• Sonuç bulunamadı

45 yıl önce ölen Halit Ziya Uşaklıgil güçlü romancılarımızdan biriydi:Yasak aşk, kırık hayat

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "45 yıl önce ölen Halit Ziya Uşaklıgil güçlü romancılarımızdan biriydi:Yasak aşk, kırık hayat"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

45 y ıl önce ölen H alit Zıya Uşaklıgil güçlü rom ancılarım ızdan biriydi

Yasak aşk, kırık hayat

Aşk-ı Memnu toplum a değil,

bireye ve bireylerarası ilişkiye

dönük romanlardandır. Uşaklıgil,

somut ve tek olan bir evliliğin

belli koşullar altında nasıl

işlediğini anlamaya ve anlatmaya

çalışır.

A

■ umhuriyet öncesi Türk edebiyatının en güçlü ■ romancısı olarak kabul edilen Halit Ziya Uşaklı-

gil ardında 150’den fazla hikâye, kitap halinde altı roman ve çeşitli türlerde (telif, çeviri) 60’ı aş­ kın yapıt bırakarak 27 Mart 1945’te öldü. Yaşamı ve ro­ mancılığı şimdiye kadar çeşitli kitap ve dergilerde incele­ nen Halit Ziya Uşaklıgil’in en iyi yapıtının Aşk-ı Mem­

nu olduğunda hemen tüm eleştirmenler birleşirler. Berna Moran, “Türk Romanına Eleştirel Bir Bakış - Ahmet Mithat’tan Ahmet Hamdi Tanpınar’a” adlı ki­

tabında Aşk-ı Memnu’yu geniş bir biçimde inceler. Eleş­ tirmen Fethi Naci de “Türkiye’de Roman ve Toplum­

sal Değişme” adlı kitabında Aşk-ı Memnu’da, Batılılaş­

manın belli çevreler üzerindeki etkisinin nasıl gösterildi­ ğini açıklamaya çalışır.

Fethi Naci Aşk-ı Memnu için ‘yaşamasını sürdüren ilk Türk romanı. Tarih açısından değil, edebiyat açısından ilk Türk romanı’der. İlk baskısı 1900’de yapılan Aşk-ı Mem­

nu aradan geçen 90 yıla dayanmış ve bundan sonra da da­

ha nice yıllara dayanacağı belli bir romandır Fethi Naci’­ ye, göre.

“İlk romanlarında okurun1 özellikle acıma duyguları­ nı uyandırmak istediği için, acıklı aşk konularını işler” di­ yen Berna Moran, Halit Ziya Uşaklıgil’in söz konusu ro­ manların hepsinde bir genç kız ya da genç erkeğin, kendi suçu olmadan aşkta hayal kırıklığına uğradığını; yıkıldı­ ğını ya da öldüğünü belirtir. Berna Moran, Aşk-ı Mem­

nu da acıklı biten bir aşk öyküsüdür ve Nihal ilk roman­

lardaki genç kız kahramanların bir devamı sayılabilir” der.

27 M art 1945 yılında ölen Halit Ziya Uşaklıgil, Aşk-ı M em nu'da bireylerarası duygusal, yoğun İlişkiyi işliyor, yazar’ın bu kitabı ilk kez 1900’de basılmıştı. (H a llt Ziya Uşaklıgil gelini Leyla Uşaklıgil ile)

H A L İ T Z İ Y A U Ş A K L I G İ L ’ İ N Y A P I T L A R I Roman

Nemide (1892), Bir Ölünün Defteri (1892), Ferdi ve Şürekâsı (1896), Mai ve Siyah (1897), Aşk-ı Memnu (1900), Kırık Hayatlar (1924)

Hikâye

Bir Yazın Tarihi (1900), Solgun Demet (1901), Bir Şi’r-i Hayal (1914), Sepette Bulunmuş (1920), Bir Hikâye-i Sevda (1922), Hepsinden Acı (1934), Aşka Dair (1936), Onu Beklerken (1935), İhtiyar Dost (1937), Kadın Pençesi (1939), İzmir Hikâyeleri (1950)*

Oyun

Kâbus (1918), Füruzan (adapte, 1918), Fare (adapte, 1919).

Anı

Kırk Yıl (beş cilt, 1936, altıncı cilt: 1969), Saray ve Ötesi (üç cilt, 1940-42), Bir Acı Hikâye (Tiran’da intihar eden oğlu Vedat’a ilişkin anılar. 1942)

Deneme ve yazıları

Sanata Dair (üç cilt, 1938-55)

Aşk-ı Memnu yıllar önce televizyonumuzda gösterilmiş,

geniş kesimlerin beğenisini kazanmıştı. Aşk-ı Memnu’­ da Bihter rolünü Müjde Ar oynamış, bu rolüyle üne ka­ vuşmuştu. Kitleler açısından bunu nasıl değerlendirmek gerekir bilemeyeceğiz, ama birçok edebiyat adamı da ro­ manın ana temasının Bihter’in yasak aşkı olduğunu söy­ lüyor. Biz yine Berna Moran’ın kitabına dönelim.

“ ...Birçokları romanın ana temasım, hatta tezini, Bih­ ter’in yasak aşkında bulurlar. Uşaklıgil üzerine yazılmış üç monografiye bakacak olursak her üçünün de Aşk-ı

Memnu’nun teması hakkında bu kanıyı savunduklarını

görürüz. L.S.Akahn’a göre Aşk-ı Memnu ‘ölçüsüz ve mad­ deye dayanan bir evlenmenin doğurduğu, gerek sosyal ge­ lenekler, gerek kanun önünde gelişmesi yasak olan bir aş­ kın hikâyesidir.’2 Cemil Yener’e sorarsanız yapıtın tezi şudur: ‘Servet, genç bir kadına aşk ihtiyacını unutturamaz. Kendinden çok küçük yaştaki bir kızla evlenen erkek al­ datılmayı göze almalıdır’3 Dr.Önertoy’a göre de yazar ‘evlenen kadınla erkek arasındaki bazı ayrılıkların evlilik hayatında meydana getirebileceği sarsıntılar üzerinde dur­ muş ve Tanzimat romanında da ele alındığını gördüğümüz Batılılaşma anlayışındaki değişiklikleri belirtmiştir.’4

(...) Aşk-ı Memnu’nun doğru bir değerlendirmesini ya­

pacaksak her şeyden önce, ne tür bir roman olduğuna dik­ kat etmeliyiz. Hakkında yazanlar, onu, ya ahlaksal bildi­ risi olan ya da İstanbul’daki Türk toplumunun bir kesi­ minin yaşamını yansıtan bir roman olarak yorumluyor­ lar. Bazı eleştirmenlerin dediği gibi Aşk-ı Memnu, birbi­ rine denk olmayan kişilerin evliliğinin doğuracağı kötü so­ nuçlara işaret ediyorsa Kırık Hayatlar da tam tersini söy­ lüyor demektir. Çünkü Kırık Hayatlar’da birbirine denk düşen iki genç insanın evliliği de, yine bir yasak aşkla bo­ zulur ve neredeyse çöker. Öyleyse Uşaklıgil, Kırık Ha­

yatlar’da, her bakımdan kusursuz evliliklerin kötü sonuç­

lar vereceğini mi anlatmak istiyor? Yoksa Uşaklıgil’in il­

gisini çeken, Batılılaşmış kesimin yaşama biçimi mi? Aşk­

ı Memnu’da Batılılaşmış zengin bir ailenin yaşamı var el­

bette, ama romanın bunu ortaya koymak ya da eleştirmek amacıyla yazıldığını söylemek doğru olmaz.

(...) Aşk-ı Memnu topluma değil, bireye ve bireyler arası ilişkiye dönük romanlardandır. Uşaklıgil, somut ve tek olan bir evliliğin belli koşullar altında nasıl işlediğini, bel­ li insanlar arasındaki ilişkiler örgüsünün niteliğini ve geli­ şimini anlamaya ve anlatmaya çalışır (...) Uşaklıgil’in Bal-

zac, Zola ve Flaubert gibi gerçekçilerden öğrendiği tek

şey vardı: Karakterlerin kişilikleriyle olaylar arasındaki ne­ densellik bağı. Romanda olayların gelişimi, karakterlerin kişiliklerine bağlı olmalıydı ve karakterler de bu olayla­ rın üzerlerinde yaptığı etkiye göre değişmeliydi. Uşaklı- gil, bu ilkeyi titizlikle uygular.

Aşk-ı Memnu’dan önceki romanımızda, karakterlerle

olaylar arasında böyle zorunlu bağ görmeyiz. Örneğin Ra­

kım Efendi’nın, Intibah’daki Ali Bey’in Sergüzeşt’teki

Dilber’in başından binakım olaylar geçer, ama Aşk-ı Mem- nu’dakilerin başından gelişigüzel binakım olaylar geçmez, olayları onların kişilikleri yaratır daha çok. Yazar, olay örgüsünü önceden bilmez demek istemiyorum. Tersine, Uşaklıgil belki en ince ayrıntısına kadar kişilerin davra­ nışlarını, nasıl değişeceklerini hesaplamıştır.

(...) Diyebiliriz ki, Uşaklıgil, Aşk-ı Memnu’da, binakım insanların, neden-sonuç yasasına göre gelişen aşk öyküsü­ nü anlatan, psikolojik gerçekliğe dayanan, sağlam yapılı, kusursuz bir sanat yapıtı yaratmak peşindeydi. Böyle bi­ reyler arası duygusal yoğun ilişkiyi işleyen romanlara, Ed-

vin Muir ‘dramatik roman’ adı verir. Aşk-ı Memnu işte

bu tür romana çok iyi bir örnektir.” □

1) Bir Ölünün Defteri (1891), Nemide (1893), Ferdi ve Şürekası (1894).

2) Halit Ziya Uşaklıgil / Varlık Yayınları, 1953, s.24 3) Bir Romancının Dünyası ve Romanlarındaki Dünya (1959) 4) Halit Ziya Uşaklıgil, Romancılığı ve Romanımızdaki Yeri

DTCF Yayınları, 1965, s.67

J

C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 8 S A Y F A 9

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

BU RSA (AA) - Bursa'da açtığı fotoğraf sergisi vc dia gösterisinden dönerken geçirdiği trafik kazası sonucu ölen ünlü fotoğraf sanatçısı Sami Güner adına Bursa'da bir

Bunun için gerekli malzemelerse flun- lar: temiz bir bardak, yemek tuzu, temiz çay kafl›¤›, 5 ml s›v› saydam sabun ya da flampuan, 15 ml musluk suyu, alkol ve bir a¤›z

Bu çal›flmam›zla, alanda mevcut olan tüm bitki ve hayvan envanterinin yap›l›rken, tüm türlerin resimlenmesi ve sonucunda K›z›l›rmak Deltas›’yla ilgili

Nefesiniz hakkınızda tahmininizden daha çok şey söylüyor Technion-Israel Teknoloji Enstitüsü’ndeki bilim insanları Nano Letters dergisinde yayımlanan çalışmalarının

Güçlüklerine gelince... Bu konuda, çocukken yaşadığım bazı olumsuzluklar anımsıyorum. Ör­ neğin; ben beş, kardeşim de dört yaşındayken sün­ net olduk. O zaman

yılında büyük önder Ata­ türk’ü anmak, O’nun ilke ve devrimle­ rini sonsuza kadar yaşatmak için Anıt­ kabir’de buluşan binlerce yurttaş, mozo­ leyi çiçek ve

A tatürk’ün vasiyetini yok sayarak Türk Tarih ve Dil K urum lan’nm ödeneklerini kesip, birer kapalı dem eğe dönüştürmek­ le yetinmeyerek Türkiye Cumhuriyeti Ana-

Belden yukarısı kısa, belden aşağı­ sı uzun olan erkek çocuğa kıymet ver mezlerdi.. Deliormanlılar, böyle belden aşağı­ sı uzun olan çocuklara şu