• Sonuç bulunamadı

Yapraktan uygulanan bazı maddelerin asmalarda palinolojik, fizyolojik ve gelişme özellikleri üzerine etkileri

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Yapraktan uygulanan bazı maddelerin asmalarda palinolojik, fizyolojik ve gelişme özellikleri üzerine etkileri"

Copied!
55
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ FEN BĠLĠMLERĠ ENSTĠTÜSÜ

YAPRAKTAN UYGULANAN BAZI MADDELERĠN ASMALARDA PALĠNOLOJĠK,

FĠZYOLOJĠK VE GELĠġME ÖZELLĠKLERĠ ÜZERĠNE ETKĠLERĠ

MĠNE ÖZTURAN YÜKSEK LĠSANS

BAHÇE BĠTKĠLERĠ ANABĠLĠM DALI

Ocak-2020 KONYA Her Hakkı Saklıdır

(2)
(3)
(4)

iv

ÖZET YÜKSEK LĠSANS

YAPRAKTAN UYGULANAN BAZI MADDELERĠN ASMALARDA PALĠNOLOJĠK, FĠZYOLOJĠK VE GELĠġME ÖZELLĠKLERĠ ÜZERĠNE

ETKĠLERĠ Mine ÖZTURAN

SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ FEN BĠLĠMLERĠ ENSTĠTÜSÜ BAHÇE BĠTKĠLERĠ ANABĠLĠM DALI

DanıĢman: Prof. Dr. Ali SABIR 2020,47 Sayfa

Jüri

Prof. Dr. Ali SABIR Prof. Dr. Zeki KARA Prof. Dr. Sadettin GÜRSÖZ

Bu çalışma Selçuk Üniversitesi Ziraat Fakültesi araştırma serası ve laboratuvarında 2018-2019 vejetasyon periyodunda yürütülmüştür. Araştırma kapsamında, üç farklı fenolojik safhada (çiçeklenmeden önce, tane tutumunda ve koruk döneminde) yapraktan solucan gübresi (%1), humik asit (%0.2), bakteri (6.3 x 106

CFU g-1 Bacillus subtilis QST 713), üre (%1), yaprak gübresi (%1 N+P+K+ME), çinko (%0.5), mikronize kalsit (%5) ve üreticinin kullandığı dozda kimyasal (insektisit + fungisit) uygulamaları yapılmıştır. 41 B anacına aşılı dört yaşındaki „Alphonse Lavellée‟ sofralık üzüm çeşidinin kullanıldığı çalışmada, uygulamaların asmalarda palinolojik, fizyolojik ve gelişme özellikleri üzerine etkileri araştırılmıştır. Çalışma, cam sera koşullarında topraksız tarım kültüründe, eşit miktarda torf ve perlit karışımı içeren yaklaşık 70 L katı hacimli saksılarda gerçekleştirilmiştir. Damla sulama sistemi ile sulanan asmalarda kültürel uygulamalar standart olarak uygulanmıştır.

Uygulamaların etkileri polen canlılık oranı, polen çimlenme oranı, stoma iletkenliği, yaprak sıcaklığı, yaprak klorofil miktarı, yaprak alanı, yaprak yaş ağırlığı, yaprak kuru ağırlığı, sürgün uzunluğu, odunlaşma oranı, sürgün çapı, tane tutma oranı, tane eni, tane boyu, tane ağırlığı, asma verimi, salkım ağırlığı, salkım eni, salkım boyu, partenokarpi tane, tane çatlama oranı, çürüme oranı, tane kopma direnci, tane yırtılma direnci, SÇKM, asit, pH değerlerinin tespiti ile değerlendirilmiştir. Uygulamaların asmalarda çalışılan özellikler üzerine etkileri bakımından önemli farklılıklar saptanmıştır. Özellikle çinko uygulaması, palinolojik özellikler üzerine olumlu etkileri ile ön plana çıkmıştır. Yaprak gübresi uygulaması klorofil yoğunluğunu arttırıcı etkisi ile dikkati çekmiştir. Solucan gübresi, humik asit ve bakteri ise verim artışı sağlayan başlıca uygulamalar olmuştur.

Anahtar Kelimeler: Sürdürülebilir bağcılık, sofralık üzüm, çevre dostu

(5)

v

ABSTRACT

MS/ THESIS

EFFECTS OF CERTAIN LEAF TREATMENTS ON PALYNOLOGICAL, PHYSIOLOGICAL AND GROWTH CHARACTERISTICS OF GRAPEVINES

Mine ÖZTURAN

THE GRADUATE SCHOOL OF NATURAL AND APPLIED SCIENCE OF SELÇUK UNIVERSITY

THE DEGREE OF MASTER OF SCIENCE IN HORTICULTURAL

Advisor: Prof. Dr. Ali SABIR

2020, 47 Pages

Jury

Advisor Prof. Dr. Ali SABIR Prof. Dr. Zeki KARA Prof. Dr. Sadettin GÜRSÖZ

This study was carried out in the research glasshouse and laboratory of the Faculty of Agriculture, Selcuk University in the vegetation period of 2018-2019. In the scope of the study, liquid worm manure (1%), humic acid (0.2%), bacteria (6.3 x 106 CFU g-1 Bacillus subtilis QST 713), urea (1%), leaf fertilizer (1% NPK+ME), zinc (0.5%), micronized calcite (5%) and chemical applications (insecticide and fungicide mixture) were pulverized to the leaves at three phenological stages (before the bloom, berry set and berry enlargement). In the study, effects of the treatments on palynological, physiological and developmental characteristics of four years old „Alphonse Lavellée‟ table grapes grafted on 41B rootstock were investigated. The study was performed in soilless culture established with 70 L pots containing equal amount of peat and perlite mixture under glass greenhouse conditions. Drip irrigation system was used for watering the vines that received standard cultural practices.

Effects of applications were evaluated by determination of pollen viability rate, pollen germination rate, stoma conductivity, leaf temperature, leaf chlorophyll content, leaf area, leaf fresh weight, leaf dry weight, shoot length, lignification rate, shoot diameter, berry set rate, berry width, berry diameter, berry weight, grapevine yield, cluster weight, cluster width, cluster length, parthenocarpy rate, berry cracking, decay rate, berry detachment force, skin rupture resistance, SSC, acid and pH values. The applications had significantly different effects on the studied features of the grapevines. In particular, zinc application was outstanding with its positive effects on palynological features. Leaf fertilizer had remarkable effects on leaf chlorophyll concentration. Worm manure, humic acid and bacteria applications were the main substances providing the yield improvement.

Keywords: Sustainable viticulture, table grapes, environment friendly applications,

(6)

vi

ÖNSÖZ

Tez çalışmalarım süresince yanımda olan ve yardımlarını eksik etmeyen, tüm çalışmalarım sırasında bilgi birikimini aktaran Selçuk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü Bağcılık Anabilim Dalı Öğretim Üyesi danışman hocam Sayın Prof. Dr. Ali SABIR‟ a sonsuz teşekkür ve saygılarımı sunarım.

Bağcılık derslerimde ve çalışmalarımda her türlü desteğini esirgemeyen her zaman bizlere yardımcı olan Selçuk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü Bağcılık Anabilim Dalı Başkanı Sayın Prof. Dr. Zeki KARA‟ya teşekkürlerimi ve saygılarımı sunarım.

Tez kapsamında çeşitli analizlerin yürütülmesinde sağlamış olduğu olanaklar ve tecrübeleri ile her zaman bana destek olan Selçuk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü Öğretim Üyesi Sayın Doç. Dr. Ferhan K. SABIR‟a teşekkürlerimi sunarım.

Çalışmalarım sırasında bana yardımcı olan Zir. Yük. Müh. Yasin GAYRETLİ‟ye ve yüksek lisans ve lisans eğitimine devam eden değerli arkadaşlarıma teşekkür ederim.

Beni bu günlere getiren ve eğitim hayatım boyunca her konuda yanımda ve destek olan başta annem Bilnur KILINÇ‟ a ve yüksek lisans eğitimim boyunca bana her konuda yardımcı olan sevgili eşim Mehmet ÖZTURAN‟ a teşekkür ederim.

Mine ÖZTURAN KONYA-2019

(7)

vii ĠÇĠNDEKĠLER ÖZET ... iv ABSTRACT ... v ÖNSÖZ ... vi ĠÇĠNDEKĠLER ... vii SĠMGELER VE KISALTMALAR ... ix 1. GĠRĠġ ... 1 2. KAYNAK ARAġTIRMASI ... 3

2.1. Asmalarda Polen Kalitesi Üzerine Çalışmalar ... 3

2.1.1. Asmalarda Yaprak Gübrelerinin Kullanımı Üzerine Çalışmalar ... 5

3. MATERYAL VE YÖNTEM ... 12

3.1. Materyal ... 12

3.1.1. „Alphonse Lavallée‟ ... 12

3.2. Araştırma Kapsamında Uygulanan Maddeler ... 13

3.2.1. Solucan gübresi ... 13

3.2.2. Humik asit ... 14

3.2.3. Bakteri (Bacillus subtilis QST 713) ... 14

3.2.4. Üre ... 14

3.2.5. Yaprak gübresi (NPK+ME kompoze) ... 15

3.2.6. Çinko ... 15

3.2.7. Mikronize kalsit ... 15

3.2.8. Kimyasal ilaç (İnsektisit ve fungisit karışımı) ... 16

3.2.9. Kontrol ... 16

3.3. Yöntem ... 16

3.4. Yapılan Ölçüm ve Analizler ... 17

3.4.1. Polen canlılığı ... 17

3.4.2. Polen çimlenme oranı ... 18

3.4.3. Yaprak sıcaklığı ... 19

3.4.4. Yaprak klorofil yoğunluğu ... 19

3.4.5. Stoma iletkenliği ... 20

3.4.6. Sürgün uzunluğu (cm) ... 20

3.4.7. Odunsu sürgün uzunluğu (cm) ... 20

3.4.8. Bir yıllık dal çapı (cm) ... 20

3.4.9. Yaprak alanı (cm2) ... 21

(8)

viii

3.4.11. Yaprak taze ve kuru ağırlığı (g) ... 21

3.4.12. Tane eni, boyu (mm) ve ağırlığı (g) ... 21

3.4.13. Titre Edilebilir Asitlik (TA) miktarı ... 22

3.4.14. pH ... 22

3.4.15. Salkım ağırlığı ... 23

3.4.16. Salkım eni ... 23

3.4.17. Salkım boyu ... 23

3.4.18. İstatistiki Analizler ... 23

4. ARAġTIRMA SONUÇLARI VE TARTIġMA ... 24

4.1. Palinolojik Özellikler ... 24

4.1.1. Polen canlılık oranı ... 24

4.1.2. Polen çimlenme oranı ... 25

4.2. Fizyolojik Özellikler ... 26

4.2.1. Stoma iletkenliği (mmol H2O m–2 s–1) ... 26

4.2.2. Yaprak sıcaklığı (ºC) ... 27

4.2.3. Yaprak klorofil içeriği (mg kg-1 ) ... 28

4.3. Vejetatif Özellikler ... 29

4.3.1. Yaprak alanı (cm2), yaprak yaş ağırlığı (g) ve yaprak kuru ağırlığı (g) ... 29

4.3.2. Sürgün uzunluğu (cm) ... 29

4.3.3. Odunlaşma oranı (%) ... 30

4.3.4. Sürgün çapı (mm) ... 31

4.4. Generatif Özellikler ... 32

4.4.1. Tane tutma oranı (%) ... 32

4.4.2. Tane eni (mm), tane boyu (mm), tane ağırlığı (g) ... 32

4.4.3. Asma verimi (g) ... 33

4.4.4. Salkım ağırlığı (g), salkım boyu (cm), salkım eni (cm) ... 34

4.4.5. Partenokarpi, çatlama ve çürüme oranı ... 35

4.4.5. Tane kopma direnci ... 36

4.4.6. Tane yırtılma direnci (N) ... 36

4.4.7. SÇKM, Titre Edilebilir Asit, pH ... 37

5. SONUÇLAR VE ÖNERĠLER ... 39

5.1 Sonuçlar ... 39

5.2 Öneriler ... 40

KAYNAKLAR ... 42

(9)

ix SĠMGELER VE KISALTMALAR Simgeler N:Azot P:Fosfor K:Potasyum Zn:Çinko cm: santimetre mm:milimetre L:litre g: gram %:yüzde ºC: Derece santigrad Kısaltmalar

SÇKM: Suda çözünür kuru madde miktarı NH4H2PO4: Amonyum fosfat

KH2PO4: Potasyum fosfat KNO3: Potasyum nitrat ZnSO4: Çinko sülfat

(10)

1. GĠRĠġ

Dünya üzerinde en çok yetiştiriciliği yapılan bahçe ürünlerinden olan üzümün (Anonim, 2019), diğer meyvelere oranla çok fazla çeşide sahip olduğu bilinmektedir. Dünyada üzüm çeşidi sayısının 10000‟in üzerinde olduğu tahmin edilmektedir. Bu çeşitlilik, asmalarda genetik olarak üstün bireylerin ıslahında önemli bir seleksiyon potansiyeli sağlamaktadır (Sabır ve ark., 2009).

Üzüm, dünyada ılıman iklimden tropik bölgelere kadar değişen iklimlerde yetişmekle birlikte, yoğun olarak ılıman iklim bölgelerinde yetiştiriciliği yapılmaktadır. Üzümün başta sofralık, şaraplık ve kurutmalık olmak üzere çok çeşitli değerlendirme şekilleri vardır (Pereira ve ark., 2018). Kaliteli ve verimli yetiştiricilik için asmalarda tozlanma en önemli konulardandır. Tozlanmanın sağlıklı bir şekilde gerçekleşebilmesi için, öncelikle asmaların sağlıklı bir şekilde yetiştirilmesi gerekmektedir. Bu sayede salkımlarda sağlıklı ve bol miktarda polen oluşumu sağlanabilecektir. Çeşitlerde normal bir tane tutumu için çiçek tozlarının canlı ve çimlenme gücünün yüksek olması gerektiği bildirilmiştir (Çelik ve ark., 1998). Polen erkek gametofit içerir ve anterlerde üretilir. Polen taneleri farklı şekillerde olabilir. Genellikle Vitis cinsi polen tanelerinin şekilleri üç oluklu küresel yada oval yapılı olabilmektedir (Alva ve ark., 2015). Bazı çeşitlerde ve stres şartlarında polen morfolojisinde anormallikler meydana gelebilmektedir (Abreu ve ark., 2006). Yani polen şekli ve kalitesi çevresel faktörlere bağlı olarak değişebilir. Benzer şekilde, çiçeğin yumurtalık ve benzeri diğer kısımlarında da stres, asmalarda beslenme düzeyi ve fitopatolojik koşullar gibi faktörlere bağlı olarak anormallikler görülebilmektedir (Carraro ve ark., 1979). Bu

nedenle asmalarda polen kalitesini arttırmaya yönelik kültürel uygulamalar önem taşımaktadır (Sabır, 2015a; Novara ve ark., 2017).

Diğer taraftan her geçen gün hızla artan çevre kirliliği de tarımsal üzerimde başta polen kalitesini olumsuz etkileyerek verim ve kalite kaybına neden olmaktadır. Artan çevresel olumsuz faktörlere karşı son yıllarda bitki büyümesini teşvik eden bakterilerin bitkilere uygulanması üzerine araştırmalar artmıştır. Bu uygulamaların yapraklardaki element içeriğin arttırarak ve bitkide bir takım tolerans mekanizmasını destekleyerek verim ve kalite artışı sağlayabildiği bildirilmiştir (Eşitken ve ark., 2003). Bağcılıkta başarılı bir yetiştiriciliğin yapılabilmesi için hastalıktan ari fidan kullanımı, uygun sulama programı, hastalık ve zararlı ile kontrollü mücadele ve doğru ve dengeli bir şekilde gübreleme yapılması gerektiği bilinmektedir.

(11)

Abeer ve ark. (2013), hasat öncesinde yapılan Serenade (B. subtilis strain QST 713) uygulamasının salkım ve tane görünümünü iyileştirdiğini, depolama sürecinde ağırlık kayıplarını azalttığını, SÇKM ve titre edilebilir asitliği azalttığını ve dolayısıyla tanelerin çürümeye karşı daha dayanıklı olduğunu bildirmiştir.

Yapraktan uygulanan bazı büyüme düzenleyici ya da bitki besin elementleri de özellikle stres şartlarına karşı bitkilerin daha güçlü olmasını sağlayabilmektedir. Kacar (2005), potasyumun bitkilerde hayati öneme sahip bir element olduğunu ve bu elementin bitkilerde metabolik, fizyolojik ve biyokimyasal işlevlerinin olduğunu bildirmiştir. Bu işlevlerin etkisi sonucu bitkilerde ürün miktarı ve kalitesinin arttığını ve bu önemli etkilerine karşın potasyumlu gübrelere, ülkemizdeki gübreleme programlarında gerektiği kadar yer verilmediğini bildirmiştir. Bu tür uygulamalar genellikle asmalara erken gelişme dönemi, tane tutma safhası ve ben düşme dönemlerinde olmak üzere belirli dönemlerde tekrarlı olarak yapılmaktadır.

Ülkemiz topraklarının K yönünden zengin, fakat alınabilir K yönünden fakir olduğu tespit edilmiştir. Yıkanmayla ve yüksek verim alınan ürünlerin çok fazla kullanılmasıyla topraktan kaldırılan K miktarı her geçen gün artmaktadır (Yağmur ve ark., 2005a).

Cam sera şartlarında, saksı kültürü ortamında yürütülen bu çalışmada, yapraktan uygulanan bazı organik ve inorganik maddelerin 41 B anacı üzerine aşılı „Alphonse Lavallee‟ üzüm çeşidinde çiçek tozu canlılığı, çiçek tozu çimlenme oranı, asma fizyolojisi ve bazı büyüme özellikleri üzerine etkileri araştırılmıştır.

(12)

2. KAYNAK ARAġTIRMASI

Bahçe bitkileri yetiştiriciliğinde yapraktan yapılan bazı uygulamaların, bitki biyolojisi, fizyolojisi ve gelişimi üzerine önemli etkileri bulunmaktadır. Bu araştırma kapsamında elde edilen literatür bilgisi, asmalarda polen kalitesi ile ilgili yapılan çalışmalar ve bazı yaprak gübrelerinin asmanın vejetatif gelişimine etkileri ile ilgili çalışmalar diğer bahçe bitkilerinde yapılan çalışmalar olmak üzere iki başlık altında toplanmıştır.

2.1. Asmalarda Polen Kalitesi Üzerine ÇalıĢmalar

Ankara Üniversitesi‟nde yapılan bir çalışmada yabani asma (Vitis silvestris Gmel)‟ların polen morfolojisi incelenmiştir. Asetoliz metodunda ışık mikroskobu kullanılmış ve polen tanelerinin polar ve ekvatoral eksen genişliği, polen şekli ile iç ve dış kolpusların şekilleri incelenmiştir. Sonuç olarak polenlerin çok çeşitli morfolojik yapılara sahip olduğu bulunmuştur. Ayrıca dış zar yapısının farklı mikroskop altında farklı sonuçlar verdiği belirtilmiştir. (İnceoğlu ve ark., 2000).

Asmalarda çiçek tozu canlılık oranlarının araştırıldığı bir çalışmada Korkutal ve ark. (2004), bazı sofralık ve şaraplık üzüm çeşitlerini kullanmışlardır. „Trakya İlkeren‟ ve „Italia‟ çeşitlerinde %100 oranında polen canlılığı tespit edilmiştir. Bu iki çeşidi aynı istatistiki önem seviyesinde „Yalova İncisi‟ (%99.8), „Clairette‟ (%99.7), „Riesling‟ (%99.5), „Semillon‟ (%99.4) ve „Muscat Ottonel‟ (%98.7) çeşitleri takip etmiştir. En düşük polen canlılık değerini „Chardonnay‟ (%54.8) çeşidi vermiştir. Bunu „Cinsaut‟ (%78.5), „Hamburg Misketi‟ (%79.2), „Kalecik Karası‟ (%79.3) ve „Öküzgözü‟ (%82.1) çeşitleri izlemiştir.

Jovanovic-Cvetkovic ve ark. (2016) Bosna Hersek‟e ait olan iki yöresel çeşidin („Zilavka‟ ve „Blatina‟ (Vitis vinifera) polen canlılığı ve çimlenme kapasitesini incelemişlerdir. Araştırma 2010/2012 yılları arasında çeşitlerin tam çiçeklenme döneminde yapılmıştır. Kullanılan genotiplerden „Zilavka‟ çeşidi hermafrodit çiçek yapısına sahipken, „Blantina‟ çeşidi fonksiyonel dişi çiçek yapısındadır. Çiçek tozları tam çiçeklenme aşamasında ve sabahın erken saatlerinde toplanmış, laboratuvara aktarılmış ve +4˚C buzdolabında bekletilmiştir. Araştırmada elektron mikroskobu kullanılmış, polen taneleri kuru ve ıslak olmak üzere iki farklı şekilde incelenmiştir. Elektron mikroskobu ile polen tanelerinin boyutu ve şekli gözlemlenmiştir. Polen canlılığı için in vitro koşullarda %12, %15, %18 şeker ortamı bulunan asılı damla metodu kullanılmıştır. Polen çimlenme oranlarını gözlemlemek için ışık mikroskobu

(13)

kullanılmıştır. Sonuç olarak, „Zilavka‟ çeşidinin kuru yapıdaki polenlerin por ya da kolpat denen açıklarının kapalı olduğu (closed colpi), aynı çeşidin su almış ıslak polenleri ise eliptik yapıda olduğu bildirilmiştir. „Blantina‟ çeşidinin ise kuru yapıdaki polenleri gözle görülür biçimde kapalı şekilde, aynı çeşidin su almış ıslak yapıdaki polenleri ise eliptik ve delikli olduğu belirtilmiştir. „Zilavka‟ çeşidine ait polen tanelerinin şekli oval, „Blantina‟ çeşidine ait polen tanelerinin şekli ise geniş oval olduğu tespit edilmiştir. „Zilavka‟ çeşidinin polen tanelerinin çimlenme oranı yüksek bulunmuş ve iyi bir tozlayıcı ile kaliteli ve düzenli verim alınacağı sonucuna varılmıştır. „Blantina‟ çeşidinin polen tanelerinin canlılık oranı fonksiyonel dişi çiçek yapısında olduğu için yetersiz bulunmuştur.

Kara ve ark. (2017) Konya-Karaman ve orta Toros Dağları‟nda antik çağlardan beri yetiştirilen ve yöresel üzüm çeşidi olan „Ekşi Kara‟nın döllenme biyolojisini incelemiş, polen canlılığı ve kalitesi üzerine araştırmalar yapmışlardır. Araştırma üretici üzüm bağı koşullarında yapılmış ve seçilen klon baş omca polenleri Selçuk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü laboratuvarlarında incelenmiştir. Polenler, 2016 Mayıs ayında toplanmış ve 4˚C de buzdolabında test zamanına kadar bekletilmiştir. Canlılık testi için 2,3,5 TTC testi kullanılmıştır. Polen çimlendirme testi için ise 5 farklı ortam hazırlanmıştır. Birinci ortam %20 şeker, %1 agar; 2. ortam %20 şeker, %1 agar, 10 ppm borik asit; 3. ortam %20 şeker, %1 agar, 50 ppm borik asit; 4. ortam %20 şeker, %1 agar, 10 ppm indol 3 bütirik asit; 5. ortam %20 şeker, %1 agar, 10 ppm indol 3 bütüirik asit, 5 ppm giberellik asit hazırlanmış ve 12 saat bekletilmiştir. Polen tüpü gelişimi mikroskopla takip edilmiştir. Sonuçta 5 farklı ortamda da farklı sonuçlar alınmış fakat polen çimlendirme testinin en iyi sonucu %20 şeker, %1 agar ortamından alınmıştır. Polen canlılık oranları da %0- %3.33 arasında değiştiği belirtilmiştir. Polen tüpü gelişimi ise %0- %123.33 mikron oranları arasında tespit edilmiştir. Elde edilen veriler sonucunda „Ekşi Kara‟ üzüm çeşidinin polenlerinin pratikte çimlenmediği kabul edilmiştir ve bağ alanları için uygun bir tozlayıcıya ihtiyaç olduğu belirtilmiştir. „Gök Üzüm‟ çeşidinin „Ekşi Kara‟ için iyi bir polen kaynağı olduğu bildirilmiş ve „Ekşi Kara‟ çeşidi için çiçeklenme zamanında tozlayıcı olarak bal arılarının iyi bir vektör olduğu görüşüne varılmıştır.

Amerikan asma anaçlarının hibrit çeşitleri olan „Nouh‟ ve „Otello‟ çeşitlerinin polen canlılığı ile çim borusu gelişimi araştırılmıştır. „Nouh‟ çeşidi Vitis labrusca× Vitis riparia melezi, „Otello‟ çeşidi de (Vitis labrusca × Vitis riparia)× „Black Hamburg‟ (Vitis vinifera) melezidir. „Nouh‟ ve „Otello‟ çeşitlerinin üzüm üretimi farklı

(14)

olduğundan polen kalitelerindeki farklılıklarda önem taşımaktadır. Padureanu ve Patras (2018)‟ın yaptıkları çalışmada, farklı gen yapılarına sahip olmalarına rağmen tıpkı Vitis cinsi gibi palinolojik özelliklerinin birbirine benzer olduğunu kaydetmişlerdir. „Otello‟ çeşidinde çimlenme potansiyeli daha yüksek bulunmuştur ve in vitro koşullarda ilk 24 saatte polen tüpü gelişim hızı %15- %25 şeker ortamında sağlanmıştır. Polen tüpü anormalliklerinin „Nouh‟ çeşidinde daha sık görüldüğü ifade edilmiştir.

Literatür bulgularına göre, asmalarda biyolojik özellikler ve polen morfolojisi üzerine yürütülmüş çeşitli araştırmalar bulunmaktadır. Ancak, Türkiye bağcılığında çeşitli organik ve inorganik maddeler yapraktan uygulanmakla birlikte, bu maddelerin özellikle asmalarda palinojik özellikler üzerine etkilerinin saptanmasına yönelik araştırmaların yetersiz olduğu düşünülmektedir.

2.1.1. Asmalarda Yaprak Gübrelerinin Kullanımı Üzerine ÇalıĢmalar

Humik asidin bitki gelişimi ve kök gelişimine etkisinin araştırıldığı bir çalışmada humik asit uygulanan bitkinin kontrol grubuna göre toplam yaprak klorofil miktarında, kök bölgesinde kuru madde miktarında ve sürgünlerdeki karbonhidrat miktarında artış olduğu gözlemlenmiştir. Ayrıca humik asit uygulanan asmaların kök bölgelerinde makro ve mikro besin element seviyelerinde artışlar meydana geldiği tespit edilmiştir (Zachariakis ve ark., 1999).

Pizzeghello ve ark. (2002) tarafından humik asit bitkisel hormonlara benzetilmiş, bitki gelişimi için faydalı olduğu tohum çimlenmesinde ve fidenin ilk aşamasında büyük etkisi olduğu bildirilmiştir.

Yapraktan K uygulamalarının verim ve yapraktaki N, P, K içeriklerine etkisinin araştırıldığı bir çalışmada potasyumun bitkilerde hayati öneme sahip olduğu belirtilmiştir. Kök gelişimini ve bitki büyümesini teşvik ettiği, soğuğa dayanıklılığı arttırdığı, erkencilik sağladığı ve azot elementinin etkinliğini artırdığı bildirilmiştir. Denemede en yüksek yapraktaki besin elementi artışı %2 KNO3 uygulaması ile elde edilmiştir. Ayrıca yapraktan gübre uygulamasına NH4H2PO4 ve KH2PO4 gübrelerinin de eklenmesi ile yaprak örneklerinin P içeriğinin arttığı, NH4H2PO4 ve KH2PO4 uygulamalarının kontrole göre verimde artış sağladığı kaydedilmiştir. P eksikliğinin tespit edilmesi durumunda bu gübrelerin de yapraktan uygulanmasının faydalı olacağı bildirilmiştir (Kacar, 2005).

Özdemir ve ark. (2005)‟nın Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesinde yaptıkları çalışmada değişik asma anaçları ve „Flame Seedless‟ üzüm çeşidi ile bunların oluşturduğu kombinasyonlara çinko uygulamasının fenolojik gelişme ve vejetatif

(15)

özelliklere etkisi araştırılmıştır. Araştırma kapsamında materyal olarak kendi kökleri üzerinde yetişen „Flame Seedless‟ üzüm çeşidi ile 5BB, SO4, Cosmo 20, Fercal, Dogridge, Harmony ve 1613 C anaçları ve bunların oluşturduğu kombinasyonlar kullanılmıştır. Çalışmada çinko uygulaması kontrol, topraktan (23 kg Zn.ha-1

, ZnSO47H2O formunda) ve toprak+ yaprak (%0.2, ZnSO47H2O formunda) olmak üzere 3 farklı şekilde verilmiştir. Sonuç olarak çinko uygulamasının fenolojik gelişme tarihlerinde önemli bir değişikliğe sebep olmadığı tespit edilmiş ancak kontrol grubuna göre çinko uygulamasının yaprak alanında sürgün uzunluğunda gözle görülür bir artış sağladığı belirtilmiştir.

Bağcılıkta potasyumlu gübreler kaliteli bir ürün için oldukça önemlidir. Yapılan araştırmalarda Ege Bölgesi‟nde özellikle Manisa‟nın Alaşehir çevresinde bağ alanlarının büyük bir kısmında potasyumlu gübrelere ihtiyaç duyulduğu tespit edilmiştir. Yağmur ve ark. (2005a) yapraktan potasyum nitrat (KNO3) uygulamalarının „Yuvarlak Çekirdeksiz‟ üzüm çeşidinde verim ve kalite özellikleri üzerine etkilerini araştırmışlardır. Deneme Alaşehir‟de bulunan üretici bağında gerçekleşmiş olup kontrol, %0.5, %1, %1.5 ve %2 KNO3 oranları kullanılmıştır. Uygulamalar çiçeklenme öncesi, tane tutumu ve ben düşme dönemleri olarak 3 kez ve omca başına 1 L KNO3 yapraktan püskürtülerek yapılmıştır. Ayrıca omcalara temel gübre olarak azot iki kısımda (Amonyum sülfat- Amonyum nitrat), fosfor (Triple Süper Fosfat) formunda (15 kg/da N, 10 kg/da P2O5) olarak her uygulamaya eşit şekilde verilmiştir. Ağustos sonu olgunlaşma döneminde hasat edilmiş ve omca başına yaş üzüm verimi belirlenmiştir. Farklı dozlarda KNO3 uygulamalarının verim, suda çözünebilir kuru madde ve titre edilebilir asit kapsamlarında önemli ölçüde olumlu sonuçlar alındığı bildirilmiştir. Üzüm veriminde tüm potasyum uygulamalarında kontrole göre daha yüksek veriler elde edildiği belirtilmiş olup en yüksek verimin 2. uygulamadan alındığı (%1 KNO3) en düşük sonuçların ise kontrol grubuna ait olduğu saptanmıştır. Toplam kuru madde miktarı ve titre edilebilir asitlik üzüm kalite kriterlerinde önemli iki parametredir. Her iki parametrede de KNO3 uygulamalarının kontrole göre artış sağladığı bildirilmiş en yüksek değer ise %2 KNO3 uygulamasıyla sağlandığı belirtilmiştir. Yapraktan KNO3 uygulamasının kontrole göre meyvedeki N, P, K ve Cu miktarları üzerine olumlu etkisi olduğu bildirilmiştir. Fakat aynı uygulamanın meyvedeki Mg içeriği ile negatif ilişkisinin saptandığı belirtilmiştir. Sonuçta bu yöredeki bağ alanlarının toprak ve bitki analizlerine bakılarak yapraktan KNO3 uygulamasının hem ürün miktarı hem de kaliteyi arttırdığı tespit edilmiştir.

(16)

Yağmur ve ark. (2005b)‟nın yaptığı çalışmada çinko uygulamasının „Sultani Çekirdeksiz‟ üzüm çeşidinde verime etkisi araştırılmıştır. Deneme Ödemiş Meslek Yüksekokulda 1997-1998-1999 yılları arasında sürdürülmüştür. Temel gübre olarak her üç yılda da 60kg/da 15:15:15, 1997 ve 1998 yıllarında da ayrıca 40 kg/da NH4NO3 (%33 N) ve 1999 da ise 40 kg/da olacak şekilde CAN (Yapısında %26 azot bulunur ve bu oranın yarısı amonyum (NH4) diğer yarısı da nitrat (NO3) formundadır.) gübresi verilmiştir. Çinko uygulamaları 1997 yılında 0, 5, 10 kg/da ve 1998 yılında 0, 5, 10, 15 kg/da ZnSO4.7H2O şeklinde çiçeklenmeden önce omcanın 60 cm uzağına toprağa bant şeklinde verilmiştir. 1999 yılında ise çinko uygulamaları toprak+ yaprak şeklinde olup 1. Uygulama 10 kg/da ZnSO4.7H2O toprağa sabit olarak ve %0.2, 0.3, 0.4 artan dozlarda yaprağa uygulanmıştır. 2. uygulamada aynı dozlarda sadece yaprağa verilmiştir. Yaprak uygulamaları çiçeklenmeden 15 gün sonra yapılmıştır. Uygulamalar sonucunda 1997 ve 1998 yıllarında topraktan yapılan çinko uygulamasının verimde artış sağladığı tespit edilmiştir. En yüksek verim 10 kg/da çinko uygulaması ile olduğu ve kontrol ile kıyaslandığında %32.4 oranında artış sağladığı bildirilmiştir. 15 kg/da çinko uygulandığında verim artışının %12.5 olduğu bunun sebebinin de çinkonun artan oranlarının bitki metabolizmasını olumsuz etkilediği ve Fe, Mg ve Mn‟-ın fizyolojik etkinliğini engellediği ve fotosistem 2‟yi etkileyerek kök uzamasının gerilemesine neden olduğunu bildirmişlerdir. 1999 yılında ise en yüksek verim artışının toprak+ %0.3 çinko uygulaması ile sağlandığı belirtilmiştir. Kontrole göre %38.7 oranında verim artışı olduğu tespit edilmiştir. Sonuç olarak bu bölgede yapılacak olan çinko gübrelemelerinin toprak ve bitki analizlerinden sonra uygun dozlarda uygulanıp bitki gelişimine olumlu katkı sağlanabileceği belirtilmiştir.

„Narince‟ ve „Sultani Çekirdeksiz‟ üzüm çeşidinde giberellik asit ve humik asit (HA) uygulamalarının salamuralık asma yaprağına etkilerinin araştırıldığı çalışma Selçuk Üniversitesi araştırma bağ serasında 2004-2005 yılları arasında yürütülmüştür. „Narince‟ üzüm çeşidinin çelikleri Gaziosmanpaşa Üniversitesi Ziraat Fakültesinden, „Sultani Çekirdeksiz‟ üzüm çeşidinin çelikleri ise Manisa Bağcılık Araştırma Enstitüsünden temin edilmiştir. Çelikler önce köklendirme ortamına alınmış ve daha sonra fidan aşamasında 0, 25 ppm GA3,100 ppm GA3, 500ppm GA3 ile %0.1 humik asit ile %0.5 humik asit uygulanmıştır. Araştırma sonucunda tüm omcalarda yaprak sayısı, yaprak büyüklüğü, yaprak alanı, yaprak ağırlığı, omca başına yaprak verimi, dekara verim ve yaprak geliri değerlerinin arttığı bildirilmiştir. Humik asit kimyasal etki olarak topraktaki makro ve mikro besin elementlerini kök bölgesi etrafında tutarak doğal

(17)

şelatlama yaptığı ve bitkiye yarayışlı hale getirdiği belirtilmiştir. Biyolojik etki olarak ise, klorofil yoğunluğunu ve fotosentezi artırarak bitkideki enzimleri uyardığı bildirilmiştir. Bitkideki hormon faaliyetini etkileyen azotu uygun bir forma dönüştürerek sitokinin hormonlarının faaliyete geçmesini teşvik ettiği, kök ve çiçeklenmeyi artırdığı bildirilmiştir. Ayrıca bitki fizyolojisinde dengeyi bozan diğer hormonları baskı altına aldığı tespit edilmiştir (Demirhan, 2006).

Manisa‟nın Alaşehir ilçesine bağlı Tepeköy mevkiinde çiftçi bağında gerçekleştirilen bir çalışmada yapraktan farklı dozlarda çinko uygulamalarının „Sultani Çekirdeksiz‟ üzüm çeşidinin verim ve kalite özellikleri üzerine etkileri araştırılmıştır. Çalışma 2002-2003 yılları arasında olup 18 yaşındaki aşısız ve T terbiye sistemli bağda yürütülmüştür. Uygulama kapsamında çinkonun iki farkı formu kullanılmıştır. Bunlardan ilki ZnSO4.7H2O (%20 Zn), ikinci formu ise Zn şelat (Dissolvine %15 Zn)‟ dan %0.25- %0.50 konsantrasyonlarında kullanılmıştır. Kontrol grubuna ise hiçbir uygulama yapılmamış sadece su verilmiştir. Uygulama çiçeklenme öncesinde her omcaya 1 L olacak şekilde uygun dozlar ayarlanıp yapraktan püskürtülerek yapılmıştır. Denemede yaş üzüm verimi (kg/ parsel), suda çözünebilir kuru madde miktarı (%), titre edilebilir asitlik (g/ 100ml), olgunluk indisi, pH, 100 tane ağırlığı (g), tane ağırlığı (g), tane hacmi (cm3), tane eni (mm), tane boyu (mm) ve tane sertliği (g) parametreleri belirlenmiştir. Sonuç olarak tüm uygulamaların incelenen kalite özellikleri üzerine olumlu etkilerinin olduğu belirtilmiştir. Yaş üzüm verimi açısından en yüksek değer Zn gübrelerinin şelatlı formunun % 0.50‟-lik ve ZnSO4.7H2O formunda ise %0.25‟-lik dozda olduğu belirtilmiştir (Akgül ve ark., 2007).

Toprak solucanlarının, organik atık ve artıkları kısa zamanda yüksek kalitede değerli bir ürüne dönüştürebilme kapasiteleri, yeni bir tarımsal üretim sektörü olan vermikültürün Avrupa ülkeleri, Hindistan ve Amerika‟da doğmasını sağlamıştır. Vermikültür değişik amaçlar için toprak solucanlarının kültürünün yapılması işlemidir (Erşahin, 2007)

Yener ve ark. (2008)‟nın yapraktan K uygulamalarının „Sultani Çekirdeksiz‟ üzüm çeşidinde üzüm verimi ve yaprakların N, P, K içeriklerine etkisinin araştırıldığı çalışma Manisa ili Alaşehir ilçesinde 2 yıl süre ile gerçekleştirilmiştir. K uygulamaları kontrol, %1 KNO3, %2 KNO3, %2 KNO3+ %1 NH4H2PO4, %1 KH2PO4 olarak gerçekleştirilmiştir. Sonuç olarak uygulamaların üzüm verimini artırdığı kaydedilmiş ve en yüksek artış kontrole göre %‟-13 lük fark ile %2 KNO3 uygulama yapılan parsellerden ölçüldüğü bildirilmiştir. Yaprağın en yüksek K içeriğine %2 KNO3 ile en

(18)

yüksek P içeriğine ise %2 KNO3+ %1 NH4H2PO4, %1 KH2PO4 uygulamaları ile ulaşıldığı belirtilmiştir.

Mikronize kalsitin asmaların gelişimine etkisini araştırmak amacıyla Kara ve Sabır (2010)‟ın yaptıkları çalışmada %100 doğal Herbagreen kullanılmış ve yapraktan uygulanmıştır. Uygulama yapılmayan anaçların sürgün boyları 41 B‟de 35.6 cm, 140 Ru‟da 38.5 cm ve 99 R‟de 39.1 cm olarak kaydedilmiştir. Uygulama yapılan anaçların sürgün boyları ise 99 R‟de 51.4 cm ile 140 Ru‟da 53.4 cm olduğu belirtilmiştir. Mikronize kalsitin sürgün boyları ve vejetatif gelişime etkisi olduğu ve sürdürülebilir bağcılıkta alternatif kullanıma olanak sağlayabileceği sonucuna varılmıştır.

Marmara Üniversitesi‟nde yapılan bir çalışmada humik asidin yapısı incelenmiş ve kullanım alanları ile faydaları araştırılmıştır. Doğal olarak oluştuğu, yüksek molekül yapısına sahip olduğu ve farklı renklerde olabileceği belirtilen humik asitlerin topraktaki suyun buharlaşma hızını düşürdüğü, kök bölgesinde katyon değişim kapasitesi ile bitkiler tarafından kolayca alınabileceği belirtilmiştir. Demir, bakır, mangan gibi elementlerin kireçli topraklarda bitkiler tarafından alınamayarak metal karbonatlara, oksitlere, sülfitlere ve hidroksitlere dönüştüğü belirtilmiştir. Humik asidin bu metalleri şelatlayarak kök bölgesinde tuttuğu böylece kökler tarafından kolayca emilebileceği bildirilmiştir. Yine kök gelişimini olumlu yönde etkilediği ve iyi bir köklendirici olduğu tespit edilmiştir. Bitkilerin besin ve su alımını artırdığı, uygun yoğunluktaki hümik asidin, susuzluk ve tuzluluk gibi ürün verimliliğini azaltan stres faktörleriyle mücadele etmede etkili ve önemli bir destekleyici olduğu sonucuna varılmıştır (Akıncı, 2011).

Abeer ve ark. (2013) yaptıkları araştırmada, hasat öncesinde yapılan Serenade Bs strain QST 713 uygulamasının üzümde hasat sonrasında oluşabilecek kayıplara engel olması amaçlanmıştır. Hasat öncesi yapılan Serenade uygulaması sayesinde hasat sorasında tanenin daha uzun süre dayanıklı olduğu belirtilmiştir. Fenollerin, flavanoidlerin, hidroksil asitlerin ve oksidatif enzimlerin yapısını değiştirerek kaliteli tane üretimine olanak sağladığı bildirilmiştir. Salkım ve tane görünümünü iyileştirdiğini, depolama sürecinde ağırlık kayıplarını azalttığını, ˚Brix ve titre edilebilir asitliği azalttığını ve dolayısıyla çürüme eğilimini azalttığını bildirmişlerdir.

Gözlemeci (2013) aşılı tüplü asma anaç-kalem kombinasyonlarına mikronize kalsit uygulayarak fidanın vejetatif gelişimini incelemeyi amaçlamıştır. Araştırma Selçuk Üniversitesi Ziraat Fakültesi bahçe bitkileri bölümünde 2011- 2012 vegetasyon periyodunda gerçekleştirilmiştir. Denemede 110 R (Berlandieri × Rupestris) anacı

(19)

üzerine „Cardinal‟ ve „Yalova İncisi‟; 140 Ru (Berlandieri × Rupestris) anacı üzerine „Italia‟, „Victoria‟ ve „Early Muscat‟ sofralık üzüm çeşitleri aşılanmıştır. Çelikler omega aşı ile aşılanmış ve Richter sandıklarında kavak talaşı içerisinde 22±2˚C de %85 nispi nemde 4 hafta bekletilmiştir. Süre sonunda kaynaştırma odasından çıkarılan çelikler 1:1 oranında steril perlit ve torftan oluşan plastik torbalara dikilmiş, yarı gölgeli, mistleme ünitesi altında dış ortama alıştırılmış ve sera içerisinde gelişmeye bırakılmıştır. %0,5 dozunda hazırlanan mikronize kalsit kontrol, 5 ve 10 gün aralıklarla uygulanmıştır. Sürgün gelişme düzeyi, koltuk sürgünü sayısı, yaprak klorofil içeriği, sürgün uzunluğu, anaç kalınlığı, aşı noktası kalınlığı, kalem kalınlığı, kök sayısı, kök gelişim düzeyi, kök uzunluğu, sürgün ve kök dokularındaki N, P, K Ca ve Mg içerikleri tespit edilmiştir. 5 günde bir yapılan uygulamaların özellikle dokularda Ca birikimini artırdığı, 10 günde bir yapılan uygulamalarda da sürgün gelişiminde en yüksek değeri „Cardinal‟ çeşidinin verdiği tespit edilmiştir. Herbagreen‟nin koltuk sürgünü sayısı üzerindeki olumlu etkilerine bakılarak özellikle „Italia‟ ve „Early Muscat‟ çeşitlerinde daha fazla biokütle sağladığı tespit edilmiştir.

„Sultani Çekirdeksiz‟ üzüm çeşidinde mikronize kalsit ve deniz yosunu ekstraktı uygulamalarının asma gelişimi ve verimine etkilerinin incelendiği bir çalışmada kendi kökü üzerinde yetişen ve çift kollu terbiye sistemi uygulanan asmalar kullanılmıştır. Mikronize kalsit (5000 ppm), deniz yosunu ekstraktı (3000 ppm) ve bunların karışımından oluşan solüsyon ilkbahar döneminde yaprakların 20 cm‟-e ulaşmasından itibaren 3 hafta ara ile 4 defa uygulanmıştır. Sonuç olarak yapraktan sadece mikronize kalsit uygulamasının ya da kombinasyon şeklinde verilmesinin yaprak klorofil miktarında önemli derecede artış meydana getirdiği belirtilmiştir. Salkım iriliği ve omca veriminde de bir miktar artış sağladığı kaydedilmiştir (Sabır ve ark., 2015).

Tekirdağ Bağcılık Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü‟nde yürütülen bir çalışmada Açıkbaş ve Bellitürk (2016), 5 BB anacı üzerine aşılı „Trakya İlkeren‟ çeşidine vermikompost uygulamış ve asma fidanının vejetatif gelişme özellikleri ile bazı bitki besin madde içeriklerini araştırmayı amaçlamışlardır. Denemede bitki yetiştirme ortamı olarak toprak, torf ve perlit kullanılmış, vermikompst ise Tekirdağ ilinde bulunan bir firmadan temin edilmiştir. Araştırma saksı denemesi şeklinde olup bitki yetiştirme ortamına ek olarak artan oranlarda %10, %20, %30, %40 oranlarında vermikompost ilave edilmiştir. Asma fidanlarında sürgün uzunluğu, kök uzunluğu, kök ağırlığı ve sürgün ağırlığı gibi vejetatif ölçümler yapılmış, yaprakta bulunan makro ve mikro besin elementi analizleri yapılmıştır. Sonuç olarak asma fidanına vermikompost ilavesinin

(20)

incelenen tüm vejetatif gelişmelerde olumlu sonuçlar verdiği bildirilmiştir. Asma kök uzunluğu ve ağırlığında vermikompostun etkisinin kontrole göre daha fazla olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca vermikompost uygulamasının sürgün ve kök aksamlarında daha hızlı gelişmeye sebep olduğu bildirilmiştir. Bitki besin elementi içeriklerinde ise genel olarak N, P, K oranlarında artışlar meydana gelirken diğer bitki besin element oranlarında azalma olduğu gözlemlenmiştir.

Yapraktan deniz yosunu ve humik asidin uygulandığı ve tanedeki biyokimsal değişimlerin incelendiği çalışmada „Riesling‟ (Vitis vinifera) üzüm çeşidi kullanılmış ve uygulamalar ben düşme döneminden hasat dönemine kadar yapılmıştır. Metot olarak deniz yosunu ve humik asitin 0, 1000 ve 2000 ppm konsantrasyonlarından yararlanılmıştır. Aromatik üzüm çeşitleri açısından da oldukça önemli olan serbest uçucu terpen bileşikler ile potansiyel uçucu terpen bileşikler yönüyle deniz yosunu ve hümik asit uygulamalarının özellikle 1000 ppm dozları, üzümlere ben düşme döneminden 30 gün sonra verildiğinde hasat sonrasında en iyi tane kalite özelliklerinin ortaya çıktığı belirtilmiştir (Kök ve Bal, 2016).

(21)

3. MATERYAL VE YÖNTEM

Araştırma, Selçuk Üniversitesi Ziraat Fakültesi araştırma serasında ve uygulama laboratuvarında 2019 yılında gerçekleştirilmiştir.

3.1. Materyal

Bitkisel materyal olarak cam sera koşullarında topraksız tarım kültüründe yaklaşık 70 L katı hacimli saksı içerisinde bireysel olarak yetiştirilen dört yaşında, 41 B anacı üzerine aşılı „Alphonse Lavallée‟ sofralık üzüm çeşidi kullanılmıştır.

3.1.1. ‘Alphonse Lavallée’

Fransız ıslahçıları tarafından ebeveyn olarak Bellino × Lady Downe's Seedling bildirilmiş ancak daha sonra markır esaslı ebeveyn tespiti çalışmasında Karistvala Kolkhuri × Muscat Hamburg melezi olduğu belirlenmiştir. Toplam 52 sinonim Vitis database‟de kayıtlıdır. Türkiye‟nin de dahil olduğu 64 ülke çeşit listesinde yer almaktadır (VIVIC, 2020).

Salkımları büyük (400-600 g), kanatlı konik ve seyrek tanelidir (Şekil 3.1). Taneler morumsu siyah renkli, iri (6 g), basık yuvarlak şekilli, 3-4 çekirdekli, erken hasat edildiğinde hafif buruk bir tat oluşturur. Kısa budanır. Ortalama dekara 1400-1600 kg üzüm verimi vardır. Ağustos sonu-eylül başı olgunlaşmaktadır. Salkım–tane bağlantısı kuvvetli, depolama ve nakliyeye uygun bir çeşittir (Çelik, 2002).

(22)

3.1.2. 41 B (V. vinifera cv ‘Chasselas’ x V. berlandieri) asma anacı

41 B, V. vinifera (Chasselas) x V. berlandieri melezlemesi sonucunda ıslah edilmiş bir asma anacıdır. Genellikle seçiciliği az olup, gelişmesini çoğu toprak türünde sürdürebilmektedir. Halen dünyada yaygın kullanılan birçok anaca göre, kurağa, sıcağa ve kirece dayanıklı bir anaçtır. Kuvvetli bir kök yapısına sahip olmasına rağmen, ilk yıllar gelişmesi oldukça yavaştır. Fazla kireçli olan topraklarda yaygın olarak kullanılmaktadır. Ülkemizdeki en geniş yayılma alanı Ege Bölgesi‟dir. Çelik verimi iyi, köklenme randımanı diğer anaçlara göre daha düşük ancak standart çeşitlerle uyuşmasının oldukça iyi olduğu gözlemlenmiştir (Kocamaz, 1995). %40 aktif kirece dayanıklıdır, kökleri yarı derine gider, filoksera zararlısına karşı çok dayanıklı bir anaç olduğu belirtilmiştir (İlter, 1980).

ġekil 3.2. Araştırma parselindeki „Alphonse Lavellée‟ çeşidi

3.2. AraĢtırma Kapsamında Uygulanan Maddeler

3.2.1. Solucan gübresi

Bazı toprak solucanı türlerinin, büyükbaş hayvanların dışkılarını ve bitkisel materyallerin fiziksel ve kimyasal yapılarını değiştirmeleri temeline dayanarak ürettikleri bir toprak düzenleyici ve bitki besleme materyalidir. Vermikompost ise organik artık ve/veya atıkların, solucanların kullanıldığı kompostlaştırma işlemi sonucunda elde edilen ürün için kullanılmaktadır. Bununla birlikte vermikompost;

(23)

vermikest (solucan gübresi) veya kısaca kest olarak da adlandırıldığı bildirilmiştir (Edwards ve Bohlen, 1996). 500 ml suya 5 ml solucan gübresi karışımı şeklinde uygulanmıştır.

3.2.2. Humik asit

Humik asitler renkleri sarıdan siyaha değişen, bozulmaya dayanıklı, yüksek

moleküler ağırlığa sahip, heterojen doğal kaynaklar olarak tanımlanırlar. Humik maddeler şekilsizdir. Bu maddeler asit ve bazlardaki çözünürlüklerine göre fülvik asit, humik asit ve hüminler olarak üç gruba ayrılır. Fülvik asit, humik asite oranla daha küçük bir molekül yapısına sahiptir ve toprakta daha çabuk mikrobiyal bozulmaya uğrar. Hüminler asit yada baz ortamlarında çözünen bir yapıya sahip değillerdir. Humik asit büyük bir molekül ağırlığına sahitir ve parçalanması uzun sürer. Humik asit daha çok topraktan uygulanmakla birlikte yapraktan uygulamaları da mevcuttur (Akıncı, 2011). Humik asit uygulamaları %0.2 dozunda yaprak ve somak/salkımlara uygulanmıştır.

3.2.3. Bakteri (Bacillus subtilis QST 713)

Bayer firması tarafından Serenade ticari ismi ile piyasaya sunulan bu ürün bitki

gelişimini artırıcı ve hastalık etmenlerine karşı koruyucu nitelikte olan bakteri solüsyonudur. Solüsyonda 6.3 x 106

CFU g-1 yoğunluğunda Bs QST 713 bakterisi bulunmaktadır. Bağda külleme ve kurşuni küf etmenlerine karşı sıklıkla kullanılmaktadır. Bakteri uygulaması 1 litre suya 3 ml bakteri solüsyonu (Bacillus subtilis QST 713, Serenade®) hazırlanarak yaprak ve somak/salkımlara uygulanmıştır.

3.2.4. Üre

Kimyasal gübreler içinde azot miktarı en yüksek olan, granül yapılı, beyaz renkli, suda kolay eriyen bir gübredir. Yeterli düzeyde verildiğinde çiçeklenmeye etki eder, kök ve gövde gelişimini olumlu yönde etkiler. Yeşil aksam oluşumunu teşvik ederek bitkinin güneşten faydalanmasını sağlar. Yetersizliği durumunda ise bitki gelişimi geriler tane ve meyve verimi düşer. Hem topraktan hem yapraktan uygulamayla bitkilerin azot ihtiyacını karşılar. Formülü CO(NH2)2_-%46 N şeklindedir. Üre gübresi yavaş etkili gübre grubuna girmektedir. Araştırma kapsamında üre maddesi uygulama parseline %1‟-lik solüsyon halinde olmak üzere yaprak ve somak/salkımlara uygulanmıştır.

(24)

3.2.5. Yaprak gübresi (NPK+ME kompoze)

Çalışmada yaprak gübresi olarak Ultrosol ticari adıyla bilinen eşit miktarlarda

(20+20+20+ME) azot, fosfor ve potasyum içeren mikro element katkılı katı gübre kullanılmıştır. Bitki gelişimin her aşamasında kullanılabilen bu gübre özellikle mikro element katkısından dolayı iz element ihtiyacını karşılamaktadır. %1‟-lik solüsyon hazırlanıp yaprak ve somak/salkımlara uygulanmıştır.

3.2.6. Çinko

Asmalarda ürün kalitesi ve verim miktarını en çok etkileyen mikro elementlerin

başında çinko gelmektedir. Ülkemizde toprakların pH değerinin yükselmesi, gereksiz fosforlu gübrelerin kullanımı sonucu bitkilerin alabileceği formda çinko elementi noksanlığına sebep olmaktadır. Son yıllarda yapılan araştırmalara göre ülkemiz topraklarında en yaygın olarak görülen mikro element eksikliği çinkodur. Çinko elementi bitki bünyesinde karbonhidrat, protein ve yağ oluşumunda etkilidir. Demir içeriğinde ve klorofil oluşumunda önemli etkiye sahiptir. Bu çalışmada çinko gübresi %0.5 konsantrasyonunda hazırlanıp yaprak ve somak/salkımlara uygulanmıştır.

3.2.7. Mikronize kalsit

Multigreen ticari adıyla piyasaya sunulan ve %100 doğal mineral partiküllerden

oluşan madde kullanılmıştır. Kalsit partikülleri mikro boyuta indirgenmiş hareketli iyon teknolojisi ile çok yüksek bir aktivasyon kazanır ve bu da bitkilere kimyasal maddeler olmadan rahatlıkla nüfus etmesini sağlar. Atmosferdeki düşük seviyedeki CO2 bitkilerin optimum fotosentez seviyesine ulaşmalarına engeldir. Mikronize kalsit CO2 içeriğinin yüksek olması bakımından bitkilerde fotosentez etkinliğini yükseltir, enzim aktivitesini arttırır ve bağışıklık sistemini güçlendirerek bitki sağlığını ve verimliliğini düzenlemeye yardımcı olur. CO2‟nin kalsitten ayrılmasıyla ortaya çıkan Ca bitki üzerinde çok büyük bir etki göstermekle birlikte en önemli katkısı bitkilerin iyileşmesini hızlandırarak meyve ve sebzelerin dış etkenlere karşı güçlenmesini sağlamaktır. Mikronize kalsitin antioksidan etkisi de mevcuttur dolayısı ile bitkilerin yaşlanmasını gecikir. Mikronize kalsit bitkilerin renkleri daha canlı ve daha belirgin olmasını sağlar. Çalışmada %5‟lik mikronize kalsit solüsyonu hazırlanıp yaprak ve somak/salkımlara sisleme yöntemi ile uygulanmıştır.

(25)

3.2.8. Kimyasal ilaç (Ġnsektisit ve fungisit karıĢımı)

Bu uygulama ticari üzüm yetiştiriciliğinde yaygın kullanılan böcek ve mantar ilacı karışımı şeklinde yapılmıştır. Bu amaçla, insektisit grubunda bağda yaygın kullanılan Decis (25 g/L Deltamethrin) ile külleme hastalığına karşı kullanılan Luna (200 g/L Fluopyram + 200 g/L Tebuconazole) karışımı elde edilerek yaprak ve somak/salkımlara uygulanmıştır (Şekil 3.3). Karışımlar firma beyanları doğrultusunda üreticilerin de kullandığı yoğunlukta yapılmıştır. Araştırmanın bu kısmında, bağcılıkta yaygın kullanılan bu kimyasal karışımın polen özellikleri üzerine etkilerinin saptanması amaçlanmış ve bu konuyla ilgili deneysel araştırma sonuçlarına ilişkin literatür eksikliği nedeniyle planlanmıştır.

3.2.9. Kontrol

Bu gruba ait asmalara yapraktan uygulama yapılmamıştır.

ġekil 3.3. Uygulama yapılan parselden bir görüntü 3.3. Yöntem

Araştırma, Selçuk Üniversitesi Ziraat Fakültesi‟ne ait kontrollü cam sera şartlarında topraksız katı kültür ortamında yürütülmüştür. Çalışmada, 41 B anacı üzerine aşılı verim çağındaki 4 yaşındaki „Alphonse Lavallée‟ asmaları kullanılmıştır. Araştırma 3 tekerrürlü planlanmış olup her tekerrürde sağlıklı ve eşit büyüme gücünde üçer asma kullanılmıştır. Asmalar eşit miktarlarda karıştırılan torf (Klassman®) ve perlit (0-3 mm) içeren 70 litre katı hacimli saksılarda bireysel olarak yetiştirilmiştir.

(26)

Telli terbiye sisteminde 0.5 x 1.0 m aralıklarla doğu-batı yönünde yetiştirilmiş olan asmalara çift kollu terbiye sisteminde kısa budama uygulanmıştır. Kış budamasında asmalar üzerinde 5-6 kısa budanmış dalda 10-12 kış gözü bırakılmıştır. Kış gözlerinden süren yaz sürgünleri tellere bağlanarak en uygun güneşlenme imkanları sağlanmıştır. Araştırma kapsamındaki asmalar damla sulama sistemi ile sulanmıştır. Filiz alma, yaprak alma ve koltuk alma işlemleri tüm asmalara standart olarak uygulanmıştır. Uygulamalar,

1. Erken gelişme döneminde, sürgünler 40-50 cm olduğu zaman, 2. Tane tutumu ve

3. Ben düşme olmak üzere üç farklı dönemde gerçekleştirilmiştir.

3.4. Yapılan Ölçüm ve Analizler 3.4.1. Polen canlılığı

Tam çiçeklenme döneminde toplanan polenler (Şekil 3.4), laboratuvar koşullarında (Norton, 1966)‟a göre %1‟lik 2, 3, 5,-Triphenyl Tetrazolium Chloride (TTC) testi uygulanmıştır. TTC boya çözeltisinden lam üzerine bir damla damlatılmış ve taze çiçek tozları sulu boya fırçasıyla damla üzerine ekilmiştir. Ekim yapıldıktan sonra damlanın üzeri lamelle kapatılmış, doğrudan ışık almayan laboratuvar ortamda 2 saat bekletilmiştir. Daha sonra mikroskopta her uygulama için iki lam ve her lamda 4‟er alanda olmak üzere 8 tekerrürlü sayım yapılmıştır. Kırmızıya boyanan çiçek tozları canlı, diğer çiçek tozları ise cansız olarak kabul edilmiştir (Şekil 3.5). Araştırma kapsamında canlı olan polenler değerlendirilmeye alınmıştır.

(27)

ġekil 3.5. Canlılık testinde canlı olan polenlerin kırmızı renkte görünmesi

3.4.2. Polen çimlenme oranı

„Alphonse lavallee‟ çeşidine ait polen tozları doymuş peri yöntemi kullanılarak çimlenme oranları belirlenmiştir (Şekil 3.6). Bu yöntemde içerisinde %1 agar ve %10 şeker bulunan ortama polenler bekletilmeden ekilmiş, 25°C‟ de 24 saat bekletilerek ve sayımlar 4 tekerrürlü olarak her tekrarda en az 250 polen tanesi olacak şekilde 1000 polenin sayımı yapılmıştır (Şekil 3.7) (Norton, 1966).

(28)

ġekil 3.7. Çimlendirme testinde polen tüpü oluşan polenler

3.4.3. Yaprak sıcaklığı

Yaprak sıcaklığı ölçümü saat 09:00 ile 13:00 arasında, olgunlaşmasını yeni tamamlamış güneş gören sağlıklı yapraklar kullanılarak yaprak porometre cihazı (SC-I Leaf Porometer) ile gerçekleştirilmiştir. (Zufferey ve ark., 2011). Her asmada iki sağlıklı yaprağın sıcaklığı kaydedilmiştir.

3.4.4. Yaprak klorofil yoğunluğu

Araştırma kapsamındaki asmaların sürgün uçlarından itibaren 3. ve 4. boğumlarda bulunan yeni olgunlaşmış sağlıklı yaprakların klorofil içeriği (yeşillik indeksi) Minolta SPAD metre 520 modeli ile ölçülmüştür (Şekil 3.8) (Sabır ve ark., 2010; Taskos ve ark., 2015). Her asmada iki sağlıklı yaprağın klorofil yoğunluğu kaydedilmiştir.

(29)

3.4.5. Stoma iletkenliği

Bu ölçüm yaprak porometesi cihazı (SC-I Leaf Porometer) ile saat 09:90- 13:00 arasında olgunlaşmasını yeni tamamlamış sağlıklı ve güneş gören yapraklar kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Her asmada iki sağlıklı yaprağın stoma iletkenliği kaydedilmiştir. (Şekil 3.9) (Zufferey ve ark., 2011).

ġekil 3.9. Porometre ile stoma iletkenliği ve yaprak sıcaklığı ölçümü 3.4.6. Sürgün uzunluğu (cm)

Vejetasyon döneminin sonunda asmalardaki tüm yıllık sürgünlerin boyları şerit metre ile ölçülmüştür.

3.4.7. Odunsu sürgün uzunluğu (cm)

Vejetasyon döneminin sonunda asmalardaki tüm yıllık sürgünlerin odunlaşmış (ligninleşmiş) kısımlarının uzunluğu şerit metre ile ölçülmüştür.

3.4.8. Bir yıllık dal çapı (cm)

Vejetasyon dönemi sonunda asmaların yaprak dökümü aşamasında tüm bir yıllık dalların 1. ve 2. boğumlarının ortası sürgünün en dar ve en geniş kısmından iki yönlü olarak dijital kumpasla ölçülmüştür. İki ölçümün ortalaması, sürgün çapı değeri olarak kaydedilmiştir.

(30)

3.4.9. Yaprak alanı (cm2)

OIV listelerinde belirtildiği gibi sürgünün 1/3'lük orta kısmından alınan birer adet sağlıklı ve olgunlaşmış yaprağın alanı WINFOLIA bilgisayar programı ile hesaplanmıştır.

3.4.10. Yaprak sayısı

Vejetasyon dönemi sonunda asmaların tüm sürgünlerinin boğumları sayılarak belirlenmiştir.

3.4.11. Yaprak taze ve kuru ağırlığı (g)

Her sürgünün 1/3‟lük orta kısmından alınan birer adet sağlıklı ve olgunlaşmış yaprağın (IPGRI, 1997) taze ve kuru ağırlığı hassas terazi ile tartılmıştır. Taze ağırlık bitkiden alındığı sırada, kuru ağırlık ise 72 °C‟de 48 saat kurutulduktan sonra kaydedilmiştir (Şekil 3.11).

ġekil 3.11. Yaş ağırlığı alınan yaprakların etüvde kurutulmuş hali 3.4.12. Tane eni, boyu (mm) ve ağırlığı (g)

Denemede hasat edilen 6 adet salkımdaki 10‟ar tanenin eni, boyu 0.01 mm'ye duyarlı kumpasla ölçülerek ortalamaları alınıp tane en, boy olarak hesaplanmıştır (Şekil 3.12) ve (Şekil 3.13). Tane ağırlıkları ise 0.01 g hassasiyetteki dijital terazi ile tartılarak hesaplanmıştır. Üzüm şırasında SÇKM, asitlik ve pH ölçümleri için de bu taneler kullanılmıştır (Anonim, 1997).

(31)

ġekil 3.12. Tane eni, tane boyu ve tane ağırlığı ölçümleri için gruplara ayrılmış taneler

ġekil 3.13. Tane eni ve tane ağırlığı ölçümü 3.4.13. Titre Edilebilir Asitlik (TA) miktarı

Titre edilebilir asitliğin saptanması için, Grape Descriptors‟te tanımlandığı gibi örneklemeyi temsil edecek meyveden elde edilen meyve suyundan dijital pH metre ile pH 8.1 oluncaya kadar 0.1 N NaOH ile dijital büret kullanılarak titre edilmiştir. Sonuçlar harcanan baz miktarı ile tartarik asit cinsinden % olarak hesaplanmıştır (Pouget, 2009).

3.4.14. pH

Meyve suyu pH‟sını tespit etmek için Grape Descriptors‟te tanımlandığı gibi salkımı temsil edecek kadar tane salkımın 1/3‟lük orta kısmından seçilmiş ve bu tanelerden elde edilen meyve suyu pH‟sı dijital pH metre ile belirlenmiştir (Pouget, 2009).

(32)

3.4.15. Salkım ağırlığı

Her parseldeki toplam üzüm verimi, toplam salkım sayısına bölünerek ortalama salkım ağırlığı bulunmuş ve (g) cinsinden ifade edilmiştir.

3.4.16. Salkım eni

Salkım genişliği; her parselden tesadüfen alınan 10 salkımda, salkımın her iki tarafındaki en geniş dallanma noktalarının uzunlukları cetvel ile ölçülecek ve toplam sayının 10‟a bölünmesi ile ortalama salkım genişliği (cm) cinsinden belirlenmiştir.

3.4.17. Salkım boyu

Salkım uzunluğu; her parselden tesadüfen alınan 10 salkımda, salkımda dallanmanın başladığı nokta ile salkımın uç kısmı arası cetvel ile ölçülecek ve toplam sayının 10‟a bölünmesi ile ortalama salkım ağırlığı (cm) cinsinden bulunmuştur.

3.4.18. Ġstatistiki Analizler

Araştırma sonucunda elde edilen verilerin istatistiki analizinde JMP istatistik programı, 5.0.1 versiyonu (SAS InstituteInc. Cary, NC, ABD) kullanılmıştır. Elde edilen veriler varyans analizine tabi tutulmuş, ana varyasyon kaynaklarının ortalamaları ise Student‟s t-test ile karşılaştırılmıştır. Önemli bulunan sonuçlar (p<0.05) çizelge ve şekiller halinde sunulmuştur.

(33)

4. ARAġTIRMA SONUÇLARI VE TARTIġMA

Yapılan bu çalışmada elde edilen bulgular yapraktan uygulanan bazı maddelerin asmalarda palinolojik, fizyolojik ve gelişme özellikleri üzerine etkileri ile ilgili bulunan sonuçlar mevcut literatürden faydalanılarak ve karşılaştırmalı olarak değerlendirilmiştir.

4.1. Palinolojik Özellikler 4.1.1. Polen canlılık oranı

Uygulamaların polen canlılık oranı üzerine etkileri istatistiki olarak önemli bulunmuştur (Şekil 4.1). En yüksek polen canlılık oranı (%67.4) çinko uygulanan asmalarda saptanmış olup, bu uygulamayı humik asit (%65.6) takip etmiştir. Bakteri (%64.4) ve solucan gübresi (%63.8) uygulamaları da kontrole göre polen canlılık oranında önemli seviyede artışlar sağlamıştır. Yaprak gübresi ve mikronize kalsit uygulamaları kontrole benzer sonuçlar ortaya koyarken, kimyasal uygulaması polen canlılığında önemli oranda azalmaya neden olmuştur. Kimyasal uygulaması polen canlılığında kontrol asmalarına göre %4.2 azalmaya neden olmuştur. Bazı fungisit uygulamalarının Hacıhaliloğlu kayısı çeşidinde polen canlılığı üzerine etkilerini araştıran Abacı ve Asma (2011) da kimyasal uygulamalarının polen canlılığını olumsuz etkilediğini belirtmişlerdir. Mancozeb içerikli fungusitin (çiftçilerin kullandığı şekilde 50g/13 L) uygulandığı bir araştırmada ise domates bitkisinde polen canlılık yüzdesinin kontrole göre %57 oranında azaldığı belirtilmiştir (Öztürk, 2004).

(34)

4.1.2. Polen çimlenme oranı

Asmalarda yeterli düzeyde tane tutumunun sağlanabilmesi için polen canlılığı kadar polenlerin yüksek oranda çimlenme yeteneğine sahip olması da büyük önem taşımaktadır. Polen canlılığı, genotipik özelliklerin yanında çevresel faktörlerden ve asmaların beslenme seviyesinden önemli seviyede etkilenebilmektedir.

Uygulamaların polen çimlenme oranı üzerine etkileri istatistik olarak önemli bulunmuştur (Şekil 4.2). Polen çimlenme oranı en yüksek (%63.5) çinko uygulamasında bulunurken, bu uygulamayı aynı önem seviyesinde olan bakteri (%63.4) uygulaması takip etmiştir. Humik asit (%61.6) ve solucan gübresi (%60.7) uygulamalarında polen çimlenme oranı kontrol (%57.4) grubuna göre önemli seviyede artış sağladığı gözlemlenmiştir. Çimlenme oranı üre (%55.2) ve yaprak gübresi (%56.1) uygulamalarında önemli derecede azalmaya neden olmuştur. En az çimlenme oranı ise kimyasal (%52.4) uygulamasında saptanmıştır. Kirazlarda yapılan bir çalışmada kullanılan farklı kimyasalların polen çimlenmesine etkisi araştırılmıştır. Çalışmada thioure ve benziladeninin kimyasallarının polen çimlenmesini engelleyici etkide bulunduğu gözlemlenmiştir (Tosun ve Koyuncu, 2007)

Araştırmada kaydedilen genel polen çimlenme oranlarının literatürde bazı üzüm çeşitlerinde saptanan oranlarla benzerlik gösterdiği görülmektedir (Chkhartishvili ve ark., 2006; Sabır, 2015b; Kara ve ark., 2017)

(35)

4.2. Fizyolojik Özellikler

4.2.1. Stoma iletkenliği (mmol H2O m–2 s–1)

Stoma iletkenliği bitkilerde başta fotosentez olmak üzere birçok reaksiyonu doğrudan ya da dolaylı olarak etkiler. Uygulanan maddelerin stoma iletkenliğini önemli derecede etkilediği tespit edilmiştir (Şekil 4.3)

Tam çiçeklenme döneminden önce gerçekleştirilen birinci uygulama sonrası en yüksek stoma iletkenliği kalsit (209.7 mmol H2O m–2 s–1) uygulamasından elde edilirken, bunu çinko uygulaması (202.9 mmol H2O m–2 s–1) takip etmiştir. Solucan gübresi (201.8 mmol H2O m–2 s–1) uygulaması kontrole (188.1 mmol H2O m–2 s–1) göre artış gösterirken en düşük stoma iletkenliği ise üre (161.5 mmol H2O m–2 s–1) uygulamasında tespit edilmiştir.

Tane tutumu aşamasında yapılan ikinci uygulamadan sonra ise en yüksek stoma iletkenliği çinko (271.9 mmol H2O m–2 s–1) uygulamasında tespit edilmiştir. Bakteri (251.9 mmol H2O m–2 s–1) ve üre (253.8 mmol H2O m–2 s–1) uygulamaları aynı istatistiksel önem sevisinde olup kontrole (220.6 mmol H2O m–2 s–1) göre önemli bir artış göstermiştir. En düşük stoma iletkenliğinin humik asit (196.5 mmol H2O m–2 s–1) uygulamasında olduğu belirtilmiştir.

Koruk döneminde gerçekleştirilen son uygulama (3. uygulama)‟yı takiben yapılan ölçümlerde ise solucan gübresi ve humik asit uygulamaları hariç genel olarak stoma iletkenliğinde mevsimsel azalmalar meydana gelmiş ve en düşük stoma iletkenliği kontrol (120.6 mmol H2O m–2 s–1) uygulamasında tespit edilmiştir. Bu tarihte kayda geçen en yüksek stoma iletkenliği ise solucan gübresi (216.2 mmol H2O m

–2 s–1) uygulamasında olduğu tespit edilmiştir.

Stoma iletkenliği, bitkilerde fotosentez etkinliği ile doğrudan ilgilidir. Araştırma kapsamında yapraktan uygulanan bazı maddelerin stoma iletkenliğini artırarak fotosentezi teşvik edebileceği ortaya çıkmıştır. Bunlar arasında bulunan Zn uygulamasının daha önce asmalar üzerine yürütülen bir çalışmada da olumlu etkisi kaydedilmiştir (Sabır ve Sarı, 2019).

Gözlemeci (2013) asmalarda yaptığı bir çalışmada aşılı tüplü anaç kalem kombinasyonlarına mikronize kalsit uygulamış ve asmalardaki vejetatif değişimleri gözlemlenmiştir. On günde bir yapılan uygulamalarda mikronize kalsit uygulanan tüm kombinasyonlarda sürgün gelişme düzeylerinin pozitif yönde etkilendiğini belirtmiştir.

(36)

ġekil 4.3. Uygulamaların stoma iletkenliği üzerine etkileri. 4.2.2. Yaprak sıcaklığı (ºC)

Uygulamaların yaprak sıcaklığı üzerine etkisi Şekil 4.4‟ te sunulmuştur. Birinci uygulama sonrası yapılan ilk ölçümlerde uygulamalar arası sıcaklık değerleri benzerlik göstermekle birlikte en yüksek sıcaklık değeri çinko (21.2 ºC) uygulamasında tespit edilmiştir. En düşük yaprak sıcaklığı ise humik asit (19.6 ºC) uygulamasında bulunurken bu uygulamayı en yakın bakteri (19.9 ºC) uygulaması takip etmiştir.

İkinci uygulama sonrası ölçümlerde de uygulamalar arasında büyük oranda benzerlikler tespit edilmiş olup solucan gübresi (33.5 ºC), humik asit (33.5 ºC) ve bakteri (33.5 ºC) uygulamalarının aynı önem seviyesinde olduğu gözlemlenmiştir. Bu tarihte tespit edilen en yüksek yaprak sıcaklık değerinin ise kontrol (33.8 ºC) grubuna ait olduğu belirtilmiştir.

Üçüncü uygulama sonrası en yüksek yaprak sıcaklık değeri çinko (32.2 ºC) uygulamasında bulunmuştur. Yaprak gübresi (32.0 ºC) ve üre (32.0 ºC) uygulamaları kontrole (30.6 ºC) göre artış gösterirken en düşük yaprak sıcaklık değeri kalsit (30.3 ºC) uygulamasında tespit edilmiştir.

(37)

4.2.3. Yaprak klorofil içeriği (mg kg-1

)

Yaprak klorofil içeriği, bitkilerin fizyolojik durumunun önemli göstergelerindendir. Klorofil miktarı fazla olan yapraklar ile daha kaliteli ve fazla meyve tutumu sağlandığı tespit edilmiştir (Gargin ve Göktaş, 2011)

Yapraktan uygulanan bazı maddelerin yaprak klorofil içeriğini önemli derecede etkilediği tespit edilmiştir (Şekil 4.5). Birinci uygulama sonrası yaprak klorofil içeriği en yüksek çinko (33.4 mg kg-1

) uygulamasında tespit edilirken bu uygulamayı aynı önem seviyesinde olan yaprak gübresi (33.2 mg kg-1

) ve kalsit (33.0 mg kg-1) uygulamaları takip etmiştir. En düşük yaprak klorofil içeriği solucan gübresi (28.6 mg kg-1) uygulamasında bulunmuştur. Bu uygulamayı bakteri (29.5 mg kg-1) ve üre (29.4 mg kg-1) uygulamalarının takip ettiği belirtilmiştir.

İkinci uygulamada yapraktaki klorofil içeriği diğer uygulamalardan önemli derecede yüksek olan yaprak gübresi (32.5 mg kg-1) uygulamasında bulunurken, en düşük yaprak klorofil içeriği kimyasal (27.0 mg kg-1) uygulamasında tespit edilmiştir. Kontrol grubunun değeri ise 27.8 mg kg-1 olarak bulunmuştur.

Üçüncü uygulamada en yüksek yaprak klorofil içeriği humik asit (33.4 mg kg-1) uygulanmasında bulunmuştur. Bu uygulamayı üre (33.0 mg kg-1) uygulaması takip etmiştir. Kimyasal uygulaması (31.9 mg kg-1), kontrole (30.1 mg kg-1 ) göre önemli oranda artış göstermiştir. Ülkemiz topraklarında mikro besin elementi noksanlığına ait kloroz çok fazla görülmektedir. Özellikle İç Anadolu Bölgesinde görülen klorozun başlıca sebebi toprakta fazla miktarda bulunan Ca elementidir (Bavaresco ve Poni, 2003). Bu çalışmada kullanılan çinko, yaprak gübresi ve humik asit maddelerinin yapraklarda klorofil yoğunluğunu artırarak klorozu önleyeceği kanısına varılmıştır.

(38)

4.3. Vejetatif Özellikler

4.3.1. Yaprak alanı (cm2), yaprak yaĢ ağırlığı (g) ve yaprak kuru ağırlığı (g)

Uygulamaların yaprak alanı, yaprak yaş ağırlığı ve yaprak kuru ağırlığı üzerine etkileri istatistiki olarak önemli bulunmuştur (Çizelge 4.1).

En yüksek yaprak alanı kalsit (266.3 cm2) uygulamasında olup bu uygulamayı solucan gübresi (255.7 cm2) takip etmiştir. Aynı önem seviyesinde olan bakteri (229.1 cm2), kimyasal (220.5 cm2) ve kontrol (219.6 cm2) uygulamaları arasında en düşük yaprak alanı kontrol grubunda ölçülmüştür.

En yüksek yaprak yaş ağırlığı kalsit (5.76 g) olarak belirtilmiştir. Aynı önem derecesine sahip kimyasal (4.33g) ve kontrol (4.18 g) uygulamalarından sonra en düşük yaprak yaş ağırlığı bakteri (3.77 g) uygulamasında tespit edilmiştir.

En yüksek yaprak kuru ağırlığının üre (1.75 g) uygulamasında olduğu saptanmıştır. Kontrol grubunun yaprak kuru ağırlığı 1.47 g tespit edilirken en düşük yaprak kuru ağırlığının ise kimyasall (0.10 g) uygulamasında olduğu belirtilmiştir.

Araştırmalarda, 1 g üzümün üretilmesi için yaklaşık 8-10 cm² yaprak alanına ihtiyaç duyulduğu tespit edilmiştir (Kliewer ve Antcliff, 1970).

Çizelge 4.1. Uygulamaların yaprak alanı (cm2), yaprak yaş ağırlığı (g) ve yaprak kuru ağırlığı (g) üzerine

etkileri.

Uygulama Yaprak alanı

(cm2) Yaprak yaş ağırlığı (g) Yaprak kuru ağırlığı (g) Solucan gübresi 255.7±3.04 ab 5.35±0.15 b 1.67±0.09 ab Humik asit 249.2±7.65 bc 4.90±0.10 cd 1.64±0.08 ab Bakteri 229.1±5.26 d 3.77±0.05 f 1.61±0.04 abc Üre 242.3±8.24 c 4.80±0.26 d 1.75±0.04 a

Yaprak gübresi 249.5±11.20 bc 5.04±0.11 cd 1.62±0.06 abc

Çinko 248.9±7.11 bc 5.15±0.15 bc 1.57±0.05 bcd

Kalsit 266.3±5.53 a 5.76±0.07 a 1.71±0.08 ab

Kimyasal 220.5±7.56 d 4.33±0.25 e 1.42±0.10 d

Kontrol 219.6±6.38 d 4.18±0.07 e 1.47±0.18 cd

4.3.2. Sürgün uzunluğu (cm)

Yapılan uygulamaların sürgün uzunluğu etkisi istatistiki olarak önemli bulunmuştur (Şekil 4.6).

Şekil

ġekil 3.1. Alphonse Lavellée sofralık üzüm çeşidine ait salkım
ġekil 3.2. Araştırma parselindeki „Alphonse Lavellée‟ çeşidi
ġekil 3.3. Uygulama yapılan parselden bir görüntü
ġekil 3.4. Polenlerin tam çiçek aşamasında toplanması ve toplanan polenlerin gruplandırılması
+7

Referanslar

Outline

Benzer Belgeler

 Postop ateşi 40.7 C ve hipotansif, arrest, ex.. Gözlemde kötü kokulu

 Postop 19.günde bacağında giderek artan şişlik, ağrı, hassasiyet, kızarıklık.  Clexan 0,6 ml yapılarak

Tüm risk gruplarında öncelikle zarar vermeden akılcı ve etkin tedavi

• 1Ü mevcut olduğu, yollanacağı söylenmiş, bu arada arrest olan hasta CPR’a

Düflük DLCO, TLC, RV, FRC, PEF de¤erleri ve normal FEF 25-75 de- ¤erleri de restriktif tipte solunum fonksiyon bozuklu¤u kriteri olarak kabul edildi (4)..

Bu çalışmada, karbapenemler dahil tüm beta-laktam grubu antibiyotiklere ve kinolon grubu antibiyotiklere karşı yüksek düzeyde direnç olduğu; önemli bir tedavi seçeneği

spiralistürünün farklı lokalitelere ait yaprak şekilleri ve stoma yoğunluk haritası (a) Trabzon’dan toplanan örneklerin yaprak şekli ve stoma dağılımı, (b)

Toprak işleme ve yaprak alma uygulamalarının omca başına düşen gerçek yaprak alanı üzerine etkileri [KONTROL (AY+KY), AY (Ana Yaprak), KY (Koltuk Yaprak), TİAE