• Sonuç bulunamadı

Başlık: BamgümYazar(lar):TATLI, RutebaSayı: 41 Sayfa: 053-085 DOI: 10.1501/TAD_0000000332 Yayın Tarihi: 2016 PDF

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Başlık: BamgümYazar(lar):TATLI, RutebaSayı: 41 Sayfa: 053-085 DOI: 10.1501/TAD_0000000332 Yayın Tarihi: 2016 PDF"

Copied!
33
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

53

bamgüm

(2)

54

ruteb

a t

(3)

55

SAHNE 1/ Çocuk

(Volkan ile Caner’in evi. Sabah. Sahnede bir kum torbası, ikili eski bir koktuk, koltuğun üstünde bir yastık, altında içi kıyaftelerle dolu çamaşır sepeti. Koltuğun yanında yerde müzik çalar, cep telefonu, küçük bir ahşap kutu, kutunun içinde çakı, küçük bir

zımpara kağıdı, küçük ağaç parçaları. Oyun müzikle

başlar. Volkan kum torbasını yumruklamaktadır. İri yarı değildir ama güçlü görünür. Masum bir yüz, öfkeliyken bile masum. Üstünde hep yorgunluk, uykusuzluk. Sigara kullanmıyor, alkol çok nadir. Müzik dinlemeyi ve ağaç parçalarını yontmayı seviyor. Şort, tişört giymiştir. Müziğe uygun, güçlü, hızlanan

yavaşlayan, gerilimi olan bir ritim ile yumruk atar,

ter içinde. Volkan müziğin

ritmine uygun yumruklarla

kum torbasına vurur, kum torbasının etrafında döner, yer değiştirir. Kum torbasına yakın mesafede atılan yumruklar, sanki kum torbası bir boksörmüş de yumruk atacakmış gibi kaçışlar, gard alış. Yumruk atarken yavaşlar hızlanır, kendinden geçmiş gibidir. Yer yer bir şeyler

söylenir. Bazısı anlaşılır,

bazısı anlaşılmaz. Ara sıra

“lan” diye bağır. Ara sıra yumruk atarken çıkardığı sesler. Ara sıra “ne ara bu kadar vicdansız oldunuz oğlum siz!” lafları. Caner koltukta sızmış uyuklar. Sevimli, serseri bir yüz. Canlı, eğlenceli ama bir o kadar yorgun, uykusuz. İçmeyi seviyor. Pijama altı, tişört giymiştir. Uyanır. Biraz Volkan’ı izler. Volkan, Caner’i görmez. Volkan kendi halinde devam eder. Caner’in anlatısı boyunca Volkan kum torbası ile ilişkisini sürdürür. Anlatının içeriğine uygun olacak şekilde bazı bölümlerde Volkan’ın yumrukları daha hızlıdır. Caner’in anlatısıyla müzik fonda çok düşük devam eder.)

ANLATICI/CANER- (Anlatıcı olarak, seyirciye. Barmen dediğinde kendinden bahsetmektedir.)

Barmen boşalan bardakları doldururken, barın kapısında koruma, boksör duruyordu. Bir çocuk yine oralarda çiçek satıyordu sarhoşlara, sarhoş olacaklara, hiç sarhoş olamayacaklara. Bir adam cüzdanını kaybetti bu sırada. Sandı ki cüzdanını çocuk çaldı. Çocuk buralı değil, derdini zar zor anlatıyor adama. Çocuk nereli? Nereden gelmiş buraya? Bilen yok. Yabancı. Böyle başlıyordu hikaye. Hikayenin başı sanırım burasıydı. Adam dövmeye başlıyor

ba

m gü

(4)

56

çocuğu. Çiçekler savruluyor, çocuk savruluyor. Boksör, adamı uyarıyor. Adam boksörü dinlemiyor, yumrukluyor çocuğun yüzünü. Hiç kimsenin bilmediği bu yüzü. Bu nedenledir belki, önce çocuğun yüzü kayboluyor. Çiçekler savruluyor, çocuk savruluyor. Ve düşerken çiçekler, çocuk, gece, yıldız ve daha düşen ne varsa dayanamıyor boksörün yüreği, hafifçe sıkılmış sol yumruğuyla adamı selamlıyor. Bam güm! Bağrış çağrış! Ortalık karışıyor. Barmen dışarı çıkıyor; boksörün arkadaşı, çocukluk arkadaşı. Boksörü omzundan tutuyor. Çocuk çiçeklerini topluyor. Adam küfürlerini döküyor. Hepimizin ağzının içinde pis bir kan tadı. Acı. Paslı. Hikaye devam ediyor. Herkes bitiyor, her şey gidiyor, gece sonlanıyor. Sabah. Boksörle barmen evlerine gidiyor.

(Caner rol kişi olarak, koltuğa oturur. Volkan kum torbasını yumruklamaya devam eder. Yavaşlamıştır. Kendini yumruklarının ritmine bırakmıştır. Caner Volkan’a bakar, müziği kapatır. Volkan, Caner’e bakar. Volkan’ın ve Caner’in konuşmalarında kimi zaman doğu şivesi farkedilir.)

CANER- (Müziği kasteder.) Sabah sabah bu ne oğlum ya! Zaten bütün gece barda…

VOLKAN- Sabahı geçtik. Kaç saattir uyuyorsun? İçmişsin.

CANER- İçmedim valla!

(Volkan inanmadığını belirten bir hareket yapar.)

CANER- Barmenim ben, müşteri ısmarladı, birkaç shoot… İşim bu. VOLKAN- Doğru, işin bu; içmek. İşin de tam kendine göre.

CANER- Senin de işin kendine göre, hem bana içtim diye fırça atacağına ne olacak şimdi onu söyle? Tahir Ağbi seni işten çıkarırsa ne olacak?

(Volkan kum torbasına seyrek aralıklarla yumruk atmaya devam eder.)

CANER- Ne olacak oğlum kapıdan yollarsa?

VOLKAN- (Tek tek daha sakin

yumruklar atarak.) Yollarsa yollar.

CANER- Siktir et diyorsun?

VOLKAN- Benim gibi çalışan birini bulursa… Hem ben ne yaptım? Ne yaptım? Barın müşterisini mi dövdüm, hayır, sokaktan geçen bir adam. Hem dövdüm mü? Hayır. Suratına bir tane indirdim.

CANER- (Sakin bir hatırlatma.) Boksörsün lan sen.

VOLKAN- Çocuğu ölümüne yumruklarken durup baksa mıydım? CANER- Öyle değil de…

VOLKAN- Ne o zaman?

ruteb

a t

(5)

57 CANER- (Umutsuz.) Hangi biriyle

uğraşacaksın? Döv döv bitmez bu yavşaklar.

VOLKAN- (Şakayla.) Yetebildiğim kadarını döverim.

CANER- Ne olacak sen onları dövünce?

VOLKAN- (Şakayla.) Lafa bak ya! Önce senin gibilerin ağzını burnunu dağıtmak gerek.

CANER- (Oturduğu yerde gardını

alır, şakayla.) Dağıt lan! Dağıtsana!

VOLKAN- (Şakayla küçük yumruklar atar Caner’e.)

Dağıtayım mı lan!

CANER- (Oturduğu yerden yumruk

çıkarır.) Dağıtmazsan şerefsizsin!

VOLKAN- (Şakayla bir yumruk

atar.) Şerefsizin hası sensin!

CANER- (Şakayla. Yediği yumruk

biraz sert gelir, oturduğu yerden tekme atar Volkan’a.) Bela mısın

oğlum?

VOLKAN- (Şakayla uyarır.) Alırım bacağını… Bacak yok! (Duruşunu

alır, Caner’e küçük yumruklar atar.)

Yumruk yumruğa!

CANER- (Yorgun, yastığı alır,

kendini korur.) Tahir Ağabeye ne

diyeceksin?

VOLKAN- (Oyuna devam eder.

Yastığı yumruklar.) Oyna!

CANER- Adam kavga istemiyorum

diyor, sen… Ne olacak oğlum kapını alırsa?

VOLKAN- (Bir an durur. Kızgın.) Ebenin… (Toparlanır, terini siler.) Ne olacak? Ne olacak? Bıktırdın be! Ne olacaksa olur. Başka bir yer bulurum.

CANER- (Kalkar, dalga geçerek.) Kolaydı. Tek başına mekan mekan dolaşıp, ben güvenlik için geldim, kapıyı bana verin diyeceksin.

(Volkan’la dalga geçer, şakalaşır, şarkıyı bu şekilde mırıldanır.)

Mardin kapısından atlayamadım… VOLKAN- Derim.

CANER- Sen dersin, veren olur mu? Şu yeni açılan mekan, neydi adı, dört beş ay önce açılan, balıkçıların köşeye, neydi oranın adı…

VOLKAN- Eee?

CANER- Kapatıyorlarmış. Üç katlı mekan. Kaç kişi çalışıyordu orada üç kuruş paraya. Yazık. Şimdi hepsi sokakta.

VOLKAN- (İçeri giderken.) Sokak herkesi alır koynuna.

CANER- (Volkan’ın arkasından.) İş bulabilene ne ala. (Koltuğun

minderinin altından faturayı çıkarır, bakar, faturaya canı sıkılır. Volkan’a seslenir.) Ulan hiç mi kafaları

çalışmıyor bunların? (Faturayı yine

koltuğun minderinin altına saklar.)

VOLKAN- (Elinde havluyla girer.

Terini siler.) Kimlerin?

ba

m gü

(6)

58

CANER- Üç katlı tıkır tıkır işleyen barı nasıl işletemezsin be! Orası benim olacaktı, sokağın var ya… Ama bir gün kendi barımı açınca bak gör mekan nasıl işletilir… VOLKAN- Mama kalmamış, mama.

CANER- Geçen hafta aldık?

VOLKAN- Kaç kedi var arka bahçede bir say bakalım.

(Caner pencereye gider, kedilere, bahçeye bakar. Volkan da onun yanına gider. Dışarı bakarlar.)

CANER- Mahallenin kedileri de bizim bahçede takılıyor kardeşim, başka yere gitmiyorlar bak, mekan işletmek böyle olur işte. Misal; Tahir Ağbi. Tahir Ağbi şehrin en baba mekanlarını bağlıyor, güvenlik işi onda. Sen Mardin’den kalk gel bu koca şehri parmağında oynat. Adamın çevresi var.

VOLKAN- Benim yok.

CANER- (Birden sinirlenir. Volkan’ın kafasına vurur.) Yoksa

niye artistlik yapıyorsun lan?

(Volkan hızla Caner’in ona vuran elini tutar. Caner bileğinin acısıyla öne doğru gelir. Bu durumun aralarında belli zamanlarda yaşandığı anlaşılır, çocuksu bir sinirlenme anı.)

VOLKAN- Oğlum kaç kere dedim

yapma şöyle şeyler diye!

CANER- (Canı acıyarak.) Bırak tamam!

(Volkan, Caner’i bırakır, koltuğa oturur. Caner bileğini tutar, Volkan’ın arkasına geçer, hiçbir şey olmamaış gibi masaja başlar.)

CANER- Adam işi kapıyor, güvendiği kim varsa dağıtıyor mekanlara. Aslında seni, beni kimse bilmiyor. Birilerinin işine yaradığımız sürece varız. Birilerinin adamı olursak işe alınırız. Bir zamanlar dünyayı değiştirmek istiyordum.

VOLKAN- (Heyecanlı, Caner’in

hikayesini duymak ister.) Eee?

CANER- (Bir an dalar.) … VOLKAN- Eee?

CANER- (Hızla anlattığı konuya

döner.) Yoksa seni beni kim ne

yapsın!

VOLKAN- Bir kere de anlat şu hikayeyi be oğlum. Neyi değiştirmek istiyordun dünyada? CANER- Dünya beni değiştirdi anasını satayım, ama Tahir Ağbi bizi sever.

VOLKAN- Hıı… Sever.

CANER- (Volkan’ın omzuna havluyu sert bir şekilde koyar.) O

ruteb

a t

(7)

59 zaman? Niye olay yaratıyorsun

adamın kapısında?

VOLKAN- Bir şeyin içine ben girince olay oluyor.

CANER- (Masajı sert, öfkeli yapar.) Hiçbir şeyin içine girmeyeceksin demek ki!

VOLKAN- (Masaj sert gelir.) Yavaş!

CANER- Bu kadar basit! Hiçbir şeyin içine girmeyeceksin.

VOLKAN- Kapıda dikileyim, salonda ders vereyim, başka da bir şey yapmayım ben.

CANER- (Volkan’ı öne iter,

koltuktan kaldırır.) Kapı kimin,

salon kimin, bu ev kimin? (Kalkar.) VOLKAN- (Kum torbasına gider.

Tekli, küçük yumruklar atar.) Tahir

Ağbinin.

CANER- Sen bu adamın sözünü dinlemezsen salonu da unut kapıyı da.

VOLKAN- Benden iyisini bulacaksa eyvallah.

CANER- Eyvallah mı? Bak hala artistlik yapıyor!

VOLKAN- Salona evim gibi bakıyorum. Gelen herkes benden, derslerden memnun. O bize iş verdiyse biz de çalıştık. Utandıracak bir şey yaptık mı? Yaptık mı? Hayır. Kaç yıldır onunlayız. Kaç yıldır

onunlayız?

CANER- Çocuktuk lan tanıştığımızda.

VOLKAN- Niye iş kurarken bizi Mardin’den buraya getirdi, güvenilir adama ihtiyacı vardı, o da bizdik. Yoldan geçen bir herife yumruk attım diye silecekse… CANER- İçinden bir kerecik olsun salaklık ettiğin geçmiyor mu? VOLKAN- İçinden şu heriflerin suratına bir tane yumruk atmak gelmiyor mu?

CANER- Ne uğraşacağım itle çakalla. (Oturur.)

VOLKAN- (İnceden dalga geçer.

Havlu ile kurulanır.) Herkes it

herkes çakal. Herkes aslan herkes kaplan. Herkes akbaba herkes atmaca.

CANER- Eeee?

VOLKAN- Birilerine yumruğu indirmek gerek. (Şakayla sert bir

şekilde havlu ile Caner’in bacağına vurur.)

CANER- (Bacağını tutar.) Senin ben…

CANER- Çay yapayım. Bir şeyler yiyelim.

VOLKAN- (Tişört giyer, çıkmak

için hazırlanır.) Salona gideceğim.

İşim var.

CANER- (Koltukta yatar,

ba

m gü

(8)

60

hatırlatma yapar.) Bugün Pazar.

Salon kapalı, bar kapalı. Bugün iş yok. Kafa uçtu…

VOLKAN- Salonu açacağım bugün.

CANER- Niye?

VOLKAN- İşim var. Bir öğrenci gelecek.

CANER- Hayırdır? VOLKAN- Özel ders.

CANER- Ne yapıyorsun lan sen? VOLKAN- Derse gideceğim. CANER- Ne dersi pazar pazar? VOLKAN- Özel ders dedim ya!

(Caner inanmadığını belirten bir hareket yapar.)

VOLKAN- Gel beraber gidelim. CANER- Tamam.

VOLKAN- (Üstüne doğru gelen

Caner’i durdurur.) Dur bir dur, bir

şey söyleyeceğim. Özel ders, ama… CANER- (Gülümser. Volkan’ın hali

hoşuna gider.) Yalancı pezevenk,

dökül.

VOLKAN- Öğrencim… CANEER- (Meraklanır.) Evet? VOLKAN- Çiçek satan, gece dayak yiyen çocuk. Yusuf.

CANER- (Hayal kırıklığı.) Yok artık.

VOLKAN- Ne var? Olamaz mı? CANER- Sen şimdi o çocuğa boks dersi mi vereceksin?

VOLKAN- Evet. CANER- Niye? VOLKAN- İyi gelir. CANER- Ne iyi gelir? VOLKAN- Boks.

CANER- Kimdir nedir bilmiyoruz. VOLKAN- Tanışmış oluruz böylece.

CANER- Ne gerek var?

VOLKAN- Çocuk her gün dayak yiyor birilerinden görüyorum. CANER- Sana ne!

VOLKAN- Her yerinde morluklar, tırnak izi…

CANER- Alışmıştır.

VOLKAN- Ağzını burnunu dağıtırım Caner. Doğru düzgün konuş. Bunun nesine alışılır!

CANER- (Şakayla, gülerek.)

Çocuğa boks dersi verecekmiş.

(Volkan’ın elini sıkar, tokalaşır gibi.) Bay Miyagi San! Hoş geldiniz!

Karete Kid mi çeviriyorsun oğlum? VOLKAN- (Çıkmak için yönelir.

ruteb

a t

(9)

61 Kızgın, söylenir.) Sana laf

anlatanın…

CANER- (Dalga geçemeye devam

eder. Volkan’ın önüne geçer, onu durdurur.) Bay Miyagi! Hemen

öyle sinirlenmeyin. Gelin oturup konuşalım. Cilala parlat dönemi biteli çok oldu; dönem parçala yağmala dönemi.

VOLKAN- (Uyarır.) Caner… CANER- (Söylenir.) Bela kıçına kuyruk olmuş çıkmıyor, sen bana gelmiş çocuk diyorsun ya! Hem o çocuk yabancı! Ne bok olduğu belli değil. Gelmiş bana çocuk diyor! VOLKAN- Diyorum lan evet! CANER- O filmi izledik bitti diyorum ben de.

VOLKAN- (Çıkmaya çalışır. Caner

izin vermez.) Çocuk beni bekliyor.

CANER- Bekler bekler gider. VOLKAN- Yardım edeceğim. CANER- Sana kim yardım edecek Volkan?

VOLKAN- (Caner’i ikna etmeye

çalışır.) Benim yardımlık bir şeyim

yok.

CANER- Bok yok! Tahir Ağbi olmasa görürdüm seni.

VOLKAN- (Sakince yapılan acı bir

hatırlatma.) Seni?

CANER- (Lafı toplamaya çalışır.)

Seni, beni… Bizi. İkimizi. Bize de o yardım etti.

VOLKAN- Belki bizim de birilerine yardım etme zamanımız gelmiştir? CANER- Biz?

VOLKAN- Evet. Biz.

CANER- Biz anca kediye köpeğe yardım ederiz. Bir de sarhoşlara. VOLKAN- Belki başkaları da vardır.

CANER- Ben barmenim, sen boksör, koruma. Kendimizi zar zor götürüyoruz.

VOLKAN- Şimdiye kadar kime yardım ettin?

CANER- (Gülerek.) Kendime. Yaşaması için, yaşamak için kendime yardım ettim. Yeter.

VOLKAN- Bana yardım etmedin mi?

CANER- (Volkan’a sarılır, ikna

etmeye çalışır.) O sayılmaz, ha

kendime ha sana, yani yardım etmek değil o kurban olduğum, olması gereken. Senin için de öyle. Sen bana yardım etmek için mi yaptın? VOLKAN- Hayır. Olması gereken. Ha kendime ha sana. Ama şimdi benden yardım bekleyen biri var. CANER- Öyle biri yok. Kendi kendine iş çıkarıyorsun!

VOLKAN- Bu çocuğu

ba

m gü

(10)

62

çalıştıracağım.

CANER- Belayı sen çekiyorsun. VOLKAN- Düzgün konuş, gördün işte, o çocuğun nesi bela?

CANER- Çocuk bela olmayabilir, konu genel itibariyle sorunlu. VOLKAN- Yani?

CANER- Bulaşma. Çalıştıracak adam mı yok lan?

VOLKAN- Ben bu çocuğu istiyorum. Ne olacak şimdi?

CANER- İşte belaya gel diyorsun. VOLKAN- Bak bir daha bela dersen arkadaşım demem ağzının üstüne çakarım! (Caner’e atamadığı

yumru kum torbasına atar.)

CANER- (Oturur.) Ya tamam be ne yapıyorsan yap, kime yardım etmek istiyorsan et.

(Volkan oturur.)

CANER- Çay demleyeyim. VOLKAN- Çıkacağım.

CANER- Bir şeyler yiyelim öyle git. Ben de gelirim.

VOLKAN- Çocukla yiyeceğim. Hem o da yer, hem de biraz konuşuruz.

CANER- Düşündüğün gibi değilse? VOLKAN- Ne düşündüğüm gibi değilse?

CANER- Yardım etmeye değecek biri değilse?

VOLKAN- Değilse değildir. CANER- Üzülürsün.

VOLKAN- Ne yapayım Caner? CANER- Bana sorma, ben hep böyleydim. Benim kendime de başkasına hayrım olmaz.

VOLKAN- (Gülümser, şakayla

Caner’e vurur.) Olur.

CANER- Olmaz oğlum.

VOLKAN- (Aynı şekilde devam

eder.) Olur olur.

CANER- (Komik bir sinirlenme,

Volkan’a vurur.) Ben kendimi

biliyorum lan! (Normal, sakin.) Ama sen? Sen hep iyiydin. Sonradan hayal kırıklığı oldun, o başka. VOLKAN- Yerdin mi övdün mü anlamadım.

CANER- Bu işler böyle çözülmez. VOLKAN- Ben böyle çözüyorum. CANER- Senin birini koruyup, kol kanat germen yetmez! Bu işi çözmez. Kaç tanesine bunu yapabilirsin? Ya da kaçı bunu yapmanı ister? Ucuz kahramanlık bunlar.

VOLKAN- (Dalga geçer.) Oğlum seni fena düzmüşler.

CANER- (Dalga geçer.) Gerçekçi

ruteb

a t

(11)

63 ol kardeşim. Global dünyanın

sorunlarını kişiselleştirme.

VOLKAN- (Dalga geçer.) Dünyanı sikiyim.

CANER- (Dalga geçer.) Kalbimi kırıyorsun.

VOLKAN- Bir şey olmaz.

CANER- Bak hala kırmaya devam ediyorsun.

VOLKAN- Azıcık kırılsın lan, belki o zaman bir işe yarar.

CANER- (Sert olmayan bir uyarı.) Volkan!

VOLKAN- (Sevecen, bir yumruk

atar.) Ne var lan?

(Volkan, Caner’le çocuk gibi oynar, boğuşur. Bu şakalaşma oyununa Caner bazen eşlik eder, boğuşurlar, bazen de çocuk gibi oynamak istemediğini belirtir mızmızlanır.)

VOLKAN- (Yumruklaşmaya, boğuşmaya devam ederken.)

Acıktım…

CANER- (Karşılık vermez, ara sıra

uzaklaştırmak için küçük hareketler yapar.) Dur bir dur!

VOLKAN- (Devam eder.) Ne yiyeceğiz?

CANER- Çocukla yiyecektin? VOLKAN- Sen de gelecektin?

CANER- Gelecek miydim? VOLKAN- Öyle demedin mi? CANER- Öylesine dedim. Geleyim mi?

VOLKAN- Gel.

CANER- Geleyim o zaman.

(Koltuğun altından çamaşır sepetini alır, üstündeki tişörtü çıkarır, temiz bir tişört giyer.)

VOLKAN- (Sevecen.) Salaksın oğlum sen.

CANER- (Sevecen.) Sen? Allah aklı kafana değil başka yerine koymuş. VOLKAN- (Güler.) Nereme koymuş?

CANER- (Ağzına geleni tutar, başka

bir şey söyler.) Kalbine! Birilerine

iyi şeyler yapmak gibi gereksiz bir derdin var senin.

VOLKAN- Harbi gereksizmiş.

(Sepetteki çamaşırları katlamaya başlar.)

CANER- Neydi o, ilkokuldaydık, sınıfta bir kız vardı. Arka sıra bebesi. Gariban derlerdi.

VOLKAN- (Çamaşırları katlamaya devam eder.) Eee?

CANER- Kız saçı başı yoluk gelirdi okula da sen örerdin saçlarını. Bildin mi?

VOLKAN- Hııı…

ba

m gü

(12)

64

CANER- (Eğlenerek anlatır.) Öğretmen de kızardı sana, kitabına bak, sana ne elin kızının saçından derdi. Bitli saçından derdi hatta. VOLKAN- (Ciddi.) Bit yoktu saçında!

CANER- (Güler.) O zaman da böyle derdin!

VOLKAN- Yoktu ama. (Güler.) Gülme lan!

(Gülerler.)

CANER- (Öğretmeni taklit eder.) Bırak kızın saçını! Kitabına bak oğlum!

VOLKAN- Ben kitaba hiç bakmadım.

CANER- Şiirler?

VOLKAN- O ayrı. Lisedeyken. Sadece şiir için baktım kitaba.

CANER- Gözün ya

yumruklarındaydı ya şiirde. O yüzden senin yumrukların şiir gibiydi. Ah be kardeşim. Lisedeyken ne gözdeydin be!

VOLKAN- Şu sıçtımın hastalığı çıkmasa gözden düşmezdim. CANER- (Konuyu değiştirmek

ister.) Hopala, nereden geldik şimdi

buraya?

VOLKAN- Sen başlattın. Lise dedin, gözdeydin dedin laf buraya geldi.

CANER- (Üzgün.) Öyle oldu değil mi? (Volkan’a eşlik eder,

çamaşırları katlamaya başlar.)

VOLKAN- Şimdiye çoktan milli sporcu olmuştum. Böyle kapı beklemezdim.

CANER- Bekleyecek kapın var çok şükür.

(Volkan, Caner’e ters ters bakar.)

CANER- (Lafı toparlar.) Sağlık olsun yani.

VOLKAN- Sağlık olsun tabii, kalp delik olunca olmuyor.

CANER- (Mahcup, kızgın.) Lan ne desem lafı bindiriyorsun bana!

(Hatırlamaya çalışır.) Neydi o?

Derste okuduğun bir şiir vardı? VOLKAN- (Umursamaz.) Bilmem. Orada burada bulup okuduğum bir şeydir.

CANER- (Hatırlamayı çok isteyerek.) Neydi ya? Çok güzeldi.

VOLKAN- Sevip ezberlemişim işte.

CANER- (Keyifle, gururla.) Okula hem şiir yarışmasından, hem de boks müsabakasından kaç adam ödül getirebilir? Değil mi şair boksör? Misal ben yapamazdım. Misal okuldakiler de yapamazdı. Ama sen yaptın şair boksör.

VOLKAN- Tahir Ağbi olmasa

ruteb

a t

(13)

65 kaybolup gitmiştik de... Liseden

sonra sap gibi kaldık. Üniversiteyi zaten hiç düşünmemişiz, iş yok. CANER- Harbi adam, iş verdi bize. Ben barmen oldum, sen böyle. Yaşıyoruz işte.

VOLKAN- Ben de Yusuf’un elinden tutacağım.

(Caner sıkılır. Çamaşır katlama işi biter. Caner çamaşırları sepete koyar.)

VOLKAN- Güzel çocuk.

CANER- Sana güvenmiş belli ki. VOLKAN- Ona boks dersi verdiğimi söyledim. Gel sana da öğreteyim dedim. Böyle bir an bir şey yandı gözlerinin içinde.

CANER- Türkçe biliyor mu? VOLKAN- Eh işte.

CANER- Nasıl konuşacaksınız? VOLKAN- Boks yaparak. CANER- Yapabilecek mi?

VOLKAN- Zayıf ama dayanıklı. Adam o kadar vurdu devrilmedi. Ben de onun gibiydim. Yapar. Konuşmaya gerek yok.

CANER- (İlgisiz, ama imalı.) Bence de konuşmaya gerek yok. (Sepetle

çıkar.)

VOLKAN- (Caner’in imasını

önemsemez. Caner’in arkasından

seslenir.) Bir şey yapıyorsan

konuşuyorsundur zaten.

(Caner girer.)

VOLKAN- (Gülerek, Caner’e

küçük yumruklar atarak.) Her

yumruk bir söz, her söz bir yumruk. Gelmiştir. Çıkalım mı?

CANER- Olur.

(Volkan ve Caner birbirlerine söylenerek çıkar.)

SAHNE 2 / Kız

(Aradan bir ay geçmiştir. Volkan ile Caner’in evi. Sabah. Dekor bir önceki sahneyle aynı. Nergiz, Volkan, Caner ayakta, Nergiz ortalarında, gergin bir ortam. Nergiz’in kolunda asılı olan eski bir sırt çantası.

Üzerinde bol eski pantolon,

neredeyse dizlerine gelen bol tişört, bol kot ceket, bez, eski ayakkabılar. Saçları toplu. Soluk, ürkek yüzü bir gülümseme bekler gibi. Bazen başı dik, bakışları uzaklarda, bazen başı eğik gözleri yerde. Volkan siyah kot, siyah tişört giymesine rağmen şık görünür. Caner şort, tişört giymiştir. Volkan ve Caner ara sıra birbirine bakar, Caner söylenir. Nergiz, Volkan ile Caner’in konuşmalarını sessizce dinler, anlar gibi, anlamaz gibi. Caner söylenir,

ba

m gü

(14)

66

sonunda dayanamaz.)

CANER- Ne olacak şimdi? (Daha

çok Volkan’a sorulmuş, ortaya atılmış, kendine de sorduğu bir soru.)

VOLKAN- Bilmiyorum. CANER- Eve niye getirdin? VOLKAN- Peşime takıldı. CANER- Kedi mi lan bu?

(Volkan Caner’e ters ters bakar.)

CANER- Yusuf’un ablası olduğunu nereden biliyorsun?

(Nergiz konuşmalara tepki vermez.)

VOLKAN- Bir kere sokakta karşılaştık, Yusuf’un yanındaydı. Ablam demişti. Bütün gece barın oralarda dolandı.

CANER- Sen de aldın eve getirdin? VOLKAN- Yok, yani öyle olmadı. CANER- Nasıl oldu?

VOLKAN- Eve gelirken peşime takıldı. Durdum durdu. Yürüdüm yürüdü. Baktım yüzüne, o da bana baktı.

CANER- Eee?

VOLKAN- Konuştum. Ne istiyorsun dedim. Elindeki fotoğrafı gösterdi. Yusuf’un fotoğrafını.

CANER- (Nergiz’e.) Ne istiyorsun ablacım?

VOLKAN- Konuşmuyor. Bir sürü şey sordum ama konuşmuyor. CANER- Belki konuşamıyordur. VOLKAN- Belki de.

CANER- Yusuf’un öğrencin olduğunu biliyor mu?

VOLLAN- Ben sormuştum Yusuf’a. Ablana söyledin mi sana boks dersi verdiği mi demiştim, o da evet demişti. (Nergiz’e bakarak.) Beni tanıyor. Ama ben yine de anlattım. Yusuf’la tanışmamızı, salona geldiği ilk günü, bir aydır öğrencim olduğunu.

CANER- Evet.

VOLKAN- Gece sokakta gözümün önünden ayırmadığımı, ufak harçlıklar verdiğimi, spor ayakkabılarını aldığımı, saç tıraşına beraber gittiğimizi, hızlı öğrendiğini, çok iyi sol kroşe çıktığını, beş gündür ortalarda olmadığını…

CANER- Evet.

VOLKAN- İşte böyle dinledi. Bir şey demedi.

CANER- (Nergiz’e.) Türkçe biliyor musun?

(Nergiz konuşmaz.)

CANER- Ablacım anlıyor musun bizi?

ruteb

a t

(15)

67

(Nergiz konuşmaz. Başını kaldırır, Caner’e bakar. Etrafa bakar.)

VOLKAN- İşte bana da böyle baktı. Anlıyor bence.

CANER- Bok anlıyor. Öyle bakıyor yüzümüze.

VOLKAN- Anlıyormuş gibi bakıyor.

(Nergiz tepkisiz. Caner ve Volkan göz ucuyla ona bakar, kaldıkları yerden devam ederler.)

CANER- Delirdin sen? Valla delirdin! Önce gittin çocuğu aldın, sonra bu karıyı…

VOLKAN- (Uyarır.) Oğlum niye karı diyorsun, düzgün konuşsana! CANER- Her şey düzgün benim şu karıya karı demem sorun oldu! VOLKAN- Misafir o!

CANER- Ne misafiri lan! Peşime takıldı geldi diyorsun! Her gün eve beraber döneriz, bir gün erken çıktım bardan, eve yalnız geldim, sabahında olana bak! Takmış peşine kimdir bilinmez bir karı…

VOLKAN- Lan düzgün konuş! CANER- Hanımefendi! Oldu mu? (Nergiz’e bakar. Küçük bir

sessizlikten sonra.) Kim lan bu karı?

VOLKAN- (Kızgın, yumruğunu

sıkar, sakin olmaya çalışır.)

Yusuf’un ablası!

(Nergiz başı önde, ürkek.)

CANER- (Sakin olmaya çalışır.) Yusuf’un ablasının sebebi ziyareti nedir Volkan? Neden gelmiş evimize ya da neden getirdin bu

(karı diyecektir toparlar) ablayı

bize?

VOLKAN- (Sakin.) Gelmek istedi. CANER- Ben senin evine gelmek istiyorum mu dedi?

VOLKAN- Yok. (Biraz kızgın.) Niye öyle desin lan, bu kız hiç öyle laf eder mi?

CANER- (Sakin olmaya çalışır.) Volkan? Buraya onu nasıl getirdin? VOLKAN- Aç mısın dedim. Çorbacı da oturduk biraz. Ağladı. Peçete verdim.

CANER- Evet?

VOLKAN- Islak mendil, kolonyalı mendil falan. Ferahladı.

CANER- Hıhıı…

VOLKAN- Bir bardak su verdim… CANER- (Bağırır.) Bu karıyı eve nasıl getirdin lan!

VOLKAN- (Bağırır.) Karı demesene lan!

(Kısa bir sessizlik. Nergiz’e bakar ikisi de. Caner sinirli,

çıkar, dışardan söylenmesi

ba

m gü

(16)

68

duyulur. Kısacık bir an Volkan ve Nergiz yalnız kalır. Volkan, Nergiz’in

koltuğa oturmasını belirten misafirperver bir hareket yapar. Nergiz çekingen oturur, çantasını yere bırakır. Volkan ağrıyan bir yeriyle ilgilenir, boynu, omzu, sırtı vs. Caner elinde bir tepsi ile girer. Üç tane çay bardağı, şeker, kaşık. Caner koltuğa, Negiz’in yanına,oturur, Volkan’a koltukta yer kalmaz, içerden bir sandalye ya da tabure getirir, oturur. Hepsinin elinde bardakları. Caner ve Volkan içer. Nergiz içmez.)

CANER- (Nergiz’e.) İçsene. Şeker?

(Bir şeker atar Nergiz’in çayını, karıştırır.)

(Nergiz içmez.)

VOLKAN- (Caner’e.) Bakmadığım yer kalmadı, sokaktaki herkese sordum, haber bıraktım. Benim içim böyle sıkışıyorsa… O nasıl duruyor...

CANER- Polise gidelim.

VOLKAN- Yusuf’un kayıtlı olduğunu biliyorum, söylemişti.

(Nergiz’i kasteder.) Ama o? Onu

bilmiyorum.

CANER- Yusuf’un kimliği varsa, kayıtlıysa iş kolaylaşır. İyi işte. VOLKAN- (Umutsuz.) Yusuf diye

yabancı bir çocuk.

CANER- (Nergiz’e sorar.) Kimliğin var mı? Kayıtlı mısın?

(Nergiz konuşmaz.)

CANER- Bunun adını bile bilmiyoruz.

(Volkan bir şey söyleyecek gibi olur vazgeçer.)

CANER- Polise götürelim. Bizim yapabileceğimiz bir şey yok.

VOLKAN- Olmaz.

CANER- Ne yapacağız Volkan? Bu kızı eve alıp hep beraber yaşamayacağız herhalde.

VOLKAN- Bir süre.

CANER- (Şaşırır.) Bir süre? Ne bir süre?

VOLKAN- Bir süre bizimle kalacak.

CANER- Sebep?

VOLKAN- Kız peşimden geldi. Belli ki zor durumda. Yusuf, bir ablam bir ben diyordu. Birbirlerinden başka kimseleri yok belli ki. Yusuf gelinceye kadar burada.

CANER- Yusuf gelecek mi? VOLKAN- Gelir.

CANER- Belki bir şey oldu, kaçtı, kaçırıldı. Hiç gelmeyecek belki.

ruteb

a t

(17)

69 VOLKAN- Gelecek.

CANER- Gelmezse! O zaman ne yapacağız bunu? Bizimle mi yaşayacak? Kimseleri yokmuş. Bana ne! Bize ne! Sokaktakileri topla topla getir eve o zaman anasını satıyım! Barınak mı lan burası! VOLKAN- Bir süreliğine.

CANER- Volkan, bak kardeşim, o bize alışacak biz ona. Git diyemeyeceğiz kal diyemeyeceğiz. Bir an önce bırak sokağa, nereden geldiyse oraya gitsin. Bakar başının çaresine. Başka birinin peşine takılır.

VOLKAN- Bu kız tanımadığı bir adamın peşine takılmadı! Ben kardeşinin hocasıyım.

CANER- Güvenilir yere kapak attılar! Valla! Yarın da anası, babası gelir! Yusuf’un kavmini sen kurtaracaksın! Bir aydır Yusuf’la uğraştığın yetmedi şimdi de ablası! Sana ne lan! Ver polise! Şu konu kapansın!

VOLKAN- Polise verirsem ne olacağını bilmiyorum. Belki yollarlar. Kim bilir nereye… Sonra nasıl bulacaklar birbirlerini?

CANER- Bize ne! Zamanında kimse beni düşünmedi anamdan babamdan ayırırken! Bu çocuk sonra nasıl bulur onları demedi. Öldüler mi kaldılar mı bilen yok. VOLKAN- Aynı şey mi? Bunların içine düştükleri şeyi bir düşün…

Yabancı. Anan baban, seni nenene bırakıp gitmiş. Aynı şey mi?

CANER- (Kızgın, kırgın. Ama

acındırıcı değil.) İnsanları da şu

kum torbası gibi sanıyorsun ya kardeşim helal olsun, kırar mıyım acıtır mıyım diye düşünmeden bam güm giriyorsun. … Aynı şey mi? Bilemem! Bizimkiler de geçim sıkıntısı, yokluk yüzünden Almanya’ya gitmiş!

VOLKAN- (Mahcup.) Kusura bakma, niye canını yakmak isteyeyim, öyle çıktı ağzımdan. CANER- Boşver.

VOLKAN- Gel sarılalım. (Caner’e

sarılmak ister.)

(Caner, Volkan’dan uzaklaşır.)

VOLKAN- Hadi barışalım kardeşim. (Sarılır.)

CANER- Dur be, kızın yanında çocuk gibi. (Sarılır.)

(Caner ve Volkan sarılır. Nergiz sessizce ağlar,

burnunu çeker. Caner ve Volkan, Nergiz’in ağladığını fark eder. Nergiz sessizce gözyaşlarını siler.)

CANER- (Nergiz’e.) Ağlama ablacım, çocuk bu ya, çıkıp gelir birkaç güne.

VOLKAN- Ne diyorsun oğlum?

ba

m gü

(18)

70

CANER- Teskin ediyorum kızı. VOLKAN- Teskin ediyorsun kızı? CANER- Gelmeyecek mi deseydim?

VOLKAN- Birkaç güne deme. CANER- Aman anlamıyor zaten. VOLKAN- (Nergiz’e.) Yüzünü yıkamak ister misin?

(Nergiz tepki vermeden bakar.)

CANER- Anlamıyor.

VOLKAN- (Çay bardağını tepsiye bırakır. Hareketleriyle de anlatır.) Yüzünü yıkayabilirsin. Ferahlarsın.

(Nergiz tepki vermeden bakar.)

CANER- Anlamıyor.

(Nergiz gözlerini kaçırarak bir Caner’e bir Volkan’a bakar. )

CANER- Banyoyu göstereyim belki anlar.

VOLKAN- Olur.

CANER- (Çay bardağını tepsiye bırakır. Kalkar. Nergiz’e.) Gel.

(Nergiz kalkar, çay bardağını

tepsiye bırakır. Volkan’a bakar.) VOLKAN- (Kalkar. Hareketleriyle

de anlatır.) Gidebilirsin. Git. Git. (Caner’e.) Bir şey diyeceğim.

CANER- Ne?

VOLKAN- Kız bir süre kalıyor o zaman?

CANER- (Bir an durur.) Bakarız.

(Nergiz’e.) Hadi gel ablacığım. (Caner tepsiyi alır, önde, Nergiz Caner’in arkasında çıkarlar. Volkan oturur.)

VOLKAN- (Koltuğun altındaki

faturayı bulur.) Yuh! Bu ne ya!

Bunun tarihi geçmiş! Caner’e bırakırsan...

(Caner girer.)

CANER- Banyoda. Bir poşet verdim, kirlilerini koyarsın dedim. Temiz havlu, tişört, bir de pijama altı bıraktım. Belki banyo yapar. Bokser verse miydim?

VOLKAN- Yok artık. (Faturayı

gösterir.) Tarihi geçmiş! Hem de

kaç gün olmuş!

CANER- (Sırıtarak.) Atalım o zaman, bozulmuştur.

VOLKAN- Salak mısın oğlum! Saçma sapan şaka yapıyor bir de! CANER- Uzatma yatırırım.

(Nergiz’in yerdeki çantasını fark eder. Uzanıp alır.)

VOLKAN- Koy onu yerine!

CANER- Evimizde kalacak, hakkında bir bok bilmiyoruz.

(Çantayı açar.)

ruteb

a t

(19)

71 VOLKAN- (Çantayı almak için

kalkar.) Ne yapıyorsun! (Çantayı çeker.)

CANER- (Çantayı bırakmaz.) Kızı eve aldıysak bakarım! (Çantayı

karıştırırken.) Kimliği nerede!

VOLKAN- (Çantayı bırakmaz.) Ayıp lan!

CANER- (Çantayı bırakmaz.) Nereden bilecek! (Çantayı karıştırır.

Bir örtüye sarılmış bir şey çıkarır.)

VOLKAN- (Çantayı bırakır. Kapıya

gider.) Bırak şunu!

CANER- (Örtüyü açarken.) Tamam bir sakin.

VOLKAN- (Nergiz geliyor mu diye

kontrol eder.) Bırak artık! (Nergiz’in geleceği tarafa bakıyordur, Caner’e arkası dönüktür.)

(Caner elindeki silaha bakakalır. Volkan, Caner’e döndüğünde Caner silahı Volkan’a gösterir. Volkan yerinde kalır.)

CANER- (Silahı Volkan’a doğru

tutarken.) Abla ne ayak Volkan?

VOLKAN- (Şaşkındır.) O, çantadan mı çıktı?

CANER- (Kızgın.) Yok götümden çıktı! (Kalkar.) Dedim ama! Bela mıdır ne boktur! (Silahı Volkan’a

verir.) Al! Şimdi ne yapacağız?

VOLKAN- (Caner’den silahı alır.)

Yusuf’un, onun olmalı. Babamın bana bıraktığı bir silah var demişti. CANER- (Volkan’ın ne dediğini

anlamaz.) Yani?

(Volkan örtüyü alır, silahı sarar.)

CANER- Ne yapıyorsun? VOLKAN- Yerine bırakacağım. CANER- Kız?

VOLKAN- Ne olmuş kıza? (Silahı

çantaya bırakır.)

CANER- Çantasından silah çıktı oğlum!

VOLKAN- Karıştırmasaydın çıkmazdı.

CANER- (Volkan’a yüklenir.) Karının çantasından silah çıkıyor sen bana atarlanıyorsun! Sen iyi misin!

VOLKAN- Babalarının silahı işte. CANER- Bu karı bir şey yaptı. Sen benden saklıyorsun!

VOLKAN- (Sinirlenir. Caner’in

üstüne yürür.) Siktir git saçmalama! (Volkan’ın peşini bırakmaz.)

CANER- Ne olacak şimdi?

VOLKAN- (Sinirli, sakinleşmeye

çalışır.) Bir kez olsun şu soruyu

sorma. Düşünüyorum.

CANER- Neyi düşünüyorsun lan!

ba

m gü

(20)

72

Başımız belaya girecek! Girdi belki de! Polise götür kurtulalım ya da bırak sokağa! Bize uzak olsun! VOLKAN- Yusuf, babam silahını… CANER- (Sözünü keser, sinirlidir.) Başlatma lan babalarının… Oğlum bu karı babasının silahını niye çantasında taşıyor!

VOLKAN- Yusuf kayboldu, yalnız, korkmuştur.

CANER- Korktu, silahı sardı çantasına koydu! (Volkan’ın kafasına bir tane vurur.) Salak mısın

lan! Bir kendine gel! (Nergiz’in

çantasını alır, kapıya gider.) Defolup

gidecek buradan! Sen de bir daha ne bu karıya ne de kardeşine, Yusuf mudur nedir, ne karın ağrısıysa, yardım etmeyeceksin! Anladın mı?

(Volkan sessiz, düşünceli.)

CANER- Volkan? Anladın mı? VOLKAN- Anladım. Ama…

CANER- (Volkan’ın önüne geçer,

konuşmasına izin vermez, Volkan’ı boynundan tutar.) Benim bir tane

kardeşim var; o da sensin! Kurda kuşa yem etmem seni! Yardım hikayesi bitti! Bitti.

(Nergiz girer. Banyo yapmamıştır. Caner, Volkan’ın önüne geçer.)

CANER- (Volkan’a bakar, kızgındır,

Nergiz’e doğru yürür.) Hadi ablacım

güle güle! Üstündekiler kalsın!

Başımızın gözümüzün sadakası olsun! (Çantayı sertçe Nergiz’e

verir.) Al çantanı da! Bizim belayla

işimiz olmaz! Bas git!

(Nergiz çantasını alır. Volkan’a bakar. Volkan bir şey yapmak ister, Caner, Volkan’ın önüne geçer, onu engeller.)

CANER- (Nergiz’i kolundan tutar.) Anlamıyorsun öyle mi! (Nergiz’i ite

kaka çıkarır.) Hadi ablacım hadi! (Caner ve Nergiz çıkar.

Volkan yerinde, dalgın.

Caner girer. Volkan’a bakar. İkisinin de canı sıkkın. Volkan oturur. Caner konuyu değiştirmeye çalışır, başarılı olamaz, ortamı neşelendirme isteğiyle müzik açar; şarkı hüzünlü. Caner konuyu nasıl toparlayacağını bilemez.)

CANER- Bugün pazar. Hava da rüzgarlı.

(Volkan konuşmaz, dolanır.)

CANER- Faturayı yatıramam. Para kalırsa yarın yatırırım.

(Caner, Volkan’ın karşısında durur, gardını alır, Volkan’la oynamak ister, yumruk atar. Volkan eşlik etmeyince bozulur. Belli etmemeye çalışır, Volkan’a küçük yumruklar atar, onu neşelendirmeye çalışır.)

CANER- Bu gece içelim mi? İş

ruteb

a t

(21)

73 yok. Bana bak içmem deme hemen.

Biraz kafaları dağıtalım.

(Volkan konuşmaz, dalgın.)

CANER- Viski! Sen azıcık, gerisi benim. (Hava atar gibi.) Benden. VOLKAN- (Mırıldanır gibi.) Bok senden. Faturayı gömeceksin. CANER- Tamam, halledeceğim. VOLKAN- Bana güvenme, elimde ne varsa bizimkilere yolladım. CANER- Ben de nineme yolladım… Dün konuştuk. Mezar almış.

VOLKAN- Ne?

CANER- Verdiğim paraları biriktiriyormuş minnoş. Yatacak yerimi bileyim diyor. Yanını da bana almış.

(Volkan gülümser.)

CANER- Muhtarı aradım sordum, ninem böyle bir şey diyor, doğru mu, aklı gidip geliyor, uyduruyor mu dedim. Doğru dedi. İki mezar almış yan yana.

VOLKAN- Allah kabul etsin. CANER- Ederse iyi lan. İçkiden kazandığım parayla mezar aldık. Benim ki de bu kadar olur.

VOLKAN- (Dalga geçer.) Olur olur. Bir ara gider bakarız, yeri nasıl, ağaçlık mı, esiyor mu?

CANER- (Müziği kapatır.)

Eğlendin, iyi. (Dalga geçer.) Beğenirsen sen yat.

VOLKAN- Keşke köye gidip nineni görebilsek.

CANER- Keşke. Bu koşturmacada nereye gidiyorsun, Tahir Ağbi kimi bulacak yerimize? Hem uzak, kaç saatlik yol.

VOLKAN- Belki oradan bizimkilerin yanına geçerdik.

CANER- Ne sevinirler! Ne kadar zaman oldu görmeyeli.

VOLKAN- Çok.

CANER- Ama önce akşam içmeye gidelim.

VOLKAN- Offf…

CANER- Valla iç iç demeyeceğim. Ne içersen. Sen yanımda dur.

VOLKAN- İyi. CANER- Volkan? VOLKAN- Hıı?

CANER- Ben ölünce mezarımı yaptırır mısın lan?

VOLKAN- İçmeden manyak manyak konuşmaya başladın. CANER- Kimse yok bu işe yapacak oğlum. Ninemin yanına gömüvereceksin. Kadıncağız zaten almış yerimizi. Mermerden bir taş yaptırırsın.

ba

m gü

(22)

74

VOLKAN- Ne yazdırayım üstüne? CANER- İçinden ne gelirse. Şair olan sensin.

VOLKAN- Gece işim var seninle belli oldu. İçip içip bunu konuşacaksan.

CANER- Sen göm de, taşa ne yazdırırsan yazdır.

VOLKAN- Off… (Dalgın.)

CANER- Kimsesiziz oğlum ne yapalım! Ama mezarım var! Ninem sağ olsun! Üstümüze iki toprakta mı atmayacaksın? Volkan?

VOLKAN- Nereye gitti acaba? CANER- (Nefeslenir. Kızgın.) Sana ne!

VOLKAN- Doğru değil yaptığımız. CANER- Çantasından silah çıkan yabancı bir karıyı evimize almak mı doğru?

VOLKAN- Belki masum.

CANER- Belki. Ama değilse, bunu da düşünmemiz gerek değil mi kardeşim? Öyle herkese yardım edemeyiz.

VOLKAN- (Kalkar, dolanır.) Kime yardım edebiliriz?

CANER- İlla birine yardım edeceksen git bildiğin birine, bildiğin bir şeye yardım et. Kediler var! Yaz kış bakıyoruz onlara arka bahçede. Yolda bulduğumuzu

hastaysa, kaza geçirmişse alıp götürüyoruz veterinere. Hem nedir bu yardım etme sevdası! Etmeyi ver, ne olacak? Çık sokağa, herkesin yardıma ihtiyacı var! Nasıl olacak bu iş?

VOLKAN- Birilerinin daha fazla ihtiyacı var.

CANER- Niye bu çocuğa bu kadar taktın? Yusuf’a, ablasına yardım edince bitecek mi?

VOLKAN- Bitmeyecek. Ben bir şey yapmış olacağım.

CANER- Bir şey yapmış olmak için?

VOLKAN- İyilik iyiliktir, yardım yardımdır.

CANER- (Dalga geçer.) İyiler iyidir, kötüler kötüdür.

VOLKAN- Ben ne iyiyim ne kötüyüm.

CANER- Ben de.

VOLKAN- Çocuğu sevdim. Bu kadar.

CANER- Bundan büyük iyilik olur mu?

VOLKAN- Bir şeyler için bazen neden gereksiz. Neden bendir belki de. Ben de bir nedendir.

CANER- Boks gibi.

VOLKAN- Boks gibi. Annem çelimsiz çocuğum, itilip kakılıyorum

ruteb

a t

(23)

75 diye aldı götürdü boks kursuna.

İkinci gün gitmeyebilirdim. Ama kaldım. Sevdim. Kalbimdeki deliği bilmeden sevdim. Neden benim. CANER- Her şey bu yüzden,

(gülümseyerek) kalbindeki delik

yüzünden, böyle ince ince yavaş yavaş senin içine oradan sızıyor bir şeyler. Kalbinde bir açığın var, engel olamıyorsun girene çıkana. Ben de niye olmuyor böyle şeyler? VOLKAN- Off…

CANER- Oflama… Durum net. VOLKAN- Yusuf aklımdan çıkmıyor.

CANER- (İmalı.) Bir de ablası çıktı başımıza.

(Volkan Caner’e bakar.)

VOLKAN- Göndermeyecektik kızı. Kalacaktı burada.

CANER- Sonra?

VOLKAN- Sonrasına bakardık. Yusuf gelirdi.

CANER- Belki gelmezdi. (Telefonu

çalar, telefonu kastederek.) Dur

bir…

CANERAlo. Ne haber Kadir?

(Dinler.) Niye? Sana gösterdim

ya? (Sinirli.) Oğlum bir gün erken çıktım bir işi beceremediniz. Ne biliyim nerededir? Ben çıkmadan barın altındaki çekmeceye bıraktım. Depoya yolladığım nüshayı al. Açın

ağbi! (Dinler.) Ne mi yapacağız! Ya kapat Kadir geliyorum.

(Kapatır.) Ben sizin yapacağınız

işin… Çıkıyorum ben! Kadir dallaması içecekti, malzemeydi; işi halledememiş. İzin günümde yine ben gidiyorum.

(Caner çıkar, konuşmaya devam eder. Caner’i dinler.)

CANER- (Ses.) Volkan! Çamaşır sepeti nerede?

VOLKAN- Orada.

CANER- (Girer.) Nerede? VOLKAN- Orada işte.

(Caner çıkar.)

VOLKAN- Üstüne bir şey al, serin oluyor akşam.

CANER- (Girer, hatırlatma, ısrar.) Akşam takılıyoruz.

(Volkan tamam anlamında bir hareket yapar.)

CANER- Sokağa gelince ara, benim işim ancak akşama biter.

(Söylenerek çıkar.) Salak herif! Sıçtı

pazarımın içine! Volkan çamaşır sepeti nerede!

VOLKAN- (Kalkar, çıkarken.) Orada işte orada! (Çıkar.)

SAHNE 3/ Kediler

(Karanlık. Ertesi gün. Sabaha doğru. Volkan’la Caner’in ev. Sesleri duyulur,

ba

m gü

(24)

76

sahne dışındalar. Caner “Mardin Kapısından Atlayamadım” mırıldanır.)

VOLKAN- (Ses.) Kesmişler işte! CANER- (Ses.) Pazar günü elektrik mi kesilir ya!

VOLKAN- (Ses.) Çakacağım suratına! Yürü!

CANER- (Ses.) Dur bir telefondan ışık açayım! Birkaç saat sonra sabah olacak zaten.

VOLKAN- (Ses.) Aç hadi aç!

(Telefonun ışığıyla girerler. Caner’in elinde telefon, türküyü mırıldanmaya devam eder. Hafif sarhoşlar, ikisinin elinde de bira şişesi, içerler. Caner bir önceki sahnede giydiği kıyafetlerle, sadece ince penye bir hırka eklenmiş. Volkan kot, tişört, üstünde bir gömlek. Otururlar.)

VOLKAN- Mum vardı.

CANER- Nerede? (Tişörtünü

çıkarır. Pis kokudan rahatsız olur.)

VOLKAN- Dolabın, çekmecesi… CANER- (Dalga geçer, eğlenir.) Eee?

VOLKAN- Üstünde. CANER- Neyin üstünde?

VOLKAN- Şişelerin. Orada bir

yerde işte, kalk bak.

CANER- (Keyifli.) Hadi ben neyse de, sen ne içtin be oğlum! (Mum

almak için çıkar. Dışarıdan sesi gelir, söylenir.)

(Volkan sarhoş koltuğa yayılır, güler, uyuklar. Işık açılır. Caner girer.)

CANER- Sigorta atmış be oğlum! Yoksa pazar pazar elektrik mi kesilir! (Volkan’a yaklaşır.) Volkan? Ne içtin be oğlum.

VOLKAN- Bir şey içmedim. CANER- Niye içtin bu kadar? VOLKAN- O kadar içmedim ben. CANER- Ne kadar içtin?

VOLKAN- Ben o kadar içtim. CANER- (Dalga geçer, eğlenir.) Yarasın kardeşime. (Güler.)

Güzel geceydi. Şu herif üstüme kusmasaydı…

VOLKAN- (Caner’in üstündeki

kusmuk kokusundan rahatsız olur.) Öfff… Kokuyorsun. Seninki

oradaydı.

CANER- Gördüm.

VOLKAN- Konuşmuyorsunuz. CANER- Daha iyi böyle.

VOLKAN- Seviyorum diyordun. CANER- Hala seviyorum.

ruteb

a t

(25)

77

(Türküye devam eder, tişörtünü mendil gibi sallar, “o yare mektup yazdım yollayamadım” bölümü, mırıldanır.)

VOLKAN- Eee? … Hiçbir şey olmamış gibi yapamayız.

CANER- Yapıyoruz ama.

VOLKAN- Ama bu hiçbir şey olmadığı anlamına gelmez.

CANER- Uğraşamayacağım. VOLKAN- Hiç kıvırma özlüyorsun. CANER- Yapacak bir şey yok. Bitti o iş.

VOLKAN- (Dalga geçer, Caner’e

yavaşça vurur.) Sen kararlı insan mı

oldun?

CANER- Hııı, öyle oldum.

VOLKAN- Herkes var kimse yok dönemi. Değil mi Caner?

CANER- Keyfimi kaçırma Volkan. VOLKAN- Kaçırmayalım, tamam.

(Yerdeki kutudan yontma keskisini, kedi figürünü alır, uğraşır.)

CANER- Karanlıkta elini keseceksin.

VOLKAN- Bir şey olmaz. Ellerim alışık yaraya. Hem dedem görmeyen gözleriyle yaparmış bu işi. Babam anlatırdı, ağacı artık öyle iyi tanıyormuş ki dedem, son zamanlarında gözü görmese de en ince oymaları yaparmış. Babam da

onun oğlu işte. Elleri ağacı okşar gibi oyar. …Oyardı. Üzülüyor. Oymacılıktan marangozluğa. Eskisi gibi keyif almıyor yaptığı işten. Masa, dolap, sandalye, eller de hafif titreme… Kazandığı para, para değil.

CANER- Sen varsın. İşin o tarafını hallediyorsun.

VOLKAN- Öyle. …Annemi istediklerinde vermemişler babama, bu da gitmiş bir çeyiz sandığı yapmış. Ama nasıl çiçekler oymuş o sandığın üstüne. Sanırsın kalbi çiçek olmuş, sandığın her bir oyuğuna girmiş oturmuş. …Sevmek öyle bir şey herhalde. Yani… Seviyorsan kızı, konuş.

CANER- Babanın anneni sevdiği gibi sevseydim, konuşurdum. VOLKAN- (Figürle uğraşır.) Eyvallah.

CANER- Nüshaları bulmak için bara gittiğimde onu sokakta gördüm.

VOLKAN- (Figürle uğraşır, dalgın.) Kimi?

CANER- Yusuf’un ablasını.

VOLKAN- (Caner’e dikkatle

bakar.) Ne yapıyordu?

CANER- Dolanıyordu. İşler düşündüğümden erken bitti, sen gelene kadar bir şeyler yiyeyim dedim, çıktım bardan, baktım bu yine oralarda, denize doğru,

ba

m gü

(26)

78

kayalıkların oraya yürüyor. Ben de takip ettim, niye bilmiyorum. Şu bizim gittiğimiz kayalıklara... VOLKAN- Yusuf’u arıyor. Yusuf’la da gitmiştik oraya.

CANER- Ha işte, bu fark etmedi beni. Arkasında durdum. Epeyce denizi seyretti. Kayalığın ucuna ilerledi. Baktım bu atacak kendini, hızlıca tuttum çektim. Şaşırdı. Korktu. Durduk biraz. Çantadan şeyi çıkardı…

(Volkan ne olduğunu anlamaz.)

CANER- Şu sarılı olan şeyi, silahı çıkardı, attı denize. Tekrar sokağa yürüdük. Bir şeyler yiyeceğim sen de gel dedim. Dönerciye oturduk. Sipariş vermek için kalktım, döndüm yok.

VOLKAN- Sen olmasan bırakır mıydı kendini denize?

(Caner evet anlamında bir hareket yapar. Kedi figürünü zımparalamaya başlar.)

VOLKAN- (Kedi figürünü oyar.)

“Ölümden korkmayalım. Ölüm güvercinin sonu değil. Cırcır böceğinin ters dönemsi değil. Akasyanın aklında akıyor ölüm. Ölüm; bazen reyhan biçer, bazen votka içer. Bazen gölgede oturup bizi izler. Ve eğer ölüm olmasaydı, elimiz sürekli bir şeyler arardı. Hayat boş değil; sevgi var, elma var, inanç var. Yaşamak lazım!”*

(*Sohrab Sepehri, Suyun Ayak Sesleri-Çiçek Bahçesinde.)

CANER- Hatırladım. Lisedeyken okuduğun şiir.

VOLKAN- (Gülümser, evet anlamında bir hareket yapar. Aklına kediler gelir.) Kediler. (Kalkar, hafif sallanır.) Mamalarını vermedik.

CANER- (Kalkar. Volkan’a göre

daha iyi durumdadır.) Otur.

Hallederim.

(Volkan oturur. Caner türküyü mırıldanarak çıkar.)

(Volkan türküyü mırıldanarak kalkar, sallanır, halay çeker gibi kum torbasını da oyununa dahil eder. Caner girer, başka bir tişört giymiştir. Volkan’a eşlik eder. Beraber halay çekerler. Bu sırada konuşmalar sürer.)

VOLKAN- Mama yetti mi?

CANER- Yetti. Bir de yeni kedi gelmiş.

VOLKAN- İyi.

CANER- Kardeşini arıyor.

VOLKAN- Kedi? Kedi ya annesini arar, ya yavrusunu. Ne kardeşi?

(Halayı bırakır, ayılır.) Ne kardeşi? (Caner çıkar, Nergiz ile girer. Nergiz’in üstünde daha önceki sahnede giydikleri.)

ruteb

a t

(27)

79 CANER- Bahçede, kedilerin

yanındaydı.

VOLKAN- Nergiz.

CANER- (Volkan’a.) Nergiz? VOLKAN- (Nergiz’i gösterir,

tanıştırır gibi.) Nergiz.

CANER- Biliyordun yani adını? VOLKAN- Yusuf söylemişti. Ama sır olsun, kimseye deme dedi. CANER- Bana niye söylemedin? VOLKAN- Sır dedi. Kimseye söyleme dedi.

CANER- Kimse miyim lan ben! Hem isim sır olur mu? Eve alıp getir adını da söyleme. Oh!

VOLKAN- Şimdi de sen getirdin. CANER- (Nergiz’e bakar.) Nergiz.

(Küçük küçük güler. Nergiz’e oturmasını belirten misafirperver bir hareket yapar.) Gel otur.

(Nergiz, Volkan’a bakar, Volkan otur anlamında bir hareket yapar. Volkan ve Caner de oturur, Nergiz ortada olacak şekilde.)

VOLKAN- Nasılsın Nergiz? NERGİZ- …

VOLKAN- Yusuf da olsaydı keşke şimdi burada.

CANER- Ne güzel konuşmuyorsun.

VOLKAN- Sen biraz misafirimiz ol. Yusuf gelene kadar.

CANER- Gelir. Merak etme. VOLKAN- Merak et, ama gelir diye düşün. Gelir çünkü. Bizim kediler de bazen böyle ortadan kaybolur. Ne oldu, nereye gittiler derken, gelmişler, bahçedeler.

CANER- Kalır artık bu gece. VOLKAN- Kalır.

CANER- Senin odada yatar. Sen de benim odaya.

VOLKAN- Olur.

CANER- Belki konuşur sonra. VOLKAN- Belki.

CANER- Konuşmazsa?

VOLKAN- Biz konuşuruz. İşte böyle.

(Nergiz koltuğun üstünde

olan, üstüne oturduğu ağaç parçasını, kedi figürünü fark edip alır, inceler.)

CANER- (Volkan’ı gösterir.)

Volkan yapıyor onları.

(Nergiz dalgın.)

VOLKAN- Yusuf’u düşünüyor. CANER- Neredeyse çıksa gelse şu çocuk. Kim bilir neler geçiyor aklından. Kalbi ne diyor kim bilir.

(Nergiz birden kalkar.

ba

m gü

(28)

80

Birkaç adım yürür. Sahne önünde durur, seyirciye doğru, uzaklara bakar. Volkan ve Caner ona bakar. Ne olduğunu anlamaya çalışırlar, Nergiz’i izlerler, Nergiz dalgın bakmaya devam eder. Caner, Volkan’a bakar, tedirgin. Volkan bir şey açıklamaya çalışır gibi.)

VOLKAN- Yusuf diyor. Yusuf’u gördünüz mü? Tanıyor musunuz onu? Beni anlıyor musunuz? Kaç gün oldu. Yok. Geceleri çiçek satıyordu. Gül. Anlıyor musunuz? Gördünüz mü Yusuf’u? Yusufumu. Kardeşimi. Bilmiyor musunuz? Esmer, zayıf bir çocuk, ama güçlüdür, on yaşında, gözleri kara, gamlı kuş gibi bakar. Benim kuşum. Yusuf. Gerçekten kuş olup kaderine mi uçtun kardeşim? Uçup gittin mi uzaklara? Kenan illerine kadar? Beni bırakıp nerelere gittin? Kuş olup kayıplara karıştın masal gibi.

(Nergiz dolanır, sanki Yusuf’u arar gözleri.)

VOLKAN- Yusuf! Sokak boştu doldu, doldu boşaldı. Gündü gece oldu, geceydi gün oldu. Neredesin? Yusuf! Sokak boştu doldu, doldu boşaldı. Gündü gece oldu, geceydi gün oldu. Neredesin?

CANER- (Tuhaf bir hüzünle.) Şiir gibi dedin. Şiir oldu.

(Volkan ve Caner, Nergiz’e bakmaya devam eder. Nergiz sahnenin bir köşesinde,

yokmuş gibi, dalgın durur.)

CANER- Daldı gitti.

VOLKAN- Bırakalım neredeyse orada kalsın.

CANER- Yorgun.

VOLKAN- Uyusun. Kalk hadi yatağını yapalım.

CANER- Aldık başımıza bir iş, hadi hayırlısı.

VOLKAN- Söylenme be oğlum.

(Volkan ve Caner çıkar. Nergiz öylece durur.)

VOLKAN- (Ses.) Temiz çarşaf var mı orada?

CANER- (Ses.) Var.

(Volkan ile Caner girer.)

CANER- Hadi ablacığım, mis gibi yatak hazır.

(Nergiz ikisine sessizce bakar.)

VOLKAN- İçeride uyu. Biz de uyuyacağız. Sabah görüşürüz. Yusuf’u beraber ararız.

CANER- Beraber ararız. …Biz de yan yana, sıkış tepiş yatacağız bu gece. Neyse idare edeceğiz artık. (Gülümser.) Uykuda beni yumruklama da. (Salak bir gülme,

Nergiz’e.) Volkan’la yatan sakat

kalkar.

ruteb

a t

(29)

81 VOLKAN- (Gülümser, durumu

açıklamak ister.) Maç yapıyordum.

CANER- (Güler.) Dudağımı patlatmıştın lan!

VOLKAN- (Caner’in yanına gider,

kolunu Caner’e atar.) Hadi yürü

yürü.

CANER- (Çıkarlarken.) Uyuyan adama yumruk atılır mı oğlum! VOLKAN- Herife kroşe çıktım rüyamda.

CANER- Senin rüyanı… VOLKAN- Kokuyorsun lan.

CANER- Tamam. Banyo yapacağım.

(Nergiz önde çıkarlar. Karanlık. Kısa bir süre

sonra silah sesi duyulur.

Caner girer, beline havlu sarılı, üstü çıplak, saçları ıslak. Panik halinde bağırır. Volkan girer, şaşkın, korkmuş. Caner vücuduna bakar, kontrol eder. Bağırır,

öfkeli.)

VOLKAN- İyi misin? İyi misin? CANER- Vuruyordu beni Volkan! Kimliğine bakayım diye sessizce girdim odaya… Yastığın altından çıkardı silahı sıktı havaya! Vuruyordu lan beni! Ölüyordum! Sen kimin evinde kimi vuruyorsun lan!

VOLKAN- Silahı denize attı dememiş miydin?

CANER- Demiştim! Atmamış demek ki!

VOLKAN- Ne bok yemeye kız uyurken odasına girip çantasını karıştırdın? Üstelik böyle, yarı çıplak!

CANER- Kimliğini arıyordum. VOLKAN- Sana ne kızın kimliğinden!

CANER- Kim bilmek istedim! VOLKAN- İyi bok yedin! CANER- Vuruyordu beni!

VOLKAN- Odasına sapık gibi, hırsız gibi girersen vurur!

CANER- Bütün suç benim! Kızın hiç suçu yok!

VOLKAN- Yok!

CANER- Ölüyordum lan! VOLKAN- Ölmedin ama!

CANER- (Kızgın. Söylenir.) İyilik yapıp evimize aldık…

VOLKAN- Havaya sıktı dedin? CANER- Ya kurşun sekseydi, bir yerime gelseydi?

VOLKAN- Seni vurmak isteseydi havaya sıkmazdı.

CANER- Bok yoluna gidiyordum!

ba

m gü

(30)

82

Silahı yastığın altına saklamış odaya gireni keklik gibi avlıyor! VOLKAN- Girmeseydin odaya. Rahat bıraksaydın. Bilmediği bir yerde kalıyor. Korkuyor niye anlamıyorsun!

CANER- Ben de korkuyorum! Sen beni niye anlamıyorsun? Sen korkmuyor musun!

VOLKAN- (Kendi kendine.) Biz ondan korkuyoruz o bizden.

CANER- Bir şey yapmayacağım dur demeye kalmadan yastığın altından çıkarıp sıktı.

VOLKAN- Havaya!

CANER- Hala onu koruyorsun. VOLKAN- Bana ateş etmedi havaya sıktı dedin.

CANER- Olsun!

VOLKAN- İsteyerek yapmadı. CANER- Ne diyorsun ya? VOLKAN- Sus.

CANER- Ben onunla aynı evde kalmam. Çıksın gitsin!

VOLKAN- Kimseyi gecenin bir vakti sokağa bırakamam.

CANER- Bir şey olmaz!

VOLKAN- Olur olmaz. Ben yapmam.

CANER- (Söylenir.) Başımıza

gelene bak. Eli silahlı bir karıyı bana karşı koruyorsun!

VOLKAN- Caner sus.

(Nergiz girer.) (Nergiz’e sırtını dönüp oturur. Şikayet eder gibi.)

VOLKAN- (Kısa bir sessizlik.

Nergiz’e.) Yapmasaydın keşke.

Biz zarar vermeyiz sana. Bizden kötülük gelmez.

CANER- (Söylenir.) Hala ne anlatıyor…

VOLKAN- Silaha bir daha dokunma bence.

CANER- (Nergiz’e.) Hem sen silahı denize atmamış mıydın kızım!

(Nergiz çıkmak için kapıya

yönelir. Volkan engeller.)

VOLKAN- Bir yere gitmiyorsun.

(Nergiz’in oturmasını isteyen bir hareketle.) Otur hadi.

(Nergiz oturur. Caner kalkar.)

VOLKAN- (Caner’i uyarır.) Sen de otur!

(Caner küskün, oturur.)

VOLKAN- Kimse bir yere gitmiyor. Şimdilik buradayız. (Kum torbasına

bir yumruk atar.)

(Kum torbası sallanır, üçü de kum torbasına bakar. Nergiz, Caner’in elini tutar,

ruteb

a t

(31)

83

Caner şaşkın, ne yapacağını bilemez, elini çekemez, kalır öyle. Bu bir özür, teşekkür gibidir. Volkan onları izler. Nergiz kısa bir süre sonra elini çeker. Caner bu kısa anda Nergiz’in özrünü kabul eder. Volkan ikisinin ortasına oturur. Nergiz aynı

şekilde Volkan’ın elini tutar.

Volkan da bilemez nasıl bir cevap vereceğini, durur öylece. Nergiz elini çeker, kalkar.)

CANER- (Nergiz’e.) Nereye?

(Nergiz ikisine bakar. Caner ve Volkan Nergiz’e bakar. Caner ve Volkan oturmasını ister Nergiz’in.)

CANER- (Hareketleriyle de anlatarak.) Otur hadi. Otur.

VOLKAN- (Hareketleriyle de

anlatarak.) Otur. Otur. (Nergiz yerine oturur.)

CANER- Silaha dokunma bir daha. VOLKAN- (Pis bir koku alır.

Caner’e yaklaşır, onu koklar.)

Yıkanmadın mı sen? CANER- Yıkandım.

VOLKAN- Kokuyorsun hala. CANER- Herif nasıl kustuysa üstüme. Hayvan gibi içmiş.

VOLKAN- Bir daha yıkan.

CANER- Olur.

(Kısa bir sessizlik.)

CANER- Sabah oluyor. VOLKAN- Sabah oluyor.

CANER- Bahçeye çıkalım. Çay yapayım içeriz.

VOLKAN- (Rahatlar, onaylar

gibi.) İçeriz.

CANER- (Nergiz’e.) Kedileri seversin sen de. (Volkan’a.) Seviyor kedileri.

VOLKAN- Seviyor.

CANER- (Kendini koklar.) Bence herif dertliydi kardeşim. Pis içmiş.

… Para var mı?

VOLKAN- Yok demiştim ya. Sen de kalmadı değil mi!

(Caner gülümser. Volkan çaresiz gülümser. Caner’e şakayla bir yumruk atar. Nergiz onları izler. Yumruklaşma oyunu devam ederken, Caner müziği açar, sahne önüne gelir, Volkan kum torbasını yumruklamaya geçer. Nergiz koltukta oturur, onları izler.)

ANLATICI/CANER- (Anlatıcı olarak, seyirciye.) Bir yumrukluk

hikayeydi aslında. Çocukla başlayan. Bir gün çocuk dayak yerken bir adam gelir, çocuğa yardım eder. Böyle başlamıştı

ba

m gü

(32)

84

değil mi? Nasıl başlar, nasıl devam eder bilinmez aslında. Hikaye, anlatırken, yazarken, yaşanırken hep sırdır. İşte hep bu yüzdendir soru sorma isteği, soruların var olma nedeni. Kaç soru var bu hikayeyle ilgili aklınızda? Yusuf bulundu mu? Volkan ile Caner ne yaptı? Nergiz’e ne olacak? Yusuf öldü mü? Nergiz

(kendini ve Volkan’ı işaret ederek)

bu ikisinden birine aşık olur mu? Ya da bunlardan biri Nergiz’e? Ya da bunlar birbirine? Silah değilse Nergiz denize ne attı? Yusuf gelecek mi? Nergiz konuşuyor mu, konuşamıyor mu? Kedilerin maması var mı? Faturayı yatırdılar mı? Her kimsenin elbette vardır bir sorusu ve vardır bir yumrukluk hikayesi elbette. Ve ne kadar yumruk yense de, atılsa da hiçbir şey olmamış sanılır, bam güm devam eder hikaye.

(Müzik fonda devam eder. Caner oyun alanına girer. Volkan kum torbasına yumruk atmaya devam eder, yavaşlamıştır.)

CANER- (Nergiz’e.) Hadi bahçeye çıkalım. Sabah oldu.

(Nergiz kalkar, çıkarlar.)

CANER- (Ses.) Kedilere bakalım. Çay içelim. (Seslenir.) Volkan? Hadi!

VOLKAN- (Kum torbasını yumruklarken.) Tamam. (Son bir yumruk atar.) Bitti. (Çıkar.)

ruteb

a t

(33)

Referanslar

Benzer Belgeler

(57) serum ve çene kemiğindeki sonuçları incelemek üzere 500 mg amoksisilinin oral olarak kullanarak gerçekleştirdikleri çalışmada 60. dakikalar arasındaki en yüksek

The average risk premiums might be negative because the previous realized returns are used in the testing methodology whereas a negative risk premium should not be expected

Thus, we expect that sensitivity of FPI to information and asymmetric information advantage of FDI by its nature would cause capital liberalization in emerging

Şüpheli, sanık veya müdafiin yüzüne karşı verilmiş olan bir karar söz konusu ise tefhim tarihi itibarıyla ceza muhakemesine ilişkin süreler başlar (CMK. Şüpheli,

Yapılan ampirik araştırmada Türk Bankacılık sektörüne ait zaman serisi verileri kullanılarak takipteki krediler oranı ile toplam krediler oranı arasında nedensellik

Stevens [1] defines a logistic chain as a system whose constituent parts include suppliers of materials, production facilities, distribution services and customers, all linked

In this search, the candidate A boson is reconstructed from the invariant mass of the visible decay products in events when the Z boson decays to charged leptons, or is inferred

Elde edilen bulgular neticesinde; ölçeğin öğrencilerin antrenörlük mesleğine yönelik tutumlarını geçerli ve güvenilir bir şekilde ölçen bir ölçüm aracı olduğu