HAYATI ve ESERLERİLE
.'»Tt-s -»»T İt* >.Tr>WWSüleyman IMazîf
Lûtfi OĞUZCAN
Bundan öne ki yazım izde, hayatında ye’s* düşmeyi zillet sayan Süuyman N a z f’in
Malta’ya sürüldüğü günlerde, çok sevdiği vatanı hesabına.; y ’s bapıld ğını belirtmiş
ve (M A LTA GECELERİ) eserinden üç şiir sunmuştuk.
i*«wfun. a y i r ı i
Bu arada, yioe Malta’da yazdığı (Son nefeslinle hasbühai) şiiri Ankarada çıkan
(Hakimiyeti M illiye— Ulus) grzetesinin 31/kasım/1920 tarihli sayısında yayınlanmışı*.
Bu şiiri okuyan ve o zaman Birinci Büyük Millet Meclisin le Burdur Milletveb.lı ola
rak bulunan e İstiklâl Şavaşımn mutlâka kazamiac ğma inanan İstiklâl Marşımızın
ölümsüz şairi Mehmet Akif, şiir arkadaşı Süleyman Nazif’in ye’se lap lışından çok
üzülmüş ve kendisini kınayan bir şiir yazmıştır.
uıtsmxsMx^:ijim .b h d i'
Her iki vatansever şairin, şiirlerini sunuyoruz:
SON NEFESİMLE HASBUHAL
' ** 1 S ' • . >** ■ . i T . v. _ ; | KA- ,
Ahfa dimin en son doğacak ferdine benden Bir tnhfe>i iman götür ey son nefesim sen!
isrffcv ar f y T . r t o d i r » » t - t r o r
7
v- . -V
At*»-*/
'Vicdanı düşündükçe bu gamhânede bikes Olsun eb-ü ecdadımın ervahına makes. Meyyal-i zeval olsa da tarihim ufuklar Geçmişlerin enkaz-ı girizanmı saklar. Evl&dımı, ecdadıma bigâne görürsem Ruhum ebediyette kalır ebkem-ı matem Olsun geçen a’sar ile meşgul ve mukayyet Mazi yaşasın yad-i yetiminde müebbet... Binâm ve nişan olsa da hep dar-ü diyarım Üstünde onun kalmasa da mehd-ü mezarım. Ey son nefesim, olmadan Allaha mülazim, En son doğacak oğluma sen söyle ki daim, Hissen vatan-i zayiimin zairi olgun!
Tarihimizin tüde-i ezlâlim her gün Tekrim ile, tanzim ile, tebcil ile öpsün! Daldım yine ben şimdi o hicranlı hayale, Gelsin vatan-i derbederim yad-i melale. —Bin hatıra nişan-i perişanıma giryan— Üç kıtada yüz beldeye, bin beldeye sahip Bir memleketim vardı, sen ey rabb-i mesaip! Sen vermiş iken aldın elimden yine bir bir, Ya Rap nerede kaldı o evvelki mefahir? Etmiş gibi medlul-i müsemmasım gaip, Karşımda (vatan) lafzı durur hasir-ü haip. Gurbetgeh-i nisyana sürülmekte diyarım, Yoktur demek artık ne diyarım, ne mezarım! Sarsarsa beca arşını ümmetlerin ahi,
Sen Aden'i bize düzah-i ye’s ettin İlâhi! Nevmid-i vekayi görünen hicrime lanet! Eyyam-i musibet geçecektir yine elbet Ümmidime, imanım olur şehper-i pervaz Bin tövbe eğer ye'sile «İdamsa nagamsaz!
Mizrab-ı beyanımdaki bu lahn-i meraret, Bir hastalık evhamına etmekte işaret.
Varsın yürüsün bin gecenin ceys-i siyahı! Efrada, fena olmasa âlemde mukadder, Milletleri öldürmiyecek halik-i ekber! Sarsılmayan imanıma mevut olam âtı
Canlandırır elbette bu enkaz-i hayatı. Ruhum benim oldukça bu imanla beraber Üçyüz sene, dörtyüz sene, beşyüz sene bekler.
MALTA: Eylül
-1920
Mehmet Akif’in cevabı:
SÜLEYMAN NAZİF'e
Beşyüz sene bekler mi; nasıl bekleyeceksin? Ruhun da asırlarca bu hüsranı mı çekeceksin! Karşımda duran dehşeti-güya-edip ima
Hüsran deyiverdim, hani birdenbire amma. Mahşer gibi afakini sarmış zulmatın Terihine kamusu yetişmez kelimatın
Kaç yüz senedir bekliyoruz, doğmadı ferda! Artık yetişir çektiğimiz hasret-i yelda.
Bir nagme-i rahmet de mi esmez diye sinem Yandıkça, semadan boşanıp durmada cehennem. Lâkin bu alev selleri artık dinecektir,
Artık bize nâr inmeyecek, nur inecektir. Ey tek kara gün dostu bu hicranzede yurdun! Sen milletin âmalini dünyaya duyurdun! En korkulu günlerde o müthiş kaleminle. Takdis ederiz namını, ancak beni dinle.
Azmin, emelin heykel-i ziruhu iken diin Bilmem ki bu gün ye’se nasıl oldu da düştün!
Çoktan beridir bekledi, bekler diye millet, A’sara mı sürsün bu sefalet, bu mezellet? İslam ilinin sade esaret mi nasibi?
Sen yoksa unuttun mu o mazi-i mehibi? Etrafa bakıp sarsılacak yerde ümidin, Vicdanını, imanım bir dinlemeliydin! Garbin, ebedi gayzi ederken seni me’yus, İslama göz açtırmayacak, dersen o kabûs. Mademki, Hakkın bize vaddettiği haktır; Şarkın ebedi fecri yakındır, doğacaktır. Hiç bunca şehidin yatarak gövdeleri yerde Derya gibi kan, sine-i hilkatte tüter de;
Yakmaz mı bu tufan, bu duman git gide arşı? Hissiz mi kalır lücce-i rahmet buna karşı? İsyan bize raci’se de, bir böyle te -naşa Çıkmaz sanırım adl-i ilahine, haşa!
İslâmî evet, tefrikalar kastı kavurdu, Kardeş, bilerek, bilmeyerek kardeşi vurdu! Can gitti vatan gitti, bıçak dine dayandı. Lâkin o zaman silkinerek birden uyandı.
Bir gün ki, bugün can da onun, kan da onundur. Dünya da onun, dinde onun, şanda onundur. Bin parça olan vahdeti bağlarken uhuvvet, Görsen ezeli rabıta bir buldu ki kuvvet!
, i t i n m i ş i?İ a t i âd:yt trjtodk
Saldırsa da kırk ehli salip ordusu, kol kol, Dört yüz bukadar milyon esir olmaz emin ol!..
,! illir ı) tt t.