• Sonuç bulunamadı

Refik Halit Karay

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Refik Halit Karay"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

B

ir yazarımızı daha kay­ bettik. Edebiyat dünya­ sından bir kişi daha ek­ sildi.

Siyaset alanındaki davranış­ larından ötürü birçok yıllarını yurt içi ve yurt dışı sürgünde geçirmesi Refik Halid’in edebî değerinden hiçbir şey kaybettir- memiştir. Yazı hayatına Tercü­ manı Hakikat gazetesinde ya­ yınlanan telif ve çeviri yazılar­ la başlıyan yazar, Fecr-i Âti top­ luluğuna girmiş ve bu toplulu­ ğun romancı ve hikâyecüeri ara­ sında yer almıştır.

Yazan, edebiyat alanında en çok tanıtan, Birinci Dünya Sava­ şı yıllarında sürgün olarak do­ laştığı Anadolu’nun değişik yer­ lerine dair gözlemlerine dayana­ rak yazdığı Memleket Hikâyele­ ri olmuştur. Bu hikâyelerinde, günleri mücadele içinde geçen Anadoludaki şehir, kasaba ve köy hayatı kendi çevreleri için­ de işlenmiştir. İkinci gurup hi­ kâyeleri olan Gurbet Hikâyele- ri’ni ise Suriye’de bulunduğu sı­ rada yazmıştır. Bu hikâyelerde, buralara ait değişik özellikler belirtilmekle beraber, vatan has­ reti de açıkça kendini gösterir. Gurbet Hikâyelerinden sonra hikâye yazmıyan Refik Halit, çeşitli alanlarda yazı yazdığı halde hikâye yazmaktan neden vazgeçtiği sorusuna verdiği (1) «Her gün hikâye yazanlar bunu kafalarından çıkarmazlar Hikâ­ ye roman demektir. Küçülmüş, komprime roman. Emin olun bir roman yazmak hikâye yaz­ maktan daha kolaydır. Zira meydan geniştir, vaktiniz

(2)

müsa-û O ^

ittir. Halbuki hikâyede sütun mahduttur. Evvelâ alâka vere­ cek bir başlangıç bulmaya mec­ bursunuz. Sonra gelecek satır­ lar, vakanın izahıyla beraber, o merakı devam ettirecek. Asıl güç nokta da hikâyenin son bı­ rakacağı tesirdir. Onun için ben

O L C A Y Ö N E R T O Y

haftada bir hikâyeyi bile çok görüyorum. Hikâyeleri eski- denberi güçlükle düşünür, güç­ lükle yazarım.» cevabı, onun hikâyeye ne kadar önem verdi­ ğini gösteriyor. Bu önem veriş, teloıik bakımdan kusursuz de­ nilebilecek hikâyeler yazmasını sağlamıştır.

Roman yazmayı daha rahat bulan Refik Hafit, sosyal, aşk ve macera gibi değişik konula­ rı işleyen on dört kadar roman yazmıştır. Sosyal konulu ro­ manlarında, değişik yönlerden memleket olaylarına değmen yazar, romanda bir tetebbu (inceleme) devri açılmasını is­ temiştir. Kendisi bu gaye ile yazdığı Çete romanının özelliği­ ni belirtirken bu fikrini de açık­ lamış oluyor :

«Çete ismindeki romanım te- tebbuun mahsulüdür. Hatay a- razisinin askerlik, jeolojik ve- sair fennî bakımlardan uzun tetkikini muhtevidir. Sonra Be­ yaz ve Kızıl Ruslar arasındaki mücadele vukuatını muhtelif kaynaklardan okudum. Roma­ nın kahramanı aslen (Altınor- du) yâni Cengiz sülâlesi ahfa­ dından bir Rus kızıdır. Bu da

beni birçok kitaplar karıştır­ maya şevketti. Görüyorsunuz ki alelâde bir aşk macerasımn ko­ laylıkları eserde mevcut değil­ dir. Ben istiyordum ki roman­ cılığımızda bir de böyle ciddî tetebbular devri açılsın. Bunda benim kâfi derecede muvaffak olup olmadığımın önemi yok. Bir çığır açmak bile hizmettir.»

Bilindiği gibi aşk ve macera romanlarının en tanınanı da üç ciltte tamamlanan Nilgün’dür. Romanlarının zevkle okunma­ sında dil ve üslûbunun rolü büyüktür. Refik Halit’te temiz bir İstanbul türkçesi buluruz. Cümleleri gramer kaidelerine uygun, dili sadedir, Ayrıca yer yer mahallî konuşmalara da rastlanır. Meselâ, Rumelili bir kadının konuşması :

«— Hanımcığım, düşün, bir çiviceğizin yirmi kuruşçuk etti­ ği böyle bir zamanda kırk odalı konak yaptırmak nedir?»

Anadolulu bir köylünün ko­ nuşması :

«— Hele hele gebermiş mi ne ki... kımıldanır.

— Tuu, diye fısıldadı, bu er­ kek rubası geymiş bir avrat?

— Sıska bir kızan? —- Ne idek? —- Bırakıp gidek?» şeklinde verilmiştir.

Yazarın başarılı olduğu bir alan da hiciv ve mizahtır. Meş­ rutiyet devrini ele aldığı bu çe­ şit yazıları, Resimli Kitap, Ser- vetifünun, Cem ve Kalem gibi dergilerde yayınlanmıştır. Hi­ civ ve mizah yazılarının konu­ larını siyasî ve sosyal hayat

meydana getirir. Meşrutiyet ilâ­ nının kısa süren sevincinden sonra umduğunu bulamıyarak hayâl kırıklığına uğrayan yazar, basın hürriyetinin yokluğunu, gazetecilerin hayatlarından e- min olamayışlarını yansıtan bir yazısında şöyle diyor :

(2) «Canım niçin yazmıyor­ sun? Niçin düşündüğünü söyle­ miyorsun, meşhur kelâmdır : Müsademe-i efkârdan bârika-i hakikat çıkar, diyorlar. Halbuki insaf edin bizde öyle mi? Mü- sademe-i efkârdan dosdoğru be­ yine saplanan bir kurşun çıkı­ yor.»

Sosyal olarak da, daha çok aileyi ele alan yazar, Batılılaş­ ma çabası gösteren ailelerde aksayan tarafları tenkid eder :

(3) «Orada bir hayli hanım ve bey birikmişti. Selâmlaştık, ta­ nıştık ve görüşmeye başladık. Lâkin müşahedatımı neden giz- liyeyim hepimizde bir rahat e- dememek, bir ferah nefes ala­ mamak hali vardı. Herkes vazi­ yet ve tavrını ıslah ile binnisbe şık ve zarif biçimler, bediî şe­ killer almakla fazla, meşgul gö­ rünüyordu...»

Ayrıca, sefalet, harp zenginle­ ri, yollar ve nakil vasıtaları, vergi gibi konulara da değin­ miştir. Hiciv yaparken, benzet­ melerden, tasvirlerden, ata söz­ lerinden, halk deyişlerinden, fıkralardan faydalanan yazar, nezaketten ayrılmamış, bayah- ğa ve kabalığa yer vermemiştir.

Böylece Refik Halit’in derin incelemeleri gerektiren üç edebî yönünü kısaca belirtmiş oluyo­ ruz.

(1) Yeni Gün Mecmuası s. 1., s .1 (2) Kirpinin Dedikleri, S. 129. (3) Tanıdıklarım S. 58

13

Referanslar

Benzer Belgeler

Önemli olan, ifl- levsellefltirilmifl yüksek yüzeyli malze- melerin tekstil, boya veya katk›land›¤› polimerle uyumlu hale getirilmesi ve zaman içerisinde bu

İstanbul'da sakin bir köşede, ıssız bir gece­ de, güzel çeşnilerle tarihe doğru yola çıktığım­ da, uzun adam ile kısa, ama görkemli göğüslü kadın birbirlerine

ler ürpertici haberleri her gün ga, zetelerimizde okuyup dururken, genel kadınları İçtimaî hayatı­ mızdan kaldırmanın hatıra bile na­ sıl

Böyle bir sorun karşısında alkol bağımlısı bireyle birlikte uzun yıllar yaşayan ve bireye yakın olan eş, anne-baba, çocuk gibi aile bireylerinin yaşamlarının

Halit Ziya Uşaklıgil üzerine ya­ zan Abdülhak Şlnasi Hisar —İşte bir başka unutul­ muş usta!—, büyük romancının daha yaşarken göz ardı edildiğini

Merkez Bankası Başkanı olduktan sonra Dünya Banka- sı’nda birlikte çalıştığı biri Iraklı, diğeri Hintli iki arkadaşı görevlerinden istifa ederek 2

Fa­ kat yapı tarihinin herhangi bir aşam asında, yapı sözlüğünden Sinan kadar çok şah-yapıt çı­ karan sanatçı da çok sa yılıd ır... Edirne — Selimiye

Ankara-İstanbul Devlet Resim ve Heykel Müzeleri, Milli Kütüphane, Sosyal Sigortalar Genel Müdürlüğü, Emekli Sandığı Maçka Oteli, Grey Art Galery New York,