E N V E R P A Ş A ; D O N A N M A N I N K A R A D E N Î Z E Ç I K I Ş I N D A N H A B E R D A R O L M A D I Ğ I N I V E Ş İ M D İ Y E K A D A R M E M L E K E T İ H A R B E S Ü R Ü K L E M E K İ Ç İ N K E N D İ L İ Ğ İ N D E N H İ Ç B İ R Ş E Y Y A P M A M I Ş O L D U Ğ U N U S Ö Y L Ü Y O R D U . O H A L D E B U N L A R I K İ M Y A P I Y O R D U ?
Ş E Y T A N L A R M I ?
Enver Paganın harbe sokarak Almanların tazyikile sınır dıglarında bile savaştırdığı ordu, ilk zaferlerinde Dobrueaya girerken
Cavif Bey Enver Paşayı İtham Ediyor ?
Biz de, bu mesele için kendisini haberdar edip etmemenin ancak ken. dimize ait bir mesele olduğunu söy
ledik-Şunu da ilâve edeyim ki, kapitü. lâsyonlann ilgası karan, Avrupa için en mühim bir mesele olduğu halde, itilâf devletleri sefirleri, bu mesele karşısında yalnız bir protesto notası göndermekle iktifa ettiler ve daha ileri gitmediler. Fakat bu karara rağmen; tabiî arkadaşlarımın da mu vafakatiyle bir müddet daha bu se firlerle müzakereye devam ettim. Bu müzakerelerde itilâf devletlerinin bir gayesi vardı ve bu gayeyi bizim ka bul edeceğimizi zannetselerdi, istek lerimizi is’af eylemeleri kuvvetle melhuzdu. Bu gaye de, burada bulu nan Almanların, memleketlerine geri gönderilmeleri idi- Hattâ benden bir defa; «Bütün istediklerinizi kabul edecek olursak, siz tarafsızlığa ta mamıyla riayet edecek misiniz? Al. man zabitleriyle efradım iade edecek misiniz?» diye
sormuşlardı-. . . . — 6 —
---Memleketi Birinci Dünya Harbine sokarak felâkete sürükleyen Ka bineler âzalarından kaçmamış olan ları Divâni - Âliye sevketmek için mebuslardan mürekkep bir heyet huzurunda sorguya çekmişlerdi. Bu arada İttihadı - Terakkinin meşhur Maliye Nazın Cavit Bey de bu har be girmemize dair ifşaatta bulun muştu. 11 inci sayımızda başladı ğımız bu mühim ifşaatın neşrine
devam ediyoruz.
Ben de cevaben:
«— Siyasette her şey bir ivaz mukabüidir. Siz bizim isteklerimizi kabul ve karşılıklı isteklerinizi teklif edersiniz. Bu suretle, o vakit mesu liyet bize teveccüh etmiş olur» de. miştim.
Fakat onlar, bu hususta kat'î bir teklif dermeyan etmediler.
Ondan sonra müzakerelere Ey lülün üçüne kadar devam ettim ve bunu müteakip müzakereleri idareye
H alil B ey (M enteş) m em ur edildi. İşte muharebe esnasında cereyan eden ve harbin ilânına, çıkış sebep, lerine temas eden ahval bunlardan ibarettir.
Fakat asıl harbe sebep olan va kayı nakletmezden evvel, o zaman burada bulunan itilâf devletleri sefir, lerinin ihtisaslarından bahsedeceğim:
Karadeniz vakası Teşrinievvelin (Ekimin) 16 ncı günü Istanbulda şa yi olmuştu. Bundan üç gün evvel, Rus Sefiri beni ziyarete gelmişti. Esasen o zamanlar Rusya ve Fransa Sefirleriyle pek ziyade temasta idim. Rus Sefiri ziyareti esnasmda; ahval değişip durduğu cihetle harbi önüne geçilemez gördüğünü ve bizim habe rimiz olmadan bir vaka çıkarılarak harbin menedilemiyeceğini ve şimdi ye kadar hudutlarda bizim müdaha. lemizle vaki olan ahvale karşı göz yumduklarını, ancak Almanların ni. hayet bizi maksatlarına âlet olarak kullanacaklarını söyledi.
Ve ilk defa olarak bir ecnebi se. 23
firi bana (Almanlarla aramızda bir angajman yâni taahhüt olduğundan)
bahsetti-Çünkü o vakte kadar hiç bir ec nebi sefiri; Türkiye ile Almanya ara. smda bir taahhüt mevcut olduğuna dair bir şey söylememişti. Bunu ya biliyorlardı da söylemiyorlardı veya bilmiyorlardı...
Bunun üzerine ben de kendisine; gerek Sadırazamın, gerek kendimin harp aleyhinde olduğumuzu ve esa sen aleyhtarlığımızın (Fransa He Rusyaya -hoş görünmek için) değil, memleketimizin menfaati icapların dan olduğunu, bilmem kaçıncı defa olarak tekrar ettim.
Rusya Sefiri, bu sözlerime şu ce. vabı verdi:
<— Yakında harp olacağına kuv vetli kanaatim var. Eğer harp olmaz, sa, ben aldandığımdan dolayı sizin önünüzde şapkamı indirerek tarziye veririm!»
Ben de;
«—- Almanlar, Enver Paşa ol. maksızın bizi harbe stirükliyemezler. Enver Paşa da arkadaşlarına karşı hiyanet edemez!» dedim...
Fakat, yazık ki, Sefir haklı çıktı. — Bu, Enver Paşanın ithamna. mesidir!.
— Ben hakikati söylüyorum. Er tesi günü, yâni Teşrinievvelin (Eki min) 14 üncü günü, Fransa Sefiri de aynı telâşla geldi ve yakında bir olup bitti karşısında kalacağımızı ve bu sözleri kontrol etmeksizin söylemedi, ğini, hattâ icabında beni ve Sadıraza. mı hükümetten atmak bile tasavvur edilmiş olduğunu ve pek mühim ka. rarların bizden gizli tutulduğunu ve memleketin gayet vahim bir yola gir. diğini söyledi. Bu arada, bir müddet evvel Berline gitmesi düşünülmüş olan Halil Beyden de bahsetti. Ben de kendisine. Halil Beyin, muharebe yi tacil değil, bilâkis tehir maksa. diyle, yâni Berline sırf harp etmek niyetinde olmadığımızı Alınanlara an. latmak için gönderilmesi düşünülmüş olduğunu söyledim.
Aynı gün, Halil Bey de beni gör. meğe geldi ve kendisinin harbe ha. zır olmadığımız kanaatinde olduğunu ve bu sebeple, bu kanaati Alınanlara telkin etmek için Berline gideceğini bildirdi.
Teşrinievvelin (Ekimin) 15 inci günü Sadırazam Paşayı ziyarete git tim. Sefirlerle görüştüklerimi anlat tim. Sadırazam Paşa harp etmenin bir cinayet olacağını ve kendisinin bu cinayete katiyen iştirak etmiyece. ğini söyledi
24
T
e ş r i n i e v v e l i n (Ekimin)16 ncı Perşembe günü Maliye Nezareti Müşaviri Sir Krav. ford Nezarette beni sabahle. yin gördü. Tarafımızdan Mısır hudu. dunda tecavüz edilmekte olduğu ci hetle, Ingiltere Sefirinin bütütı Ingi liz tebaasına hazır olmaları için emir vermiş olduğunu söyledi.
Tabiî, böyle bir şeyden haberim yoktu. Sadırazam Paşayı ve Talât Beyi aradım, bulamadım- Nihayet Adliye Nezaretinde İbrahim Beyi buldum. O da, bundan haberdar ol madığım, fakat daha mühim bir me. sele için Sadırazam Paşayı görmek liğimin lâzım olduğunu söyledi. O sı rada, Sadırazam Paşa da beni dâvet etmişti- Babıâliye gittim.
Sadırazam Paşanın yanında En. ver Paşa ile İbrahim Bey de vardı-
Sait Halim Paşa, Rus donanma sının, bizim donanmanın manevrala. rını ihlâl ettiğine ve donanmamıza tecavüz eylediğine ve bu sebeple mu hasamat başlamış olduğuna dair bir telgraf okudu ve fikrimi sordu.
Ben; bu işin zaten böyle olaca. ğım evvelce söylediğimden, şimdi bu hususta ilâve edecek bir fikrim ol madığını beyan
ettim-Biraz sonra; Talât Bey ile Ce. mal Paşa da geldiler. Fakat onlar, benden evvel Enver Paşa vasıtasiyle, vakadan telefonla haberdar olmuş lardı
zannederim-Sonra; Odesanm bombardıman edildiğine dair gayrı resmî bir tel graf okundu. Fakat bunun için de
(Aslı yoktur) dediler,
Sadırazam Paşa cereyan eden ahvalden, kendisinin haberdar edil, mediğini söyliyerek; bu vakanın (ha. zırlanmış) olduğu zehabında bulun duğunu anlatmak istedi, yahut bana öyle geldi.
Çünkü (ahvalden ben haberdar edilmiyorum) dediği için: (bunlar bi. liniyordu da bana söylenmedi) mâ. naşı çıkarılabilir.
Sait Halim Paşa mütalâalarına devam etti ve kendisinin şimdiye ka. dar sürüklenmiş olduğundan ve fa kat ayrılık husule getirmemek için, her şeyi kabul ettiğinden, maamafih bundan sonra böyle yapmıyacağm. dan, arzu ederlerse harp taraftarla, rınm memleketin mukadderatını doğ. rudan doğruya ellerine almalarından ve kendisinin harp etmiyeceğinden
bahsetti-Bunun üzerine Enver Paşa da, meseleden haberdar olmadığını ve şimdiye kadar kendiliğinden hiç bir şey yapmamış olduğunu söyledi-
Burada Mebuslardan biri sordu: — O halde bunları kim yapıyor muş? Şeytanlar mı?
Cevit Bey devam etti:
— Gece evime gelir gelmez, Fransa Sefiri, ya kendisinin gelme, sini veyahut ifenim Sefarethaneye gitmekliğim için telefon etti. Bunun üzerine Fransa Sefarethanesine git tim. Sefir Odesadaki Ingiliz Konsolo. sundan gelen bir telgrafla, Odesanm topa tutulduğundan haberdar olduk larını ve henüz Rusya Sefirine bu bapta talimat gelmemiş ise de, bu talimatın artık pasaportlarını iste mekten ibaret olacağım söyledi ve kendilerinin harp etmemek için her şeyi yaptıklarını, fakat Almanların teşvikiyle bu âkıbeti aramış olduğu, muzu ilâve etti. Kendisine (Sulhu muhafaza etmeğe çalışırız) diye te. minat
verdim-Elbette hatırlarsınız-. Ertesi gü nü bayramdı. Sarayı hümayunda muayede vardı. Fakat Sadırazam Paşa, iğbirarından dolayı bu bayram laşma merasimine
gelmemişti-Reis:
— Sadırazam Paşanın o günkü o sözleri üzerine, Enver Paşa, gemi lerin Karadenize çıktığından haberi olmadığını söylediği vakit, müzakere olmadı mı?
— Hayır-, Gemilerin çıkmasına dair müzakere cereyan etmedi. En. ver Paşanm sözü de, cevaptan o ka dar müstağni idi ki... Esasen o gün Sadırazam Paşa mütehevvirdi. Ben de aynı halde idim- Beyhude müzn. kereyi uzatmak istemedim ve biraz sonra çekilip gittim.
— Mes'ul bir Nazır olarak. Ce mal Paşa bir şey söylemedi mi?
— Hayır!- Hiç bir şey söyleme di. Fakat bana sorarsanız, ben Al man Amiraline her halde emir veril, diğine kaniim. Vicdanî kanaatim bu merkezdedir. Yalnız şunu ilâve ede yim ki; Talât Bey, bundan haberi ol. madığına, namusu üzerine yemin etti ve ben Talât Beyin namusuna itimat ettiğim için, kendisinin böyle bir vaka olacağından haberdar olmadığı, na tamamen kanaatim vardır.
— Kilyos ile Boğaz açıklarında, donanma kumandanlarına kapalı zarflarla emirler
verilmiş?-— Böyle emirler verildiği, bilâ. hare askerlerden işitildi. Torpito ku mandanları böyle söylemişler. Fakat ben, vakanın ertesi günü istifa etti ğimden, bunları bilmiyorum. Sadıra. zam Paşa, o gün saraydaki bayram, laşma merasimine gelmedi. Fakat biz sarayda idik. Ben saraydan avdet et. tikten sonra, Fransa Sefiri evime geldi. Hükümetten pasaportlarını is. tiyeceğini söyledikten sonra, şu söz leri ilâve etti:
«— Eğer Alman askerî ve bahrî heyeti ıslahiyesi buradan giderlerse, hareket etmek mecburiyetimize rağ. men. harbin önü alınabilir »
(Devam edecek)