• Sonuç bulunamadı

Alkol Bağımlısı Erkeklerin Eşlerinin Yaşadıkları Güçlükler Ve Başetme Tarzlarının Belirlenmesi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Alkol Bağımlısı Erkeklerin Eşlerinin Yaşadıkları Güçlükler Ve Başetme Tarzlarının Belirlenmesi"

Copied!
6
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ALKOL BAĞIMLISI ERKEKLERİN EŞLERİNİN YAŞADIKLARI GÜÇLÜKLER VE BAŞETME

TARZLARININ BELİRLENMESİ *

Güzin KORKMAZ **, Dilek BATUR **, Ebru KARAKUŞ **, Havva TEL ***

* Birinci Ulusal Hemşirelik Öğrencileri Kongresi'nde poster bildiri olarak sunulmuş, bilim teşvik ödülü almıştır (12-14 Mayıs 2002, Ankara).

** Cumhuriyet Üniversitesi Hemşirelik Yüksekokulu 4. Sınıf Öğrencisi, Sivas

*** Yard. Doç. Dr. Cumhuriyet Üniversitesi Hemşirelik Yüksekokulu Psikiyatri Hemşireliği Anabilim Dalı, Sivas ÖZET

Bu araştırma, alkol bağımlısı erkeklerin eşlerinin yaşadıkları güçlükleri ve başetme özelliklerini belirlemek amacı ile tanımlayıcı olarak yapılmıştır. Araştırmaya 35 bireyin eşi katılmıştır. Verilerinin toplanmasında sosyo-demografik özellikleri ve yaşanan sorunları ortaya koymak amacıyla hazırlanan bilgi formu ve Stresle Başaçıkma Tarzı Ölçeği kullanılmıştır. Elde edilen veriler sonunda; alkol bağımlılığının ailede iletişim sorunlarına, ailenin sosyal ilişkilerinin azalmasına ve ekonomik sorunlara neden olduğu; bu durumda eşlerin sinirlilik, gerginlik yaşadıkları, eşlerin stresle başetmede problem çözmeye yönelik yaklaşımları daha fazla kullandıkları ve çekirdek ailede sosyal destek arama yaklaşımının yüksek olduğu saptanmıştır. Sonuç olarak; alkol bağımlısı erkeklerin eşleri sosyal ilişki, iletişim, ekonomik sorunlar, ev içi şiddet ve olumsuz duygular yaşamakta yardım ve danışmanlığa gereksinim duymaktadırlar.

Anahtar Sözcükler: Alkol bağımlılığı, aile güçlüğü,

stresle başetme, hemşirelik

SUMMARY

The assesment of difficulties and the styles of coping of the wives of alcoholic patients

This descriptive study was done with the wives of the alcoholics patients in order to assess the difficulties and coping behaviours of the wifes. The partners of thirty-five individuals joined this study. A questionnaire and Ways of Coping Inventory were used with the aim of exposing socio-demographic features and problems that is confronted by the partners.

It was found that alcohol abuse cause communication problems in families, decreases in social relations of the families, the appearances of economic problems and this state cause nervousness and stress. It was found that the partners more often uses problem solving methods, to be able to cope with stress. The seeking of social support is high among nuclear families. As a result of this study, the wives of alcoholics men face with the problems of interaction, social relations, economical matters, negative feelings, violence at home and needs support and consultation.

Key Words: Alcohol addiction, family difficulties,

coping with stress, nursing

GİRİŞ

Alkol bağımlılığı, bireyin beden ve ruh sağlığını, aile ilişkilerini, sosyal ve iş uyumunu bozacak derecede alkol alma ve alkol alma isteğini durduramama şeklinde ortaya çıkan bir ruhsal sorundur ( Coşar 1996; Öztürk 2001; Tuğrul 1994 ). Alkol tüketimi arttıkça alkole bağlı sorunlar da artmaktadır. Alkol bağımlılığı dünyada ve ülkemizde önemli bir halk sağlığı sorunudur. Amerika’da erkeklerin %10'unun, kadınların %3'ünün alkol bağımlısı olduğu, 18 yaş üzeri nüfusta ise yaklaşık 9.3-10 milyon

bireyin alkol bağımlısı olduğu (Stuart ve Sundeen 1991), hastane yatışlarının üçte birinin nedeninin alkol olduğu, alkole bağlı trafik kazalarının majör sorun olmayı sürdürdüğü (Smith- Dijulıo 1998), alkolün ölüm nedenleri arasında üçüncü sırada yeraldığı belirtilmektedir (Cuijpers ve Smith 2001; Finley 1991).

Ülkemizde alkol kullanımının gerçek sıklık ve yaygınlığı tam olarak bilinmemekle birlikte kişi başına düşen alkol tüketim miktarının hızla arttığı ( Güleç ve Köroğlu 1997; Öztürk 2001), 1930-1981 yılları arasında alkol tüketiminin %800-900 kat arttığı, 1981 yılında

(2)

400.000.000 litre içki tüketildiği, 1992'de bu rakamın 600.000.000 litreye çıktığı (Arıkan ve Coşar 1996), 1995 Devlet İstatistik Enstitüsü (DİE) verilerine göre birinci derecede alkolün neden olduğu trafik kazalarından ölümlerin ve intihar olaylarının arttığı belirtilmektedir ( Güleç ve Köroğlu 1997; Öztürk 2001). Ülkemizde hastanede yatarak tedavi olan alkol bağımlısı bireylerle yapılan çalışmalarda Arıkan ve Coşar (1996) alkol kullanmaya başlama yaşının 15 yaş ve üzeri olduğu, cinsiyet yönünden farklılık görüldüğü, Evren ve Çakmak (2001) ise alkol bağımlısı bireylerin %4.8'inin kadın, %95.2'sinin erkek olduğu, alkol bağımlılarının %70.4'ünün evli ve eşi ile birlikte yaşadığını saptamıştır.

Alkol bağımlılığı olan bireylerin ciddi bir başetme güçlüğü yaşadığı, bireylerde ego gücünün zayıf, benlik saygısının düşük olduğu (Barrows 1998), bireyin, anksiyete, stres, engellenme durumunda alkolün rahatlatıcı etkisinden geçici olarak yararlandığı ve bu nedenle problem odaklı başetmeden çok duygu odaklı başetmenin ortaya çıktığı belirtilmektedir ( Stuart ve Sundeen 1991).

Alkol bağımlılığı birey ve aileyi çok yönlü etkilemekte olup, bir yandan bireyde ağır ruhsal ve bedensel sorunlara, diğer yandan bireyin kişilerarası ilişkilerinde, aile yaşamında bozulmaya, ev içi şiddete, aile içi sorunların artmasına, eşler arasında anlaşmazlıklara neden olmaktadır. Alkol bağımlılığı, başta çocuklar olmak üzere aile bireylerinin yaşamlarında önemli bir stresör olarak bireylerin ruh sağlığını ciddi düzeyde tehdit etmektedir (Averna ve Hellesbrock 2001; Coşar 1996; Cuijpers ve Smith 2001; Finley 1991; Öz 1994; Smith- Dijulıo 1998). Ayrıca alkol bağımlılığı işle ilgili ciddi sorunlara, önemli ekonomik kayıplara, yasal sorunların artmasına, trafik ve iş kazalarının artmasına neden olmaktadır. Bu nedenle alkol bağımlılığı tedavi edilmesi gerekli bir hastalık hatta aile hastalığı olarak değerlendirilmektedir (Barrows 1998; Smith- Dijulıo 1998).

Böyle bir sorun karşısında alkol bağımlısı bireyle birlikte uzun yıllar yaşayan ve bireye yakın olan eş, anne-baba, çocuk gibi aile bireylerinin yaşamlarının doğrudan etkilendiği, depresif duygu durumu ve sosyal izolasyonun arttığı, özellikle eşlerin ruh sağlığının ciddi düzeyde risk altında olduğu bilinmektedir (Cuijpers ve Smith 2001; Finley 1991; Smith- Dijulıo 1998). Bu nedenle alkolle ilgili sorunların erken tanımlanması, hasta birey ve ailenin bu durumu ele alınması gereken bir sorun olarak değerlendirmeleri önemlidir. Ancak bu

şekilde sorunlar önlenebilir veya uygun yaklaşımlarla bu davranışı değiştirmede hasta ve ailesine yardım edilebilir (Billings ve Moos 1983; Burge ve Schneider 1999; Osterman 1997).

Alkol bağımlılığı aile için önemli bir stres yaşantısı olduğundan, alkol bağımlısı erkeğin eşinin stres yaşantısına verdiği tepkiler ve kullandığı başetme yaklaşımları onun sağlığı ve yaşam kalitesini doğrudan etkilemektedir ( Tuğrul 1994; Smith- Dijulıo 1998). Bu nedenle alkol bağımlısı bireyin eşinin sağlık durumu ile birlikte stres yaşantısı ve başetmelerinin sürekli değerlendirmesine gereksinim vardır. Ruh sağlığını korumayı hedefleyen çalışmalarda amaç, risk faktörlerinin ele alınması, bireyin dayanma ve sorunla başetme gücünün arttırılması olduğundan, hemşirelerin bireyin yardım ve destek kaynağı konumundaki aile bireylerinin stres yaşantılarını belirlemek, azaltmak, baş etmelerini artırmak ve bu yaşantıdan etkilenimlerini en aza indirmek için gerekli müdahaleleri yaşama geçirmesi gerekmektedir. Bu nedenle alkol bağımlısı bireylerin eşlerinin yaşadıkları güçlükler ve başetme tarzlarının saptanmasına gereksinim olduğu düşünülmektedir.

AMAÇ

Bu çalışma; Cumhuriyet Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Araştırma ve Uygulama Hastanesi Psikiyatri servisinde alkol bağımlılığı tanısı ile tedavi alarak taburcu olmuş erkek hastaların eşlerinin yaşadıkları güçlükleri ve başetme tarzlarını belirlemek amacıyla tanımlayıcı olarak yapılmıştır.

YÖNTEM

Araştırma 1 Ocak 2001 - 31 Aralık 2001 tarihleri arasında Cumhuriyet Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Araştırma ve Uygulama Hastanesi Psikiyatri servisinde alkol bağımlılığı tanısı ile tedavi olarak taburcu olmuş erkek hastaların eşleri üzerinde tanımlayıcı olarak yapılmıştır. Belirtilen tarihler arasında klinikte 43 alkol bağımlısı birey tedavi olmuş bunlardan 4'ü il merkezinde yaşamadığı, 2'si başka bir şehre taşındığı ve ikisi de eşinin çalışmaya katılmasına izin vermediği için bu bireylerin eşleri çalışmaya alınmamıştır. 35 hasta eşi çalışmaya katılmayı kabul etmiştir.

Araştırma verilerinin toplanmasında literatür (Burge ve Schneider 1999; Smith-Dijulio 1998; Stuart

(3)

ve Sundeen 1991) bilgilerinden yararlanılarak eşlerin sosyo- demografik özellikleri ve yaşadıkları güçlüklerini belirlemeye yönelik sorulardan oluşan bir bilgi formu ve Folkman ve Lazarus tarafından geliştirilen orijinal adı " Ways of Coping Inventory (WCI) olan " Başaçıkma Yolları Envanteri " kullanılmıştır. Bu ölçek ile bireylerin genel veya belirgin stres durumları ile başaçıkmak için kullandıkları yolları belirlemek amaçlanmıştır. Ölçeğin ülkemizde ilk standardizasyon çalışması 1991 yılında Siva tarafından gerçekleştirilmiş ve ölçek Stresle Başaçıkma Tarzları Ölçeği (SBTÖ) adı ile kullanılmaya başlanmıştır (Tuğrul 1994 ). SBTÖ ile ilgili diğer bir faktör analizi çalışması 1992 yılında Şahin ve Durak tarafından üniversite öğrencileri üzerinde yapılmış, Cronbach alfa değeri . 94 bulunmuştur. SBTÖ duruma yönelik 30 maddelik, dörtlü likert tipi bir ölçektir. Ölçek kendine güvenli yaklaşım (8, 10, 14, 16, 20, 23, 26 ), iyimser yaklaşım (2, 4, 6, 12, 18 ), çaresiz yaklaşım ( 3, 7, 11, 19, 22, 25, 27, 28 ), boyuneğici yaklaşım ( 5, 13, 15, 17, 21, 24 ) ve sosyal destek arama yaklaşımı (1, 9, 29, 30 ) olmak üzere beş alt gruptan oluşmaktadır (Şahin ve Durak 1995). Bu çalışmada ölçeğin Cronbach alfa değeri . 83 bulunmuştur.

Araştırmanın veri toplama aşamasında; 2001 yılında tedavi alan alkol bağımlısı bireyler Psikiyatri Kliniğinin kayıtlarından tespit edilmiş, adres ve telefon kayıtlarından bu bireylerin eşlerinden görüşme için randevu alınmıştır. Eşler evlerinde ziyaret edilerek çalışma hakkında açıklama yapılmış, çalışmaya katılmayı kabul eden eşlerle yüz-yüze görüşme yoluyla veri toplama araçları kullanılarak veriler toplanmıştır. Verilerin değerlendirilmesinde Mann Whitney U ve Kruskall Wallis önemlilik testleri kullanılmıştır.

BULGULAR VE TARTIŞMA

Çalışmaya katılan alkol bağımlısı bireylerin eşlerinin yaşları 29-64 arasında değişmekte olup, yaş ortalaması 42.28 + 8.86’dır. Alkol bağımlısı bireylerin eşlerinin %40’ının 39- 48 yaş grubunda, %60’ının ilkokul eğitimli, %91’inin ev hanımı, %83’ünün çekirdek ailede yaşadığı, % 57’sinin 20 yıl ve üzeri evli, %94'ünün çocuk sahibi olduğu saptanmıştır.

Tablo 1’de alkol bağımlılığının aile yaşantısına yansıyan sonuçları görülmektedir. Alkol bağımlısı erkeklerin eşlerinin %80’i sosyal ilişkilerinin azaldığını, %74’ü ailede iletişim sorunu, %66'sı sözel ve fiziksel ev içi şiddet yaşadıklarını belirtmiştir. Sosyal ilişkiler

sosyal desteğin artmasında önemli olduğundan, sosyal destek ailedeki risk altındaki bireyleri alkol kullanımına karşı korumaktadır ( Averna ve Hellesbrock 2001). Sosyal desteği iyi olan alkol bağımlısı bireylerin tedaviye iyi yanıt verdikleri ve işlevsellik düzeylerinin arttığı belirtilmektedir ( Rice ve Longabaugh 1996). Alkol bağımlılığı aile içi ilişki ve etkileşimle birlikte ailenin günlük yaşamını da etkilemekte, aile üyeleri arasında güvensizlik, ilişkilerde uzaklaşma ve problem çözmede yetersizliklere neden olduğundan başta iletişim olmak üzere sağlık, sosyal ve ekonomik sorunlar ortaya çıkmaktadır (Smith- Dijulio 1998; Tuğrul 1994). Brookoff, O' Brien, Cook ve ark (1997) ev içi şiddet uygulayan bireylerin %86'sının şiddet uygularken alkollü olduklarını belirtmektedirler. Kaptanoğlu, Yenilmez, Seber ve ark (1997) alkol bağımlılarının %74'ünün evlilik sorunu yaşadığını ve %43'ünün aile içi fiziksel şiddet uyguladığını saptamıştır. Çalışmada eşlerin yaklaşık 2/3'ü ev içi şiddet yaşadıklarını belirtmiştir.

Tablo 1. Alkol Bağımlılığının Aile Yaşantısına Yansıyan Sonuçları* (n=35)

Sayı % Sosyal ilişkilerde azalma 28 80.0

İletişim sorunları 26 74.0

Ev içi şiddet/ eşe- çocuğa 23 66.0

Sorumluluk ihmali 14 40.0

Ekonomik sorunlar 9 26.0

*Yanıtlar birden fazladır, n katlanmaktadır.

Tablo 2’de alkol bağımlısına karşı eşlerin hissettiği duygular görülmektedir. Eşlerin %66’sı sinirlilik, %46’sı gerginlik, %29’u üzüntü, %20’si öfke, bıkkınlık yaşadıklarını belirtmişlerdir. Bu duygular hem doğrudan bir sorun hem de başka sorunlara neden olduğundan, iletişim sorunlarına, eşler arasında anlaşmazlığa neden olabilmekte, bireylerin sorunla baş etme ve problem çözme becerileri için kullandığı savunma düzeneklerini zorlamakta olup bireylerin profesyonel yardıma olan gereksinimlerini göstermektedir. Ailede alkol bağımlısı bireyin olmasının ailenin stres ve strese bağlı sağlık sorunlarını artırdığı, bunun sonucunda diğer aile bireylerinde psikosomatik

(4)

hastalık, depresyon, yeme bozuklukları gibi sorunların ortaya çıktığı belirtilmektedir ( Finley 1991). McCrady, Paolino, Longaboug ve ark (1979) alkol bağımlısı birey ve ailesinin birlikte ele alındığı taburcu olduktan sonra 6 hafta ile 6 ay arasında değişen, iletişim ve evlilik sorunlarına yaklaşımı içeren bir müdahale programı sonunda bu bireylerde evlilik sorunlarının, depresyon, anksiyete ve diğer ruhsal sorunların azaldığını saptamışlardır.

Tablo 2. Alkol Bağımlısına Karşı Eşlerin Hissettiği

Duygular*(n=35) Sayı % Sinirlilik 23 66.0 Gerginlik 16 46.0 Üzüntü 10 29.0 Bıkkınlık 7 20.0 Öfke 7 20.0 Korku 5 14.0

*Yanıtlar birden fazladır, n katlanmaktadır.

Tablo 3’te alkol bağımlısı bireylerin eşlerinin stresle başaçıkma tarzları ölçeği puan ortalamaları görülmektedir. Eşlerin stresle başetmede soruna yönelik başetme olarak adlandırılan kendine güvenli yaklaşım (X= 2.06 + 0.46 ) ile iyimser yaklaşımı (X=1.96 + 0.44 ) duyguya yönelik olan çaresiz yaklaşım (X= 1.71 + 0.52 ) ve boyuneğici yaklaşım (X= 1.76 + 0.63) dan fazla kullandığı saptanmıştır. Captain (1989) alkol bağımlılığının ailede stres nedeni olduğunu ve eşlerin stresle başetmelerinin yetersiz olduğunu belirtmekle birlikte, bu çalışmada eşlerin kendine güvenli yaklaşım ve iyimser yaklaşımı diğer baş etme tarzlarına göre daha fazla kullandıkları görülmüştür. Bu bulgu hiçbir şey yapmama- isteği yerine getirme yaklaşımının boyun eğici ve çaresizlikle ilgili olmadığını düşündürmektedir. Kendine güvenli yaklaşımla, iyimser yaklaşım arasında aynı yönde korelasyon olduğu ( r= 0.38 ), kendine güvenli yaklaşım arttığında iyimser yaklaşımın da arttığı görülmüştür. Çaresiz yaklaşımla boyuneğici yaklaşım arasında aynı yönde bir korelasyon olduğu (r=0.70 ), çaresiz yaklaşım arttıkça boyuneğici

yaklaşımın arttığı saptanmıştır. Bu durum, kendine güvenli yaklaşım geliştirmesi için eşlerin desteklenmesinin önemini ortaya koymaktadır

Tablo 3. Alkol Bağımlısı Bireylerin Eşlerinin Stresle Başaçıkma

Tarzları Ölçeği Puan Ortalamaları

Stresle Başaçıkma Tarzı Min Max X + Ss Kendine güvenli yaklaşım 1.00 2.85 2.06 + 0.46 İyimser yaklaşım 0.80 2.80 1.96 + 0.44 Çaresiz yaklaşım 0.50 2.60 1.71 + 0.52 Boyuneğici yaklaşım 0.00 2.80 1.76 + 0.63

Sosyal destek arama yaklaşımı 0.00 3.00 1.54 + 0.76

Tablo 4' te alkol bağımlısı erkek alkol aldığında eşinin bireye yaklaşım ifadeleri görülmektedir. Eşlerin %73’ü alkol bağımlısı bireye hiç bir şey yapmadığını, isteklerini yerine getirdiğini, %11’i bazı durumlarda tartışma yaşadıklarını belirtmişlerdir. Eşlerin alkol bağımlısı bireye yaklaşımda daha çok pasif tutum içinde oldukları görülmektedir. Tuğrul (1994) alkol bağımlısı bireyin aile üyelerinin problem çözme becerilerinin yetersiz olduğunu, sorun karşısında çaresizlik yaşadıklarını belirtmiştir. Oysa Tablo 3'te görüldüğü gibi bu araştırma örneklemine giren eşlerin çaresiz yaklaşımları ilk sıradaki tepki değildir.

Tablo 4. Eşin Alkol Bağımlısı Birey Alkol Aldığındaki Yaklaşımları* (n=35)

Sayı % Hiç birşey yapmama 28 73.0

Tartışma 4 11.0

Ortamdan uzaklaşma 3 9.0

Alkolü bırakması için konuşma 2 6.0 *Yanıtlar birden fazladır, n katlanmaktadır.

Çalışmada yaş, eğitim, meslek, evlilik süresi, çocuk sayısı gibi değişkenler yönünden alkol bağımlısı erkeklerin eşlerinin stresle başetme tarzları arasındaki

(5)

farkın istatistiksel olarak anlamlı olmadığı saptanmıştır ( p>0.05).

SONUÇ ve ÖNERİLER

Alkol bağımlısı bireylerin eşlerinin yaşadıkları güçlükler ve stresle başetme durumlarının değerlendirilmesine yönelik yapılan bu çalışma sonunda; - Alkol bağımlılığının sosyal ilişkilerde azalmaya, ev içi şiddete, iletişim ve ekonomik sorunlara neden olduğu ( tablo1),

- Alkol bağımlılığının eşlerde olumsuz duygulara neden olduğu (tablo 2 ),

- Eşlerin stresle başetmede soruna yönelik başetme olarak adlandırılan kendine güvenli yaklaşımla iyimser yaklaşımı, duyguya yönelik yaklaşım olan çaresiz yaklaşım ile boyuneğici yaklaşımdan daha fazla kullandıkları ( tablo 3), - Eşlerin ilişkilerinde ve soruna yaklaşımda pasif

tutum içinde oldukları ( tablo 4 ) saptanmıştır. Bu sonuçlar doğrultusunda, temel sağlık hizmetleri içinde toplum ruh sağlığına yönelik olarak;

- Alkol bağımlısı bireylerin eşlerinin birer risk grubu olarak yaşadıkları sorunlar yönünden ele alınması için bakım ve tedaviyi yürüten görevlilerin dikkatini konuya çeken programlar oluşturulması,

- Alkol bağımlısı bireylerin eşleri ilişkilerinde soruna yaklaşımda daha çok pasif tutum içinde olduklarından soruna yönelik yaklaşımlarını geliştirici iletişim, kendini ifade etme ve problem çözme gibi becerilerini geliştirecek planlamalar yapılması,

- Alkol bağımlısı bireylerin tüm aile bireylerinin sorun ve gereksinimlerini geniş boyutlu ortaya çıkaracak büyük örneklem gruplarında çalışmalar yapılması önerilmektedir.

KAYNAKLAR

Arıkan Z, Coşar B (1996) Alkol bağımlılığına demografik ve epidemiyolojik bir bakış,Kriz Dergisi, 4 (2):81-91.

Averna S, Hellesbrock V (2001) The relationship of perceived social support to substance use in offsping of alcoholics: Addictive Behaviors, 26(3):363-374.

Barrows DC ( 1998) The community orientation of social model and medical model recovery programs, Journal of Substance Abuse Treatment, 15(1):55-64. Billings AG, Moos RH (1993) Psychosocial proceses of recovery among alcoholics and their family: implications for clinicians and program evalutions, Addictive Behaviors, 8(3):205-218.

Brookoff D, O'Brien KK, Cook CS, Terry MA, Thompson W (1997) Eviçi şiddete katılanların özellikleri, JAMA, 10(7):344-350.

Burge SK, Schneider FD (1999) Alcohol- related problems: recognition and intervention, Am Fam Physician, 59(2):361-70.

Captain C (1989) Family recovery from alcolis mediating to factors, The Nursing Clinics North America, (24):55-67.

Coşar B (1996) Alkol bağımlılığında psikososyal faktörler, 3P Dergisi, 4 (2):12-18

Cuijpers P, Smith F (2001) A comparison of the family history research diagnostic criteria versus a single- question method, Addictive Behaviors, 26(5)741-48.

Evren EC, Çakmak D (2001) Alkol ve madde kullananların özellikleri: 2000 yılına ait AMATEM'e yatan hasta verilerinin incelenmesi, Düşünen Adam, 14 (3):142-149.

Finley ( 1991) Clients with Psychoactive Substance Use Disorder: Psychiatric Mental Health Nursing, Mc Farland GK, Thomas MD (Ed), New York, JP Lippincott Company, s.523-542.

Güleç C, Köroğlu E (1997) Alkol Kullanımı ile İlgili Bozukluklar, Psikiyatri Temel Kitabı, Ankara, MedicoGraphics, 265-268.

Kaptanoğlu C, Yenilmez Ç, Seber G, Tekin D (1997) Alkol Bağımlılarında Ruhsal Belirtiler Evlilik

(6)

Sorunları ve Aile Tutumları, Psikiyatri ve Norolojik Bilimler Dergisi Düşünen Adam. 10(3):57-60.

McCrady BS, Paolino TJ, Longaboug R, Rossi R (1979 ) Effects of joint hospital admission and couples treatment for hospitalized alcoholics: A pilot study, Addictive Behaviors, 4(2):155-169.

Osterman F (1997) Family functions of recovery alcoholics, European Psychiatry, 12 ( Suppl. 2): 213. Öz F (1994) Alkol sorunu olan bireyler ve hemşirelik, Kriz Dergisi,4 (2):113-117.

Öztürk O (2001) Psikoaktif Madde Kullanımına Bağlı Bozukluklar, Ruh Sağlığı ve Bozuklukları, Ankara, Medikomat, s. 393-420.

Rice C, Longabaugh R ( 1996) Measuring general social support in alcoholic patients: Short forms

perceived social support, Psychology of Addictive Behaviors, 10 (2): 104-114.

Smith-Dijulio K (1998) People Who Depend Upon Substances of Abuse : Foundations of Psychiatric Mental Health Nursing, Varcaloris EM (Ed), Philadelphia, WB Saunders Company, s.749-756.

Stuart GW, Sundeen SJ (1991) Substance Abuse: Principles and Psychiatric Nursing, Philadelphia, Mosby -Year Book, s. 594-597.

Şahin NH, Durak A ( 1995) Stresle başaçıkma tarzları ölçeği: üniversite öğrencileri için uyarlanması,Türk Psikoloji Dergisi, 10 (34): 56-73.

Tuğrul C (1994) Alkoliklerin çocuklarının aile ortamlarındaki stres kaynakları, etkileri ve stresle başaçıkma yolları, Türk Psikoloji Dergisi, 9(31):57-73.

Referanslar

Benzer Belgeler

Keywords: Cognitive Radio Network, Primary User Emulation Attack (PUEA), Primary Exclusive Region, Probability Density Function (PDF), Neyman-Pearson composite hypothesis

Alınan metil alkol miktarına bağlı olarak 4-15 ml dozda körlük ve 15- 100 ml dozda ölüm meydana

Lise Öğrencilerin Sınıf Düzeyine göre gruplar arasında Dışa Vurulan Öfke ölçeğinin puanı açısından istatistik açısından anlamlı fark

Ayrıca hemofiliye bağlı spontan hematom; ekstremitenin uzun süre basınç altında kalması (aşırı dozda ilaç alımı ya da alkol alımı sonrası baygınlık vb.

Çalışmamızda önce Türkiye daha sonra da panel veri yaklaşımıyla OECD ülkeleri için Birincil Enerji Tüketiminin Gayri Safi Yurt Đçi Hasıla miktarının bir

Değerlendirmeye alınan çalışmalarda; alkol bağımlısı olan bireylere uygulanan müdahaleler; kısa bilişsel davranışçı terapi müdahale programı, bilişsel davranış

Kokain bağımlısı şizofreni tanılı hastalarda risperidon kullanımının relaps ve madde alma isteğinde azalmaya yol açtığını bildiren çalışmalar mevcuttur.[78] Yapı-

Kendini sıklıkla yaralayan madde bağımlılarında çocukluk çağı örselenme yaşantı- ları ve duygu düzenleme güçlüğü arasındaki ilişkilerin değerlendirilmesine