Hsıüt Ziya’yı anmak
Se!i*n İLERİ
LK büyük romancımız Halit 7ıya Uşaklıgil doğumunun bilmemkaçıncı yıldönümü ne deniyle küçük bir edebiyatsever topluluğun- ca anılmak istendi. Sanırım bir iki toplantı gerçekleş tirildi, kimi gazetelerde tektük yazılar yayınlandı. Son ra derin, uğultulu sessizlik yine belirdi.
Halit Ziya pek özendiğimiz Batı uygarlığının bir ya zarı, hem de bunca önemli bir yazarı olsaydı, yıldö nümü şenlikleri sürüp giderdi. Bizde unutuluş hüküm : sürüyor. Bu unutuluş, daha doğrusu unutuş, unuttur ma olgusunda yalnız devletin kayıtsızlığını saptamı yoruz üstelik. Başta basın, birçok özerk k u ru lu ' da aynı kayıtsızlığa, önemsemeylşe gönülden bağlı. Cumhurbaşkanı düğün sahibi olunca yer yerinden oy nuyor da, ilk büyük romancımız anılmak İstenince kısa haberler de bile yer bulunamıyor.
Kültür ve sanat adamlarımıza gösterdiğimiz bu sa dakatsizlik Türk uygarlığını herhalde ağır ağır sona erdirecek. Türk uygarlığından, o acı gün gelince, en küçük bir hatıra kalmayacak. Şu durumun hiç olmaz sa okuryazarlarda korku uyandırması beklenir.
Gelgelellm okuryazarlar, hele hele yazarlar, yazar- çizerler kendi ünlerine (!) ün katmaktan ötesine ya naşmadıkları gibi, kültür mirasımıza kıyısından köşe sinden yanaşmak İsteyenleri dışlamayı birincil görev biliyorlar. Varsa ben, yoksa ben.
Dahası, bu seçimin geleneksel bir özellik taşıdı ğı bile düşünülebilir. Halit Ziya Uşaklıgil üzerine ya zan Abdülhak Şlnasi Hisar —İşte bir başka unutul muş usta!—, büyük romancının daha yaşarken göz ardı edildiğini dile getirmiş. Türk Yurdu’nda, 1956’da yayımladığı bir yazıda, Halit Ziya'ya ilişkin anılarını anlatıyor:
Yaşlılık döneminde, Halit Ziya’nın Yeşilköy’deki köşküne genç yazarlar, edebiyatçılar gelirlermiş. Fa kat yeni dönemin, Cumhuriyet döneminin bu yazar ları, edebiyatçıları Edebiyat-ı Cedide’nin “ eskimiş, sönmüş, bir hatıraya" dönüşmüş olduğunda birleşir lermiş. Toplantılara katılan bir İKİ Edebiyat-ı Cedide şair dışında geçmişin edebiyatıyla ilgilenen yokmuş. Gençler, Aşk-ı Memnu romancısının yüzüne baka ba ka romancılığımızın ilk örneklerinin ne kadar çabuk solup gittiğini söylüyorlarmış.
işin tuhafı, Abdülhak Şlnasi, Halit Ziya’nın eli sı kılığını uzun uzadıya irdeledikten sonra, bir de, roman cı Yeşilköy’deki köşkünde bu toplantılarda kuru ku rabiye İkram eder, bir çay bile Içirtmezdi diyor...
Romancının ellinci yazı yılı için sözümona göste rişli bir jübile düzenlenmiş. Konuşmacılar Halit Ziya’- nın romanlarındaki kusurları bol bol, tekrar tekrar sa yıp dökmüşler. Bazı konuşmacılar kürsüye çıkıp Ha lit Ziya nın eserinden söz açacakları yerde, kendi ya zılarından, şiirlerinden epey uzun söz açmışlar. Bir ko nuşmacı da kürsüye gelip, tam bir şeyler söyleyecek miş gibi yaptıktan, notlarını önüne yerleştirdikten son ra, hasta olduğu İçin “ bu gece" konuşamayacağını söylemiş ve kürsüden İnip gitmiş. Eminönü Halkevi’- ndeki bu jübileye girip çıkanlar oluyormuş. Geceyi so nuna kadar izlemeyenler çoğunluktaymış.
Halit Ziya gülümsüyormuş, hatta hoşnut, gönençli g'jrünüyormuş. Herkese teşekkür ediyormuş. Gece öy’sce bitmiş.
AbdO'hak Şinasl’nin çok ilginç bir saptayımı var. Anmak istiyorum: Halit Zıya’nın anılarını Cumhuriyet döneminde yayımladığını hatırlatıyor ve bu eserlerin,
Kırk Yıl'la Saray ve Ötesl’nln okur üzerinde bir Mavi ve Siyah, Aşk-ı Memnu ölçüsünde etki uyandırmadı
ğını ileri sürüyor:
“ Yâdettlği insanları ve zamanları doğru çizgilerle resmetmiş oluyor. Her hakikat, bizde, zamanla az çok tahrif edilmeden önce, daha canlı bir hatıra iken o ne yazık kİ bunların en can alacak noktalarında, adeta tevazuyla, ya susmuş ya ihmal ile söylememiş oluyor. Hayatın çıplak tenini değil, resmi kılıklarını gösteri yor. Çok ihtiyatlı ve tartılı bu yazılar resmi yazılar! an- diriyor.”
Çok sakınımlı ve çok tartılı yazmak... Halit Zlya’yı bu aç'dan İnceleyen tek bir eleştirmenimiz, tek bir edeb'yat tarihçimiz, nihayet tek bir tarihçimiz yok! Özellikle Saray vo Ötesl’ndekl Ittihat-Terakki siyasa sının yorumlan ışı müthiş bir İnceleme konusu olabi lecekken kimsenin İlgisini çekmemiş.
Günübirlik yaşayan ve yaşanan toplumlarda bel
ki de çok doğal bir sonuç. 9 |