• Sonuç bulunamadı

Gene Mahmut Kemal Beye dair

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Gene Mahmut Kemal Beye dair"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

{taftadan Haftaya}

1

Gene Mahmut Kemal

Beye dair

yazan: Fahri Celâl Göktulga

Vefatındanberi bu kadar zaman geçti, fakat bir türlü muhabbetinden geçemedim. Unutulmamak için yer yüzüne gelen nadir insanlardandı. İşim malûm, günde bir iki yüz imza atar, bir hayli para işine mühür ba­ sarım. B ir de üstelik şapşal adamım­ dır. Halimi bildikleri için, kendileri, tenezzül buyurup, beni ziyaret eder­ lerdi. Bütün pencereleri kapatır, ya­ zın bile, mübarek arkalarında parde- sü, kışm kürk, sohbete başlardık. Saatler nasıl geçer, nazarı dikkatini celbedip kendisini tahrik kolay de­ ğildi. Fakat şu kadar senelik hukuk­ tan sonra söze yol açmanın ustası ol­ muştum. Bir defasında kürk lâkırdısı açılmıştı da envaından bahsederken bir de livata kürkü hakkında öyle tafsilât vermişti k i... tabii bu esna­ da, hecviyat şaheserleri geçti gitti. Keşke ses alma makinesini işlettir- seydim. Öyle zamanlarında hattâ sesi bile bu sanatına râm olur,, hecivle çekiştirmenin nadir bestesi olurdu. Yazık bizim şimdiki çekiştirmeleri­ miz, arkadan söylemelerimiz bile, lâğviyat kabilinden, boş sözlerden ibaret kaldı.

Ancak bayramların birinci günle­ rinde konağa gider, arzı tahiyyat ederdim. Yavaşça odasına girerdim, misafirleri ile hemhal iken eğilir, eli­ ni öperdim. Evvelâ tanımaz, sonra bilince - aman!... aman efendim di­ ye feryad buyururlardı. Çok dua etmişimdir, şöyle bir zatıâliyi mçm- lekte bağışla Rabbim!... diye. Hakir kendilerinin muhibbi pürvefası idim Lütfettiği kitablarında mutlaka E- tıbbaya vefayı teşci ederlerdi.

Bazan efendim derdim, ya böyle mücerred, mücerred-i pâk kalma­ yıp da bir dildadeniz olsaydı, daha kimbilir, neler ibda buyurdunuz di­ ye esef ettiğim zamanlar darılmaklar­ dı. İtiraza kalkışırdı: Ya, o zaman, böyle sıhhatimi muhafaza eder miy­ dim? derlerdi. Ben de o buyurduğu­ nuzun kime verildiği, kime verilme­ diği kulun malûmu değildir derdim. Dalar dalar giderdi. Hiç bir kadın eli o güzel alına, hiç olmazsa, ateşi var mıdır diye bakmamış, hiç bir kadın onun ipek saçlarını okşamamış tı. ö y le yalnız, yapayalnız, gölgesiz yaşamıştı. B ir gün sanki gizli bir günah imiş gibi, şu hâdiseyi anlat­ mıştı: B ir yere akşam yemeğine da­ vet etmişlerdi. Misafirler arasından genç bir hanım birdenbire kalkmış, beyefendi, yeminim vardır, mutlaka 1 sizi öpeceğim demiş ve öpmüştü de- Ben de ya siz nasıl mukabele buyur­ dunuz dediğimde, belki de ömrün- ' de ilk defa kızararak, kızım demiş, ! senin kocan falan yok mu? diye sor-• muş. Hanım da işte diye yanıbaşında • oturan bir beyi göstermişti. Baktım

ki o da üzerime hücum edeceğine gülüyor, eh ne diyeyim kızım, he)âl ı olsun diyebilmişti. Acaba ondan baş-• ka bir öpücük nasibi olmuş mu idi’’ • Küstahlık edip tahkik edemedim. B e­

reket versin kadınlar güzel konuşan­ dan pek hoşlanır.

B ir sabah haber göndermişler, has­ tayım buyuruyorlardı. Çok telâş et­ tim. Fakat yazı odasında belki yarım saat bekletildim, neden sonra nefes nefese, meşhur entarileri sıvanmış, ( teşrif ettiler, köse minderine uzandı- 1 1ar. Üsküdarlı Talât Bey merhumun • şu maruf beytini, kemali taktiğ ile

okudular:

Her diirlü m üshil aldım • şıyah-u biyozdaıt K urtulm adı zavallı... inkıbazdan.

Utanma falan bir tarafa, hakir de, gülmeden bitkin yerlere yuvarlan­ dım. Çabuk şüphelenirdi, yüzüme doğru yaklaştı: Eğleniyor musun? buyurdular. Telâşla: Estağfurullah, ne haddim, müsaadenizle, ölüyorum dedim. Geçmiş zaman olur ki hayali cihan değer. Su hususatı, Atatürkün Maarif Vekiline bile yazmaktan, ka­ baca, iba ettiğim halde şimdi neden böyle, bir geceyarısı ev halkının uy­ kularına daldığı, benim de boş yere uykular aradığım bir sırada yazma­ mın sebebi, nasılsa, elime geçen Son Hattatlar şaheserini okumak oldu. Bahis buyurduğu bir hattat ahpadi­ nin tercem e-i halini anlattığını, ol­ duğu gibi naklediyorum:

1875 te medreseden hicazet aldık­ tan sonra Kars, Zülkadriye . Rüşdi mektebi muallimliğine tayin olundu. Yedi sene sonra istifa etti. Kozan Nüfus memurluğunda, sonra Âşar Başkâtibliğinde bulunurken memu­ riyeti lâğvedildi. Ücretle gene ora­ ya Ağnam yani koyun sayma me­ murluğuna getirildi. Gene oraya Mal­ müdürü oldu. 1888 de îstanbula gel­ di. İmtihan (!) edilerek, anlayın ar­ tık, intihabname aldı. Cebelibereket, daha sonra, Maraş Tahrirat Müdür­ lüklerine tayin edildi. İki sene geçti geçmedi, memuriyeti Bingaziye tah­ vil edildi:

Beni B ingaziye bahtı siyahım eyledi tahvil İlâhi sen bilirsin halim i bilm em ne hikm ettir M evaniğ hep m ü heyya ben de yokken bir lira Yedi etfal ile Bingaziyi bu lm ak ne kii Ifettir Koca hattat, yedi çocukla bir tek liraya perişan, nakil oldu da yollara düştü? Nihayet Matunud Kemal Bey onu, sekiz sene sonra. Sadrıazam Ce- vad Paşaya, Mühürdarına, bin rica ile tekrar Cebeliberekete tayin etti- rebildi. Ah nihayet memuriyetten, kimbilir kaç para tazminat alarak yakasını kurtardı. Fakat holı dernek fakirin nasibi değilmiş, bu sefer de bunca mihnetten sonra söyle bir zâtı bir mezarı meçhule memur etlile r Beşer benden şikây et etm em iş, JVÎef- lâya şiikrrılsun K aderden ben de şekva p»dç«em kiif- rnnı nüırpfn'r Diye, üç dile vâkıf koca battalla beraber biz de tövbe diyelim. U.lk kullarına bazan mihnetlerini İh sar eyler. Neden acaba demek kimin lıad didir?

Evet Mahmud Kemal Bev merhu­ mu hatırlamak beni böyle diİhun eder

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taba Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Biletler 27 Temmuz 967 Fersembeden itibaren Tepebaşı Tiyatrosu Opera % S gişesinden temin

Böylelikle bebeğin beynindeki si- nir hücreleri arasında daha önce bu durum özelinde kuru- lan bağlantı kopar, sinir hücreleri yeni bağlantılar oluştu- rur. Bu da ağlama

Sonra İsterseniz şair diye tanınan kişiyi, yâni kendisini tanımlar size: «Bizim toplumumuzda şair önem- »enmcyen, yaşadığı süre içersinde anlaşılmayan,

Gençliğin bana sunduğu o serin şerbeti içtim, bu çiçeklerden tacı alı­ yorum; artık bundan sonra yatabili­ rim, mes’udane gözlerimi kapayıp uyumak

Bu çal›flmalar›n ard›ndan, üretti¤i malzemelerin kullan›m alanlar›n› arafl- t›rmaya bafllayan Levent Toppare, uygu- lamaya girdi¤inde çok çeflitlilik göste-

Özellikle grafen (iki boyutlu karbon) üzerine hem kuramsal hem de deneysel çok sayıda bilimsel çalışma yapıldı ve sahip olduğu sıra dışı özellikler sebebiyle

Çünkü öylesine derinden ifller ki duygu dünyam›za, sevincimiz de hüz- nümüz de müzikle katlan›p ço¤alabilir. H›zl› ritimler- le coflkuya kap›l›p, yavafl

Kırım-Kongo kanamalı ateşi (KKKA), mortalitesi oldukça yüksek olan ve destek tedavisinin yanında ribavirin tedavisinin de klinik iyileşme sürecinde etkili olduğu bilinen