. Yekta Bey, dostlarının bildiği gibi ağır bir rahatsızlık geçirdi. Şimdi iyiye gidiyor... Ama ben, en kötü günlerde bile, 20 yıla ya­ kındır tanıdığım Selime Hanım’m neşesini, umudunu, iyimserliğini yitirdiğini görmedim. Lokantacı, ressam ve turizm tercüman- rehberi olan Selime Hanım, karşımda yine birbirinden iyi konuştuğu çeşitli dilleri bir­ birine karıştırarak, espriler yaparak konuşu­ yor, anlatıyor.

Yekta Restaurant’ın her köşesine bir ünlü

çiftin anıları sinmiş sanki... Eğlenmek kadar eğlendirmeyi de seven çift, önce adada Yek­ ta Bey’in babasından kalma köşkün ahırını, ünlü “ Yak Kulüb” e dönüştürmüşler, sonra Vedat Bey’in evinin alt katını bir lokantaya... Selime Hanım, resmi filan bir yana bırakmış, mutfağa girmiş, 3 yıl yemekleri kendisi yap­ mış. Bu arada 2 genç çocuğu yanma alıp ye­ tiştirmiş, bunlardan Hayri usta, şimdi Yekta’nın baş aşçısı. Sonraları yalnızca “ ne­

zaret eder” olmuş. Ve Yekta, son aylarda zo­

runlu bir birkaç aylık kapanmanın dışında kapılarını 33 yıldır kapamamış.

Selime Hanım, lokantanın baştan beri Türk, Fransız ve İtalyan mutfakları arasın­ da bir denge kurmak amacında olduğunu söylüyor.”

13 Ocak 1983’te, Cumhuriyet’teki “ Ağız

Tadıyla” köşesinde, böyle anlatmış Yekta’-

yı mimar, eleştirmeh, değerli yazar dostum

Atillâ Dorsay. Tabii serde mimarlık da olun­

ca, daha Yekta’ya girmeden binasından ya­ kalamış, öyküyü Atillâ.

Yıllar sonra Yekta (Yak)’ya bilmem kaçın­ cı gidişmde (bu kez yazmak içindi), duvar­ da A tillâ’nın yazısını gördüm . İlginç mimariyi ve seçkin Mimar Vedat Tek’in kızı Selime ile Yekta Bey’in 1940’larda başlayan aşkını ince biçemiyle dile getiren Atillâ Dor­ say, “ Her köşesine bir UnlU çiftin anılan sin­

miş olan Yekta” yı genelde beğeniyor,

ızgaralarını övüyor, patates kızartmasını ye­ rerken de zaten nice lokantada doğru dürüst bir patates kızartma bulunmadığını söyleyip Yekta’yı okurlarına salık veriyordu.

Gerçekten ilginç mekânı, salonun incik cin­ cik ile fazla doldurulmuş izlenimini verme­ sine karşın, hoş ‘ambiance’ı ile Yekta’yı her

zaman için “ Dürüst bir restaurant” olarak tanımlamak mümkün diye düşünmüşümdür.

“ Dürüst restaurant da ne ola ki” derse­ niz. “ Verdiğinizin karşılığını aldığınız, bel­ ki de parmak ısırtan cinsten değil; ama yine de belirli bir düzeyin altına hiç düşmeyen or­ tanın çok üstünde, sizi belki umulmayacak hoş sürprizlerle karşılamamakla birlikte, düş kırıklığına da uğratmayan yer,” yanıtını ve­ rebilirim.

1950 yılından önce, pastahane olarak ku­ rulan, sonra bir süre kafeterya olarak çalı­ şan, daha sonra yirmi yılı çok aşkın süredir önce kulüp, 1980 yılında derneklerin feshe­ dilmesinden sonra restoran olarak süren (za­ ten YAK adı da Yeşil Ada Kulübü’nden gelen kulübün işlevi yalnızca olay çıkarabilecek olanları uzak tutmakla sınırlıydı) “ Yekta” kendine özgü İspanyol omleti ve diğerleri, gerçekten belirli kalitenin altına hiç düşme­ yen, kimi zaman nice seçkin yere taş çıkar­ tan şatobriyanı, şokola suflesi, krep süzeti ve

“ günün yem eği” ile İsta n b u l’da

‘gidilebilecek’ yerlerdendi. Gerçi artık son yıl­ larda Yekta dükkâna uğramıyordu; ama Atil­ lâ ’nın da dediği gibi aşk öyküsünü sürdürüyordu. “Yekta”. Yekta’yı yitireli yıl­ lar oluyor, artık onun adını taşıyan restoran- var; ama kendisi yok. Aşklar bile yenik düşüyor zamana. Belki de aşklar sürüyor; ama aşkların tarafları yenik düşüyorlar za­ mana. “ Yekta” ya son gittiğimde, pencere­ den yolu izlerken, “ aşkların bile yenik düştüğü zamana tatların yenik düşmesine ne­ den şaşmalı” diye düşündüm.

Acaba Yekta’da tatlar da artık eskisi gibi değil miydi?

Yoksa bayramın hemen ertesinde gitmemiz nedeniyle, istenen kıvamda etin bulunama­ dığı bir zamana denk düştüğüm için mi bu duyguya kapılmıştım?.. Ya da zamana yenik düşen, ben ve tat duygum muydu?

Bu soruların yanıtını veremedim Yekta’­ da, tıpkı bir gün sonra gittiğim bir zamanla­ rın ünlü Boğaz meyhanelerinden, tartışmasız en iyi Dalık yenen yerlerinden olan geçmişin leb-i derya bugünün leb-i kazık (cinas fatu­ raya değil, önünden geçen Kazıklı Yola’dır)

“ Kuyu RestauranP'da olduğu gibi...

Damağınızı pek şenlendirmeyen bir kalkan yediğiniz Kuyu’da, aynı soruyu iki kişi, 100 bin liraya soruyorsunuz, Yekta’da ise 65 bin liraya...

Evet aşklar, tatlar, fiyatlar ve zamanlar... Kimler kime yenik düşüyorlar?

Her şeye karşın kötü zamana rastlayan bir tek denemeyle Yekta’nın “ dürüst restoran” sıfatının ortadan kalktığını sanmıyor ve de­ ğerli yazar dostum Atillâ Dotsay’ın bir za­ manlar benim de paylaştığım tada çağrısına katılıyorum. □

YEKTA Restaurant, Vali Konağı Cad­ desi, Nişantaşı Tel: 148 11 83

“ Yekta Restaurant" yirmi yılı aşkın bir süredir müşterilerine hizmet veriyor.

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Budak Mün~i olaylar~~ devrinin di~er kaynaklar~~ gibi sade bir üslüpla anlatmakta, zaman zaman duydu~u veya ~alddi oldu~u devrinin sosyal ve iktisadi meselelerine temas etmekte,

A~~z kenar~~ içe do~ru katland~ ktan sonra düzle~tirilmi~; silindir boyun altta bir bo~umla uzun ve damla biçimli gövdeye ba~lanmakta. Sivri ve içi dolu bir damlac~k

Bu çalışmada belirlenen değerler (dikey sapmanın en yüksek mutlak değeri 4°, ortanca değeri kadınlarda 2° ve erkeklerde 2,5°) sağlıklı Türk genç erişkinler için

Literatürde en sık uygulanan ve önerilen adölesan sağlığını geliştirme programlarının beslenme, egzersiz, hijyen, uyku, alkol, ilaç, sigara kullanımı ve

Kanında kurşun yüksek çıkan işçiler Ankara Meslek Hastalıkları Hastanesi’nde bazen birkaç hafta, bazen birkaç ay tedavi görüyor, sonra yine işbaşı yapıyor.. Kurşun bir

MMO İstanbul Büyükkent Şube Başkanı Eyüp Muhçu, eylemde yaptığı konuşmada, toplandıkları yerin Kalam ış Antik Kenti’nin bir parçası olduğunu belirterek, Kadıköy’de

Vaktile, benim de kalem yar­ dımımla milliyetçi “Turan,, gazete­ sini çıkarmış olan Zekeriya Beyin Türk ordusunu, Türk milliyetper­ verlerini ve Türk

Ney ve nısfiyeyi, mest olduğu demlerde; gelişi güzel, fakat bir bahçeden rastgele toplanan çiçekler gi­ bi, hoş çalar ve ayık olduğu zamanlarda ise; değil