• Sonuç bulunamadı

Kutadgu Bilig’in adbilim bakımından incelenmesi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Kutadgu Bilig’in adbilim bakımından incelenmesi"

Copied!
1122
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

KUTADGU BİLİG’İN

ADBİLİM BAKIMINDAN

İNCELENMESİ

Pamukkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü

Doktora Tezi

Türk Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı

Ceyda ADIYAMAN

Danışman: Doç. Dr. Özgür Kasım AYDEMİR

Ekim 2018 DENİZLİ

(2)
(3)
(4)

ÖN SÖZ

Doktora derslerim sırasında hazırladığım ilk seminerin konusu, Türkçedeki ses ve anlam ilişkileri idi. Sözcüklerin seslerinde bir anlam yükü ve değeri olup olmadığını sorgulayan bu çalışma, araştırmacıyı kaçınılmaz olarak Kratylos problemi ile tanıştırmıştır. İkinci seminer, Wittgenstein’ın dil felsefesine katkılarını değerlendirmeye çalışmaktaydı. Bu seminer üçüncü bir çalışmanın kapılarını aralamıştır. Üçüncü seminerde Orhun Yazıtları’ndaki adlar tematik bir tasnife tabi tutulmuş ve dönem kültürünün bu ad sistematiği içindeki yansıması betimlenmeye çalışılmıştır.

Bu sürecin sonunda Kutadgu Bilig’deki adların adbilim bakımından incelenmesi gerekli görülmüştür. Çalışma çok geniş alanları kapsayan değişik türden kaynakları kullanmayı gerektirmiştir. Bu kaynakların bulunması ve edinilmesi sırasında bazı güçlükler yaşandı. Çalışmanın kuramsal temelleri ile ilgili alanyazınında karşılaşılan düzensizlik ve kaynak eksiklikleri süreci yavaşlattı. Çetin bir yolculuğa benzeyen tez yazma süreci on dört bölüm ile bir giriş ve sonuçtan oluşan geniş kapsamlı bir çalışmayı ortaya çıkardı. Bu yolculukta yaşanan güçlükler kadar onları kolaylaştıran kılavuzlar da oldu.

Gerek ders gerek tez aşamasında görüşlerinden feyiz aldığım hocalar oldu. Türk dili ve edebiyatı alanını gönülden kucaklama çabamda, ilk danışmanım Prof. Dr. H. Ömer KARPUZ’un öncülüğünü özellikle belirtmem gerekir. Hocamın örnek kişiliğini her zaman saygı, sevgi ve şükranla anarım.

Prof. Dr. Turgut TOK ders döneminde de tez döneminde de her zaman destek verdi. Özendirici ve yapıcı uyarılarıyla yön belirlememi sağladı. Kendisine saygılarımı ve minnettarlık duygularımı sunuyorum.

Felsefî ve sosyolojik katkılarıyla ufkumu genişleten ve sâkin kişiliği ile heyecanımı yenmem için ipuçları veren değerli hocam Doç. Dr. Güney ÇEĞİN’e teşekkür ediyorum.

Seminer ve tez aşamasında görüşlerinden yararlandığım hocam Prof. Dr. M. Vefa NALBANT’a teşekkürü bir borç bilirim.

Dr. Öğretim Üyesi Abdullah BAĞDEMİR’e ait deniz derya bir kütüphanenin teklifsiz kullanıcısı olmak elbette büyük bir imtiyazdır. Aynı zamanda bir aile büyüğüm de olan hocama ömür boyu minnettar kalacağım.

Tez danışmanım Doç. Dr. Özgür Kasım AYDEMİR çalışmanın doğru yönde ilerlemesi için sabırla yol gösterdi. Başaracağıma olan inancını sürekli dile getirerek sıkıntılı dönemleri aşmamda destek oldu. Sağduyu ve sükûnet aşıladı. Hocamın yoğun çalışma temposuna rağmen düzenli olarak görüştük. Yakın ilgisini her zaman gösteren hocama içten şükranlarımı sunarım.

Prof. Dr. Nurettin ÖZTÜRK olmasa ne olurdu, ya da ne olmazdı? Belki de bütün soru ve yanıtların ötesinde, az ve öz, “hep var olsun” demek en doğrusu olur.

Son olarak aileme de eğitimim süresince verdikleri destek için teşekkür ediyorum. Tezde olumlu ögeler varsa onlar benden önce geçenlerin bıraktığı izler sâyesindedir. O izler olmasa bir adım bile atamazdım. Çalışmada pek çok kusur, eksik ve yanlış da bulunabilir. Onların sorumluluğu tezi yazanındır. Onlara yönelik eleştiriler de katkı olacaktır. Dilerim bu katkı esirgenmez.

Yanlışı olmayanın adıyla…

Ceyda ADIYAMAN Ağustos 2108/Denizli

(5)

ÖZET

KUTADGU BİLİG’İN ADBİLİM BAKIMINDAN İNCELENMESİ Adıyaman Ceyda

Doktora Tezi

Türk Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı Tez Yöneticisi: Doç Dr. Özgür Kasım AYDEMİR

Ekim 2018, IX+1110

Söz varlığındaki anlam derinliği, sözcük genişliği ve kavram yüksekliği açısından Kutadgu Bilig Türk dili ve edebiyatı tarihinin seçkin ve ender örneklerinden biridir.

Adbilim bakımından Kutadgu Bilig’deki adları konu alan bu çalışmada eserdeki özel adlar ile tür adları adbilimin, dilbilimin ve dilbilgisinin kuram, kavram ve verileri ışığında incelemeye tabi tutulmuştur.

Çalışma giriş ve sonuç dışında on dört bölümden oluşmaktadır. Bölümler kendi aralarında varlık derecelerine göre insandan Tanrı’ya ve somuttan soyuta doğru dizilmiştir. Giriş bölümünde dilbilgisi, dilbilim ve adbilim açısından adların tanım, kapsamı, nitelik ve çeşitleri üzerinde durulmuş; adbilimin tarihsel gelişimi ve Türk adbiliminin durumu gözle önüne serilmeye çalışılmış, konuyu incelemek için kullanılan terim, model, kuram ve kavramlar tanıtılıp açıklanmıştır. Giriş bölümünün ardından sırayla insan, organ, akrabalık, meslek, topluluk, dil, yer, renk, bitki, ilaç, yiyecek ve içecek, hayvan, gök cismi, ve dinî kavram adları incelenmiştir. Bu dizilişte varlığın merkezine insan konulmuş, onu ilk çevreleyen toplumsal yapılar olan akrabalık, meslek, toplum, devlet, coğrafya sistemlerine ilişkin adlar bu halkada ele alınmış, daha sonra doğaya geçilerek yerden göğe doğru bir genişleme ve yükselme ile bitki ve hayvan formlarına ilişkin adlar etrafında incelemeler yapılmış ve en sonunda gök cisimlerinden kutsal adlara doğru halka genişletilerek çalışma tamamlanmıştır.

Sonuç bölümünde ise tek ele alınan adlara ilişkin niteliksel veriler ile kullanım sıklığına dayalı sayısal veriler değerlendirilmiştir. Türkçenin genel dil varlığı, 11. Yüzyıl Türkçesinin söz varlığı ve yazarın söz dağarcığı göz önünde bulundurulduğunda yazarın genel çağrışımlardan seçimler yaparak bütün yapılara saray istiaresini uyguladığı ve siyasetname türü etrafında farklı türlerden de yararlanarak temel tezlerini ortaya koyduğu belirlenmiştir.

(6)

ABSTRACT

AN INVESTIGATION OF KUTADGU BİLİG BY ONOMASTICS Adıyaman Ceyda

Doctoral Dissertation

Department of Turkish language and literature Supervisor: Associate ProfessorÖzgür Kasım AYDEMİR

October 2018, IX+1110

Kutadgu Bilig is one of the distinguished and rare examples of Turkish language and literature history in terms of deepness in meanings, extend of words, and conceptual highness in its vocabulary.

In this work, which deals with the names in Kutadgu Bilig in terms of onomastics, the proper names and species names in the work were examined in the light of theories, concepts and datas from linguistics and grammar.

The study consists of fourteen parts, excluding introduction and conclusion. The chapters are arranged among themselves in terms of existential degrees, i.e. from man to God and from concrete to abstract. In the introduction part, the definition, extension, quality and variety of names are emphasized in terms of grammar, linguistics and onomastics; the historical development of the onomastics and the situation of the Turkish onomastics have been tried to be revealed and the terms, models, theories and concepts used to examine the subject have been introduced and explained. Following the introduction part, human, organs, kinship, profession, community, language, place, color, plant, medicine, food and beverage, animal, celestial body and religious concept names are examined, respectively. In this sequence, the human was put into the center of existence and the names related to kinship, profession, society, state, geography systems which are the social structures that first surround it were handled in this ring, and then, by passing to the nature with an expansion and rising from the ground to the sky, a survey was made around the names related to plants and animal forms, and finally the work was completed by expanding the ring from the celestial bodies to the sacred names.

In the conclusion part, qualitative data and quantitive data based on the frequency of use are considered for the individual names. Considering general Turkish vocabulary, 11th century Turkish vocabulary and the vocabulary of the author, it is established that the author has applied govermental metaphors to all structures by doing selections from general connotations and put forward his basic theses by using various types related to politics books.

(7)

İÇİNDEKİLER

ÖN SÖZ ... I ÖZET... II ABSTRACT ... III İÇİNDEKİLER ... IV TABLOLAR LİSTESİ ... VII KISALTMALAR ... IX

GİRİŞ ... 1

BİRİNCİ BÖLÜM

KİŞİ ADLARI

1.1.GENİŞ ANLAMLI KİŞİ ADLARI ... 22

1.2.ÖZEL KİŞİ ADLARI ... 31

1.2.1. Dinî Kişi Adları: ... 34

1.2.2. Destanî/Efsanevî Kişi Adları ... 53

1.2.3. Tarihî Kişi Adları ... 61

1.2.4. Edebî Kişi Adları ... 72

İKİNCİ BÖLÜM

ORGAN ADLARI

2.1.GENİŞ ANLAMLI ORGAN ADLARI ... 100

2.2.BAŞ VE BAŞA İLİŞKİN ADLAR ... 104

2.3.GÖVDE VE GÖVDEYE İLİŞKİN ADLAR ... 134

2.4.KOLLAR VE BACAKLARA İLİŞKİN ADLAR ... 140

2.5.İÇ ORGAN ADLARI ... 150

2.6.VÜCUT SIVILARINA İLİŞKİN ADLAR ... 155

2.7.HAYVANLARA İLİŞKİN ORGAN ADLARI ... 160

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

AKRABALIK ADLARI

3.1.GENİŞ ANLAMLI AKRABALIK ADLARI ... 166

3.2.DAR ANLAMLI AKRABALIK ADLARI ... 176

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

MESLEK ADLARI

4.1.GENİŞ ANLAMLI MESLEK ADLARI ... 248

4.2.MEŞRU OLMAYAN MESLEKLER... 251

4.3.HAYVANCILIK VE TARIMLA İLGİLİ MESLEKLER ... 260

4.4.ESNAF VE ZANAATKARLIKLA İLGİLİ MESLEKLER ... 268

4.5.TİCÂRET VE MÂLİYE İLE İLGİLİ MESLEKLER ... 274

4.6.ULAŞIM İLETİŞİM VE TAŞIMACILIKLA İLGİLİ MESLEKLER ... 282

4.7.HİZMETLE İLGİLİ MESLEKLER ... 287

4.8.ASKERLİK VE GÜVENLİKLE İLGİLİ MESLEKLER ... 321

4.9.SAĞLIKLA İLGİLİ MESLEKLER ... 349

4.10.BÜYÜ,FAL VE KEHANETLE İLGİLİ MESLEKLER ... 353

4.11.DİPLOMASİ İLE İLGİLİ MESLEKLER ... 362

(8)

4.13.ADALETLE İLGİLİ MESLEKLER ... 388

4.14.YÖNETİMLE İLGİLİ MESLEK VE UNVANLAR ... 390

BEŞİNCİ BÖLÜM

TOPLULUK ADLARI

5.2.ÖZEL TOPLULUK ADLARI ... 435

5.1.GENİŞ ANLAMLI TOPLULUK ADLARI ... 468

ALTINCI BÖLÜM

DİL ADLARI

DİL ADLARI ... 487

YEDİNCİ BÖLÜM

YER ADLARI

7.1.ÖZEL YER ADLARI ... 491

7.2.GENİŞ ANLAMLI YER ADLARI ... 519

7.3.DAR ANLAMLI YER ADLARI ... 536

SEKİZİNCİ BÖLÜM

RENK ADLARI

8.1.GENİŞ ANLAMLI RENK ADLARI ... 593

8.2.DAR ANLAMLI RENK ADLARI ... 595

DOKUZUNCU BÖLÜM

BİTKİ ADLARI

9.1.GENİŞ ANLAMLI BİTKİ ADLARI ... 616

9.2.DAR ANLAMLI BİTKİ ADLARI... 624

ONUNCU BÖLÜM

İLAÇ ADLARI

10.1.GENİŞ ANLAMLI İLAÇ ADLARI ... 639

10.2.DAR ANLAMLI İLAÇ ADLARI ... 643

ON BİRİNCİ BÖLÜM

YİYECEK VE İÇECEK ADLARI

11.1.GENİŞ ANLAMLI YİYECEK ADLARI ... 663

11.2.DAR ANLAMLI YİYECEK ADLARI ... 672

11.3.GENİŞ ANLAMLI İÇECEK ADLARI ... 682

11.4.DAR ANLAMLI İÇECEK ADLARI ... 684

ON İKİNCİ BÖLÜM

HAYVAN ADLARI

12.1.BİNEK HAYVANLARI ... 703 12.2.BÜYÜKBAŞ HAYVANLAR... 722 12.3.KÜÇÜKBAŞ HAYVANLAR ... 726 12.4.YIRTICI HAYVANLAR ... 740 12.5.AV HAYVANLARI ... 758

(9)

12.6.DENİZ CANLILARI ... 761 12.7.HAŞERE VE BÖCEKLER ... 761 12.8.SÜRÜNGENLER ... 763 12.9.KUŞLAR ... 770

ON ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

GÖKBİLİM ADLARI

13.1.GENİŞ ANLAMLI GÖKBİLİM ADLARI ... 808

13.2.GÜNEŞ,AY VE GEZEGEN ADLARI ... 836

13.3.YILDIZ VE TAKIM YILDIZ ADLARI ... 859

13.4.BURÇ ADLARI ... 868

ON DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

DİNÎ ADLARI

14.1.GENİŞ ANLAMLI DİNÎ ADLAR ... 885

14.2.TANRI ADLARI ... 897

14.3.MELEK ADLARI ... 910

14.4.KİTAP ADLARI ... 914

14.5.PEYGAMBER ADLARI ... 916

14.6.ÖLÜM,KIYÂMET VE ÂHİRETE İLİŞKİN ADLAR ... 930

14.7.KAZA,KADER,HAYIR VE ŞER KAVRAMLARINA İLİŞKİN ADLAR ... 946

14.8.İBADETE İLİŞKİN ADLAR ... 946

14.9.ŞERİAT:AHLÂK VE MUÂMELÂTA İLİŞKİN ADLAR ... 972

SONUÇ ... 1003

TABLOLAR ... 1011

KAYNAKLAR ... 1024

(10)

TABLOLAR LİSTESİ

Sayfa

Tablo 1. Dini Kişi Adları………...…...1013

Tablo 2. Destani Efsanevi Kişi Adları………...………...………1013

Tablo 3. Tarihi Kişi Adları……….…..1013

Tablo 4. Edebi Kişi Adları………...……..…...1013

Tablo 5. Kişi Adlarının Genel Dağılımı………...1013

Tablo 6. Geniş Anlamlı Organ Adları………...1014

Tablo 7. Baş ve Başa İlişkin Adlar……….………...1014

Tablo 8. Gövde ve Gövdeye İlişkin Adlar………...…...1014

Tablo 9. Kollar ve Bacaklara İlişkin Adlar………...1014

Tablo 10. İç Organlar………...………1014

Tablo 11. Hayvanlara İlişkin Organ Adları………...……...1015

Tablo 12. Organ Adlarının Genel Dağılımı………...1015

Tablo 13. Geniş Anlamlı Akrabalık Adları………...1015

Tablo 14. Soy, Doğum ve Ölüme Dayalı Adlar………1015

Tablo 15. Evliliğe Dayalı Akrabalık Adları………….……….1015

Tablo 16. Sonradan Kazanılan Akrabalık Adları………..1016

Tablo 17. Akrabalık Adlarının Genel Dağılımı………1016

Tablo 18. Meşru Olmayan Meslek Adlar………...1016

Tablo 19. Hayvancılık ve Tarımla İlgili Meslek Adları………....1016

Tablo 20. Esnaf ve Zanaatkarlıkla İlgili Meslek Adları………....1016

Tablo 21. Ticaret ve Maliye İlgili Meslek Adları………...1017

Tablo 22. Hizmetle İlgili Meslek Adları………...1017

Tablo 23. Askerlik ve Güvenlikle İlgili Adlar………..1017

Tablo 24. Sağlıkla İlgili Meslekler………...1017

Tablo 25. Büyü, Fal ve Kehanetle İlgili Meslek Adları………....1017

Tablo 26. Diplomasiyle İlgili Meslek Adları……….…...1018

Tablo 27. Eğitim, Bilim, Felsefe ve Kültürle İlgili Meslek Adları………..…..1018

Tablo 28. Adaletle İlgili Meslekler………...…….……...1018

Tablo 29. Yönetimle İlgili Meslek ve Unvanlar………...…....1018

Tablo 30. Meslek Adlarının Genel Tablosu……….…….1018

Tablo 31. Özel Topluluk Adları………...……….…...1019

Tablo 32. Geniş Anlamlı Topluluk Adları……….…...1024 Tablo 33. Özel Yer Adları

(11)

Tablo 35. Geniş Anlamlı Yer Adları……….1019

Tablo 36. Dar Anlamlı Yer Adları………1020

Tablo 37. Geniş Anlamlı Renk Adları……….….1020

Tablo 38. Dar Anlamlı Renk Adları………...1020

Tablo 39. Geniş Anlamlı Bitki Adları………...………...……….1020

Tablo 40. Dar Anlamlı Bitki Adları………...………...………...…….1020

Tablo 41. Geniş Anlamlı İlaç Adları………...………...………...1021

Tablo 42. Dar Anlamlı İlaç Adları………...………...……….….1021

Tablo 43. Geniş Anlamlı Yiyecek Adları………...………...………...1021

Tablo 44. Dar Anlamlı Yiyecek Adları…………...………...………...1021

Tablo 45. Geniş Anlamlı İçecek Adları………...………...………..1021

Tablo 46. Dar Anlamlı İçecek Adları………...………...….1022

Tablo 47. Toplam Yiyecek-İçecek Adları………...………....….1022

Tablo 48. Binek Hayvan Adları………...………...……..1022

Tablo 49. Büyükbaş Hayvan Adları………...………...1022

Tablo 50. Küçükbaş Hayvan Adları………...………...…...1022

Tablo 51. Yırtıcı Hayvan Adları………...………...……...1023

Tablo 52. Av Hayvanları Adları……….………...………...1023

Tablo 53. Haşere ve Böcek Adları………...………...…..1023

Tablo 54. Sürüngen Adları………...………...………...…..1023

Tablo 55. Kuş Adları………...………...………..……....1023

Tablo 56. Hayvan Adlarının Genel Dağılımı………...………….1024

Tablo 57. Geniş Anlamlı Gökbilim Adları………...………....1024

Tablo 58. Güneş, Ay ve Gezegen Adları………...……..……….1024

Tablo 59. Yıldız ve Takımyıldızı Adları………...………...1024

Tablo 60. Burç Adları………...………..……....………..1025

Tablo 61. Gökbilim Adları Genel Tablosu………...……….…...1025

Tablo 62. Tanrı ile İlgili Adlar………...………...1025

Tablo 63. Meleklerle İlgili Adlar………...………....…...1025

(12)

SİMGE VE KISALTMALAR DİZİNİ age. Adı geçen eser

agm. Adı geçen makale

C. Cilt

COMP Compendium of The Turkic Dialects (Dīwān Luġᾱt at-Turk) DLT-AB Dîvânu Lugâti’t-Türk (Haz. A. Bican Ercilasun-Ziyat Akkoyunlu) DLT-BA Divanu Lûgât-it-Türk (Haz. Besim Atalay)

DLT-Dizin Divanu Lûgât-it-Türk-Dizin DTS Drevnetyurkski Slovar

ed. Editör

EDPT An Etymological Dictionary of Pre-thirteenth-century Turkish ETG Eski Türkçenin Grameri

ETY Eski Türk Yazıtları Söz Varlığı İncelemesi EUTS Eski Uygur Türkçesi Sözlüğü

İA İslâm Ansiklopedisi İndeks Kutadgu Bilig-III İndeks KB Kutadgu Bilig

KBDÜ Kutadgu Bilig Dizini Üzerine KM Kâmûsü’l-Muhît Tercümesi MEB Millî Eğitim Bakanlığı

OTAL Osmanlıca Türkçe Ansiklopedik Lûgat OTWF Old Turkic Word Formation

s. Sayfa

S. Sayı

SBE Sosyal Bilimler Enstitüsü t.y. tarihi yok

TDA Türk Dillerinde Akrabalık Adları

TDEKTAS Türk Dünyası Edebiyat Kavramları ve Terimleri Ansiklopedik Sözlüğü TDK Türk Dil Kurumu

TDVİA Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi

TMEN Türkische und Mongolische Elemente im Neupersischen

TS Türkçe Sözlük

TTK Türk Tarih Kurumu vd. ve diğerleri

Vol. Volume

Wortschatz Mitteltürkischer Wortschatz

WRG Wisdom of Royal Glory (Kutadgu Bilig)

* tespit edilememiş, tanıklandırılamamış şekil; tahmine dayalı şekil > Bu şekle gider.

˂ Bu şekilden gelir; bir dilden başka bir dile geçiş bildirir.

~ Değişken şekil; birbirinin yerine geçen (alternanslı) şekli gösterir. / eş veya yakın anlamlı, gösterileni aynı olanlar

+ Ada bağlanmayı, ad kategorisini gösterir.

(13)

GİRİŞ

Kutadgu Bilig hakkında, 1825 yılında bulunuşundan bugüne değin geçen yaklaşık 200 yıl içinde, eser üzerinde yüzlerce, hatta binlerce araştırma yapılmıştır. Elde müellif nüshası olmamakla birlikte, Kahire, Viyana ve Fergana kütüphanelerinde bulunan müstensih nüshaları çeşitli dönemlerde ve çeşitli yayınevlerince tıpkıbasım olarak yayımlanmış ve bu nüshalar üzerinde gerçekleştirilen çalışmaların toplamı büyük bir kitap oluşturacak oyluma erişmiştir.1 Bağımsız öncü bibliyografya çalışmaları da bu

bağlamda anılmalıdır.2 Bibliyografyalar araştırmacılarca büyük kılavuzlar olarak

kullanılmalarına karşılık süregelen bilim çalışmaları içinde kendi yazıldıkları güne değin yapılan çalışmaları listeledikleri için bitmeyecek, son noktası konmayacak çalışmalardır. Bu yüzden Kutadgu Bilig bibliyografyaları da her zaman güncellenerek büyümesini sürdürecek bir organizmaya, bir ağaca benzetilebilir. Nitekim “Kutadgu Bilig’in Adbilim Bakımından İncelenmesi” adını taşıyan bu teze başlandığında, Kutadgu Bilig ile ilgili birçok çalışma henüz yayımlanmamıştı. Bu tez bittikten sonra da kuşkusuz Kutadgu Bilig hakkındaki incelemelerin yapılması ve yayımlanması sürecektir. Ancak bir kesit üzerinde en geniş açı ile kapsayıcı bir inceleme yapılmaya çalışılmıştır.

İncelemenin ana amacı Kutadgu Bilig’de geçen özel ad ve tür adı olarak tanımlanan ögelerin bağlamlarına göre gerek adbilim gerekse sözlükler yardımıyla

1 Gulnisa Jamal-Muhammet Savaş Kafkasyalı, Kutadgu Bilig Araştırmaları Tarihi, Ankara 2016.

2 Bazı araştırmalarda Kutadgu Bilig’in çeşitli Türk lehçelerine veya Avrupa dillerine yapılan çevirilerini

listeleyen çalışmalara da bibliyografya diye bakılmaktadır. Bunlar bibliyografyanın ancak bir bölümü olabilirler. Örnek olarak Uçar, “Tilalov, 2011” kaynağını anar; ancak listesinde kaynağın künyesini vermez. Uçar’ın Tilalov dediği yazar aslında Abdumurad Tilavov’dur. Çalışması da “Özbekistan’daki Kutadgu Bilig Çalışmaları” adıyla Doğumunun 990. Yılında Yusuf Has Hacib ve Eseri Kutadgu Bilig Bildirileri Kitabı s. 535-540’ta yayımlanmış bir bildiri metnidir. Yine Uçar’ın verdiği “Esen 2008” künyesi de bibliyografya değil Dankoff çevirisinin tanıtımıdır. Asıl Kutadgu Bilig’in İngilizce çevirileri Ayşegül Sertkaya tarafından listelenmiştir. Bakınız: Ayşegül Sertkaya, “Kutadgu Bilig’in İngilizce Çevirileri”,

Doğumunun 990. Yılında Yusuf Has Hacib ve Eseri Kutadgu Bilig Bildirileri Kitabı, Ankara 2011, s.

461-470. Sertkaya’nın başta Kutadgu Bilig’in Türk lehçelerine ve dünya dillerine yapılan çevirileri verdiği çalışması, yukarıda anılan bildiriler kitabının 461-470. sayfaları arasında yer almaktadır. Aşağıda kimliği verilen çalışmalar doğrudan kaynakça veya bibliyografyalardır:

1. Tuncer Gülensoy, “Kutadgu Bilig Üzerine Bir Bibliyografya Denemesi”, Bibliyografya Dergisi, II/ 4, 1973, s. 109-116.

2. Tuncer Gülensoy, “Kutadgu Bilig Bibliyografyası”, Türk Dili Dergisi, 586, 2000, s. 371-377.

3. Özlem Bağdatlı, “Kutadgu Bilig Bibliyografyası”, Kutadgubilig: Felsefe-Bilim Araştırmaları Dergisi, 14, 2008, s. 157-183.

4. Zeki Kaymaz, “Kutadgu Bilig Hakkında Türkiye’de Yapılan Yayınlar Üzerine Bir Deneme”, Turkish

Studies, IV/ 3, 2009, s. 1408-1422

5. Ersin Teres, Kutadgu Bilig ve Yusuf Has Hacib Üzerine Bir Bibliyografya Denemesi, İstanbul 2009. 5. Erdem Uçar, “Kutadgu Bilig’in Kronolojik Kaynakçası Hakkında Bir Deneme”, SOBİAD Beşeri ve

Sosyal Bilimler Dergisi, 2, 2015, s. 62-100 ve Erdem Uçar, “Kutadgu Bilig’in Kronolojik

(14)

açıklanması ve bu açıklamalar ışığında esere yansıyan Karahanlı Türk kültürünün genel görünümünün betimlenmesidir. Dolayısıyla ana sorun yaklaşık bin yıl önceki Türk kültürünün bir edebiyat eserine nasıl ve ne kadar yansıdığı sorusuna yanıt aramaktır. Bu yanıt dilbilgisi, dilbilim ve adbilim yöntemleri, kavramları ve kuramları ile alanyazınındaki bulgular ışığında verilmeye çalışılacaktır.

Ana sorun etrafında ikincil düzeyde pek çok sorun belirlenebilmektedir: 1. Eserde bireyin iç ve dış, kişilik ve kimlik yönleri nasıl yansımaktadır?

2. Toplumun kent, topluluk, yönetim, doğa, geçim, inanç ve düşünme biçimi gibi bileşenleri eserde hangi adlarla yer bulabilmiştir?

3. Bu bileşenlerin Karahanlı öncesi ve komşu Türk veya yabancı kültürleri ile ilişkileri nasıldır?

4. Adlar açısından eşzamanlı ve artzamanlı biçim ve anlam değişmelerine değinilebilir ve ışık tutulabilir mi?

5. Adbilimin kuram ve kavramları bu sayede genişletilip derinleştirilebilir mi? 6. Kutadgu Bilig araştırmalarına ve Türk onomastiğine nasıl bir katkı sunulabilir? Bu tür soru ve sorunlar çalışmanın ana sorunu altındaki alt sorunların en önde gelenleri olarak belirlenebilir.

İncelemenin konusu “Kutadgu Bilig’deki adlar” olduğuna göre öncelikle ad ve adbilim kavramlarının açıklanması gerekir:

Ad kavramı doğal olarak farklı dillerde değişik sözcüklerle karşılanmaktadır. Türkçe ad sözcüğünün karşılığı Sanskritçe nāman3, Farsça nām4, Grekçe όnoma5, Latince

nomen6, Fransızca nom7, Almanca name8, İngilizce name/noun9, Macarca név/fönév 10, Arapça ism11 sözcüğüdür. Hint-Avrupa dillerinde sözcüğün “n” ve “m” sesleri ortaktır.

Macarca da sözcüğü Hint-Avrupa dillerinden almış olmalıdır.

3 Korhan Kaya, Sanskrit-Türkçe Sözlük, Ankara 2006, s.164. 4 Arif Etik, Farsça-Türkçe Lugat, İstanbul 1968, s.409.

5 Francis E. Peters, Antik Yunan Felsefesi Terimleri Sözlüğü, (çev. ve haz. Hakkı Hünler), İstanbul 2004, s.

259-262; Güler Çelgin, Eski Yunanca-Türkçe Sözlük, İstanbul 2011, s. 472; Azmi Aksoy, Yunanca-Türkçe

Türkçe-Yunanca Sözlük, İstanbul 2003, s. 205. 6 E. F. Peters, age. s. 259-262.

7 Tahsin Saraç, Büyük Fransızca-Türkçe Sözlük, İstanbul 1985, s. 944; Pars Tuğlacı, Türkçe-Fransızca Sözlük, İstanbul 1991, s. 15, 363.

8 Milliyet, Almanca/Türkçe Büyük Sözlük, İstanbul 1990, s. 292, 384. 9 W. Redhouse Redhouse Sözlüğü, İstanbul 1999, s. 1-291, 299. 10 Geza David, Türkçe-Macarca Sözlük, Budapeşte, 1987, s. 13,120.

11 Serdar Mutçalı, Arapça-Türkçe Sözlük, İstanbul 2014, s. 449; İlyas Çelebi, “İsim-Müsemmâ”, TDVİA,

(15)

Türkçede ad ve Arapça isim anlamdaş olarak kullanılırken Farsça nam sözcüğü de yine Farsça şan ve Arapça şöhret ile aynı anlamda “reputation, repute, şan, nam,

şöhret, lakap, unvan, ün ve tanınmışlık” karşılığında kullanılmaktadır.

Hacıeminoğlu; Jean Deny, Muharrem Ergin ve Tahsin Banguoğlu gibi Türk dilbilgisi uzmanlarına da gönderme yaparak Türkçede 1) isim, 2) fiil ve 3) edat biçiminde üç ana sözcük türü olduğunu belirtir.12 bunlardan fiiller ve edatlar13 üzerinde birer

inceleme yapan Hacıeminoğlu, a- eyleminin ayrılmak, farklı olmak, uzaklaşmak,

değişmek, başkalaşmak anlamlarına geldiğininden hareketle ad sözcüğü için şu karşılığı

verir:

“at < a-t “ad isim”. Yani bütün insanları, bütün varlıkları ve nesneleri birbirinden ayıran “sesli ve yazılı” işaret.”14

Ad sözcüğünün Türkçedeki anlamlarından biri de aşağıda görüleceği üzere ün dür.

Ünlemek adını söylemek, adın sahibini çağırmak anlamına da gelir. Yani ad sözcüğünde

adı söyleyenden “uzaklaşmış, ayrılmış, farklılaşmış, değişmiş veya başkalaşmış muhatabı

çağırmak, davet etmek” anlamı da vardır. Fransızcada adın bir karşılığı nom, başka bir

karşılığı da çağırmak, adını ünlemek anlamına gelen appeler eyleminden türetilmiş

çağırma ve çağrı anlamına gelen appel dir. İngilizcede de ad karşılığı olan name

sözcüğünün yanında yine çağırmak anlamına gelen call ve çağırma anlamına gelen

calling sözcüğü vardır. Her iki dilde “benim adım (x)” tir cümlesi İng. “my name is (x)”

ve “mon nom est (x)” biçiminde söylendiği gibi İng. “I’m called (x)” ve Fr. “Je m’apelle

(x)” biçiminde de söylenebilir. Ad kavramının çağrı imgesiyle ilgisi bu üç dilde ortak

gibi görünmektedir. Belki bütün dillerde bu mantık geçerli olabilir. Ancak bunu söyleyebilmek için başka çalışmalara gerek vardır.

Türkçenin bütün lehçelerinde ad ve isim sözcükleri birbirinin yerine kullanılmakta ve aynı karşılıklarla tanımlanmaktadır. Örneğin Ercilasun’un yönetiminde hazırlanan Karşılaştırmalı Türk Lehçeleri Sözlüğü’nde her iki sözlüğün durumu aşağıdaki tabloda gösterilmiştir:

Lehçeler ad15 isim16

Türkiye Türkçesi ad isim

Azerbaycan Türkçesi ad, isim İsim, ad

Başkurt Türkçesi at, isim isim, at

12 Necmettin Hacıeminoğlu, Türk Dilinde Fiiller, Ankara 1991, s. 12. 13 Necmettin Hacıeminoğlu, Türk Dilinde Edatlar, Ankara 1992. 14 Necnettin. Hacıeminoğlu, Türk Dilinde Fiiller, s. 20, 22.

15 Ahmet Bican Ercilasun vd., Karşılaştırmalı Türk Lehçeleri Sözlüğü I, Ankara 1991, s. 4-5. 16 Ahmet Bican. Ercilasun vd., age., s. 398-399.

(16)

Kazak Türkçesi at, esim, nıspı esim, at

Kırgız Türkçesi at, ısım ısım, at

Özbek Türkçesi ὰt, ism, nὰm ism, nὰm, ὰt

Tatar Türkçesi at, isim isim, at

Türkmen Türkçesi āt āt

Uygur Türkçesi at, isim, nam isim, nam, at Türkçe Sözlük’te adın ve ismin tanımı şu şekildedir:

“Ad, 1. Bir kimseyi, bir şeyi anlatmaya, tanımlamaya, açıklamaya, bildirmeye yarayan söz, isim. 2. Herkesçe tanınmış veya işitilmiş olma durumu, ün, nam, şöhret. 3. Anılacak değer, önem. 4. Dlb. İsim.”17

“İsim, Ar. İsm. 1. Ad. 2. Kişi, insan. 3. dlb. Canlı ve cansız varlıkları, düşünceleri, çeşitli durumları bildiren kelime, ad.”18

Son zamanlarda hazırlanmış önemli Türkçe sözlüklerden biri olan Kubbealtı Lugati’nde ad ve isim şöyle tanımlanmaktadır:

Ad, (Eski Türkçe āt) 1. Varlıkları birbirinden ayırmaya, tek tek veya cins cins

karşılamaya yarayan kelime, isim.2. Şöhret, nam, şan. 3.dilb. isim.19

“İsim (Ar. İsm) 1. Varlıkları birbirinden ayırmaya, tek tek veya cinsi cins karşılamaya yarayan kelime, ad, nam. 2. Kişi, kimse, insan. 3. Ün, şöhret, nam. 4. Dilb. Canlı varlıklarla nesneleri, kavramları, duyguları vb. belirtmeye yarayan kelime türü, ad.”20

Parlatır’ın sözlüğünde de gerçekte Türkçe Sözlük’te verilen tanımlar ufak değişiklerle benimsenerek yukarıda belirtilen ikilem sürdürülmüştür:

“Ad, 1. Bir kimseyi veya nesneyi anlatmaya, açıklamaya veya çağırmaya yarayan söz, isim. 2. Pek yaygın ve bilinme durumu, ün, şan, nam, şöhret. 3. Değer, kıymet, önem. 4. gr. Soyut ve somut kavramların karşılığı olan isim.”21

“İsim, (Ar. İsm) (ç. b. esami, esmāʽ ) 1. Ad. 2. Kişi, insan.3. gr. Canlı ve cansız varlıkları, duygu ve düşünceleri, çeşitli durumları bildiren kelime.”22

Başka bazı sözlükler de bilinene katkıda bulunmayan karşılıklar verirler:

“Ad, isim, ad, unvan.”23

“İsm (a.i.c: esāmî, esmāʽ): isim, ad (bkz: nām).”24

Yukarıda verilen bu karşılıklar, ansiklopedik sözlüklerde biraz daha ayrıntılı olarak işlenmektedir. Bu tür kaynaklarda ansiklopedinin uygarlık kavrayışına göre

17 TDK, Türkçe Sözlük, Ankara 2005, s.17. 18 TDK, TS, s. 981.

19 İlhan Ayverdi -Ahmet Topaloğlu, Kubbealtı Lugatı Türkçe Sözlük, İstanbul 2007, s. 9.

İlhan Ayverdi -Ahmet Topaloğlu, age., s. 512.

21 İsmail Parlatır, Osmanlı Türkçesi Sözlüğü, Ankara 2012, s. 40. 22 İsmail Parlatır,age., s. 764.

23 Tuncer Gülensoy, Türkiye Türkçesindeki Türkçe Sözcüklerin Köken Bilgisi Sözlüğü: A-N, Ankara 2011,

s. 48.

(17)

dinbilimsel anlayışlar ile de bağlantı kurulmaktadır. Sözcüğün arkasındaki anlam dünyasının ortaya çıkarılması açısından bu kaynakların verdiği bilgiler önemlidir. Anılan türden ansiklopedik sözlüklerde ad hakkında verilen bilgiler şöyledir:

“İsim, ad, bir eşya veya kavramı karşılayan kelime, ün, nam, şan, şöhret. Allah’ın 99 ismi için kullanılan esmā’ül-hüsna’nın her biri. Dil. Canlı, cansız bütün varlıkları ve kavramları tek tek veya cins cins karşılayan kelimelere isim denir.”25

“İsm, sözlükte ism ‘varlıklara verilen ad’, müsemmâ ‘adlandırılan varlık’, tesmiye de ‘adlandırma’ demektir. İsim bir hakikate delâlet eden mutlak lafız, müsemmâ bu hakikatin kendisini oluşturan şey, tesmiye ise isim ile müsemmâ arasındaki irtibatı sağlayan mânadır. Adlandırılan şey hariçte bulunan bir nesne olabileceği gibi zihnî bir varlık da olabilir. Bir lafzın hangi anlam karşılığında bilmek lafızla medlûlü arasındaki özel nisbeti bilmeye bağlıdır. Dilcilerin ‘isnad’, kelâmcıların ‘tesmiye’ dedikleri bu nisbetin zorunlu olduğunu söyleyenlere göre isimlerin müsemmaya delâleti (vaz’) tevkifîdir. Halbuki bu nisbet bazan doğru, bazan da yanlış olabilir. Dolayısıyla kullanılan lafızların esas itibariyle kesbî mi yoksa tâlimî mi olduğu, dilin müsemmânın hakikatine paralel bir realitesinin bulunup bulunmadığı ve kelimelerin bizâtihî mevcut gerçekler olarak insana öğretilip öğretilmediği hususu tartışmalıdır. Hz. Adem’e bütün isimlerin öğretidiğini bildiren âyetten hareketle bunun tâlimî olduğunu ve isimlerin hakikatlere uygun realitelerinin bulunduğunu ileri sürenlerin yanında aksini iddia edenler de vardır. Birinci görüşü savunanlar dille ifade edilenlerin mutlak hakikati aynen yansıttığını söylerken aksini savunanlar dilin hakikatin aynını değil onun algılanışını yansıtan bir söylem olduğunu, dolayısıyla aynı hakikatin değişik ifade şekillerinin bulunabileceğini kabul ederler. Kurˈân-ı Kerîmˈde ‘ism’ kavramı isim ve fiil halinde yetmiş bir yerde geçmektedir. Bunların yarısından fazlası isim veya çoğulu olan esmâ, ikisi ‘adaş’ anlamındaki semiy, geri kalanları da tesmiye masdarına bağlı isimlerdir.”26

“İsm, cem. asmāˈ, aslında ad mânasında olup, Arap gramerinde kelâm aksamının birincisine verilen ıstılahtır. Bu ıstılah Aristo tarafından kullanılmış olan Yunanca “ὄvoμα” ya ve IV. asır (m. s.) için sâhip-kelâm sayılan Pānini’den birkaç nesil evvel yaşamış olan Yāska’nın Nirukta’sında mevcut bir Skr. Nāman’a tekabül eder. Bu ıstılahlar arasında menşe’ bakımından, mütekabil bir münâsebet yoktur. Bu ıstılahlar konuşma dilinde zâten kendiliklerinden mevcut idi. Nāman, ism ve ὄvoμα, has isimlere inhisâr etmeksizin, bir şeyi bilhassa hasseler ile idrâk olunabilen bir şeyi, gösteren bütün kelime şekillerine şâmil idi fakat bu kelime şekilleri, filhakika, düşünce ve konuşmaya hâkim olan kelâm aksâmının birincisinin esâs unsurlarını temsil ederler. Böylece bu tâbirler, Hintlilerde, Yunanlılarda ve Araplarda nahiv ilmi itibârı ile değil basit ve en yakın meânî (semasiologie) itibârı ile kullanılmıştır.”27

Adlar tarih, coğrafya veya dilbilimin konusu olmadan önce dilbilgisinin konusudur. Adın tanımı, çeşitleri, sınırları, kullanımı, yapısı gibi konular gramerin ana konularındandır. Bunun için dilbilgisi kitaplarında ad kavramı hakkında verilen bilgileri gözden geçirmekte yarar görülmektedir.

25 Rekin Ertem, “İsim”, Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi, İstanbul 1981, C. IV, s. 411. 26 İlyas Çelebi, “İsim-Müsemmâ”, TDVİA, İstanbul 2000, C. XXII, s.548-551.

(18)

Jean Deny’nin gramerinde yazarın “substantif”, çevirenin “alem” sözcüğüyle karşıladığı adlar, özel ad ve tür adı olarak iki kategoride incelenir:

Alem (substantif); Türkçede umumî alem ismine (substantif, “nom commun”) ism-i cins adı verilir. Hususî alem ismine (nom propre) ism-i alem, ism-i hās denir.28

Muharrem Ergin’in dilbilgisi kitabında ad ve isim birbirinin yerine ve aynı cümlede kullanılmaktadır. Ergin daha çok isim sözcüğünü yeğlemektedir. Ona göre:

“İsimler canlı, cansız bütün varlıkları ve mefhumları tek tek veya cins cins karşılayan; varlıkların ve mefhumların adları olan kelimelerdir.”29

Ergin de adları Deny gibi ikiye ayırır: Has isimler ve ortak isimler. Has isimler tek ve benzeri olmayan varlıklara çevrenin yapay, keyfî ve özel bir yakıştırma ile verdiği adlardır. Has isim ile belirttiği varlık arasında ancak bilenler açısından bir bağ vardır. Bunlarda ortak isimlerde olduğu gibi bütün bir toplumun önceden ve ortaklaşa benimsediği belirli, doğal ve sıkı bir bağ yoktur.

Bilgegil adı şöyle tanımlamaktadır:

“Varlık, mefhum veya varlıkla kaim anlamları-tek tek yahut cins cins- ayırt etmeğe yarayan kelimeler isim adını alır.”30

Bu tanımdan sonra Bilgegil isimleri;

“medlûllerinin içlem (=tazammun) ve kaplamına (=şümulüne) göre cins isimleri ve özel isimler; medlûllerin varlık veya nitelik oluşuna göre madde ve mâna isimleri, bunların dışında kalanları ise zaman, yer, âlet, topluluk isimleri”31

olarak üçe ayırır ve açıklamalarıyla birlikte örnekler verir.

Adları “tanıtmak için varlıklara verilmiş (takılmış) sözcükler” biçiminde tanımlayan Gencan adları varlıklara verilişlerine, varlıkların oluşuna ve varlıkların sayılarına göre üçe ayırır.32

Banguoğlu adı “Gerçekte veya tasavvurda bir varlığa ad olan kelimelere ad

(substantif) deriz.” biçiminde tanımlar.33 Banguoğlu varlıkların özel ve türsel oluşuna

göre de adı şöyle tanımlar : “Ad, yoğun ve yalın bir varlığa ad olan kelimelerdir.”34Ne

var ki “bir varlığa ad olan kelimelere ad” demek gerçekte sözcüğü tanımlamak değil

28 Jean Deny, Türk Dili Grameri Osmanlı Lehçesi, İstanbul 1941, s. 152. 29 Muharrem Ergin. Türk Dil Bilgisi, İstanbul 1977, s. 218.

30 Kaya Bilgegil, Türkçe Dilbilgisi, İstanbul 1984, s. 169. 31 Kaya Bilgegil, age., s. 169.

32 Tahir Nejat Gencan, Dilbilgisi, Ankara 2001, s. 172.

33 Tahsin Banguoğlu, Türkçenin Grameri, Ankara 1986, s. 319. 34 Tahsin Banguoğlu, age., s. 152.

(19)

yinelemektir. Fakat bu yinelemeye başka kaynaklarda da rastlanmaktadır. Sonuçta “ada ad denir” gibi bir döngü ortaya çıkmaktadır.

Hengirmen de kısaca ad kavramının geleneksel tanımını verir:

“Varlıkları bildiren sözcüklere ad denir. Evrendeki canlı, cansız milyarlarca varlığı bize adlar bildirir.”35

Eker ad tanımında İngilizce terminolojiye göre tanım yapmaktadır:

“Adlar (noun), canlı ve cansız bütün varlık ve kavramları karşılayan sözcüklerdir.

Eylemlerle birlikte dilin söz varlığının en önemli türü kabul edilen adlar tek sözcükten ya da birden çok sözcükten meydana gelen bir öbek olabilir. Türkçede sesten tümceye değin bütün gramer kategorileri adlaşabilir.”36

Korkmaz, farklı Avrupa dillerindeki terimler arasında bulanıklaşan ad tanımı konusunda son ve en iyi örnektir. Korkmaz adı;

“Ad (Alm. Substantiv, Gegenstandswort; Fr. Substantif, nom; İng. Noun, substantive); evrendeki canlı cansız bütün varlıkları, insan tasavvurundaki somut ve soyut bütün kavramları, tek tek ya da tür olarak karşılayan sözlerdir.”37

biçiminde tanımlarken bir bakıma ad tanımındaki “canlı cansız varlıklar, insan

tasavvuru, bu tasavvurun içindeki somut ve soyut kavramlar, özel olanlar ve türsel olanlar” kategorilerini de bir araya getirerek en geniş tanımı yapmaktadır. Korkmaz’ın

grameri başka bir açıdan da önem taşımaktadır. Korkmaz Fransız, Alman ve İngiliz gramerlerinde bulunan adları ve ad gibi işlem gören sözcük türlerini ayırma ve adlandırmada uygun terim bulma sıkıntısı çektiğini, adı tanımladığı sayfadaki dipnotta açıkça belirtmiştir. Korkmaz, ad niteliğindeki sözler için Fr. substantif, Alm. substantiv, İng. substantive; ad soylu sözler için Fr. Nom, Alm. Nomen, İng. Noun terimleri kullanılarak bu dillerde iki kavramın birbirinden ayrıldığını; ancak Türkiye Türkçesi gramerlerinde her iki kavram için de ya isim ya ad terimi kullanıldığını; kendisinin daha önce substantif niteliğinde olanlar için ad, nomen niteliğinde olanlar içinse isim gibi iki ayrı terim kullanmayı denemiş olmasına karşın aynı anlamdaki iki sözün iki farklı kavram için kullanılmasının uygulamada karışıklığa neden olduğunu ve eserinde de substantif için ad, nomen için ad soylu kelime veya söz terimlerini kullandığını vurgulamıştır. Gerçekte Avrupa dillerinde de özel ad, tür adı, adsıl gibi kavramlar için kullanılan sözcükler tektürden değildir. Aşağıdaki tablo bugün kullanılan terimler konusunda bir fikir verebilir:

35 Mehmet Hengirmen, Türkçe Dilbilgisi, Ankara 1998, s. 116. 36 Süer Eker, Çağdaş Türk Dili, Ankara 2006, s. 391.

(20)

Diller Özel ad Tür adı adsıl

Fransızca nom nom nom38

İngilizce name noun noun/nounal

Almanca name nomen/name substantiv (um)

Türkçe ad/isim ad/isim ad/isim soylu kelime/adsal/adsıl Bütün bu aktarma ve değerlendirmelerden sonra dilbilgisinde ad konusunun üç başlık altında ele alınmasının uygun olacağı ortaya çıkmaktadır:

1. Özel adlar

2. Cins adları veya tür adlar

3. Adsıllar: Dilbilgisi incelemelerinde ad soylu veya isim soylu kelimeler diye anılan ögeler.

Geleneksel adbilim incelemelerinde yukarıdaki üç kategoriden birincisi inceleme konusu yapılmaktadır. Özel kişi ve özel yer adları, yani yazım kuralı açısından baş harfi büyük yazılan kişi ve yer adları, alemler, has isimler geleneksel adbilimin konusunu oluşturmaktadır. Bu biçimiyle adbilim, tarih ve coğrafya bilimlerine yardımcı bir disiplin olarak değerlendirilmektedir. Ancak bugün adbilimde genel ad veya tür adı/cins ismi diye anılan ögeler de inceleme konusu yapılmaktadır.

Adbilim, adları inceleyen bilimdir. Adbilimin konusu da doğal olarak adında bulunan “ad” kavramıdır. Adbilim Grekçe onomastik teriminin Türkçesidir. Sözcüğün kökü olan ὄvoμα, eski Grekçe ve yeni Yunanca sözlüklerde şöyle tanımlanmaktadır:

“όnoma (ὄvoμα); ad, isim, nam. ad: iyi ya da kötü şöhret, nam, ün; gerçekliğe, özl. érgonˈa karşıt olarak ad, logόs gibi; sahte ad, takma ad; bir söz, bir kelime, bir ifade; gramerde rhêma’ya (Lat. Verbum: fiil, yüklem) karşıt olarak ad, isim. Lat. nomen; Osm. İsm, nâm, lâkab, ‘sümüv’.”39

“ὄvoμα, ad, isim; nam, ün, şöhret; ifade, anlatım, söyleme biçimi, deyiş; (gramerde fiilin karşıtı olarak) isim, özellikle özel isim.”40

“ὄvoμα [onoma], ad, isim. ovoμασiα [onomasia] ad, isim. Ovoμαтoλoγiα [onomatologia] terminoloji.”41

XVI. yüzyıldan itibaren Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde tarihsel ve dinsel kişi veya yer adları ile tıp, kavim veya din terimleri içeren, lexikon, vocabulary, glossary,

38 Bir Fransızca sözlük substantif için isim karşılığını vermektedir. Reşad Nuri Darago, Fransızcadan Türkçeye Yeni Lûgat, İstanbul 1974, s. 562. Başka bir Fransızca sözlük ise ada değgin, adla ilgili, adsal

karşılığını verir. T. Saraç, age. s. 1337. Fransızca gramerlerde kullanılan substantif terimi 15 Temmuz 1910 tarihli kararla resmi terimler listesinden silinmiştir. Larousse, Fransız Dili Grameri, İstanbul 1997, s. 127. Çünkü substantif mantık terimidir. Gramerde nom kullanılmaktadır. Sonradan dilbilim substantif terimini yeniden sahiplenmiştir.

39 Francis E. Peters, age. s. 264-267. 40 Güler Çelgin, age. s. 472.

(21)

nomanclature, index gibi sözcüklerle eşanlamlı “onomasticon” başlıklı kitaplar

yayımlanmaya başlar. Bu kitaplar gerçekte izleksel sözlüklerdir. Günümüz adbilim çalışmalarının eski kaynakları bunlardır. Bir bakıma adbilim sözlükçülüğün ürünüdür. Adbilim ile ilgili yığınla makale, bildiri ve süreli yayın içinde yalnızca birkaç çalışma öne çıkmaktadır.42

Adbilimin adı dünya çapında tartışmalıdır. İngiliz, Alman, Fransız ve Rus adbilim çevreleri farklı adları tercih etmişleridir. Bu çevreler de kendi içlerinde kararsızlık ve değişiklik yaşamaktadırlar. Örneğin onomastic ile onomastics İngilizcede farklı anlamlara gelmektedir. Fransızcada böyle bir ayrım yoktur. Onun yerine onomastique ve onomatologie terimleri kullanılmaktadır. Bazen ikinci terimin yerine onomasiologie teriminin de kullanıldığı görülür. Bazı İngilizce kaynaklar bu son terimi yeğlemektedir. Alman geleneği Grek kökenli terim yerine kendi neolojilerini kullanmaktadır. Rusça ise tümüyle Grekçe terminolojiye bağlılığını sürdürmektedir. Türk dünyasında adbilim alanında en gelişmiş alanyazınına ve çalışmalara sahip olan Azerbaycan adbilim geleneği de aynı yolu izlemektedir.

Aksan’a göre adbilim dar adbilim ve geniş adbilim diye ikiye ayrılır:43

“Dar adbilim (Fr. Onomastique, sciences onomastiques, İng. Onomastics, onomastic science, Alm. onomastik ve namenkunde) özel adları kökenbilgisi, tarihsel gelişme yönünden ve çeşitli dil ve kültür sorunları açısından inceleyen bilim dalıdır. Bu türün yer adları, kişi adları, coğrafya adları üzerinde çalışan hydronymie horonymie dalları vardır. Bu alanın çeşitli sorunları lehçebilim ile geçişme halindedir.”

“Geniş adbilim (Fr. Onomasiologie, Alm. Onomasiologie ve Bezeichnungslehre) sözcük-kavram ilişkisine önem veren bilim dalıdır. Geniş adbilimin anlambilimle yakınlığı vardır. Ancak yöntem bakımından anlambilimden ayrılır. Adbilim dilbilimin anlatım sorununa odaklanan türüdür. Bu türde sözcükler genellikle dilbilgisinde ad sayılan ögelerdir.”

İmer vd. 44 ve Bayraktar45 Aksan’ın tanım ve ayrımına bağlı karşılıklar verirler.

Hengirmen,46 sözlüğünde Aksan’ın dar-geniş biçimindeki sınıflamasını özel ve genel

adbilim biçiminde verir.

42 Mihaly Hajdu, “The History of Onomastics”, Onomastica Uralica 2: History of the Uralian Languages,

Debrecen-Helsinki, 2002; William Bright, “What is a Name? Reflections on Onomastics”, Language and

Lengüstics, 4/4, 2003, s. 669-681; Vincent Blanár, “Proper Names in the Light of Theoretical Onomastics”,

(translated by David J. Shearman and Adriana Shearman), Namenkundliche Informationen, 95/96, Leipzig 2006, s. 89-157.

43 Doğan Aksan, Her Yönüyle Dil Ana Çizgileriyle Dilbilim, Ankara 2003, C.I, s.32; D. Aksan, age., C.III,

s. 91-133.

44 Kâmile İmer, Ahmet Kocaman, A. Sumru Özsoy, Dilbilim Sözlüğü, İstanbul 2011, s. 12. 45 Nesrin Bayraktar, Dil Bilimi, Ankara 2006, s..132-134.

(22)

Aksan gibi Vardar’a göre de adbilim anlambilimle ilişkilidir. Bu bağlamda adbilim gösterileni ya da kavramı inceleyen bilim dalıdır. Ancak Vardar Aksan gibi dar-geniş ya da Hengirmen gibi özel-genel adbilim ayrımı yapmaz.47 Altınörs48 adbilimi

kavram inceleyen bilim olarak tanımlarken Vardar’ı izlemektedir. Rıfat49 ve

Çotuksöken50’in adbilim tanımları da göstergebilimsel bağlamda Vardar’ı izlemektedir.

Necip Üçok, dilbilimin alt dalı saydığı onomastique terimini ad bilgisi sözcüğüyle, Fr. onomasiologie ve Alm. Bezeichnungslehre terimini imlemebilimi sözcüğüyle karşılar ve ikisini ayrı ayrı tanımlar:

“Ad bilgisi (Onomastique): Dilbilimde incelenmesi lazım gelen en önemli dil sahalarından biri de ad bilgisi sahasıdır. Ad bilgisi, has isimleri, göbekadlarını, soyadlarını, unvanları ve nihayet yeradlarını tetkik eder ve etimolojinin bir kolu sayılır.”51

“İmlemebilim (Onomasiologie;): Bu bilim ruh hadiselerinin, ruh dışı vakıaların, eşyanın ve alametlerin kavram içerisinde düşünsel olarak nasıl gösterildiğini inceler.”52

Bayrav’a göre53 adbilim alanında iki terim vardır:

Onomastique özel ad bilimi

Onomasiologie bildirişim bağlamında gösteren ve konuşan açısından adları inceleyen bilim dalıdır.

Toklu’nun tanımı54 dilbilgisi-dilbilim ayrımına dayalıdır:

“Dilbilgisinde adbilim; adları yer, kişi, coğrafya adlarından oluşan özel adları anlambilim ve kökenbilimle ortaklaşa inceler.”

“Dilbilimde adbilim; adları kavram olarak gösterge-gösterilen bağlamında inceler.”

Karaağaç da adbilimi iki ayrı bağlamda tanımlar55:

“Özel ad bilimi (onomastics); dil birimlerinin özel ad kullanımları ile özel adların verilme geleneklerini araştırma çalışmalarının adı.”

“Ad bilimi (onym, onomatology); eski devirlerde varlık ve adı ilişkisini; dilin söz ve deyim yapma yollarını, varlıkları adlandırma ilkelerini araştıran anlam bilgisi.”

47 Berke Vardar vd., Açıklamalı Dilbilim Terimleri Sözlüğü, İstanbul 2002, s. 12. 48 Atakan Altınörs, Dil Felsefesi Sözlüğü, İstanbul 2000, s. 5.

49 Mehmet Rifat, Açıklamalı Göstergebilim Sözlüğü, İstanbul 2013, s. 4. 50 Yusuf Çotuksöken, Dil ve Edebiyat Terimleri Sözlüğü, İstanbul 1992, s. 9. 51 Necip Üçok, Genel Dilbilim, İstanbul 2004, s. 186.

52 Necip Üçok, age. s. 89.

53 Süheyla Bayrav, Yapısal Dilbilimi, İstanbul 1998, s. 152. 54 Osman Toklu, Dilbilime Giriş, Ankara 2009, s. 116.

(23)

Türkçe Sözlük’te adbilim, “kişi adlarını köken, tarih, dil ve kültür sorunları

açısından inceleyen dilbilimin alt dalı” olarak tanımlanır.56

Türk adbilimi üzerinde ilk bilimsel ilgi, Türkolojinin Türkiye’deki kurucusu olan Fuat Köprülü’ye aittir. Köprülü’nün adbilime önem vermesinin nedeni, tarihin öznesi olan önemli kişilerin adlarını ve yaşamlarını doğru bir biçimde saptama, onların yaşadığı yerleri ve zamanı doğru betimleme kaygısıdır. Dolayısıyla Köprülü’nün Türk adbilimine verdiği önem onun dilbilim veya edebiyat tarihçiliği anlayışının değil tarihçiliğinin gereğidir. Köprülü’nün Türk adbilimine ilişkin çalışması iki bölümden oluşur. Tarihçi ilk bölümde onomastiği şöyle tanımlar:

“Şahıs isimlerinin ve soy adlarının nasıl ve ne gibi usullere ve an’anelere göre teşekkül ettiğini tarihin, etnografyanın, filolojinin yardımı ile ta’yin ve tenvir eden bir bilgi şubesi”57

İkinci bölümde ise Köprülü bazı tarihi kişiliklerin adları üzerinde kaynaklar ve dil verileri ışığında durmakta ve kendi doğru bulduğu okuma ve söyleyiş önerilerini sunmaktadır. Bu durumuyla Köprülü geleneksel adbilim akımının yani ad bilgisinin bir temsilcisi görünümündedir. Köprülü’nün tarihte ilk kez kullandığı Türk onomastiği kavramı, ondan sonra yine onun izinde öncelikle Caferoğlu, Rasony, Eren, Amanoğlu, Sakaoğlu ve Şahin tarafından işlenmiştir.

Dağınık biçimde bulunan ve bir an önce bir ciltte toplanması gereken Caferoğlu’nun çalışmaları Türk onomastiğinde ufuk açıcı niteliktedir. Caferoğlu hem yazıları hem de onomastik kongrelerine katılımları ile Türk onomastiğine önemli katkılarda bulunmuştur.58

Türk tarihine ilişkin önemli bir el kitabı59 yazan Macar Türkologlarından Rasony

1932 yılında bir yarışma kapsamında Macar Bilimler Akademisi tarafından Türk antroponim ve etnonimleri sözlüğünü hazırlamakla görevlendirilir. Rasony 60.000 dolayında kişi ve boy adı fişi oluşturur. “Onomasticon Turcicum” adını verdiği çalışmayı

56 TDK, TS, s. 21.

57 Fuat Köprülü, “Türk Onomastique’i Hakkında”, İÜEF Tarih Dergisi, Cilt I, 1950, s. 221-235.

58 Ahmet Caferoğlu, “Türk Onomastiğinde At Kültü”, Türkiyat Mecmuası, 1953, s. 201-211; Ahmet

Caferoğlu, “Türk Onomastiğinde Ay ve Güneş Unsurları”, Türk Dili ve Edebiyatı Dergisi, C. XIII, İstanbul 1965, s. 19-28; Ahmet Caferoğlu, “Azerbaycan ve Anadolu Folklorunda Saklanan İki Şaman Tanrısı”, AÜ

İlahiyat Fakültesi Dergisi, 14, 1958, s. 65-75; Ahmet Caferoğlu, “Osmanlı İmparatorluğu Onomastiğinde,

Epitheta Ornantia, Karakteristik Çizgileri”, Türkiyat Mecmuası, XIV, 1965, s. 25-36; Ahmet Caferoğlu, “Dedem Korkut Hikâyelerinin Antroponim Yapısı”, TDAY Belleten, 1959, s. 59-80; Ahmet Caferoğlu, “Türk Onomastiğinde Köpek Kültü”, TDAY Belleten-1961, 1962, s. 1-11; Ahmet Caferoğlu, “Kaşgarlı Mahmud’a Göre Akraba Adları”, Türk Dili, XXVII/253, 1972, s. 23-26.

(24)

bitiremeden ölür. On yıl kadar Rasony’ye projede asistanlık yapan İmre Baski 1986 yılında 20.000’den fazla onomastik girdi içeren bir ön baskı yayımlar.60 Rasony adları

belirlerken Eski Türkçe ve Türkiye Türkçesini dışarıda bırakarak öbür Türk şivelerini esas almıştır. Türkiye Türkçesi için de benzer bir çalışma yapılmalıdır.61

Hasan Eren’in iki makalesi Türk onomastiğinde büyük önem taşır. İlk makale Köprülü’nünki ile aynı adı taşır ve Köprülü Armağanı’nda yayımlanmıştır.62 Eren bu

yazıda Köprülü’nün Kutalmış ve İltutmuş adları için kullandığı metodolojiyi kullanarak Altın Ordu hanlarından Özbeg, Tınıbeg ve Canıbeg adlarını doğru okunuş olarak önerir. Bu yazı ile eski metinleri okumanın yalnızca eski harfleri bilmekle mümkün olmayacağı, tarih ve coğrafya bilgisi başta olmak üzere pek çok bilgi dalının yardımının gerektiği, bu ortak çabanın adının onomastik olduğu bir kez daha ve güçlü olarak vurgulanır. Eren’in ikinci yazısı Türk yer adları üzerinedir. İlk bölümünde toponiminin gelişimini sunan bu yazıda Eren Türkçe yer adlarının arkasında büyük bir tarih, etnoloji, genealoji, kültür ve sosyoloji bilgisi saklı olduğunu geniş bir örneklem kütlesi üzerinden gösterir. Yazının ana fikrini “yer adı en kısa şekilde belirtilmiş bir adrestir” cümlesiyle özetlemek mümkündür.63

Köprülü’nün iki tarihsel kişi adı üzerinden başlattığı Türk onomastiği geleneğinin en önemli eseri Sümer’indir. Bu eser başlangıçtan XVI. yüzyıla değin Türk devletlerinde görev almış kişilerin adlarını ve onlar hakkında derlenen bilgileri içermektedir.64

Türk ad bilgisine arşiv çalışmalarıyla önemli katkılarda bulunmuş olan Kurt, geleneksel yaklaşımla onomastiğin özel adlar bilimi anlamına geldiğini ve kişi adlarını konu alan bölümüne antroponimi, yer adlarını konu alan bölümüne ise toponimi adının verildiğini belirtmektedir65.

60 Laszlo Rasonyi, Imre Baski, Onomasticon Turcicum: Turkic Personal Names, 2007, Parts I-II. 61 Halil Açıkgöz, “Türk Onomastiği”, İÜ TDED, C. XXVI, 1986-1993, s. 351-354.

62 Hasan Eren, “Türk Onomastique'i Hakkında”, Fuad Köprülü Armağanı, Ankara 1953, s. 345-350. 63 Hasan Eren, “Yer Adlarımızın Dili”, Türk Dili Araştırmaları Yıllığı-Belleten, 1965, s. 155-165; Hasan

Eren, Yer Adlarımızın Dili, Ankara 2000; Çalışma 3 Nisan 1965’te TDK’da verilen bir konferansın metnidir.

64 Faruk Sümer, Türk Devletleri Tarihinde Şahıs Adları, İstanbul 1999, Cilt: I-II.

65 Yılmaz Kurt, “Adana Sancağında Kişi Adları”, DTCF Tarih Araştırmaları Dergisi, XV/26, 1991, s.

169-252; Yılmaz Kurt, “Sivas Sancağında Kişi Adları”, OTAM, S:4, 1993, s. 223-290; Yılmaz Kurt, “Osmanlı Tahrir Defterlerinin Onomastik Değerlendirilmesine Uygulanacak Metod”, Osmanlı Araştırmaları Dergisi, S: 16, 1996, s. 45-59.

(25)

Türkçede adbilim alanında çalışanlar öncelikle Aksan’ın dilbilim çerçevesinde yaptığı ayrımı66 örnek almaktadırlar67. Bağımsız bir kitap adı olarak “Türk Adbilimi”,

Sakaoğlu’nun eserine başlık olarak verilmiştir. Dar anlamda adbilimin alt dallarını Sakaoğlu Aksan’dan hareketle şöyle sayar68:

1. Kişi adlarıyla uğraşan dal: Antroponymie 2. Yer adlarıyla uğraşan dal: Toponymie 3. Dağ adlarıyla uğraşan dal: Oronymie 4. Su adlarıyla uğraşan dal: Hydronymie

Sakaoğlu’nun sıralamasındaki üçüncü ve dördüncü başlıklar bağımsız dallar olmayıp ikinci başlığın alt dallarıdır. Üstelik yer adları dağ ve su adlarından ibaret değildir. Nitekim adbilimin göreceli olarak daha gelişmiş olduğu ve onomastiğin orta ve yüksek öğretimde ders olarak da okutulduğu69 Azerbaycan’da çok çeşitli ve geniş

tasniflere rastlanmaktadır.70

Buraya değin yapılan açıklamalar ışığında adları konu alan bilim dallarını ikiye ayırmak gerektiği anlaşılmaktadır. Bu iki dal aşağıda tablo biçiminde gösterilmektedir:

1 Onomastik=> Ad bilgisi=> Özel Adbilim 2 Onomatoloji=> Adbilim=> Genel Adbilim

Bu çalışmada aksi belirtilmedikçe adbilim terimi ile hem özel hem de genel adbilim kastedilmektedir. Gerekli durumlarda özel ve genel sıfatları kullanılmıştır.

Güncel adbilim çalışmalarında geleneksel adbilim tasnif ve terimleri yeterli gelmemektedir. Onomastik kolunun yanında yer alan onomatoloji teriminin Türkçede nasıl karşılanacağı da kesinleşmiş değildir. Onomatoloji için “genel adbilim”, “geniş adbilim”, “adbilim” gibi terimlerin kullanılabileceği yukarıda belirtilmişti. Oysa onomastik ile onomatoloji arasındaki fark, özel ad ile cins adı arasındaki ayrıma

66 Doğan Aksan, Her Yönüyle Dil.., C.I, s.32; Doğan Aksan, age., C.III, s. 423-424.

67 Saim Sakaoğlu, Türk Adbilimi-I:Giriş, Ankara 2001, s. 10-11; Celaleddin Çelik, İsim Kültürü ve Din, Şahıs İsimleri Üzerine Bir Din Sosyolojisi Denemesi, Konya 2005, s. 13.

68 Saim Sakaoğlu, age. s. 11.

69 J.H. Memmedaliyev, Azerbaycan Onomastikası, Baku, 1990. (Bu kitap Nahcivan Devlet Pedagoji

Enstitüsü tarafından ders kitabı olarak okutulmak üzere hazırlatılmıştır.)

70 Kurbanov adbilimin alt dallarını şöyle sıralar: Antroponimler, etnonimler, toponimler, hidronimler,

zoonimler, kozmonimler, ktematonimler. Afat Kurbanov, Azerbaycan Onomastikası, Bakü, 1986, s. 34; Adilov-Paşayev de adbilimin alt dallarını şöyle sıralar: Antroponimika, toponimika oykonim,horonim, oronim, hidronim, urbanonim, drimonim, dromonim, zoonimika at, inek, it, koyun ve keçi adları. Bakınız: M. Adilov- A. Paşayev, Azerbaycan Onomastikası, Bakü, 1987; Yer adlarının alt dallara dağılımı ve terminolojisi için en önemli kaynak ise Azerbaycan oykonimleri, oronimleri, hidronimleri sistemini inceleyen Ahmedov’un eseridir. Bakınız: Tevfik Ahmedov, Azebaycan Toponimikasının Esasları, Bakü, 1991, s. 285-291.

(26)

dayanmaktadır. Kurgun özel adlar ile cins adlarının özellikleri ve farkları üzerine yaptığı çalışmalarda iki ögenin tanınabilmesi ve birbirinden ayrılabilmesi için gösteren ile gösterilen arasındaki anlamda bulunan nicelik yani sayı değeri, duygusal anlam, edinme ve ihtiyaca dayalı öğrenme, morfolojik-sentaktik-leksik özellikler, isim tamlaması kuruluşundaki iyelik ve ilgi farkı, vurgu, yazım, çevrilebilirlik gibi bazı ölçütlere vurgu yapmıştır.71 Arapça “cins” sözcüğü Türkçede sıklıkla sıfat olarak işletilmekte ve “cins

ad” biçiminde kullanılmaktadır. Doğru kullanım “cins adı” biçiminde isim tamlamasıdır. Cins adının karşılığında tür adı da denilmektedir. Cins veya tür adı ile nitelik veya anlam bakımından benzerlik ilişkisi içinde olan nesne, varlık ya da kavramların adları kast edilir. Bu adlar içerdikleri anlamın kapsamına göre üst anlam, orta anlam ve alt anlam gibi basamaklara veya geniş ve dar gibi anlam alanı düzeylerine göre yapılandırılabilir.

Genel adbilim içindeki ögelerin mantıksal anlam açısından tasnifi yapılırken denklik, kaplam ve içlem yönünden nasıl bir yapı içinde basamaklandırılacağı konusunda evrensel ve genelgeçer ilkeler mevcut değildir. Bu çerçevede genel adbilim iki ana kola ayrılabilir. Birinci kolda anlam yönünden küme ve kaplam değeri taşıyan, “geniş anlamlı tür adları” yer almaktadır. Üye ve içlem değeri taşıyan tür adları için ise “dar anlamlı tür adları” denilebilir. Dilbilgisi ve dilbilim kaynakları özel adlar (name) ile tür adları (noun) arasında bir ayrım yapmakla birlikte, tür adlarının içinde kavram alanına göre72 kaplam

ve içlem değeri yönünden küme veya üye adına ya da geniş veya dar anlamlı oluşuna göre bir ayrım yapmamaktadır. Bu çerçeve içinde adların durumu aşağıda tablo biçiminde gösterilmiştir:

Adlar

Özel Adlar (Onomastik birimler) Tür adları (Onomatolojik birimler/Sözlükbirimler) Geniş anlamlılar Dar anlamlılar

Kutadgu Bilig’deki tür adları veya genel adlar üzerinde de çeşitli çalışmalar yapılmıştır. Bunlar esere ilişkin bibliyografyalarda da görüleceği gibi farklı modeller

71 Levent Kurgun, “Özel Ad-Cins Ad Hakkınd”a, Modern Türklük Araştırmaları Dergisi, 7/2, 2010, s.

102-110; Levent Kurgun, “Özel Adlar ve Sözlük Birimleri Üzerine”, Türk Dünyası İncelemeleri Dergisi, XI/2, 2011, s. 293-307.

72 Saussure kavram alanı içindeki anlam basamaklarına değer (value) demektedir. Kavram alanı sistemik

bir terimdir. Her kavram alanı kendi içinde sistemli bir bütündür. Adlar ve genel olarak sözcükler tek tek değil bu sistem bütünlüğü içinde anlam kazanırlar. Bu yüzden anlam ile kullanım birbirine bağlıdır. Adın yeri aynı zamanda sistemdeki değerini de vermektedir. Çünkü hiçbir sözcük tek başına anlamlı değildir. Ait olduğu bütünlük içinde bir yeri ve değeri vardır. Saussure’ün değer görüşü sonradan Trier tarafından kuramlaştırılmıştır. Adbilim araştırmalarında kavram çözümlemesi yapılırken Saussure’ün ve Trier’in kuramına dayanılmaktadır. Ferdinand de Saussure, Genel Dilbilim Dersleri, İstanbul 1998, s. 170; Doğan Aksan, “Kavram Alanı-Kelime Ailesi İlişkileri ve Türk Yazı Dilinin Eskiliği Üzerine”, Türk Dili

Araştırmaları Yıllığı-Belleten: 1971, Ankara 1989, s. 254-262; Seda Gökmen, “Kavramsal Ulamlama ve

(27)

kullanılarak yapılan çalışmalardır. Örneğin hayvan adlarını konu alan incelemeler, farklı tasnif modelleri kullandıkları ve hayvan adlarının içerdiği sistemin öbür ad gruplarına içkin sistemle ilişkisini dikkate almadıkları için, malzeme üzerinde tematik sözlük oluşturma çalışmalarına katkı sağlamaktan öteye gidememektedirler. Üstelik bütün tür adlarına ilişkin kapsayıcı incelemeler de henüz mevcut değildir.

Kutadgu Bilig’deki adlar veya söz dağarcığı üzerinde yapılan çalışmaların bir başka ortak yönü de metne değil Kutadgu Bilig İndeksine dayanmalarıdır. Dolayısıyla İndeks çerçevesinde yapılan bir çalışma, metni eksiksiz ve doğru bir biçimde yansıtmamaktadır. Uzmanlarının da bildiği gibi İndeks etrafında çeşitli sorunlar vardır. Ancak bu sorunların çözümü çalışma kapsamına girmemektedir.

Kutadgu Bilig’deki özel adlar üzerinde yapılan en önemli çalışma Ergene’nin kaleminden çıkmıştır. Ergene73 ilkin ana ve yardımcı özel kişi, hükümdar, peygamber,

halîfe, bilgin, efsanevî kahraman adlarını, ikinci olarak şehir, ülke, bölge, gezegen, yıldız, burç adlarını, üçüncü olarak kavim, ulus, boy adlarını, dördüncü olarak eser ve dil adlarını, beşinci olarak dinî adları incelemiştir. Ergene Kutadgu Bilig bütüncesi içinde örneklem kitlesi olarak çeşitli alt gruplara ayrılan 125 özel ad üzerinde durduğu incelemesinde, özel adın geçtiği ilgili beyti andıktan sonra, Arat’ın verdiği karşılıkları esas almıştır.

Eserdeki ad malzemesi özel ve genel adbilim açısından gözden geçirildiğinde ilk dikkati çeken özellik şudur: Metinde özel kişi ve özel yer adları ile geniş ve dar tür adları, söz varlığının üçte ikisine yakın bir toplam oluşturmaktadır. Hacıeminoğlu, Kutadgu Bilig İndeksine dayalı olarak yaptığı sayımda 2961 madde başı ve bunun içinde 1861 ad belirlemiştir.74 Üşenmez bu sayıyı yine 2961 sözcük içinde 2015 ad olarak belirlemiştir.75

Yavuz ise ad veya sözlükbirim sayısına değinmeksizin İndeks’e yaptığı eklerle toplam sözcük sayısını 3190 olarak belirlemiştir.76 Bu söz dağarcığı kuşkusuz dönemin söz

varlığının yazarın kaleminden süzülen bir bölümünü yansıtmaktadır.

73 Oğuz Ergene, “Kutadgu Bilig’de Özel Adlar”, Atatürk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi, LVIII, 2017, s. 245-288.

74 Necmettin Hacıeminoğlu, Karahanlı Türkçesi Grameri, 2008, Ankara s. 2.

75 Emek Üşenmez, “Karahanlı Eserlerindeki Söz Varlığı Hakkında”, Akademik İncelemeler Dergisi, III/1,

2008, s. 247-253.

76 Kemal Yavuz, “Yusuf Has Hacib ve Kutadgu Bilig”, İstanbul Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Dergisi,

Referanslar

Benzer Belgeler

Bir bölümü daha eski dönemlere ait edebi ürünlerin parçaları olan bu malzemeler, Türk dili ve kültür tarihi için birer hazinedir. Mahmut, herhangi bir Türkçe kelimeyi

 Eğer iki sözcük arasında belli bir ölçütün iki uç noktasında olma ilişkisi varsa bu sözcükler derecelendirilebilen karşıtlardır  Büyük/küçük,

İşte sözcüklere ilişkin bu tür anlamlar, sözcüğün bütün kullanıcılar tarafından bilinen anlamsal özellikleri olarak adlandırılmaktadır Bütün içerik sözcükleri ve

Kur’ân indirildiği zaman (610-632) peygamber vahiy dışında bir sözün yazılmamasını buyurdu. Bu kayda geçirmeme hassasiyeti ana çizgileriyle tabi‘ûn

Aşağıdaki cümleleri örnekteki gibi zıt anlamlı

İslamiyet’e giriş döneminde yazılmış olan ilk eser Kutadgu Bilig üzerine yapılmış söz varlığı dizini çalışmaları bulunmaktadır.. Yapılan her dizin

• (Gözü aç adam hiç bir şey ile doymaz; gözü aç olana bütün dünya nimeti kâfi gelmez.).. • Közi suk kişi nengke bolmaz

Bu çalışmada, sosyal bilgiler dersi öğretim programında yer alan değerlerin Kutadgu Bilig’de geçen beyitlerde yer alma durumu tespit edilmeye çalışılmış ve sosyal